Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sevmiştim seni...
Bana bir gülüşünle,bir bakışınla unutuverirdim bütün acılarımı...
Sadece sen olurdun hayatımda...
Nasıl bir aşktı bu?...
Ne vardın,ne de yok!..
"Sensizliğin" hüküm sürdüğü karanlık ve eski bir limandayım şimdi...
Karanlık hücreme ışık olsun diye cama gözlerini çiziyorum dudaklarımla...
Sonratebessüm eden yüzün geliyor aklıma,yüreğim acıyor.
Yağmurlar yağıyor şehrime,boş caddeler yanlızlığa teslim...
Çaresizlikler içinde sokakları geziyorum,sensiz bakıyorum denizin derin dalgalarına...
Üşüyorum,yüreğimde üşüyor...
Sonra geliveriyorsun aniden,seninle güneş doğuyor şehrime,her yer yine sıcacık.
Gelişlerinse,hep gidişlerine gebe...
Sana her kavuştuğumda,sevinmek bile korkutur oldu beni...
Son defa değil bu vedalar,biliyorum gideceksin yine...
Yalancı sevdalara kanıp,esen rüzgarlara aldanıp gideceksin
İçinden geçeni okuyor gözlerim,bu defa hazırım...
Sus! Konuşma gideceksen,yalanlar çare değil bana,acıtma kalbimi mevsimlik sevmelerinle...
Ardına bakmadan git bu defa!
Hiç bir söz söylemeden,yüreğimdeki temiz aşkı yalanlarınla kirletmeden git ki,
Bu da yaşayabileceğin en son gururun olsun!!!
Alıntı...
Yine şiirlerimle bölümümdeyim,devam edelim hadiii :biggrin
Şiir, neredeyse dilin doğuşuyla beraber ortaya çıkan bir yazın türüdür. Şiiri tanımlamak için binlerce ifade kullanılmışsa da doğru ve değişmeyecek bir tanıma ulaşmak olanaksız gibi görünmektedir. Ancak, kendine ait bir dil ya da söylem kullanması, müzik ve sesle yakın ilişki içinde bulunması ve estetik bir etkileme gücünün olması herkes tarafından kabul edilebilecek özelliklerdir.
Şiirin ortaya çıkışı, insanın sesini bulması ve özellikle konuşarak iletişim kurmasını sağlayan bir dil geliştirmesi ile yaşıttır. İnsan günlük konuşma dilinin yanı sıra özellikle değiştirebileceği ya da yansıtabileceğini düşündüğü doğayı etkilemek için bir büyü dili oluşturmuştu. Bu dilin ritmik özellikleri şiir dilinin öncülü olarak algılanabilir. Platon da şiiri tanımlarken “büyülü söz” ifadesini kullanmıştır.
Çağlar boyunca türküler şiirsel metinler olarak sözlü yazın örnekleri olarak yaşamışlardır. Her kültürün günlük dil kadar sık kullandığı türkülerin sosyolojik boyutu yazınsal boyutundan daha önde görülmüştür. İşlerini yaparken türkü söyleyen insanlar bireysel ya da grupsal gereksinimlerinden dolayı farklı türlerde şiir geliştirmişlerdir. Bu gereksinim sonucu ortaya çıkan türler Yunan kültürü etkisi altında gelişmiştir. Bu bağlamda ilk gelişen türler lirik, epik ve dramatik şiirdir. Bunların dışında pastoral, didaktik ve satirik diye adlandırılan türler de şiirde iç farklılaşmanın diğer örnekleridir.
Topluma ortak bir duyarlık ve bazen vicdan oluşturmak, insan-doğa ilişkisini düzene koymak, sıradan insanın gözlemleyebildiği halde ifade edemediği olayları ve olguları güzel ve farklı bir dil kullanarak gündeme getirmek ve böylece toplumun sözü olmak gibi işlevleri vardır şiirin. Şiirin işlevi yazıldığı ya da söylendiği döneme bağlı olarak farklılık göstermiştir. Topluma kazandırılmak istenen değerlerin sözcülüğünü yapmış, yenilikleri tanıtmaya çalışmış, demokrasi ve özgürlük kavramlarının kalıcı olmasında önemli pay sahibi olmuştur.
Şiir üzerine sözler:
* İçinizde olmayan şiiri hiçbir yerde bulamazsınız. (Shelley)
* Şairin kullandığı sözcüklerde insanlar için çeşitli anlamlar vardır; herkes beğendiğini seçer. (Tagore)
* Şiirin ilkesi, insanın üstün bir güzelliği özlemesidir. Bu ilke bir coşkunlukla, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. Bu coşkunluk, aklın yoğurduğu gerçeğin dışındadır. (Baudelaire)
* Şiir sanatı, eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya bilimidir. (Aragon)
* Ne masayı anlatacağım diye masa sözcüğünü kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş sözcüğünü; ne de aşkı anlatacağım diye aşk sözcüğünü. (Cocteau)
* Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz. İnsanı insana ancak şiir sevdirir. Şiir, insanı insana yaklaştıran şeydir. (Sait Faik)
* Şiirin konuları hiç eksik olmayacaktır; çünkü dünya o kadar büyük, o kadar zengin, yaşam o kadar değişik manzaralı ki… Hiçbir gerçek konu yoktur ki şair onu gereği gibi işlemesini bildiği andan itibaren şiirden yoksun olsun. (Goethe)
* Gerçek şiirin, asıl sanat eserinin kendi varlığından başka bir amacı yoktur. Kendisinde başlar, kendisinde biter. Bütün soyluluğu da buradan gelir. (Valéry)
hadi gidiyorsun yürekten can gidiyor sen gidiyorsun
ne ucuz yaşıyorsun ne kolay bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
bakma öyle ben kanıyorum sen üşüyorsun
şiir hiç bişeydir bazen
şiir yaşanmışlığın ruhuna ıraktığı izlerin bazen bir kağıda
bazen okuldaki sıranın ürtüne
bazen bir bank a bazende kimsesiz bir ağacın gövdesi üzerine
bıraktığı çizgilerdir yaşanmışlığın
şiir hiç bişeydir bazen içinde yoksa yaşanmışlık
gerçekliğin hayali kullanıp atmasından ibarettir şiir