Gideceksen eger kendin bilirsin..

Sen Hiç Sevdinmi Senin Olmayan Birini
Sen hiç duydun mu baska bir yüregi kendi gögsünde atar gibi...
Üzüldün mü yanaklarindan süzüldü mü hiç bir baskasinin gözyaslari...
Yabanci hiçkiriklar gelip dügümlendi mi gögsünde...
Düsündün mü geceleri... senin olmayan rüyalar gördün mü...
senin olmayan birini sevdin mi?
Gökyüzüne baktin mi yildizlar düstü mü günes dogdu mu her gecenin sonunda ?
Uyandin mi baska birinin sabahina?
Hiç sevdin mi sen
Duydun mu baska bir yüregi kendi gögsünde atar gibi...
Gülümseyisini hissettin mi belli belirsiz
senin dudaklarindaymiscasina yakin... Sicak...
Hiç sevdin mi senin olmayan birini?
Senin olmayan bir sehirde bir gecede bir bedende yasadin mi hiç?
Sen hiç gerçekten sevdin mi senin olmayan birini ....
 
Hayatın sana sunduğu herşeye alışmalısın.
Bırakıp gidenlere ve geride bıraktıklarına da.
Çünkü kendimden biliyorum, eninde sonunda kazanan hayat oluyor ve bize düşen istesek de inat etsek de unutmak oluyor veya alışmak....

Sevmeyi öğrenmemek en iyisi, biliyor musun? Belki hayat tatsız tuzsuz bir yemeğe benziyor ama kalbin yanmıyor en azından.
İlk defa bu acıya düştüğümde yüreği elinde bir delikanlıydım. Aşkın kendisi zaten tüm Damarlarımızdaki kanı çeken bir dertken ben daha kötüsünü yaptım, canımdan çok sevdim.

Bir kat arttı çektiğim acı. O zamanlar bir daha cesaret edeceğime inanmazdım asla, ama bir defa öğrenmeye gör. Zihnini bulandıran esrar gibidir.
Birkere de tiryaki olursun ve bile bile dalarsın acının içine yeniden.

Bir kere öğrendin mi aşık olmayı, hiç yapamazsan yoldan geçenlere aşık olursun. Ve bir defa alıştın mı aşk acısına yoldan geçen hepsinin arkasına
bile dönüp bakmazsın, acısı içinde kalır yine de.
Ve kalbin alışmıştır aşık olmaya, kaybetmeye.
Giderek daha delice aşklar bulur seni, zamanla
anlarsın ki aşık olunan çok da önemli değildir.
Bizzat aşkın kendisidir aşık olduğun.

Duymadığın, görmediğin, dokunmadığın ve koklamadığın -belki de bunları ummadığın bile- birine aşık olmak nasıl bir şeydir. Aşk değişir. İşte sen tam da o günlerde buldun beni. Ve onun için çok sevdim seni. Onun için aşık oldum. Yirmili yaşlarımın sonuna gelmişim ve aşk deyince acıdan başka bir duygu yaşamamışım.

Aklımda aşktan kalma bir kucak dolusu kaçış,terkedilmişlik ve aldatılmışlık var.
Yine de bile bile düşüyorsam, bu aşk değil.
En azından adı aşk gerisi ruhu değil.
Sen geldiğinde de biliyordum.
Ya senden kaçacaktım ya sen de gidecektin.

Sahi bu defa hangisi oldu? Onu bilemedim.
Aslında tüm bu yaşadıklarımız benim "kader" diye anlattığım bir hayat sahnesi. Bizden habersiz kuruluyor
sahne, oyun oynanıyor ve biz de oyunun baş aktörleriyiz belki, sonra perde kapanıyor.

Böyle bir şey. Seni bulmak ne kadar güzelse, seni kaybetmek de o kadar güzel. Hayır yanlış yazmadım. Çünkü içinde sen varsın.
İçinde sen varken bir şey nasıl kötü olabilir?

Belki bir gün okuma fırsatın olur, ama sana yazıldığını bilmeden. Buraya bir işaret koymalıyım diye düşündüm, bir kelime. O kelimeyi okuduğunda kalbin
burkulsun ve anla ki bunu yazan benim, hikayesi bizim hikayemiz.
Ben alışkınım kaybetmeye...
 
ßu sarkıyı dınlemenızı tavsıye ederım cok guzel sarkı...

Erol budan kendın bılırsın
 
Geri
Üst