"Neval Kavcar
Son birkaç yıldır Türkiye’nin “Irak Bölgesel Hükümetini”, yani “coğrafi Kürdistan’ı” tanıması için oyun üzerine oyun
döndüğünü biliyoruz. Geçmişte koordinatörlük bunlardan biriydi. Gaye Bölgesel hükümet ile el sıkışmaya dönük projeleri
etkin hale getirmekti. 2007 yılında Erdoğan – Gül ikilisi “Türkiye’nin menfaati için, gerekirse Irak’ın Kuzeyindeki
hükümet ile masaya oturabileceklerini” ifade etmişlerdi. Türkiye’nin menfaatinden kasıt PKK’yı bitirmek. PKK bitince
problem bitiyor mu? Devlet adamlığı dağın ardını da görmektir.
Araya seçimler girdi. Sivil Anayasa, türban tartışmaları ve AKP’nin kapatılmaması dava sürecini yaşadık. Erdoğan- Gül
ikilisinin politikası bugünlere sarktı.
Irak’ın yönetim kademesi A’dan Z’ye Kürtlerin elinde olmakla birlikte, ABD “Büyük Kürdistan” peşinde. Enerji havzaları
ilk elden kontrol edebilmek için oluşturdukları kalıcı üssün adının “Kürdistan” olarak tanınmasını istiyor.
BOP usulüne uygun ilerliyor. Sınırların değişeceği, demokratikleşme denilen oyunun “kanlı mı kansız mı” olacağı
sorusunun cevabını O.Doğu’daki halkların tavırları belirleyecek demişti Abant Platformunda Mete Tuncay. Bu bağlamda
BOP eş başkanı Erdoğan görevini sürdürüyor.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı Irak’a gönderdi. Gaye “PKK ile ortak mücadele”. İşgal altındaki Irak ve ABD’nin
stratejik ortağı Türkiye aynı masaya oturunca mı PKK bitecek? Evet, aynen öyle. Hele o masaya K.Irak’ın bölgesel
Kürt yönetiminden birisi oturur, anlaşmaya varılan metinin altına imzasını atarsa ballı börek olur.
AKP İktidarı, Türkiye İçişleri Bakanını Irak’a, malum oyunun parçası olmaya göndermiştir.
* * *
Kürt Yönetimi İçişleri Bakanı Masada
“Türk heyet masaya oturduğunda buz gibi dondu” ifadeleri bugün ki haber kanalının ortak yalanı idi. Bu tür
toplantılarda, masada kimlerin olacağı önceden bellidir. Yani Kürt yönetimi İçişleri Bakanı Kerim Sincari ile
aynı masaya oturacakları önceden bellidir.
Rahatsızlık olmuş olsa idi, Türk tarafının masayı terk etmesi gerekirdi.
Kısa süre içinde PKK’nın tasfiye edilecek oluşu, Türkiye açısından problemin biteceği anlamına gelmez.
Turpun büyüğü heybede.
ABD işleri plan dâhilinde yürütüyor. Önce Talabani Çankaya’ya davet edildi. Ardından Başbakan Erdoğan çelik yelek
giyip Irak’a giderek, “PKK ile ortak mücadelede” yardımları için Bölgesel Hükümete teşekkür etti. Oyunun yeni
perdesinde Barzani Hükümeti ile ortak masaya oturmak var. Beşir Atalay bunu icraa etmeye gitti.
Hatta sırada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de var. Kürt yönetimi sınırları içindeki Erbil’de uyduruktan açılışlara
katılma ihtimalinden söz ediliyor.
Çok değil AKP iktidar olana kadar, “savaş sebebi” saydığımız çapulcu oluşumla bugün Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin
bakanı aynı masayı paylaşıyor. Görünürde “Irak, Türkiye ve ABD” nin oturacağı masaya oturan PKK’nın hamileri ile
yapılan görüşmeden ne çıktı biliyor musunuz? Koca bir hiç. Bush’un yanında bacak çelmeyi marifet zanneden Başbakan,
son icraatı ile koskoca bir devleti aciz duruma düşürmüştür.
Neticede dağ fare bile doğurmamış, “Yakın Takip Komitesi” kurulması kararı alınmıştır. “Yakın Takip Komitesi”
gibi trajikomik bir karar için Irak’a gidilmiş oldu neticede. Ne büyük başarı. Tabii “Irak Bölgesel Hükümeti”
ve ABD açısından.
1 Ocak 2009’dan itibaren ise Türkiye, Irak hava sahasına girmek için izin almak zorunda kalacak.
“Yakın Takip Komitesi” TSK için mi kurulacak bu hesaba göre?
* * *
Fehmi Koru’nun Sahte Muhalefeti
Abdullah Gül’ün arkadaşı, AKP’nin kayıtsız şartsız destekçisi son günlerde niçin Başbakan’a muhalefet ediyor?
Rivayet muhtemel. Kimileri diyor ki, sahte bir muhalefet. Kimileri de diyor ki Erdoğan, Başbuğ’a “doğru yerde
duruyorum” mesajını verdiğinden rahatsız.
Türkiye’de cemaat ehli olanlar “millet” ayrımını önemsemiyor gibi yapar fakat genlerinden gelen içgüdüsel davranışın
esiri olmaktan kurtulamaz, diyenlerde var. “Fehmi Koru’da Arnavut inadı var, hem Anayasanın değişmesini ister, hem de
başbakanın 36 etnik köken söylemini destekler.”
Özeti, Başbakan Erdoğan’ın “Kürt Sorunu” diye başladığı yolculuğu kestiğine inanıyormuş Koru. Bana kalırsa
tamamen oynuyor. Denildiği gibi olmuş olsa, İçişleri Bakanının Irak’ta işi ne? Her şey plan dâhilinde yürüyor,
Fehmi Korugilde dikkatleri üzerine çekiyor.
Yanlış yapanı “silerim” demesi ise demagoji. Silerse silineceğini en iyi kendisi biliyor.
Olup bitenin özeti budur.
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=7375
Son birkaç yıldır Türkiye’nin “Irak Bölgesel Hükümetini”, yani “coğrafi Kürdistan’ı” tanıması için oyun üzerine oyun
döndüğünü biliyoruz. Geçmişte koordinatörlük bunlardan biriydi. Gaye Bölgesel hükümet ile el sıkışmaya dönük projeleri
etkin hale getirmekti. 2007 yılında Erdoğan – Gül ikilisi “Türkiye’nin menfaati için, gerekirse Irak’ın Kuzeyindeki
hükümet ile masaya oturabileceklerini” ifade etmişlerdi. Türkiye’nin menfaatinden kasıt PKK’yı bitirmek. PKK bitince
problem bitiyor mu? Devlet adamlığı dağın ardını da görmektir.
Araya seçimler girdi. Sivil Anayasa, türban tartışmaları ve AKP’nin kapatılmaması dava sürecini yaşadık. Erdoğan- Gül
ikilisinin politikası bugünlere sarktı.
Irak’ın yönetim kademesi A’dan Z’ye Kürtlerin elinde olmakla birlikte, ABD “Büyük Kürdistan” peşinde. Enerji havzaları
ilk elden kontrol edebilmek için oluşturdukları kalıcı üssün adının “Kürdistan” olarak tanınmasını istiyor.
BOP usulüne uygun ilerliyor. Sınırların değişeceği, demokratikleşme denilen oyunun “kanlı mı kansız mı” olacağı
sorusunun cevabını O.Doğu’daki halkların tavırları belirleyecek demişti Abant Platformunda Mete Tuncay. Bu bağlamda
BOP eş başkanı Erdoğan görevini sürdürüyor.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı Irak’a gönderdi. Gaye “PKK ile ortak mücadele”. İşgal altındaki Irak ve ABD’nin
stratejik ortağı Türkiye aynı masaya oturunca mı PKK bitecek? Evet, aynen öyle. Hele o masaya K.Irak’ın bölgesel
Kürt yönetiminden birisi oturur, anlaşmaya varılan metinin altına imzasını atarsa ballı börek olur.
AKP İktidarı, Türkiye İçişleri Bakanını Irak’a, malum oyunun parçası olmaya göndermiştir.
* * *
Kürt Yönetimi İçişleri Bakanı Masada
“Türk heyet masaya oturduğunda buz gibi dondu” ifadeleri bugün ki haber kanalının ortak yalanı idi. Bu tür
toplantılarda, masada kimlerin olacağı önceden bellidir. Yani Kürt yönetimi İçişleri Bakanı Kerim Sincari ile
aynı masaya oturacakları önceden bellidir.
Rahatsızlık olmuş olsa idi, Türk tarafının masayı terk etmesi gerekirdi.
Kısa süre içinde PKK’nın tasfiye edilecek oluşu, Türkiye açısından problemin biteceği anlamına gelmez.
Turpun büyüğü heybede.
ABD işleri plan dâhilinde yürütüyor. Önce Talabani Çankaya’ya davet edildi. Ardından Başbakan Erdoğan çelik yelek
giyip Irak’a giderek, “PKK ile ortak mücadelede” yardımları için Bölgesel Hükümete teşekkür etti. Oyunun yeni
perdesinde Barzani Hükümeti ile ortak masaya oturmak var. Beşir Atalay bunu icraa etmeye gitti.
Hatta sırada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de var. Kürt yönetimi sınırları içindeki Erbil’de uyduruktan açılışlara
katılma ihtimalinden söz ediliyor.
Çok değil AKP iktidar olana kadar, “savaş sebebi” saydığımız çapulcu oluşumla bugün Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin
bakanı aynı masayı paylaşıyor. Görünürde “Irak, Türkiye ve ABD” nin oturacağı masaya oturan PKK’nın hamileri ile
yapılan görüşmeden ne çıktı biliyor musunuz? Koca bir hiç. Bush’un yanında bacak çelmeyi marifet zanneden Başbakan,
son icraatı ile koskoca bir devleti aciz duruma düşürmüştür.
Neticede dağ fare bile doğurmamış, “Yakın Takip Komitesi” kurulması kararı alınmıştır. “Yakın Takip Komitesi”
gibi trajikomik bir karar için Irak’a gidilmiş oldu neticede. Ne büyük başarı. Tabii “Irak Bölgesel Hükümeti”
ve ABD açısından.
1 Ocak 2009’dan itibaren ise Türkiye, Irak hava sahasına girmek için izin almak zorunda kalacak.
“Yakın Takip Komitesi” TSK için mi kurulacak bu hesaba göre?
* * *
Fehmi Koru’nun Sahte Muhalefeti
Abdullah Gül’ün arkadaşı, AKP’nin kayıtsız şartsız destekçisi son günlerde niçin Başbakan’a muhalefet ediyor?
Rivayet muhtemel. Kimileri diyor ki, sahte bir muhalefet. Kimileri de diyor ki Erdoğan, Başbuğ’a “doğru yerde
duruyorum” mesajını verdiğinden rahatsız.
Türkiye’de cemaat ehli olanlar “millet” ayrımını önemsemiyor gibi yapar fakat genlerinden gelen içgüdüsel davranışın
esiri olmaktan kurtulamaz, diyenlerde var. “Fehmi Koru’da Arnavut inadı var, hem Anayasanın değişmesini ister, hem de
başbakanın 36 etnik köken söylemini destekler.”
Özeti, Başbakan Erdoğan’ın “Kürt Sorunu” diye başladığı yolculuğu kestiğine inanıyormuş Koru. Bana kalırsa
tamamen oynuyor. Denildiği gibi olmuş olsa, İçişleri Bakanının Irak’ta işi ne? Her şey plan dâhilinde yürüyor,
Fehmi Korugilde dikkatleri üzerine çekiyor.
Yanlış yapanı “silerim” demesi ise demagoji. Silerse silineceğini en iyi kendisi biliyor.
Olup bitenin özeti budur.
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=7375