Gözyaşlarını Sakla İçinde

SĦARK

Lord Of The Game
Katılım
21 Nis 2006
Mesajlar
9,068
Reaction score
0
Puanları
0
"Acıya her rastladığında, değiştir yolunu
Korkuya cesaretli gülüşler serpiştir
Hayat merdivenlerinde sen de birgün,
Oynarsın bebeğim sevda oyununu.."

Ne zaman sevdaya tutulsan yanarsın, acır canın acının çelik kanatlarında. Yarınlara, özlemlere, inadına yürüyüşün başlar, nice baharlar uzanır önünde ve nice güneşler doğar baş ucunda. Doyumsuz güzellikleri vardır hayatın, düşüncelerin renk verir onlara. Korkuya cesaretli gülüşler savurup, gecelerin bitmez öyküsünde yarınları düşünürsün..

Asmada üzüm, üzümde şarap tadı vardır oysa. Göğsündeki ateş, yüreğindeki sevgi ve dilindeki şarkılarla öylesine yaşarsın hayatı. Gülüşün, durmadan koparılan papatya falı, oynarsın yüreğini titreten her ritimde. Aynalarda görünmez sevgi, güvercinler özgür olmalı, kafesini içinde taşır bülbül, iki yüzlü bir acıdır anlayacağın aşk..

Güneş koy istersen bu şiirin adını. Güneş, her gün doğmaya mecburdur çünki. İçindeki ışıkları gizleme, uzağında dur aldanışların. Karanlık sokaklara dalma, ekmeğini suya banıp ye, doygun yaşamak için. Sorularla dur yaşam merdivenlerinde, güçsüzlüğü sil defterinden ve öfkelerin gözlerine sürmeler çek, korkmadan..

Şiirden şiire koşan şu çekirge yüreğimde, geceleri oturup kendimi dinlerim. Rengini bulamadan denize karışır ırmaklarım benim. Kervanlar geçer her gece içimin çöllerinden. Duygularımın aşındırdığı yollarda kuşkuyla yürürüm. Sevdalar çalar ara sıra kapımı, hüznüm kafesine girer, sözlerim alevlenir, bahar yağmurları yağar üzerime..

Susayıp aşka, acının memesine yapışma. Benim elini öptüğüm tüm sevdalardan bir tutam kül kaldı geriye. İhanet, aşkla beraber gelir, onunla gider bir zaman sonra. Bu yalan kalabalıkta, kuşların kanatlarını okşayabilirsen, mavi denizlerde kendini görebilirsen, aşabilirsen tüm pusuları, çukurlardan da atlarsın. Hergün yeniden sına sevgini, hergün artılarından eksiler üret. İçinin mavi gülüşüne kulak ver ve uzak dur yalanlardan..

Tüm bunlardan sonra ağlayayım deme sakın. Gösterme gözyaşını dostuna, düşmanına. Eğme başını yere. Göğsündeki okyanus sevdaları boşa harcama. Soluğunun gizemli kabartılarıyla meydan oku hayata. Düşlerini tıkma demir parmaklıklara..

Ne çektiysem, şu yüreğimden çektim küçüğüm.. Sevdikçe var olan insanlardanım anlayacağın. Yüzümün traşa hasret çizgilerinde geçmişi birkaç kareye sıkıştırıp aşka dokunmak için çok koştum. Gecenin yalnızlık sunan karartılarında aydınlığı aradım. Ve her sevdada yalnızlığa yakalanmamak için önce ben kaçtım. Masum yasaklardan, bahanesiz yalanlardan, aldanışlardan ve sorgulardan hep uzak kaldım. Bazen bomboş bir kaldırım, bazen de yıldızlı bir gökyüzü oldum. Yandım, yakıldım, ırmak olup çağladım, yüreğimin her kilometresine sevdanın adını kazıdım..

Gözlerini içime çevirdiğinde yitik bir aşk rüyasını uyandırırsın uykusundan. İçimdeki çocuklar koşar parklara. Fışkınlarım saçlarına dolanır ve yüreğinin kutsal limanlarına demir atar gemilerim. Korkularına gem vurmayı denemek için çok küçük, sevdayı reddetmeyecek kadar büyüksün. Acılar, yaşandıkça güzel, sevdalar kırgınlıklarla anlamlıdır. İçindeki çiçeklerin dal uçlarıyla tutun baharlara. O baharlarda yeniden doğ ve aç göğsünü yeni sevdalara. Birgün, kutsal yüreğinde fırtınalar dinince sözlerimi anlar, ömrünün sayfalarında isimsiz bir şiir olurum... (SeNiN İÇİN)
 
Ben Öyle Bir Gün İstedimki

Ben öyle bir gün istedim ki yağmurun sağanak sağanak yağdı. Kaldırım kenarlarından yağmur sularının aktığı. Herkesin kat kat giydiği,araba camlarının buharlı olduğu, ağaçların yapraklarını taşıyamayacak kadar yorgun olduğu,etrafta mecburiyetten dışarı çıkmış olan insanların şemsiyeleri ile oluşturduğu renkli manzara. Denizin karara bildiği kadar karardığı, küçük beyaz dalgaların uzaklardan geldikçe yakın evlerin balkonlarını ıslattığı, havanın grileştiği, evlerin bacalarından çıkan dumanın koktuğu, otobüs duraklarının, bakkal önlerinin, apartman içlerinin kaçışan insanlarla dolduğu göklerin ağladığı bir gün istedim.

Sana yokluğunu başka nasıl anlatayım. Gözlerim sağanak sağanak yağarken, yanaklarımın kenarlarından göz yaşlarım akarken, sensiz üşüdüğümde kat kat giyerken, her aklıma geldiğinde gözlerim buharlanırken, bedenim yüreğimi taşıyamaz hala gelirken, etrafta mecburiyetten gülmeye çalışırken, içimin kapkaranlık oluşunu ve ağlamaya başlayacağımın, küçük küçük belirtileri uzaktan gelip yastığımı yorganımı ıslatırken, ümitlerimin grileştiği, evimin bacasından içimin yangını tüterken, benden yeni bir hayat isteyen, içten bir gülümseme bekleyen insanlara inat, hep senin için ağlayan bir yürek istiyorum.

Ben her ağladığımda yanıma gelirdin. Gözlerimden öper, “unutma bugün ağlayacak bir şeyler bulan yarın gülecek bir şeyler bulur” derdin. İşte sen gittiğinden beri ağlıyor yüreğim yarın beni güldürecek bir şeyler bulamıyorum. Ama eğer sen gelirsen, yarınlarımda hep sen olursan, söz, ağlayacak bir şey bulacağın bugünlerim olmayacak.
 
Sensizliğin Günlüğünden Dip Notlar

Belki de çok uzun zaman olmadı susalı ama asırlar gibi geldi bana bende anlamadım …? Geceden kalmayım yine bu sabah,senden kalma…bilirsin sabahları varlığını hissetmeden uyanamıyorum.gözlerimi açar açmaz senle doluyor içim sonra başlıyorum güne.ben ne yapsam da seni çıkarıp atamıyorum içimden olmuyor yapamıyorum.

Nerdesin diğer yarım nerdesin…?

Neden aydınlatmadın sabahımı,şimdi sensiz nasıl başlıcam ben her şeye…bu koca dünyanın kahrını sen olmadan nasıl çekerim ben…gözlerim gülmeye alışmıştı senle şimdi ağlıyor her hecede….

Nerdesin diğer yarım nerdesin……

Öğleye kadar alışıyorum. olmayacağını gelmeyeceğini bilerek başlıyorum ….zor olsa da hayat bu yaşamak zorundayım der gibi atıyorum kendimi küçücük dünyama…

Ev iş bir dünya çilesi her şey gelip geçiyor…sesin kulağımda ama ne duysam sen,ne dinlesem sen…nereye baksam gözlerin…nefes alamıyorum derdim inanmazdın..

Şimdi anlıyorum ki ben sensiz gerçekten nefes alamıyorum NEFESİMMİŞSİN….!!!

Duramıyorum yerimde atıyorum kendimi yollara..

Yürümek istiyorum sonu olmayan yollarda….

Güneş yavaşça alıyor kendini günden…yine karanlık basıyor etrafımı yine yalnızlık çaresizlik ve sensizlik bir bulut gibi sardı benliğimi….

Hayatımda olmadığım kadar hüzünlü hiç yaşamadığım kadar çaresizim…ne desem ne söylesem de olmuyor.boşluğun dolmuyor…
 
Kes çığlıklarını yüreğim, karanlıklar seni duyamaz...

Kes çığlıklarını yüreğim, karanlıklar seni duyamaz...
Kes ki, matemlerle, kederlerle örülmüş bir girdaba düşmüş omuzlar, seni taşıyamayacak
kadar yorgun... Geçmiş vakitlerin ruhunun ağırlığıyla zaten bitap düşmüş bu mahkum, ağaçkurtlarının yiyip bitirdiği gövdesiyle ümitsizlik okyanusunda zillet ve boyuneğiş
mücadelesine devam ediyor çünkü...

Sus işte, sus terennümlerinde aşkın yeri olmasın, acemaşiran nağmelerin derin sükuta bırakmasın yerini... Ey kalbim bana hatırlatma, kahkaha ve neşe sedalarını, kaygılara, korkulara, onulmaz bekleyişlere, kahredici ateşlere dönüştürme...

Yakma içimi ve sis bulutlarının içine defnetme hülyalarımı... İnceden inceye 'gel' diyen davetkar sesinin tınılarıyla bir ince gırnap gibi sarılma boğazıma... Pusu kurarak bed yüzlü çehrelerle çıkma karşıma, fecir yüzlü sevdaların tuzağına düşürme beni...

Parmakuçlarında yanaşma yanıma, nüfuz ederek melankolime, kapama gözkapaklarımı gizli parmaklarınla...
Sus, sus ki, dehşetli rüyaların esiri olmayayım, zan ve vehim peçesiyle sarmalanmış ruhumu bırakmayayım alışmadığı yerlere... O yerler ki, vahaların serin ılgıtıyla, gülşenlerin ıtırlanmış kokusuyla evli de olsa bir garip kalır burada...

Bırak, bırak ki, ruhumun sabahı eceliyle yaşıt olsun..
Sus yüreğim, haykırma, cezbolma güzelliklere... Onlar ki, gecenin medcezirine ibtila olur, ardından gider, sonra döner pervane olurlar ışığa, yokoluşa...

Sen ey kalbim, idrakimin köşe bucağında suskunlaşmış bir düşünce olarak kal... Ebediyette ölümle hayatın zifafa girdiği gecelerin kanatlarına takılınca dalgalanma birdenbire, tutuşma...

Özgürlüğüme göz koyma, koyu renkli sevdaların albenisine bahtsızca at sürme, ayartma hayallerimi ve sızlatma kıyımı bucağımı gözalıcı vaadlerle...

Yakarışlar, senin nidandır yüreğim... Kalk ve sakince yürü kalabalığın ardı sıra...

Heyhat yüreğim, dövünmelerim özlemlerini teskin etmiyor, gözyaşlarım susuzluğunu dindirmiyor, hüzünlerim depremlerini bitirmiyor ve görüyorum ki, sahnesiz trajedim senin oyun hevesini alaşağı etmiyor.
Cemreler düşüyor sana güneş her uyandığında, gülümsediğinde... Umutların arkasına türkü yakıyorsun ve kutsal sevdalar ummanına yelken açmayı hayal ediyor, bekliyorsun. Gurbetleri gömüyor okyanuslara, sılayı düşlüyorsun..

Ve sen ey kalbim çığlıkların tükenmiyor bir türlü, sesleniyor, haykırıyor, bağırıyor, istiyorsun!

Git o halde, azad ettim seni... Müebbet sevdaların gamlı hazanına koş... Nisan ovalarının menekşe kokularına karış... Yokol sevda çimenlerinde..

Ve kalbim, ey kalbim... Değecekse eğer karanfillere git oraya... Kanlı tırnaklarınla kazı aşkını taşlara... Bir daha çıkmamacasına, ölesiye kazı onu...


Kazı ve haykır aleme, "Devlerin aşkı büyük olur..."
 
Hasret Olmasin YÜregİnde

HASRET OLMASIN YÜREGİNDE

Yüreğimin duvarları arasında kefenledim düşlerimi.

artık paylaşacak birşey kalmadığını bilmek o kadar acıttı ki beni. belki de bu yüzden keyifsiz kelimelerim.

belki de bu yüzden ilk defa mektup yazıyorum.
sahiplen...

beni anlamak zordu, çözemedim kendimi.
çözsem, sana kalmayacaktı anlamsızlıklar. beklediğim ne idi? bu bile yanıtsız bir soruydu sanırım...

hicran düşüyor geceye denizin karasından.
denize en çok ben kara kattım.
sense kül...
neyse, karıştırmayalım karayı külü...

kalmıyor birşey arkamda ben giderken. senden aldıklarım olsaydı da onları bıraksaydım sana. kurumuş papatyalardan, kokusu hala saklı bir taç yapsaydın da bana, zarfın içine onu da koysaydım. ama yok, yok işte...

sakladım seni içimde.

senden izin almadım ama aldım seni ve gidiyorum.

bir de gölgeler geliyor peşim sıra. hangisi aslım o da yanıtsız... ben, ben galiba dayanamıyorum artık... yok, bu öyle her zamankinden değil.

keyifsiz bir gecede, söyleneekleri söylemeleri beceremeyip, ardımdan dualar okunarak gidiyorum...

gel de toprak at üzerime...

yorgunsan ve kolun ağrıyorsa eğer, bana yaşamak için bir neden söyle..

ben giderken çaresiz, hasret olmasın yüreğinDe...
 
Geri
Üst