LOOPUSED
Altın Üye
Hz. Ali r.a.’ın Kıymeti
Ashab-ı Kiram’dan Malik b. Enes hazretleri anlatıyor:
Rasulullah Aleyhisselam’a kızartılmış bir kuş hediye edildi. Yemek önüne konulunca şöyle dedi: “Allahım, yaratılmışlardan en sevdiğin kimseyi bana gönder de benimle bu yemekten yesin.” Biri gelip kapıyı çaldı. Kim olduğunu sorduğumda, “Ben Ali’yim” dedi. Ben de ona Rasulullah s.a.v’in meşgul olduğunu söyledim. Kapıyı üç kez çaldıktan sonra, dördüncüsünde ayağıyla vurup içeri girdi. Peygamber Aleyhisselam kendisine niçin geciktiğini sordu. Hz. Ali r.a.: “Üç kez kapıyı çaldım, fakat Enes içeri girmemi engelledi.” dedi. Peygamber Efendimiz bana sebebini sorunca dedim ki: “Bu yemeği akrabalarımdan birinin seninle birlikte yemesini arzu etmiştim.”
Hz. Ali r.a. diyor ki: “Kuş yemeğinden sonra oradan ayrıldığım sırada Enes bana ‘Ey Hasan’ın babası, bana mağfiret dile, sana karşı suç işledim, ama sana da bir müjdem var’ dedikten sonra Rasulullah’tan duyduğu müjdeyi anlattı. Ben de Allah’a hamdettim ve onun için bağışlanma diledim. Bana verdiği müjde hatasını gidermiş oldu.”
Hz. Ali r.a. şunları söylemiştir: “Rasullullah s.a.v. beni çağırdı ve şöyle dedi: ‘Sende Meryem oğlu İsa’nın durumuna benzer bir durum var. Yahudiler ona kin beslediler, annesine de iftira ettiler. Hıristiyanlar ise ona aşırı sevgi duydular ve onu olmayacak bir mertebeye (ilâhlık mertebesine) yükselttiler.’ Dikkat edin! Benden dolayı iki zümre helak olacaktır. Bu zümrelerden biri, bana sevgisinde aşırılığa gidip beni layık olmadığım bir mertebeye yükseltmeye çalışır. Diğeri de bana öfke duyar, bu yüzden bana iftira eder. Dikkat edin, ben peygamber değilim, bana vahiy gelmez. Ancak ben Allah’ın kitabı ve Rasulullah’ın sünnetiyle elimden geldiği kadarıyla amel ederim.”
Yine o diyor ki: “Rasullulah Aleyhisselam rahatsızlığımda bana uğramıştı. Ben şöyle diyordum: ‘Allahım, eğer ecelim gelmişse vefatımla beni rahatlat; ecelim gelmemişse şu hastalığı benden al. Eğer bu bir musibetse bana sabır ver.’ Rasulullah Aleyhisselam ayağıyla bana dokunarak: ‘Ne diyorsun?’ dedi. Ben de sözlerimi tekrarlayınca: ‘Allahım ona şifa ve afiyet ver’ diye dua etti. Artık ondan sonra hiç hastalık görmedim.”
el-Bidaye ve’n-Nihaye, 7/374-380.
Semerkand Dergisi - Aylık Tasavvufî Dergi
Ashab-ı Kiram’dan Malik b. Enes hazretleri anlatıyor:
Rasulullah Aleyhisselam’a kızartılmış bir kuş hediye edildi. Yemek önüne konulunca şöyle dedi: “Allahım, yaratılmışlardan en sevdiğin kimseyi bana gönder de benimle bu yemekten yesin.” Biri gelip kapıyı çaldı. Kim olduğunu sorduğumda, “Ben Ali’yim” dedi. Ben de ona Rasulullah s.a.v’in meşgul olduğunu söyledim. Kapıyı üç kez çaldıktan sonra, dördüncüsünde ayağıyla vurup içeri girdi. Peygamber Aleyhisselam kendisine niçin geciktiğini sordu. Hz. Ali r.a.: “Üç kez kapıyı çaldım, fakat Enes içeri girmemi engelledi.” dedi. Peygamber Efendimiz bana sebebini sorunca dedim ki: “Bu yemeği akrabalarımdan birinin seninle birlikte yemesini arzu etmiştim.”
Hz. Ali r.a. diyor ki: “Kuş yemeğinden sonra oradan ayrıldığım sırada Enes bana ‘Ey Hasan’ın babası, bana mağfiret dile, sana karşı suç işledim, ama sana da bir müjdem var’ dedikten sonra Rasulullah’tan duyduğu müjdeyi anlattı. Ben de Allah’a hamdettim ve onun için bağışlanma diledim. Bana verdiği müjde hatasını gidermiş oldu.”
Hz. Ali r.a. şunları söylemiştir: “Rasullullah s.a.v. beni çağırdı ve şöyle dedi: ‘Sende Meryem oğlu İsa’nın durumuna benzer bir durum var. Yahudiler ona kin beslediler, annesine de iftira ettiler. Hıristiyanlar ise ona aşırı sevgi duydular ve onu olmayacak bir mertebeye (ilâhlık mertebesine) yükselttiler.’ Dikkat edin! Benden dolayı iki zümre helak olacaktır. Bu zümrelerden biri, bana sevgisinde aşırılığa gidip beni layık olmadığım bir mertebeye yükseltmeye çalışır. Diğeri de bana öfke duyar, bu yüzden bana iftira eder. Dikkat edin, ben peygamber değilim, bana vahiy gelmez. Ancak ben Allah’ın kitabı ve Rasulullah’ın sünnetiyle elimden geldiği kadarıyla amel ederim.”
Yine o diyor ki: “Rasullulah Aleyhisselam rahatsızlığımda bana uğramıştı. Ben şöyle diyordum: ‘Allahım, eğer ecelim gelmişse vefatımla beni rahatlat; ecelim gelmemişse şu hastalığı benden al. Eğer bu bir musibetse bana sabır ver.’ Rasulullah Aleyhisselam ayağıyla bana dokunarak: ‘Ne diyorsun?’ dedi. Ben de sözlerimi tekrarlayınca: ‘Allahım ona şifa ve afiyet ver’ diye dua etti. Artık ondan sonra hiç hastalık görmedim.”
el-Bidaye ve’n-Nihaye, 7/374-380.
Semerkand Dergisi - Aylık Tasavvufî Dergi