Son günlerde şike iddialarıyla çalkalanan ülkemizde futbolda tam bir kaos ortamı hakim. Her güne yeni isimlerin savcılığa getirilme haberleriyle uyanıyoruz. Bir kısım taraftar tutuklananların aklanacağını, bir kısım taraftar da bu işe bulaşanların cezalandırılacağını düşünüyor. TFF ise bekleyip, alacağı kararın sorumluluğunu ya başka kurumlarla paylaşmaya çalışıyor ya da hararetin yatışmasını bekleyip üzerindeki baskının azalmasını ümit ediyor. Buraya kadar her şey kabul edilebilir. Fakat bir kısım taraftarın, ne kulüp, ne yönetici ne de futbolcu bazında bu soruşturmada adı geçmeyen Galatasaray'ı da bu işin içine çekmeye çalışması ya da en az kendileri kadar GS'ın da bu işleri yaptığını iddia etmeleri olayın vehametini bir kat daha arttırıyor. Özellikle bazı taraftarlar Galatasaray'a çamur atmakla kalmayıp 92-93 sezonundaki Galatasaray-Ankaragücü arasındaki 8-0'lık maçı şike belgesi olarak ortaya sürüyorlar. Peki gerçek bu yönde mi ? Ben de bu yüzden UltraAslan'ın yaptığı bir açıklamadan ALINTI yaptığım bu yazıyı paylaşarak bu işe bir son vermeyi diliyorum.
Galatasaray, o sezon Ankaragücü'nü İstanbul'da 3-0, Ankara'da, ligin son maçında 8-0 yendi. 11 gol attı, hiç gol yemedi. Averajla şampiyon oldu.. Beşiktaşlı taraftarlara göre, 'şaibeli şampiyon' oldu. Beşiktaş, o sezon Ankaragücü'nü İstanbul'da 4-0, Ankara'da, ligin bitimine haftalar kala 6-0 yendi. 10 gol attı, hiç gol yemedi. Averajla ikinci oldu... Yine Beşiktaşlılar'a göre, 'şerefli ikinci' oldu.
O sezon, son maçlardan önceki tabloya bakalım: Galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45... Beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43... Galatasaray'ın hem 2 gol artı averajı, hem de gol fazlası avantajı vardı. Son maçlarda, Galatasaray Ankaragücü'ne 2 fark yapsa, Beşiktaş'ın Gençlerbirliği'ne 5 fark yapması gerekiyordu. Yani averaja ihtiyacı olan Beşiktaş'tı. (+2 ondeyiz ve daha fazla attık yani bizim 5 farka Beşiktaş 8 fark atarsa sampiyon olacak ilk devre biz 5-0 ondeyiz Beşiktaş karsısında gencler 1-0 ondeki bizde gencler sattımı desek yani Beşiktaş 2. devre 8 gol atar diye mi biz 3 gol daha attık daha dogrusu Ankaragucu yedi soylenenler yani Galatasaray’ın 1992-93 sezonunun son haftasında Ankaragücü’nü 8-0 yenerek şampiyon olmasının ardından yugoslav kaleci Rade Zalad hep şikeyle birlikte anıldı. Ama o hep susmayı tercih ettiği için 10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. Herkes şike yaptığı ileri sürülen Ankaragücü kalecisi Zalad’ın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı. Ne zaman şike olayları konuşulsa Rade Zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı. O ise hiç konuşmadı ve Belgrad’taki sakin yaşantısına devam etti. Ta ki sporvizyon kendisini bulana kadar. son iki yıldır Sırbistan Karadağ Ümit Milli Takımı’nın kaleci antrenörlüğünü yapan Zalad’ı uzun uğraşlar neticesinde başkent Belgrad’ta bulduk. 1986’da Eskişehirspor’la türkiye serüvenine başlayan, Beşiktaş’ta süper performans göstermesine rağmen Ankaragücü’ne gönderilen ve o unutulmaz Galatasaray maçından sonra ülkeyi terk eden Zalad, şike olaylarından Sinan Engin’e, Beşiktaş’tan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında neden yer almadığına kadar birçok konuya açıklık getirdi. Galatasaray maçından önce Fikret ve Sinan Engin’le Beşiktaş’ın şampiyon olacağı konusunda fikir birliğine vardıklarını belirten Zalad, “Galatasaray karşılaşmasında oynamayanlar aslan oldu, biz ise sahtekâr...” diyerek önemli açıklamalarda bulundu.
1992-93 sezonunun son haftaları... Şampiyonluk yolunda Beşiktaş ile Galatasaray amansız bir mücadele veriyor. Takvimler 24 Mayıs 1993’ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. Ancak Ali Sami Yen’deki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya Galatasaray 63 puan ve 25 averajla lider, Beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. Doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. İki Ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. Heyecanla beklenen gün geliyor ve Galatasaray Ankara’da Ankaragücü’ne konuk oluyor, Beşiktaş da İnönü Stadı’nda Gençlerbirliği’ni ağırlıyor. Bunların üzerine bir de Gençlerbirliği Kemalettin ve Kazım’ı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. Kaleci Goran’ın bir hafta önceki Kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. Fakat Ankaragücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. Son haftalarda üst üste kazanılan Bakırköy (1-0), Gaziantep (2-1) ve Sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen Ankaragücü’nde as futbolcuların çoğu Galatasaray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. Daha doğrusu Türkiye’deki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. Maça çıkmayanlar arasında eski Beşiktaşlı Fikret ve sakat olan Sinan Engin de var. Ancak bir başka eski Beşiktaşlı Zalad ise kalede. maç başlıyor ve daha 35. dakikada Galatasaray 5-0 öne geçiyor. Devre arasında Zalad futbolu bırakıyor ve kaleye Arif geçiyor. Üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. Beşiktaş’ın İstanbul’daki 3-1’lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve Galatasaray şampiyon oluyor.
Sizi türkiye’ye prekazi mi getirmişti?
1986 senesinde ben priştina takımında kiralık olarak oynuyordum. Prekazi de Galatasaray’a transfer olmuştu. Bir gün ailesini ziyaret için Yugoslavya’ya gelmişti. Zaten biz Prekazi ile 8 yıl Partizan’da oynadığımız için çok iyi arkadaştık. Bana Türkiye’ye gelmek isteyip istemediğimi sordu. Sonra da Eskişehirspor’dan teklif geldi.
Beşiktaş’a geçişiniz Milutinoviç sayesinde mi oldu?
Eskişehirspor’da çok iyi bir sezon geçirdikten sonra Beşiktaş’a transfer oldum. Ancak ben geldiğimde Milutinoviç gitmiş, yerine Gordon Milne gelmişti. Beşiktaş’ta iki sezon üst üste 2. olduk. Türkiye Kupası finalinde Fenerbahçe’yi Ferdinand’ın attığı golle yenip kupayı kazandık. 1989-90 sezonunda ise Ankaragücü ile anlaştım ve 1993’e kadar ankara’da oynadım.
1992-93 sezonunun son haftasında Galatasaray ile ankara’da oynadığınız ve 8-0 yenildiğiniz maçı hatırlıyor musunuz?
Hatırlamaz olurmuyum. 20 yıllık profesyonel futbol yaşantımı o maçta noktaladım.
Neden?
Galatasaray maçında ilk yarı oynadım ve 5-0 öndelerdi. Hocamız Tınaz Tırpan’dı. İlk devre bitti, soyunma odasına girdik. Ben eldivenlerimi çıkartıp Tınaz hocaya verdim ve, “hoca buraya kadarmış. herkese teşekkür ediyorum. Güzel günlerim geçti; ama yarın gazetelerde bu maçla ilgili iğrenç yorumlar yapılacak. Ben futbolu bırakıyorum.” dedim. 2. yarıda kaleye Arif geçti. 3 tane de o yedi. Ama herkes o 8 golü benim yediğimi zannediyor.
Peki, o maçtan önce hiç şike teklifi geldi mi?
Kesinlikle almadım. Ama Galatasaray maçında ben takımdaki hiçbir arkadaşımı suçlamıyorum. Keşke ben o gün 4 penaltı kurtarsam, harika oynasam ve maçı kazansaydık. Ben hâlâ o maçı düşünüyorum. Şimdi Beşiktaş’ın menajeri olan Sinan Engin de Ankaragücü’nde oynuyordu. Bana Galatasaray maçından önce geldi ve, “Eğer sen bu maçta iyi oynarsan seni Beşiktaş’a kaleci antrenörü olarak alacaklar.” dedi. Ben de ona, “bana ne kaleci antrenörlüğünden.” dedim.
Neden Ankaragücü o kadar kötü oynadı?
Biz Galatasaray maçından önceki dört haftada üç galibiyet almış ve ligde kalmayı garantilemiştik. Özellikle Sarıyer’i yendikten sonra bütün takımda bir rehavet oldu. As oyuncuların çoğu ufak tefek bahanelerle idmanlara çıkmıyordu. Kendilerini hiç zorlamadılar. Zorladıklarında da adale çekmesini bahane edip idmanı bıraktılar. Ayak tenisi oynayıp maçı bekliyorlardı. Zaten Galatasaray maçından önce de tüm basın bu maçta şike olacağını yazarak gündem oluşturmuştu. Biz o maçı 2-0 kaybetsek de şike konuşulacaktı.
Yani, o maçtan önce takım arkadaşlarınız iyi hazırlanmadılar.
Evet. Ben 10 yıldır kendi kendime, “çok aptalmışım.” diyorum. Çünkü ben de sakatım deyip kulübede oturabilirdim. Ama ben futbolu çok seviyordum. Diğerleri gibi idman yapmamazlık etmedim. Sahaya çıkanlar sahtekâr oldu, çıkmayanlar aslan oldu.
Kadroda sen, Sinan Engin ve Fikret vardı. Üçünüz de Beşiktaş’ta oynamıştınız.
Evet. Sinan zaten birkaç hafta önceden beri sakattı. Fikret de o hafta “sakatım.” dedi. Biz zaten Beşiktaş şampiyon olsun istiyorduk.
Peki, sizin için 10 yıldır şike suçlaması yapılıyor. Neden bugüne kadar hiç konuşmadınız?
Kimse bana sormadı ki. hep kendi bildiklerini yazdılar. Ben Beşiktaşlıyım. Beşiktaş’ta tam 120 maç oynadım. Ben hiçbir zaman bu konulara girmek istemedim. Çünkü 1986’da Galatasaray-Eskişehir maçında Prekazi bana gol atmıştı, o zaman gazetelerde, “Prekazi’nin çocukluk arkadaşı olduğu için gol yiyor.” diye yazılar yazılmıştı. Ya kardeşim Prekazi, kariyerinde yüzün üzerinde frikik golü attı. Monaco’ya da orta sahadan attı. O zaman Monaco’nun kalecisi de mi şike yaptı?
Galatasaray maçında yediğiniz gollerde hatanız yok muydu?
Daha 35. dakikada 5-0 olmuştu. Belki 5. golde daha iyi hamle yapabilirdim. orta saha çizgisini biz belki de hiç geçemedik. Galatasaraylı futbolcular orta çizgiyi geçtiklerinde benimle karşı karşıya kalıyorlardı. Ama ben hayatım boyunca o maçta oynayan futbolcu arkadaşlarımı suçlamayacağım. Ben hata yapabilirim ama 20 yıllık futbol hayatım boyunca kötü niyetle sahaya çıkmadım. Maç 5-0 olduğu anda çok fena oldum. Çünkü yarın Türkiye’de neler olacağını biliyordum. Onun için devre arası futbolu bırakma kararı aldım.
Ben de buraya gelirken sizin için biraz önyargılıydım işin açıkçası.
Türkiye’de 7 yıl oynadım. En iyi yabancı kaleci seçildim, en az gol yiyen kaleci olarak sezon bitirdim. Eskişehir, Beşiktaş ve Ankaragücü’nde üç tane Başbakanlık kupası kazandım. Geriye dönüp baktığımda yaptıklarımla gurur duyuyorum. Çünkü yüzde bir milyar biliyorum ki ben hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadım.
Sana karşı Türk medyası neden cephe alsın ki?
O dönemlerde Yugoslavya’da savaş çıkmıştı ve Türkiye’deki gazeteler benim aleyhimde çok politik haberler yapıyordu. Benim çocuğum Ankara’da doğdu. Türkiye’yi kendi ülkemden ayırmıyorum. ama benim aleyhimde, “Sırp askerlerine yardım yapıyor. Silah alıyor.” diye de yazdılar. Benim müslümanlara karşı en küçük bir saygısızlığım ve kötülüğüm mü oldu ki? Olmadı.
100. yıl anısına yaptırılan ve Beşiktaş’ta forma giymiş bütün futbolcuların isimlerinin yazılı olduğu formada sizin adınız yoktu.
Hayatım boyunca en büyük acıyı o gün çektim. Bunu kim yaptıysa günahını da o çeksin. Ben beşiktaş formasıyla tam 120 tane maç oynadım. Bunlar tarihte yazılı. Ben o dönemde ligde en çok maç oynayan yabancı oldum. İki yıl boyunca bir dakika bile eksiğim yok. Bütün maçları oynadım. Bunu yapan yöneticiyi de biliyorum. Ben Beşiktaş’ta oynarken Galatasaray maçlarında Prekazi ile selamlaşamıyordum. Çünkü o zamanlar yönetici olan insan beni şike yapmakla suçluyordu. Sinan Engin de Ankaragücü’ndeydi ve bütün olup bitenleri biliyordu.
Türkiye’de ne zaman şike olayları konuşulsa hep sizin adınız gündeme geliyor. Peki, Sinan Engin tüm olup bitenleri neden hiç açıklamadı?
Açıklamıyor, çünkü şu anda Beşiktaş’tan ekmek yiyor. Nasıl olsa Zalad 2 bin kilometre uzakta, duymaz, görmez zannediyor, ondan konuşmuyor. Sinan’la her zaman iyi diyaloglarım oldu. Geçen sene o formalar yapılırken Sinan konuşabilirdi; ama yönetimle karşı karşıya gelmek istemedi. Üç-beş maç forma giyenlere saygı gösteriyorlarsa, benim 120 maçıma daha çok saygı duymaları gerekirdi.
Hiç şikeyle karşı karşıya geldiğiniz olmadı mı?
1990-91 sezonuydu. Fenerbahçe ile Beşiktaş çekişiyor. Ankaragücü de Fenerbahçe ile İstanbul’da oynayacak. O hafta da annem ve kayınvalidem Belgrad’tan geliyordu. Onları karşılamaya gittim. Sonra da Beşiktaşlı olan çok iyi bir dostumla yemek yedik. Yemek esnasında ismini veremeyeceğim dostum bana o dönemler Beşiktaş’ın popüler yöneticilerinden birinin çekini uzattı. Çekin üzeri boştu. Dostum, “eğer f.bahçe maçında iyi oynayıp gol yemezsen, çeki kendin dolduracakmışsın.” dedi. Yemek masasında daha çorbalarımızı içiyorduk ve ben hanımla anneme, “kalkın, toparlanın, hemen Ankara’ya gidiyoruz.” dedim ve çeki yırtıp attım. “Ben paramı kulübümden alıyorum. söyle o yöneticiye o parayı kimsesiz çocuklara versin.” deyip Ankara’ya döndüm.
Ayni hafta Besiktas Genclerbirligini 3-1 yenmistir. Fakat o zamanki olaylarda diger bir ilginclik , mactan sonra o zamanlar Genclerbirligi sonradan Fenerbahce formasini giyen Kemalettin isimli futbolcunun bir gazeteye 'Besiktas maci satin almisti biz vermedik, bunu goren antrenorumde oynayan arkadaşları 2.yarida oyundan aldi' seklinde aciklamada bulunmasidir. Bu da unutturulmak istenen, hic uzerinde durulmayan bir hadisedir.
Ayni Ankaragucu'nun o sezon Karsiyaka'ya 5-0 , Besiktas'a 6-0 yenilmesi sadece tesaduflerden ibarettir.
Galatasaray, o sezon Ankaragücü'nü İstanbul'da 3-0, Ankara'da, ligin son maçında 8-0 yendi. 11 gol attı, hiç gol yemedi. Averajla şampiyon oldu.. Beşiktaşlı taraftarlara göre, 'şaibeli şampiyon' oldu. Beşiktaş, o sezon Ankaragücü'nü İstanbul'da 4-0, Ankara'da, ligin bitimine haftalar kala 6-0 yendi. 10 gol attı, hiç gol yemedi. Averajla ikinci oldu... Yine Beşiktaşlılar'a göre, 'şerefli ikinci' oldu.
O sezon, son maçlardan önceki tabloya bakalım: Galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45... Beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43... Galatasaray'ın hem 2 gol artı averajı, hem de gol fazlası avantajı vardı. Son maçlarda, Galatasaray Ankaragücü'ne 2 fark yapsa, Beşiktaş'ın Gençlerbirliği'ne 5 fark yapması gerekiyordu. Yani averaja ihtiyacı olan Beşiktaş'tı. (+2 ondeyiz ve daha fazla attık yani bizim 5 farka Beşiktaş 8 fark atarsa sampiyon olacak ilk devre biz 5-0 ondeyiz Beşiktaş karsısında gencler 1-0 ondeki bizde gencler sattımı desek yani Beşiktaş 2. devre 8 gol atar diye mi biz 3 gol daha attık daha dogrusu Ankaragucu yedi soylenenler yani Galatasaray’ın 1992-93 sezonunun son haftasında Ankaragücü’nü 8-0 yenerek şampiyon olmasının ardından yugoslav kaleci Rade Zalad hep şikeyle birlikte anıldı. Ama o hep susmayı tercih ettiği için 10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. Herkes şike yaptığı ileri sürülen Ankaragücü kalecisi Zalad’ın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı. Ne zaman şike olayları konuşulsa Rade Zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı. O ise hiç konuşmadı ve Belgrad’taki sakin yaşantısına devam etti. Ta ki sporvizyon kendisini bulana kadar. son iki yıldır Sırbistan Karadağ Ümit Milli Takımı’nın kaleci antrenörlüğünü yapan Zalad’ı uzun uğraşlar neticesinde başkent Belgrad’ta bulduk. 1986’da Eskişehirspor’la türkiye serüvenine başlayan, Beşiktaş’ta süper performans göstermesine rağmen Ankaragücü’ne gönderilen ve o unutulmaz Galatasaray maçından sonra ülkeyi terk eden Zalad, şike olaylarından Sinan Engin’e, Beşiktaş’tan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında neden yer almadığına kadar birçok konuya açıklık getirdi. Galatasaray maçından önce Fikret ve Sinan Engin’le Beşiktaş’ın şampiyon olacağı konusunda fikir birliğine vardıklarını belirten Zalad, “Galatasaray karşılaşmasında oynamayanlar aslan oldu, biz ise sahtekâr...” diyerek önemli açıklamalarda bulundu.
1992-93 sezonunun son haftaları... Şampiyonluk yolunda Beşiktaş ile Galatasaray amansız bir mücadele veriyor. Takvimler 24 Mayıs 1993’ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. Ancak Ali Sami Yen’deki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya Galatasaray 63 puan ve 25 averajla lider, Beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. Doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. İki Ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. Heyecanla beklenen gün geliyor ve Galatasaray Ankara’da Ankaragücü’ne konuk oluyor, Beşiktaş da İnönü Stadı’nda Gençlerbirliği’ni ağırlıyor. Bunların üzerine bir de Gençlerbirliği Kemalettin ve Kazım’ı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. Kaleci Goran’ın bir hafta önceki Kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. Fakat Ankaragücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. Son haftalarda üst üste kazanılan Bakırköy (1-0), Gaziantep (2-1) ve Sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen Ankaragücü’nde as futbolcuların çoğu Galatasaray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. Daha doğrusu Türkiye’deki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. Maça çıkmayanlar arasında eski Beşiktaşlı Fikret ve sakat olan Sinan Engin de var. Ancak bir başka eski Beşiktaşlı Zalad ise kalede. maç başlıyor ve daha 35. dakikada Galatasaray 5-0 öne geçiyor. Devre arasında Zalad futbolu bırakıyor ve kaleye Arif geçiyor. Üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. Beşiktaş’ın İstanbul’daki 3-1’lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve Galatasaray şampiyon oluyor.
Sizi türkiye’ye prekazi mi getirmişti?
1986 senesinde ben priştina takımında kiralık olarak oynuyordum. Prekazi de Galatasaray’a transfer olmuştu. Bir gün ailesini ziyaret için Yugoslavya’ya gelmişti. Zaten biz Prekazi ile 8 yıl Partizan’da oynadığımız için çok iyi arkadaştık. Bana Türkiye’ye gelmek isteyip istemediğimi sordu. Sonra da Eskişehirspor’dan teklif geldi.
Beşiktaş’a geçişiniz Milutinoviç sayesinde mi oldu?
Eskişehirspor’da çok iyi bir sezon geçirdikten sonra Beşiktaş’a transfer oldum. Ancak ben geldiğimde Milutinoviç gitmiş, yerine Gordon Milne gelmişti. Beşiktaş’ta iki sezon üst üste 2. olduk. Türkiye Kupası finalinde Fenerbahçe’yi Ferdinand’ın attığı golle yenip kupayı kazandık. 1989-90 sezonunda ise Ankaragücü ile anlaştım ve 1993’e kadar ankara’da oynadım.
1992-93 sezonunun son haftasında Galatasaray ile ankara’da oynadığınız ve 8-0 yenildiğiniz maçı hatırlıyor musunuz?
Hatırlamaz olurmuyum. 20 yıllık profesyonel futbol yaşantımı o maçta noktaladım.
Neden?
Galatasaray maçında ilk yarı oynadım ve 5-0 öndelerdi. Hocamız Tınaz Tırpan’dı. İlk devre bitti, soyunma odasına girdik. Ben eldivenlerimi çıkartıp Tınaz hocaya verdim ve, “hoca buraya kadarmış. herkese teşekkür ediyorum. Güzel günlerim geçti; ama yarın gazetelerde bu maçla ilgili iğrenç yorumlar yapılacak. Ben futbolu bırakıyorum.” dedim. 2. yarıda kaleye Arif geçti. 3 tane de o yedi. Ama herkes o 8 golü benim yediğimi zannediyor.
Peki, o maçtan önce hiç şike teklifi geldi mi?
Kesinlikle almadım. Ama Galatasaray maçında ben takımdaki hiçbir arkadaşımı suçlamıyorum. Keşke ben o gün 4 penaltı kurtarsam, harika oynasam ve maçı kazansaydık. Ben hâlâ o maçı düşünüyorum. Şimdi Beşiktaş’ın menajeri olan Sinan Engin de Ankaragücü’nde oynuyordu. Bana Galatasaray maçından önce geldi ve, “Eğer sen bu maçta iyi oynarsan seni Beşiktaş’a kaleci antrenörü olarak alacaklar.” dedi. Ben de ona, “bana ne kaleci antrenörlüğünden.” dedim.
Neden Ankaragücü o kadar kötü oynadı?
Biz Galatasaray maçından önceki dört haftada üç galibiyet almış ve ligde kalmayı garantilemiştik. Özellikle Sarıyer’i yendikten sonra bütün takımda bir rehavet oldu. As oyuncuların çoğu ufak tefek bahanelerle idmanlara çıkmıyordu. Kendilerini hiç zorlamadılar. Zorladıklarında da adale çekmesini bahane edip idmanı bıraktılar. Ayak tenisi oynayıp maçı bekliyorlardı. Zaten Galatasaray maçından önce de tüm basın bu maçta şike olacağını yazarak gündem oluşturmuştu. Biz o maçı 2-0 kaybetsek de şike konuşulacaktı.
Yani, o maçtan önce takım arkadaşlarınız iyi hazırlanmadılar.
Evet. Ben 10 yıldır kendi kendime, “çok aptalmışım.” diyorum. Çünkü ben de sakatım deyip kulübede oturabilirdim. Ama ben futbolu çok seviyordum. Diğerleri gibi idman yapmamazlık etmedim. Sahaya çıkanlar sahtekâr oldu, çıkmayanlar aslan oldu.
Kadroda sen, Sinan Engin ve Fikret vardı. Üçünüz de Beşiktaş’ta oynamıştınız.
Evet. Sinan zaten birkaç hafta önceden beri sakattı. Fikret de o hafta “sakatım.” dedi. Biz zaten Beşiktaş şampiyon olsun istiyorduk.
Peki, sizin için 10 yıldır şike suçlaması yapılıyor. Neden bugüne kadar hiç konuşmadınız?
Kimse bana sormadı ki. hep kendi bildiklerini yazdılar. Ben Beşiktaşlıyım. Beşiktaş’ta tam 120 maç oynadım. Ben hiçbir zaman bu konulara girmek istemedim. Çünkü 1986’da Galatasaray-Eskişehir maçında Prekazi bana gol atmıştı, o zaman gazetelerde, “Prekazi’nin çocukluk arkadaşı olduğu için gol yiyor.” diye yazılar yazılmıştı. Ya kardeşim Prekazi, kariyerinde yüzün üzerinde frikik golü attı. Monaco’ya da orta sahadan attı. O zaman Monaco’nun kalecisi de mi şike yaptı?
Galatasaray maçında yediğiniz gollerde hatanız yok muydu?
Daha 35. dakikada 5-0 olmuştu. Belki 5. golde daha iyi hamle yapabilirdim. orta saha çizgisini biz belki de hiç geçemedik. Galatasaraylı futbolcular orta çizgiyi geçtiklerinde benimle karşı karşıya kalıyorlardı. Ama ben hayatım boyunca o maçta oynayan futbolcu arkadaşlarımı suçlamayacağım. Ben hata yapabilirim ama 20 yıllık futbol hayatım boyunca kötü niyetle sahaya çıkmadım. Maç 5-0 olduğu anda çok fena oldum. Çünkü yarın Türkiye’de neler olacağını biliyordum. Onun için devre arası futbolu bırakma kararı aldım.
Ben de buraya gelirken sizin için biraz önyargılıydım işin açıkçası.
Türkiye’de 7 yıl oynadım. En iyi yabancı kaleci seçildim, en az gol yiyen kaleci olarak sezon bitirdim. Eskişehir, Beşiktaş ve Ankaragücü’nde üç tane Başbakanlık kupası kazandım. Geriye dönüp baktığımda yaptıklarımla gurur duyuyorum. Çünkü yüzde bir milyar biliyorum ki ben hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadım.
Sana karşı Türk medyası neden cephe alsın ki?
O dönemlerde Yugoslavya’da savaş çıkmıştı ve Türkiye’deki gazeteler benim aleyhimde çok politik haberler yapıyordu. Benim çocuğum Ankara’da doğdu. Türkiye’yi kendi ülkemden ayırmıyorum. ama benim aleyhimde, “Sırp askerlerine yardım yapıyor. Silah alıyor.” diye de yazdılar. Benim müslümanlara karşı en küçük bir saygısızlığım ve kötülüğüm mü oldu ki? Olmadı.
100. yıl anısına yaptırılan ve Beşiktaş’ta forma giymiş bütün futbolcuların isimlerinin yazılı olduğu formada sizin adınız yoktu.
Hayatım boyunca en büyük acıyı o gün çektim. Bunu kim yaptıysa günahını da o çeksin. Ben beşiktaş formasıyla tam 120 tane maç oynadım. Bunlar tarihte yazılı. Ben o dönemde ligde en çok maç oynayan yabancı oldum. İki yıl boyunca bir dakika bile eksiğim yok. Bütün maçları oynadım. Bunu yapan yöneticiyi de biliyorum. Ben Beşiktaş’ta oynarken Galatasaray maçlarında Prekazi ile selamlaşamıyordum. Çünkü o zamanlar yönetici olan insan beni şike yapmakla suçluyordu. Sinan Engin de Ankaragücü’ndeydi ve bütün olup bitenleri biliyordu.
Türkiye’de ne zaman şike olayları konuşulsa hep sizin adınız gündeme geliyor. Peki, Sinan Engin tüm olup bitenleri neden hiç açıklamadı?
Açıklamıyor, çünkü şu anda Beşiktaş’tan ekmek yiyor. Nasıl olsa Zalad 2 bin kilometre uzakta, duymaz, görmez zannediyor, ondan konuşmuyor. Sinan’la her zaman iyi diyaloglarım oldu. Geçen sene o formalar yapılırken Sinan konuşabilirdi; ama yönetimle karşı karşıya gelmek istemedi. Üç-beş maç forma giyenlere saygı gösteriyorlarsa, benim 120 maçıma daha çok saygı duymaları gerekirdi.
Hiç şikeyle karşı karşıya geldiğiniz olmadı mı?
1990-91 sezonuydu. Fenerbahçe ile Beşiktaş çekişiyor. Ankaragücü de Fenerbahçe ile İstanbul’da oynayacak. O hafta da annem ve kayınvalidem Belgrad’tan geliyordu. Onları karşılamaya gittim. Sonra da Beşiktaşlı olan çok iyi bir dostumla yemek yedik. Yemek esnasında ismini veremeyeceğim dostum bana o dönemler Beşiktaş’ın popüler yöneticilerinden birinin çekini uzattı. Çekin üzeri boştu. Dostum, “eğer f.bahçe maçında iyi oynayıp gol yemezsen, çeki kendin dolduracakmışsın.” dedi. Yemek masasında daha çorbalarımızı içiyorduk ve ben hanımla anneme, “kalkın, toparlanın, hemen Ankara’ya gidiyoruz.” dedim ve çeki yırtıp attım. “Ben paramı kulübümden alıyorum. söyle o yöneticiye o parayı kimsesiz çocuklara versin.” deyip Ankara’ya döndüm.
Ayni hafta Besiktas Genclerbirligini 3-1 yenmistir. Fakat o zamanki olaylarda diger bir ilginclik , mactan sonra o zamanlar Genclerbirligi sonradan Fenerbahce formasini giyen Kemalettin isimli futbolcunun bir gazeteye 'Besiktas maci satin almisti biz vermedik, bunu goren antrenorumde oynayan arkadaşları 2.yarida oyundan aldi' seklinde aciklamada bulunmasidir. Bu da unutturulmak istenen, hic uzerinde durulmayan bir hadisedir.
Ayni Ankaragucu'nun o sezon Karsiyaka'ya 5-0 , Besiktas'a 6-0 yenilmesi sadece tesaduflerden ibarettir.
Sadece bilgilendirme amacıyla yazılmıştır. Türkiye'nin de bu konu hakkındaki hatalarını, davranışlarını içermektedir.