- Katılım
- 10 Mar 2006
- Mesajlar
- 5,705
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
HZ. MUHAMMED (SAV) VE MESAJI TÜM CANLILIĞIYLA YAŞIYOR
Hz. Peygamber 13 Rebiülevvel 11/ 8 Haziran 632'de dâr-ı bekaya irtihal etti. Geride oldukça mütevazı bir maddi miras; ancak ümmeti ve tüm insanlık için varlığını ebedi olarak sürdürecek olan son derece büyük ve değerli bir manevi miras bırakmıştı: "Allah'ın kitabı Kur'an ve Rasûlünün Sünneti". Bu ikisine sımsıkı sarıldıkları sürece mü'minlerin kurtuluşa ereceklerini bildiren Hz. Peygamberin ebedi risaleti hayatiyetini asla kaybetmeyecek. Londra Siret Vakfı Başkanı Afzalur Rahman'ın Hz. Peygamber'in evrensel mesajı hakkındaki değerlendirmeleri ilgiyle okunmaya değer:
"Peygamberin hayatı ve öğretisi, insanlara doğru yolu gösteren bir işaret feneridir. Onun öğretisi ve rehberliği canlı kaldığı sürece, peygamber de bizzat canlıdır. Bir peygamberin gerçek ölümü cismani ölümü ile değil, öğretisinin kuvvetini kaybetmesi, irşadının ve rehberliğinin değiştirilmesi suretiyle vuku bulur. Daha önceki peygamberler ölmüşlerdir. Çünkü onların bağlıları öğretilerini bozmuş, talimatlarını değiştirmiş ve hayat hikayelerine uydurma olaylar ilave ederek insanları yanıltmışlardır.
Meseleyi bu ölçüye göre değerlendirince hiç kimse Hz. Muhammed (sav) ve öğretisinin canlılığını inkar edemez. Onun öğretisi hiç bozulmamıştır ve bozulamaz şekilde durmaktadır. İnsanlığa gönderilen Kur'an orijinal metniyledir, kelimelerinde sonradan hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Peygamberin hayatının bütün yönleri (sözleri, talimatları, hareketleri) tamamıyla muhafaza edilmiştir. Öyle ki, aradan bindörtyüz yıl geçmiş olmasına rağmen, tarihteki resmi o kadar açık ve eksiksizdir ki, sanki onu gözlerimizle görmekteyiz. Hiçbir insanın biyografisi İslam peygamberi Hz. Muhammed (sav)'inki kadar iyi bir şekilde muhafaza edilmemiştir. Hayatımızın her meselesinde Hz. Muhammed (sav)'in rehberliğini arayabilir onun örnek hayatından bir ders alabiliriz.: "Andolsun ki sizin için, Allah'ı ve ahireti arzu eden ve Allah'ı çok anan kimseler için Allah'ın elçisinde en güzel bir örnek vardır."(33/21)
Bundan dolayı Son Peygamber Hz. Muhammed (sav)'den sonra bir peygambere ihtiyaç kalmamıştır. Hz. Muhammed (sav)'in mesajı belirli bir halk, yer veya dönem için değildi. O cihan peygamberi yani bütün insanlığa hakikat elçisi olarak gönderildi. Kur'an Hz. Muhammed (sav)'e "Ey insanlar, ben hepiniz için Allah'ın elçisiyim" (7/158) demesini emretmiştir. O Rahmete'n-li'l-Âlemîn "Alemlere rahmet olarak" nitelenmiş (21/107), görevi evrensel ve tüm insanlığa yönelik olmuştur. Ondan sonra yeni peygamberliğe ihtiyaç olmamasının sebebi budur ve Kur'an tarafından hâtemü'n-nebiyyîn olarak tarif edilmiştir.
Mutlak kudret sahibi Allah'ın irade ve rızası İslam'ı bütün zaman ve iklimlerde oluşacak taleplere uygun olacak şekilde mükemmelleştirmek ve tamamlamak şeklinde tecelli etmiştir. Allah Rasûlü, kendisine tevdi edilen tebliği halkına ulaştırmış ve bütün gücüyle peygamberlerin sorumluluklarını üstlenebilecek bir ümmet tesis etmeye çabalamıştır. Bu ümmet oluştuktan sonra bu ümmete İslam'ı tebliğ etme ve İslam'ın ruhunu bütün sapma ve bidatlerden koruma, insanların doğru yolu bulması için onlara önderlik yapma görevleri tevdi edilmiştir.
Bugün artık dünya yeni bir peygambere değil, Hz. Muhammed (sav)'e iman edecek, O'nun mesajını taşıyacak, ve O'nun insanlığa sunduğu kültürün kurulmasına gayret eden, O'nun öğretisini pratiğe aktarabilecek karakterdeki insanlara ihtiyaç duymaktadır."

Hz. Peygamber 13 Rebiülevvel 11/ 8 Haziran 632'de dâr-ı bekaya irtihal etti. Geride oldukça mütevazı bir maddi miras; ancak ümmeti ve tüm insanlık için varlığını ebedi olarak sürdürecek olan son derece büyük ve değerli bir manevi miras bırakmıştı: "Allah'ın kitabı Kur'an ve Rasûlünün Sünneti". Bu ikisine sımsıkı sarıldıkları sürece mü'minlerin kurtuluşa ereceklerini bildiren Hz. Peygamberin ebedi risaleti hayatiyetini asla kaybetmeyecek. Londra Siret Vakfı Başkanı Afzalur Rahman'ın Hz. Peygamber'in evrensel mesajı hakkındaki değerlendirmeleri ilgiyle okunmaya değer:
"Peygamberin hayatı ve öğretisi, insanlara doğru yolu gösteren bir işaret feneridir. Onun öğretisi ve rehberliği canlı kaldığı sürece, peygamber de bizzat canlıdır. Bir peygamberin gerçek ölümü cismani ölümü ile değil, öğretisinin kuvvetini kaybetmesi, irşadının ve rehberliğinin değiştirilmesi suretiyle vuku bulur. Daha önceki peygamberler ölmüşlerdir. Çünkü onların bağlıları öğretilerini bozmuş, talimatlarını değiştirmiş ve hayat hikayelerine uydurma olaylar ilave ederek insanları yanıltmışlardır.
Meseleyi bu ölçüye göre değerlendirince hiç kimse Hz. Muhammed (sav) ve öğretisinin canlılığını inkar edemez. Onun öğretisi hiç bozulmamıştır ve bozulamaz şekilde durmaktadır. İnsanlığa gönderilen Kur'an orijinal metniyledir, kelimelerinde sonradan hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Peygamberin hayatının bütün yönleri (sözleri, talimatları, hareketleri) tamamıyla muhafaza edilmiştir. Öyle ki, aradan bindörtyüz yıl geçmiş olmasına rağmen, tarihteki resmi o kadar açık ve eksiksizdir ki, sanki onu gözlerimizle görmekteyiz. Hiçbir insanın biyografisi İslam peygamberi Hz. Muhammed (sav)'inki kadar iyi bir şekilde muhafaza edilmemiştir. Hayatımızın her meselesinde Hz. Muhammed (sav)'in rehberliğini arayabilir onun örnek hayatından bir ders alabiliriz.: "Andolsun ki sizin için, Allah'ı ve ahireti arzu eden ve Allah'ı çok anan kimseler için Allah'ın elçisinde en güzel bir örnek vardır."(33/21)
Bundan dolayı Son Peygamber Hz. Muhammed (sav)'den sonra bir peygambere ihtiyaç kalmamıştır. Hz. Muhammed (sav)'in mesajı belirli bir halk, yer veya dönem için değildi. O cihan peygamberi yani bütün insanlığa hakikat elçisi olarak gönderildi. Kur'an Hz. Muhammed (sav)'e "Ey insanlar, ben hepiniz için Allah'ın elçisiyim" (7/158) demesini emretmiştir. O Rahmete'n-li'l-Âlemîn "Alemlere rahmet olarak" nitelenmiş (21/107), görevi evrensel ve tüm insanlığa yönelik olmuştur. Ondan sonra yeni peygamberliğe ihtiyaç olmamasının sebebi budur ve Kur'an tarafından hâtemü'n-nebiyyîn olarak tarif edilmiştir.
Mutlak kudret sahibi Allah'ın irade ve rızası İslam'ı bütün zaman ve iklimlerde oluşacak taleplere uygun olacak şekilde mükemmelleştirmek ve tamamlamak şeklinde tecelli etmiştir. Allah Rasûlü, kendisine tevdi edilen tebliği halkına ulaştırmış ve bütün gücüyle peygamberlerin sorumluluklarını üstlenebilecek bir ümmet tesis etmeye çabalamıştır. Bu ümmet oluştuktan sonra bu ümmete İslam'ı tebliğ etme ve İslam'ın ruhunu bütün sapma ve bidatlerden koruma, insanların doğru yolu bulması için onlara önderlik yapma görevleri tevdi edilmiştir.
Bugün artık dünya yeni bir peygambere değil, Hz. Muhammed (sav)'e iman edecek, O'nun mesajını taşıyacak, ve O'nun insanlığa sunduğu kültürün kurulmasına gayret eden, O'nun öğretisini pratiğe aktarabilecek karakterdeki insanlara ihtiyaç duymaktadır."