CHP yi savunma içgüdüsü;
28 Şubattan bu yana ülke ekonomisi toparlanamamaktadır, asker ne zaman siyasete karışsa veya darbe yapsa ekonomik kriz ardından gelir. Aslında demokratlığımız laf, herkes atatürkçü olmak zorundadır. Böyle bir kanun düzenlemesinin olduğu bir ülkede düşünce özgürlüğü ve demokrasiden bahsetmek zaten gülünç olur.
Israrla ve inatla tüm milletten, siyasilerden, milliyetçilerden, kemalizm devrimlerini özümseme isteği hararetle savunulmakta.
Buna mukabil elbette bu ülkenin müslümanlarıda 1400 sene önce insanlığa güneş gibi doğan devrimleri Türk Milletine, ve ülkeye hakim kılmaya çalışmaktadırlar böyle bir çaba gayet doğaldır.
Şeriatı öcü gibi gösterip insanları samimiyet testine tabi tutmaya başlayanlara acıyorum. Sanki şeriat bizim yazdığımız çizdiğimiz veya çıkarımız olacağını umduğumuz bir düzenmiş gibi getirme gayretinde olduğumuzdan dem vuruyorsunuz.
Bizi yaratan ne derse o, 'O' ne derse o. Gerisi laf-ı güzaf.
Öncelikle kardeşim 1400 yıl önceki devrimler Araplar için devrimdi. Cahiliye devrinde yaşayan araplar ile 1400 sene önceki Türkleri aynı kefeye koymuyorsun umarım. 1400 sene önce Kadını Erkeği ile At binen, ülkeyi hanı değil töresi yöneten (belki en eski yazısız hukuk devleti), kız çocuklarının gömülmediği, kölelik düzenini hiç bir zaman kabul etmemiş, kadınları cariye olarak görüp alıp satmayan, abuk sabuk putlara tapmak yerine Göktanrı ve Atalarının ruhlarına saygı gösteren, bir Türk Milleti vardı. Türk Milleti cahil cühelaydı İslam ile aydınlandı muamelesi yapmaktan artık vazgeçin. Sizin atalarınızın cahil arap bedevileri değil, orta asyanın savaşçı asil kavimleri olduğunu kabul edin.
Türkler islamiyetten önce hırsız, soysuz, cahil, ahlaksız bir kavim miydi de İslam Devrim yaptı. İslamın Güneşinin Türklüğün ruhuna bir ateş motivasyon ve rehber olduğuna sonuna kadar katılırım. Ama karanlık Türk dünyasına güneş gibi doğan devrimler kısmı atasını arap zannedenlere göre bir masaldır. 1400 sene önceki islami dönüşüm cahil arapları bir adım ileri götürememiştir ancak Arap emperyalizmi altındaki Türkleri alıp geriye götürmüştür. Emevilerin baskıları ile özgür, güçlü Türk toplum yapısı mezhep bölünmeleri, arap bağnazlığı ile tutucu ve değişime gelişime kapalı bir islam modeline geçmiştir. Hala da Türkiye'de hakim kılınmak istenen görüş Emevi Araplarının idealize ettiği, arapların Türklere biçtiği rol olan Araplaştırılmış Türk Şeriat yönetimidir.
Kendiniz de kabul ediyorsunuz ki Türk İslam sentezini idealize edenler, Nizam-ı Alem'in fikir sahipleri Araplardır Türkler değil.
Hakim kılmaya çalıştığınız şey buysa biz de sonuna kadar karşı çıkacağız. Türkün yok olması, asimile olması, araptan bir farkı olmaması anlamına gelen bu siyasi ve dini anlayışı sonuna kadar reddedeceğiz.
Ekonomi konusunda da görüşlerin çok dar. Ekonomi askeri darbe ile gerilemez. Ekonomi gelir gider dengesizliği yüzünden bozulur. Sen dışarıya çok mal satıp içeriye az mal ithal edersen her gün darbe olsun senin ekonomine bir şey olmaz. Bu ülkenin bu hale gelmesi 1980'de Özal'ın liberalleşme hamlesi ile başlamıştır. Ülkeyi hep beraber talan ettik, suçu da bir kaç banka hortumcusuna attık.
2001 krizinde batan tüm bankaların devlete yüklediği zarar 10 milyar dolar civarı...
Peki Biz hepimiz bu ülkeyi nasıl talan ettik 200 milyar dolar dış borcu nasıl yaptık?
-Halk Bankasından esnafa ucuz kredi verildi inanılmaz düşük faizler ile, esnaf bu düşük faizli krediyi dükkanını geliştirmek için yatırıma dönüştürmedi. Aldığı kredi ile kızına ev aldı, oğluna araba aldı. Bugün süpermarketlerden şikayetçi olan küçük esnafa hiç acımıyorum. Senelerce ucuz kredi ile ihya oldular yatırım yapmadılar. Ucuz krediyi kim finanse ediyor arkadaşlar? Elbette hazine, dışarıdan %5 ile kredi alıp, içeriye %3 ile kredi dağıttılar aradıki %2 hazineden gitti.
- Çiftçiye ucuz kredi, teşvik ve sübvansiyon verildi. Çiftçi aldığı kredi ile tarım makinesi almadı yeni tarım tekniklerini uygulamadı. Gitti oğluna kamyon aldı iş kurdu. Ülke ekonomisine hiç katkısı olmadığı halde devlet nasıl olsa alacak diye fuzuli mahsul üretti. Devlet de bu fuzuli mahsülleri seçim yatırım diye ederinden fazlaya aldı, ziyan etti. Ederinden fazlasını kim karşıladı? Hazine. Çiftçinin oğluna aldığı kamyonun ucuz kredisini kim karşıladı? Elbette hazine...
- Memur da erken emekliliğe bayılırdı. 17 yaşında çalışmaya başlayan bir kadın 36 yaşında erkekler 39-40 yaşında emekli olurdu bu ülkede. Kariyerinin ve verimliliğinin zirvesindeki insanlarını genç yaşta emekli edip sosyal güvenlik sisteminin çökmesi sağlanırken kimse sesini çıkarmadı. Kimse biz bu yaşta emekli olursak ileride sosyal güvenlik sistemi çöker kimse emekli olamaz demedi.
AYRICA ÇİFTÇİLERİN KREDİLERİ, ESNAFLARIN KREDİLERİ, SOSYAL SİGORTA BORÇLARI, VERGİ CEZALARI, TRAFİK CEZALARI ve DEVLETİN HER TÜRLÜ ALACAĞI HER SEÇİM DÖNEMİ ÖNCESİ AFFA UĞRADI. YA FAİZİ AFFEDİLDİ, YA CEZASI AFFEDİLDİ, YA DA TOPTAN SİLİNDİ. ÖZELLİKLE ENFLASYONUN 3 HANELİ RAKAMLARDA GEÇTİĞİ DÖNEMLERDE 100 DOLARLIK BORÇ 2 SENE SONRA AFFA GİRDİĞİNDE DEVLETE ÖDENEN PARA 8-10 DOLARI GEÇMİYORDU.
-LPG gazı mutfakta kullanıldığı için devlet tarafından sübvanse edilirken aracını LPG'li yaptıranlar ya benim aracımın gaz parasının yarısını devlete vergi veren diğer vatandaşlar ödüyor diye suçluluk duymamıştır.
-Senelerce uçakları yarı parasına, telefonu yarı parasına kullanan trenlere bedava binen gazeteciler ben maaşımı patrondan alıyorum onun yayın politikasına göre yazıyorum ama uçak paramı vatandaş karşılıyor dememiştir.
Ülkede üretim için yaratılan tüm teşvikler ya dolandırıcıların eline geçmiştir, ya da bu teşvikleri bu kredileri alan hak sahipleri parayı yatırıma değil tüketime harcamıştır. Herkes devletin bir yerinden ısırıp kanını emerken denizin hiç bir zaman tükenmeyeceğini düşünmüş hiç suçluluk duymamıştır.
KOLTUK DÜŞKÜNÜ ŞEREFSİZ SİYASETÇİLERİN SEÇİM KAZANMAK İÇİN KISA DÖNEMLİ KIYAKLARINDAN İŞÇİSİ, ÇİFTÇİSİ, ESNAFI, MEMURU, SANYİCİSİ HERKES YARARLANMŞTIR. KİMSE BU YARARLANDIĞIM HAKKI HAZİNE VE VERGİ VEREN DİĞER İNSANLAR FİNANSE EDİYOR DEMEMİŞTİR.
YANİ HEPİMİZ EKONOMİK KONUSUNDA AYNI ORANDA SORUMLUYUZ.
Bakarsınız son 30 senedir Türkiye'nin seçim dönemlerinde bol keseden dağıtılan kredilerinin, teşviklerinin, maaş zamlarının, yani kıyakların (ki bunlar genelde devlet bankalarının ve kitlerin görev zararları içinde gösterilir) ülke ekonomisine maliyeti 200 milyar dolara yakındır. Şimdi Türkiye'nin yapmaya çalıştığı oluşturduğu bu borcu ve faizlerini borçlanma ile finanse etmeye çalışmaktır.
Yani bu ülkeyi hep beraber sömürdük. Birbirimizi düdükledik. Sonra kendimize spekülatörler, Ordu, Banka Hortumcuları gibi suni düşmanlar yaratarak kendimizi aklamaya çalıştık. İçip içip direksiyon başına geçen her şerefsiz Türk Vatandaşı gibi aynada canavarı görmeden Trafik Canavarlarından bahsettik. Kendi canavarlığımızı görmeden Enflasyon Canavarından bahsettik...
Biz böyleyiz işte hayali canavarlar yaratan ve savaş tamtamları çalan don kişotlar ülkesi...
Saygılar