türk ocağı
serdengeçti
Cemaat yayınları son günlerde Muhsin Yazıcıoğlunun ölümüne ilişkin dezenformasyon sayılabilecek bir dizi haber yaptı. Haberlerin ana fikri ise Yazıcıoğlunun içinde askerlerin olduğu bir suikaste kurban gittiği şeklinde.
Peki Muhsin Yazıcıoğlu Ergenekon Davasına nasıl bakıyordu? Fethullah Gülen onun ölümünün ardından hangi şaşırtıcı açıklamada bulundu?
YAZICIOĞLUNUN AÇIKLAMALARI
Ergenekon Operasyonu başladıktan sonra hukuka aykırı fiillerde bulunan kimselerin yargılanması gerektiğini söyleyen Yazıcıoğlu, Ergenekon soruşturmasındaki usulleri açıkça eleştirdi. Kimse dokunulmaz değil diyen Yazıcıoğlu, ancak dokunmada eylemler, kurallar çerçevesinde ve hukuka uygun olmalıdır dedi.
Sanıkların yargı önüne çıkmadan yandaş medya tarafından linç edilmesini eleştiren Yazıcıoğlu şöyle konuşuyordu: Araştırma, soruşturmalar yapılır, sonra karar verilir. Ancak artık mahkeme krarı olmadan da yargılamalar yaşanıyor. Kim kime ne kadar vurursa hesapları yapılıyor.
Yazıcıoğlu ev baskını ve gözaltıları da şöyle eleştirmişti: herhangi bir iddia ile birini aldığınızda, yeri belli, çağırıldığında gelebilecek olan bir insanı gece gözaltına alma şeklini doğru bulmuyoruz.
Yazıcıoğlu, Hrant Dink cinayetinin ardından ise BBPli Erhan Tuncel hakkında şu ilginç ifadeleri kullandı: Açıkça şunu söyleyeyim; Erhan Tuncel emniyete çalışan biri. Bizim içimize sokulmuş biri. Gerçek bu
Yazıcıoğlunun söylediği gibi adı cemaatle anılan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek döneminde, Tuncelin polis muhabiri olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Yazıcıoğlu Tuncel için kendisinin kimler için çalıştığı malumdur. Diyerek kafalarda soru işareti bırakıyordu.
Muhsin Yazıcıoğlu, AKPyi ve cemaati eleştirirken ise şu ağır ifadeleri kullandı: "Küresel düşünürüz ama ABD kapılarında, Avrupa kapılarında diz çökmeyiz. Çareyi milletimizde ararız, bu ülkede ararız. Avrupa parlamentolarında, onların şeflerinde çare aramayız. Peygamberimizin karikatürünü yapanların önünde yalakalık yapmayız. Yazıcıoğlu, kullandığı bu ifadelerle Erdoğan- Rasmussen irtibatını ve Gülenin ABD ilişkilerini kastediyordu.
5 Temmuz 2008 tarihinde ise Yazıcıoğlu Ergenekon Davasındaki usul hatalarına daha açık bir dille dikkat çekti: Hukuk herkes için lazımdır. Bu insanlar 13 aydır tutuklu. İnsanların suçlu olup olmadıklarına mahkeme karar verir. Bir kimsenin suçu sabit olana kadar suçsuz sayılır. Biz kimseyi peşinen suçlu sayamayız. Ben, olağanüstü dönemlerin mağduriyetini yaşayan kuşağı temsil ediyorum. 5,5 yıl hücrede kaldım ama suçsuzluğum ispatlandı. Her gözaltına alınan suçlu, her tutuklanananı suç örgütü mensubu gibi göremeyiz Hükümet ve darbeciler tarafı gibi sınıflandırmak doğru değildir.
İşte Muhsin Yazıcıoğlunun Ergenekon Davası üzerine ihtiyatlı yaklaşan ve Dink davasında polisi eleştiren açıklamaları bu şekildeydi.
FETHULLAH GÜLENİN AÇIKLAMALARI
Muhsin Yazıcıoğlu bu açıklamalarından sonra Bolu Dağında bir kaza geçirdi. Ardından 27 Mart 2009da düşen helikopterde hayatını kaybetti.
Yazıcıoğlunun ölümünden sadece 3 gün sonra, 30 Mart 2009da Fethullah Gülenin herkul.org isimli kendi internet sitesinde çok ilginç bir konuşması yayınlandı. Konuşma Alperen ve Liyakat başlığını taşıyordu. BBPlilere Alperenler dediği hatırlanırsa konuşma daha da ilginç hale geliyordu.
Gülene soru soran kişi Adet-i ilahiye açısından, iman hizmetinin bir neferi olma liyakatini ortaya koymayanların dairenin dışına itilmeye müstahak olacakları ifade ediliyor. Bu itibarla, irtidat kavramının gönül erlerine bakan yanları var mıdır? Bir ilâhi tokatla kenara atılmamak için liyakat mutlaka şart mıdır; bu konuda, fazl-ı ilahiye ne ölçüde bel bağlanmalıdır? diye sordu.
Soruda kastedilen iman hizmetinin liyakatini ortaya koyamayıp dairenin dışına itilen ve bir ilahi tokatla dışarı atılan İfadeleri Yazıcıoğlu için mi kullanılıyordu?
Fethullah Gülen soruya Muhsin Yazıcıoğlu ve Alperenlerin yapması gerekenler üzerine yaptığı uzun bir konuşmayla yanıt verdi. Gülenin konuşmasından bazı satırbaşlarına bakarsak:
Onca kin ve garez yüklü insanın her gün daha farklı bir komplo kurduğu bir dönemde, şayet gönül erleri, liyâkat peşinde koşuyorlarsa ve davaya ehil insanlar olmak için çırpınıyorlarsa, o ölçüde menfi neticelere istihkaktan uzak durmuş sayılırlar. Aksi halde, ne kadar liyâkat kaybına uğruyorlarsa, o nispette de derdest edilip bir kenara itilme istihkakıyla karşı karşıya kalmış olurlar.
Aldansanız bile kimseyi aldatmayın. Çünkü aldatma günahtır. Aldanırsanız böyle kurban gidersiniz. Bir Perşembe akşamı vefat edersiniz, bir Cuma günü cenazenize ulaşırlar.
Asker vazifesini yapmadı dediler, ben yaptığına kâniyim yani. Hakikaten herkes seferber olmuş. Sivil inisiyatif bu mevzuda bir şey yapmadı, ben o kanaatte değilim, herkes elinden geleni yaptı.
hançerlenmek için sırtını da dönmemelisin. Hançerleyebilir. Siyasi istismara meydan vermemek lazım. Hiç kimse meydan vermemeli. Herkes elinden geldiğince bence bu havayı yumuşatmaya çalışmalı. O Allahın takdiriydi. Onlar masumane, mazlumane, muzdar olarak ruhlarını Allaha teslim ettiler. Belki o durumları itibarıyle kendi mefkurelerine ve düşüncelerine de güç kazandırmış olabilirler. Arkadan başkaları çıkar, bu emaneti alır, yüklenir, götürülecek yere götürür onu bence. Bir kere bu cephe, bu meseleyi büyütmemek lazım. Cenab-ı hakkın takdirine rıza eden olmaları lazım.
Gülenin bu açıklamalarına rağmen, cemaat yayınları Yazıcıoğlunun helikopterinin düşmesinin askerlerin de içinde olduğu bir şebeke tarafından gerçekleştirildiğini iddia eden haberler yapıyor. Soruşturmanın sonucu ne olur bilinmez. Ancak Gülenin ifadesiyle arkadan gelenler BBPyi küçülmekten ve AKP tarafından yutulmaktan kurtaramadı. Yazıcıoğlunun eleştirilerine rağmen BBP, bugün davanın destekçisi oldu.
Oda TV
k: FETHULLAH GÃLEN YAZICIOÄLU HAKKINDA NE DEMEK İSTEDİ
Peki Muhsin Yazıcıoğlu Ergenekon Davasına nasıl bakıyordu? Fethullah Gülen onun ölümünün ardından hangi şaşırtıcı açıklamada bulundu?
YAZICIOĞLUNUN AÇIKLAMALARI
Ergenekon Operasyonu başladıktan sonra hukuka aykırı fiillerde bulunan kimselerin yargılanması gerektiğini söyleyen Yazıcıoğlu, Ergenekon soruşturmasındaki usulleri açıkça eleştirdi. Kimse dokunulmaz değil diyen Yazıcıoğlu, ancak dokunmada eylemler, kurallar çerçevesinde ve hukuka uygun olmalıdır dedi.
Sanıkların yargı önüne çıkmadan yandaş medya tarafından linç edilmesini eleştiren Yazıcıoğlu şöyle konuşuyordu: Araştırma, soruşturmalar yapılır, sonra karar verilir. Ancak artık mahkeme krarı olmadan da yargılamalar yaşanıyor. Kim kime ne kadar vurursa hesapları yapılıyor.
Yazıcıoğlu ev baskını ve gözaltıları da şöyle eleştirmişti: herhangi bir iddia ile birini aldığınızda, yeri belli, çağırıldığında gelebilecek olan bir insanı gece gözaltına alma şeklini doğru bulmuyoruz.
Yazıcıoğlu, Hrant Dink cinayetinin ardından ise BBPli Erhan Tuncel hakkında şu ilginç ifadeleri kullandı: Açıkça şunu söyleyeyim; Erhan Tuncel emniyete çalışan biri. Bizim içimize sokulmuş biri. Gerçek bu
Yazıcıoğlunun söylediği gibi adı cemaatle anılan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek döneminde, Tuncelin polis muhabiri olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Yazıcıoğlu Tuncel için kendisinin kimler için çalıştığı malumdur. Diyerek kafalarda soru işareti bırakıyordu.
Muhsin Yazıcıoğlu, AKPyi ve cemaati eleştirirken ise şu ağır ifadeleri kullandı: "Küresel düşünürüz ama ABD kapılarında, Avrupa kapılarında diz çökmeyiz. Çareyi milletimizde ararız, bu ülkede ararız. Avrupa parlamentolarında, onların şeflerinde çare aramayız. Peygamberimizin karikatürünü yapanların önünde yalakalık yapmayız. Yazıcıoğlu, kullandığı bu ifadelerle Erdoğan- Rasmussen irtibatını ve Gülenin ABD ilişkilerini kastediyordu.
5 Temmuz 2008 tarihinde ise Yazıcıoğlu Ergenekon Davasındaki usul hatalarına daha açık bir dille dikkat çekti: Hukuk herkes için lazımdır. Bu insanlar 13 aydır tutuklu. İnsanların suçlu olup olmadıklarına mahkeme karar verir. Bir kimsenin suçu sabit olana kadar suçsuz sayılır. Biz kimseyi peşinen suçlu sayamayız. Ben, olağanüstü dönemlerin mağduriyetini yaşayan kuşağı temsil ediyorum. 5,5 yıl hücrede kaldım ama suçsuzluğum ispatlandı. Her gözaltına alınan suçlu, her tutuklanananı suç örgütü mensubu gibi göremeyiz Hükümet ve darbeciler tarafı gibi sınıflandırmak doğru değildir.
İşte Muhsin Yazıcıoğlunun Ergenekon Davası üzerine ihtiyatlı yaklaşan ve Dink davasında polisi eleştiren açıklamaları bu şekildeydi.
FETHULLAH GÜLENİN AÇIKLAMALARI
Muhsin Yazıcıoğlu bu açıklamalarından sonra Bolu Dağında bir kaza geçirdi. Ardından 27 Mart 2009da düşen helikopterde hayatını kaybetti.
Yazıcıoğlunun ölümünden sadece 3 gün sonra, 30 Mart 2009da Fethullah Gülenin herkul.org isimli kendi internet sitesinde çok ilginç bir konuşması yayınlandı. Konuşma Alperen ve Liyakat başlığını taşıyordu. BBPlilere Alperenler dediği hatırlanırsa konuşma daha da ilginç hale geliyordu.
Gülene soru soran kişi Adet-i ilahiye açısından, iman hizmetinin bir neferi olma liyakatini ortaya koymayanların dairenin dışına itilmeye müstahak olacakları ifade ediliyor. Bu itibarla, irtidat kavramının gönül erlerine bakan yanları var mıdır? Bir ilâhi tokatla kenara atılmamak için liyakat mutlaka şart mıdır; bu konuda, fazl-ı ilahiye ne ölçüde bel bağlanmalıdır? diye sordu.
Soruda kastedilen iman hizmetinin liyakatini ortaya koyamayıp dairenin dışına itilen ve bir ilahi tokatla dışarı atılan İfadeleri Yazıcıoğlu için mi kullanılıyordu?
Fethullah Gülen soruya Muhsin Yazıcıoğlu ve Alperenlerin yapması gerekenler üzerine yaptığı uzun bir konuşmayla yanıt verdi. Gülenin konuşmasından bazı satırbaşlarına bakarsak:
Onca kin ve garez yüklü insanın her gün daha farklı bir komplo kurduğu bir dönemde, şayet gönül erleri, liyâkat peşinde koşuyorlarsa ve davaya ehil insanlar olmak için çırpınıyorlarsa, o ölçüde menfi neticelere istihkaktan uzak durmuş sayılırlar. Aksi halde, ne kadar liyâkat kaybına uğruyorlarsa, o nispette de derdest edilip bir kenara itilme istihkakıyla karşı karşıya kalmış olurlar.
Aldansanız bile kimseyi aldatmayın. Çünkü aldatma günahtır. Aldanırsanız böyle kurban gidersiniz. Bir Perşembe akşamı vefat edersiniz, bir Cuma günü cenazenize ulaşırlar.
Asker vazifesini yapmadı dediler, ben yaptığına kâniyim yani. Hakikaten herkes seferber olmuş. Sivil inisiyatif bu mevzuda bir şey yapmadı, ben o kanaatte değilim, herkes elinden geleni yaptı.
hançerlenmek için sırtını da dönmemelisin. Hançerleyebilir. Siyasi istismara meydan vermemek lazım. Hiç kimse meydan vermemeli. Herkes elinden geldiğince bence bu havayı yumuşatmaya çalışmalı. O Allahın takdiriydi. Onlar masumane, mazlumane, muzdar olarak ruhlarını Allaha teslim ettiler. Belki o durumları itibarıyle kendi mefkurelerine ve düşüncelerine de güç kazandırmış olabilirler. Arkadan başkaları çıkar, bu emaneti alır, yüklenir, götürülecek yere götürür onu bence. Bir kere bu cephe, bu meseleyi büyütmemek lazım. Cenab-ı hakkın takdirine rıza eden olmaları lazım.
Gülenin bu açıklamalarına rağmen, cemaat yayınları Yazıcıoğlunun helikopterinin düşmesinin askerlerin de içinde olduğu bir şebeke tarafından gerçekleştirildiğini iddia eden haberler yapıyor. Soruşturmanın sonucu ne olur bilinmez. Ancak Gülenin ifadesiyle arkadan gelenler BBPyi küçülmekten ve AKP tarafından yutulmaktan kurtaramadı. Yazıcıoğlunun eleştirilerine rağmen BBP, bugün davanın destekçisi oldu.
Oda TV
k: FETHULLAH GÃLEN YAZICIOÄLU HAKKINDA NE DEMEK İSTEDİ