- Katılım
- 22 Haz 2005
- Mesajlar
- 13,353
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
> Büyük din ve bilim adamlarından Ulu Arif Çelebi......anlatıyor :
> Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış....
>
> Büyüğü Halil....
>
> Küçüğü ise İbrâhim...
>
> Halil, evli çocuklu.
>
> İbrahim ise bekârmış...
>
> Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...
>
> Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş..
>
> Bununla geçinip giderlermiş...
>
> Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
>
> İkiye ayırmışlar....
>
> İş kalmış taşımaya....
>
> Halil, bir teklif yapmış :
>
> İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
>
> Peki abi demiş İbrahim...
>
> Ve Halil gitmiş çuval getirmeye....
>
> O gidince, düşünmüş İbrahim:
>
> Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
>
> Böyle demiş ve,
>
> Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
>
> Az sonra Halil çıkagelmiş.
>
> Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
>
> Peki abi...!
>
> İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola..
>
> O gidince, Halil düşünür bu defa:
>
> Der ki:
>
> Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
>
> Ama kardeşim bekâr.
>
> O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
>
> Böyle düşünerek,
>
> Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.....
>
> Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
>
> Bu, böyle sürüp gider.....
>
> Ama birbirlerinden habersizdirler.
>
> Nihayet akşam olur.
>
> Karanlık basar.
>
> Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
>
> Hatta azalmıyor bile....
>
> Hak teala bu hali çok beğenir.
>
> Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki ...
>
> Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler.
>
> Şaşarlar bu işe...
>
> Aksine çoğalır buğdayları.
>
> Dolar taşar ambarları.
> > Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
>
> Bu bereketin adı : Halil İbrahim bereketidir...
>
ALLAH HEPİNİZE HALİL İBRAHİM BEREKETİ VERSİN
> Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış....
>
> Büyüğü Halil....
>
> Küçüğü ise İbrâhim...
>
> Halil, evli çocuklu.
>
> İbrahim ise bekârmış...
>
> Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...
>
> Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş..
>
> Bununla geçinip giderlermiş...
>
> Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
>
> İkiye ayırmışlar....
>
> İş kalmış taşımaya....
>
> Halil, bir teklif yapmış :
>
> İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
>
> Peki abi demiş İbrahim...
>
> Ve Halil gitmiş çuval getirmeye....
>
> O gidince, düşünmüş İbrahim:
>
> Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
>
> Böyle demiş ve,
>
> Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
>
> Az sonra Halil çıkagelmiş.
>
> Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
>
> Peki abi...!
>
> İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola..
>
> O gidince, Halil düşünür bu defa:
>
> Der ki:
>
> Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
>
> Ama kardeşim bekâr.
>
> O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
>
> Böyle düşünerek,
>
> Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.....
>
> Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
>
> Bu, böyle sürüp gider.....
>
> Ama birbirlerinden habersizdirler.
>
> Nihayet akşam olur.
>
> Karanlık basar.
>
> Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
>
> Hatta azalmıyor bile....
>
> Hak teala bu hali çok beğenir.
>
> Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki ...
>
> Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler.
>
> Şaşarlar bu işe...
>
> Aksine çoğalır buğdayları.
>
> Dolar taşar ambarları.
> > Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
>
> Bu bereketin adı : Halil İbrahim bereketidir...
>
ALLAH HEPİNİZE HALİL İBRAHİM BEREKETİ VERSİN