degazor35
TÜRK oğlu TÜRK
- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Gaziantep Üniversitesi Rektörü iken, Halep Üniversitesi ile yakın bir işbirliği kurulmasında öncülük etmiştim. Birçok kez Halep’e gittim ve Halep’in Rektörünü Gaziantep’te ağırladım. Başta, Türkçe eğitiminde Halep Üniversitesi’ne yardımcı olmak üzere, bölgenin önemli birkaç sorununda işbirliği yapmayı başardık.
Rektör ve eşi kimya mühendisliği okumuşlardı. Aynı yaşlardaydık ve aynı zamanda, İngiltere’nin komşu kentlerinde eğitim görmüştük. Halep ve Gaziantep’in yakınlığının yanı sıra, İngiltere’de uzun yıllar bulunmuş olmamızın da etkisi vardı samimiyetimizde.
Halep’teki konuşmalarımız sırasında “Muhaberat” (Baas Partisi’nin ajanı) tan biri bulunurdu her zaman yanımızda. İngilizce konuşamazdık. Arapça-Türkçe tercüman olması şarttı. Çünkü muhaberatçının konuşulanları duyması lazımdı. Ama Gaziantep’te biz bize İngilizce konuşur, şakalaşır, fıkralar anlatırdık. Karı-koca çok mutlu olurlardı.
Söylemeye gerek yok. Akşam yemeklerimizde müzik eksik olmazdı. Bir keresinde solist, “ada sahillerinde bekliyorum” şarkısını söylerken Rektör ve eşi eşlik ettiler şarkıya; tabi Arapça.
Meğerse bu şarkı aslında Suriyeliymiş.
Halep’te unutulmaz anılarım var. Zaman içinde kısım kısım anlatırım belki. Şimdi canım sıkılıyor. Gördüğüm, gezdiğim, eğlendiğim yerler şimdi yerle yeksan olmuş. Kenti de, tarihi de.
Nasrettin Hoca Akşehir’de, “ben Halep’te iken on arşın atlardım” demiş. “Burada da atla!” demişler. “Hayır, ben Halep’te atlarım” demiş.
“E, Hoca, Halep orada ama arşın burada” demişler.
Arşın var da, Halep yok artık.
Çirkin politikacıları Allah kahretsin! Hayatı insanlara zehir ediyorlar, yaşanacak yer bırakmıyorlar.
Hem de insanların oylarını alarak yapıyorlar bunu. İyi mi?
Politikacısı olmayan bir dünya yok mu ya? Gitsek de orada yaşasak!
Pr.Dr. Uğur BÜGET-Sorgun Postası
Rektör ve eşi kimya mühendisliği okumuşlardı. Aynı yaşlardaydık ve aynı zamanda, İngiltere’nin komşu kentlerinde eğitim görmüştük. Halep ve Gaziantep’in yakınlığının yanı sıra, İngiltere’de uzun yıllar bulunmuş olmamızın da etkisi vardı samimiyetimizde.
Halep’teki konuşmalarımız sırasında “Muhaberat” (Baas Partisi’nin ajanı) tan biri bulunurdu her zaman yanımızda. İngilizce konuşamazdık. Arapça-Türkçe tercüman olması şarttı. Çünkü muhaberatçının konuşulanları duyması lazımdı. Ama Gaziantep’te biz bize İngilizce konuşur, şakalaşır, fıkralar anlatırdık. Karı-koca çok mutlu olurlardı.
Söylemeye gerek yok. Akşam yemeklerimizde müzik eksik olmazdı. Bir keresinde solist, “ada sahillerinde bekliyorum” şarkısını söylerken Rektör ve eşi eşlik ettiler şarkıya; tabi Arapça.
Meğerse bu şarkı aslında Suriyeliymiş.
Halep’te unutulmaz anılarım var. Zaman içinde kısım kısım anlatırım belki. Şimdi canım sıkılıyor. Gördüğüm, gezdiğim, eğlendiğim yerler şimdi yerle yeksan olmuş. Kenti de, tarihi de.
Nasrettin Hoca Akşehir’de, “ben Halep’te iken on arşın atlardım” demiş. “Burada da atla!” demişler. “Hayır, ben Halep’te atlarım” demiş.
“E, Hoca, Halep orada ama arşın burada” demişler.
Arşın var da, Halep yok artık.
Çirkin politikacıları Allah kahretsin! Hayatı insanlara zehir ediyorlar, yaşanacak yer bırakmıyorlar.
Hem de insanların oylarını alarak yapıyorlar bunu. İyi mi?
Politikacısı olmayan bir dünya yok mu ya? Gitsek de orada yaşasak!
Pr.Dr. Uğur BÜGET-Sorgun Postası