Facebook'a Kılıçdaroğlu PKK'lıdır engeli!

Serdengeçti

Banned
Katılım
8 May 2007
Mesajlar
1,808
Reaction score
0
Puanları
0
Kılıçdaroğlu’nun, seçimlerden önce “Kılıçdaroğlu PKK’lıdır” isimli grup kurulan Facebook’a açtığı davada erişimi engelleme kararı çıktı. Peki şimdi ne olacak?

Youtube’un ardından az kalsın Facebook’a erişim de engellenecekti.. CHP’li Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimler öncesinde “Kılıçdaroğlu PKK’lıdır” isimli grup kurulan Facebook’a açtığı davada erişimi engelleme kararı çıktı. Mahkeme öncelikle grubun sayfasına, olmadığı takdirde Facebook’a erişimin engellenmesini talep etti ancak site içeriğine müdahale TİB’in yetkisinde olmadığından, Facebook’un tamamını kapsayan bir karar vermesi gereken Fethi Şimşek’in yanıtı “Erişimi engelleyemem” şeklinde oldu.

Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, Şimşek hakkında görevini kötüye kullanığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Youtube’u kapatan Şimşek Facebook’u neden kapatmadı? Bu iki davaya konu olan suçlar aynı nitelikte mi, Facebook’a erişim de engellenmeli miydi? Her seferinde tartışmaya yol açan bilişim suçları kararlarında sorun yasada mı, konunun uzmanı olmayan mahkemelerde mi? Kişiler haklarındaki asılsız ya da kişilik haklarına saldırı niteliğindeki yorum ve haberlere karşı nasıl mücadele etmeli? Tartışmayı bir kez daha gündeme getiren taraflara ve uzman isimlere sorduk..

Telekomünikasyon iletişim Bşk Fethi Şimşek:
KARAR, KAPATMA YETKİMİZ OLAN SUÇLAR KAPSAMINDA DEĞİL


"Yalnızca 5651 sayılı yasanın, 8. maddesinde katalog halinde sayılan suçlarla ilgili olarak erişim engelleme kararı verilmiş mahkeme kararlarının gereği, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili verilen karar bu 8. madde kapsamındaki katalog suçlar ile ilgili değildir.
Youtube ise, 5651 sayılı yasanın 8. maddesinde yer alan Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar ile ilgili olduğu için, mahkemelerin erişim engelleme kararı TİB tarafından uygulanmıştır."


YURTSAN ATAKAN GAZETEPORT YAZARI
Bu yasa oldukça, Facebook da kapanır Google da..

Bu tür kararlar çıkabiliyor çünkü yasa buna izin veriyor. Bu kanun olduğu sürece, Facebook’un da Google’ın da kapatılması lazım, hatta New York Times gibi yabancı sitelerin de. Mahkemeleri suçlamak da yanlış. İki sene önce çıkarıldı bu yasa, CHP de destek verdi. Yasa değişmedikçe her yerin sansürlenmesi mümkün, yasanın acilen değişmesi gerekiyor. Kolaycı yoldan Facebook kapatılır mı demekle, mahkemelerin iş bilmemesi gibi bahanelerin arkasına sığınıp esas bataklığı kurutmuyoruz, sineklerle uğraşıyoruz.

Yasal sakıncası olan içeriğin engellenmesi gerekir ama doğru yöntem, siteye dava açmak ve ilgili içeriğin olduğu sayfaya erişimi engelletmektir. Tüm Youtube’u kapatıp, kolaya kaçmak değil.

Av. Mehmet Ali Köksal - Türkiye Bilişim Derneği Hukuk Çalışma Grubu Başkanı:
Facebook’a başvursalardı, ilgili bölüm kaldırılırdı

Mecbur kalınmadıkça biz böyle kararlar alınmasına karşıyız. Bir olay yüzünden milyonlarca kullanıcısı olan Facebook ve Youtube gibi benzeri sitelere erişimin engellenmesi ne kadar mantıklı olabilir? Ancak bilişim suçlarıyla ilgili ülkemizde büyük eksiklikler var. 5651 sayılı yasa çıktığında Türkiye Bilişim Derneği ve bilişim STK'ları olarak bu düzenlemenin büyük sorunlara neden olacağını söyledik.

Sadece bu tür sosyal iletişim siteleri değil haber siteleri dahi her an kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Herhangi bir okuyucunun yapabileceği bir yorum sitenin kapanmasına yol açabilir. Biz bu tür sakıncaları göz önünde bulundurarak 5651 sayılı yasanın iptali için dava açtık. Bu yönetmelik çıkartılırken İletişim Başkanlığı tüm yetkili kendi eline alarak ateşle oynadı. Şimdi de bu yasadan doğan birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Adalet Bakanlığı'nın daha önceden
hazırladığı bir yasa tasarı vardı. Bu tasarının tekrar gözden geçirilerek yeniden gündeme alınması gerekiyor. 5652 sayılı yasanın erişimin engellenmesi koşullarının acilen çok ciddi bir şekilde daraltılması gerekiyor. Sitenin içindeki herhangi bir içerik nedeniyle milyonlarca insanın erişimi her an kapanma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. O nedenle ciddi şekilde yasadaki erişimin engellenmesinin daraltılması gerekiyor.

Bilişim suçlarıyla ilgili karar alan mahkemelerin bir çoğu yetkin değil. Ama bilişim öyle bir sektör ki her mahkemeyi de ilgilendiriyor. Boşanmadan tutun en önemli siyasi davalara varana kadar her alanda bilişim karşımıza çıkıyor. İhtisas mahkemelerinin çözüm olabileceği konuşuluyor ama bu da başka sorunları ortaya çıkarır. Öncelikle ya mevcut yasa değiştirilmeli ya da yeni bir yasa hazırlanmalıdır. Adli bilişim kurumu kurulmalı veya adli bilişim konusunda uzman bilirkişiler yetiştirilmek suretiyle bu bilirkişilerin uzmanlıklarından yararlanılarak hakim karar vermelidir.

Aslında çözüm çok basit ama arkadaşlarımız da bazen zordan başlıyor. Facebook'taki sorunu çözmek için ilgili birimine bir yazı yazılmasıyla konu halledilebilir. Eğer bir hakaret, iftira, ırk, din aşağılaması gibi konular varsa site derhal içeriği kaldırıyor. Ancak Youtube'da yaşanılan bir sorun var. Bizdeki ifade özgürlüğü kavramıyla ABD'deki farklı anlaşılabiliyor. Bizim hakaret gördüğümüz bir konuyu onlar ifade özgürlüğü olarak değerlendirebiliyor. Sonuç olarak şunu ifade etmek istiyorum. Bütün yollar tüketilmeden mahkemeler erişimin engellenmesine karar vermemelidir.

TİMUR SIRT SABAH GAZETESİ TEKNOLOJİ EDİTÖRÜ
Sorunun temeli uzmanlaşmamış hukuk

Türkiye’deki en büyük sorun konu hakkında bilgi sahibi olmayan, uzmanlaşmamış hukuk. İnterneti bir kitap gibi düşünüp, bir ibareden dolayı kitabın toplatılması kararı gibi, toptan karar veriliyor. Öncelikle içeriğin çıkarılması girişiminde bulunulabilir. Kimsenin bir siteyi kapattırmayı isteme hakkı olmaması lazım. Adnan Hoca da böyle girişimlerde bulunmuştu. RTÜK’ün tüm gün program kapatma cezasına benziyor bu, neyse ki RTÜK hatasını anlayıp o uygulamadan vazgeçti. Türkiye’nin adının İran gibi, Çin gibi sansürcü ülkelerle yan yana anılmaması lazım. Bunun için hukukun uzmanlaştırılması lazım. Yoksa Türkiye’nin doğusundan batısına herhangi bir yerel mahkemeden internet sitesi kapatma kararı aldırılabilir. Yasadaki ifadelerin ucu çok açık, herkesin her sebepten karar aldırabileceği bir durumda. TİB de iki arada bir derede kalıyor.


Kaynak
 
adam belgelerle bu iftiranızı yüzünüze vurdu hala kılıçdaroğlu pkk lı diyorsunuz adamın siyasi görüşüne kesinlikle saygı duymuyorum ama sizden de 500 kat daha insan ve namusllu be adam bakın siz nesiniz akp liler:

AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan: Kürt sorununu çözmek isteyen hiç kimse DTP, PKK ve Öcalan'ı görmezden gelemez


İSTANBUL - AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan "Kürt sorununu çözmek isteyen hiç kimse DTP, PKK ve Öcalan'ı görmezden gelemez" dedi.
Habertürk'te yer alan habere göre İmralı Cezaevinde tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Nelson Mandela'ya benzetilmesi ile ilgili tartışma yaşanırken, yerel seçim öncesi AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ın PKK ve Öcalan ilgili açıklamaları dikkat çekti.
Diyarbakır'da yayın yapan Can TV'nin program konuğu olan AKP'li Arslan, Nevruz etkinliklerinde Başbakan Erdoğan aleyhine slogan atan grubu engelleyen DEP eski milletvekili Leyla Zana'ya teşekkür ederek, "Kendisine buradan saygılarımı sunuyorum. Nevruz'u bu şekilde kutlamakla toplumumuzun geleceği için çok büyük bir adım atmış bulunuyoruz. Bugün bazı endişelerim olmasaydı ben de nevruz bayramını DTP'li dostlarımla ve Diyarbakırlı hemşerilerimle meydanlarda onlarla birlikte kutlamayı çok arzu ediyordum. İnşallah gelecek yıllar bunu hep birlikte yaşarız' dedi


-PKK ve Öcalan görmezlikten gelinemez-


AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, 2 saat süren canlı yayın programında şunları söyledi : "Kürt sorununu çözmek isteyen hiç kimse DTP'yi PKK'yı ve Abdullah Öcalan'ı görmezden gelemez ve yok sayamaz. Realiteleri hiç kimse gözardı etmesin. Aksi halde hiçbir sorun çözülemez. Bugüne kadar da çözülememiştir. Hiçbir tarafın her dediği olamaz. Çünkü çözüm ararken her iki tarafında özveride bulunması ve birer adım geri atması gerekiyor. Uzlaşma böyle bir şeydir. Anlaşma ancak her iki tarafında özveride bulunduğu ortamlarda ortaya çıkar."
"TRT6'nın yayına başladığı 1 Ocak 2009 tarihi inkarın resmen sona erdiği gündür" diyen Arslan "30 yıldır yaşanan gerginliğe, çatışmaya neden olan bir kimlik inkarından kaynaklanıyordu. Kürt kimliği inkar ediliyordu. Kürtçe diye bir dil yok deniyordu. Bunu seslendirenler kanun dışı uygulamalara maruz kalıyordu. Devlet yanlış uygulamaların sonucu terörü şiddeti azaltma yerine çoğaldığını fark etti. Maalesef geçen bu kadar zaman içinde büyük bedeller ödenmesine sebep oldu. Bunun sorumluları tarihe hesap verecekler kamuoyu vicdanına hesap vereceklerdir. Ben şahsen affetmiyorum. Çünkü hepimiz bir bedel ödedik hepimizin ailesi zarar gördü. Şimdi gelinen nokta geçte olsa iyi bir nokta keşke bu gelinen noktaya bundan 20 yıl evvel gelinseydi. Eğer özgürlükler bugün olduğu gibi o günde kullanılabilseydi herkes kabul eder ki bu kadar kayıp olmazdı" diye konuştu.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&Date=25.3.2009&ArticleID=927930

İŞTE SİZ BUSUNUZ İŞTE GERÇEK YÜZÜNÜZ
 
haberdeki baslık bide bu yobazların 2 yuzlulugunu ortaya cıkarıyor
 
Kılıçdaroğlu için söylenen ualan mı ki egellemeye çalışıyorlar
 
Geri
Üst