AntidepresaN
New member
Hangi Piyasanın İstikrarı..!
Ekonomide, arz ve talebin bir araya geldiği ve belli bir fiyattan alım satımın yapıldığı ortamlar, piyasa olarak adlandırılmaktadır. Dolayısıyla piyasaların seyri bir ülke ekonomisinin nabzını yansıtması açısından son derece önemlidir. Ülkede her bir mal grubu için farklı bir piyasadan söz etmek mümkün iken, hangisinin ekonominin gerçek yüzünü gösterdiği ise çok daha önemlidir.
Tam bu noktada AB ve ABD endeksli AKP iktidarının politikalarına yönlendirilen her türlü eleştiriye, piyasaların istikrarını(!) bozacağı gerekçesiyle karşı konulmaktadır. Ancak burada sormak gerekiyor hangi piyasalar? Çünkü ekonomide asıl olan piyasa, gerçek mal ve hizmet üretimine dayalı reel piyasalardır. Lâkin vatandaşın yüzde 99’unu ilgilendiren bu piyasalar, kimsenin umurunda bile değil. Hatta akıllara bile gelmiyor. Varsa yoksa bütün dert, tamamına yakınına yabancıların hâkim olduğu, döviz, faiz ve borsa piyasalarının istikrarı!
Aman kimse konuşarak, AKP iktidarının politikalarını eleştirip, piyasaların istikrarını bozmasın! Çünkü istikrar (!) bozulursa yabancı fonlar kaçmak zorunda kalacak, o zaman ise hem yabancılar haftalık 1 milyar dolarlık faiz gelirinden mahrum olacak, hem de hükümetin sıcak paraya dayalı ekonomik istikrarının sihiri bozuluverecektir.
Olayın bir başka çarpıcı yanı ise her gün onlarca askerin şehit düşmesinden hiçbir şekilde olumsuz etkilenmeyen, hatta biraz daha coşan piyasaların; bu lanet terörün ipi çekilmeli diyen başta TSK olmak üzere, bu konularda duyarlı olan çevrelerin açıklamalarından olumsuz etkileneceği iddialarıdır.
Meselenin bir başka hazin tarafı ise vatandaşı ilgilendiren gerçek piyasalardan hiç söz edilmemesidir. Emek piyasasında işsizlik almış başını gitmiş, tarım piyasasında çiftçi traktörünü ve toprağını sattığı halde borcunu ödeyemediğinden hapse girmek zorunda kalmış, KOBİ’ler bir bir kepenk kapatır hale gelmiş, kimselerin umurunda değil. Varsa yoksa herkesin derdi, küresel sermayenin vatandaşın üç kuruşluk alın terini alıp götürmesine fırsat tanıyan suni piyasaların istikrarı.
Bu çarpık anlayışla, toplum üretmeye değil, özellikle yabancı mal tüketmeye yönlendirilmektedir. Allah aşkına var mı ki bir tane örnek; üretim olmadan, istihdam olmadan, ihracat ve verimlilik olmadan, kısacası milli kaynaklara dayalı katma değer üretmeden kalkınıp refahı yakalamış ve dünyada söz sahibi olabilmiş bir toplum?
Bütün bu eleştirilerimizin gerçek olduğuna AKP çevreleri de inanmış olacaklar ki seçim sathi mahalliline girdiğimiz şu günlerde, iktisadi alandaki başarılarını (!) anlatma, yerine demokrasi ve insan hakları havariliğine soyunmuş durumdalar. Lâkin unutulmamalıdır ki AB dayatmaları doğrultusunda gerçekleştirilen demokratikleşme paketinde, cephede şehit olan Mehmetçiğin yaşama hakkı yer almazken, teröriste insanca yaşama hakkı tanınabilmektedir.
Mehmet KARAGÜL
Ekonomide, arz ve talebin bir araya geldiği ve belli bir fiyattan alım satımın yapıldığı ortamlar, piyasa olarak adlandırılmaktadır. Dolayısıyla piyasaların seyri bir ülke ekonomisinin nabzını yansıtması açısından son derece önemlidir. Ülkede her bir mal grubu için farklı bir piyasadan söz etmek mümkün iken, hangisinin ekonominin gerçek yüzünü gösterdiği ise çok daha önemlidir.
Tam bu noktada AB ve ABD endeksli AKP iktidarının politikalarına yönlendirilen her türlü eleştiriye, piyasaların istikrarını(!) bozacağı gerekçesiyle karşı konulmaktadır. Ancak burada sormak gerekiyor hangi piyasalar? Çünkü ekonomide asıl olan piyasa, gerçek mal ve hizmet üretimine dayalı reel piyasalardır. Lâkin vatandaşın yüzde 99’unu ilgilendiren bu piyasalar, kimsenin umurunda bile değil. Hatta akıllara bile gelmiyor. Varsa yoksa bütün dert, tamamına yakınına yabancıların hâkim olduğu, döviz, faiz ve borsa piyasalarının istikrarı!
Aman kimse konuşarak, AKP iktidarının politikalarını eleştirip, piyasaların istikrarını bozmasın! Çünkü istikrar (!) bozulursa yabancı fonlar kaçmak zorunda kalacak, o zaman ise hem yabancılar haftalık 1 milyar dolarlık faiz gelirinden mahrum olacak, hem de hükümetin sıcak paraya dayalı ekonomik istikrarının sihiri bozuluverecektir.
Olayın bir başka çarpıcı yanı ise her gün onlarca askerin şehit düşmesinden hiçbir şekilde olumsuz etkilenmeyen, hatta biraz daha coşan piyasaların; bu lanet terörün ipi çekilmeli diyen başta TSK olmak üzere, bu konularda duyarlı olan çevrelerin açıklamalarından olumsuz etkileneceği iddialarıdır.
Meselenin bir başka hazin tarafı ise vatandaşı ilgilendiren gerçek piyasalardan hiç söz edilmemesidir. Emek piyasasında işsizlik almış başını gitmiş, tarım piyasasında çiftçi traktörünü ve toprağını sattığı halde borcunu ödeyemediğinden hapse girmek zorunda kalmış, KOBİ’ler bir bir kepenk kapatır hale gelmiş, kimselerin umurunda değil. Varsa yoksa herkesin derdi, küresel sermayenin vatandaşın üç kuruşluk alın terini alıp götürmesine fırsat tanıyan suni piyasaların istikrarı.
Bu çarpık anlayışla, toplum üretmeye değil, özellikle yabancı mal tüketmeye yönlendirilmektedir. Allah aşkına var mı ki bir tane örnek; üretim olmadan, istihdam olmadan, ihracat ve verimlilik olmadan, kısacası milli kaynaklara dayalı katma değer üretmeden kalkınıp refahı yakalamış ve dünyada söz sahibi olabilmiş bir toplum?
Bütün bu eleştirilerimizin gerçek olduğuna AKP çevreleri de inanmış olacaklar ki seçim sathi mahalliline girdiğimiz şu günlerde, iktisadi alandaki başarılarını (!) anlatma, yerine demokrasi ve insan hakları havariliğine soyunmuş durumdalar. Lâkin unutulmamalıdır ki AB dayatmaları doğrultusunda gerçekleştirilen demokratikleşme paketinde, cephede şehit olan Mehmetçiğin yaşama hakkı yer almazken, teröriste insanca yaşama hakkı tanınabilmektedir.
Mehmet KARAGÜL
