- Katılım
- 3 Şub 2006
- Mesajlar
- 6,597
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 118
Acaba her kendine ben müslümanım diyen müslüman mıdır?
Allaha ibadet ediyorum diyen her kişinin ibadetini Allah acaba kabul eder mi?
Nuh (a.s)dan Rasulullaha kadar insanların çoğu Allaha inandıklarını ve Ona ibadet ettiklerini iddia etmişlerdir. Fakat Allah onların ne ibadetlerini ne de imanlarını kabul etmiştir. Onların yaptıkları ibadetleri geçersiz saymış ve onlara gerçek imanı ve ibadeti öğretmek için rasuller göndermiştir.
İnsanların Allah katındakı değeri ibadetlerinin çokluğuyla değil de yaptıkları ibadetlerin Allahın razı olduğu ve istediği şekilde olmasıyla ölçülür.
Nitekim Rasulullah (s.a.s) zamanındaki ehli kitap Allaha (c.c) çokça ibadet etmelerine ve Ona iman ettiklerini iddia etmelerine rağmen Allah (c.c) onların ne imanını ne de ibadetini kabul etti. Hatta onları müşrik ve kafir olarak isimlendirdi.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
De ki: Ey kitap ehli! Siz Tevratı, İncili ve Rabbinizden size indirileni (Kuranı) uygulamadıkça bir esas üzerinde değilsiniz. (Maide: 68.) Gerek Rasulullah (s.a.s) zamanındaki müşrikler, gerek Rasulullahtan önceki müşrikler Allahın yaratıcı olduğunu, herşeyi yoktan varettiğini ve rızık verici olduğunu kabul ediyorlardı. Fakat Allah (c.c) onların bu inançlarına rağmen müslüman olmadık larını, bilakis müşrik olduklarını ve sonsuza kadar da cehennemde kalacaklarını bildirmiştir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Ey Muhammed! De ki: Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım yeryüzü ve oradakiler kimindir?
Allahındır diyecekler. O halde hiç düşünmez misiniz? de.
Yedi göğün Rabbi ve yüce arşın Rabbi kimdir? de.
Allahdır diyecekler. O halde hiç sakınmaz mısınız (korkmaz mısınız)? de.
Öyleyse herşeyin hakimiyet ve mülkiyeti elinde olan, dilediğini koruyan fakat kendisinden hiçbir şey korunmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin de.
Allahdır diyecekler. O halde nasıl aldanıyorsunuz? de.
Doğrusu biz onlara hakkı getirdik. Fakat onlar yalancıdırlar. ( Mü'minun: 84-90.)
Allah (cc) ancak istediği şekilde olan imanı, istediği şekilde olan İslamı, istediği şekilde olan ibadeti kabul eder.
O halde Allahın istediği şekildeki iman, İslam, ibadet nedir ve nasıl olmalıdır? Allah bunları bize bildirmiş midir? Bildirdiyse nerede bildirmiştir? Bunları nereden öğrenebiliriz?
ÖLÇÜ
Bunları ancak Kuran ve sünnetten öğrenebiliriz.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz. ( A'raf: 3.)
Yani; Allahın Rasulullaha indirdiği Kuran ve sünnete uyun, demektir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
İhtilafa düştüğünüz her meselede hüküm verecek olan Allahtır. (Şura: 10)
Başka bir ayette:
Allah ve Rasulü birşeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçme hakkı yoktur. Allaha ve Rasulüne başkaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur (Ahzap: 36)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
Kim bizim emrimize uymayan bir iş işlerse onun ameli geçersizdir. (Buhari-Müslim-Ebu Davud (Tac: C.1 Kitap ve sünnete sarılmak bah.) (Nevevi kırk hadis)
Rasulullah Veda hutbesinde şöyle buyuruyor:
Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allahın kitabı (Kuran) ve benim sünnetimdir. ( Buhari-Müslim (Cem'ul Fevaid: c.1 Kitap ve Sünnete sarılma bah.)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
Arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiçbiriniz iman etmiş olmaz. (Müslim-Beyhaki)
O halde Allahın kitabı, Rasulullahın sünnetine göre iman nedir, küfür nedir, İslam nedir, müslüman kimdir, müşrik ve kafir kimdir, Allahın kabul ettiği ibadet nedir? Şimdi bunları inceleyelim.
İSLAM
İslam; Allahın emirlerine boyun eğip kayıtsız şartsız itaat etmek, zahiren ve batinen bunlara teslim olmaktır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
De ki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafurdur, Rahimdir. Allaha ve rasulüne itaat edin de. Şayet yüzçevirirlerse şüphesiz ki Allah kafirleri sevmez. (Al-i İmran 31 32)
Allah (c.c) kabul ettiği İslamı kitabında şöyle açıklıyor:
Tağutu reddedip Allaha inanan kimse kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. (Bakara: 256)
Ayette geçen: Kopmak bilmeyen sağlam kulptan kasıt; Allahın razı olduğu İslamın ta kendisidir. Bu ayetten anlaşılıyor ki kişinin kopmak bilmeyen sağlam kulpa sarılabilmesi yani müslüman olabilmesi için sadece Allaha iman etmesi yeterli değildir. Bundan önce tağutu reddedip inkar etmesi gerekir. Tağutu reddetmeden müslüman olmak mümkün değildir. Allah (c.c) yukarıdaki ayette bizlere; İslamın geçerli olabilmesi için yani müslüman olabilmemiz için, kişi de özellikle bu iki şartın aynı anda bulunmasının gerekli olduğunu apaçık bir şekilde bildiriyor.
Bu iki şarttan; birincisi tağutu inkar ikincisi ise Allaha imandır.
Şüphesiz tağutu bilmeyen kişi tağutu reddedemez. Tağutu reddedemediği için müslüman da olamaz. İmanı da bilmeyen kişi iman edemez. Velev ki iman ettiğini iddia etsin. Çünkü imanı bilmediğinden dolayı iman iddiası geçersizdir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor. (Nisa: 60.)
Allah (c.c) bu ayette; müslümanlık iddiasında bulundukları halde müslüman olarak kabul etmediği bazı kimselerden bahsediyor. Onlar bütün rasullere indirilen kitaplara ve Rasulullaha (s.a.s) indirilen Kurana inandıklarını söyledikleri halde tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki Allah (c.c) tağutu reddetmeden iman ve İslam iddiasında bulunan bir kimsenin iddiasının boş ve geçersiz bir iddia olduğunu belirtiyor. Aynı kalpte Allaha iman ile tağuta muhakeme olma isteği birarada buluna maz. Çünkü ayette; (Tağutu inkar etmekle emrolunmuşlardı.) buyrulmuştur.
Fakat şeytan onları; tağuta muhakeme olmak istedikleri halde mümin ve müslüman kalabileceklerine dair vesvese vermek suretiyle derin bir sapıklığa düşürmek istiyor. (Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.) ayetinin anlamı işte budur.
Allah (c.c) başka bir ayette şöyle buyuruyor:
Tağuta kulluk etmekten kaçınıp Allaha yönelenlere müjde vardır. (Zümer: 17)
Bu ayeti kerimede Allah (c.c); müjdelenecek bazı kimseleri bizlere tanıtıyor ve bunların; tağuta kulluk etmekten kaçınmak suretiyle sadece Allaha yönelen kişiler olduğunu belirtiyor. Yine ayette; insanların kurtuluşa erebilmeleri için tağuta ibadetten kaçınmaları emrediliyor. İslamın Allah katında geçerli olabilmesi için öncelikle tağutun inkar edilmesinin gerekli olduğu şartını yine bu ayette açık bir şekilde görmekteyiz.
Yine Allah (c.c) bize bütün Rasullerin çağrısını şöyle bildiriyor:
Muhakkak ki her topluluğa bir rasul gönderdik. Allaha ibadet etmelerini tağuta kulluk etmekten kaçınmalarını emrettik. (Nahl: 36)
Bu ayette; bütün rasuller ümmetlerine Allaha (cc) yapılan ibadetlerin geçerli olması için tağutu inkar edip ondan kaçınmalarını ve daha sonra Allahın istediği şekilde Allaha iman ederek ibadet etmelerini emrediyorlar.
O halde tağutu çok iyi bilmeliyiz ki reddedebilelim. Zira daha önce söylediğimiz gibi tağutu bilmeyen onu reddedemez. Tağutu reddetmeyen kişi ise her ne kadar iman ve İslam iddiasında bulunsa bile Allah o kişinin imanını ve İslamını asla kabul etmez.
Allaha ibadet ediyorum diyen her kişinin ibadetini Allah acaba kabul eder mi?
Nuh (a.s)dan Rasulullaha kadar insanların çoğu Allaha inandıklarını ve Ona ibadet ettiklerini iddia etmişlerdir. Fakat Allah onların ne ibadetlerini ne de imanlarını kabul etmiştir. Onların yaptıkları ibadetleri geçersiz saymış ve onlara gerçek imanı ve ibadeti öğretmek için rasuller göndermiştir.
İnsanların Allah katındakı değeri ibadetlerinin çokluğuyla değil de yaptıkları ibadetlerin Allahın razı olduğu ve istediği şekilde olmasıyla ölçülür.
Nitekim Rasulullah (s.a.s) zamanındaki ehli kitap Allaha (c.c) çokça ibadet etmelerine ve Ona iman ettiklerini iddia etmelerine rağmen Allah (c.c) onların ne imanını ne de ibadetini kabul etti. Hatta onları müşrik ve kafir olarak isimlendirdi.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
De ki: Ey kitap ehli! Siz Tevratı, İncili ve Rabbinizden size indirileni (Kuranı) uygulamadıkça bir esas üzerinde değilsiniz. (Maide: 68.) Gerek Rasulullah (s.a.s) zamanındaki müşrikler, gerek Rasulullahtan önceki müşrikler Allahın yaratıcı olduğunu, herşeyi yoktan varettiğini ve rızık verici olduğunu kabul ediyorlardı. Fakat Allah (c.c) onların bu inançlarına rağmen müslüman olmadık larını, bilakis müşrik olduklarını ve sonsuza kadar da cehennemde kalacaklarını bildirmiştir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Ey Muhammed! De ki: Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım yeryüzü ve oradakiler kimindir?
Allahındır diyecekler. O halde hiç düşünmez misiniz? de.
Yedi göğün Rabbi ve yüce arşın Rabbi kimdir? de.
Allahdır diyecekler. O halde hiç sakınmaz mısınız (korkmaz mısınız)? de.
Öyleyse herşeyin hakimiyet ve mülkiyeti elinde olan, dilediğini koruyan fakat kendisinden hiçbir şey korunmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin de.
Allahdır diyecekler. O halde nasıl aldanıyorsunuz? de.
Doğrusu biz onlara hakkı getirdik. Fakat onlar yalancıdırlar. ( Mü'minun: 84-90.)
Allah (cc) ancak istediği şekilde olan imanı, istediği şekilde olan İslamı, istediği şekilde olan ibadeti kabul eder.
O halde Allahın istediği şekildeki iman, İslam, ibadet nedir ve nasıl olmalıdır? Allah bunları bize bildirmiş midir? Bildirdiyse nerede bildirmiştir? Bunları nereden öğrenebiliriz?
ÖLÇÜ
Bunları ancak Kuran ve sünnetten öğrenebiliriz.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz. ( A'raf: 3.)
Yani; Allahın Rasulullaha indirdiği Kuran ve sünnete uyun, demektir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
İhtilafa düştüğünüz her meselede hüküm verecek olan Allahtır. (Şura: 10)
Başka bir ayette:
Allah ve Rasulü birşeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçme hakkı yoktur. Allaha ve Rasulüne başkaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur (Ahzap: 36)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
Kim bizim emrimize uymayan bir iş işlerse onun ameli geçersizdir. (Buhari-Müslim-Ebu Davud (Tac: C.1 Kitap ve sünnete sarılmak bah.) (Nevevi kırk hadis)
Rasulullah Veda hutbesinde şöyle buyuruyor:
Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allahın kitabı (Kuran) ve benim sünnetimdir. ( Buhari-Müslim (Cem'ul Fevaid: c.1 Kitap ve Sünnete sarılma bah.)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
Arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiçbiriniz iman etmiş olmaz. (Müslim-Beyhaki)
O halde Allahın kitabı, Rasulullahın sünnetine göre iman nedir, küfür nedir, İslam nedir, müslüman kimdir, müşrik ve kafir kimdir, Allahın kabul ettiği ibadet nedir? Şimdi bunları inceleyelim.
İSLAM
İslam; Allahın emirlerine boyun eğip kayıtsız şartsız itaat etmek, zahiren ve batinen bunlara teslim olmaktır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
De ki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafurdur, Rahimdir. Allaha ve rasulüne itaat edin de. Şayet yüzçevirirlerse şüphesiz ki Allah kafirleri sevmez. (Al-i İmran 31 32)
Allah (c.c) kabul ettiği İslamı kitabında şöyle açıklıyor:
Tağutu reddedip Allaha inanan kimse kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. (Bakara: 256)
Tağut Ne Demektir?
Tağut; arapça bir kelime olup tağa (haddini aştı) kökünden türemiştir ve haddini aşan mahluk demektir.
Şeri manası ise; Allahın koyduğu ölçüler dışında ölçüler koyan, insanı Allaha ibadetten alıkoyan, Allah ve Rasulüne tabi olmayı engelleyendir. Bu insi ve cinni şeytan, nefis, hayvan, ağaç, para, taş, kadın, mezar olabileceği gibi; Allahın hükümleri dışında hükümler koyan zalim bir diktatör, halkın seçtiği seçkin bir zümre, bir meclis, bir grup bilim adamı veya Allah ın kitabın dan kaynaklanmayan adet, alışkanlık ve düşünce (ideoloji) de olabilir.
Ayette geçen: Kopmak bilmeyen sağlam kulptan kasıt; Allahın razı olduğu İslamın ta kendisidir. Bu ayetten anlaşılıyor ki kişinin kopmak bilmeyen sağlam kulpa sarılabilmesi yani müslüman olabilmesi için sadece Allaha iman etmesi yeterli değildir. Bundan önce tağutu reddedip inkar etmesi gerekir. Tağutu reddetmeden müslüman olmak mümkün değildir. Allah (c.c) yukarıdaki ayette bizlere; İslamın geçerli olabilmesi için yani müslüman olabilmemiz için, kişi de özellikle bu iki şartın aynı anda bulunmasının gerekli olduğunu apaçık bir şekilde bildiriyor.
Bu iki şarttan; birincisi tağutu inkar ikincisi ise Allaha imandır.
Şüphesiz tağutu bilmeyen kişi tağutu reddedemez. Tağutu reddedemediği için müslüman da olamaz. İmanı da bilmeyen kişi iman edemez. Velev ki iman ettiğini iddia etsin. Çünkü imanı bilmediğinden dolayı iman iddiası geçersizdir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor. (Nisa: 60.)
Allah (c.c) bu ayette; müslümanlık iddiasında bulundukları halde müslüman olarak kabul etmediği bazı kimselerden bahsediyor. Onlar bütün rasullere indirilen kitaplara ve Rasulullaha (s.a.s) indirilen Kurana inandıklarını söyledikleri halde tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki Allah (c.c) tağutu reddetmeden iman ve İslam iddiasında bulunan bir kimsenin iddiasının boş ve geçersiz bir iddia olduğunu belirtiyor. Aynı kalpte Allaha iman ile tağuta muhakeme olma isteği birarada buluna maz. Çünkü ayette; (Tağutu inkar etmekle emrolunmuşlardı.) buyrulmuştur.
Fakat şeytan onları; tağuta muhakeme olmak istedikleri halde mümin ve müslüman kalabileceklerine dair vesvese vermek suretiyle derin bir sapıklığa düşürmek istiyor. (Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.) ayetinin anlamı işte budur.
Allah (c.c) başka bir ayette şöyle buyuruyor:
Tağuta kulluk etmekten kaçınıp Allaha yönelenlere müjde vardır. (Zümer: 17)
Bu ayeti kerimede Allah (c.c); müjdelenecek bazı kimseleri bizlere tanıtıyor ve bunların; tağuta kulluk etmekten kaçınmak suretiyle sadece Allaha yönelen kişiler olduğunu belirtiyor. Yine ayette; insanların kurtuluşa erebilmeleri için tağuta ibadetten kaçınmaları emrediliyor. İslamın Allah katında geçerli olabilmesi için öncelikle tağutun inkar edilmesinin gerekli olduğu şartını yine bu ayette açık bir şekilde görmekteyiz.
Yine Allah (c.c) bize bütün Rasullerin çağrısını şöyle bildiriyor:
Muhakkak ki her topluluğa bir rasul gönderdik. Allaha ibadet etmelerini tağuta kulluk etmekten kaçınmalarını emrettik. (Nahl: 36)
Bu ayette; bütün rasuller ümmetlerine Allaha (cc) yapılan ibadetlerin geçerli olması için tağutu inkar edip ondan kaçınmalarını ve daha sonra Allahın istediği şekilde Allaha iman ederek ibadet etmelerini emrediyorlar.
O halde tağutu çok iyi bilmeliyiz ki reddedebilelim. Zira daha önce söylediğimiz gibi tağutu bilmeyen onu reddedemez. Tağutu reddetmeyen kişi ise her ne kadar iman ve İslam iddiasında bulunsa bile Allah o kişinin imanını ve İslamını asla kabul etmez.