düşhekimi
Banned
- Katılım
- 4 Ocak 2007
- Mesajlar
- 35
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bilgi Üniversitesi'nin Araştırma Merkezi tarafından İstanbul'da yaşayan 18-25 yaşındaki gençler arasında yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre gençler Türkiye'nin geleceği için umutlu ama kendi geleceklerinden kaygılı. Yaklaşık yarısı gelişmiş bir ülkeye yerleşmek istiyor. Sağcılık, solculuk, özgürlük, ekonomik ve siyasi istikrar gibi kavramlar hakkında çoğunluğun verdiği ortak cevapsa: "Fikrim yok."
"Gelecek, sizsiniz" dendi durdu kuşaklar boyu gençlere. Şimdi araştırmalar virgülü kaldırıp, o iki kelimeyi birleştirerek, "Geleceksizsiniz" diyor. Bu habere konu olan İstanbul Gençliği-Gençlik Değerlerli Araştırması, 18-25 yaş arasını kapsıyor
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları'nca kitaplaştırılan çalışma, yine aynı üniversitenin Toplum, Ekonomi, Siyaset, Araştırma Merkezi TESAR tarafından 2004'te başlayan ve 1000 genç üzerinde yürütülen bir projenin sonucu. TESAR Müdürü Prof. Dr. Gülten Kazgan başkanlığında yürütülen ve profesyonel bir araştırma şirketinin gerçekleştirdiği anketlerle, anketlere yanıtlardan yola çıkarak hazırlanan tablolar yine Prof. Dr. Kazgan, Bilgi Üniversitesi Türk Devrim Tarihi Araştırma Merkezi akademisyenlerinden Doç. Dr. Nevin Yurdsever Ateş ve Yard. Doç.Dr. Hilal Akgün ile Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Arus Yumul tarafından yorumlanmış. Araştırmada öne çıkan ilginç sonuçlarsa belki hiç olmadığı kadar geleceği tartıştığımız bu günlerde birçok soruya yanıt olabilecek türden...
Araştırmaya katılan gençlerden yarıya yakını ( yüzde 48.3) "10 yıl sonra nasıl bir Türkiye bekliyorsunuz" sorusunu "Çok daha iyi bir Türkiye bekliyorum" diye yanıtlamış. Ama neredeyse aynı oranda da (yüzde 45.4) "Türkiye yerine gelişmiş bir ülkede çalışmayı ve yerleşmeyi" istediğini belirtiyor gençler! Sadece gitmek değil, "yerleşmek" istiyorlar. Buna gerekçe olarak işaretledikleri seçenekse daha çok "sosyal güvenlik koşulları daha iyi" (oran yüzde 42). "Ücret daha yüksek" nedenini ileri sürenlerin oranıysa yüzde 18.9'te kalıyor. Türkiye'nin geleceği için taşıdıkları umudu kendi geleceklerinde görmüyorlar
Dincilik ve milliyetçilik yanlış biliniyor!
Araştırmayla ilgili daha detaylı bilgi almak için gittiğimiz İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde ilk sorular Prof. Gülten Kazgan'a...
"Bu araştırmada sizi en çok şaşırtan ne oldu?" İşte cevap: "Çocukların sorulara verdiği 'Fikrim yok' cevapları. Özellikle sosyo- ekonomik ve siyasal bağlamdaki kavramlarda inanılmaz bir cahillik var. Bunun oranı bazı durumlarda yüzde 50'yi aşıyor. Örneğin 'Solculuk nedir sağcılık nedir size göre' diye soru sorduk, yüzde 50'den fazlası 'Fikrim yok' dedi!" Oysa eğitimleri epey yüksek. Yarıdan çoğu lise mezunu, önemli kısmı üniversite mezunu. Hatta yüksek lisans yapmış olanlar da var.
Prof. Kazgan'a göre denek kitlesi içinde aşırı sağ, aşırı dinci, aşırı milliyetçi kitle yüzde 15 civarında. Kendisini etnik kökenle tanımlayanlarsa yüzde 4 kadar. Bu durumu "Yani gençliğin yüzde 80'i aklı başında, sağlıklı. Ne yaptığını bilen kişiler" olarak yorumluyor. "Üç aşağı beş yukarı demokrasinin temel ilkeleriyle bağdaşmış bu çocuklar. Bunu -kavram yetersizlikleri baki olmak kaydıyla- özümsemişler."
Dikkat çekici diğer bulgulara gelince: Dörtte üçünden fazlası girişimci olmak istiyor. Oysa fiilen girişimcilik yapan yüzde 10-15 arası. Girişimcilik arzularını "başkasından emir almamak" talebiyle gerekçelendiriyorlar. Ama cevaplar girişimcilik için gerekli birtakım vasıfları da taşımadıklarını ortaya koyuyor. Prof. Kazgan "Yani ben yaratıcıyım, özgürlük peşindeyim diyor ama riziko taşımak, çalışanları yönetmek noktasına gelindiğinde çoğunluk 'Bende bu işler yok' gibi cevaplar veriyor" şeklinde sürdürüyor sözlerini.
Araştırmanın ilginç bir diğer bulgusu da, İstanbul'da yaşayan gençlerin medyayı "en az güvenilir" bulması (yüzde 70). Arkadaşlarıyla konuşmalarında siyaset pek az yer alıyor: Bu yönde bir soruya "Hayır" yanıtı verenler yüzde 67.4 gibi yüksek bir oran. Aileleriyle, eski kuşakla daha çok siyaset konuşuyorlar (yüzde 47.8 konuştuğunu belirtiyor).
İstanbul gençliğinin hangi kavramlara ilişkin, ne oranda "fikrim yok" yanıtı verdiğine gelinceÖzgürlük (21.6), eşitlik (20.3), sağcılık (53.3), solculuk (54.3), siyasi istikrar (59.9) ve ekonomik istikrar (51.3)
"Dincilik" ve milliyetçilik" ise gençlerin en yüksek oranda fikir sahibi olduğu, üstelik paralel fikirlere sahip oldukları kavramlar. Ancak Hilal Akgün bu sonuçları şöyle yorumluyor: "Ama milliyetçilik, 'kişinin ülkesini ve milletini sevmesi' biçiminde algılanıyor, dincilik kavramı da 'dindarlık' biçimindeAkgün'e göre bu ilginç. Çünkü bu kavramlarla ilgili yanlış bilgiler üzerinden fikir beyan ediyorlar ve hemen hepsi aynı şeyi yapıyor
Akgün'e göre bir diğer ilginç nokta da şu: "Özgürlük, ilköğretimde, lisede, üniversitede çok verilen bir kavram. Standart bir tanım veriliyor aslında; öz¬gürlük başkalarının sınırlarına zarar vermeden herkesin istediği şeyi yapma¬sıdır, diye. Ve bence herkes tarafından da biliniyor bu, ama yine de özgürlükle ilgili yaklaşık beşte bir oranında 'fikrim yok' yanıtı geliyor. Demek ki bu tanımı kabul etmiyor gençler, başka bîr şey arı¬yor!"
KAVRAMLARDAN YOKSUNLAR
Nevin Yurdsever Ateş giriyor söze ve "Kavramlardan o kadar yoksunlar ki, ekonomik istikrar sorulduğunda sadece yüzde 2'si net bir cevap bulabiliyor" diyor. Çalışmada İstanbul gençliğinin si¬yasal değerlerine yönelik bölüm Nevin Ateş tarafından yazılmış. Bu bölümde, gençlerin hangi siyaset ortamından beslendikleri, nasıl bir dışavurum gösterdikleri, seçim dönemlerindeki tavırları, var olan hükümetin ve ülkenin siyasi so¬runlarına ilişkin yaklaşımları, dış politika sorunlarına nasıl bir davranışta bulundukları ve 10 yıl sonraki Türkiye'ye ilişkin beklentilerinin ne olduğuna ilişkin konular yer alıyor. Devam ediyor Ateş, "Büyük bîr yüzdeyle gelir dağılımındaki adaletsizliğin düzeltilmesini istiyorlar. Ama ekonomik istikrarla gelir dağılımının düzelmesi arasında ciddi bir ilişki var, bu İlişkiyi göremiyorlar".
Ateş bu sözleriyle çok önemli bir gerçeğe işa¬ret etmiş oluyor böylece; A,B,C, D ya da Hiçbiri seçeneklerini işaretleyerek yeti¬şen gençler artık neden- sonuç ilişkisi kuramıyor! Analiz-sentez yapamıyor!
BAŞÖRTÜSÜNÜ DEMOKRATİK HAK OLARAK GÖRÜYORLAR
"İmam Hatip Liseleri ve türbanlılara olan yaklaşımları" içinse Nevin Ateş şunlan söylüyor:
"Hangi nedenle olursa olsun örneğin üniversitelerdeki kız öğrencilerin türbanla derslere girmesini demokratik haklar çerçevesinde değerlendiriyorlar. Yüzde 12'lik bir kesimse bunun laiklikle çeliştiğini söylüyor, imam Hatip Liseleri konusunda verilen cevaplara baktığınızda yüzde 40'a yakın bir kısmı bunun bir sorun olarak görülmesini hata olarak değerlendiriyor"
ATATÜRK VE ERDOĞAN
Sonuç olarak çelişkiler içinde bir gençlik tablosu ortaya çıkan. "Siyasette temsil edilmediğini" düşünüyor ama herhangi bir siyasi yapılanma içinde yer almayı istemiyor. "Ülkemizin en önemli sorunu" olarak AB'yi görüyor ama "Eğer kendisi ülkeyi yönetecek olsa" yapacağı ilk iş AB'ye ilişkin değil, işsizliği önlemeye yönelik. Ardından "eğitim"i ele alacak, onun ardından "gelir dağılımındaki adaletsizliği" düzeltecek. "Ülkede görmek istediğiniz üç siyasi lideri sıralayın" dendiğinde Tayip Erdoğan'ı (18.3), Mustafa Kemal'i (18.2) ve bazı sanatçı adlarını sayıyorlar (9.4)! Bu konuda "fikrim yok" diyenlerin oranıysa yüzde 19.2.
Aktüel
"Gelecek, sizsiniz" dendi durdu kuşaklar boyu gençlere. Şimdi araştırmalar virgülü kaldırıp, o iki kelimeyi birleştirerek, "Geleceksizsiniz" diyor. Bu habere konu olan İstanbul Gençliği-Gençlik Değerlerli Araştırması, 18-25 yaş arasını kapsıyor
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları'nca kitaplaştırılan çalışma, yine aynı üniversitenin Toplum, Ekonomi, Siyaset, Araştırma Merkezi TESAR tarafından 2004'te başlayan ve 1000 genç üzerinde yürütülen bir projenin sonucu. TESAR Müdürü Prof. Dr. Gülten Kazgan başkanlığında yürütülen ve profesyonel bir araştırma şirketinin gerçekleştirdiği anketlerle, anketlere yanıtlardan yola çıkarak hazırlanan tablolar yine Prof. Dr. Kazgan, Bilgi Üniversitesi Türk Devrim Tarihi Araştırma Merkezi akademisyenlerinden Doç. Dr. Nevin Yurdsever Ateş ve Yard. Doç.Dr. Hilal Akgün ile Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Arus Yumul tarafından yorumlanmış. Araştırmada öne çıkan ilginç sonuçlarsa belki hiç olmadığı kadar geleceği tartıştığımız bu günlerde birçok soruya yanıt olabilecek türden...
Araştırmaya katılan gençlerden yarıya yakını ( yüzde 48.3) "10 yıl sonra nasıl bir Türkiye bekliyorsunuz" sorusunu "Çok daha iyi bir Türkiye bekliyorum" diye yanıtlamış. Ama neredeyse aynı oranda da (yüzde 45.4) "Türkiye yerine gelişmiş bir ülkede çalışmayı ve yerleşmeyi" istediğini belirtiyor gençler! Sadece gitmek değil, "yerleşmek" istiyorlar. Buna gerekçe olarak işaretledikleri seçenekse daha çok "sosyal güvenlik koşulları daha iyi" (oran yüzde 42). "Ücret daha yüksek" nedenini ileri sürenlerin oranıysa yüzde 18.9'te kalıyor. Türkiye'nin geleceği için taşıdıkları umudu kendi geleceklerinde görmüyorlar
Dincilik ve milliyetçilik yanlış biliniyor!
Araştırmayla ilgili daha detaylı bilgi almak için gittiğimiz İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde ilk sorular Prof. Gülten Kazgan'a...
"Bu araştırmada sizi en çok şaşırtan ne oldu?" İşte cevap: "Çocukların sorulara verdiği 'Fikrim yok' cevapları. Özellikle sosyo- ekonomik ve siyasal bağlamdaki kavramlarda inanılmaz bir cahillik var. Bunun oranı bazı durumlarda yüzde 50'yi aşıyor. Örneğin 'Solculuk nedir sağcılık nedir size göre' diye soru sorduk, yüzde 50'den fazlası 'Fikrim yok' dedi!" Oysa eğitimleri epey yüksek. Yarıdan çoğu lise mezunu, önemli kısmı üniversite mezunu. Hatta yüksek lisans yapmış olanlar da var.
Prof. Kazgan'a göre denek kitlesi içinde aşırı sağ, aşırı dinci, aşırı milliyetçi kitle yüzde 15 civarında. Kendisini etnik kökenle tanımlayanlarsa yüzde 4 kadar. Bu durumu "Yani gençliğin yüzde 80'i aklı başında, sağlıklı. Ne yaptığını bilen kişiler" olarak yorumluyor. "Üç aşağı beş yukarı demokrasinin temel ilkeleriyle bağdaşmış bu çocuklar. Bunu -kavram yetersizlikleri baki olmak kaydıyla- özümsemişler."
Dikkat çekici diğer bulgulara gelince: Dörtte üçünden fazlası girişimci olmak istiyor. Oysa fiilen girişimcilik yapan yüzde 10-15 arası. Girişimcilik arzularını "başkasından emir almamak" talebiyle gerekçelendiriyorlar. Ama cevaplar girişimcilik için gerekli birtakım vasıfları da taşımadıklarını ortaya koyuyor. Prof. Kazgan "Yani ben yaratıcıyım, özgürlük peşindeyim diyor ama riziko taşımak, çalışanları yönetmek noktasına gelindiğinde çoğunluk 'Bende bu işler yok' gibi cevaplar veriyor" şeklinde sürdürüyor sözlerini.
Araştırmanın ilginç bir diğer bulgusu da, İstanbul'da yaşayan gençlerin medyayı "en az güvenilir" bulması (yüzde 70). Arkadaşlarıyla konuşmalarında siyaset pek az yer alıyor: Bu yönde bir soruya "Hayır" yanıtı verenler yüzde 67.4 gibi yüksek bir oran. Aileleriyle, eski kuşakla daha çok siyaset konuşuyorlar (yüzde 47.8 konuştuğunu belirtiyor).
İstanbul gençliğinin hangi kavramlara ilişkin, ne oranda "fikrim yok" yanıtı verdiğine gelinceÖzgürlük (21.6), eşitlik (20.3), sağcılık (53.3), solculuk (54.3), siyasi istikrar (59.9) ve ekonomik istikrar (51.3)
"Dincilik" ve milliyetçilik" ise gençlerin en yüksek oranda fikir sahibi olduğu, üstelik paralel fikirlere sahip oldukları kavramlar. Ancak Hilal Akgün bu sonuçları şöyle yorumluyor: "Ama milliyetçilik, 'kişinin ülkesini ve milletini sevmesi' biçiminde algılanıyor, dincilik kavramı da 'dindarlık' biçimindeAkgün'e göre bu ilginç. Çünkü bu kavramlarla ilgili yanlış bilgiler üzerinden fikir beyan ediyorlar ve hemen hepsi aynı şeyi yapıyor
Akgün'e göre bir diğer ilginç nokta da şu: "Özgürlük, ilköğretimde, lisede, üniversitede çok verilen bir kavram. Standart bir tanım veriliyor aslında; öz¬gürlük başkalarının sınırlarına zarar vermeden herkesin istediği şeyi yapma¬sıdır, diye. Ve bence herkes tarafından da biliniyor bu, ama yine de özgürlükle ilgili yaklaşık beşte bir oranında 'fikrim yok' yanıtı geliyor. Demek ki bu tanımı kabul etmiyor gençler, başka bîr şey arı¬yor!"
KAVRAMLARDAN YOKSUNLAR
Nevin Yurdsever Ateş giriyor söze ve "Kavramlardan o kadar yoksunlar ki, ekonomik istikrar sorulduğunda sadece yüzde 2'si net bir cevap bulabiliyor" diyor. Çalışmada İstanbul gençliğinin si¬yasal değerlerine yönelik bölüm Nevin Ateş tarafından yazılmış. Bu bölümde, gençlerin hangi siyaset ortamından beslendikleri, nasıl bir dışavurum gösterdikleri, seçim dönemlerindeki tavırları, var olan hükümetin ve ülkenin siyasi so¬runlarına ilişkin yaklaşımları, dış politika sorunlarına nasıl bir davranışta bulundukları ve 10 yıl sonraki Türkiye'ye ilişkin beklentilerinin ne olduğuna ilişkin konular yer alıyor. Devam ediyor Ateş, "Büyük bîr yüzdeyle gelir dağılımındaki adaletsizliğin düzeltilmesini istiyorlar. Ama ekonomik istikrarla gelir dağılımının düzelmesi arasında ciddi bir ilişki var, bu İlişkiyi göremiyorlar".
Ateş bu sözleriyle çok önemli bir gerçeğe işa¬ret etmiş oluyor böylece; A,B,C, D ya da Hiçbiri seçeneklerini işaretleyerek yeti¬şen gençler artık neden- sonuç ilişkisi kuramıyor! Analiz-sentez yapamıyor!
BAŞÖRTÜSÜNÜ DEMOKRATİK HAK OLARAK GÖRÜYORLAR
"İmam Hatip Liseleri ve türbanlılara olan yaklaşımları" içinse Nevin Ateş şunlan söylüyor:
"Hangi nedenle olursa olsun örneğin üniversitelerdeki kız öğrencilerin türbanla derslere girmesini demokratik haklar çerçevesinde değerlendiriyorlar. Yüzde 12'lik bir kesimse bunun laiklikle çeliştiğini söylüyor, imam Hatip Liseleri konusunda verilen cevaplara baktığınızda yüzde 40'a yakın bir kısmı bunun bir sorun olarak görülmesini hata olarak değerlendiriyor"
ATATÜRK VE ERDOĞAN
Sonuç olarak çelişkiler içinde bir gençlik tablosu ortaya çıkan. "Siyasette temsil edilmediğini" düşünüyor ama herhangi bir siyasi yapılanma içinde yer almayı istemiyor. "Ülkemizin en önemli sorunu" olarak AB'yi görüyor ama "Eğer kendisi ülkeyi yönetecek olsa" yapacağı ilk iş AB'ye ilişkin değil, işsizliği önlemeye yönelik. Ardından "eğitim"i ele alacak, onun ardından "gelir dağılımındaki adaletsizliği" düzeltecek. "Ülkede görmek istediğiniz üç siyasi lideri sıralayın" dendiğinde Tayip Erdoğan'ı (18.3), Mustafa Kemal'i (18.2) ve bazı sanatçı adlarını sayıyorlar (9.4)! Bu konuda "fikrim yok" diyenlerin oranıysa yüzde 19.2.

Aktüel