64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Gazeteci mi? Görevli mi?
Yazan: Necati DOĞRU 12 Mart, 2008 12:04:30
Bunu da yazmalıyız. Araya, “Edirne’de patlayan cerahat, Ankara’da gizlenen çıban, Askerin başına geçirilen ikinci çuval” konuları girdi.
Atladım.
Yazamadım.
İçime dert oldu.
Yüreğime, değirmen taşı gibi bir ağırlık geldi oturdu. Bu, gümüş kutu içinde pırlanta gibi duran 3 arkadaşımız: Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, “gazeteci midirler, yoksa devletin gazeteci kılığına sokup gizlediği görevlileri midirler?”
Önemli değil!
Diyebilirsiniz.
Ben önemsiyorum.
Çünkü bu 3 arkadaşımız basın dünyasının başarı grafikleri yüksek olduğu için genel yayın müdürleri ve gazete patronları tarafından çok tutulan 3 yazı emekçisidir.
Öyle görünüyorlar.
Biz onları “gazeteci-yazı emekçisi” olarak biliyoruz.
Fakat son verdikleri fotoğrafta; Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’in; “okurlarını aydınlatan” birer yazı emekçisinden çok; Çankaya’da Camlı Köşk’te ABD’nin Irak’a işgal sonrası Cumhurbaşkanı yaptığı Celal Talabani ile görüştürdüğü “Türk derin devletinin temsilcileri” oldukları izlenimi doğdu, okurun kafası karıştı.
Yanılıyor muyum?
Şu tabloya bakın:
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Türkiye’ye gelmiş, Atatürk’ün mezarına gitmiş, anı defterine; “Osmanlı toprağı olan Irak’ı bir ayrı devlet olarak tanıdığı için Atatürk’e teşekkür ederim” diye duygularını yazmış, Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan ile ikişer saat baş başa bir araya gelmişler; “Ankara-Washington-Bağdat”ın terör konusundaki politikalarını görüşmüşler.
Mesajlar alınmış.
Uyarılar verilmiş.
Geriye ne kalıyor?
Talabani’nin Türkiye’de yaşayan Türklere ve Kürtlere söyleyecek bir lafı varsa bunu yerli ve yabancı 40-50 gazetecinin katılacağı bir basın toplantısında dile getirmek, varsa sorulara cevap vermek kalıyor.
Nedendir, bilinmez.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler, “basın toplantısı” yapmak yerine Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand’ı Ankara’ya Camlı Köşk’e çağırtıp Talabani ile “hal ve hatır halvetine” soktular.
Fotoğrafları yayınlandı.
Görmüşsünüzdür.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile gazeteci Hasan Cemal, biri gazeteci diğeri Cumhurbaşkanı gibi değil “iki cumhurbaşkanı gibi” yan yana iki koltukta oturuyorlar. Karşı koltukta da yanlarında El Cezire temsilcisi, Cengiz Çandar ile Mehmet Ali Birand, gazeteci gibi değil; “Ankara-Washington-Bağdat siyasi ekseninden sorumlu devlet temsilcileri ve Talabani’nin meslektaşı” gibi dizilmiş.
Laflıyorlar.
Laf geliyor PKK’ya!
Bizimkiler PKK diyor. Talabani, “Pe... Ke... Ke...” diye telaffuz ediyor. Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand Talabani’ye, “Apo, hâlâ PKK’nın gerçek lideri mi” diye soruyor. Talabani de “Aynen öyle... Apo, Pe... Ke... Ke’nin gerçek lideridir. Apo isterse barış gelir...” diye cevap veriyor.
Ne demek istiyorlar?
Bizim gazeteci-siyasetçi-devletçilerle ABD’nin adamı, dünün aşiret lideri, bugünün Cumhurbaşkanı Celal Talabani, böyle bir halvet toplantısı yaparak bize neyi anlatmak istiyorlar? Talabani “PKK’nın gerçek lideri hâlâ Apo’dur” diyorsa ABD’nin kanaatini paylaşıyordur. Amerikalı çuvalcı generaller de zaten “PKK ile masaya oturun” diyor.
Gazeteci mi?
Devlet görevlisi mi?
İçime dert oldu. Bilelim.
Yazan: Necati DOĞRU 12 Mart, 2008 12:04:30
Bunu da yazmalıyız. Araya, “Edirne’de patlayan cerahat, Ankara’da gizlenen çıban, Askerin başına geçirilen ikinci çuval” konuları girdi.
Atladım.
Yazamadım.
İçime dert oldu.
Yüreğime, değirmen taşı gibi bir ağırlık geldi oturdu. Bu, gümüş kutu içinde pırlanta gibi duran 3 arkadaşımız: Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, “gazeteci midirler, yoksa devletin gazeteci kılığına sokup gizlediği görevlileri midirler?”
Önemli değil!
Diyebilirsiniz.
Ben önemsiyorum.
Çünkü bu 3 arkadaşımız basın dünyasının başarı grafikleri yüksek olduğu için genel yayın müdürleri ve gazete patronları tarafından çok tutulan 3 yazı emekçisidir.
Öyle görünüyorlar.
Biz onları “gazeteci-yazı emekçisi” olarak biliyoruz.
Fakat son verdikleri fotoğrafta; Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’in; “okurlarını aydınlatan” birer yazı emekçisinden çok; Çankaya’da Camlı Köşk’te ABD’nin Irak’a işgal sonrası Cumhurbaşkanı yaptığı Celal Talabani ile görüştürdüğü “Türk derin devletinin temsilcileri” oldukları izlenimi doğdu, okurun kafası karıştı.
Yanılıyor muyum?
Şu tabloya bakın:
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Türkiye’ye gelmiş, Atatürk’ün mezarına gitmiş, anı defterine; “Osmanlı toprağı olan Irak’ı bir ayrı devlet olarak tanıdığı için Atatürk’e teşekkür ederim” diye duygularını yazmış, Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan ile ikişer saat baş başa bir araya gelmişler; “Ankara-Washington-Bağdat”ın terör konusundaki politikalarını görüşmüşler.
Mesajlar alınmış.
Uyarılar verilmiş.
Geriye ne kalıyor?
Talabani’nin Türkiye’de yaşayan Türklere ve Kürtlere söyleyecek bir lafı varsa bunu yerli ve yabancı 40-50 gazetecinin katılacağı bir basın toplantısında dile getirmek, varsa sorulara cevap vermek kalıyor.
Nedendir, bilinmez.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler, “basın toplantısı” yapmak yerine Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand’ı Ankara’ya Camlı Köşk’e çağırtıp Talabani ile “hal ve hatır halvetine” soktular.
Fotoğrafları yayınlandı.
Görmüşsünüzdür.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile gazeteci Hasan Cemal, biri gazeteci diğeri Cumhurbaşkanı gibi değil “iki cumhurbaşkanı gibi” yan yana iki koltukta oturuyorlar. Karşı koltukta da yanlarında El Cezire temsilcisi, Cengiz Çandar ile Mehmet Ali Birand, gazeteci gibi değil; “Ankara-Washington-Bağdat siyasi ekseninden sorumlu devlet temsilcileri ve Talabani’nin meslektaşı” gibi dizilmiş.
Laflıyorlar.
Laf geliyor PKK’ya!
Bizimkiler PKK diyor. Talabani, “Pe... Ke... Ke...” diye telaffuz ediyor. Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand Talabani’ye, “Apo, hâlâ PKK’nın gerçek lideri mi” diye soruyor. Talabani de “Aynen öyle... Apo, Pe... Ke... Ke’nin gerçek lideridir. Apo isterse barış gelir...” diye cevap veriyor.
Ne demek istiyorlar?
Bizim gazeteci-siyasetçi-devletçilerle ABD’nin adamı, dünün aşiret lideri, bugünün Cumhurbaşkanı Celal Talabani, böyle bir halvet toplantısı yaparak bize neyi anlatmak istiyorlar? Talabani “PKK’nın gerçek lideri hâlâ Apo’dur” diyorsa ABD’nin kanaatini paylaşıyordur. Amerikalı çuvalcı generaller de zaten “PKK ile masaya oturun” diyor.
Gazeteci mi?
Devlet görevlisi mi?
İçime dert oldu. Bilelim.