Kâzım Kanat' ı Kaybettik.

icemen

New member
Katılım
7 Şub 2007
Mesajlar
20,136
Reaction score
0
Puanları
0
Türk Spor basının önemli ismi, usta gazeteci Kazım Kanat hayatını kaybetti.

Geçtiğimiz günlerde Zatürre tanısıyla Vehbi Koç Vakfı Hastanesi'ne kaldırılan Kazım Kanat solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Kanat'ın cenazesi cuma günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından Zincirli Kuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Kazım kanat için cenaze töreni öncesinde Türkiye Spor Yazarları Derneği'nde de bir tören düzenlenecek.

1999 yılında kansere yakalandı

1954 Kahramanmaraş doğumlu Kazım Kanat Öğretmen Mehmet ile Ayşe Kanat'ın dört çocuğundan biri. Liseyi İskenderun'da, Gazetecilik Okulu'nu İstanbul'da bitirdi. TV'de "yılın yorumcusu" ödülünü aldı. Radyo'da "yılın programcısı" ve "yorumcusu" seçildi. Yazılı medyada ise çok sayıda (haber, yorum, araştırma ve fotoğraf) dallarında ödüller aldı. 35 yıldır mesleğin içinde. Beşiktaş konusunda ayrıntılı yazılar yazıyor. Spor dergilerinde Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı. Hürriyet, Sabah ve Akşam gazetelerinde muhabir ve spor müdürü'ydü. Kazım Kanat vefatından önce Sabah gazetesinde yazılarını sürdürüyordu.

1999 yılında kansere yakalanan ve kanseri tek akciğerine de sıçrayan Kazım Kanat pek çok kitap da yazmıştır.




Yaşanan Hayat, Hayaller Değil (2006)
Eyvah! Oğlum Mozart Dinlemiyor (2003)
Kanseri Nasıl Yendim? (2003)
Önce Beşiktaş Vardı (2003)
Kanserle mücadelesini şöyle anlatmıştı

Bugün hayata gözlerini yuman usta gazeteci, spor yazarı, Beşiktaşlı Kazım Kanat dokuz yıldır kansere karşı verdiği savaşı bir röportajında şu sözlerle dile getirmişti.

Dokuz yıl önce kolon kanseri oldu. Gazeteci Kazım Kanat tıp dünyasını şaşırtmış ve altı ay denilen ömrünü uzatmıştı. Ama o yılmadı farklı bir savaş taktiği geliştirdi. Kanseri hastane odasından teknesine çağırdı. Kanat, kanseriyle özel savaş taktiklerini geçen sene böyle anlatmıştı...

* Biz sizin durumunuzdaki kanser hastalarını hastane odasında yatakta, etrafında yakınları ile görmeye alıştık. Siz ise teknede, denizde, mavi yolculuk yapan bir kanser hastası oldunuz; hastalığın formatını değiştirdiniz...

Hayatımın hiçbir döneminde sıradan insan olmadım. Beni geçen gün koyda bulan eski bir asker arkadaşım, "Sen yedek subay okulunda askerliği çok ciddiye alan biriydin. Beni hep şaşırttın. Ama askerlik bittiği zaman arkana dönüp bakmadan gittin" dedi. Eğer ben çöpçü olsaydım mesleğimin en iyi çöpçüsü olmak isterdim, bunun için çalışırdım. Çünkü hayat felsefem bu. Hastalıkta da iyileşme konusunda herkesten farklı olmalıydım. Yani hastalığın beni yönetmesini değil, ben hastalığı yönetmek istedim. Geçen gün bu durumu bir okurum mükemmel analiz etmiş; 'sen kanserle savaşmıyorsun kanser seninle savaşıyor' diye mail atmış. İşte sorduğun sorunun büyüsü burada. Kanser benimle savaşıyor!

KLASİK DEĞİLİM

* Klasik hasta olmak daha kolay değil mi peki?

Klasik hasta olsaydım şimdi ölmüştüm. Ben doktorlara mükemmel yardımcı oldum. Hem teşhis etmelerinde hem tedavilerinde... İlaçlı tedavi ve ameliyatlarda yardımcı olmak için doktorlarla sürekli tartıştım. Birçok doğru sonucu birlikte yakaladık. Yani doktorun karşısına geçip 'ben hastayım sen doktorsun, bu hastalığımı iyileştir' demedim. Bana hep doktorlar 'sen çok iyi hastasın' dedi.

DOKTOR NEŞTERİ DÜŞÜRDÜ!

* Bu tutumunuz doktorları şaşırtmadı mı?

Şaşırttı ama hoşlarına gitti. Çünkü bu, doktorların da hata yapma şanslarını sıfıra indirdi. Onları üzecek hiçbir şey yapmadım. Kapris yapan huysuz bir ihtiyar olmadım. Onların moralini yüksek tuttum. Hastalığımın çözümü konusunda doktorlar karamsarlığa düştüğü zaman onların moralini ben yüksek tuttum; 'merak etmeyin iyileşeceğim moralinizi bozmayın' dedim. Ameliyata girerken onları neşelendirdim, güldürdüm. Son ameliyatıma girmeden önce doktorlar etrafımdayken 'Ben artık Fenerbahçeli olmak istiyorum" dedim. Doktorlar şaşırınca bu kez "Bu ameliyat başarısız geçerse bir Fenerli dünyadan gider" dedim. Doktorun elinden neşter düştü. Hastalığı da, iyileşmeyi de, ameliyatı da yaşamımda bir eğlenceye dönüştürdüm. Bunu yapmamış olsaydım etrafımdaki insanları mutsuz ederdim. Hastalık güzel bir şey değil.

* İnsan böyle davranarak hasta olmayı öğreniyor mu peki?

Hastalandığını ilk öğrendiğinde şok oluyorsun, elin titriyor, sinirleniyorsun. O an yalnız olduğunu hissediyorsun; yapayalnız, tek başına... Ben de önce öğrenmek istemedim, hep reddettim... Ama bu, çözümsüzlük oldu. Sonra hastalıkla yaşamayı öğrendim. Hastalıkla yaşamak ayrı bir şey ama hasta olduğunu öğrenmek, hastalığı kabullenmek anormal zor bir şey. O aşamada işte Tanrı'ya inanmak, sana bir gücün yardım ettiğini bilmek, insanların ve çevrenin dua ettiğini hissetmek çok önemlidir.

KAZIM KANAT ÖNCÜ OLDU

Kanser onu susturamadı! Hastalandı anlattı, tedavi oldu anlattı, neler hissettiğini paylaştı. Hasta olarak savaşını yazmakla kalmadı, her sorana söyledi. Onu diğer hastalar izledi; Nevval Sevindi, Filiz Akın, Meral Gökçaylı, Siren Ertan... Kanser onlar sayesinde gizemli hastalık olmaktan çıktı. Kazım Kanat, konuşan kanser hastalarının öncüsü olduğu için bazen eleştirildi; 'çok konuşuyor, neden bu kadar anlatıyor' dendi. Nedeni basit; çünkü gerekli, çünkü anlattıkları ilaçlar kadar önemli. Kanserle henüz karşılaşmamış olanlara, karşılaşanlara yol gösteriyor, rehber oluyor.

Fareli köyün kavalcısıyım ölmeye utanırım ben

"Ben bir misyon yüklendim. Hastalığımı trajik hale getirip kimseye kendimi acındırmadım, bir şeylerin arkasına saklanmadım. Ben çok utangaç ve sıkılgan biriyim. Ama öyle bir misyon yüklendim ki bu hastalıktan ölmeye utanır oldum. Sanki ben ölürsem ve hastalığa teslim olursam; arkamdan milyonlarca insan ölecek gibi bir hisse kapıldım. Bir tiyatro oyunu, bir sahnede rol üstlenmek gibi... Ama milyonlarca hasta var; bana bir şey olursa onlar kendilerine bir şey olmuş sayacaklar. Onlar da sanki inanılmaz bir mutsuzluğa kapılacaklar. Ben bu yolda asla yalnız yürümüyorum. Önümde, arkamda, sağımda ve solumda milyonlarca insan var. Bebekler, üniversite gençleri, yaşlılar, yaşıtlarım var; kol kola yürüyoruz. Bir noktada ben fareli köyün kavalcısı gibiyim. 'Jan Dark, Cesur Yürek, Kahraman' gibi büyük yakıştırmalar yapıyorlar bana. Ben ise kendimi 'Fareli Köyün Kavalcısı' zannediyorum. Bu filmin sonunu ben de merak ediyorum."

Hastalıkla savaşım sportif bir direniş

* Spor adamı olduğunuz için acaba yenmek ve yenilmek konusundaki tecrübe mi bu savaşta sizin işinize yaradı. Beşiktaşlı inadı etkili oldu mu?

Bu hastalığımda en büyük desteği Beşiktaş'tan gördüm ama Fener ve Galatasaray da beni yalnız bırakmadı. Bu sportif bir direniş oldu. Beşiktaş benim hayat biçimimde en değerli yer. En çok eleştirdiğim Fenerbahçe camiası benim için internette siteler açtı. Fenerliler benim iyileşmemi istiyorlar. 'Sen yeter ki iyileş ve bizi kızdırmaya devam et' diye mesajlar gönderdiler. Geçen gün Bodrum'da yanıma genç bir karı-koca geldi ve "Sen iyileştiğin gün biz Beşiktaşlı olacağız" dediler. Hiç tanımadığım insanlar... Ben ne yaptım insanları bu kadar ağlatacak. Sadece gazeteciyim. Ama şimdi anlıyorum nedenini. Ne yaptım biliyor musunuz; hayatın güzelliğini gösterdim. Sağlıklı olmanın güzelliğini onlara gösterdim. Sağlıklı olduğu için Tanrı'ya teşekkür etmeleri gerektiğini onlara anlattım. 'Hasta olduğun zaman asla hastalığa teslim olma, mücadele et savaşı kazan' mesajı verdim. Hep 'senin mücadelen umut oldu' diyorlar. Ben yalnız değilim ki yanımda milyonlar var, Türkiye'de 70 milyon insan, 20 milyon hasta var. Ben acılar içinde mutluluğu yakaladım. Şu anki yaşadığım ortama bakın; dünyanın en güzel koylarına gidiyorum, hayal gibi bir teknem var ve hayattan keyif almaya çalışıyorum. Hastane köşelerinde ilaç saatini beklemiyorum. Doğa ve hayata bağlılık var benim için...
:(:(:(:(

Mekânı Cennet olsun.
 
Duyunca Şok Oldum Valla Mekanı Cennet Olsun Allah Rahmet Eylesin..
 
yorumlarını beğendiğim bir insandı daha çok değil 1 hafta önce programını izlemiştim..
mekanı cennet olsun..
 
Çok üzüldüm.Allah rahmet eylesin
 
çok iyi bir Beşiktaşlı' ydı Her durumda savunabilirdi. Allah rahmet eylesin.
 
allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun
 
kanseri yendim bekleyin dönecem dedi dönmedi
çok üzüldüm çok sevdiğim bir kişilikti eğriden doğrudan korkusu yoktu
kim yazacak şimdi doğruları??
başımız saolsun
mekanı cennet olsun
 
Kazım Kanat'ın son yazısı


Bugün sabah saatlerinde kaybettiğimiz spor basının usta kalemi Kazım Kanat, 21 Eylül tarihli Sabah Gazetesi'nin Pazar ekinde yazdığı son yazısında yakalandığı hastalıkla savaşını anlatmıştı. Hastalığı ile dalga geçen Kazım Kanat, köşesinde şöyle yazmıştı: "Komik olan da şu: Bir mantarı yenmek, kanseri yenmekten biraz zor olacak..."

İşte Kazım Kanat'ın "Hikâyenin sonu şöyleydi" diyerek başladığı son yazısı;

Başımı alıp gittim de ne oldu!

Hikâyenin sonu şöyleydi: Hani doktorlar, kanser tedavim için beni hastane odasına mahkûm etmişlerdi ya... Ben de başımı alıp Bodrum'a gitmiş, hayatımı bir yelkenlide geçirmeye başlamıştım ya... Harika bir yazdan sonra bir otelde kaldım. Klimayı açıp, keyif çattım. Sonrası ne oldu? Ne olacak, kuyruğu bacaklarımızın arasına kıstırıp, hastaneye geri döndük. Hem kanser hem de zatürree olmuşum. Kanseri yendik! Zatürreede dalga geçtik! Ama... Aması şurada... Anlatayım... Kanseri bir kez daha yenmenin mutluluğunu yaşarken, mutsuz oldum. Bodrum'da cehennem gibi sıcakta ilk kez bir şey yaptım. Eşim Sevinç için yaptırdığım klimayı çalıştırdım, karşısında uyudum. Sonuç felaket! Bir süre sonra nefes alamaz, yürümekte zorluk çeker oldum. Oğlum Mesut'un yemin töreni için gittiğim Kars'ta yüksek rakımda kötü oldum. Hikâyenin şimdiki sonu şöyle; ciğerlerime klimadan dolayı virüsler girmiş, mantarlar oluşmuş. Sürekli antibiyotik ve oksijen tedavisiyle ben değil, doktorlar savaşıyor. Komik olan da şu: Bir mantarı yenmek, kanseri yenmekten biraz zor olacak. Okurlara! Kimsenin moralini bozmak istemem. Hele benim, kanser yoldaşlarımın asla... Zaten onlara güzel haberlerim var. Kanseri 'akıllı bomba' ismi verilen bir ilaçla yendim. Elim kalem tutunca söz, her şeyi yazacağım. Biraz sabır ve anlayış, lütfen. Biliyorum ki ben sizler için umudun umuduyum! Teslim olmak yok, geri çekilmek yok. Savaşa devam! Sevgili okurlar! Ne zaman iyileşirim bilmiyorum. Tek bildiğim şey, yazabileceğim an yazacağımdır. Özel mesaj: Bu, hastane odasından yazılan belki de çok duygusal, belki de okurları ilgilendirmeyen mesajdır. Bu mesaj benim her zamanki dostum Hıncal ustaya. "Beni niye aramadın?" deme. Ama sana ulaşmam ancak bu şekilde oluyor. Ulaşsam bile konuşamam ki! Hıncal ağabey, bir aydır, hastayım kimselere söylemedim. Şu zor günlerimde kırıcı ve incitici söz ve yazıların (Benim üzerimden, benim iyileşmem için çırpınan Genel Yayın Yönetmenim Ergun Babahan'ı eleştirmen de şık değil) beni ve seni sevenleri çok üzüyor. "Kardeşim," dediğin Kazım'ı 40 yıldır binlerce yazısından tanırsın. Bilirim seversin de... Bir söz için bana düşman oldun. Ricam şudur; şimdilik biraz bekle, lütfen. İyileştikten sonra o kırıcı ve incitici eleştirilerini yapmaya devam edersin. O zaman bile tek kelime söylemem! Öyle değil mi Öcal ağabey, Haşmet kardeş?

kaynak....
 
Allah rahmet eylesin herşey iiyidi diyolardı ama kader
başımız sağolsun arkadaşlar mekanı cennet olsun
 
vay be o da toprak oLdu..
açıkçası yazıLarını obejtif buLmuyordm ama farkLı biriydi..
ALLah rahmet eyLesin,eşine sabır versin..
 
2003 Yılında Görüşme Şansımız Olmuştu Çarşının Hep Destekcisiydi Sordum Yıl 2003 Dedigim Gibi; Kazım Abi Bu Sene Bizim Yılımız Sence Bişeyler Olurmu Dedim Oda Aynen Şu Cevabı Verdı;Sezon Sonu Şampiyon Olamazsak Ben Bu İşi Bırakırım.İşte Bu Kadar Emindi.Ayrıca Ogluna Soyledıgı Şu Söz Diger Spor Yazarlarına Ders Olsun - Kalemini Kır Ama Satma.Mekanın Cennet Olsun Hocam.
 
Türk futbolunun başı sagolsun önce hasan doğan sonra kazım kanat bjk li kaliteli insanlar yavaş yavaş azalıyo...
 
Geri
Üst