HZ. BİLAL : Sesiyle Sisleri Dağıtan Münâdi !!

eiffel

Forumun Kulesi
Altın Üye
Katılım
10 Mar 2006
Mesajlar
5,705
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Her insan büyük bir alemdir.İnsan düşünceden ibare
HZ. BİLAL : Sesiyle Sisleri Dağıtan Münâdi


Birinci ses: Lât ve Uzza ya tapmadıkça kurtulamayacaksın bu azaptan!

İkinci ses: Rabbim Allah tır. O birdir.

Üçüncü ses: Bu zavallıya daha ne kadar işkence edeceksin!


Birinci sesin sahibi Ümeyye b. Halef. Cehâletin ihtiraslı aktörlerinden. Bir kelimesi çıldırtıyor onu. Atalarından kalan sisi korumakla yükümlü hissediyor kendini.

İkinci sesin sahibi Bilâl-i Habeşî. Ümeyye b. Halef in kölesi. Bir olana inandığından beri asıl sahibine çeviriyor yüzünü. Boynunda iple sokak sokak dolaştırılıyor. Kızgın kumlarla ateşten kayalar arasına hapsediliyor bedeni.

Üçüncü sesin sahibi Hz. Ebu Bekir(ra). De ki, o Allah birdir âyetinin indiği kalbin dostu. Bilâl-i Habeşî yi İslâm la o tanıştırıyor. Henüz beş kişiler Mekke de çağrıya kulak veren: Kadınlardan Hz. Hatice, çocuklardan Hz. Ali, hür erkeklerden Hz. Ebu Bekir, azatlı kölelerden Hz. Zeyd b. Hârise, kölelerden Hz. Bilâl-i Habeşî.

Dördüncü ses: Ebu Bekir efendimizdir, efendimizi azat etmiştir.

Dördüncü sesin sahibi Hz. Ömer ( ra). Kölenin efendiliğini yıllar sonra bu cümleyle özetliyor. Kimi râvilere gelince, bu tarihî pazarlıktan bir sahneyi hiç unutmuyorlar: İşte Bilâl b. Rebah ı bir kilo altın vererek satın alıyor Hz. Ebu Bekir sevinçle. İşte müşrikler Şayet 200grama kadar inmemizi teklif etseydin yine onu sana satardık, diyerek sevincini gölgelemeye çalışıyorlar. İşte Hz. Ebu Bekir, Şayet siz yirmi kiloya kadar çıkmamı isteseydiniz yine onu alırdım, diyerek inancın ve özgürlüğün paha biçilmez değerini haykırıyor gelecek zamanlara.

İslam insanların renklerine değil kalplerine bakıyor. Hz. Peygamber, siyah Bilal i beyaz Ebu Ruveyha yla kardeş yapıyor hicretle beraber. Bilal hastalanıyor Medine de pek çok sahabî gibi, bedeni Mekke yi istiyor. Bilal şiirler yazıyor Medine de pek çok sahabî gibi, ruhu Mekke yi özlüyor. Fakat her şeyi unutturan bir nebî var yanlarında ve her şeyi hatırlatan. Onunla her yer cennete dönüşüyor. Ah o namaz vakitleri! Yeryüzünü mescide çeviren anlar... Essalât, essalât! diye seslenilerek hatırlatılıyor vakit. Birden doluyor Peygamber in ardındaki saflar. Fakat gitgide büyüyor cemaat. Namaz vakitlerini duyurmak zorlaşıyor. Daha kolay ve etkili bir davete ihtiyaç var. Çanla duyuralım! diyenlere, O Hıristiyanlara aittir, diyor Nebî, Boru çalsak! diyenlere, O Yahudilere aittir. Yüksek bir yerde ateş yakmayı teklif edenler, O Mecûsilere aittir, cevabını alıyor. Namaz vakitlerinde bayrak asma fikri de kabul görmüyor. Ve bir sabah rüyalar yetişiyor Müslümanların imdadına. Bir sabah Ensar dan Abdullah b. Zeyd geliyor Hz. Peygamber in yanına ve rüyasını anlatıyor heyecanla: Ezanla davet ediliyor Müslümanlar namaza. İnşallah hak rüyadır,diyor Nebî ve Abdullah Zeyd i Bilâl e gönderiyor ezan okuması için: Gördüğünü anlat ki uygulasın, sesi yüksektir onun!

Ve ezan okuyor Hz. Bilal. Allahu ekber, Allahu ekber! dediği anda bütün taşları oynuyor yeryüzünün. Allahu ekber, Allahu ekber dediği anda bütün taşlar yerine oturuyor. Eşhedu en lâ ilâhe illallah dediğinde bütün güçlüler zayıf oluyorlar. Eşhedu en lâ ilâhe illallah dediğinde bütün zayıflar kuvvetli oluyor. Allah en büyüktür!, Şehadet ederim ki Allah tan başka ilâh yoktur, iki azat yıldırımı gibi düşüyor köle ruhlara. Tam Hz. Bilal, Muhammed in Allah ın elçisi olduğuna şehadet ederim, derken Hz. Ömer evinden fırlayıp koşuyor Nebî\\\'ye. Ey Allah ın elçisi, seni gönderen Allah a yemin olsun ki onun gördüğü ezanı ben de gördüm rüyamda! diyor coşkuyla. Gülümsüyor Hz. Peygamber. Şükrediyor rabbine.

Ne güzel bir sesi var Bilal in. Huşuyla ürperten bu sesi yanında taşıyor Hz. Peygamber hayatı boyunca. Yolculuklar ve gazalar bu sesle yoğruluyor. Bir sabah uykudan bu sesle uyanıyor Nebî: Namaz uykudan hayırlıdır. Ezanın sonuna Bilal in ilave ettiği bu cümleden öyle hoşnut oluyor ki, Bu ne güzel bir söz. Sabah ezanlarında söylemelisin bunu! diyor Bilal e. O sabahtan beri uyku ve namaz terazinin iki kefesinde. Namaz ağır basarken sisler dağılıyor. Ve her ezandan sonra Hz. Peygamber in penceresine doğru sesleniyor Bilal: Ey Allah ın Resûlü! Namaz! Sonra mescide geçerek kamet getiriyor, saf tutarken güneşin arkasında yıldızlar.

Hem müezzini hem koruması Son Peygamber in. Gölgesinden de sorumlu suyundan da. Muhasebeciliğini de yapıyor aşçılığını da. Emirlerini halka bildiren bir elçi. Elçileri ağırlayan bir diplomat aynı zamanda. Gün oluyor seriyye kumandanlarına sancak-ı şerîfi veriyor. Gün oluyor geçmişi unutmayan bir savaşçı. Bir zamanlar Lât ve Uzza ya tapmadıkça kurtulamayacaksın bu azaptan! diye gürleyen eski efendisi karşısında duruyor işte! Ve kükreme sırası Bilal e geliyor Bedir de: İşte küfrün başı! O kurtulursa yaşayamam! Ümeyye b. Halef kurtulamıyor. Fakat kurtuluyor Mekke küfrün sisinden. Gün oluyor Kara Bilal, kara Kâbe nin üzerinde ezan okuyor Nebî nin emriyle.

Ah hep O nun için okuyor. O var diye okuyor. O duyuyor diye. Kâinatın Güneşi battığında, ne yapacağını bilemiyor Bilal. Öyle derinleşiyor ki soğuk kuyular, ezan okumaktan başka bir çare bulamıyor. Fakat ezanın öyle bir yeri var ki, duyulur duyulmaz Mescid-i Nebevî yi hıçkırıklar dolduruyor. Ashab-ı Kiram ın gözlerine dalgalarını taşıyor bütün sahiller. Bilal ezanı bitirdiğinde, bir daha ezan okumayacağına dair söz veriyor kendine. Bir daha bu şehre gelmeyeceğine. O nsuz bir Medine de yaşamak istemiyor. O dememiş miydi, Ey Bilal! Allah yolunda cihaddan daha faziletli bir amel yoktur, diye. Suriye ye gitmek için izin istiyor Hz. Ebu Bekir den. Yanında kalması için ısrar edince, Ey Ebu Bekir, beni kendin için satın aldıysan yanında tut! Yok Allah rızası için satın aldınsa, bırak ki Allah yolunda cihada katılayım! diyor.

Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer in zamanında fetih ordularında yerini alıyor Bilal. Hicretin 16. senesinde Hz. Ömer le birlikte Kudüs e girdiğinde halifenin ısrarı üzerine ezan okuyor. Aralarında Ebu Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel gibi öncülerin de bulunduğu yüzlerce sahabî, ezanla beraber Kâinatın Efendisi ni hatırlıyorlar gözyaşları içinde. Bilal tekrar söz veriyor kendine bir daha ezan okumamak için. Fakat rüyasında Hz. Peygamber, Beni ziyaret etmeyecek misin? diye sorunca, yıllardır uzak kaldığı Medine de alıyor soluğu. İşte orada ehl-i beytin gözbebekleri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin le karşılaşıyor. Onları kırmak mümkün mü! Mescid-i Nebevî de Hz. Peygamber in ölümünden sonra ilk defa ezan okuyor Bilal. Şehadetleri duyan Medineliler heyecanla evlerinden fırlıyor, Resulullah ın mübarek kabrinden kalkıp yeniden aralarına katıldığını düşünerek dolduruyorlar mescidi. Ve hiç ağlamadıkları kadar ağlıyorlar o gün.Ne çok özlediler O nu. Ölüm döşeği ne tatlı bu yüzden! Ölmeden önce eşine Ne kadar hoş! Yarın sevgililerle, Muhammed ve arkadaşlarıyla buluşacağım! diyor, Bilal. Zira öyle bir söz duydu ki O ndan, yıllardır toprağı hayal ediyor: Bu gece cennette, önümde senin pabuçlarının tıkırtısını duydum!

Kaynak
 
Allah razı olsun teşekkürler..
 
Geri
Üst