fatihozel
New member
- Katılım
- 10 Ocak 2007
- Mesajlar
- 459
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kurtuluş Savaşı’nda 33 bin şehit verdik, bunun ancak 700tanesi Kürttü:Yani %2!
Kaldı ki Kurtuluş Savaşı’na katılmayan Kürtler çıkardıkları isyanlarda bu devleti yıkmak için savaşmaktan ve ölmekten çekinmemişlerdir. Kürt isyanlarında ölenlerin sayısı Kurtuluş Savaşı’nda ölenlerin on mislidir!
Türkiye’de açıktan Kürtçülük yapamayanların önemli bir tezi Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle Kürtlerin birlikte verdiğidir. Böylelikle denilmek istenir ki, ülkenin kurtuluşu ve kuruluşuna katılan Kürtlerin hakkı sonradan tanınmamıştır.
Gizli Kürtçülerin diğer propagandaları gibi bu da tümüyle yalandır. Yandaki haritada Kurtuluş Savaşımızda şehit düşen askerlerin hangi askerlik şubesine kayıtlı olduklarını gösteriyor. Hiçbir işgal olmamasına karşın, yani savaşa katılmalarının önünde hiç bir engel olmamasına karşın en az katılım Güneydoğu’dan olmuştur. Oysa işgal altındaki Marmara ve Ege bölgesinden bile insanlar savaşa katılmıştır. Kaldı ki Kurtuluş Savaşı’na katılmayan Kürtler çıkardıkları isyanlarda bu devleti yıkmak için savaşmaktan ve ölmekten çekinmemişlerdir. Kürt isyanlarında ölenlerin sayısı Kurtuluş Savaşı’nda ölenlerin on mislidir!
Nüfus artış oranı: Türkiye ortalaması %24. Ortalamanın üstündeki iller Kürt göçüne maruz kalan bölgeler: İstanbul %57, Ankara %33, İzmir %35, Bursa %48, Muğla %39, Antalya %77, Mersin %44, Adana %26, Antep %39, Diyarbakır %34, Şırnak %51, Mardin %37, Urfa %65, Malatya %29, Batman %47, Adıyaman %31, Hakkari %55, Van %55, Ağrı %29
Kurtuluş Savaşımıza katılmayan Kürtler, özellikle 1990 yılından itibaren yoğunlaşan bir şekilde Türk devletine savaş açmıştır.
Kürtçülerin en önemli tezlerinden biri de Güneydoğu’da ekonomik ve sosyal zorlukların olduğu ve devletin bu bölgeleri boşladığıdır.
Oysa nüfus artış oranları Kürtçüleri yalanlamaktadır. 1990’dan itibaren Türkiye’de 15 yıllık nüfus artış oranı ortalama %24’tür. Oysa bu rakam Güneydoğu’da %40’tır. Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun Türk nüfusu azalırken Kürt nüfusu artmaktadır.
Kürt nüfus artışı doğal bir artış değildir, bir istila hareketinin parçasıdır.
Diyarbakır merkezli Kürtçü hareket bu noktadan çevresine doğru bir Kürtleştirme hareketine girişmiştir. Irak ve İran sınırına doğru başarı ile tamamlanan hareket (yeşil bölge) artık kuzeye doğru yönelmiştir. Haritada turuncu renkte görülen bölge son beş yıldır PKK’nın sızmaya ve yerleşmeye çalıştığı bölgedir.
PKK stratejisnin en önemli ayağı ise, büyük şehirlere ve kıyı şeridinde hakim olmaktır. Bu nedenle Güneydoğu’dan bu bölgelere planlı bir nüfus kaydırma politikası izlenmektedir. Antap’ten İzmir’e kadar güney sahillerinin etnik yapısı değiştirilmiştir. Hedef alınan bölgenin özelligi denize açılma kapısı olması ve ekonomik rant kaynağı olmasıdır. Yandaki haritada görüldüğü gibi, Kürtler Türk nüfusun dört misli üremekte ve bu nüfus fazlalığının bir bölümünü Güneydoğu’da tutmakta, önemli bir bölümünü ise Türk bölgeleri istila etmek için göçertmektedir.
İsyan /Tarih/ Bölge /İsyancı /sayısı
Nasturi isyanı/ 28 Eylül 1924 /Beytüşşebab /1.000
Raçkoyan-Reman /2 Ağustos-11 Ağustos1925 /Siirt-Sason-Silvan /1.000
Şeyh Sait/ 15 Şubat-31 Mayıs 1925/ Diyarbakır-Kulp- Bingöl/ 3.000
Koçuşağı /7 Ekim-30 Kasım 1926 /Ovacık-Hozat- Çemişkezek/ 500
Bicar /7 Ekim-Kasım /Hani-Lice-Kulp/ 2.500
Zeylan/ 4 Temmuz 1930 /Tendürek-Erciş /1.000
1. Ağrı /16 Mayıs 1926 /Ağrı/ 200
2. Ağrı/ 1 3-18 Eylül 1927/ Ağrı /800
3. Ağrı / 7-14 Eylül 1930 /Ağrı /1.500
1. Tunceli /21 Mart-22 Ekim 1937 /Tunceli /1.500
2. Tunceli /1 Haziran-7 Ağustos 1938 /Tunceli /4.000
Toplam: 17.000 Kişi
TOPLAM: 17.000 kürt isyancı,
Kurtuluş için Cumhuritet için savaşan TÜRK ordusuna karşı savaştı!!!!!!!!!!
Atatürk’ün Kürt politikası
Kurtuluş Savaşı boyunca ve Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ü en çok sıkıntıya sokan gelişmelerin başında Kürt isyanları gelmiştir. Kürt Teali Cemiyeti gibi Milli Mücadele’ye düşman örgütlerin yanı sıra Şeyh Sait isyanı gibi tipik Kürt isyanları ile her seferinde emperyalist ülkelerin desteklediği ayaklanmalar yaşanmıştır.
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda izlediği Kürt politikasına Nutuk’tan bir örnek: Dönemin ünlü Kürt liderlerinden Kamuran Ali Bedirhan İngilizlerin desteğiyle Mustafa Kemal’e suikat planları yapmaktır. Bedirhan, emrindeki bir kaç yüz kişilik Kürt grubuyla birlikte Sivas Kongresi’ni basmak üzere yola çıkar. Atatürk bu şahısları engellemek için Diyarbakır’da 13. Kolordu Komutanlığı’na, ayrıca Kurmay Başkanı Halit Bey’e ve Canik Mutasarrıfı’na durumu bildirir... Atatürk bundan sonrasını Nutuk’ta şöyle anlatır: “..10 Eylül’de İlyas Bey’e verdiğim talimatta belirttiğim başlıca noktalar; 1. Kaçakların süratle yakalanmaları 2. Kürtlük akımına asla elverişli ortam bırakılmaması...”
Bu son cümleye dikkat edilmelidir. Atatürk, “Kürtlük akımına asla elverişli ortam bırakılmaması”nı bu tür olayların bir daha gerçekleşmemesi için gerekli bir tedbir olarak görmektedir. Dolayısıyla Atatürk’ün bırakın Türk-Kürt ittifakını Kürtlükle ilgili her türlü gelişmeye müdahale edilmesi isteği vardır.
Kaldı ki Kurtuluş Savaşı’na katılmayan Kürtler çıkardıkları isyanlarda bu devleti yıkmak için savaşmaktan ve ölmekten çekinmemişlerdir. Kürt isyanlarında ölenlerin sayısı Kurtuluş Savaşı’nda ölenlerin on mislidir!
Türkiye’de açıktan Kürtçülük yapamayanların önemli bir tezi Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle Kürtlerin birlikte verdiğidir. Böylelikle denilmek istenir ki, ülkenin kurtuluşu ve kuruluşuna katılan Kürtlerin hakkı sonradan tanınmamıştır.
Gizli Kürtçülerin diğer propagandaları gibi bu da tümüyle yalandır. Yandaki haritada Kurtuluş Savaşımızda şehit düşen askerlerin hangi askerlik şubesine kayıtlı olduklarını gösteriyor. Hiçbir işgal olmamasına karşın, yani savaşa katılmalarının önünde hiç bir engel olmamasına karşın en az katılım Güneydoğu’dan olmuştur. Oysa işgal altındaki Marmara ve Ege bölgesinden bile insanlar savaşa katılmıştır. Kaldı ki Kurtuluş Savaşı’na katılmayan Kürtler çıkardıkları isyanlarda bu devleti yıkmak için savaşmaktan ve ölmekten çekinmemişlerdir. Kürt isyanlarında ölenlerin sayısı Kurtuluş Savaşı’nda ölenlerin on mislidir!
Nüfus artış oranı: Türkiye ortalaması %24. Ortalamanın üstündeki iller Kürt göçüne maruz kalan bölgeler: İstanbul %57, Ankara %33, İzmir %35, Bursa %48, Muğla %39, Antalya %77, Mersin %44, Adana %26, Antep %39, Diyarbakır %34, Şırnak %51, Mardin %37, Urfa %65, Malatya %29, Batman %47, Adıyaman %31, Hakkari %55, Van %55, Ağrı %29
Kurtuluş Savaşımıza katılmayan Kürtler, özellikle 1990 yılından itibaren yoğunlaşan bir şekilde Türk devletine savaş açmıştır.
Kürtçülerin en önemli tezlerinden biri de Güneydoğu’da ekonomik ve sosyal zorlukların olduğu ve devletin bu bölgeleri boşladığıdır.
Oysa nüfus artış oranları Kürtçüleri yalanlamaktadır. 1990’dan itibaren Türkiye’de 15 yıllık nüfus artış oranı ortalama %24’tür. Oysa bu rakam Güneydoğu’da %40’tır. Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun Türk nüfusu azalırken Kürt nüfusu artmaktadır.
Kürt nüfus artışı doğal bir artış değildir, bir istila hareketinin parçasıdır.
Diyarbakır merkezli Kürtçü hareket bu noktadan çevresine doğru bir Kürtleştirme hareketine girişmiştir. Irak ve İran sınırına doğru başarı ile tamamlanan hareket (yeşil bölge) artık kuzeye doğru yönelmiştir. Haritada turuncu renkte görülen bölge son beş yıldır PKK’nın sızmaya ve yerleşmeye çalıştığı bölgedir.
PKK stratejisnin en önemli ayağı ise, büyük şehirlere ve kıyı şeridinde hakim olmaktır. Bu nedenle Güneydoğu’dan bu bölgelere planlı bir nüfus kaydırma politikası izlenmektedir. Antap’ten İzmir’e kadar güney sahillerinin etnik yapısı değiştirilmiştir. Hedef alınan bölgenin özelligi denize açılma kapısı olması ve ekonomik rant kaynağı olmasıdır. Yandaki haritada görüldüğü gibi, Kürtler Türk nüfusun dört misli üremekte ve bu nüfus fazlalığının bir bölümünü Güneydoğu’da tutmakta, önemli bir bölümünü ise Türk bölgeleri istila etmek için göçertmektedir.
İsyan /Tarih/ Bölge /İsyancı /sayısı
Nasturi isyanı/ 28 Eylül 1924 /Beytüşşebab /1.000
Raçkoyan-Reman /2 Ağustos-11 Ağustos1925 /Siirt-Sason-Silvan /1.000
Şeyh Sait/ 15 Şubat-31 Mayıs 1925/ Diyarbakır-Kulp- Bingöl/ 3.000
Koçuşağı /7 Ekim-30 Kasım 1926 /Ovacık-Hozat- Çemişkezek/ 500
Bicar /7 Ekim-Kasım /Hani-Lice-Kulp/ 2.500
Zeylan/ 4 Temmuz 1930 /Tendürek-Erciş /1.000
1. Ağrı /16 Mayıs 1926 /Ağrı/ 200
2. Ağrı/ 1 3-18 Eylül 1927/ Ağrı /800
3. Ağrı / 7-14 Eylül 1930 /Ağrı /1.500
1. Tunceli /21 Mart-22 Ekim 1937 /Tunceli /1.500
2. Tunceli /1 Haziran-7 Ağustos 1938 /Tunceli /4.000
Toplam: 17.000 Kişi
TOPLAM: 17.000 kürt isyancı,
Kurtuluş için Cumhuritet için savaşan TÜRK ordusuna karşı savaştı!!!!!!!!!!
Atatürk’ün Kürt politikası
Kurtuluş Savaşı boyunca ve Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ü en çok sıkıntıya sokan gelişmelerin başında Kürt isyanları gelmiştir. Kürt Teali Cemiyeti gibi Milli Mücadele’ye düşman örgütlerin yanı sıra Şeyh Sait isyanı gibi tipik Kürt isyanları ile her seferinde emperyalist ülkelerin desteklediği ayaklanmalar yaşanmıştır.
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda izlediği Kürt politikasına Nutuk’tan bir örnek: Dönemin ünlü Kürt liderlerinden Kamuran Ali Bedirhan İngilizlerin desteğiyle Mustafa Kemal’e suikat planları yapmaktır. Bedirhan, emrindeki bir kaç yüz kişilik Kürt grubuyla birlikte Sivas Kongresi’ni basmak üzere yola çıkar. Atatürk bu şahısları engellemek için Diyarbakır’da 13. Kolordu Komutanlığı’na, ayrıca Kurmay Başkanı Halit Bey’e ve Canik Mutasarrıfı’na durumu bildirir... Atatürk bundan sonrasını Nutuk’ta şöyle anlatır: “..10 Eylül’de İlyas Bey’e verdiğim talimatta belirttiğim başlıca noktalar; 1. Kaçakların süratle yakalanmaları 2. Kürtlük akımına asla elverişli ortam bırakılmaması...”
Bu son cümleye dikkat edilmelidir. Atatürk, “Kürtlük akımına asla elverişli ortam bırakılmaması”nı bu tür olayların bir daha gerçekleşmemesi için gerekli bir tedbir olarak görmektedir. Dolayısıyla Atatürk’ün bırakın Türk-Kürt ittifakını Kürtlükle ilgili her türlü gelişmeye müdahale edilmesi isteği vardır.