Konu başkaydı ama laikliğe kaymış. Böyle olacağı belliydi. Laikliğin, gitgide bir “YAŞAM ŞEKLİ” haline getirilmeye çalışıldığı sürece de her zaman, her tartıştığımız konunun, eninde sonunda laikliğe kaymaması mümkün gözükmemektedir. Çünkü, laiklik, kalması gerektiği boyutun dışına taştığı anda, birçok kişinin canının yanmasına yol açmaktadır. Başına gelmeyen kişilerin neden bahsettiğimi kolay kolay anlayamayacağını düşünerek daha önce “Türkiye’ de dininizi rahat yaşayabiliyor musunuz” konusunda verdiğim örnekleri tekrar hatırlatmak isterim. Zamanında ben dahil, namaz kıldığı için işinden olanları eklemedim. Ayrıca, bahsedemeyeceğim başka maddeler de var. 6 tane yeter.
1) Camiler çok evet, gitmek istiyorsunuz diyelim. Öğrenciysen şayet ders saatlerin tutmaz. Diyelim bi şekilde oldurdun, bu defa da gençlerimiz elden gidiyor diye koruyucu! medyamız rahat bırakmaz. Okulun da başını derde sokarsın.
2) Normal bir çalışansan yine iş saatlerinde namaz yasak. Hadi öğle saatinde Cuma' ya gitmek istedin diyelim. Gidebileceğin Cuma dönemi Cuma namazının saat 12' ye gerilediği kış dönemidir ve ayrıca öğle yemeğinden vaz geçmen gerekir. Yağmurun altında en yakın camiye koşarak gidip Cuma kılıp geri dönmen için sadece 1 saatin vardır (bunlar tecrübeyle sabittir, ordan burdan kopyala yapıştır değil)
3) Türban (veya başörtüsü, tabirlere takılma) taksan bazı kişilerce 3. sınıf insan muamelesi görürsün (okuma hakkının elinden alınma konusuna hiç girmiycem) Sizinle konuşma tarzları ve ses tonları bile değişiverir. Eğer ki bir de çarşaflı isen, markete girdiğinde bir şey çalmayasın! diye güvenlik gizlice seni takip bile eder (evet belki tarihte çarşafıyla hırsızlık yapan bir iki kişi olmuşsa da bütün bir kesimi bu sınıfa sokmak da ne oluyor, her kravat takan da bilmem ne mi olur bu açıdan bakınca) Bu da tecrübe ile sabit olup tarafımca maalesef yaşanmıştır.
4) Başka dine mensuplar (her haklarına sonsuz saygı duyuyorum) Atatürk Havalimanında kalabalığın ortasında 50-60 kişilik sesli zikirleriyle çocukları korkutma pahasına zikir icra ederken gayet rahatlar iken, bir küçük kız çocuğunun namaz kılma anının tüm dünyaya gizlice çekilmiş görüntülerle deşifre edilerek bir daha ömrünün sonuna kadar unutamayacağı (asıl buna mı mahalle baskısı diyelim) bir bunalıma sokulması gerçektir, araştırabilirsiniz, olay Türkiye' de olmuştur.
5) Tüm diğer dinlere mensup vatandaşlarımız dini tatil ve diğer haklara sahipken, sen öz yurdunda ağız tadıyla Cuma namazına gidemezsin. Bak Cumartesi Musevilerin dini tatili Şabat. O gün çalışmak ya da herhangi bir iş yapmak bile haramdır onlara göre. Güzelce Sinagoga giderler, hiç bir engelleri yoktur. Tüm gün onlarındır doyasıya tadını çıkarırlar. Pazar günü Hristiyanların dini tatilleri olup yine tüm gün rahat rahat Kilise' ye gidip dinlerini icra ederler. Yine bütün gün onlarındır. Ben az söyleyeyim sizler çok anlayın.
6) Müslümanların dini inanışlarına saldıran ve çoğu zaman da hakaret edebilen bir medya ordusu da sadece bu ülkededir. Kurban kessen vahşet olur. Hacca gitsen Araplara para yedirmek diye tabir edilir. Gençlere sahip çıkmaya kalsan beyin yıkayıcı olarak lanse edilirsin. Müzisyenliği bırakıp namaza başlasan kafayı yemiş bu derler (bakınız Engin Noyan ve diğerlerinin düştüğü durum) Yani her zaman yaptıkların sürmanşet olur. Ama aynı medya, mezuniyet törenlerinde sabah nerde uyandığını hatırlamayan gençlerin haberlerini "ne geceydi! İçkiler su gibi içildi, gençler mükemmel eğlendiler, müzik ve danslar harikaydı, işte gençlik bu! " diye ballandıra ballandıra verir haberi çocukların görmesi mahsurlu resimlerle beraber.
