kuzay
Pesimist
- Katılım
- 2 Nis 2007
- Mesajlar
- 28,387
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bir şirkete iş görüşmesine gittiğimde iş başvuru formuna memleket bölümüne "Kızılcahamam" yazınca yanımdaki 24 lü yaşlardaki genç bir çocuk Kızılcahamam lı olduğunu söyledi ve tanıştık. Muhabbet etmeye başladık? Birbirimize sorular soruyorduk. Laf askerliğe gelince birliğinin Malatya da olduğunu (1998 yılı) ama şoför olduğu için malatyada fazlakalmadığını Tunceli Bingöl ve bir çok şehirde dolaştığını söyledi. Askerde rahatsızlanmış. Ne rahatsızlığı diye sorduğumda psikolojik dedi. Neden dedim. Anlatmaya başladı. pkk ya ağır darbeler indiren Bolu Komando tugayı Tunceli de dağ bayır demeden dolaşırken bu arkadaş da şoför olarak tugayla beraber gezmiş. Bir zaman 2-3 bin kişilik tabur konvoy halinde munzur dağlarında gezerken dağlardan birinin tepesine kadar kıvrıla kıvrıla bir yol çıkıyormuş. Yol yeni yapılmış (stabilize veya asvalt bilemiyorum orasını) en son zirveye çıktıklarında Boş bir şantiye ve iş makinaları görmüşler. İyice yaklaşınca da çalışan işçilerin ve mühendislerim delik deşik vücutlarıyla karşılaşmışlar. Konvoy harekata başlamış. Munzur vadisinin çok dar bir yerine gelince ( yolun bir tarafı yamaç bir tarafı uçurummuş. Arkadaş oranın ismini Aliboğazı diye bir isim olarak söyledi tam hatırlamıyorum. Tuncelili arkadaşlar varsa forumda beni doğulyabiliriler isim konusunda) silah sesleri duymuşlar. konvoy durmuş. konvoyun arkadan 6 asker taşıyan kamyonu delik deşik olmuş, (sonradan gidip baktıklarında ölü askerler ve şoförler görmüşler. ateş uçurumun aşağısından açılmış. Hatta kurşunlardan biri şoförün birinin gırtlağından dikine girmiş başının tepesinden çkmış, başındaki kaska takılı kalmış mermi) . Orada karşı Ateşe başlamışlar bizim tugay. Tahmini 100 kadar bir terörist grubuyla karşı karşıyalarmış. Arkadaş diyorki ilk ateş sırasında kaskatı kalmış. Resmen kitlenmiş. Sonra telsizden annons yapıp hava desteği istemişler. Kobra helikopterler gelince pkk lılar kaçmaya başlamışlar. Tabii tugayda ateş ediyormuş ama tuzağa düşüp kıstırılmış ve sık ormanların arasında gözükmeyen hedefe açık mevziden ateş edince hiç bir işe yaramıyormuş. Ama Kobra helikopterlerin termal kamerası olduğu için pkk lıları avlamaya başlamışlar. Arkadaş şöyle diyor:" Biz dürbünle görebildiğimiz pkklıları izliyoruz. !4-15 yaşlarında bir kız çocuğu gözümüze çarptı. Elinde kaleşnikof kayalardan çaprazlamasına sekerek kaçıyordu. Hareketleri çok kıvraktı. O yaştaki bir kız çocuğunun o hız ve çeviklikte kayalardan atlayarak kaçması bizi hayretlere düşürdü."
Kobra pilotu o kızı farketmiş büyük kalibreli topu (sanırım uçaksavar mermisi gibi bir şey atıyor) kıza yöneltmiş. Kız bir söğüt ağcının arkasına saklanmış. Tabi termal kameralı Kobra pilotu oraya ateş açmış. Açılan ateş söğüt ağacını enlemesine ikiye biçmiş. Sonradan oraya gittiklerinde kızın paramparça olmuş cesedini görmüşler. Kafasının üst kısmı da uçmuş kızın. Çatışma sona ermiş 13 kadar pkk lı ölü ele geçmiş. Teröristler takibe alınmış hava destekli. Anlattığına göre bölüğün biri munzur vadisinde kaybolmuş. Bolu komando tugayından bir tabur komutanı Ali binbaşı diye biri varmış, kaybolan bölüğün izine rastlamışlar ve bölüğün pusuya düşürüldüğünü görmüşler. Feci bir manzarayla karşılaşmışlar. Askerlerin çoğunun beyinleri felan dağılmış. Bir yüzbaşıyı da ağır yaralı halde bulmuşlar. O yüzbaşıyı ve yaralı askerleri helikopterler hastaneye taşımışlar. (sanırım devletimiz büyük kayıpları moralimiz bozulmasın diye ya haber vermiyor ya da sayıyı azlaltarak söylüyor.) ordaki askerlerin çoğu delirmiş. Arkadaş da konvoy tuzağında öncü kamyonda şoförmüştü. arkadaki kamyonlar taranınca "Ya bende herzamanki gibi arkada olsaydım da ölseydim" diye rahatsızlanmış. Ali binbaşı ( olay Tunceli ovacıkta geçiyor) çok sinirlenmiş. Çevrede 4-5 köy varmış. Tahminen pkklılar da o köylerdenmiş. Ali binbaşı taburla köyleri basmış , köylüleri evlerden çıkartıp 4-5 köyü ateşe vermiş. ( bu gibi olaylar bilindiği üzere avrupa insan hakları mahkemesinde görüşülüyor fakat gerillalarla mücedale etmenin yöntemlerinden biri de bu. İngiltere Amerika daha dehşetini yapıyor teröristlerle mücedale ederken). Köylüler ovacığa göçe zorlanmış. Tabii operasyonlar devam ediyor, Alibinbaşı pkk nın kara listesinde. 3 gün dağlarda pkk nın izini aramışlar. Konaklıyorlarmış mataralarında suları bitmiş. Su buluyorlarmış ama içmek yasak. Sular zehirli olabilirlermiş. 3 gün su içmemişler. Çok bitkin bir halde bir köye girmiş tabur. Köylüleri meydana toplamışlar. Sudan önce köylülere içirmişler. 3 saat beklemişler köylülere bi şey olmayınca tabur kana kana su içmiş. Yiyecek felan almışlar köyden. Akşam yatamıyorlarmış. Akrepler çiyanlar yılanlar nerdeyse tropikal bölgelerinki kadar tehlikelilermiş. Askerin biri yayvan bir yassı taşın üstüne oturmuş. Altında yılan varmış, karanlıkta sokmuş onu. Helikopter çağırmışlar telsizden , helikopter almış götürmüş o askeri hastaneye. Uyumadan önce mercimek kadar bir ilaç alıyorlarmış, eğer uykudayken yılan veya çiyan akrep sokarsa vücutu tam kurtarmıyormuş o ilaç ama vücut direncini artırıyormuş. Daha sonra ali binbaşının bir takımla kaybolduğunu öğrenmişler. Ve aramalar sonucunda Ali binbaşının ve başka askerlerin cesedini bulmuşlar. Ali binbaşının başını gövdesinden ayırmışlar öğrendiklerine göre başıyla bir top gibi oynamışlar. (Anlatılanlar bölük pörçük olduğu için anlatılanlar size ve bana kopuk hayal ürünü gibi gelebilir ama anlatan arkadaş cahil saf bir köylü çocuğu)
İşte böyle arkadaşlar. Sizinde böyle duyduğunuz askerlik anıları varsa burada paylaşalım. O gencin anlattıklarını dinleyince askerliğini havacı olarak yapmış biri olarak asla hakiki bir vatan vazifesi yapmadığımı anladım. Benim yaptığım askerlik piknik gibi kalır o komandoların yaptıkları yanında. Halimize ne kadar şükretsek azdır.
Ha O nun anlattığı bir şey daha aklıma geldi. Yayan operasyona çıktıklarında üzerlerinde dağlık techizat çelik yelekle dolaşmak çok zormuş. Bayır yukarı çıkarken iyiydi de diyor bayır aşağı inerken kontrolünü kaybedip yuvarlanan aşağı kayan çok oluyormuş. Aşağı inerken bacaklarda derman kalmıyormuş, bacaklar titriyormuş. Çünkü dik yamaçlardan aşağı inerken bacaklar hem ağırlık taşıyorlar hem de düşmemek için dengeyi kaybetmemek için ek efor sarfediyormuş.
Yorum sizin...
alıntıdır....