Istanbul’a ve sana

sairdemir

New member
Katılım
8 Şub 2013
Mesajlar
10
Reaction score
0
Puanları
0
Boğazın suyundan almışsın gözlerinin rengini
Kimbilir belki de Haliç’ten
Saçların dağılmış Eminönü gibi
Gözlerin Beyoğlu sokakları gibi yaşlı
Ayakların Kadıköy’e uzanırken
Ellerin Adalar’a yol alır
Galata Köprüsü ayaklarının hasretinden
Yanar cayır cayır
Taksim isyan eder durur sensizliğine
Ayasofya’ya selam verdiğin gibi
Sultanahmet bekler selamını
Bebek’te yürürken bazen
Sert bir rüzgar eser başında
Ruhun Şişlide bir dilenciye ağlar
Kimse görmez kimse bilmez ağladığını
Aksaray Laleli ne bilsin yürek yangınını
Sirkeci nerden işitsin feryadını

Bayrampaşa’da yatan mahkümlar gibi her sabah
Volta atarken adımlarım Eminönü’nde
Kulakların sağırdır sesime Unkapanı gibi
Binlerce kez seni bekledim Çamlıca’da
Yüzlerce kez öldüm öldüm dirildim Şişhane’de
Orhan Veli gibi Ümit Yaşar Oğuzcan gibi
Haberin olmaz senin Atilla İlhan gibi
Benim sana mecbur kaldığımdan
Bilmezsin ki, duymazsın ki
Kendim sana sitemler eder dururum
Özdemir Asaf gibi Yusuf Hayaloğlu gibi
Ne sen Mona Roza’sın ne de ben Sezai Karakoç
Ne sen Leyla’sın ne de ben divane Mecnun
Ben sana Cahit Sıtkı’nın hüznüyle
Yılmaz Güney’in yüreğiyle sevdalandım

Sensiz teselli aradım Avcılar sahilinde
Pendik’te sensizdim gecelerin koynunda
Kartal’ın ıssız sokaklarında ararken yüzünü
Küçükçekmece’de uçurumlara düştü sol yanım
Sağ yanım sensizliğe meydan okudu İkitelli’de
Kimi gün Çatalca’ya uzandım sensiz
Bazen Florya’ya verdim yönümü seni bulmak için
Sanki bu İstanbul yarıldı sen dibine düştün
Kayboldun gittin benden uzaklara
Seni aradım Kadıköy’deki piyangocu kadının sesinde
Yine yoktun yine yoktun
“Amortiler değişir”diyordu kadın ha bire
Benim amortilerle işim yoktu ki
Aradığım, özlediğim ve istediğim sadece sendin
Sadece sen
Liseli aşıkları gördüğümde bile içim ağlıyor
Yenikapı’daki sahipsiz teknelerden farkım yok inan

Hem mağrur hem kırılgan yürürdük Bab ı Ali’de
Bir şiirin söylenmemiş dizeleri gibi yan yanaydık Küçük pazar’da
Topkapı’da peynir ve kavun gibi akrabaydık rakı sofralarında
Notaları henüz dökmemişti besteciler türkülere
Cihangir’de taş plaklar arşivine girmemişti eski şarkılar
Kız kulesinin hikayesi bile meçhuldü bizim sevgimiz gibi
Ruhumdan ruhumdan bir bir çekilmemişti senli anılarım
Kendi derinliğim kadar sevdim seni bu şehirde
Sana olan sevdama Üsküdar şahit

Hangi sahile insem hangi iskeleye varsam
Hangi rıhtıma uzaktan baksam
Martıları görüyorüm ve yokluğunu düşünüp
Derin bir ahh çekiyorum
Onlar benim gibi mutsuz değiller en azından
Sen bunları da bilmezsin
Nereye gidersem gideyim şu İstanbulda
İçimdesin imge imge
Ben seni değil kendimi sevmekten vazgeçtim
Ben sana değil kendime küstüm en sonunda

Hem sen bunları boş ver
Elimde şarap şişemle birlikte
Artık her akşamüstü Kumkapı sahillerinde geziyorum
Beni anlamayan beni tanımayan insanları görüyorum
Ben sensiz öksüz bir çocuğun kimsesizliğiyim
Bir şeyler eksik sanki hayatımda
Hatırlar mısın bana elma şekerlerini alırdın?
Sevindirirdin beni eskiden
Yalnız değildim sen yanımdayken
Üşümezdi yüreğim ellerim üşümezdi sen varken
Yoksun diye gittin diye
Şansım hep yalnızlığı yazdı bahtıma
hikayem sensizliği
Eminönü’nden Fatih’e uzayıp gider kaygılarım

Rıhtımların martıları beklediği gibi
Bende seni bekliyorum sahillerde
İster haber sal Haydarpaşa’dayım de
İster İstanbulun en kuytu sokağında ol
Haber sal yeter ki bana ben seni bulurum
Ne zaman iskelede seni beklesem
İnsan yüzleri yüzüme çarpar gider
Sensiz çıldırmak,delirmek üzereyim
Karşıdan gelen vapurları bir bir yoklarım
Oysa gördüğüm yüzler sana ait değil
Baktığım gözler tümden yabancı bana

Bu böyle gitmeyecek biliyorum
Ya bir gün gözlerinden atacağım kendimi
Boğulup gideceğim Haliç sularında
Boğaz köprüsü yıkılacak intiharımla
Bir daha inşaa edilmeyecek ben öldüm diye
Ya da güzel günlerimizi düşünürken
Sarayburnunda bir gece kafaya çekip
Her yudumda sanki sen karşımdaymışsın gibi
Ellerimi sana uzatır gibi boşluğa uzatıp
Yoksun işte yoksun kahretsin diye haykırarak
Ve elimdeki şişeyi yere çarparak
Hazin hikayeminde sonuna yaklaşarak
En önemlisi her şeyi ve seni geride bırakarak
Bir gün ansızın şu İstanbulda ölür, ölür giderim sonsuzluğa…
O zaman gözlerin dolar ağlarsın yokluğuma.
Yıkılırsın bir köşede…
Eyvah! Eyvah! ben ne yaptım diye
Tıpkı senin yıkıldığın, ağladığın gibi
İstanbulda ağlayacak öldüğüme
Beni senin hasretinle yaktığı için
Vicdan azabını duyup derinden
İstanbulda yıkacak yerle bir edecek kendini
Bir daha bir daha başka İstanbul olmayacak!...

Şeyhmus DEMİR
 
Geri
Üst