Gülümsemelik

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя



gerçek hayattan alıntıdır ..

Yıllar öncesiydi, Ankara'da ticaret yaptığımız bir arkadaşımızdan yüklüce bir alacağım vardı.
Durumu iyi olmadığı için 'Bugün-yarın' deyip beni oyalıyordu.
Bir gün telefon açtım, geleceğimi, bu kez boş dönmek istemediğimi yüksek sesle söyledim.
Ardından otomobilime binip Ankara'ya gittim.
Doğrusu pek de ümitli değildim.
Alacaklı olduğum işadamına gittim.
Bana sürpriz yaptı ve o yüklüce parayı nakit olarak önüme serdi.
Şaşırmıştım.
Günlerden Cumartesi idi.
Paraları Bankaya yatırma şansım yoktu.
'Ne yapabilirim' diye düşündüm.
Ceplerimi paralarla doldurdum.
Belimde kuşağım vardı.
Çıkarıp belime hareketlerimi sınırlayacak kadar paralarla sardım.
Akşam olmuştu.
Yola koyuldum.
Bir ara tuvalet ihtiyacım nedeniyle bir petrol istasyonuna girdim.
Hızla tuvalete koştum.
Belimdeki ruhsatlı silahı tuvalet kapısının arkasına astım.
Hacet gidermek içinde oturduğumda lamba birden söndü.
Bir anda ayağa kalktım, lamba yandı.
'Allah Allah' dedim.
Oturdum lamba yine sönünce fırladım yerimden ve kapıda asılı silaha sarıldım.
Birilerinin benim üzerimdeki paradan haberdar olup, takip ettiği düşüncesine kapıldım.
Tuvalet kapısının açılmaya çalışılması halinde silahı ateşleyecektim.
Yine bir tedirginlik içinde hacet gidermek için eğildim, lamba yine söndü.
Bir kez daha fırladım.
Paniklemiştim bikere.
Hacet gidermeden yola koyuldum.
Ertesi gün Bafra'da başımdan geçeni bir dostuma anlattım.
Gülmekten kırıldı.
"Oğlum; o lamba fotoselli fotoselli" dedi.
Fotosellinin ne olduğunu bilmiyordum.
'O da ne?' diye sordum.
"Üzerine düşen ışığın şiddetiyle orantılı olarak voltaj üreten ışık algılayıcısıdır" dedi.


* * * * * * * * * * * ** * * *** * * * ** * * * * * * ** * * * * * * ** * *** * * * * *


Delikanlı babasına sordu:
- Babacığım, dün gece bir hanım kızı önce yemeğe götürdüm. Tabii ben ödedim parasını... Sonra beraber tiyatroya gittik. Tabii yine ben verdim hesabı... Gece vedalaşırken kızı öpmeden ayrıldım. Öpmem gerekir miydi?
Babası tereddütsüz cevap verdi:
- Oğlum, bu kadar münasebetsizlikten sonra, elbette öpmemeliydin ki, kız senin ne kadar salak olduğunu anlasın...


* * ** * * * ** * * ** * ** * ****** ****** *** * ** * ** * * * ** * * * * ** * * * *

İş adamı bütün işleri çabuk çabuk tarafından sonuca bağlamaya alışıktı.
Büyük oğlu günün birinde telaşla yanına koştu:
- Baba, sevgilimi hamile bıraktım.
- O kadar mühim değil. Al şu 1000 lirayı hallet işi!
Biraz sonra babaya baş vurma sırası küçük oğlundaydı.
- Baba metresim hamile!
- Hay Allah kahretsin. Al şu 1000 lirayı sen de işini hallet.
Aynı günün akşamı kızı iş adamına itiraf etti:
- Baba hamileyim.
Baba çok derin bir oh çekti:
- Çok şükür, bu kez para bizden çıkmayacak.

* * ** * * * * * ** * * * * ** * * * * ** * * * * * * * * ** * * * * * ** * * * * * ** * * *

Barış Manço'dan ders...

Barış Manço Fransa'da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur...
Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmektedir...
Sürekli, "işte Türk, yani barbar, vahşi vs..." demektedir...
Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere "yanınızda kâğıt para var mı?" diye sorar!
Bu soruya spiker şaşırır ve "evet var ama n'olacak" der...
Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır...
Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında "Anahtar" adlı şarkısını söylemiştir...
Bu şarkının bir bölümü şöyledir:
"Bes Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, bes Fatih-bir Mevlana, iki Mevlana-bir Sinan"
Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir...
Barış Manço spikere sorar:
Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?
Spiker:
General......."
Barış Manço diğer paralardaki fotoğrafları olan kişileri de sorar, spikerin verdiği cevaplar hep aynıdır
"General.......", "Amiral...........", "Komutan............."
Spikerin bu "falanca General, falanca Amiral, falanca Komutan" cevabından sonra, bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarını çıkarır... Spikere der ki:
Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy'dur. Şairdir...
Bu fotoğraftaki kişi Mevlana'dır. Düşünürdür...
Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmet'tir. Adaletin sembolüdür...
Bu paradaki kişi ise Atatürk'tür. 'Yurtta barış, dünyada barış' diyen kişidir...
Bizim paralarımız bunlar...
Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına 'Şairlerimizin', 'Düşünürlerimizin', 'Bilim adamlarımızın" fotoğraflarını bastık...
Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş Adamlarının fotoğraflarını basmışsınız!" der...
Barış Manço'nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri Canlı yayını keserler ve spikeri oradan kovarlar, başka bir spiker yerine gelir ve canlı yayın yeniden başlar, yeni spiker Barış Manço'dan ve Türklerden özür diler, programa böylece devam edilir...
Sevgili Barış Manço'yu bu vesile ile bir kez daha saygıyla anıyorum.








 
çok severdim rahmetliyi. allah yattıgı yeri cennet etsin
 
Geri
Üst