Hasan Cemal'in itirafları... Mutlaka okuyun!

Serdengeçti

Banned
Katılım
8 May 2007
Mesajlar
1,808
Reaction score
0
Puanları
0
Hasan Cemal'in yazısı...

Darbecilikten, cuntacılıktan
demokrasi kahramanlığına...


İlhan Selçuk gözaltına alınınca neredeyse kırk yıl öncesine gittim. 1969’u, 1970’i, 1971’i düşündüm.
Darbeci ya da cuntacı yıllarımı...
Bu işlerin içindeki bir çoğumuz gibi ben de mesleğimi o zamanlar devrimci diye tarif ediyordum. Bir araç olan askeri darbe ile ‘devrim’in önünü açacaktık çünkü...
Öyle inanıyorduk.
Gözümün önünden geçip giden filmin karelerinde kimler yoktu ki. Doğan Avcıoğlu’yla İlhan Selçuk vardı, İlhami Soysal‘la Uğur Mumcu vardı, Cemal Madanoğlu Paşa’yla birlikte daha nice general ve asker kişi vardı.
O tarihlerde ‘darbe’nin peşindeydik. Özellikle Ankara’da askerle ‘organize işler’in içindeydik.
Bize çalışan bazı devrimci gençler sağda solda bomba patlatarak asker için darbe ortamı oluşturuyordu. “Ordu-gençlik el ele, milli cephede!” mitingleri düzenleniyordu.
Bir keresinde, bir arkadaşı tarafından kazayla öldürülen devrimci bir genci, “Ülkücüler vurdu!” diyerek neredeyse bütün Ankara ayağa kaldırılmış, büyük bir gösteri yapılmıştı.
Başbakan Demirel‘le hükümetini ve ‘faşizm’i protesto ederek Ankara’da Tandoğan Meydanı’na yürüyenler, aslında neye alet olarak yürüdüklerini bilmiyorlardı tabii...
Dergimizin adı Devrim’di.
Doğan Avcıoğlu yönetiyordu.
İki hedefimiz vardı:
Biri Demirel, öteki Ecevit.
İkisini de düşman görüyorduk. İkisi de umut olmaktan çıkarılmalı, ikisi de siyaseten yıkılmalı, inandırıcılıkları beş paralık edilmeliydi.
AP lideri ve Başbakan Demirel, ‘Amerikan emperyalizmi‘nin uşağı idi. Ayrıca bir ‘yobaz‘dı, ‘gizli gündem’ sahibi; ‘Nurlu ufuklar’ diyerek Türkiye’yi irtica karanlığına çekmek isteyen Said Nursi cemaatindendi çünkü...
Ecevit ise çok partili demokrasiye sahip çıkan bir ‘romantik’ti. Demirel’e alternatif oluşturduğu için de demokrasiye umut bağlanmasına neden oluyordu.
Oysa, demokrasi bize yaramazdı.
Halk cahildi!
Bizde seçim sandığından hep Menderes, Demirel gibi emperyalizmin işbirlikçileri, bir de ‘şeriatçı gericiler’ çıkıyordu.
Ne mi yapmak lazımdı?
Önce askeri bir darbeyle parlamentonun ve partilerin kapısına kilit vurulacaktı. Ve Moskova’da pişirilen ‘kapitalist olmayan yol‘dan devletçi bir düzene doğru yol alacaktı Türkiye...
Devrim dergisinde, bir yandan demokrasinin bizim gibi ülkelere neden yaramadığını anlatan yayınlar yaparken, öte yandan ‘kapitalist olmayan yol’a girmiş ülkelerle ilgili yazıları hiç eksik etmiyorduk.
Irak’ta Saddam Hüseyin’i, Suriye’de Hafız Esad’ı, Libya’da Kaddafi‘yi, Sudan’da General Nimeyri‘yi ya da Mısır’da Nasır’ı sahneye çıkaran Batı karşıtı, Baasçı, otoriter rejimlerin propagandasını yapıyorduk.
Herşey darbe içindi!
Herşey, ‘cahil halk‘ın oylarıyla seçim sandığından çıkan işbirlikçi, yobaz, gerici düzene son vermek içindi.
Herşey, cici demokrasi diye yerin dibine batırdığımız çok partili demokrasinin çanına ot tıkamak içindi.
Ama olmadı.
9 Mart değil 12 Mart kazandı!
Biz değil onlar kazandı.
1971’de askerden darbe geldi ama bizim istediğimiz darbe değildi bu. 12 Mart, demokratik hak ve özgürlüklerin, insan haklarının canına okudu. Deniz Gezmiş’leri idam sehpasına gönderdi. Ziverbey Köşkü adındaki işkence evinden geçirdi, Doğan Bey’i, İlhan Abi’yi, İlhami Abi’yi...
9 Mart’a karşı ünlü Madanoğlu davası açıldı. Ama sonunda beraat çıktı.
Masum muyduk?
Darbeye karışmamış mıydık?
Askerle organize işler içinde olmadığımız için mi, 12 Mart’ta Madanoğlu Davası beraatle sonuçlanmıştı?
Sanmıyorum.
Çünkü, işin aslı ‘hukuk’la pek fazla ilgili değildi. Delillerde yetersizlik olabilirdi. Ama beraat konusunda işi aslı daha çok darbe hukuku ile ilgiliydi.
Madanoğlu davası beraatle sonuçlanmak zorundaydı. Zira aksi halde, işin ucu ordunun en tepesine, örneğin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler Paşa’ya, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur Paşa’ya kadar uzanacaktı.
Bunu kimse göze alamadı.
Madanoğlu davasında beraat kararı böyle geldi.
İlginç olan bir nokta daha vardı. 9 Martçılar bu beraat kararıyla sanki ‘demokrasi kahramanı’ oldular.
Evet, 12 Mart 1971 askeri rejimi, ülkede demokrasi ve insan haklarının canına okudu. Ancak, 9 Mart da bir ‘demokrasi hareketi’ değildi ki.
Tam tersine çok partili demokrasiye paydos için yola çıkmış, Türkiye’nin Batı’ya sırtını dönerek başka sulara açılmasını öngören, askerci-cuntacı bir gizli örgütlenmeydi.
Ancak cuntacı takımı, ‘Bolşevik’ metotlardan da bir şeyler kaptığı için, bu işleri ters yüz etmekte mahirdir.
Demokrasinin köküne kibrit suyu ekmek için yola çıkmışsınızdır, ama burası Türkiye’dir, zaman geçer demokrasi kahramanı da olabilirsiniz.
12 Mart’ta böyle olmuştu(H).
Tarih tekerrür edebilir mi?
Bilemiyorum.
Ama Shakespeare’in sözü aklımda:
“Bütün dünler, bugünleri aydınlatan fenerlerdir.”
Devamı yarın...
———————-
H Doğan Yayıncılık’tan çıkan “Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım” isimli kitabım bu yılları anlatır.

Milliyet
 
Bu ne müthiş dönüşüm Hasan Cemal.İnsanlar kominist olabilir inanmıştır saygı duyarım.Sonra yanlış yaptıgını fark edebilir ve uygun bir siyasi yelpazede siyasetini devam ettirebilir,bunada itirazım olamaz saygıduyarım.Fakat bir insan dün "kahrolsun Amerikan emperyalizmi","Kahrolsun sömürü","Kahrolsun faşizm" derken birden bire slogan attıgı lanetledigi,180 derece terste kalan siyasi yelpazenin emrine girerse,işte o zaman o adam adam olmaktan çıkar ve biter gözümde.Üstelik koministken Hasan Cemal içinde bulundugu siyasetin üç kagıtlar yaptıgını bilerek yapıyormuş siyasetini, ne kooministmiş ama?İnsan bu kadar ters ters hareket edebilirse ona güvenilmez ki iftira edebiliyorsun İlhan Selçuk gibi kendi degerlerine sahip çıkabilenlere,Sen kendi idealini satmış paraya çevirmişsin bugün Çankaya köşklerinde Talabani,barzani gibi hainlerin adamı olmakla ve onlarla gizli toplantı yapabilmekle övünebiliyorsunuz diger aynı konumdaki arkadaşlarınla ama O aklınla aşagılamaya çalıştıgın zamanındaki abin,şefin İlhan Selçuk ne mutlu ki hiç şaşmadı yolundan ve bugün sırça saraylarda degilde 90 metrekare evindede olsa mutlu ve onurlu,emperyalizmin karşısında dimdik duraraktan.Evet İlhan Selçuk'ta eleştirilebilir ama onu ideallerini satan,180 derecelik dönekler yapamaz.
 
Çelişkili bir yorum.hem saygı duyuyorsun hemde Adamlıktan çıkmakla itham ediyorsun
 
Çelişkili bir yorum.hem saygı duyuyorsun hemde Adamlıktan çıkmakla itham ediyorsun

Senin dogru anlamanı beklemiyordum zaten.Saygı duyulan herhangi bir saf düşünce,duyulmayan,adamlıktan çıkan ise saf olmayan,dün lanetledigi görüşün,bugün bayraktarlıgını yapan döneklik oluyor.Şimdi anladınmı?Neresinde çelişki bunun?Çelişkinin sende olma ihtimalini hep gözardı mı edersin?
 
yazının devamını'da okuyun ondansonra, karar sizin,ben o olayların canlı şahidiyim,en azından bazı genç arkadaşlar bir fikir alır,hey gidi günler hey
 
Geri
Üst