MONTANO
New member
- Katılım
- 17 Ara 2007
- Mesajlar
- 2,084
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
GLADİO NEDİR!
Latince'de kılıç anlamına gelen Gladio sözcüğünü isim olarak kullanan örgüt, Amerikan ve İngiliz kontrgerilla örgütlenmesi olan Stay Behind tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile işbirliği içinde, casusluk ve gerilla savaşı yapmak üzere örgütlendi. Sardunya'da örgütün ilk eğitim kampı kuruldu ve Kuzey İtalya'da 139 yerde silah ve mühimmat depoları oluşturuldu. Resmi adı Müttefik Koordinasyon Komitesi (Allied Coordination Committee) idi.
1956 sonrasında ikisi kadın 622 kişi ABD ve İngiliz gizli servisleri tarafından eğitildi. 1990 yılında Gladio'yu ortaya çıkaran soruşturmalar esnasında bu 622 kişinin grup liderleri oldukları, her bir grup liderinin belli sayıda kişiyi idare ettiği, böylece toplam sayının 15.000'e yaklaştığı ortaya çıktı.
Örgütün İtalya'daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan'da B-8 ya da SheepSkin (Koyun Postu), Belçika'da SDRA-8, Hollanda'da NATO Command, Batı Almanya'da Gehlen Harekatı, Stay Behind ya da Sword, Avusturya'da Schwert, Fransa'da Rüzgar Gülü, İspanya'da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL), İngiltere'de ise Secret British Network olarak bilindiği bu ülkelerin yetkililerince açıklandı. Örgüt, Türkiye'de Kontrgerilla olarak biliniyor.
Soruşturmaların ünlü yargıcı Felice Casson, gizli servis arşivinde yaptığı incelemelerde, 1972 yılındaki bir bombalamanın kesinlikle NATO destekli bazı gizli örgütlerce yapıldığı sonucuna ulaştı. Yargıç Başbakan Andreotti'nin bilgisine başvurdu, 1972'de bu olay tesbit edildiği için Başbakan örgütün varlığını kabul etti, ancak 1972'de kapatıldığını söyledi. Araştırmalara devam edilince Gladio'nun faaliyete devam ettiği ortaya çıktı. Eylemlerin en büyüğü 1980 Ağustos ayında Bologna tren istasyonunda patlayan bomba ile 85 kişinin ölümü idi.
İtalya'da 1969-80 arasında 4.298 terör olayı meydana gelmiştir. Yapılan soruşturmalar sonucu, bunların önemli bir bölümünden Gladio sorumlu gösterilmiştir. Bazı eylemleri bizzat yapmakla, bazısında patlayıcı ve silah sağlamakla, bazısında da tahrik ve yönlendirme yapmakla suçlanmıştır.
Shot at 2007-07-18
Avrupa Parlamentosu bile sorunla ilgili karar tasarısında şu sözlere yer vermek durumunda kalmıştır: "Avrupa Topluluğu'na üye pek çok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kırk yıldır bu örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile işbirliği halinde ABD gizli servislerince yönetildiği anlaşılmıştır."
Türkiye’de Ergenekon’a giden yol bir ihbar sonrası, Ümraniye’de bir evde bulunan cephanelik ile başladı. Hatırlamakta fayda var, İtalyan Gladio’sunu çökerten soruşturmalar, ilk olarak savcı Felice Casson’un Verona’da bir çöplükte bulunan askerî kaynaklı C-4 bombalarını araştırmasıyla başlamıştı.
DEVLET İÇİNDE DEVLET, ORDU İÇİNDE ORDU • 1990’larda, Türkiye’de Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri demokratik, sosyal ve ekonomik geçmişleri açısından küçümsenen ülkelerdi. Oysa bugün bu ülkeler, sadece Türkiye’yi değil, bazı Batı Avrupa ülkelerini bile aşan ölçüde hak ve özgürlükleri temel alan yeni anayasalar ve hukuki düzenlemeler yaptılar. Türkiye bu yılları siyaseten ıskaladı. Üstelik bu dönemde ülkenin Güneydoğu ve Doğusu’nda süren ‘düşük yoğunluklu savaş’, kendi Gladio’sunu devlet içinde devlet, ordu içinde ordu olarak tasvir edilebilecek bir yapıya dönüştürdü. Bir yıldan fazla süren araştırma sonucunda hazırlanan ve mahkeme tarafından kabul edilen iddianameden öğrendiğimize göre Türk Gladio’su, Ergenekon Terör Örgütü’ne dönüşmüş.
Gladio’nun hikayesi, ‘derin devlet’in kendi bildiğini okumak, kendi doğru saydığını yapmak ve son kertede, sadece ve sadece kendi gücünü korumak için neler yapabileceğinin bir öyküsüdür. Susurluk’ta 1996’da bir kazayla ortaya dökülen devlet-mafya-siyasetçi ilişkileri zincirinin yarattığı toplumsal şok, bir temizlenme süreci başlatabilseydi, bugün Türkiye çok daha rahat günler geçiriyor, o dönemden bu yana Gladio’ya kurban verilenler de yaşıyor olurdu.
Eski İstanbul valisi Hayri Kozakçıoğlu, bir tv programına verdiği demeçte, patlayıcı madde satan yerler belli ve buralar kontrol altıdadır, buradan çok fazla patlayıcı madde alan adam dikkat çeker ve takip edilir, diyor. İstanbul’daki her olayda bir ton ağırlığında patlayıcı madde patlatıldı. Bu miktarda patlayıcı maddeyi kim alabilir? Kim takip edilip de yakalanmaz?Böylesine büyük miktarda patlayıcı maddeyi ancak istihbarat örgütleri alır ve yakalanmaz.Patlatılan bombaların verdiği mesaj şu:
1. Türkiye iktidarı, ABD ve İsrail politikalarını canı gönülden desteklemediği için huzura dinamit kondu. Türkiye kayıtsız şartsız İsrail ve ABD ikilisine yakın politika takip etmeye mecbur tutuluyor.
2. İslâm, terörü körüklüyor, mesajı veriliyor. Terör, güya dünyayı tehdit ediyor. Amerika ve İsrail, terörle mücadelesinde haklı.
3. İsrail’in Filistin, Amerika’nın Irak’ta işlediği cinayetler haklı gösterilmeye çalışılıyor.
4. Hükümet, içeride Türk Gladiosunun yetkilerini budamaya çalışıyor. 7. Uyum Paketi ile Milli Güvenlik Kurulu genel sekreteri sivil biri olabilecek. Yardımcılarını kendi seçecek. Yaptığı işler gizli olmayacak. Bütün bunlar bizim Özel Harp Dairesinin işine gelmiyor ve kendisiyle uğraşanlara, nelere kadir olduğunu göstermek istiyor.
5. Avrupa Birliğine mutlaka girmek isteyen hükümet ve sivil toplum örgütlerine, Gladio’muz hayır ben girmek istemiyorum, diyor. O zaman faili meçhul cinayetler işlenemez, ben yetkilerimi devretmem, demek istiyor.
Gladio direniyor ve tepki gösteriyor. Biliyor ki Türkiye, Avrupa Birliğine girerse soluğu kesilecek. Bir yandan terör üretiyor, öte yandan Kıbrıs kartıyla hükümeti yumrukluyor. Sivil toplum ve kamuoyu hükümetin yanında. Fakat CIA ve MOSSAD, Türk Gladio’sundan yana. Bakalım son gülen kim olacak? Ülkeyi derinden yöneten gizli örgütler mi? Demokrasiyi içine sindiren halkımız ve hükümetimiz mi?Biz mi, ötekiler mi?
ALİ ERKAN KAVAKLI haber3
Latince'de kılıç anlamına gelen Gladio sözcüğünü isim olarak kullanan örgüt, Amerikan ve İngiliz kontrgerilla örgütlenmesi olan Stay Behind tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile işbirliği içinde, casusluk ve gerilla savaşı yapmak üzere örgütlendi. Sardunya'da örgütün ilk eğitim kampı kuruldu ve Kuzey İtalya'da 139 yerde silah ve mühimmat depoları oluşturuldu. Resmi adı Müttefik Koordinasyon Komitesi (Allied Coordination Committee) idi.
1956 sonrasında ikisi kadın 622 kişi ABD ve İngiliz gizli servisleri tarafından eğitildi. 1990 yılında Gladio'yu ortaya çıkaran soruşturmalar esnasında bu 622 kişinin grup liderleri oldukları, her bir grup liderinin belli sayıda kişiyi idare ettiği, böylece toplam sayının 15.000'e yaklaştığı ortaya çıktı.
Örgütün İtalya'daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan'da B-8 ya da SheepSkin (Koyun Postu), Belçika'da SDRA-8, Hollanda'da NATO Command, Batı Almanya'da Gehlen Harekatı, Stay Behind ya da Sword, Avusturya'da Schwert, Fransa'da Rüzgar Gülü, İspanya'da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL), İngiltere'de ise Secret British Network olarak bilindiği bu ülkelerin yetkililerince açıklandı. Örgüt, Türkiye'de Kontrgerilla olarak biliniyor.
Soruşturmaların ünlü yargıcı Felice Casson, gizli servis arşivinde yaptığı incelemelerde, 1972 yılındaki bir bombalamanın kesinlikle NATO destekli bazı gizli örgütlerce yapıldığı sonucuna ulaştı. Yargıç Başbakan Andreotti'nin bilgisine başvurdu, 1972'de bu olay tesbit edildiği için Başbakan örgütün varlığını kabul etti, ancak 1972'de kapatıldığını söyledi. Araştırmalara devam edilince Gladio'nun faaliyete devam ettiği ortaya çıktı. Eylemlerin en büyüğü 1980 Ağustos ayında Bologna tren istasyonunda patlayan bomba ile 85 kişinin ölümü idi.
İtalya'da 1969-80 arasında 4.298 terör olayı meydana gelmiştir. Yapılan soruşturmalar sonucu, bunların önemli bir bölümünden Gladio sorumlu gösterilmiştir. Bazı eylemleri bizzat yapmakla, bazısında patlayıcı ve silah sağlamakla, bazısında da tahrik ve yönlendirme yapmakla suçlanmıştır.
Shot at 2007-07-18
Avrupa Parlamentosu bile sorunla ilgili karar tasarısında şu sözlere yer vermek durumunda kalmıştır: "Avrupa Topluluğu'na üye pek çok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kırk yıldır bu örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile işbirliği halinde ABD gizli servislerince yönetildiği anlaşılmıştır."
Türkiye’de Ergenekon’a giden yol bir ihbar sonrası, Ümraniye’de bir evde bulunan cephanelik ile başladı. Hatırlamakta fayda var, İtalyan Gladio’sunu çökerten soruşturmalar, ilk olarak savcı Felice Casson’un Verona’da bir çöplükte bulunan askerî kaynaklı C-4 bombalarını araştırmasıyla başlamıştı.
DEVLET İÇİNDE DEVLET, ORDU İÇİNDE ORDU • 1990’larda, Türkiye’de Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri demokratik, sosyal ve ekonomik geçmişleri açısından küçümsenen ülkelerdi. Oysa bugün bu ülkeler, sadece Türkiye’yi değil, bazı Batı Avrupa ülkelerini bile aşan ölçüde hak ve özgürlükleri temel alan yeni anayasalar ve hukuki düzenlemeler yaptılar. Türkiye bu yılları siyaseten ıskaladı. Üstelik bu dönemde ülkenin Güneydoğu ve Doğusu’nda süren ‘düşük yoğunluklu savaş’, kendi Gladio’sunu devlet içinde devlet, ordu içinde ordu olarak tasvir edilebilecek bir yapıya dönüştürdü. Bir yıldan fazla süren araştırma sonucunda hazırlanan ve mahkeme tarafından kabul edilen iddianameden öğrendiğimize göre Türk Gladio’su, Ergenekon Terör Örgütü’ne dönüşmüş.
Gladio’nun hikayesi, ‘derin devlet’in kendi bildiğini okumak, kendi doğru saydığını yapmak ve son kertede, sadece ve sadece kendi gücünü korumak için neler yapabileceğinin bir öyküsüdür. Susurluk’ta 1996’da bir kazayla ortaya dökülen devlet-mafya-siyasetçi ilişkileri zincirinin yarattığı toplumsal şok, bir temizlenme süreci başlatabilseydi, bugün Türkiye çok daha rahat günler geçiriyor, o dönemden bu yana Gladio’ya kurban verilenler de yaşıyor olurdu.
Eski İstanbul valisi Hayri Kozakçıoğlu, bir tv programına verdiği demeçte, patlayıcı madde satan yerler belli ve buralar kontrol altıdadır, buradan çok fazla patlayıcı madde alan adam dikkat çeker ve takip edilir, diyor. İstanbul’daki her olayda bir ton ağırlığında patlayıcı madde patlatıldı. Bu miktarda patlayıcı maddeyi kim alabilir? Kim takip edilip de yakalanmaz?Böylesine büyük miktarda patlayıcı maddeyi ancak istihbarat örgütleri alır ve yakalanmaz.Patlatılan bombaların verdiği mesaj şu:
1. Türkiye iktidarı, ABD ve İsrail politikalarını canı gönülden desteklemediği için huzura dinamit kondu. Türkiye kayıtsız şartsız İsrail ve ABD ikilisine yakın politika takip etmeye mecbur tutuluyor.
2. İslâm, terörü körüklüyor, mesajı veriliyor. Terör, güya dünyayı tehdit ediyor. Amerika ve İsrail, terörle mücadelesinde haklı.
3. İsrail’in Filistin, Amerika’nın Irak’ta işlediği cinayetler haklı gösterilmeye çalışılıyor.
4. Hükümet, içeride Türk Gladiosunun yetkilerini budamaya çalışıyor. 7. Uyum Paketi ile Milli Güvenlik Kurulu genel sekreteri sivil biri olabilecek. Yardımcılarını kendi seçecek. Yaptığı işler gizli olmayacak. Bütün bunlar bizim Özel Harp Dairesinin işine gelmiyor ve kendisiyle uğraşanlara, nelere kadir olduğunu göstermek istiyor.
5. Avrupa Birliğine mutlaka girmek isteyen hükümet ve sivil toplum örgütlerine, Gladio’muz hayır ben girmek istemiyorum, diyor. O zaman faili meçhul cinayetler işlenemez, ben yetkilerimi devretmem, demek istiyor.
Gladio direniyor ve tepki gösteriyor. Biliyor ki Türkiye, Avrupa Birliğine girerse soluğu kesilecek. Bir yandan terör üretiyor, öte yandan Kıbrıs kartıyla hükümeti yumrukluyor. Sivil toplum ve kamuoyu hükümetin yanında. Fakat CIA ve MOSSAD, Türk Gladio’sundan yana. Bakalım son gülen kim olacak? Ülkeyi derinden yöneten gizli örgütler mi? Demokrasiyi içine sindiren halkımız ve hükümetimiz mi?Biz mi, ötekiler mi?
ALİ ERKAN KAVAKLI haber3