Halk Partili Baykal'ın halk korkusu!

enclock

New member
Katılım
14 Mar 2006
Mesajlar
1,921
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ayem forum adana ;p
254973.jpg


İsminde 'halk' olan Cumhuriyet Halk Partisi lideri Baykal, cumhurbaşkanını halka seçtirmenin 'ülkenin başına dert açacağı' iddia-sında bulundu. Baykal'a göre Sezer veto eder.


CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhurbaşkanı halkın seçmesine yönelik anayasa değişikliğini eleştirerek, ''Millet TBMM'yi seçtiği gibi bir de cumhurbaşkanını seçecek. Milletin egemenliği parçalanmaya başlamış olacak. Bu, Türkiye'nin başına büyük dert açar'' dedi. Baykal, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ''bu sorumsuzluğa evet demeyeceğini ve düzenlemeyi iade edeceğini'' savundu.

CNN Türk'te katıldığı Parametre programında, TBMM'de kabul edilen anayasa değişikliği paketine ilişkin eleştirilerde bulunan Baykal, TBMM'nin cumhurbaşkanını seçemediği için derhal seçime gitmesi gereken bir meclis konumunda bulunduğunu söyledi. Baykal, ''Bu konumdaki bir Meclisin, konuşulmamış, tartışılmamış, yaratacağı sonuçlar irdelenmemiş bir büyük anayasa değişikliği projesini ham hum şaralop gündeme alıp gerçekleştirmeye kalkması ciddi bir iş değildir. Bu göstermelik bir olaydır'' dedi.

Türkiye'nin temelleriyle ilgili bu kadar önemli bir konuda, ''siyasi cambazlık yapma ve oyun oynamanın çok üzüntü verici olduğunu'' anlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ciddiye alınacak bir tarafı yok. Sorumsuzluğun daniskası. Yapılan anayasa değişikliğinin yansımalarının hesabı yapılmamıştır. Türkiye'nin 84 yılık cumhuriyetinin bir temel dayanağı var: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin egemenliği de TBMM'de temsil edilir. Şimdi ne yapacağız, millet TBMM'yi seçtiği gibi bir de cumhurbaşkanını seçecek. Böylece egemenliği temsil eden iki organ çıkarılacak. Milletin egemenliği parçalanmaya başlamış olacak. Bunun öyle önemli sonuçları olur ki bunu kabul etmek gerekir. Bu, Türkiye'nin başına büyük dert açar.''

-''EZİKLİK DUYGUSU İÇİNDELER''-


Bu düzenlemeyi gündeme getirenlerin, ''ne konuştuklarını bilmediklerini'' savunan Baykal, şöyle devam etti: ''Meclis'te eller kaldırılıyor, indiriliyor. Bu ne biliyor musunuz? Bir ezikliği telafi etmek için yapılan bir şov. Üçte iki çoğunlukları olduğu halde cumhurbaşkanını seçemediler. Kendi kafalarındakini dayatmayla cumhurbaşkanı olarak empoze etmeyi başaramadılar, ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Bunun yarattığı mağlubiyet, eziklik duygusu içinde, hırsı ve kızgınlık içinde 'biz size gösteririz' duygusuyla ayağa kalktılar. Şimdi ortalığı, masayı dağıtıyorlar...'' Milletin seçtiği bir cumhurbaşkanının ''sembolik, parlamenter rejimin cumhurbaşkanı olarak kayamayacağını'' kaydeden Baykal, ''Biz millet olarak kaderimizi bir tek kişiyi emanet etmeye hazır mıyız? Tek kişi böyle bir halk desteğini arkasına aldığını düşünerek Türkiye'nin devlet düzenini allak bullak eder'' dedi.

-''CUMHURBAŞKANI İADE EDECEKTİR''

Bu aşamadan sonra ne yapılacağına ilişkin bir soru üzerine Baykal, ''Kendileri vazgeçecektir. Türkiye'yi bununla allak bullak etmek kimsenin göze alacağı bir iş değildir. Şimdi bu teklifin cumhurbaşkanı tarafından reddedileceği umut ediliyor. Çünkü orada güvenilen bir cumhurbaşkanı var, bu sorumsuzluğa 'evet' demez, çok açık. Bunu iade edecektir.'' diye konuştu. Baykal, Cumhurbaşkanının iade etmesi durumunda TBMM'de yapılacak görüşmelerde, ''Sağduyunun hakim olacağını, bazı AKP'lilerin yurtdışında bulunduğu için oylamaya katılamayacağı gibi durumlar yaşanabileceğini'' savundu. İsim vermeden düzenlemeye destek veren Anavatan Partisi'ni de eleştiren Baykal, ''Muhalefet partilerinden birisi de bu konuda bir iddialaşma içinde. Asıl mesele konuyu çözmek değil, kim engelliyor bunu birbirlerine kanıtlamaya çalışıyorlar'' dedi.

''DEŞİFRE OLDULAR''


Baykal, bir soru üzerine, genel seçimlerin Türkiye'nin geleceği açısından tarihi bir önem taşıdığını belirterek, ''Türkiye'nin tarihi rotası ile ilgili bir kırılmanın yaşanıp yaşanmayacağının ortaya çıkacağı bir seçim olacak'' dedi. Özellikle son 6 aylık dönemde, ''AK Parti'nin Türkiye'yi çok tehlikeli çatışmaya sürükleyeceğinin ortaya çıktığını'' kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Deşifre oldular. Böyle bir tablo içinde laik, demokratik cumhuriyet anlayışı ve ulusal bütünlük konusundaki duyarlılığımızın yansımasını sağlamaya ihtiyaç var. Bir süre önce pek çok çevrede AKP iktidarının, istikrarın sigortası olduğu gözlemi vardı. Son 6 ayda yaşananlar bunun geçersizliğini kanıtlamıştır. Şimdi, 'AKP işbaşında kalırsa Türkiye'de istikrar kalmaz' tespiti hakimdir. AKP'nin devam etmesi rejimi tehlikeye sokar.'' Baykal, bu seçimde Türkiye'deki tehlikeleri algılayan bütün insanların, liberal, muhafazakar, sosyal demokrat ayrımı yapmadan el ele vermesi gerektiğini söyledi. ''Ülkenin çok tehlikeli bir çatışmaya doğru gittiğini'' öne süren Baykal, ''Bunu önleminin yolu demokrasi içinde, merkezin sağındaki, solundaki bütün insanların Atatürk cumhuriyetine inanan insanların el ele vermesi'' dedi. -

CHP'NİN EKONOMİDEKİ HEDEFLERİ-

Baykal, partisinin ekonomik hedeflerine yönelik soruları yanıtlarken de piyasa kurallarının işlemesinin, kamunun sorumluluğunu daha da artırdığını ifade ederek, ''Kamu yönlendirici, denetleyici, kural koyucu olabilir. Kurallar öngörülebilir olacaktır. Maç başladıktan sora kalenin değişmesi söz konusu olmayacaktır'' diye konuştu.

Kamuyu, devleti kullanarak bir ekonomik hedeflere ulaşılmasının mümkün olmadığını anlatan Baykal, ''Piyasa kuralları içinde, iç ve dış sermayenin ülke yararına hedeflere yönlendirilmesi gerektiğini'' belirtti. Türkiye'de ciddi bir sanayileşme politikası bulunmadığını, teşvik konusuna yanlış yaklaşıldığını anlatan Baykal, bölgesel teşviklerin yanı sıra sanayide rekabet gücünü artırmaya yönelik teşviklere ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Baykal, ciddi bir sanayileşme politikasına ihtiyaç bulunduğunu, Türkiye'nin yatırım gücünün ülkede ekonominin güçlenmesini sağlayacak şekilde kullanılması gerektiğini kaydetti.

CHP'nin yoksulluk ve işsizlikle mücadeleye özel önem verdiğini ifade eden Baykal, ''bu sorunun sadece Ramazan ayında yiyecek poşetleri dağıtarak ya da kömür yardımıyla çözülmeyeceğini ciddi bir politikaya ihtiyaç bulunduğunu'' söyledi.


Kaynak: AA
 
Bu millet kendisine yapılan terbiyesizliği asla unutmayacaktır, cevabını seçimlerde 'onları' sandığa gömerek vericektir.
 
bu adamı anlamak imkansız en başta halk seçsin dedi şimdide karşı çıkıyor
 
merak edilmesin.Bu millet,

vatan toğrağı için "Satarım her şeyi satarım, babalar gibi satarım" diyenleri,

Atatürk'e fıkralarda küfredenleri ve onları savunma gayretine giren bir geri kesimi,

askere "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" şeklinde sövenleri,

"Ne Mutlu Türk'üm diyene" sözüyle ilgili 'Ne mutlu Kürdüm diyene' diyenler 1.48 oy aldı. 'Ne mutlu Türküm diyene' diyenler 1.37 oy aldı. Ama 'Ne mutlu Müslümanım diyene' diyenler yüzde 28 oy aldı...

diyenleri (ve bunları dedikten sonra siyasi yasaklı olanları) itaatle savunan "içimizdeki hainleri"

ASLA UNUTMAZ


Peki Deniz Baykal ın çabası niyedir?

Halk Gül ün adaylığı döneminde olduğu gibi kandırılmaya çalışılıp,"AKP sanki mağdurmuş" gibi gösterilerek,Cumhurbaşkanlığı aday açıklanmasında olduğu gibi bir "son dakika hamlesi" ile Çankaya Köşküne "milli karşıtı" ve "ümmetçi" zihniyet çıkmasın diyedir.

Bu yapılan yazıldığı gibi halk karşıtlığı değil aksine "halkçılıktır" çünkü halk için yapılan herşey halkçılıktır.

Ama mevcut akp iktidarının veya bazı bireylerin kendi düşüncesini "halkın tamamının sesi" olarak görüp (Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinde görüldü hiçte öyle değillermiş aslında),
"Baykal bizim istediğimizin olmasını engelledi o zaman bu adam halkçı değildir" demek ise kelimenin tam anlamıyla "jakobenliktir"

kısa bir alıntı:

Halkçılık, demokrasinin temel dayanaklarından olmuştur. Kişi, aile ve sınıf imtiyazlarına karşı çıkan Atatürk, kanunların halktan kimilerinin çıkarma hazırlanmasını tarihe gömerek, halkın koşulsuz yararına çıkarılıp yürütülmesini sağlamıştır.
 
Sezerin ne kadar halkçı olduğuna bakacağız şimdi.
 
|reina|' Alıntı:
bu adamı anlamak imkansız en başta halk seçsin dedi şimdide karşı çıkıyor
Bence baykal ne yaptıgını kendiside bilmiyorki

Dün haberleri izlerken muhabirin bi sözü dikkatimi cekti "Sezer büyük bi ihtimalle bunuda veto edecek" Artık veto deince aklıma sezer geliyor sezer deincede veto geliyor
 
halkın ıradesinin önüne kimse gecemez
 
AKP Ne Yaptığını Biliyor mu?

Cumhurbaşkanını halkın seçmesi bir yöntemdir. Ancak anayasanın sadece bir maddesi değiştirilerek yapılamaz. Yapılmaya kalkışılırsa hukukun şaşmaz duvarına yeniden toslamak olasılığı çok yüksektir.

Bu sistem değişikliği anayasanın tek bir maddesinin değişmesi ile yapılamaz, çünkü parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçilmektedir.

AKP 4.5 yıldır daima sayısal demokrasiye önem verdi. Aldığı yüzde 34 oyla Meclis'in yüzde 67'sine ulaşan adaletsiz sandalye çoğunluğunu elde ettiği için, bu çoğunluğuna dayanarak her istediğini yaptı, bunu da kendisine hak gördü ve demokrasiyi sayısal bir mekanizma olarak kabul etti.

"Mademki Meclis çoğunluğu bendedir, öyleyse her istediğimi yaparım" düşüncesiyle ülkeyi 4.5 yıl istediği gibi yönetti.

Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de aynı yöntemi kullanarak yönetmeye kalktı. Buna dayanarak, "Cumhurbaşkanı AKP içinden olacaktır, Cumhurbaşkanı'nı bu Meclis seçecektir" dedi. AKP'nin çoğunluğuna güvenerek hiçbir demokratik açılım yapmadı, uzlaşmaya girmedi...

Bugün gelinen noktada AKP ve Erdoğan'ın bu varsayımlarının hiçbirisi gerçekleşmedi...

Eski Yargıtay Başsavcısı Sayın Kanadoğlu'nun 4 ay kadar önce gazetemizin bu sütunlarında yayımlanan yazısında ele aldığı, Cumhurbaşkanı seçimi için anayasanın 102. maddesine göre 367 üyenin bulunması gerektiğine dair uyarıcı yazısına önem vermedi, bu hukuksal düşünceyi hafife aldı, hatta alay etti. Sonunda konu Anayasa Mahkemesi'nde çözüme kavuşunca kafaları hukukun duvarına çarptı.

Şimdi de yenilmişliğin, hukuksal olarak duvara toslamanın verdiği sinirlilik içinde bu kez cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönünde inat ve ısrar ediyorlar.

Anayasaya göre Meclis seçim sürecine girdiği halde yaşamsal önemde sistem değişiklikleri getirmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini gerçekten istiyorsan bu konuyu neden bir yıl önce gündeme getirmedin? Konunun enine boyuna tartışılmasına neden olanak tanımadın?


Cumhurbaşkanını halkın seçmesi bir yöntemdir. Ancak anayasanın sadece bir maddesi değiştirilerek yapılamaz. Yapılmaya kalkışılırsa hukukun şaşmaz duvarına yeniden toslamak olanağı çok yüksektir. Bu sistem değişikliği anayasanın tek bir maddesinin değişmesi ile yapılamaz, çünkü parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçilmektedir. Bu da anayasanın bir maddesi değiştirilerek, yani cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir demekle olmaz. Bu bizi karmaşaya götürür, sistemi altüst eder. Sonunda yönetemeyen demokrasi ile karşı karşıya geliriz ki, bundan da istikrar isteyen özel sektör ve özellikle mevcut siyasal partiler zarar görür.

Cumhurbaşkanını halkın seçmesi bizi başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine götürür, dedik. Şimdi bu konular üzerinde kısaca duralım...

Başkanlık sisteminin en belirgin nitelikleri aşağıda özetlenmiştir.

1. Devlet başkanı belli bir süre için doğrudan doğruya halk tarafından seçilir.

2. Hükümet, yani yürütme organı doğrudan doğruya başkana bağlıdır, hükümet üyelerinin atanması ya da görevden alınması tamamen başkanın yetkisindedir. Yürütme organının başı olarak başkan hükümeti yönetir ve yönlendirir.

3. Hükümetin atanmasında yasama organının hiçbir yetkisi yoktur. Yasama organı hükümete ya da başkana güvensizlik oyu vererek düşüremez.

4. Yasama organı vatana ihanet dışında halk tarafından seçilmiş başkanı görevden alamaz.

Sert kuvvetler ayrılığı

Başkanlık sisteminin en belirgin niteliği yasama ile yürütme arasında 'işlevsel" ve 'organik" açıdan sert kuvvetler ayrılığı olmasıdır. Bunun anlamı, yasama ve yürütme organlarının yetki alanlarının kesin çizgilerle birbirinden ayrılması ve birbirinden tamamen bağımsız hareket etmesidir.

Şimdi, AKP cumhurbaşkanını halk seçsin derken bütün bunları düşünmekte midir? Eğer bunları bilerek bir sistem değişikliği yapmak istiyorsa o zaman bütün bu sistemi yürütecek ve düzenleyecek kapsamlı bir anayasa değişikliği paketi hazırlaması gerekir, bu da çocuk oyuncağı değildir, böylesi önemli bir sistem değişikliğinin devletin ilgili birimlerinde, üniversitelerde, basında tartışılıp değerlendirilmesi gerekir.

Eğer AKP başkanlık sistemi değil de yarı başkanlık sistemi öngörüyorsa, o konu üzerinde de biraz durabiliriz. Yarı başkanlık sistemi, başkanlık sistemiyle parlamenter sistemin kimi önemli unsurlarının birleştirilmesi ile ortaya çıkan karma, melez bir sistemdir. Bu sistem siyasal bilimler literatürüne 1958 yılında V. Fransız Anayasası'ndan sonra girmiştir. Bu sistemi ünlü siyaset bilimci Duverger şöyle niteliyor:

1. Cumhurbaşkanı halk tarafından genel oyla ve genellikle iki turda seçilir.

2. Cumhurbaşkanı geniş yetkilere sahiptir.

3. Ayrıca yürütme ve hükümet etme gücüne sahip olan bir başbakan ve hükümeti de vardır. Parlamento, hükümete muhalefet ederek, güvensizlik oyu vererek düşürebilir.

Başkanlık sistemindeki tek merkezli otorite, yarı başkanlık sisteminde ikiye bölünerek ikili bir erk ve yetki yapısı ortaya çıkmıştır. Bu ikili otorite ve yetki yapısının bir ucunda parlamentoya karşı sorumlu bir başbakan ile bakanlar kurulunun bulunması, öte yandan da halk tarafından seçilen ve parlamento tarafından sorguya çekilemeyen bir cumhurbaşkanının bulunmasıdır. Başkanın ayrıca Meclis'i feshetmeye, hükümeti de sorgulamaya ve hatta azletmeye yetkisi vardır. Bu sistemde, zaman zaman da halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ile günlük yürütmenin başındaki başbakan arasında çelişkilerin oluşması kaçınılmazdır.

Görüldüğü gibi, özellikle cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve güçlü yetkileri olması sebebiyle kimi siyaset bilimciler, başkanlık sistemi için "seçilmiş kral" nitelemesinde bulunmuşlardır.

Şimdi sormak gerekir. AKP ne istiyor?

AKP şu anki cumhurbaşkanının yetkilerinin çok olmasından şikâyetçi değil midir? Sayın Sezer'in yetkilerinin kısıtlanmasını istemiyor muydu? Yukarıda verdiğimiz örnekler, yetkileri daha da artırılmış bir cumhurbaşkanını getirir. Sonunda Eyalet sistemini ve federalizmi getirir.

AKP kızgınlıkla ve bir inat uğruna, mademki bu Meclis'te AKP'li bir Cumhurbaşkanı seçtirmediniz öyleyse alın size bir karmaşa diye,içinden çıkılamayacak,halkın seçmesi gibi popülist unsurlar da taşıdığı için kolay kolay karşı durulamayacak bir kaos mu, karmaşa mı yaratmak istiyor?

Ancak bu konu çok hassastır, iki yüzü keskin bıçaktır ve yönetemeyen demokrasiyi de getirir.

Sonunda bu girişim de hukukun sert duvarına çarpar.

Seçim kararı vermiş bir Meclis,bu derece karmaşık ve siyasal sonuçları hiç kimseye yararlı olmayacak, üzerinde çok çalışma gerektirecek bir konuyu yeni seçilecek Meclis'e bırakmalıdır.


Dr. Alev COŞKUN
Siyaset bilimi ve kamu yönetimi öğretim üyesi
 
Nasıl tutuştu bi tarafları halka gideceğiz deyince.
 
ellerine sağlık arkaadşım çok güzel yazmışsın..... demokrasiyi hazmedemeyenlerin çaresiz çırpınışı
 
Halkın seçtiği en yüksek oy alan parti seçmesin, halk seçmesin eee kim seçsin..

Sayın Baykal seçsin :p :p Anca o zaman razı olurlar herhalde
 
şimdi bunu yazn adama sormak lazim meclisi kım seciyor... ozamn neden bu hakı bütün dünyada oldugu gibi dogrudan halka vermıyelim ...
 
baykal ne kadar uyanık adam yahu. halk meclisi seçtikten sonra cumhurbaşkanını da seçerse egemenliği engelleniyormuş, bu ne biçim saçmalıktır böyle. asıl egemenlik odur zaten. halk meclisi seçmişse cumhurbaşkanını seçebilir. egemenliğinin engellenmesiyle ne alaka...

ayrıca istediği zaman istediği tarafa kıvırabiliyor, geçersiz sayılan seçimden önce halk seçsin, isterlerse bir günde kanun çıkarabilirler diyorlardı, şimdi olmaz öyle diyorlar. tam alnından öpülecek adam bu yaa :)
 
hehe bunlar baykal beyin son feryatları HALK denince neden bir taraflara kacıslar basladı HALKCI partiydi hani eeee ozaman milleti kıskırtarak LAİKLİK elden gidiyor diyerek feryat figan ederek halkı meydanlara döktüler şimdi neden bu kacıs ???
 
artık ne diyeceğini tutturmak sayısalı tutturmaktan daha zor
 
yazılanların cogunu komik buluyorum 2 tane tam sayfa yazı war neden halk secmesin die ama anlamamakta ısrar edenler cogunlukta nedense ?? size sorarım bu akpyi de halk secmedimi?? al sana cvp sizin gibi klon insanlar warken o koltugada çok ABDullah gül ler oturur gecilirse! baykalı hiç sevmem asla savunmam bu konuda katılıyorum cumhurbaskanını halk secmesin!!
 
Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ' Alıntı:
merak edilmesin.Bu millet,

vatan toğrağı için "Satarım her şeyi satarım, babalar gibi satarım" diyenleri,

Atatürk'e fıkralarda küfredenleri ve onları savunma gayretine giren bir geri kesimi,

askere "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" şeklinde sövenleri,

"Ne Mutlu Türk'üm diyene" sözüyle ilgili 'Ne mutlu Kürdüm diyene' diyenler 1.48 oy aldı. 'Ne mutlu Türküm diyene' diyenler 1.37 oy aldı. Ama 'Ne mutlu Müslümanım diyene' diyenler yüzde 28 oy aldı...

diyenleri (ve bunları dedikten sonra siyasi yasaklı olanları) itaatle savunan "içimizdeki hainleri"

ASLA UNUTMAZ


Peki Deniz Baykal ın çabası niyedir?

Halk Gül ün adaylığı döneminde olduğu gibi kandırılmaya çalışılıp,"AKP sanki mağdurmuş" gibi gösterilerek,Cumhurbaşkanlığı aday açıklanmasında olduğu gibi bir "son dakika hamlesi" ile Çankaya Köşküne "milli karşıtı" ve "ümmetçi" zihniyet çıkmasın diyedir.

Bu yapılan yazıldığı gibi halk karşıtlığı değil aksine "halkçılıktır" çünkü halk için yapılan herşey halkçılıktır.

Ama mevcut akp iktidarının veya bazı bireylerin kendi düşüncesini "halkın tamamının sesi" olarak görüp (Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinde görüldü hiçte öyle değillermiş aslında),
"Baykal bizim istediğimizin olmasını engelledi o zaman bu adam halkçı değildir" demek ise kelimenin tam anlamıyla "jakobenliktir"

kısa bir alıntı:

Halkçılık, demokrasinin temel dayanaklarından olmuştur. Kişi, aile ve sınıf imtiyazlarına karşı çıkan Atatürk, kanunların halktan kimilerinin çıkarma hazırlanmasını tarihe gömerek, halkın koşulsuz yararına çıkarılıp yürütülmesini sağlamıştır.



tayyip erdoğan ın milliyetçiliğinden şüphe etmek bana göre çok komik olur ya...:saskin :saskin
 
Geri
Üst