sherlock_holmes
New member
- Katılım
- 27 Ara 2005
- Mesajlar
- 904
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
"Hayır"cıların 12 Eylül Sendromu
Neye Hayır dediğinizi anlatmak yerine, alakasız vaatlerle meydandan kaçmayın. Bırakın ortalığı bulandırmayı da, sadede gelin artık.
Akif Beki / Radikal
'Hayır'cılar için hayır duası
Allah ıslah etsin türünden bir dua ise beklediğiniz, korkarım yanılıyorsunuz.
Şöyle başlıyor;
Allah adamı şaşırtmasın, şaşırtırsa süründürmesin, süründürürse çektirmesin, çektirirse perişan etmesin, perişan ederse sersem avare etmesin...
Said Nursinin külliyatında geçiyor.
Ben de makbul dua sayıp, her dem amin diyenlerdenim.
Gelelim Hayırcılarla münasebetine...
Bu duadaki adam sözcüğünü çıkarın ve yerine gündemi koyup tekrar okuyun lütfen.
Gündemin başına gelenler, rezil-i rüsva sınırına kadar dayandı.
Alakayı kurabildiniz mi peki?
***
İki hafta sonra, tarihi bir halkoylamasına gidiyoruz.
Darbe rejimi bir soğansa eğer, onun cücüğü de 12 Eylül Anayasasıdır.
İşte o soğanın cücüğünü değiştirip değiştirmemeye karar vereceğiz.
Kenan Evren Paşanın Bir sağdan, bir soldan astık sözleri hâlâ kulaklarımızda.
Bir sağ parti tek başına iktidara gelirse maazallah bu anayasayı değiştirirler korkusunu duymayan kalmadı.
Nasıl siyaset mühendisliğine soyunduklarını, toplumsal psikolojiyi hangi araçlarla sevk ve idare ettiklerini biliyoruz.
Evleri türbegâha dönen siyasi liderlerin toplanıp cezaevine gönderildiği yasaklı yıllar, çok gerimizde değil. 30 yıl aradan sonra, karanlık bir maziyle yüzleşme fırsatı yakalıyoruz ilk kez.
Kısacası, niye evet, neye hayır soruları, yanıt bulmayı bekliyor bizden.
Ama biz ne yapıyoruz?
Bütün sorunlarımızın anası olan sistemi konuşmak yerine, sonuçlarını tartışıyoruz.
Yani oyalanıyoruz, patinaj çekiyoruz.
Kim, neden alıkoyuyor bizi yolumuzdan?
***
Dün, bu tartışmaya girmekten kaçındığımı yazmıştım.
Dediğim gibi, geçiştirmek eyyamcılıktır, evet.
Fakat alelusul tartışmaya katılmak da, eyyamcılığı teşvik değilse, nedir?
Gününü gün etme derdinde olan bir siyasete niçin katkı sunalım?
Yalan dolanla vakit geçiriyorlar.
Yok, Öcalanla görüşüldü mü, görüşülmedi mi?
Yok, BDPnin tehditlerine inat Oyum evet diyen o STKlar Diyarbakırı temsil ediyor mu, etmiyor mu?
Yok, Öcalan muhatap alınıp pazarlığa oturulursa, BDP boykotu kaldırır mı, kaldırmaz mı?
Yok, Kılıçdaroğlu başörtüsü sorununu çözecek mi, çözmeyecek mi?
Yok daha neler....
Bırakalım şaşırtmaca oynamayı.
Kim boykot edecekse etsin, kim Hayır oyu verecekse versin...
Zoru görünce yan yollara sapmasın ama kimse.
Neye Hayır dediğinizi anlatmak yerine, alakasız vaatlerle meydandan kaçmayın.
Delineceğini görünce, boykottan yan çizmeye de bahane aramayın.
Bırakın ortalığı bulandırmayı da, sadede gelin artık.
Benim açımdan mesele gayet basit;
Değişimin, hak ve özgürlüklerin azına hayır diyorsanız, yarın çoğuna nasıl razı geleceksiniz?
Ya milleti ikna edin, yahut o duadaki gündem sözcüğünü de çıkarıp, yerine kendinizi koyun.
Çünkü; 12 Eylül akşamı Hayırcılar da, boykotçular da bu duadan medet umacak.
Kaynak
Neye Hayır dediğinizi anlatmak yerine, alakasız vaatlerle meydandan kaçmayın. Bırakın ortalığı bulandırmayı da, sadede gelin artık.
Akif Beki / Radikal
'Hayır'cılar için hayır duası
Allah ıslah etsin türünden bir dua ise beklediğiniz, korkarım yanılıyorsunuz.
Şöyle başlıyor;
Allah adamı şaşırtmasın, şaşırtırsa süründürmesin, süründürürse çektirmesin, çektirirse perişan etmesin, perişan ederse sersem avare etmesin...
Said Nursinin külliyatında geçiyor.
Ben de makbul dua sayıp, her dem amin diyenlerdenim.
Gelelim Hayırcılarla münasebetine...
Bu duadaki adam sözcüğünü çıkarın ve yerine gündemi koyup tekrar okuyun lütfen.
Gündemin başına gelenler, rezil-i rüsva sınırına kadar dayandı.
Alakayı kurabildiniz mi peki?
***
İki hafta sonra, tarihi bir halkoylamasına gidiyoruz.
Darbe rejimi bir soğansa eğer, onun cücüğü de 12 Eylül Anayasasıdır.
İşte o soğanın cücüğünü değiştirip değiştirmemeye karar vereceğiz.
Kenan Evren Paşanın Bir sağdan, bir soldan astık sözleri hâlâ kulaklarımızda.
Bir sağ parti tek başına iktidara gelirse maazallah bu anayasayı değiştirirler korkusunu duymayan kalmadı.
Nasıl siyaset mühendisliğine soyunduklarını, toplumsal psikolojiyi hangi araçlarla sevk ve idare ettiklerini biliyoruz.
Evleri türbegâha dönen siyasi liderlerin toplanıp cezaevine gönderildiği yasaklı yıllar, çok gerimizde değil. 30 yıl aradan sonra, karanlık bir maziyle yüzleşme fırsatı yakalıyoruz ilk kez.
Kısacası, niye evet, neye hayır soruları, yanıt bulmayı bekliyor bizden.
Ama biz ne yapıyoruz?
Bütün sorunlarımızın anası olan sistemi konuşmak yerine, sonuçlarını tartışıyoruz.
Yani oyalanıyoruz, patinaj çekiyoruz.
Kim, neden alıkoyuyor bizi yolumuzdan?
***
Dün, bu tartışmaya girmekten kaçındığımı yazmıştım.
Dediğim gibi, geçiştirmek eyyamcılıktır, evet.
Fakat alelusul tartışmaya katılmak da, eyyamcılığı teşvik değilse, nedir?
Gününü gün etme derdinde olan bir siyasete niçin katkı sunalım?
Yalan dolanla vakit geçiriyorlar.
Yok, Öcalanla görüşüldü mü, görüşülmedi mi?
Yok, BDPnin tehditlerine inat Oyum evet diyen o STKlar Diyarbakırı temsil ediyor mu, etmiyor mu?
Yok, Öcalan muhatap alınıp pazarlığa oturulursa, BDP boykotu kaldırır mı, kaldırmaz mı?
Yok, Kılıçdaroğlu başörtüsü sorununu çözecek mi, çözmeyecek mi?
Yok daha neler....
Bırakalım şaşırtmaca oynamayı.
Kim boykot edecekse etsin, kim Hayır oyu verecekse versin...
Zoru görünce yan yollara sapmasın ama kimse.
Neye Hayır dediğinizi anlatmak yerine, alakasız vaatlerle meydandan kaçmayın.
Delineceğini görünce, boykottan yan çizmeye de bahane aramayın.
Bırakın ortalığı bulandırmayı da, sadede gelin artık.
Benim açımdan mesele gayet basit;
Değişimin, hak ve özgürlüklerin azına hayır diyorsanız, yarın çoğuna nasıl razı geleceksiniz?
Ya milleti ikna edin, yahut o duadaki gündem sözcüğünü de çıkarıp, yerine kendinizi koyun.
Çünkü; 12 Eylül akşamı Hayırcılar da, boykotçular da bu duadan medet umacak.
Kaynak