Gazeller

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Gönlümüzde hoş lezzetler bırakan gazellerin köşesi , isteyen herkes paylaşımda bulunabilir...










Ganîdir aşk ile gönlüm ne mülküm ne menâlim var
Ne vasl-ı yâra handânam ne hicrândan melâlim var

Ne sağ olmak murâdımdır ne ölmekten kaçar cânım
Cihânda hasta-i aşk olalı bir hoşça hâlim var

Ben ol hayrân-ı aşkım ki yitirdim akl u idrâki
Ne âlemden haberdâram ne kendimden hayâlim var

Ne meyl-i külbe-i ahzân ne seyr-i sohbet-i yârân
Ne ta’n-ı zâhid-i nâdân ne ceng ü ne cidâlim var

Cihân fânidir ey Yahyâ Hüvel-Hayyü Hüvel-Bâkî
Değişmem atlas-ı çarha benim bir köhne şâlım var

Taşlıcalı Yahyâ

[Mal-mülk sahibi değilim; gönlüm aşk ile zengin. Yâra kavuşma arzusu da taşımıyorum, ayrılıktan gam çektiğim de yok.]

[Sağ olmak arzum da yok, ölmekten korkum da. Şu dünyada aşk hastası olduğumdan beri bir hoş haldeyim.]

[Aşkın hasıl ettiği hayranlıkla öylesine yitirdim ki aklı ve idrâki; âlemden de kendimden de haberim yok.]

[Hüzünler kulübesinde bulunma arzum olmadığı gibi; ham softa-kaba yobaz tipindeki sığ ve mürâî dindarı eleştirmeye de bakmam; kavga-gürültü içinde de değilim.]

[Her şey fânî; Bâkî olan yalnız Allah. Dilenci kıyafetini andıran elbisemi, paha biçilmez kumaşlara vermem ben. Rıza makamındayım.]

 

Ata Kızı

Angel Of Revenge
"Bir insanin kalbindeki sevgiyi bir kelime ile simgeleştirip bunu sevilene söylemesi hayatın olağan vakalarından biridir...Günümüzde; gülüm, aşkım, canım, hayatım, bitanem gibi anlamı müspet ama sıradan olan sözcükler bu olağan vakalarda kullanılmaktadır.Sıradan anlama sahip sözcükler dışında ise; kuşum, balım, böcegim, tırtılım gibi lakayt sözcükler de günümüzün anlamsızlığı içinde anlamlıymış gibi kullanılmaktadır.Peki eskiler sevilene sevgilerini hangi sözcüklerle ifade ederdi?..Gelin bu sorunun cevabını 14. yüzyılda Anadolu'da yaşamış olan Seyyit Nesimi'den alalım..."


GAZEL

Nigârım dilberim yârim nedîmim munîsim cânım
Refîkim hem-demim ömrüm revânım derde dermânım

Şehim mâhım dil-ârâmım hayâtım dirliğim ruhum
Penâhım maksadım meylim medârım fikrim u cânım

Kamer-çehre perî-rûyum zarîfim şûhum u şengim
Semen-bûyum gül-endâmım zihî serv-i gülistânım

Zarîfim nâziğim hûbum habîbim turfa mahbûbum
Hicâz'ım Ka'be vü Tûr'um behiştim hûr u rıdvânım

Gülüm reyhânım eşcârım abîrim anberim 'udum
Dürrüm mürvâridim kânım akîkim la'l u mercânım

Dil-efrûzum vefâ-dârım ciğer-sûzum cefâ-kârım
Hüdâvendim cihân-dârım emîrim beğim u hânım

Çerâğım şem'im ü nûrum ziyâ'ım yıldızım şemsim
Hezârım bülbülüm kebkim Nesîmî-i hoş-elhânım

NESİMİ
 

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Ne tende cân ile sensiz ümîd-i sıhhât olur
Ne cân bedende gâm-ı firkatûnle rahat olur
( Vücudumda sensiz ne can ve sağlık umudu olur. Ne de can bedenimde ayrılığın gamıyla rahat yüzü görür.)
Ne çâre var ki firâkunla eglenem bir dem
Ne tâli’üm meded eyler visâle fırsat olur
( Ne senin ayrılığın yüzünden bir an oturup kalmanın çaresi var ne de talihim yardım eder de sana kavuşma fırsatı bulabilirim.)
Ne şeb ki kûyuna yüz sürmesem o şeb ölürüm
Ne gün ki kâmetüni görmesem kıyâmet olur
(Hangi gece bulunduğun yerlere yüzümü sürmesem o gece ölürüm. Hangi günde selvi boyunu görmesem benim için kıyamet olur.)Kaynakwh webhatti.com: Kaynakwh webhatti.com:
Dil ise gitdi kesülmez hevâ-yı aşkundan
Nasîhat eyledüğümce beter melâmet olur
(Gönül ise elden giden aşkının arzusundan bir türlü vazgeçmiyor, ben nasihat ettikçe o daha beter rezil oluyor.)
Belâ budur ki alışdı belâlarunla gönül
Gamun da gelse bâ’is-i meserret olur
( Asıl belâ şu ki gönül belâlarınla alıştı.Şimdi gönüle gamın da gelse sevinç sebebi oluyor.)

Nedür bu tâli’ ile derdi Nef’î-i zârun
Ne şûhı sevse mülâyim dedükçe âfet olur
( Bu talihsiz ve zavallı Nef’î’nin çektiği dertler nedir? Hangi güzeli sevse ona yumuşak huylu ve uysal dedikçe bir afet kesiliyor.)

 

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Ağyâre nigâh etmediğin nâz sanırdım
Çok lutf imiş ol âşıka ben az sanırdım

Gamzen dili rüsvâ-yı cihân eyledi
Billâh ben ol âfeti hem-râz sanırdım

Seyr eylemesem âyînede aks-i cemâlin
Hüsn ile seni meh gibi mümtâz sanırdım

Ma'mûr idügin bilmez idim böyle harâbât
Mestâneleri hâne-ber-endâz sanırdım

Sihr etdiğini senden işitdim yine Nef'î
Yoksa sözünü hep senin i'câz sanırdım



AÇIKLAMA

Yabancıya bakmadığından ben nazlı sanırdım
Ama çok alakalıymış aşığa ben az sanırdım

Gülümsenle cihana beni rezil eyledin
Oysa ben seni en yakın arkadaşım sanırdım

Yüzünün aynadaki yansımsını görmesem
Güzellikde seni ay gibi seçkin sanırdım

Yapıcı olduğunu bilmezdim böyle harap olmuş
Sarhoşları seni ev yıkıcı sanırdım

Sihir yaptığı yeni senden işittim
Nef'i yoksa sözünü hep icaz* sanardım


 
Üst