Frida Kahlo

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Moderatör
Katılım
23 May 2010
Mesajlar
10,583
Reaction score
0
Puanları
0
Sanat Dünyasının Sınırsız, Aykırı Kadını


frida_kahlo_ressam_sanatci_07.jpg
frida_kahlo_ressam_sanatci_13.jpg

Yaptığı eserlerle birlikte sıra dışı kişiliği ile sadece sanat çevresinin değil, tüm dünyanın tanıdığı bir kadından söz etmek istiyorum.
Acılar içinde geçen fırtınalı, dramatik yaşamı, hiçbir kalıba sokulamayan özgür iç dünyası, bohem tarzı, isyankar tutumu ile tüm toplum kurallarına başkaldıran asi kişilik!
Magdelena Carmen Frida Kahlo; MexicoCity’de, Macaristan’dan göç etmiş Yahudi bir baba, İspanyol kökenli Meksika’lı bir annenin dört çocuğundan üçüncüsü olarak 6 temmuz 1907'de doğar. (Ama o doğumgününü Meksika’nın kurtuluş günü 7 temmuz olarak ilan etmiştir.) Altı yaşında geçirdiği çocuk felcinden sonra bir bacağı ince kalır ve bu özrü ‘tahta bacak Frida' olarak anılmasına sebep olur.
frida_kahlo_ressam_sanatci_14.jpg

Babası Frida’ya diğer kızlarından daha bir düşkündür. Bunun sebebi sağlık sorunlarının yanında, dikkat çekici sıra dışı zekası ve yetenekleri olmasıydı belki de. Frida tam bir erkek çocuğu gibi yetişir.
Mexico City’de bulunan ve sadece erkek öğrencilerin kabul edildiği, Ulusal Hazırlık Okulu’nun tıp bölümüne alınan ilk kız öğrencilerinden biri olur. Bu okulda Frida’nın vizyonu genişler, sanat, edebiyat. felsefe gibi alanlarda kendini geliştirme fırsatı bulur. Okulda çok güçlü bir kişilik sergiler, anarşist bir edebiyat grubuna dahil olur.
frida_kahlo_ressam_sanatci_06.gif
Bütün bunların bir anlamı yoktur. Esas On sekiz yaşına geldiğinde, hayatının akışını değiştirecek (1925) büyük bir kaza geçirir. Sevgilisi Alex’le okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu, çok kişinin öldüğü kazada, demir çubuklardan biri karnının sol tarafından girip cinsel organından çıkar. Doktorlar Frida’nın yaşayabileceğinden şüphelidir ve onu parça parça birleştirmeleri gerekir. Bu yaralarla yaşaması bir mucizedi. Kazadan sonra tüm hayatı, korseler, hastaneler ve doktorlar arasında geçecek, omurgası ve bacağında dinmeyen acılarla yaşayacak, otuz iki kez ameliyat edilecek, çocukken sakat kalan sağ bacağı kangren yüzünden kesilecektir.

Böylece Frida için yıllarca sürecek bir yatak mahkumiyeti başlar. Tüm gününü yatakta geçiren kızı için kendi elleriyle şık bir karyola yapan babası, Frida’yı hayata bağlamak için elinden geleni yapar. Annesi ise tavana ayna asar. Ancak parçalanmış bedeni ve kendisiyle karşı karşıya kalınca dehşet içinde ilk tepkisini veren Frida, aynadaki kişiyi resmetmeye başlar. Böyle ağrılarını unutmaya çalışır. İşte ünlü oto portrelerinin çoğunu bu yatak mahkumiyetinde üretir.
"Hep kendi portremi çiziyorum, çünkü çoğu zaman o kadar yalnızım ki, en iyi kendimi tanıyorum"
1927 yılında tekrar yürümeye başlayan Kahlo, resimlerini toplayıp ünlü duvar ressamı olan Diego Rivera’ya götürür. Bu da Frida’nın hem Meksika’nın sanat çevresi ve sosyetesine girişi, hem de büyük bir aşkın başlangıcı olur. 1929 yılında evlenirler. Çok çapkın bir erkek olan Diego, karısının zekasından, sıra dışılığından ve yeteneklerinden çok etkilenmektedir. Onların evliliği, çok renkli, fırtınalı ve tüm dünyanın takip ettiği bir evlilik olmuştur.
frida_kahlo_ressam_sanatci_12.jpg

Kişilikleri gibi evlilikleri de sıra dışıdır, birbirlerine deli gibi aşıktırlar, hem birbirlerini aldatmakta, hem de birbirlerinden nefret etmektedirler. Frida için yaşadıkları bütün sorunlara rağmen Diego’nun anlamı büyüktür. Kocasıyla ilgili olarak şunları yazmıştır; ‘Başlangıç Diego…Yapıcı Diego…Çocuğum Diego…Ressam Diego…Babam Diego…Oğlum Diego…sevgilim Diego…Kocam Diego…Dostum Diego…Anam Diego…Ben Diego…Evren Diego’.
frida_kahlo_ressam_sanatci_15.jpg

Bu arada Frida, sanat ve politika çevreleri ile yakınlaşır. Küba’lı önder Julio Antonio Mella ve fotoğraf sanatçısı Tina Modetti ile tanışıp arkadaş olur. Aynı yıl ‘Meksika Kominist Partisi’ne üye olur. Evliliği boyunca Frida’nın çeşitli erkeklerle ilişkileri olmuştur. Bunlardan biri de Rus devriminin önde gelen isimlerinden Lev Trocki’dir. Trocki, Rivera’nın Meksika Cumhurbaşkanı’ndan aldığı özel izin ile 1937 de Meksika’ya gelip, Frida’nın evine yerleşir. Trocki’nin karısının ilişkilerini fark etmesi nedeniyle ayrılırlar.
frida_kahlo_ressam_sanatci_10.jpg
Trocki’ye düzenlenen suikastın ardından suikastçı ressam Sigueiros’un arkadaşı olması nedeniyle sorgulanan Frida, bir süre Meksika’dan ayrılıp San Francisco’da bulunan Rivera’nın yanına gider. Bir yıl önce boşanmış olan çift, burada yeniden evlenir.
Kaza sonucunda parçalanan rahminin, çok istediği çocuk sahibi olmasını engellemesine ve çektiği korkunç fiziksel acılara rağmen Frida, hayat dolu bir kadındır. Bohem yaşar, çılgın giyinir, çılgın partiler düzenler, bol içki içer, açık saçık fıkralar anlatarak insanları güldürür.
frida_kahlo_ressam_sanatci_09.jpg
Acılarını unutmak için tüm gücüyle resim yapan Frida, yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa’da da sergiler açar. 1938 yılında New York’ta açtığı sergi, ona büyük ün getirmiştir. 1939'daki Paris sergisi ile büyük övgü alır. 1953 yılında Mexico City’de açtığı kişisel sergisine gitmesine doktoru izin vermez ama sıra dışı Frida orada da farkını ortaya koyar. Davetliler galeriye geldikten sonra sirenler çalar, ambulansla gelen Frida sergi salonunun ortasına yerleştirilen yatağın içinde şarkılar söyleyip şakalaşarak, herkesi etrafına toplar, büyük ilgi görür. Tam bir sürpriz olmuştur.
13 temmuz 1954 yılında akciğer embolisi teşhisiyle öldüğünde, intihar ettiğini düşündüren günlüğünde yazan cümle şudur;
"Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım"
Pablo Picasso’nun, "Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz" dediği sanatçının 70 eserinin 50'si Frida’ya hayran olan Madonna tarafından satın alınmıştır.
Kahlo'nun Resimleri
Kahlo'nun resimlerinde figürün ağırlığı kendini açıkça hissettirir. Peyzaj, natürmort ya da soyut anlatımlar onun sanat dünyasında önemli bir yer tutmaz. Çünkü Kahlo'nun anlattığı gerçeklik kendi iç gerçekliğidir; iç dünyasını dışa vururken portresini ve hayatı ile ilintili gerçeklikleri yansıtmaya çalışır.
frida_kahlo_ressam_sanatci_01.jpg

Kahlo, sanatın kuramsal açılımlarıyla ilgilenmez. Yaşadığı dönemde etkili olan soyut sanatın real biçimden uzak anlayışı, kübizmin geometrik bir anlayışla yeniden düzenlemeye dayalı biçimci anlayışı, sürrealizmin günlük hayatta karşılaşmadığımız unreal görüntüleri ve de dışa vurumculuğun sosyal içerikli konuları ve serbest fırça vuruşları onu ilgilendirmez. Yine yaşadığı döneme damgasını vuran Picasso, Matisse, Dali ve Duchamp gibi büyük sanatçılardan etkilenmez. Kısaca, ne bir akımın ne de büyük sanatçıların üzerine gölge etmesine izin vermez.
Portre onun yaşamında önemli bir yer tutar. Eserlerinin neredeyse üçte biri portredir. Bu portreler bir kadının duyarlılığını göstermez bize, güzel bir kadın yoktur onun resimlerinde. Onun anlattığı gerçeklik görünen dünyanın ötesinde, kendi iç dünyasının en yalın en reel biçimde gösterdiği bilinen bir gerçekliktir, kimi zaman bu gerçeklik öyle bir hal alır ki, bu portreler Kahlo’nun dış görünümünden çok bize iç dünyasının bir yansıması olarak görünür, erkeksi görünümler, bakımsız bir yüz… Kahlo portrelerinde estetiğe- güzelliğe önem vermez.
frida_kahlo_ressam_sanatci_05.jpg
Portrelerden geriye onun yaşamının gerçeklerini yansıtan resimler kalır, bu resimler Bilinçaltı’nın gerçekliğinden doğmuş sürrealizmi zorlayan–hatırlatan görünümlerdir, kendisi sürrealizmi reddeder ve sürrealist olmadığını söyler. Fantazya olarak algıladığımız bu görüntüler biraz reel, biraz naif, biraz sembol biraz dışa vurum görüntüleri yansıtır.

Sembolizm akımına bağlamaz kendini ama sembolleri de yeri geldiğinde kullanmaktan çekinmez. Birden fazla konuyu bir düzlemde–anlatmak istemenin başka çıkar yolu da yoktur zaten. ‘’Anlamlar’’ Kahlo için önemlidir, bu sebeple sembollere başvurmak kaçınılmazdır. Acılarını, yaşanmışlıklarını, hayatındaki önemli kişileri semboller yardımıyla anlatır bize. Kimi zaman gerçekçi bir mekânda, kimi zaman bir düzlemde kimi zamanda sürreal bir ortamda gösterir bize. Kısaca nasıl isterse o şekilde anlatır.
Bütün bu arayışlar, değişiklikler, farklı bakış açıları, Kahlo’yu bir akıma, bir düşünceye bağlamasa da onun resimlerinde içsel bir bağ, ortak bir tavır sezilir.
Acılarla dolu, çalkantılı bir hayat, kısa süren bir yaşam. Ama her şeyden öte bir kadın, bir sanatçı… Geriye kalan 150 ye yakın eser.






Nursel Kargın
 
Kötü günümde yanımda olmadıgın zaman vazgeçtim...

Teşekkurler She güzel yorumun ve alıntın için..Daha önce de okumustum tekrar hatırlattıgın için çok teşekkur ederım.İlk okudugum zamnki kadar etkıledı yıne benı.
 
Geri
Üst