:..asker..:
New member
- Katılım
- 5 Tem 2005
- Mesajlar
- 2,518
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
HAYÂ ve NAMUS
Aşağıdaki yazı, meşhur Kazak yazarı Muhtar Şahanov’un, Medeniyetin Yanılgısı adlı eserinden alınmıştır:
“Günümüzde artık utanç duygusu azaldı. Kalemde mürekkep olduğu gibi, insanda da ruh zenginliği, hayâ ve namus bulunması lazım. Hayâ ve namusa önem vermeyen, bu kadarcıkla bir şey olmaz diyen, kendisini helak edecek bombanın fitilini ateşlemiş demektir. Örnek olarak bir hikaye anlatayım:
Bir köyde uzun etek giyen güzel bir hanıma, bir çok erkek evlenme teklif eder ama, bayan fakir olmasına rağmen, her ne sebepse teklifleri geri çevirir. İki genç iddiaya girer. Yakışıklı olanı; “Ben ben bu bayana kendimi kabul ettiririm” der. Bayana giderek; “Annem sizin namuslu bir kadın olduğunuzu söyledi. Şu tokayı da hediye olarak gönderdi.” der. Bayan sevinerek alır ve annesine selam gönderir. Genç, başka bir zaman, altın bir yüzükle gelir, “Bunu da ben size hediye etmek istiyorum” der. Bayan; “Olmaz kabul edemem, karşılık olarak bir şey vermem gerekir ama, bir şeyim de yok” der. Genç de; “İlla bir şey vermeniz gerekirse, eteğinizi hafifçe çekip dizden aşağısına bir kerecik bakmam yeter” der. Bayan da “bu kadar göstermekten bir şey olmaz” diyerek eteğini azıcık sıyırır. Genç, başka bir zaman, altın bir küpe ile gelir. Kız küpeyi görünce sevinir. Uzatılan küpeyi alır. “Karşılık olarak benden ne istiyorsunuz?” der. O da “Çok şey gerekmez, eteğinizi biraz daha sıyırıp dizden üstüne baksam yeter” der. Bu sefer de kız fazla tereddüt etmeden dizden üst kısmını gösterir. Genç başka bir sefer de, güzel bir kolye ile gelir. Bayan uzatılan hediyeyi hemen alır. Genç, “Ücreti sadece bir öpücük” der. Öpüştükten sonra artık işi iyice ilerletirler. Yakışıklı genç iddiayı kazanır.
Batı kültürünü gözü kapalı kabul ettik. Sevgiyi cinselliğe, dostluğu ticarete dönüştürdük. Batıda insanî değerleri, rûhî vasıfları tahrip eden güçler vardır. Biz bunu çağdaş uygarlığın gereği olarak kabul ettik. Böylece, asli değerleri kaybettik.
Hitler’e “Doğuda fethettiğimiz topraklara nasıl bir eğitim tarzı uygulayalım?” diye sorunca şöyle cevap verir.: “Onlara sabahtan akşama kadar müzik dinletin. Onlara düşünme, okuma fırsatını vermeyin! Çünkü mânevi derinliği olmayan insanlar, kendilerini hep mutlu hissederler.”
Bu taklitçilik kültürü bizi de götürüyor. “Hafızayı Cezalandırıcı Kozmo-Formül” adlı eserimde, insanı tahrip eden unsurları bu bakışla değerlendirdim...”
Şimdi soruyoruz: Akşama kadar seyrettiğimiz televizyonlar ve okuduğumuz gazeteler bize haya ve namusu tavsiye ediyor mu? Kesinlikle hayır!!! Özellikle medya devlerinin televizyonlarında oynayan -sözüm ona- Türk (!) dizilerin hepsinin ortak özelliği ahlaksızlığı ve fuhşu yaymak istemesidir. Müslüman Türk evlâdının ahlâkını bozarak her türlü aşağılık ilişkiyi mübah saymasıdır. Söyleyin hangi dizide kimin kiminle düşüp kalktığı bellidir!? Hangi dizide veled-i zina (piç) yoktur!? Hangi dizide evlilik Müslüman Türk kimliğine uygun bir şekilde devam etmektedir!? Eğer bu soruların bir tanesine bile müspet cevap veremiyorsanız düşman açıktır. Yok, eğer cevap veriyorsanız sizin de safınız düşmandan yanadır!!!
Aşağıdaki yazı, meşhur Kazak yazarı Muhtar Şahanov’un, Medeniyetin Yanılgısı adlı eserinden alınmıştır:
“Günümüzde artık utanç duygusu azaldı. Kalemde mürekkep olduğu gibi, insanda da ruh zenginliği, hayâ ve namus bulunması lazım. Hayâ ve namusa önem vermeyen, bu kadarcıkla bir şey olmaz diyen, kendisini helak edecek bombanın fitilini ateşlemiş demektir. Örnek olarak bir hikaye anlatayım:
Bir köyde uzun etek giyen güzel bir hanıma, bir çok erkek evlenme teklif eder ama, bayan fakir olmasına rağmen, her ne sebepse teklifleri geri çevirir. İki genç iddiaya girer. Yakışıklı olanı; “Ben ben bu bayana kendimi kabul ettiririm” der. Bayana giderek; “Annem sizin namuslu bir kadın olduğunuzu söyledi. Şu tokayı da hediye olarak gönderdi.” der. Bayan sevinerek alır ve annesine selam gönderir. Genç, başka bir zaman, altın bir yüzükle gelir, “Bunu da ben size hediye etmek istiyorum” der. Bayan; “Olmaz kabul edemem, karşılık olarak bir şey vermem gerekir ama, bir şeyim de yok” der. Genç de; “İlla bir şey vermeniz gerekirse, eteğinizi hafifçe çekip dizden aşağısına bir kerecik bakmam yeter” der. Bayan da “bu kadar göstermekten bir şey olmaz” diyerek eteğini azıcık sıyırır. Genç, başka bir zaman, altın bir küpe ile gelir. Kız küpeyi görünce sevinir. Uzatılan küpeyi alır. “Karşılık olarak benden ne istiyorsunuz?” der. O da “Çok şey gerekmez, eteğinizi biraz daha sıyırıp dizden üstüne baksam yeter” der. Bu sefer de kız fazla tereddüt etmeden dizden üst kısmını gösterir. Genç başka bir sefer de, güzel bir kolye ile gelir. Bayan uzatılan hediyeyi hemen alır. Genç, “Ücreti sadece bir öpücük” der. Öpüştükten sonra artık işi iyice ilerletirler. Yakışıklı genç iddiayı kazanır.
Batı kültürünü gözü kapalı kabul ettik. Sevgiyi cinselliğe, dostluğu ticarete dönüştürdük. Batıda insanî değerleri, rûhî vasıfları tahrip eden güçler vardır. Biz bunu çağdaş uygarlığın gereği olarak kabul ettik. Böylece, asli değerleri kaybettik.
Hitler’e “Doğuda fethettiğimiz topraklara nasıl bir eğitim tarzı uygulayalım?” diye sorunca şöyle cevap verir.: “Onlara sabahtan akşama kadar müzik dinletin. Onlara düşünme, okuma fırsatını vermeyin! Çünkü mânevi derinliği olmayan insanlar, kendilerini hep mutlu hissederler.”
Bu taklitçilik kültürü bizi de götürüyor. “Hafızayı Cezalandırıcı Kozmo-Formül” adlı eserimde, insanı tahrip eden unsurları bu bakışla değerlendirdim...”
Şimdi soruyoruz: Akşama kadar seyrettiğimiz televizyonlar ve okuduğumuz gazeteler bize haya ve namusu tavsiye ediyor mu? Kesinlikle hayır!!! Özellikle medya devlerinin televizyonlarında oynayan -sözüm ona- Türk (!) dizilerin hepsinin ortak özelliği ahlaksızlığı ve fuhşu yaymak istemesidir. Müslüman Türk evlâdının ahlâkını bozarak her türlü aşağılık ilişkiyi mübah saymasıdır. Söyleyin hangi dizide kimin kiminle düşüp kalktığı bellidir!? Hangi dizide veled-i zina (piç) yoktur!? Hangi dizide evlilik Müslüman Türk kimliğine uygun bir şekilde devam etmektedir!? Eğer bu soruların bir tanesine bile müspet cevap veremiyorsanız düşman açıktır. Yok, eğer cevap veriyorsanız sizin de safınız düşmandan yanadır!!!