Fıkra arşivi :))

Kumar



Adamin biri bir gün iki saat gözükmedikten sonra karisinin yanina bara gitmis.Karisi adama çikismis:
-Nerde kaldin körolasi! iki saattir yoksun!" demis.
Adam demis ki:
-"Simdi sirasi degil, eve gidip hemen bavulunu hazirla arkadasim seni kapida bekliyor. Seni kumarda kaybettim" demis.
Karisi hiddetle:
-"Bunu nasil yaparsin!:" demis.
Adam da gayet sakin bir sekilde:

-"Hile yaptim karicigim!."







Geliyorum



Johny annesiyle birlikte banyo yaparken,gögüslerini göstererek sorar;
- "Anne,bunlar nedir?"
Nasil cevaplayacagini bilmeyen annesi, "yarin kahvaltida babana sorarsin" der -unutmasini umud ederek-
Ama johny unutmaz ve ertesi gün kahvaltida babasina sorar, Babasi söyle yanitlar,
- "Onlar balon çocugum, annen öldügü zaman o balonlari sisirecegiz ve annende cennete uçacak".
Birkaç hafta sonra johny'nin babasi eve birkaç saat erken gelir.
Johhny aglayarak babasinin yanina kosar.
- "Baba kos annem ölüyor."
Babasi çocugu sakinlestirmeye çalisirken sorar,
- "Neden annenin öldügünü düsünüyorsun?"
Çocuk aglamaya devam ederken anlatir,
- "Harry Amca annemin balonlarini sisiriyordu, ve annem de söyle bagiriyordu,"

- "Tanrim geliyorum"
 
Genç doktor



Yasli doktor kasabayi terketmek uzereyken yerine gelen genc doktoru almis hastalarini tanistirmak uzere evden eve dolastirmaya baslamis..Ilk girdikleri evde bir kadin:
-"Doktorcugum çok mide agrisi çekiyorum" demis.
Eski doktor da ;
-"Bence biraz fazla meyva yiyorsunuz da ondan..." demis.Disari çiktiklari vakit yeni doktor
-"Abi kadini muayene bile etmeden nasil böyle bir neticeye vardin ?"
Yasli doktor anlatmis:
-"Oglum, numaradan gözlügümü yere düsürdüm birde baktim ki yatagin alti meyva kabuklari ile dolu"
Ikinci evdeki hastayi genç doktorun muayene etmesine karar vermisler.Bu evdeki kadin
-"Çok halsizim" deyince doktor ;
-"Belki de Kilise faaliyetleriniz sizi çok yoruyor, biraz ara verin"demis.Disari çikmislar yasli doktor genç doktora ;
-"Dogru söyledin,Bu kadin kiliseden disari çikmaz.Ama nasil anladin?"
Genç doktor ;

"Ben de çaktirmadan yatagin altina baktim ve kilisenin papazini gördüm"




Gerçekler



Iki velet karar vermisler ki, butun buyuklerin hayatlarinda sakladigi en azindan bir buyuk sir var. Bir tanesi bu varsayimi denemeye kalkmis...
- Anne ben her seyi biliyorum.
Annesi
-Tamam anladim, al su 1 milyonu babana hicbir sey soyleme"demis.Ufaklik cok memnun, babasina gitmis...
-Baba ben her seyi biliyorum!
Babasi,
-Sus tamam, al su 5 milyonu, annene hicbir sey soyleme" demis.Bizimki zevkten dort kose, butun buyuklere isleyen bir sistemi kesfetmenin
keyfiyle..Ertesi sabah kapi calinmis postaci gelmis:
Ufaklik acmis kapiyi:
- Postaci Amca ben artik her seyi biliyorum.
Postaci dizleri uzerine cokup, kollarini iki yana acmis:

- Madem oyle gel bakalim Baban sana bir sarilsin!
 
Geç kalmissiniz



Çocuk yapma arzusunda olan bir çift varmis.
kocasi eve gelince kadin büyük bir sevinçle
-"Kocacigim biliyormusun tam bir ay geciktim, yarin doktora gidip hemen testleri yaptiracagim" demis.Ertesi gün olmus. Bu arada elektrik faturasini da yatirmayi unutmus olsalar ki eve elektrik idaresinden bir memur gelmis.
-"Hanimefendi tam bir aydir geciktiniz" demez mi?.Bizim ki tabi sok olmus bir sekilde :
-"Neee!!! Siz nerden biliyorsunuz olamaz böyle bir sey" demis.Memur:
-"Ama hanim efendi bizdeki tüm kayitlarda tam bir ay gecikmeli oldugunuz görülüyor"
Kadincagiz sok olmus bir sekilde
-"Tamam durumu kocama anlatacagim o sizinle görüsür" demis ve aksam olmus,kadinin kocasi eve gelmis.Kadin olup bitenleri kocasina anlatmis.Tabi ki adamda bu duruma sinirlenmis. Ertesi gün sabah elektrik dairesine durum hakkinda bilgi almak için memurun yanina gelmis;
-"Kardesim dün bizim eve kadar gelip karima tam bir ay geciktigimizi söylemissin bu ne küstahlik ,hem siz nerden biliyorsunuz bütün bunlari" demis.Memur:
-"Beyefendi bu bizim isimiz,her sey bizim sayemizde oluyor ve biz burada yapilan her seyin kaydini tutuyoruz ve sizin resmi kayitlarinizda elimizde ve geciken bir ay için bize borçlusunuz" demis.Adamcagizda sinirli bir sekilde:
-"Ya ödemezsek ne olur?"
Memur:
-"Mecburen kesmek zorunda kaliriz"
-"Neeeee!!!!!" "Peki ya sonra"

-"O zaman hanimefendi mumla idare etmek zorunda kalir"






Elim sende



Delinin biri sokakta dolasirken adamin birine usulca yaklasir,adam korkarak kaçar oda arkasindan.Sonunda kacacak yer kalmaz,adam:
-"Lütfen oldurme" diye inlerken deli yaklasir, adam korkudan bayilmak uzeredir,deli gelir dokunur ve:
-"Elim sende sen yakala" der





Hem onu Hem Beni



Delinin biri köy kahvesine gelip devamli "iyi olacak,iyi olacak" diyormus.Köylünün biri dayanamamis sormus
-"Ne iyi olacak??" diye.
Deli:
-"Annem hasta ölecek, babam tekrar evlenecek, hem ben yapacagim hem o yapacak."
Aradan zaman geçmis deli yine gelmis baslamis:
-"Kötü oldu, kötü oldu!." demeye.
Ayni kisi yine sormus:
-Kötü olan ne?" diye.
Deli:

-"Annem iyi oldu, babam öldü, annem yeniden evlendi, adam hem onu hem beni yapiyor!.."
 
duramak yoooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook :D

100 duvar



Iki deli yüz duvari olan hastahaneden kaçmaya karar vermisler 99 duvari asmislar.Biri sormus :
-Yoruldun mu?
Öteki :
-Evet, demis.
99 duvari asip geri hastahaneye dönmüsler.









Önden Verdim



Büyük sehirlerimizden birinde iki bayan gezmeden dönerlerken dolmusa biniyorlar. Dolmusta o an icin bir önde bir de arkada yer var.Birisi öne digeri arkaya oturuyor haliyle. Önde oturan hemen cikarip iki kisilik ücreti veriyor dolmus söförüne. Arkada oturan bayan da ücret vermeye niyetlenince öndeki bayan arkaya sesleniyor:

-"Naimeeee, ben önden verdim zaten. Bir de sen arkadan vermeee!. "





Yok
Kadının biri bakkala girmiş,
-Ekmek var mı?
-Özür dilerim..Yok!
-Yoğurt var mı?
-Maalesef o da yok..
-Çikolata? Bisküvi?
-Kusura bakmayın..
-Deterjan? Tuvalet kağıdı?
-Hayır..
-Aman Tanrım..! Kapatmalısınız bu dükkanı..
-Haklısınız ama anahtar da yok!
 
Durma durma durmakkk yo yo yo yok

--------------------------------------------------------------------------------

Doktor

Adamın biri doktora gitmiş.Doktor tahlil sonuçlarını ve röntgen filmlerini
uzun uzun incelemiş ve adama ��malesef beyefendi�� demiş .��Fazla ömrünüz
kalmamış��.Adam üzündütden düşecek gibi olmuş,
�Peki ne kadar yaşayacağım doktor�
�On�
�Doktor çıldırtma adamı On ne? On ay mı , On hafta mı, On gün mü?
�Dokuz, sekiz, yedi , altı...�
 
Kayboldum

Adam karisinin kedisinden o kadar nefret ediyormus ki, ne yapip yapip ondan
kurtulmanin yollarini dusunuyormus.. sonunda bir sabah kediyi arabaya attigi gibi
evlerinin 20 blok otesinde bi sokaga goturmus, onu orda birakip dogru ise gitmis...
ayni aksam isten eve gelmis bi bakmis
kedi evin bahcesinde karisiyla oynuyor, kadin nese icinde "ayy butun gun onu aradim" demis..
"ama aksamustu bi baktim gelivermis, evin yolunu nasil da bulurmus benim akilli kedim"
Adam tabi cok bozulmus ama belli etmemis.. ertesi sabah yine kediyi
arabasina atmis, bu sefer evin 40 blok otesinde bi sokaga goturup birakmis yihe işgitmis, aksam isten
eve gelmis bi de ne gorsun kedi salonda yine karisiyla yerlerde yuvarlaniyor..
Ertesi gun adam kediyi 60 blok oteye birakmis, aksam gelmis yine kedi evde..
sonraki gun 70 blokoteye birakmis, aksam kedi yine evde.. adam artik ertesi sabah kediyi
arabaya koymus, 90 blok oteye gitmis.. ordan kopru yoluna girmis, ilk cikistan saga donmus,
ordan tekrar saga donmus, gitmis gitmis, bi 20 blok daha uzaga gitmis, sola donmus, biraz daha
gitmis, ve kediyi orda arabadan atmis..
Saatler sonra evin telefonu calmis, adam karisini ariyor:
"Hayatim, kedi orda mi?"
"Evet.. neden sordun?"
 
Bulunca
Adamın biri bayan bevliye mütehasısına muayene için
gider.Bayan doktor hastaya derdini sorar. Hasta adam
"VALLA DOKTOR HANIM YAPAMIYORUM"der. Doktor hanım
hastayı muayene eder,tahliller yapar sonunda reçetesini
yazar ve hastayı bir ay sonra tekrar gelmek üzere
gönderir. Bir ay sonra hasta adam tekrar kontrole
gelince doktor hanım sorar "NE OLDU TEDAVİM İŞE YARADI MI?".
Hasta "MAALESEF DOKTOR"der. Doktor "ALLAH ALLAH" der.
Tekrar aynı muayene ve tahlilleri yapar hastaya reçeteyi
düzenleyip bir ay sonra gelmek üzere gönderir. Bir ay
sonra hasta tekrar gelir, sonuç aynı oktor aynı
işlemleri tekrarlar fakat sonuç değişmez. Doktor en
son kontrole gelişinde artık yaptığı tedaviden sonuç
alamamanın kızgınlığıyla hastaya "GEÇ ODAYA SOYUN"der.
Hasta soyunur,doktorda soyunur, bir güzel işi bitirirler.
Doktor sinirlenir ve "HANİ ULAN YAPAMIYORDUN" der.
Hasta sırıtarak "BULUNCA YAPIYORUM DOKTOR" der.

Üç Adam
Üç adam cennetin kapısında sorgu meleğinin
karşısında duruyormuş (doğal olarak yeni
ölmüş adamlar bunlar). İlk adama nasıl öldüğünü
sormuş melek.
Adam anlatmış: "Uzun süredir karımın beni
aldattığından şüpheleniyordum.İş seyahatine
gitme bahanesiyle evden çıktım ve 2 saat sonra
haber vermeden döndüm. Karım çıplaktı ve banyodan
yeni çıktığını söyledi ama ben ona inanmadım çünkü
saçları kuruydu. Hırsla evi aramaya başladım, kimse
yoktu, fakat yatak odasının penceresinde iki el
gördüm. Yarı çıplak ter içinde bir adamdı bu..
Ellerine vurarak onu aşağı düşürdüm ama çok
şanslıymış, çiçek tarhının üzerine düştü ve ölmedi.
Ben de buzdolabını üzerine attım. Adam öldü ama ben
de kalp krizi geçirdim."
Sıra ikinci adamdaymış:
"Şortumu giymiş evimde günlük sporumu yapıyordum.
Koşu bandını fazla hızlandırmış olmalıyım, birden şerit
koptu ve beni üzerinden fırlattı, pencereden dışarı
uçtum. Neyse ki alt katın penceresine tutunabildim.
Ama manyağın biri beni ellerime vurarak aşağı düşürdü.
Neyse ki çiçeklerin üzerine düşüp kurtuldum ama sapık
herif bu sefer de üzerime buzdolabını attı
ve burdayım işte..."
sıra üçüncü adamdaymıi:
"Ben buzdolabının içinde çıplak bir şekilde
bekliyordum, kendimi burada buldum."

Tanıyın
Biyoloji dersinden yapılacak sınav
için sınıftaki herkes acayip çalışmış,
notlar fotokopiler havada uçuşmuş.
Daha sonra sınavın yapılacağı gün
gitmişler bir de bakmışlar, ortada
kağıt kalem yok sadece sıra sıra
>mikroskoplar. Hocada başlarında
bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda
lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız
bacağından böceği tanımak" Tabi
hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hoca
dediği dedik.Öğrenciler mikroskopların
başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar.
En sonunda biri dayanamamış, kapıyı
çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş
"Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp
çıkıyorsun?" Kapı hafifçe
aralanmış ve bir bacak uzanmış"
Tanısana hadi lan tanısana kim olduğumu"

Git Başımdan
Padişahın karısı sultan'ın göğüsleri çok
meşhurmuş.Herkesin hayelini süslermiş.
Özelliklede sarayda çalışan Abdül'ün
rüyalarına giriyormuş. Dayanamamış ve
bir gün harem ağasına açılmış.''Sana
1000 altın helal olsun,yeterki yap ''demiş.
Kurnaz harem ağasıda büyücüye losyon
hazırlatıp sultanın banyo sonrası giydiği
korsesine 1 damla damlatmış.Sultan
kaşıntıdan ölecek kimseler çare bulamıyor.
Harem ağası da "Padişahımız sarayda çalışan
Abdül kulunuzun dili sihirlidir tükürüğüyle
çare bulmadığı hastalık yoktur" der padişahta
çaresiz çağırttırır.AbdÜl muradına ermiştir
1 saat boyunca sultanın göğüslerini yalar
çaktırmadan panzehiride sürer. Harem
ağası parasını istediğinde ''Git başımdan
padişaha herşeyi anlatırım senin de kellen
gider benimde ''der. Kızan harem ağası ise
geri kalan losyonun tamamını padişahın
banyodan sonra giyeceği donuna boşaltır...

Domuzlar
Bir gün adamın biri domuz çiftliği kurmaya
karar verir ve 10 dişi, 10 tanede erkek
domuz alır bunları çiftleştirip satmayı
planlar ama bu 10 tane domuzdan bir ay
boyunca hareket göremeyince veteriner bir
ilaç verir ve bu ilaçta işe yaramaz.
Kendisi kendi işini halletmeye karar verir
ve bütün domuzları bir kamyonete yükler ve
ormana götürür belki belki öğrenirler diye
hepsini bir kere becerir sonra eve geri
gelirler. Adam bir hafta bekler ama yine
faaliyet olmayınca tekrar domuzları kamyonete
yükler ve ormana götürür bu sefer hepsini 2
defa becerir eve gelirler ama yine tık yok
adam sinirlenir hepsini tekrar kamyonete
bindirir ormana giderler. Adam gücü bitene
kadar hepsini 10-15 kez becerir eve gelirler
adam ertesi gün ayağa kalkar kalkmaz yatakta
yatarken hanımına seslenir." Hanım bak bakalım
domuzlar ne
yapıyor ?"
Kadın aşağı bakar ve adama dönüp "Bey bütün
domuzlar kamyonete binmiş biride kornaya basıyor"

Duvarcı Ustası
Belediye kuruluşlarından birinde çalışan
bir duvarcı usatasının başına gelen kazayı
şefine anlattığı mektup şöyle: Sayın
şantiye şefim; İş kazası tutanağına planlama
hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek
ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda
hastanede yatmama neden olan olaylar aynen
aşağıda anlattığım gibi olmuştur. Bildiğiniz
gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı
katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla
artmıştı. Yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin
ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu.
Aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir
ip bağladım, altıncı kata çıktım. İpi bir
çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar
aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata
çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp
tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile
doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu
çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi
havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık
70 kiloyum. 250 kilogramlık varil süratle
aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve
şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim.
Yolun yarısında dolu varille çarpıştık. Sağ iki
kaburgamın bu sırada kırıldığını sanıyorum.
Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber
çıkrığa sıkıştı. Parmaklarım da bu sırada kırıldı.
Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve
tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince,
bu sefer ben aşağı inmeye varil yukarı çıkmaya
başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık.
Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı.
Can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Başımı
yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime
geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını
sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım.
Cenab-ı Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez
kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden
öperim. Duvarcı ustanız

Suratsız
Roger ağır şartlar altında çalışan bir işçidir. Boi
zamanlarını hep bowling ve voleybol oynayarak
geçirmektedir.Karısı bu duruma üzülür ve bir
hafta sonu onu striptiz klübüne götürmeye karar
verir. O akşam beraberce klübün kapısına gelirler.
Kapıdaki bodyguard, " Hey Roger ..seni görmek ne
güzel!" der..
Karısı: "Daha önce buraya gelmişmiydin Roger..?"
Roger: Hayır..hayır o adamı bowlingten tanıyorum...
içeri girerler ve bir masaya otururlar... Garson gelir..
Garson: iyi akşamlar Roger...
Her zamanki gibi Cin tonik di mi?..
Karısı: Roger bana bak sen buraya daha önce
geldin değil mi?
Hafif hafif öfkelenmeye başlayan karısını sakinleştirmek
zordur..
Roger: Ne alakası var..Voleyboldan tanırım onu bir iki
tek içmişliğimiz var ordan yani... Karısı pek tatmin
olmamıştır ama neyse..
Derken stiriptizci hatunlardan biri masaya gelir..
Stritipzci: Selam Roger...Yine özel masa şovundan
mı istersin..?
Karısı hışımla yerinden kalkar ve klübu terk eder..
Roger peşinden koşar.. Kadın bir taksiye biner ve
taksi kalkmadan Roger da biner...
Kadın öfkeden patlayacakmış gibidir...ve korkunc
sinirlidir..
Şöför: Bu geceki çok suratsızmış be Roger..

Organizasyon
Bir adam, arkadaşı ile yolda giderken
elindeki çakısı ile parmağını kesti. Biraz
ötede sağlık ocağı vardı. Adam:
"-Ben şurada pansuman yaptırayım", dedi.
İçeri girince karşısına iki kapı çıktı. Birinde
"Hastalıklar", ötekinde "Yaralar" yazılı idi
"Yaralar" kapısından girdi.
Yine önünde iki kapı vardı. Birinde "Et",
ötekinde "Kemik" yazıyordu."Et" kapısından girdi.
Yine iki kapı çıktı karşısına. Birinde "Önemli",
ötekinde "Önemsiz" yazıları vardı. "Önemsiz"
kapısından girince kendini sokakta buldu.
Arkadaşı sordu: "-Nasıl iyi baktılar mı?"
"-Hayır; ama organizasyon dehşet"

Cüzdan
Sünnetçinin biri yıllardır kestiği deri
parçalarını saklarmış ve bir gün artık
emekli olmaya karar vermiş. Elindeki derileri
alıp terzinin birine gitmiş ve "bana bunlardan
birşey yap, manevi değerleri çok fazla" demiş.
Terzi de "abi sen bir tatile çık gel o zamana
kadar ben de siparişini bitiririm" demiş.
Sünnetçi tatile gidip gelmiş ve ilk iş olarak
terzinin yanına uğramış.
Ne oldu benim sipariş demiş. Terzi de sünnetçiye
bir cüzdan uzatmış.
Sünnetçi hisimla "Ulan bunca yilin emegi bu kucuk
cuzdan mi? demis.
Terzi hemen cevaplamis "oyle deme abi, biraz
oksayynca valiz oluyor!

Sen İzah Et
On yıldır evlilermiş.. Ama ilk gecelerinden
beri, adam hep karanlıkta sevişmek konusunda
ısrar etmiş.. Kadıncağız yıllar yılı kaç kez
sabahlara kadar yalvarmış, bir kerecik olsun,
ışıkları yakıp sevişmek için ama adam hep inatla
"Hayır" demiş. "Kesinlikle olmaz. İlle de
karanlıkta sevişeceğiz." O gece kadıncağız
gene ışıkları yakmak için yalvaracak gibi olmuş,
ama hemen vazgeçmiş. Kocası on yıl sonra insafa
gelecek değil ya.. Vazgeçmiş ama sadece
yalvarmaktan.. Kafasına koymuş, bu kez çünkü..
Tam sevişmenin en heyecanlı anı, en doruk
noktasında elini kaydırıp, yatağın baş ucundaki
gece lambasının düğmesine dokunuvermiş. Bir de
ne görsün.. Kocasının beline, o yapay aletlerden
biri bağlı değil mi? "Bunu bana nasıl yaparsın"
diye haykırmış. "Bunca yıldır, bu işi sahte bir
aletle yaptığını bana söylemedin bile..
Hemen açıkla bana her şeyi.. Hemen.." Adam çok ama
çok soğukkanlı yanıt vermiş. "Tamam, tamam.. Her
şeyi izah edeceğim sana..
Ama önce sen bana şu üç çocuğumuzu izah et,
bakalım!.."

Hayalet
İki arkadaş bir gece bir parti dönüşünde
yürüyerek eve dönüyorlarmış...Biri biraz
macera olur eğleniriz düşüncesiyle
ilerideki mezarlığa girip kestirmeden
gitmeyi önermiş ve diğeri de hemen kabul
etmiş.Mezarlığın içine girmişler ve yürümeye
başlamışlar. Çok derinlerden 'tak!-tak!'diye
garip sesler gelmeye başlamış biraz sonra.
İki arkadaş bir taraftan tırsarak bir
taraftanda tırstıklarını birbirlerine
belli etmeyerek yürümeye devam etmişler
ama bu korkunç ses onlar yürüdükçe artıyormuş..
Epey ilerledikten sonra ilerideki
sis bulutunun arkasında bir kıpırtı görmüşler.
İyice tırsmışlar ve sis bulutuna
doğru yürümeye devam etmişler.İleride bir
mezarın başında yaşlı bir adamın
elinde çekiçle mezar taşına birşeyler
yazdığını gören arkadaşlardan biri
"Yahu amca bu saatte çalışılır mı biz de
seni hayalet sanıp korkmuştuk"demiş.Yaşlı adam
şöyle bir kafasını kaldırıp gençleri süzdükten
sonra "Adımı yanlış yazmış gerizekalılar!!'demiş

Materyalist
Çok havalı ve zengin bir avukat, yeni
aldığı lüks spor arabasını ofisinin
önüne park eder. Ofisteki arkadaşlarına
nasıl gösteriş yapacağını düşünerek
arabasından inerken, yoldan hızla geçen
bir kamyon sürücü tarafındaki kapıyı
kopartır atar.Avukat derhal cep telefonunu
kapar ve polisi arar. Bir dakika içinde
polis olay yerine gelir fakat daha tek
bir soru sormasına fırsat bırakmadan
avukat isterik bir şekilde haykırmaya
başlar.. Daha geçen gün aldığı arabası
mahvolmuştur ve kaportacı ne kadar
ince iş görse gene de eskisi gibi
olmayacaktır. O kamyonun sürücüsü derhal
bulunmalı ve yaptığı hasar ona mutlaka
ödettirilmelidir.Avukat kızgın ve öfkeli
şikayetini nihayet bitirdiğinde, polis
bıkkın ve inanamaz bir şekilde başını
sallar "Siz avukatların bu kadar
materyalist olmalarını bir türlü
anlayamıyorum.." der "..sahip olduğunuz
şeylere öyle baglanıyorsunuz ki, başka
birşeyi gözünüz görmüyor..."."Nasıl söylersin
böyle birşeyi?" diye hayretle sorar avukat.
Polis adama acıyarak ve küçümseyerek bakar
"Sol kolun dirseğinin altından kopmuş
görmüyor musun?Kamyon sana çarptığı sırada
olmuş olmalı ve sen bana kaportacıdan
bahsediyorsun...."
"Aman Tanrım!" diye bağırır avukat.
"Rolex'im de gitmiş...

Kimin Telefonu
Bir golf klübunun soyunma odasında bir sürü adam
giyiniyormuş.Ortada duran bir cep telefonu çalmış,
yakınındaki bir adam hands-free konum düğmesine
basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış.
Adam: Alo
Kadın: Merhaba şekerim, kulüpte misin?
Adam: Evet.
Kadın: Ay ben burda süper bir deri ceket gördüm.
1000 dolarcık. Alabilir miyim?
Adam: Oluur, madem çok sevdin, al tabii.
Kadın: Aslında buradan önce de galeriye uğradım.
2005 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini
buldum.
Adam: Ne kadar?
Kadın: 60 000 dolarcık.
Adam: O parayı vereceksem bütün aksesuarlarını
isterim ama...
Kadın: Yaşasınnn! Bir şey daha var, geçen sene
beğendiğimiz ev yine satılık ve 450 000 dolar
istiyorlar.
Adam: Tamam, ama 420 000 dolardan fazla verme sakın.
Kadın: Oldu şekerim. Sonra görüşürüz. Seni
seviyorum.
Adam: Ben de seni...Görüşürüz.
Adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden
topluluğa döner ve sorar:
"Bu telefon kimin, bilen var mı?"

Sizin Kızdan Ne Haber?
İki aile varmış ve her iki ailenin de birer
kız çocuğu varmış. Birgün misafirlikte
sohbete başlamışlar;
-Eee sizin kızdan ne haber?..
-Valla işte ne olsun biliyorsunuz işe girdi
geçen sene. Başını kaşıyacak vakti yok. İlk
başlarda geceleri fazla mesai yapıyordu. Sonra
hafta sonları da çalışmaya başladı. Patronu çok
sevmis her işi ona veriyormus. Derken Ankara
seyahatleri başladı. Bizimki çanta sekreter gibi
patron nereye o oraya.Sonra Paris seyahatleri filan
en sonunda bu iş böyle olmayacak dediler,
patronu ev tuttu. Deli gibi çalışıyor evladım.
Ee , peki sizinki ne alemde?
-Valla bizimki orospu oldu, ben sizin kadar
güzel anlatamıyorum...

Not
Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış. Ailesi, aile
papazını da kendilerine eşlik etmesi ve gereği
halinde görevini yapması için çağırmış.Papaz ve
aile efradı yatağın etrafında beklerken,
Fred'in durumu anıden kötüleşmiş.
Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile
yazacak bir şeyler istemiş.Papaz, anlayışlı bir
şekilde,Fred'e bir kağıt ve bir kalem uzatmış.
Fred titreyen ellerle hızlı hızlı kağıda bir
şeyler yazıp kağıdı papaza uzatmış ve aniden ölmüş.
Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın
doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş.
Birkaç gün sonra, Fred'in cenazesı sırasında,
Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış.
Cenazenin gömülmesinden hemen önce,Papaz ileri çıkarak:
"Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt
isteyerek birşeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı
için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde
bu notu okumak istiyorum" demiş ve cebinden kağıdı
çıkararak yüksek sesle okumuş:"Lütfen bir adım sola
çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!"

Kazan Doğurdu
Hoca'nın bir kazanı varmış...
Neyse uzatmayalım mevzuyu..
Köylünün biri Hoca'dan kazanını istemiş.
Hoca vermek istemiyo kazanı ama;bu sefer
de hakkında olumsuz fikir oluşacağı ve
kulis yapılacağı endişesi ile istemeye
istemeye veriyo kazanı köylüye...
Aradan epey bir zaman geçiyo ve köylü kazanın
içinde bir küçük tencere ile birlikte geliyo hocaya...
Yahu Hocam senin kazan doğurdu diyo Hoca'ya...
Hoca kazanı alıyo şöyle evirip çevirip bakıyo,
uzağa gidiyo oradan bakıyo,yukarı kaldırıyo
aşağıdan bakıyo,iyice inceliyo süzüyo ve diyo ki
köylüye;
Doğurur tabi,.mına komuşsun kazanın...

Geri Kalan Kısmı
Bir gün açlıkla ilgili bir anket
yapılacakmış insanlara: "Lütfen dünyanın geri
kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile
ilgili kişisel görüşünüzü belirtir misiniz? "
Sonuç felaket çünkü:
Afrikalılar "yiyecek" kelimesinin anlamını bilememişler.
Batı Avrupalılar "eksiklik" kelimesinin anlamını
bilememişler. Doğu Avrupalılar "kişisel görüş"
sözcüğünün anlamını bilememişler.
Orta Doğulular "çözüm" kelimesini anlamamışlar.
Güney Amerikalılar "lütfen" kelimesini anlamamışlar.
Ve ABD liler de "dünyanın geri kalan kısmının"
ne olduğunu anlamamışlar.

Roket Yakıtı
Dallas'daki NASA uzay üssünde, üs komutanı,
George ve Bob adındaki astronotları yanına çağırıp,
ertesi gün çıkacakları Mars yolculuğu hakkında
son talimatları verir ve bu zor yolculuğun
öncesinde uyumak üzere evlerine gitmelerini söyler.
Her iki astronot da, talimata uyup evlerine
giderler. George tam uyumak üzereyken telefon
gelir. Arayan Bob'dur.
"Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?"
"Henüz değil."
"Ben çok heyecanlıyım. Uyku tutmadı. Sana da
uyarsa, benimle birlikte içmeye ne dersin?
Uzun süre içki içemiyeceğiz..."
"Ok."
Bir saat sonra George ve Bob buluşurlar, bir
bara girip içki söylerler.Barmen tam içkiyi
verirken ikisine de dikkatlice bakar.
"Hey men. Sizi tanıdım. Yarın Mars'a gidecek
astronotlarsıniz. Size içki verdiğim ortaya
çıkarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben.
Kusura bakmayın."
George ve Bob barmenle tartışmalarına rağmen o
barda içki içemezler. Başka barlarda şanslarını
denerler; ama TV programlarını sürekli izleyen
barmenler onları her seferinde tanırlar ve içki
vermeyi reddederler.Marketlerde kapalıdır. Tam
eve dönmeye karar verdiklerinde Bob'un aklına
bir fikir gelir.
"Yahu George'cuğum. Bizim uzay roketine koydukları
yakıtın kokusunu hatırlıyor musun? Aynı viski
gibiydi. İstiyorsan ondan içelim."
Birlikte uzay üssüne girerler. Kontrol etmek
bahanesiyle yakıt tankının yanına gelirler.
Kimse şüphelenmez. Onlara güvenmeyip te kime
güveneceklerdir ki zaten. Ertesi sabah füzeye
binecek olanlar onlardır.George ve Bob yakıt
tankından aldıkları yakıttan birer kadeh
içerler; sonra da evlerine giderler. George
tam uyumak üzereyken telefon çalar. Arayan yine
Bob'dur.
"Alo George. Yine ben. Rahatsız ettim ama kusura
bakma. Sana birşey sormak istiyorum. Karnın
ağrıyor mu?"
"Evet Bob. Hem de çok."
"Peki. O zaman sakın gaz çıkarayım deme. Ben
seni TOKYO'dan arıyorum..."

Heykel
"Kadın sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve
girdiğini duyar.
- Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran.
Adamın her yerine bebek yağı sürer, üzerine de bebe
pudrası serper. - Sakın kımıldama ve heykelmişsin
gibi davran! - Bu nedir? hayatım, diye sorar kocası
kapıdan girer girmez.- O mu? Sadece bir heykel.
Smithler yatak odaları için bir tane almışlardı.
O kadar sevdim ki bir tane de ben ısmarladım.
Kimse o andan itibaren heykel hakkında konuşmaz
hatta yatağa girene kadar. Gece saat iki gibi
koca kalkar ve mutfağa gider,bir kaç dakika
sonra da elinde bir sandviç ve bir bira ile
geri döner.- Al bakalım, der, bir şeyler ye. Ben
3 gün boyunca Smith'lerde idiyot gibi dikilirken
kimse bana bir bardak su bile vermemişti.

Eşek Yok
Sonradan olma zengin ağalardan biri safariye gitmeye
karar vermiş. Uzun zaman sonra geriye döndüğünde
köydekilere bahsetmeye başlamış.

Yol boyunca zenginlerin neler yaptığını ve nasıl
yaşadıklarını anlatmış. Bir süre sonra köylünün biri
sormuş…

‘’Ağam neler görmüşsen hele anlat’’
Ağa anlatmaya başlar.
‘’ Bizi kocaman uçaklarla götürmüşlerdir.
Kocaman tekerlekli jiplerle ormanların, nehirlerin,
köprülerin üstünden geçirmişlerdir.’’
Derken bir köylü sorar.
‘’ Hiç hayvan yok mudur? Ağam.’’
‘’ Olmaz mı. Hele zürefa görmüşem ilk önce’’ der ağa.
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü.
Ağa görmüş tavırları ile hem sorar hem anlatır.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğin uzun bacaklı olanı ve boynu eşeğinin üç
katı, üzerinde yuvarlak benek olana zürefa diiyler.’’
Köylüler hayalinde zürefayı canlandırmaya çalışırlar.
Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar.
‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’
‘’ Olmaz mı. Zebra görmüşem bir sürü’’
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü
Ağa görmüş tavırları ile tekrar anlatır.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğin aynı boyunda yukarıdan aşağıya çizgili
pijama giyenine zebra diiyiler.’’
Köylüler hayalinde zebrayı canlandırmaya çalışırlar.
Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar.
‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’
‘’ Olmaz mı. Gergedan görmüşem bir sürü’’
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü
Ağa görmüş tavırları ile tekrar anlatır.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğin yana doğri iki katı, burnunda iki tane
boynuz olanına diiyiler.’’
Köylüler hayalinde gergedanı canlandırmaya çalışırlar.
Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar.
‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’
‘’ Olmaz mı. Boğa yılanı görmüşem bir tane’’
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü
Ağa boğa yılanı ile eşek arasında nasıl bir bağ kurarım
da anlatırım diye biraz düşünür.
Köylüler merakla bekler.
Ağa sorar.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler.
‘’ Eşeğinkini de biliy misiniz?’’’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğinkinin 5 katı uzunlukta amaaa eşek yok
ortalıkta !!.....

Sorular


Adamin biri is muracaatina gitmis. Bir gurubun onunde
gorusmeye almislar... "Simdi sana bazi sorularimiz olacak
bakalim bile bilecek misin?" demisler,
Adam da "sorun" demis.. "Yolcu tasir, karayolunda gider,
sofor kullanir bil bakalim bu nedir?" Adam dusunmus ve
"yolcu otobusu" demis..."Tamam dogru ama hangi marka,
Mercedes var, Mitsubishi var di mi?
Bilemedin ama sana bir sans daha verecegiz" demisler...
"Soyle bakalim havada yolcu tasir, pilot kullanir bu nedir?
" Adam hemen cevaplamis "yolcu ucagi ..."
"Tamam ama" demisler " Boeing var Airbus var di mi hangisi?"
Bunu da bilemedin diyip is gorusmesini bitirip adami gonderirlerken,
adam donmus demiski"Bir soru da ben sorabilir miyim?"
"Tabi buyur sor bu en dogal hakkin" demisler
"Kadinlarin iki bacagi arasinda bulunur, uremeye yarar nedir bu?"
demis... Hemen herkes o malum kelimeyi soylemis.
Adam "tamam bildiniz ama ananinki var ebeninki var di mi hangisi?..."

Marangoz
Kadının birinin apışarasında siyah bir leke çıkmış
ve doktora gitmiş. Doktor lekeye bakmış parmağıyla
ovalamış leke çıkmış kadın sevinerek eve gitmiş.
Ertesi hafta yine aynı yerde leke çıkmış kadın
yine aynı doktora gitmiş. Doktor yine lekeye bakmış
parmağıyla ovalamış leke çıkmış sonra kadına
hanımefendi 'kocanız ne iş yapıyor?' diye sormuş
kadın 'Marangoz'diye cevap verince,doktor
'O zaman söyleyin kocanıza a...ızı yalarken
kulağından kalemi çıkarsın' demiş.

Döner
Adamın biri köyden kasabaya alışveriş yapmak için gider
yol bayağı uzun olunca adamda kasabada yemek yeyip
köyüne öyle dönmek ister bi lokantaya girer garsondan
bir çorba ister ve masasına bırakıldıktan sonra afiyetle
yemeye başlar bu arada alaycı garsonda köylüyü görünce
bununla bi dalga geçeyim de ömrü boyunca anlayamasın der.
Adam çorbasını bitirince garson hemen yanında biter ;
-ehemm efendim arkadan ne alırdınız?
köylü birden kızarır ama altada kalmaz hemen cevabı yapıştırır!
-sen önümdekini kaldır sonra döner verirsin!!!

Lastik Tak
Yaşlı adamın biri otobüse binmiş.
Oturacak yer yokmuş. Ayakta duruken bastonu
durmadan yerden kayıyormuş.
Bunu gören genç bir adam yaşlı amcaya dönüp:
"Bey amca, o bastonun ucuna bir lastik takarsan
kaymaz." demiş.
Bunun üzerine yaşlı adam da genç adama
dönüp: " O lastiği baban zamanında takmış
olsaydı ben şimdi oturuyor olacaktım." demiş

Yenisin Heralde
Bir gün bir tavşan keraneye gitmiş. içeri bi bakmış bütün
hepsi tavşan içerdekilerin. artık yeni arayışlar içine girmek istemiş.
Sonunda bi yılan bulmuş. anlaşmılar. Ama yılanın karnı acıkmış.
Tam icraata geçeceklerken yılan bizim tavşanı yemiş. sonra kendi
kendine düşünmüş "ulan ben bunu yedim ama ya yanlış anlaşılıp
kimse gelmezse bana" sonra pişman olup bizim tavşanı kusarak
çıkarmış. Tavşan sonra sormuş "Sen yenisin heralde",
Yılan "yoo nerden çıkardın?" tavşan "BÖYLE AĞIZA MI ALINIR
.mına koyyim? "

Çok Var
Bir Amerikali, bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki
içiyorlarmış.

Amerikali içkisini bitirince bardağı havaya firlatmiş, silahını çıkarıp
bardağa ateş edip parçalamış:

"Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki
kere içki içmeyiz" demiş.

İngiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve
ateş ederek bardağı parçalamış:

"Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kum
vardır ki, aynı bardakla iki kere içki içmeyiz" demiş.

Bunun üzerine Iraklı da buz gibi soğukkanlı bir şekilde içkisini
bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikali ve İngilizi
vurup öldürmüş:

"Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı
adamlarla iki kere içki içmeyiz"

Karıyı da Çalmışlar
Sarhoşun biri üst baş dağınık bir halde
karakola gelir, araba anahtarını göstererek
komisere şöyle der : - Komiserim şu elimde
gördüğünüz anahtar var ya,onun üstünde az önce
benim arabam vardı, şimdi yok. Arabamı çalmışlar...
Komiser sarhoşa şöyle bir bakar: - Sen önce
kendine bir çeki düzen ver bakayım şu haline bak..
devletin komiseri önünde böyle fermuarı açık
durmaya utanmıyormusun?
Sarhoş pantolonunun önünde açık fermuara bakar,
bakar ve şöyle der: - Aha, karıyı da çalmışlar...

8 Numaralı Kutu
Doktorun biri yeni bir muayene açmış. Kapıya yazmış...
"Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz..."
Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor...
Her gelen hasta iyileşip gidiyor...
Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş...
Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış...

"Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum..."
Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:"
Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin"
Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş...
"Ama Bu bok!!!!!"

Doktor sakin, "Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık.."
Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş...
Aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun...

"Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!"
Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?" demiş.

Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"...
Doktor, "Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!...."

Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı...
Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra.."
Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum..."

Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "Hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla,
"S.kecem, seni de sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış..

Doktor gayet sakin, "Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!"

Boru Yetmedi
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve
antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için
arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır.
Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev
sahibi bunlara bir şey ikram etmek için biraz
ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.
Soba yerden 1 m kadar yukarda, altındaki dizili
taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş
olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı,
"adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini
düşürmüş,böylece daha kolay yakmayı amaçlamış."Fizikçi,
"adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın
daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş."Jeolog,
"burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi
bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını
sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış."
Matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş,
böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını
sağlamış." Antropolog, "adam ilkel topluluklarda
görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe
saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş." diyerek görüşünü
bildirmiş. Bu sırada ev sahibi içeri girmiş ve ona
sobanın yukarda olmasının nedenini sormuşlar.
Adam da cevaplamış: "Boru yetmedi
 
Müşteri her zaman haklımı sizce? Burada bir sirketin müsteriye yardim hattinda banda alinmis bir telefon
konusmasini okuyacaksiniz.
Bu konusma sonrasi WorldPerfect gorevlisi isinden kovuluyor.
Kovulan gorevli WorldPerfecti kendisini "Gerekçesiz" isten çikardigi
için mahkemeye veriyor.
Iste bu konusmanin desifresi.
-WorldPerfect yardim hatti, buyrun, nasil yardimci olabilirim.
-WorldPerfect`te bir sorun oldu.
-Nasil bir sorun?
-Yazi yaziyordum, birden bütün kelimeler gitti.
-Gitti mi?
-Yokoldu!
-Ekranda su anda ne görüyorsunuz?
-Hic bir sey.
-Hic bir sey mi?
-Yazdigim hiç bir şey ekrana çikmiyor.
-Hala WorldPerfect programinda misiniz yoksa programdan çikitiniz mi?
-Bunu nereden bileyim.
-Ekranda bir "C" harfi görüyormusunuz?
-Bir "hece" mi..
-Bosverin. Ekranda yanip sönen bir çizgi var mi?
-Söyledim ya hiç bir sey yazmiyor.
-Monitör üstünde yanan bir lamba var mi?
-Monitor ne?
-Ekrani olan yer, televizyon gibi... Çalistiginizi gösteren kücük bir
lamba var mi?
-Bilmiyorum.
-Monitorün arkasina bakin, oraya bir elektrik kablosu giriyor olmasi
lazim. Görebiliyor musunuz?
-Evet.
-Harika, o kabloyu takip edin duvarda elektrige baglimi bana soyleyin.
-Bagli.
-Harika. Monitorün arkasina bakinca bagli olan tek kablo mu gördünüz,
yoksa iki tane mi?
-Görmedim.
-Tekrar bakar misiniz, ikinci bir kablonunda bagli olmasi lazim.
-Evet buldum.
-Tamam, simdi onu takip edin bilgisayara bagli mi diye bakin.
-Kabloya ulasamiyorum.
-Ulasmayin, bagli mi diye bakabilir misiniz?
-Olmuyor.
-Bir seyden destek alip egilip bilgisayarin arkasina baksaniz...
-Egilmek dert degil, karanlik oldugu için bakamiyorum.
-Karanlik?
-Ofisin isiklari kapali, pencereden gelen isik yetmiyor.
-Ofisin isiklarini yakin.
-Yanmaz.
-Neden?
-Elektrikler kesik.
-Elektrikler mi kesik. Tanrim..! (kisa bir sessizlik) Bilgisayarin
kutusu, kitaplari herseyi
duruyor mu?
-Evet dolapta.
-Simdi bilgisayari sökün, aynen aldiginizdaki gibi paketleyin ve
aldiginiz dükkana iade edin.
-Durum bu kadar kötü mü?
-Korkarim öyle!
-Peki tamam. Onlara ne diyecegim?
-"Ben bilgisayar kullanamayacak kadar aptalim" diyeceksiniz...


bilişimci hocanın vaazi ancak bu olur --------------------------------------------------------------------------------

Bu kainatın öyle bir donanımcısı vardır ki, bütün mevcudatı ve onların içinde yeryüzünü create etmiş, güneşi bir power source, ay'ı bir sistem clock yapmış. O power source'dur ki kesintiye uğramaz. Ve o system clock'tur ki şaşırmaz. O donanımcının ilminin ve sanatının nihayetsizliğini gösterir.

Aynı zamanda öyle yüce bir programcıdır ki, şu muazzam dünya üzerinde çalışacak şekilde koca hayat programını yazmış, yüzbinlerce yıldan fazladır, error verdirmeden crash ettirmeden çalıştırıyor.

Eğer onun ne kadar iyi bir programcı olduğunu anlamak istersen, önce kendine bak. Gözünle göremediğin küçücük bir hücrene bütün kodunu save etmiş ve yine o küçücük hücreden execute ettiriyor.

Madem ki DNA'nın bir program olduğu apaçıktır ve bir program programcısız olamaz demek ki senin programcılığın o büyük zatın programcılığına ancak bir ayna hükmündedir.

Yine seni hücrelerden oluşturduğu network'ün içinde sınırsız protokollerle hücrelerini birbiriyle konuşturduğu gibi, senin de diğer insanlarla türlü dillerde ve protokollerde konuşabilmen için gerekli donanımı yanına vermiştir, öylece de gördürüyor, konuşturuyor ve dinletiyor. Ve sen, etrafındaki bütün cisimlerden haber alasın diye ışık, ses gibi türlü media hazırlamış kullandırıyor ve sen bunları keşfeder kullanır fakat bir yenisini ekleyemezsin. O halde öyle büyük bir network uzmanı vardır ki senin her türlü ihtiyacını bilir, ona göre teçhizatını verir.

Senin network'çülüğün O'nun sonsuz ilminden sana verdiği bir küçük parça ve bir büyük nimettir.

Arkadaş aldanma!

Şu güzel dünya hayatı programı sınırlı süreli bir trial versiyondur, görüyorsun ki elde ettiğin malı mülkü hiç bir surette save edemiyorsun. Öyle ise, bu kainat yazılımını yazanı tanı. Hem hiç mümkün müdür ki bir programcı bu kadar güzel bir program yapsın ve yaptığı programda about bölümü koyup kendini tanıtmasın. Öyle ise bu kainatın en büyük donanımcısı, programcısı, networkçüsü ve system administrator'ı olan zatın heryere işlediği about bölümlerini gör, öğren, full versiyonu kazanmak için çalış.

Senfoni
Bir Türk Amerikaya ziyarete gezmeye gitmis.Sokakta dolasirken tuvaleti gelir. Kostura kostura umumi bir tuvalet bulur.Kendini bir an önce içeri atmak ister fakat kapidaki adam 25 cent ister.Bizimki sikisa sikisa 25 cent i verir içeri dalar.Zart zurt sesli yaparken yandan "yavas be adam" diye ses gelir meyerse yandakide bir Türkmüs.Isini bitirip disari çiktiktan sonra yandakiyle karsilasir ve lafi yapistirir. "Be adam 25 cent e mozartimi yoksa sopennimi dinleyecegini saniyordun" der.

Ekonomik kriz
Iki otomobil galerisi sahibi dertlesmektedirler.
Bir ara biri:
-Isler öyle kötü ki,sorma. Su siralar en azindan bir araba satamazsam, popomu satmak zorunda kalacagim. Yaninda oturan ve bu sözleri isiten sarisin dilberden özür diler. Bunun üzerine sarisin:
-Bos verin canim. Neler hissetiginizi anliyorum. Bizim islerde kötü. Su siralar bende popomu satmazsam, arabami satmak zorunda kalacagim. Isler
Iki otomobil galerisi sahibi dertlesmektedirler.
Bir ara biri:
-Isler öyle kötü ki,sorma. Su siralar en azindan bir araba satamazsam, popomu satmak zorunda kalacagim. Yaninda oturan ve bu sözleri isiten sarisin dilberden özür diler. Bunun üzerine sarisin:
-Bos verin canim. Neler hissetiginizi anliyorum. Bizim islerde kötü. Su siralar bende popomu satmazsam, arabami satmak zorunda kalacagim.

Bisiklet
Birgün ali askerdeyken komutanin postacisiymis, o günlerde komutaninin tayini çikacakmis buda yeni tayin yerini ögrenmeye gitmek için hazirlanirken aliyi yanina çagirmis. Bak Ali oglum biliyorsun yengen hamile bundan önceki çocuklarim hepsi kiz eger yengen dogum yaparsa oglan olursa bana mektupta dersinki; komutanim bekledigin bisikilet geldi yazarsin ben anlarim. Yoksa arkadaslar erkek oglum oldugunu duyarlarsa ziyafet isterler tamammi deyip gider. Aradan zaman geçer yenge dogum yapar ama gene kiz olur Aliyi bir düsünce alir gider. Mektupta kamyonun geldi desem olmaz minübüsün geldi desem anlamaz tam o anda aklina; komutanim bekledigin bisikilet geldi ama ponpasiyla çantasi eksik geldi der.

Tahrik
Savci, sanik sandalyesindeki yasli teyzeye sorar :
- Bize yasinizi söyler misiniz?
- 86 yasindayim
- Lütfen bize olay günü neler oldugunu anlatin
- O gün hava çok güzeldi ve ben parkta oturuyordum....derken o adam geldi yanima oturdu
- Onu taniyor muydunuz?
- Hayir ama tatli birine benziyordu
- Sonra ne oldu?
- Birden bacaklarimi oksamaya basladi...
- Ona engel oldunuz mu?
- Hayir
- Neden?
- Çünkü hosuma gitti.. kocam 30 yil önce öldügünden beri kimse bana böyle dokunmamisti....
- Sonra ne oldu?
- Sonra gögüslerime dokundu....
- Engel oldunuz mu?
- Hayir
- Neden?
- Çünkü bana kendimi uzun zamandir ilk defa bir kadin gibi hissettiriyordu...
- Sonra ne oldu??
- O kadar tahrik olmustum ki bacaklarimi açtim ve "SEVIS BENIMLE HADI SEVIS BENIMLE!!!"diye bagirdim...
- Sizinle sevisti mi??
- HAYIR!! Ben öyle bagirinca o da birden "GÜLÜMSEYIIIN, KAMERA SAKASIIII!!"diye bagirdi ben de onu vurdum !!!!!!!

Dogum Yeri
Adamin biri birgün trene binmis ve karsisinda çok hos bir bayan görünce konusmaya çalismis ve sonunda:
- Hanimefendi size 1 milyon dolar versem su eteginizi 2 parmak yukari kaldirir misiniz
Kadin: - Hayhay der daha sonra
- Size 2 milyon dolar daha verim, 2 parmak daha derken is yukari kadar çikar, adam sonunda kadina - Hanimefendi size 5 milyon dolar vereyim bana dogum yaptiginiz yeri gösterin der ve kadin kabul ederek söyle der:
Bakin su agaçlarin arasindaki binanin 2 katindaki oda...

Köprü
Bir gun cennet ve cehenlemdekilerin cani sikilmis cennettekiler ve cehenlemdekiler karsi karsiya duruyolarmis. Birgün demislerki cenlettekiler cehenleme kadar yarim köpru yapsin, cehennemdekilerde cennete kadar yarim bir köpru yapsin hergün o köprüde konusuruz demisler bakmislarki cehenlemdekiler bitirmis cenlettekilerde daha bir tugla bile koymamis eee neden yapmadiniz demisler. Cennettekiler cevap vermis: Eee bözde hiç muteaahit yokki!

Bes Lira
Küçük çocuk yolun ortasinda hüngür hüngür agliyordu... Yasli bir hanim aciyarak sordu;
-Ne için agliyorsun evladim?
-Bes lirami yitirdim...
-Peki al sana bes lira.
Yasli hanim bir iki adim yürüdü. Küçük çocuk yine aglamaya basladi. Hanim döndü:
-Peki simdi neden agliyorsun?
-Nasil aglamam? O bes lirami yitirmeseydim simdi on liram olacakti...

Degisim
Körfez Savasi'ndan önceki yillarda, Amerikali bir bayan gazeteci, kadinlarla erkeklerin toplumdaki yeri hakkinda bir yazi dizisi hazirlamak üzere Kuveyt'e gitmis.. gözlemleri sirasinda ilk dikkatini çeken, kadinlarin kocalarinin 5 adim gerisinden yürüdükleriymis...
Yillar sonra ayni gazeteci tekrar bir yazi dizisi için Kuveyt'e gittiginde bu sefer bir de bakmis kadinlar önden gidiyor, kocalari 5 adim arkalarindan geliyor... bu ise çok sasirmis, hemen bir kadina yaklasip sormus:
"Bu gördügüm inanilmaz bir gelisme... peki ama bu degisikligin sebebi nedir??"
Kuveyt'li kadin cevap vermis:
"Mayinlar..."

Manyak
Yolcu gemisi okyanusta issiz bir adanin yanindan geçerken yolcular uzun sakalli üstü basi yirtik siska bir adami farketmisler.. Adamcagiz sahilde oradan oraya kosuyor, çilgin gibi ellerini salliyor, zipliyor, bagirip çagiriyormus.. Yolculardan biri
"- Kim bu kaptan?" diye sormus..
"- Bilmem.." demis Kaptan
"- Her sene buradan geçeriz, her seferinde de bu manyak böyle kafayi üsütür.."

Mustafa Abi
Bir gün köy ahalisi köy kahvesinde bir yandan haberleri izliyorlar mis biryandan da pispirik çeviriyorlarmis. Içlerinden biri (Mustafa Abi) televizyonda Ecevit'i görmüs ve demis:
- Ulan, basbakan oldu yüzümüze bakmiyo. Eskiden böylemiydi bea! Etrafimda dolanirdi! Hey bee, zaman ne çabuk geçiyor... Tabii kahvedekiler merakla sormuslar:
- Mustafa Abi? Sen nereden taniyorsun Basbakani yahu?
Mustafa Abi istifini bozmadan cevap vermis:
"-Ulan üniversite yillarinda abilik ettim ona! Az ekmegimi yemedi!! Gel gör ki simdi bizi unutmus baksana!"
Kahvedeki ahali inanmamis tabii ki. Mustafa Abi'de inandiirmak için demis ki:
- Gelin ulan! Meclisin önüne gidiyoruz. Çikista yakalayacagiz Ecevit'i. O zaman anlarsiniz yalan mi degil mi??
Hepbirlikte T.B.M.M.'nin önüne giderler ve çikista Ecevit'i yakalarlar. Ecevit hemen Mustafa Abi'nin elini öpmeye kalkisir ve der ki:
- Abim, Mustafa abim; kusura bakma basbakanlik bir dakika bos birakilmiyor ki! Kusuruma bakma abi.
Mustafa abi kahve ahalisine söyle bir bakar ve ahalinin acayip sekilde etkilendigini görür. Baska birgün gene kahvede ahali ile TV seyreden Mustafa Abi TV'de Süleyman Demirel'i görür ve der:
- Bu da öyle. Cumhurbaskani olunca kendini birsey zannetti. Hayirsiz çikti bu da!!
- Hadi canim. Ecevit'i belki sans eseri taniyorsun ama buna inanmiyoruz!!, der.
Mustafa Abi hemen ahaliyi toplar ve Çankaya'ya gider. Mustafa Abi'yi gören Demirel hemen Ecevit gibi Mustafa Abi'nin ellerine sarilir ve öpmeye kalkisir. Mustafa Abi buna izin vermez tabi. Demirel ekler:
- Abi Vallahi billahi kusura bakma. Uzun yillardir göremiyordum seni. Tamda seni ziyarete gelecektim der.
Mustafa Abi tekrar ahaliye dönerek bir bakis atar ki artik ahalinin gözünde peygamber kadar yükselmistir.
Yine birgün kahvede tv izlerken bu sefer tv ye Clinton çikar. Mustafa Abi söze baslar ve der ki:
- Ulan ne çabuk unuttun o sefalet dolu günleri? Tabi zengin oldun, Amerika'ninda basina geçince unuttun bizi.. Hayirsiz herif!!
Ahali bu kadarininda fazla oldugunu söyler ve digerlerinin belki bir sans eseri olabilecegine ama Clinton'u tanimasinin imkansiz olduguna imece usülü karar verirler.
Mustafa Abi'nin tabii ki kafasi atar ve bazi köylüleri alarak Beyaz Saray'a giderler. Kapidaki görevliye Clinton ile görüsmek istediklerini söylerler.. Görevlide sadece bir kisinin girebilecegini söyler. Köylüler düsünürler ve sadece Mustafa Abi'nin Clinton'u tanidigini söyleyerek Mustafa Abi'nin gitmesini isterler.
Güvenlik Mustafa Abi'yi iyice arayarak içeri sokar. Saatler geçer ama kapidan kimse çikmaz. Köylüler sikilir. Penceredende bakma olanaklari olamadigi için ordan geçen uzun boylu birine sorma karari alirlar. Sans eseri orada o anda Michael JORDAN geçmektedir. Ingilizce bilen bir köylü Michael Jordan'a döner ve der ki:
- Ya Jordan Abi. Senin boyun uzun. Camdan içeri bakip neler oluyo, kaç kisi var bi baksana... Jordan camdan bakar ve cevap verir:
- Vallahi ne oldugunu bilmiyorum. Içerde 6 kisi var. Biri Mustafa Abi, digerlerini tanimiyorum.

Ekran Koruyucu
BILL GATES ölmüs ve tanrinin huzuruna çikmis. Tanri Sen iyi bir çocuksun Bill demis, herkese yapmam ama sana seçme hakki verecegim, cenneti de cehennemi de gör, hangisini istersen oraya git.?
Bill önce cehenneme gitmis, deniz kenarinda, harika bir gün batimi yasanmaktaymis, kizarmis köpükler kumlari yaliyor, hafif ilik rüzgarda palmiyelerin yapraklari nazli nazli sallaniyormus. Allah allah demis Bill, Bize hiç böyle anlatmamislardi!? Sonra cennete gitmis.Orasi da fena degilmis ama dogrusu cehennemle kiyaslanmazmis. Cehennemi seçtim demis tanriya.
Güzel düsler kurarak kapidan girdiginde tam da bildigi cehennemle karsilasmis; kazanlar kayniyor, zebaniler ortalikta dolasiyor,alevler gökyüzünü kizila boyuyormus.
Aman demis Bill, Hemen tanriya çikmam lazim ve soluk soluga bagirmis; Benim ilk gördügüm cehennem böyle degildi.?
Tanri gülmüs, çok geç artik Bill demis, seçimini yaptin. O ilk gördügün sadece ekran koruyucuydu...?

McGayver
McGyver markete gitmis. Kasiyer kiza yaklasip, "Iyi günler, ben 6 metre dikenli tel, bir tane demir makasi, bolca zimpara kagidi, bir de elektrikli testere istiyorum" demis.
Kasiyer kiz sasirmis: "I.. i. iyi ama onlari burada bulamazsiniz ki, burasi küçücük bir market, burada sebze meyve gibi seyler vardir sadece..." demis.
McGyver 1-2 dakika düsünmüs, sonra kasiyer kiza dönmüs: "Tamam, onlar da olur" demis

SA
Sakip Sabanci Aga'ya bir gün demisler ki : -Aga bu dünyada her sey senin için güllük gülistanlik. Nereye baksak her tarafta senin sirketleri, fabrikalari görüyoruz, (MarSA, YünSa, LasSA, ToyotaSA...). Burada isin iy. Ya diger tarafta ne olacak, orada ne yapacaksin, nasil kurtulacaksin zebanilerden?.. Sakip Aga gülmüs:
-Öte yanda da isimizi saglama aldik
Bir tarafimizda ISA, diger tarafimizda MuSA."

Servet
Iki fakülte arkadayi yillar sonra sokakta karsilasir, biri digerini eve yemege davet eder...
- Oglum bu ne ev böyle be, su salonun büyüklügüne bak! Nereden buldun bu kadar parayi birader? Duvarlarda nadide tablolar...
- Gel göstereyim, gel su pencerenin önüne... Suradaki otoyolu görüyor musun?
- Evet.
- 20 milyon dolar tuttu, 25 milyon dolara fatura ettik, farki cebe indirdik.
Iki yil sonra iki arkadas yine karsilasir...
- Gel bu sefer ben seni davet edeyim, bize gidelim...
- Yuh! Suraya bak... Vay anam vay! Oglum sen bizim eve saray diyordun bu ne böyle. Bizimki bunun yaninda müstemilat olmaz valla, saray asil burasi.
- Gel nasil yaptigimi sana göstereyim, geç su pencerenin önüne, bak surada otoyolu görüyor musun?
- Hayir! - Iste !!!

Beni Bekle
Anne ve babasi ile uzun bir tartismadan sonra biyiklari yeni terleyen delikanli, bavulunu toplamis..
"Sakin beni durdurmaya kalkmayin.. Ben heyecan istiyorum, Ask istiyorum..Cosku istiyorum..Bol para, güzel kizlar istiyorum.. Bu evde bunlarin hiçbiri mümkün degil.."
Sonra kapiya dogru yürümüs..
"Dur" diye bagirmis, babasi arkasindan..
"Size söylemistim, beni durdurmaya tesebbüs etmeyin diye geriye bagirmis delikanli.."
"Dur" diye yeniden bagirmis babasi, oglu bahçe kapisindan çikarken..
"Dur... Beni bekle.."

Önemli Neden
-Hayrola nereden?
-Be be ben mi? Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardi radyoda?
-Spi spi spi spiker si si si synavi vardi da...
-Eeee, ne oldu?
-Bi bi bi birak yahu? Ki ki kiravat tak tak takmadik diye almadilar.

Kamyon Soförü
Bir kamyon soförü 30 kisiyi ezerek öldürmüs. Mahkemeye çikmis. Hakim sormus,anlat bakalim nasil oldu. Soför anlatmaya baslamis. Kamyonla yokustan asagi inerken arabamin fireni patladi benimde durmam için saga veya sola çarpmam gerekiyordu. Sag tarafta küçük çocuk, soltarafta da 30 kisi vardi. Bende sag tarafa çarpmaya karar verdim demis.Hakim de sinirlenerek sormus. E o zaman nasil 30 kisiyi ezdin. Kamyon soförüde: ben ne yapayim çocuk birden bire karsiya geçti demis.

4 Motorlu uçak
Amerikali'lar 4 motorlu bir uçak yapmislar ve arabistan çöllerinde uçurmak istemisler , yanlarina bir arap pilot almislar ve uçmaya baslamislar giderken bom diye bir ses gelmis ve 1. motor patlamis, göstergede no panik this is a amerikan teknoloji yazmis,biraz daha gitmisler tekrar bom diye bir ses gelmis ve 2. motorda patlamis,yine no panik this is a amerikan teknoloji yazmis,az daha gitmisler tekrar bom diye bir ses gelmis 3. ve 4. motorlarda patlamis yine no panik this is a amerikan teknoloji yazmis ve pilot uçagi otomatik pilota baglamis ve uçak yere inmis.Araplar'da böyle bir uçak yapmislar ve amerikali bir pilotla kesfe çikmislar giderlerken 1. motar patlamis no panik this is a arabik teknik yazmis giderken 2.motorda patlamis ve yine no panik this is a arabik teknik yazmis giderken 3. ve 4. motor da patlamis göstergede repeat after me eshe düella ilahe illah ve eshe dü enne muhammeden abduhu versulühü yazmis.

Not
Arabasini park edip lokantaya giren adam, çiktginda arabasini akordeona dönmüs bir halde bulur.Cam sileceginin altinda bir kagitt vardir. Kagidi açtiginda, su satirlarla karsilasir :
-Ön vitesle geri vitesi karistirip arabaniza sert bir sekilde çarptim. Arabanizda gördü?ünüz gibi çok büyük hasar var. Olayi gören kimseler de su an, ben bu satirlari yazarken çevremde toplanmis bulunuyorlar ve bu kagida adimi ve adresimi yazdgimi saniyorlar.Ne halin varsa gör, o kadar enayi degilim!

Ilk Ask
Evliliklerinin ustunden henuz bir ay gecmistir.Mutlu koca genc ve guzel karisina sarilir :
-Ilk ask ne kadar tatli, ne heyecanli degil mi?
Genc karisi yanitlar :
-Evet... ama seni tanidigima da memnunum...

Ameliyat yeri
Iki sevgili bir agacin golgesinde otururlarelikanlinin tatli sozleri arasinda bir ara kiz sevgilisinin kulagina fisildar :
-Sevgilim sana apandist ameliyati oldugum yeri gostereyim.
Delikanlinin gozleri parlar.
-Goster canim goster.
Kiz eliyle uzak bir yeri gostererek :
-Bak su ilerde gorunen sari bina var ya, onun ucuncu kati....

Kuaför
Adam, lüks erkek kuaföründe oturmus bir yandan sakal tirasi yapilirken bir yandan da elleri manikürlenmektedir.
Manikürü yapan sarisin fistik adamin ilgisini çekmekte gecikmez, "Güzelim, bu gece benimle çikmaya ne dersin??"
Kiz gülümser, "Özür dilerim ama ben evliyim."
"Bosversene" der adam, "Seninkine telefon et bu gece isin çiktigini eve gelemeyecegini söyle!"
"Istersen sen söyle, su anda seni tiras ediyor..."

Tarla
"Bir adamin çok büyük bir tarlasy varmis,tarlasyyla övünür ,hava atarmis.Ancak bir gün tarlasyna geldiginde onu çok kizdiran birsey görmüs ki,Tarlasynyn ortasyna birisi bir yol yapmy?,oturup beklemeye baslamis ve ilk geleni iyi bir dövecegim demis.Biraz sonra esegin üzerinde bir adam çika gekmis,mal sahibi adamy e?ekten indirip dövmeye baslamis,esek bayilana kadar dövmüs,daha sonrada adamy ayni sekilde bayilana kadar dövmüs.Olayi uzaktan seyreden üçüncü bir sahis sormus ; neden ilk önce esegi dövdün ? adam cevap vermis "ilk önce adamy dövseydim esek kaçardi"

Golf
Bir cumartesi sabahi.. Iki genc kadin golf oynuyorlar.
Sarisin olani topu dikmis.. Sopayi oyle bir savurmus ki.. Top havada kursun gibi ucmus, obur delikte golf oynayan bir erkege o hizla carpmis..
Kadinlar dehset icinde, erkegin iki elini bacaklarinin arasinda kelepceleyip iki buklum kaldigini gormusler.
Sarisin hizla oraya kosmus ve ozur dilemeye baslamis..
"Lutfen izin verin size yardim edeyim.. Ben bir fizik tedavi uzmaniyim ve eger izin verirseniz cektiginiz aciyi azaltabilecegimi biliyorum."
"Yooo.. Yooo.. Gerek yok" diye inler gibi konusmus adam, elleri hala bacaklarinin arasinda kelepceli..
"Onemli degil.. Birkac dakika icinde duzelirim merak etmeyin.." Sarisin israr etmis.. Oyle israr etmis ki adam "Peki" demis sonunda.. Kadin cok yumusak hareketlerle adamin ellerini birbirinden ayirip iki yana sarkitmis once. Sonra adami cimlere uzatmis. Pantolonun kemerini gevsetmis.. Elini iceri sokmus ve masaj yapmaya baslamis..
Biraz sonra sormus..
"Simdi nasil hissediyorsunuz kendinizi.."
"Harika" demis adam.. "Harika hissediyorum..
Ama bas parmagim hala fena halde zonkluyor!.."

Patron ve Sekreter
Patron (adam) ve sekreteri (kadin) sehir disina yemege gitmek için arabayla yola çikarlar.
Fakat araba yolda problem yaratir. Inip bakarlar tamir olacak gibi degil. Burda kaldik diye söylenirler. Ilerde bir küçük ev görürler. Giderler ve kapisinin açik oldugunu görürler. Araladiklari kapidan baktiklarinda sanslarina bir de yatak olduguna sevinirler.
Adam,"sen yataga yatabilirsin, ben de uyku tulumuyla suraya kivrilirim" der. Yatarlar.
Biraz sonra sekreter "ben üsüyorum" der. Adam uyku tulumunun fermuarini açar, kalkar ve bir battaniye alip kadinin üzerine örter. Tekrar gider uyku tulumunun içine girer. Fakat çok geçmez.
Kadin biraz da arzulu bir sesle "ama ben hala üsüyorum der". Adam yine kalkar ve bir battaniye daha alip kadinin üzerini örter. Döner, uyku tulumuna girip uyumaya çalisir.
Yine biraz sonra kadin arzulu bir sesle "ama ben isinamadim" der. Adam tekrar kalkar. Bir battaniye daha alir ve kadini örter. Dönüp tekrar uyku tulumunun içine girer.
Biraz sonra kadin daha arzulu bir sesle "ama ben üsüyorum ve bir türlü isinamiyorum" der.
Adam "en iyisi biz seninle bu aksam evliymisik gibi davranalim, ne dersin?" diye sorar.
Kadinin hosuna gider ve sevinçle "olur" der. Adam oldukça yükses tonda bagirir:
"kalk ve su lanet battaniyeyi alip üzerini ört" der
 
bakın,gülün,ölün ama bana beddua okumayın sorumlusu ben değilim DİKKAT ET
Delikanlı kirayı ödemediği için evinden
çıkartılınca hemen babasına bir e-mail
atmış:"Lütfen acilen para gönderin, sokağın
ortasındayım.." diye.. Baba'dan hemen cevap
gelmiş, "Beş kuruşum yok, arabalara dikkat
et..!"


Kimin Telefonu
Bir golf klübunun soyunma odasında bir sürü adam
giyiniyormuş.Ortada duran bir cep telefonu çalmış,
yakınındaki bir adam hands-free konum düğmesine
basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış.
Adam: Alo
Kadın: Merhaba şekerim, kulüpte misin?
Adam: Evet.
Kadın: Ay ben burda süper bir deri ceket gördüm.
1000 dolarcık. Alabilir miyim?
Adam: Oluur, madem çok sevdin, al tabii.
Kadın: Aslında buradan önce de galeriye uğradım.
2005 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini
buldum.
Adam: Ne kadar?
Kadın: 60 000 dolarcık.
Adam: O parayı vereceksem bütün aksesuarlarını
isterim ama...
Kadın: Yaşasınnn! Bir şey daha var, geçen sene
beğendiğimiz ev yine satılık ve 450 000 dolar
istiyorlar.
Adam: Tamam, ama 420 000 dolardan fazla verme sakın.
Kadın: Oldu şekerim. Sonra görüşürüz. Seni
seviyorum.
Adam: Ben de seni...Görüşürüz.
Adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden
topluluğa döner ve sorar:
"Bu telefon kimin, bilen var mı?"

Yağmurluk
Amerikalı, Rus ve Karadenizli aynı otelde
kalırken gece yarısında yangın çıkar. Panik
içinde yukarı katlara koşarlar.
Çaresizlik içinde Amerikalı, odada duran bir
şemsiye bulur, "Başka şansım yok" diyerek
şemsiyeyi açıp atlar. Şemsiye sağlamdır,
Amerikalı paraşütle iner gibi sağ salim yere
varır. Bunu gören Rus, yandaki odadan başka
bir şemsiyeyi bulup paraşüt gibi kullanarak
atlar; o da kurtulur. İkisi de yukarıya bakarak
merak içinde Temeli beklerken yanlarına, hızla
dusen bir cisim çarpar. Gidip bakarlar:
Temel. Hayatta ama kan revan içinde ve her
tarafı kırık. Amerikalı merakla:
"Ne oldu?" diye sorunca Temel; "Şemsiye bulamadım.
Ama dolapta yağmurluk vardı" demiş

Vehbi Efendi
Bir gün padisah Vehbi Efendi'yi yanina çagirir ve: "Bana öyle bir siir yaz ki bir misrasini okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin" der. Ve iste sonuç asagida:
* Azm-u hamam edelim, sürtüstürem ben sana, Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
* Lal-u sarap içurem ve islatip geçirem, Parmagina yüzügü, hatem-i zer drahsan.
* Egil egil sokayim, iki tutam az midir? Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
* Diz çökerek önüne ilik ilik akitam, Bir gümüs ibrik ile destine ab-i revan.
* Salinarak giderken arkandan ben sokayim, Ard etegin beline, olmasin çamur aman.
* Kulaklarindan tutam, dibine kadar sokam, Sahtiyenden çizmeyi, olasin yola revan.
* Öyle bir sokayim ki, kalmasin disarda hiç, Düsmanin bagrina, hançerimi nagehan.
* Eger arzu edersen, ben agzina vereyim, Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
* Herkese vermektesin, bir de bana versene, Avuç avuç altini, olsun kulun saduman.
* Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin, Esselamun aleyküm ve aleykümesselam. Sümbülüzade Vehbi Efendi

Iskoç'un Taragi
Sokakta karsilasan iki Iskoçyali, aralarinda konusuyorlardi:
- Üzgün görünüyorsun, Neyin var?
- Sorma? Canim çok sikiliyor.
- Neden ?
- Taragimin bir disi kirildi.
- Taragin bir disi kirildi diye, insan bu kadar üzülür mü?
- Kirilan taragin son disiydi

Rolex
Avukat arabasini bürosunun önüne çekmisti inmek için kapiyi açti tam o sirada arkadan hizla gelen tir kapiyi aldi götürdü hemen kalabalik birikti ambulans polis ...vs polis avukata sordu nasil oldu avukat sinirli inecekken arkadan geldi kapiyi aldi götürdü eyvah o kadar para vermistim. Polis: peki beyfendi kolunuz nasil koptu Avukat bagirarak eyvah rolexim rolexim

Herkes, Hiç kimse, Herhangibirisi, birisi
Öykünün kahramanlari 'Herkes! 'herhangi biri' birisi ve Hiç kimse adli dört kisidir Ortada HERKESTEN yapmasi istenilen bir is vardi.HERKES bu isi kesimlikle BIRISININ yapacagina inaniyordu HERHANGI BIRININ yapabilecegi bu isi nedense HIÇKIMSE üstüne almadi BIRISI bu duruma çok üzüldü Çünkü yapilmasi gereken is HERKESIN isiydi Fakat buisi HERKESIN yapamayacagini HIÇKIMSE aklina getirmemisti HERKES ise konuya nasilolsa HEHANGI BIRI yapar gözüyle bakiyordu sonunda HErKES,HERHANGI BIRININ yapabilecegi fakat HIÇ KIMSENIN yapamadigi bu isin suçunu BIRISInin omuzlarina yükledi

Enayi
Bir arastirmaci sabir ve dikkatle çalisarak iki fareye aciktiklari zaman burunlari ile bir zile basmayi ögretti.Üç gün sonra bu farelerden biri digerine söyle diyordu:
enayiyi amma alistirdik yahu ....her zile basisimizda peynir veriyor.

Uyusturucu
Iki genc uyusturucu icerken yakalanmislar ve cuma gunu mahkemeye cikarilmislar. Hakim - Bakin cocuklar daha cok gencsiniz size 2. bir sans veriyorum. Hafta sonu elinizden geldigince insanlari uyusturucudan vazgecirin pazartesi goruselim
Haftasonu gecmis..
Hakim - Eeee ne yaptiniz anlatin bakalim ..
1. genc - Ben 17 kisiye uyusturucuyu biraktirdim..
hakim - Cok guzel nasil yaptin?
1. genc - Iki daire cizdim.. ( O o ) seklinde ve 1. si uyusturucudan onceki beyniniz 2. si ise uyusturudan sonraki beyniniz deyince inandilar..
Hakim - Guzel, inandirici..Serbestsin..ya sen?
2. genc - Ben 156 kisiye biraktirdim..
Hakim - Ho !?..Inanilmaz,nasil ?
2. Genc - Bende 2 daire cizdim.( o O ) seklinde.. 1. daire uyusturucudan onceki kiciniz 2. si ise hapishaneden sonraki dedim..

Sadece Yagmur Yagdiginda
Kadin kocasi isteyken sevgilisini eve cagiriyor, ikisi yatakta zevk dolusaatler gecirirken birden kapi caliyor bi de bakiyolar KOCASI EVE ERKEN GELMIIIIIS!!!... Kadin panik icinde: "Allahim bu nerden cikti simdi!!!Cabuk al topla kiyafetlerini, camdan atla kaybol!!"
Adam pencereden asagi bir bakiyor: "Hayir atlayamam deli misin nasil yagmur yagiyor gormuyor musun!!!"
Kadin deli gibi kosturuyor: "Kocam bizi burda yakalarsa ikimizi de öldürür atlamak zorundasin hadi cabuk cabuk!!!!"
Boylece adam caresiz,kiyafetlerini kaptigi gibi camdan atliyor.. ayaga kalkip bir de etrafa bakiyor ki bir maratonun tam ortasina dalmis....bozuntuya vermeden yariscilarla kosmaya baslamis.....tabi cirilciplak ve pantolonu gomlegi elinde kosan bitek kendisi oldugu icin dikkat cekiyor ...
Kosuculardan biri soruyor kendisine: "Siz hep ciplak mi kosarsiniz?"
"Ah evet evet...rüzgarin ciplak tenime degmesi kadar guzel bi duygu yok"
"Ama ciplak kosarken de hep kiyafetlerinizi elinizde mi tasirsiniz?"
"Yaaa öyle...kosu bitince arabama biner giyinir eve giderim diye"
"Gercekten cok ilginc....peki kosarken hep prezervatif de takar misiniz?"
"Aaa..seyy.. sadece yagmur yagdigi zaman..."

Tetikçi
Mafya babasi korumaya aldigi muesseselerden haraclari toplamak icin yeni bir tetikci buldu. Sectigi adam sagir ve dilsizdi. Baba, yeni tetikcinin polisin eline gecerse, fazla bir sey anlatmasinin mumkun olamayacagini dusunuyordu boylece.
Baba, bir gun odemelerin geciktigini fark etti ve tetikciye adamlarini gonderdi. Adamlarin sagir dilsizle anlasmalari mumkun olmadi tabii. Bunun uzerine "Baba" sagir dilsizi odasina aldirtti. Bir de isaret alfabesi bilen tercuman buldular.
Tercuman isaretle sordu:
"Paranerde?..
" Sagir dilsiz isaretle yanit verdi:
"Ne parasi.. Benim paradan haberim yok.. Neden bahsettiginizi anlamiyorum
." Tercuman tercume etti.
"Neden bahsettiginizi anlamiyormus..
" Baba 38'ligini koltuk altindan cekip sagir dilsizin beynine dayadi.
"Simdi sor bakalim, para nerde?.."
Tercuman isaretle sordu: "Para nerde?
." Sagir dilsiz isaretle yanit verdi:
"Central Park'ta, Bati 78'inci Caddeye acilan kapidan girince soldan ucuncu agacin kovugunda 100 bin dolar var."
Baba ofkeyle gurledi:
"Ne dedi?.."
Tercuman yanitladi:
"Dediki hala neden bahsettiginizi anlamiyormus. Ayrica diyor ki, o tetigi cekmeye de g..unuz yemezmis!.."
 
Kanca
Sahil kasabasindaki meyhaneye giren tek bacagi, tek kolu ve tek gözü olmayan kara korsan müsterilerin derhal dikkatini çekmis.
Tahta bacagini ileri dogru uzatip kanca kolunu yanindaki iskemleye dayadiktan sonra içkisini yudumlayan korsana meyhanedekiler biraz hosbesten sonra merakla sormuslar:
- Bacagini nerede kaybettin?
- Preveze deniz savasinda...
- Ya kolunu?
- Düelloda...
- Peki ya gözüne ne oldu?
- Güvercin pisledi...
- Güvercin pislemesi gözü kör eder mi?
- Güvercin pisledigi gün koluma kancayi yeni taktirmistim

Iskoç Yöntemi
Iskoç gencin birisi, evlendigi günün ertesi Amerika'ya çalismaya gider. 2 sene sonra vatanindan eline bir telgraf gelir:
"Karin öldü stop. Acele gel stop."
Iskoç atlar ilk uçaga ve memleketine döner. Haniminin basucuna gider ve baslar yakarmaya. Kiraz dudaklarina doyamadim, elma gögüslerine doyamadim derken sehvete gelir ve ölü hanimini becerir. Is buya hanimi birden canlanir
. Bir kaç gün daha memleketinde kalan iskoç tekrar Amerikaya döner.
Aradan bir iki yil daha geçtikten sonra, eline bir telgraf daha geçer:
"Amcanin oglu öldü stop. Gelmene gerek yok stop. Bütün köy bir haftadir ugrasiyoruz stop.

Doktor Çok Kizdi
Adam doktora gitmisti. Muayeneden sonra doktor : -Sana suppozituvar yaziyorum. Aksamlari uygularsin der. Adam eve geldikten sonra karisina sorar.
-Suppozituvar ne demek?
-Ben nerden bileyim aç telefonu doktora sor.
Adam doktora telefonda suppozituvarin nasil kullanilacagini sorar.
Doktor yanitlar.
-Rektal yoldan kullanacaksin.Ve telefonu kapatir. Adam karisina döner ve : -Rektal yol ne demek?
-Ayol delimisin ben nereden bileyim doktora sorsana.
Adam bu sefer de rektal yoldan kullanmak nedir diye sorar.
Doktor yanitlar.
-Anal yoldan uygulayacaksin. Adam yine anlamamistir. Tekrar sorar :
-Anal yol nedir? Doktor tekrar yanitlar.
-Kiçina sok kardesim. Ve telefonu kapatir. Adamin yüzü burustugu için karisi sorar.
-Doktor ne dedi?
-Valla adamin ne dedigini anlamadigim ama çok kizdi sanirim. Ilaci kiçina sok dedi.

Yöneten Erkekler
Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanri'nin huzuruna çikarlar... Tanri der ki:
"Erkekler 2 sira olsun, bir sirada karilari tarafindan yönetilen erkekler, diger sirada karilarini yöneten erkekler..
ayrica bütün kadinlari cennete aldim onlar meleklerle birlikte gidecekler simdi..."
Böylece kadinlar gittikten sonra Tanri erkeklerin karsisina geçer...
Bir bakar ki karilari tarafindan yönetilen erkeklerin sirasi 100 km.uzun...ama karilarini yöneten erkeklerin sirasinda sadece bir adam duruyor... Tanri diger siradakilere çok kizar:
"Kendinizden utanin!! Sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yarattim ve suraya bak, hepiniz güçsüz karaktersiz 100 km.lik bir sürü olmussunuz... bakin bir tek erkek kulum su yan sirada tek basina gururla dikiliyor...Ondan ders alin!!! Oglum, sen anlat bunlara, sen ne yaptin da "karilarini yöneten erkekler" sirasinda bir tek sen oldun????"
Ve adam cevap verir:
"Bilmem... karim bana burda durmami söyledi"

Siyanürlü Karpuz
Bir karpuz tarlasi olan çiftçi, her aksam tarlasina çocuklariin dadandigini ve birkaç karpuzun eksildigini farketti. Epey düsündukten sonra, tarlaya bir uyari levhasi koymaya karar verdi.
"Dikkat! Karpuzlardan birine siyanür enjekte edildi! "
Ertesi aksam karpuz yiyemeden kaçan cocuklari keyifle izledi.
Bir hafta sonra, çiftci tarlasinda geziyordu. Karpuzlarinii kontrol ederek eksik olmadigii düsünürkenken gözü kendi levhasinin yanina konan bir levhaya ilisti
"Simdi o karpuzlardan iki tane var !"

Kravat istiyorum
Günün birinde bir adamin aksam patronla yemegi varmis. Adam takim giysisine çok güzel ve görkemli bir kravat almak istiyormus. Bir magazaya gitmis.Yanina bir kadin yaklasmis ve sormus:
-Ne arzu etmitiniz efendim?
-Bir kravat alacaktim.
Kadin: -Bizde müsteriyi memnun etmek esastir kravatlarimiz 2. kattadir.
Adam 2. kata çikmis. Adam kadina bir kravat istiyorum demis ve kadin sormus:
-Kravatiniz renkli mi olsun yoksa siyah beyaz mi?
Adam: -Renkli olsun, demis.
kadin: -Bizde müsteriyi memnun etmek esastir lütfen bir kat yukari çikin, demis.
Adam çikmis. Kadina ben renkli bir kravat istiyorum demis.
Kadin: -Kravatiniz renkli ve üstünde çizgiler mi olsun yoksa renkli ve üstünde çiçekler mi demis?
Adam : -Çiçekler olsun,demis.
Kadin: -Bizde müsteriyi memnun etmek esastir lütfen bir kat yukari çikin,demis.
Adam bi kat daha yukari çikmis.
Kadina: -Renkli ve desenleri çiçekli olan bir kravat istiyorum,demis.
Kadin: -Kravatinizdaki çiçeklerin fonu koyu renk mi açik mi olsun ,demis.
Adam: -Açik renk olsun,demis.
Kadin: -Bizde müsteriyi memnun etmek esastir lütfen bi kat yukari çikin,demis.
Adam renkliydi, açikdi,koyuydu, çizgiliydi, fonu açikti, maviydi, sariydi derken 36. kata ulasmis ve sinirli bir halde istedigi kravatin özelliklerini saymis.
Kadin: -Alacaginiz kravat bu giysinizin üstüne mi olacak yoksa baska bir giysinizin üstüne mi, diye sormus.
Adam: -Evdeki bir takimimin üstüne demis.
Kadin: -Bizde müsteriyi memnun etmek esastir,eger verecegimiz kravat takiminizin üstüne olmazsa bu bizim disiplin kurallarimiza uymaz lütfen evdeki giysilerinizi getirin, demis.
Adam sinirli bir halde asansöre dogru yürümüs ve o anda asansörün içinden yari çiplak bir adam çikmis ve demis ki:
-Bu popom bu da klozet kapagim lütfen verin artik su tuvalet kagidini!

Eleman Araniyor
Bir sietin kapisinda bir ilan asilmis söyle yaziyor:
"Dakikada 70 kelime yazabilen, Bilgisayar bilen, Yabanci dili olan eleman araniyor"
Bir köpek ordan geçerken bu ilani görüyor..bir süre bakiyor; bakiyor,derken agziyla kagidi yerinden söküp ofise giriyor, dogru müdürün odasina...Ve müdürün karsisina geçip agzinda kagitla ona öylece bakiyor... Adam bunu görünce kahkahayi basiyor....
- "Hahahahahahaaa ama ben bir köpegi ise alamam ki??"
- Ama köpek israrla kagidi adama uzatiyor...Ve müdür sonunda diyor ki
- "peki o zaman sana bi mektup vericem bunu yaz bakalim"
Köpek kagidi aliyor,bilgisayarin basina geçiyor, gayet güzel tikir tikir mektubu yazip bitiriyor...Müdür sok oluyor,ama bozuntuya vermeden bu sefer diyor ki:
- "Bak söyle söyle bir uygulamaya ihtiyacimiz var, buna bir program yaz çalistir bakalim.."
15 dakika sonra köpek bilgisayarda o problemi çözecek süper hizli bir uygulama yaziyor, adam inceliyor ve dumur oluyor....Artik söyleyecegi tek sey kaliyor:
-"Sen inanilmaz birseysin!!! Ama yine de seni ise alamam...Ne yazik ki senin herseyin mükemmel ama yabanci dilin yok" Ve köpek cevabi yapistiriyor:
-"Miaaooooowwwwww"

Papagan
Kadinin birinin cani sikilir ve hayatinda degisiklik olsun diye pet shoptan bir hayvan almaya gider.Pet shopa gidince kedi,köpek ve bir papaganin fiyatini sorar. Papaganin fiyatinin cok ucuz oldugunu gören kadin sorar:
''bu papagan neden bu kadar ucuz'' .Pet shopun sahibi yanitlar:
''bu papagan daha önce bir genelevde duruyordu, agzi biraz bozuktur, alanlarda ondan sikayetçi onun için fiyat ucuz.
''Kadin bu fiyati kaçirmak istemez ve bir papagan ne kadar kötu konusabilir ki diyerek alir evine götürür. Eve gelince kadin papaganin örtüsünü kaldirir. Yeni ortami gören papagan
''ooo yeni mekan, yeni patron '' der.
Kadin bunlara gülüp geçer. Daha sonra evin iki kizi okuldan gelir. Papagan bunlari görerek
''ooo, yeni mekan yeni patron, yeni kizlar'' der..
Tabii kizlar saskin. Anneleri olayi anlatinca kizlar da gülerler. Bu sirada evin babasi gelir. Papagan yine acar agzini:
''yeni mekan, yeni patron, yeni kizlar''
sonra evin babasina bakarak
''OOOO, Mehmet abi hos geldin yaaa!!!

Gözbebegi
Ingiltere'nin saygin kiz kolejlerinden birinde biyoloji ögretmeni ögrencilerden miss perkins'a "söyle bakalim, insan vucudunda uyarildiginda normal büyüklügünün alti katina ulasan organ hangisidir?" Ögrenci yüzü kizararak bana bu soruyu sordugunuzdan ailemin haberi olacak demis. Ögretmen baska bir ögrenciye dönmüs ve sen söyle miss sarah demis. Sarah "los isikta gözbebegi" yanitini vermis. Ögretmen aferin dedikten sonra miss perkins'a dönmüs ve sana üç sey söyleyecegim demis. 1- dersine hiç çalismamissin bundan ailenin haberi olacak 2-aklin fikrin sürekli kötü seylerde. 3- ilerde çok büyük hayal kirikligina ugrayacaksin...

Baskasinin Pantolonu
Ögretmen çocuga sormus,
'Oglum elini pantalonun sag cebine attin ve bir 10 milyon lira çikarttin, sol cebinden de 5 milyon lira çikti. Senin simdi neyin var?
Ögretmen çocugun '15 milyon liram var' cevabini vermesini beklerken Çocuk cevap vermis
'Her halde üzerimde baska birinin pantalonu var!'

Gaipten Gelen Ses
Koyboy colorado colunde atiyla yorgun argin giderken birden bire nereden geldigi belli olmayan bir sesle irkilir.
- '' DUUR''
sasiran kovboy etrafina baksada kimseyi göremez. gaipten gelen bir sesdir bu. az sonra tekrar ayni ses,
- '' ATINDAN IN VE KUREGINI AL'' der.
sasiran kovboy korku içinde emre itaat edip atindan iner ve kuregini atinin arka tarafinda çekip alir. bu arada etrafina bakmayi ihmalde etmez ama koca colde kimseler yoktur. az sonra o ugultu seklindeki gürleyen ses tekrar duyulur.
-'' SOLA DOGRU YIRMI ADIM AT''
kovboy aynen denileni yapar. yapar ama korkudan ne yapacagini bilememektedirde. Adimlari sayar ve durur. birazdan, o ses... -'' ORAYI KAZ HEMEN''der
kovboy kazmaya bassar. Az sonra kuregine bir sey takilir. biraz daha kazar ve bir sandik görür...
-'' SANDIGI ÇIKART ORADAN''
denileni yapar hemen
-'' AÇ ONU'' diye gürler o ses yine kovboy sandigin kilidini kirar ve içini açar. oda ne içi, çil çil altin dolu. ne yapacagini sasiran kovboy etrafina bakar bakar ama kimseyi göremez. saskinligini üzerinden atamadan o ses yine gürler,
-'' HEMEN ATINA BIN VE DOGRU LAS VEGASA GIT'' der.
bir robot gibi emre itaat eder ve hemen sandigi atinin arkasina baglar ve saskinlik içinde atini Las Vegas'a sürer. Las Vegas'a geldiginde o ses ...
-'' DUUUR VE SAGDAKI KUMARHANEYE GIR'' der
kovboy denileni yapar içeri girer . ve yine o ses
-'' RULET MASASINA GIT VE BÜTÜN ALTINLARI SIYAH 5'E OYNA'' der.
kovboy, parlayan gözlerle denileni yapar. masaya yaklasir ve sandigi herkesin saskin bakislari arasinda siyah 5'e koyar. rulet dönmeye baslar kovboy kendinden emin olmakla beraber birazda heycanlidir. top döner, döner,döner ve oda ne?
KIRMIZI 12 . Evet top kirmizi 12' de durur. sessizlik olur kovboy saskin etrafina,saga sola bakarken gürleyen ses....
-'' HASS..R BE'' der.....
Kirik Anten
Kaynana geline devamli söylenirmis babanin evinden ne getirdin diye.
Gelin sonunda dayanamamis "daha ne getireyim"
gögüslerini göstermis "kristal avize" demis,
göbegini göstermis "6 metrekare bünyan hali" demis
ekmek teknesini gösterip "renkli televizyon" demis
sonra kaynanaya sormus :
"Oglun ne getirdi, kirik bi anten, o da oynamazsan göstermez

Mars'ta Hayat Yok
Temel, marsa gidecek ilk astronottur. 10 milyar dolarlik muhtesem bir uzay gemisi ile giden Temel'den dönüse dek haber alinamayacaktir.
10 yil sonra geri döndügünde flaslar patlar herkes merakla etrafini sarar:
"Marsta hayat var mi???"
Temel omuzlarini silker: "Yok ..."
Bilim adamlari, basin ve tüm dünya hayal kirikligi içindedir. Temel'i uçaga bindirip Trabzona ugurlarlar.
Aksam evinde ailesi ile kendi dönüsünü seyreden Temel'in oglu sorar:
"Baba hakkaten hayat yok muydu acaba?"
Temel yine omuzlarini silker: "Haçan saat 11 dedin miydu butün tükkanlar kapanii! Sen puna hayat mi diisin?"

Hakan Sükür
Bir gün Fatih Terim Ridvan Dilmen'i Florya tesislerine cagirir ve :
-Benim oyuncularim seninkilerden akilli, der. Bunun uzerine Ridvan :
-Göster hadi, der.
Fatih :
-Hakan gel ogum, der. Hakan :
-Buyur hocam, der.
-Senin babanin oglu olupta senin kardesin olmayan kimdir?
-Tabiki benimdir hocam, der.
-Afferim dogru söylüyormussun, der Ridvan. Fenerbahçe tesislerinde : -Boliç gel evladim.
-Buyur hocam.
-Senin babanin oglu olupta senin kardesin olmayan kimdir?
-Valla bilmem kimdir hocam?
-Bak birde bana soruyor git iki kat antreman yap!!!
Boliç düsünür :
-Ulan hocayi kizdirdik bari Rüstü'den ögreniyim.
-Rüstü.
-Ne var.
-Senin babanin oglu olupta senin kardesin olmayan kimdir?
-Tabiki benim.
-Sagol.
Boliç kosarak Ridvan'in yanina gelir.
-Hocam hocam cevabi buldum.
-Nedir?
-Tabii ki Rüstü'dür hocam.
-Salak herif cevap Rüstü olur mu?
-E peki o zaman nedir?
-Tabiki Hakan Sükür'dür.

Gece Kursu
Birkaç Fransiz kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar :
-Gütenberg kim. Biliyormusunuz?
-Hayir, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarina gitseydiniz, Gütenberg'in basim makinasini bulan kisi oldugunu bilecektiniz.... Ya Panmentier'i?
-Hayir, der ötekiler.
-Güzel, sizde benim gibi gece kurslarina gitseydiniz, Panmentier'in patatesi bulan kisi oldugunu bilecektiniz.Eger gece kurslarina gitmezseniz yasam boyunca....
Iste o zaman, aralarinda lehimci olani öfkelenip patlar :
-Oldu, anlastik! Gütenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen Totoche kim biliyormusun?
-Hayir!
-Peki öyle ise ögren! Totoche, sen gece kurslarina giderken karinla yatan adam!

Güle Güle
Adam bakmis, küçük oglu Hz. Isa'nin resmi önünde dua ediyor.
-Tanrimin anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver.Güle güle anneanne...
Bir anlam verememis bu duaya...Ancak ertesi gün aci haber gelmis.Anneanne sizlere ömür...
Ertesi hafta adam bakmis çocuk yine duada :
-Tanrim anneme babama uzun ömür ver. Gülegüle büyük baba...
Ertesi gün büyük baba mefta...
Bir hafta sonra adam bakmis küçük çocuk yine duada :
-Tanrim anneme uzun ömür ver. Güle güle baba...
Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmip yatmis.Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri...Sapasaglam.
Bakmis karisi iki gözü iki çesme agliyor. -Ne oldu hanim.
-Bizim postaci, demis hanim. Ne iyi adamdi. Bugün haber aldim. Ölmüs!!!!

Trafik Cezasi
Iki polis otobanda arabayla yavas yavas giderlerken bir amcanin esegiyle otobaninin kenarindan giderken görürler ve biraz dalga geçmek için arabayi durdururlar.
Amcacigim senin bu yaptigin yasalara aykiri. Otobana esekle girilmez. Bu yüzden ceza yazmamiz gerekiyor. Cezayi sana mi yazalim yoksa esege mi? Amca düsünmüs ve bana yazin demis.
Polisler bir daha sormus ama yine ayni cevabi almislar. Polisler cezanin neden kendisine yazilmasini istedigini sorunca yasli amca;
"Ben bu esegi ilerde polis yapacagim. Sicilinin simdiden bozuk olmasini istemem." demis

Boynuzlar
Bi adamla kadin evlilermis fakat çocuklari olmuyormus 15 sene sonra kadin müjde kocacim hamileyim demis bizimki çok sevinmis ee kolay diil 15 seneden sonra baba olmak, fakat 8 ay sonra isyeri adami yurtdisina göndermis adam çok üzülmüs dogumda karisinin yaninda olamayacagi için ama eli mahkum gitmis 4 ay sonra geldiginde ne görsün çocuk zenci, karisina sorunca kadin sogukkanlilikla cevap vermis.
Aslinda çocuk normal dogdu fakat sonradan benim sütüm kesildigi için zenci bir süt annesi buldum onun sütünü içe içe böyle karardi demis.
Adamda ben en iyisi anneme sorayim o herseyi bilir demis annesine anlatmis. Anneside:
evet oglum dogrudur sende normal dogdun fakat sütün kesildigi için seni inek sütüyle besledim simdide boynuzlarin çikiyor!

Reha Muhtar'in konugu
Reha Muhtar türkiyenin en yasli adamini stüdyosunda anahaber bültenine çagirir.
Reha- Efendim bize basinizdan geçen güzel bir aninizi anlatirmisiniz.
Adam- Bir gün köyde komsumuzun esegi kayboldu. köyün gençleri olarak onu aramaya gittik. Geri dönerken aksam olmustu. Esek gözümüze güzel göründü...
(Reha Muhtar hemen keser)
Reha- öhö öhö burda olmaz efendim. Siz en iyisi bize baska bir aninizi anlatin.
Adam- Bir gün muhtarin kizi kayboldu. köyün gençleri olarak onu aramaya gittik. Geri dönerken aksam olmustu. Kiz gözümüze güzel göründü...
(Reha Muhtar hemen keser)
Reha- öhö öhö ayip oluyor efendim. siz en iyisi güzel anilarinizi bosverin basinizdan geçen kötü bir olayi anlatin bize.
Adam-BIR GÜN BEN KAYBOLDUM
 
Temel'in Atalari
Temel bilim adamidir ve bir arkeoloijk uluslararasi toplantiya katilir. jopon bilim adami kürsüye çikar ve:
-Biz yaptigimiz kazilarda 50 m ye kadar indik ve telefon tellerine rastladik demekki bizim atalarimiz telefon kullaniyorlarmis temel:
-Bizde yaptigimiz çalismalarda 100 m ye kadar indik ve hiç bir sey bulamadik demekki bizim atalarimiz da telsiz tefon kullaniyorlarmis.

Essek Kaybolunca
Nasreddin Hoca'nin esegi kaybolunca arkadaslari üzülmüs ve esegi aramaya koyulmustu. Hoca ise bunlarin arasinda:
"Allaha sükürler olsun", diye dolasiyordu.
Arkadaslari dayanamadi:
"Hoca efendi biz üzülüyoruz ve esegini ariyoruz, sen ise sükürler olsun diye adeta seviniyorsun, bu ne haldir." deyince:
Hoca: "Ben esegin kaybolmasini degil, esegin üzerinde ben olmadigima sükrediyor seviniyorum, yoksa dört gündür ben de yitik olacaktim.

Ramazan
Bayramin yaklastigi günlerden birinde, iftar sirasinda, misafirlerden biri:
"Keske Ramazan senede iki gelse..." der.
Ayni sofrada misafir bulunan Bektasi ise hemen su cevabi verir:
"Madem bu kadar seversiniz, Ramazan gider gitmez neden Bayram edersiniz..."

Biletimi Yirtiyor
Sinemaya girip, filmi seyretmek istiyodu. Giseden biletini aldi. Birkaç dakika sonra gelip bir tane daha aldi. Sonra bir bilet daha, bir daha... Gisedeki görevli dayanamadi; "Karaborsa yapiyorsun galiba. Bu kaçinci bilet alisin?" Deli; "Içeride bir deli var." dedi.
"Tam kapidan girince biletimi yirtiyor. Bende gelip yenisini almak zorunda kaliyorum!"

Dilinizi Çikarin
Doktor sikayetiri dinledikten sonra kiza dönmüs: "Soyunun!" demis. "Fakat doktor..." demis kiz, "Hasta olan ben degilim, annem..."
"Doktor anneye dönmüs: "Dilinizi çikarin bakayim hanimefendi..."".

Wilson Çivileri
Adamin birinin bir çivi fabrikasi vardir ve reklam yaptirmak istiyordur. Pazarlamaci bir arkadasi ile konusurken arkadasi "Wilson Çivileri" diye bir reklam ayarlayabilecegini söyler. "Bana bir hafta ver." der arkadasi. "Sana bir kasetle dönecegim." Bir hafta sonra pazarlama uzmani Wilson'u görme ye gelir. Kaseti videoya koyar ve çalistirir. "
Romali bir asker, Isa'yi çarmiha çivilemekle mesgul, yüzünü kameraya çevirir ve "Wilson Çivileri kullanin, onlar her seyi tasirlar!" der. Wilson çilgina döner ve bagirir; "Senin problemin ne? Bunu asla TV'de göstermezler, sana ikinci bir sans veriyorum, ama kesinlikle Romalilar'in Isa'yi çarmiha germesi gibi seyler istemiyorum."
"Ikinci hafta pazarlamaci elinde baska bir kasetle gelir. Yine kaseti videoya koyar ve çalistirir. Bu sefer kamera, Roma'nin disindan merkeze dogru yakinlasir ve çarmiha gerili Isa'nin önünde durur. Romali bir asker yukari bakar ve "Wilson Çivileri... Her seyi tasir!" der.
"Wilson kendini tutar bu sefer. "Sen, beni anlamiyorsun, çarmihta bir Isa istemiyorum. Sana son sans veriyorum ve bir hafta içinde yayinlanabilecek bir reklamla gelmeni istiyorum." der. Bir hafta daha geçer. "
"Wilson sabirsizca beklemektedir. Pazarlama uzmani yeni kasetiyle gelir. Saçlari uzamis, çiplak bir adam nefes nefese kosmaktadir. Bir düzine Romali asker de pesinden kovalamaktadir. Tepenin basina gelirler ve askerlerden biri kameraya döner: "Keske Wilson Çivileri kullansaydik!"

Papaz
Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormus:
"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal sarabi?" Zangoç'ta derin bir sessizlik... Iyice köpürmüs Papaz: "Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?" "Hayir, buradan hiçbir sey duyulmuyor efendim!" Olacak sey mi! Iki adim öteden beni duymuyorsun..."
Zangoç biyik altindan gülmüs;
"Isterseniz yer degistirelim, anlarsiniz..." Yer degistirmisler. Bu kez Zangoç seslenmis: "Kilise için toplanan yardimlari kim iç ediyor?"
Papaz kendi kendine söylenmis:
"Hakikaten yahu! Buradan hiçbir sey duyulmuyor."

Melez
Bir gün bir tavsan ormanda neseyle yürüyormus.
Derken karsisina tanimadigi bir hayvan çikmis. "Nesin sen?" diye sormus tavsan. .
"Ben katirim. Annem essek, babam ise bir attir." demis. Tavsan "Hmm... hayli enteresan." diyerek yoluna devam etmis. .
Derken yine tanimadigi bir hayvana rastlamis. .
"Peki sen nesin?" .
"Ben bir kurt köpegiyim. Annem köpek, babam ise kurttur." Tavsan yine "Enteresan..." diyerek ilerlemis. .
Ancak bu sefer karsisina ne idügü belirsiz bir hayvan daha çikmis. .
"Sen de kimsin?" "Ben bir devekusuyum." "Hassittir len..."

Limon Kalmadi
Karadenizlinin biri bara girmis. "Barmen bey, Limonsuz bir tekila lütfen" demis.
Barmen: "Beyefendi, limonumuz kalmadi, kusura bakmayin. Portakalsiz versek olur mu?"

Program
Basbakan Temel gazetecilere açikliyor;
-Programimizi tamamlamak için dört yil daha istiyoruz!
-Programiniz nedir?
-Dört yil daha görevde kalmak!

Relativite
Bir adam, tanrinin dogasini anlamak istiyormus ve ona sormus;
"Tanrim, bir milyon yil senin için ne kadar bir süredir?"
Tanri söyle cevaplamis;
"Bir milyon yil, benim için 1 dakika kadardir." Adam sormaya devam etmis;
"Peki tanrim, bir milyon dolar senin için ne kadardir?" Tanri cevaplamis;
"Bir milyon dolar benim için bir pennydir"
Adam dayanamamis; "Tanrim bana bir penny verir misin? " demis.
Tanridan söyle bir cevap gelmis;
"Bir dakika. "
 
Dile benden ne dilersen
Temel, Dursun'a arabasinin öyküsünü anlatiyordu :
-"Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasina aldi. Bir süre gittikten sonra kadin arabayi kuytu bir köseye çekti. Mini etegini iyice yukari çekip, dudaklarini islatti ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim."
Dursun : -"iyi etmissin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi!."

Firar
Ufak bir suçtan hapse düsen Temel'in kogus arkadasi sik sik hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamin doktordan her gelisinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacagi,sonra kolu,eli...Son gelisinde Temel kogus arkadasinin kulagina egilir manali bir gülüsle: -Uy!Hemserim sanmaki anlamayrum,baga öyle geliyoki galiba sen kisim kisim firar edeysun...

Isaret
Baliga çikacak olan Lazlar konusuyorlarmis :
- Dün balik avladigimiz yeri isaretledin mi ?
- Evet kayiga isaret koydum
- Aptal! Ya bugün baska kayikla baliga çikarsak ?!

Paça
Adamin biri Karadeniz'i gezerken bakmis bir köyde bütün koyunlar üç bacakli. Merak etmis ve arabasindan inip çobana sormus niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
- Canimiz her paça istediginde koca koyunu kesecek degildik herhalde...

Yassi Tavuk
Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çikan tavugu ezmis. Hayvani ezdigi için üzüntü duymus ve gidip sahibine en azindan parasini vermek istemis. Almis tavugu ve hemen oradaki köye gitmis. Elindeki tavukla kahveden içeri girmis ve :
- Afedersiniz; ben hemen köy disinda bu tavugu ezdim. Sahibini ariyorum, en azindan parasini vereyim diye. Acaba bu tavugun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuga bakan Lazlar :
- Hemserim sen yanlis geldin. Bizim köyde böyle yassi tavuk bulunmaz.

Mendil
Temel ve Idris sahilde gezinirken Temel'in kafasina marti siçmis. Temel :
- Mendilin var mi
- Var da, ne yapacaksin ? Marti çoktan uzaklasti.

Pro
Lazlar kahvede otururken bir arkadaslari içeri girmis :
- Temel, ineklerinden pipo içen var mi ?
- Yok
- O zaman ahirin yaniyor

Boyaci Laz
Laza karayollarini boyama isi vermisler. Laz baslamis çalismaya. Ilk gün tam 200 metre boyamis. Ikinci gün 100 metre, üçüncü gün 50 metre. Artik dördüncü gün 10 metre boyayinca amiri Lazi çagirmis:
- Hayirdir evladim iyi çalisiyordun ?
- Ben yine iyi çalisiyorum
- Iyi ama dün 50 metre bugün de 10 metre boyamissin.
- E... haliyle. Ilk günlerde boya kovasina gidip gelmek kolaydi, sonralari çok vakit almaya basladi.

Dogan in Yengesi
Temel ormanda agaç kesiyormus, o sirada çevreciler de ormanda yürüyüse çikmislar, Temeli bu vaziyette görünce bir güzel pataklamislar... Temel üstü basi perisan halde köye dönerken Dursun a rastlamis, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormus,
Temel de anlatmis;
- Ormanda agaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Dogan in yengesini bozmisum diye dövdü peni, halbuki ne Dogan i taniyruuum, ne de yengesuni..

Temel, Karisi ve Karisinin Asigi
Temel, bir haftaligina gittigi memleketten, haber vermeden erken dönünce karisini evde baska bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde tasidigi tabancasina davranan Temel, yatakta yakaladigi adami alninin ortasindan vurur. Tabancayi tam kendi kafasina dogrultmusken, karisi haykirarak üzerine atlar:
- Dur Temelim, kiyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykirir:
- Sus kaltak, sira sana da gelecek!..

Sislik
Temel tarlada çalisirken çisi gelmis, çikarmis oraya çisini yaparken baslamis bagirmaya
-"uyy yandum!..".
Fatime kosmus yanina -"Ula ne oldi?"
Temel: -"Ari sokti çukumi daa."
Hemen kasabaya doktora giderler. Doktor Temelin aletini eline alir evire çevire incelerken Fatime de yandan onlara bakmaktadir. Fadime doktorun kulagina egilir ve der ki:
-"Toktor bey acisini al ama sisluk kalsun

Bir kötülügünü görsem tikliycam
Temel evlenir iki ay geçer ama tik yok, haber önce Hatice'nin annesine, oradan tüm mahalleye ve tabii ki Dursun'nun kulagina gelir. Ilk karsilasmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilik nasil gidiyor Temel
-Iyi gidiyor
-Nasil böyle dersin tik yokmus daha?
-Henüz hiç bir kötülügünü gormedim ki.!!

Akrobat Temel
Temel marangoz ama ne marangoz mesleginin zirvesinde derken trabzona dünyanin en büyük sirki geliyor çadir diregini dikmek içinde usta bir marangoza ihtiyaç var arayip sorusturuyorlar en iyi usta olarak temeli tavsiye ediyorlar temel sirke gelip ne is yapilacagina bakip takimlarini alip geliyor ve diregin üstüne çikip basliyor diregi yere çakmaya bu sirada sirkin patronu asagidan temeli seyrediyor derken temel birden havada iki parande üç salto atarak yere iki ayaginin üstüne ve ellerini bacaginin yanlarina vurarak saglam bir sekilde düsüyor bunu gören patron içtigi puroyu yutuyor ve kosarak temelin yanina gelip ayni hareketi yapmasini ve bunun karsiliginda ise çok büyük para kazanacagini anlatiyor temel ise kesinlikle olmaz diyor patron gene ayni hareket için para ve 20 senelik ip canbazlarinin bile bu hareketi yapamadigini anlatiyor adam israr ediyor temel kabul etmiyor adam gene israr temel en sonunda adamin kulagina egilip ula hemserim benim her sefer ayni hareketi yapmam için diregin tepesinde aletin basina mi vurmam lazim.

Deneme Atlayisi
Temel ile tursin askerde egitimlerini parasütçülük üzerine yapiyorlardi.
Komutan: Bu bir deneme atlayisidir, simdi herkes sirayla atlayacaktir sonra asagida bulusma yerine gidip digerlerini bekleyecektir, eger parasüt açilmazsa fazla telas yapmayin ikinci parasütü deneyin der ve herkesi teker teker atlatir. Temel birinci parasütü çeker açilmaz o anda ordan geçen Dursuna bagirir:
- Ula Tursun parasüt açilmiy der.
Dursun soguk bir kanlilikla yedegi çek der. Temel onuda dener oda açilmaz. Temel Dursuna yine bagirir:
- Ula yedegide çektum oda açilmiy, galiba yere çakilip ölecegum Dursun der. Dursun Temeli söyle bir süzer ver derki:
- Ula Temel hiç korkma haçen bu sadece denemedur.

Rezil Çirak
Temel bir gün yolda yürürken Dursunla karsilasmis. Dursun 'ooo temel dükkan açik çirakta disari çikmis' demis. Temel de 'dün aksam o beni rezil etti, bu günde ben onu rezil ediyorum' demis.

Beyincik
Adamin biri beynini degismek ister. Bunun için bir beyin doktoruna gider... Doktor fiyat listesini gösterir.. Listede sunlar gözükür...
1 Astronot beyni 25.000
1 Profesör beyni 50.000
1 Karadenizli beyni 1.000.000
Adam listeye baktiktan sonra karadenizli beyninin neden pahali oldugunu merak eder ve doktora sorar.. Doktor söyle yanit verir.
- Bir astoronot öldürüyoruz iki beyin çikiyor, bir profesör öldürüyoruz 5 beyin çikiyor ancak 100 karadenizliden ancak bir beyin çikiyor.

Düsüs
Temel, New York'taki gökdelenlerden birinin 53. katinda çalisirken aniden ayagi kaymis ve asagi dogru uçmaya baslamis... 52, 51, 50, 49, 48... Katlari yildirim hiziyla geçen Temel 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2... Ve 1'inci kata geldiginde kafasindan simsek gibi su düsünceler geçmis:
- Saga çok sükür Tanrum, haburaya kadar sag saglim celduk... Birinci kattan düssen de nasil olsa piseycukler olmaz.

Sahipsiz
Yargiç, otomobil çalmak suçundan sanik olarak karsisina getirilen Temel'esordu:
- Otomobil çalmissin, bunu neden yaptin söyler misin?
- Sahibi yok sanmistum...
- Peki, sahibi olmadigi kanisina nereden vardin?
- Mezarlugun önine parketmistu da...

Davet
Temel Fadimeye demis ki; "Fadime, bu aksam bize gel. Evde kimse olmayacak."
Fadime aksam gelmis kapiyi çalmis çalmis kimse açmamis...

Kuru saçlar
Temel dus almaya girer, sampuani saçlarina bosaltip ovalamaya baslar. Sirtini keselemeye gelen annesi sorar :
- Oglum kafani islatmiyacak misin ?..
Temel cevap verir :
- Yok anne bu sampuan kuru saçlar içinmis !..

KUS YEMI
Bizim Temel birgün elinde bir çantayla havaalanina geliyor. Havaalanindaki güvenlik alanindan geçerken tarama yapan alet alarm veriyor, bunun üzerine güvenlik görevlisi Temel'e soruyor:
- Çantanizda ne var
Temel: - Kus yemi var diyor.
Gorevli: - O zaman bir daha geçin bakalim diyor ve Temel tekrar geçiyor ama alet yine ötüyor bunun üzerine görevli Temel'e çantasini açmasini söylüyor ve Temel çantayi açinca görevli çantada mücevher, altin, saat gibi degerli seylerin oldugunu görüyor ve Temel'e soruyor:
- Hani kus yemi vardi çantada?
Temel: - Valla ben bunlari götürüp kusun önüne koyuyorum ister yer ister yemez...

Otelci
Temel, seyahate çikmis. Uzun zaman evinden ayri kalmis. Bir aksam bir kente gelip küçük bir otele inmis. Odasina yerlestikten sonra, asagiya telefon etmis. Telefonu otelin sahibi açmis.
Temel, ne istedigini söylemis:
"Bana bir fahise bulup gönderin."
Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmis. Otelin sahibi sasirmis. Yaninda duran karisina dönmüs:
"Demin gelen müsteri kadin istiyor..."
Otelin sahibinin karisi öfkeden deliye dönmüs:
"Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen git o müsteriye agzinin payini ver..."
Otel sahibi, müsteriye agzinin payini verme fikrini pek tutmamis:
"Adama ne söyleyecegim karicim, bir terbiyesizlik eder, basim derde girer..."
Kadin çok sinirliymis:
"Sen gitmezsen, ben gider söylerim..."
Ve, hisimla merdivenleri çikip Temel'in agzinin payini vermeye gitmis. Kocasi da asagida bekliyormus. Yukardan gürültüler gelmeye baslamis.
Onbes yirmi dakika sonra Temel asagiya inmis. Üstü basi yirtilmis, yüzü tirmiklanmis...
Otelcinin yanina gidip bir güzel çikismis:
"Ne biçim kadin göndermissin be. Istemem diye tutturdu. Becerene kadar anam agladi."

Sayi
Temel bir konferansta konusma yapiyormus:
"Insanlar üçe ayrilir. Sayi saymayi bilenler ve bilmeyenler."

Sürpriz
Temelle dursun bir gün sinemaya giderler filmde bir at yarisi sahnesi vardir ve temel dursuna sorar
-iddaya varmisun ben diyrum 1.at kazanur.
dursun; -oldi benda 2. ata oynayrum
iddayi temel kazanir ve temel dursunun 5 milyonunu alir ertesi gun temel dursunu arar
-dünkü film faridiya ben oni bidaa seyretmistum vicdanum rahat etmedi onun içun aradum
dursun; benda seyretum
temel; o zaman niye 2. ata oynadun
dursun; süpriz oynadum olum

Buzdolabi
Temel ile dursun 15 sene sonra ilk kez görüsmüsler. Dursun Temel'i evine davet etmis. Dursun un iki karisi varmis (biri imam nikahli digeri ise resmi). Dursun Temel'i yedirmis içirmis. Aksam Temel Dursunlar da kalmis. Gece Dursun un imam nikahli karisi Dursun un yanina gelmis ve söyle demis:
"Dursun çok azdim benimle beraber ol!"
Dursun: "olmaz evde misafir var"
Karisi israr etmis. Dursun karisina "git buzdolabinin kapagini aç isigindan bak Temel uyuyorsa gel"demis. Kadin bakmis, Temel uyuyor numarasi yapmis. Dursun ile karisi isi bitirmisler. Derken öbür karisi gelmis. Aralarinda ayni konusmalar geçmis. Dursun bu karisiyla da isi bitirmis. Sabah olmus. Dursun Temel e sormus:
"rahat uyudun mu?". Temel:
"evet ama gece çok susadim" demis. Dursun sormus:
"peki niye içmedin?". Temel yanitlamis:
"nasil içerim buzdolabinin kapagini her açani hallediyorsun!"

Bizim ev
Temel evlenemis.Kizin babasinin evine ziyarete gitmisler.Gece Fadime sevismek istememis.
-Neden kaçaysun, diye sormus Temel.
-Ha pura pabamin evii, demis Fadime.
-Purasi pabanin evi de, pizim ev çerhane midur

Hem iyi Hem kötü
Dursun,köyünden ayrilip,çalismak için Istanbul'a gider.. Aradan uzunca bir süre geçer, ama,Dursun'dan haber alinamaz.. Köyde sevilen bir kisi olan Dursun'un akibetini arastirmak üzere arkadasi Temel!i Istanbul'a gönderirler.. Onbes-yirmi gün sonra Temel döner..Kahvede toplanan köylüler merakla Temel'e sorarlar:
-Ula Temel,Dursun'i buldun mi.?...
- Hee..bulmusim oni...
-Peçii nasildir?..Iyi mudir..köti mi.?..
- açan,hem iyudurr..he mi de kötii..
- Ula o nasil oluyii..hem iyi,hem kötii..
-Kötüdir,Çünkü Dursun ibne olmustirr..
- uyy..Haçan bunun iyiligi nerde dür.?..
- Valla ben kendisini düzdüm..Muamelesi çok iyi daa..

Halici!! Kadının biri pahalı halılar satan bir dükkana girer..Ve ilk bakışta çok beğendiği bir İran halısına doğru yönelir. Halıya daha yakından bakmak üzere yere doğru eğildiğinde istemeyerek sesli bir şekilde gaz kaçırınca çok utanır ve hemen kimse duydu mu diye etrafına bakınır.. Arkasında duran satıcıyı görünce konuyu unutturmak için aceleyle satıcıya :
-Bu İran halısı kaç para ? diye sorar.
Satıcı gayet pişkin bir şekilde cevap verir..
-Valla bayan halıya sadece bakmakla osurduğunuza göre fiyatını duysanız sıçarsınız.....

dahi laz Dünya genetik projeler yarışması yapılıyormuş.tüm ülkelerlerden katılmışlar.fransız profösör anlatmaya başlamış.ben inek genleri ile tavuk genlerini birleştirdim.ortaya çıkan mahlukatın eti kırmızı et kadar lezzetli,beyaz et kadar sağlıklı demiş.diğer ülkelerde anlatmış.sıra türkiyeden gelen laz profösöre.başlamış anlatmaya:ben karpuz genleri ile hamamböceği genlerini birleştirdim demiş.diğer profösörler gülmeye başlamış.ne işe yararki demiş.laz prof.acayip işe yarıyor,karpuzu kesiyorsun çekirdekleri sağa sola kaçışıyor demiş

Montaj Bitmiş!! öldüm gülmekten!! Bir Türk, Japon arkadaşının daveti üzerine Japonya'ya gidiyor.
Birkaç gün gezdikten sonra arkadaşı onu çalıştığı fabrikaya
götürüyor. Teknoloji muazzam. "Bak !", diyor Japon :
"Burada robot yapıyoruz. Şu robotlar öğle yemeğini hazırlar
ve getirir. Şunlar bebek bakar. Şunlar araba bile kullanır.
" Bizim Türk vatandaşı hayretler içinde kalır. Dolaştıkça
gözleri fal taşı gibi açılır. Japonya'dan ayrılırken arkadaşı
Türkiye'ye mutlaka gelmek ve teknolojisini görmek istediğini
söyler. Ve o gün gelir. Fakat bizim Türk nereyi gezdireceğini
bir türlü bilemez. Düşünür ne göstermelide altında kalmamalı
Japon yada gördüklerinin. Aklına hamam gelir. Japon ne anlar
Türk Hamamından. Alır götürür. Japonca ilginç gelir:
"Ne oluyor burada?" "Biz burada insan yapıyoruz." " Sahi mi?"
der Japon. Bir odanın kapısını açarlar. İçeride tellak bir adamın
kolunu ovmaktadır. "Bak der bizimki, burada kollar monte ediliyor."
" Bir başka odada bacak ovulmaktadır. "Buladada bacaklar takılıyor."
Japon bu sefer hayrette. Diğer odanın kapısını açarlar. İçeride
bir kadının üstünde bir erkek is üstünde. Japon sorar :
"Peki burada ne oluyor." "Burada montaj bitmiş delikler açılıyor."

Mr.Porshe Bay Ferdinand Porsche, rahmetli oluyor ve karsilaniyor.
Karsilayan melek kendisinin büyük icadindan dolayi bir dilek hak edisini söyleyerek, dilegin ne oldugunu sorar. Ferdinand Porsche kisa düsündükten sonra "Tanri ile 1 saat konusmak isterdim." der. Melek derhal istegini yerine getirmek üzere Sn.Porsche yi bir salona götürür.
Porsche Tanriya sorar:"
Kadini yaratirken düsüncelerin nerdeydi?"
Tanri:" Ne demek istiyorsun?"
Porsche:" Çok hatali yaratmisin."
1.Ön tarafi aerodinamik degil.
2.Çok ses yapiyor.
3.Bakim masraflari yüksek.
4.Ayda 5 ile 6 gün tamamen kullanilmaz durumda.
5.Arka taraf çok sarkik duruyor.
6.Sürekli boyanmasi ve yenilenmesi gerekir.
7. Egsoz, emisyona çok yakin.
8.Far genellikle küçük.
9.Yakitida extrem yüksek.

Tanri kisaca düsündükten sonra cevap verir:
"Ferdinand, Ferdinand, bunlarin hepsi dogru olabilir ama
istatistiklere göre bir çok erkek benim icadima senin icadindan daha fazla biniyor.

Adamin biri gece ruyasinda oldugunu gormus ve adama sormuslar Cennet'emi girmek istersin yoksa

Cehennem'emi Adam bir goreyim sonra karar vereyim demis.Cenneti gostermisler herkes sakin,sakin oturuyor,

Bir de cehennem'i goreyim demis Cehennem' e goturmusler Herkes icki iciyor,kumar oynuyor guzel kizlar var,

tamam demis burayi isterim.Sabah kalktiktan sonra ruyasinda gorduklerini hatirlamis ve olup ruyasinda gordugu

Cehennem'e gitmeye karar vermis.Intahar edip olmus ve Hesap'a cekildikten sonra Cehennem'e gitmesine karar verilmis.

Adam sevinerek cehennem'e dogru yol almis.Cehennem'in kapisi acilmis ve kaynayan kazanlari,atesleri gormus ve

ben buraya girmem dun benim gordugum cehennem boyle degildi orasi cok guzeldi demis; Oradaki gorevliler

ise dun senin gordugun REKLAMLARDI 'di esas cehennem burasi demisler.

Dilenci mırıldanmaktadır: -"Fakire bir sadaka, fakire bir sadaka..." Yoldan geçen bir kadın laf atar: -"Ağzın leş gibi içki kokuyor, bir de utanmadan konuşuyorsun!" -"Hanfendi, öpücük istemiyoruz ya biz, sadaka istiyoruz..."
*******************************
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış";

fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış";

matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış";

antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş".

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir: - "Boru yetmedi."
************************************
Yıllarca, iki kahraman heykeli; biri erkek, biri dişi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmış, ta ki bir gün bir melek cennetten gelene kadar... - "Sizler iyi ve örnek birer heykel oldunuz, bu yüzden ben de size özel bir hediye vereceğim. Yarım saat için sizi canlandıracağım, siz de bu süre içinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demiş. Ve melek ellerini çırpar çırpmaz heykeller canlanmış, birbirlerine biraz utanarak yaklaşmışlar, ama sonra hızla parktaki çalılıkların arkasına koşmuşlar. Kısa bir süre sonra çalılıkların arkasından kikirdeşmeler, kahkahalar duyulmuş, çalılar sallanmış. Onbeş dakika sonra, çalılıklardan çıkmışlar, ikisinin de yüzünde geniş bir tebessüm varmış. - "Onbeş dakikaniz daha var!" demiş melek, gözlerini anlamlı anlamlı kırparak... Dişi heykelin yüzündeki tebessüm biraz daha yayılmış ve erkek heykele dönmüş:

- "Harika! Ama bu sefer güvercini sen tut, ben pisliyim kafasına!"
****************************************
Cennetin kapısında görevli melek yeni vefat etmiş adama: - "Üzgünüm ama seni içeri alabilmem için bana hayattayken yaptığın iyi bir şeyi anlatmalısın." Adam biraz düşünmüş ve: - "Bir grup serserinin yaşlı bir kadının çantasını almak istediklerini gördüm. Ben de kadını kurtarmak için yanlarına gittim. Başlarındaki çocuğun motorunu devirip, çocuğun yüzüne tükürdüm. Yanındakilere de yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu söyledim." - "Ya bu ne zaman olmuştu?"
- "Yaklaşık üç dakika önce.."
*******************************************
Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar: - "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar: - "Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği: - "Şuradaki Rolls-Royce'u görüyor musun ? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır: - "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği: - "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın." der ve üçüncü adama da sorar: - "Karını hiç aldattın mı ?" Adam yutkunur ve şöyle der: - "İtiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği, "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar: - "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, her şey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" - "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri, "Aaaa! ne kadar güzel! peki derdin nedir?" diye sorarlar.. Adam içini çekerek konuşur,
"Kaykay'la dolaşıyordu!"
***********************************
Sakıp Sabancı Ağa'ya bir gün demişler ki: - "Ağa bu dünyada her şey güllük gülistanlık. Nereye baksak her tarafta senin şirketleri, fabrikaları görüyoruz (marSA, yünSa, lasSA, toyotaSA). Burada işin iş. Ya diğer tarafta ne olacak, orada ne yapacaksın, nasıl kurtulacaksın zebanilerden?" Sakıp Ağa gülmüş:
- "Öte yanda da işimizi sağlama aldık. Bir tarafımızda iSA, diğer tarafımızda muSA.."
*************************************
Küçük Ali okula başladığından beri her gün öğretmeni Aysel Hanım'a gidip,
- "Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benım yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın" diye şikayet edermiş. Bundan sıkılan Aysel Öğretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul müdürüne çıkmış ve olayı anlatmış. Okul müdürü:
- "Peki" demiş, "Bu çocuğu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa koyalım" ve başlamış sorgulamaya,
- İki kere iki?
Ali hemen
-"Dört" demiş,
-"Sekiz kere dokuz?"
Ali hemen
-"Yetmiş iki" demiş,
-"Kaç mevsim var?"
Ali hemen
-"Dört" demiş.
Bu sirada Aysel Hoca da
-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayım" demiş ve sormuş:
-"Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var,bu nedir?"
Ali hemen
-"Ayak" demiş, Aysel Hoca sormuş
-"Peki senin pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan şey nedir?"Ali hemen yanıtlamış
- Cep.
Bunun üzerine Aysel Hoca dönmüş müdüre,
-"Üçe koyalım hocam" diyecekken;
Müdür,
-"Hocam, bu çocuğu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki soruya ben doğru cevap veremedim."
****************************************

2. Dunya Savasinda 2 yahudi almanlara esir olmustur.Bunlardan biri digerine kendilerine ne yapacaklarini sorar.O da baslar anlatmaya "
2 ihtimal var ya bizi oldururler yada esir kampina yollarlar.
Oldururseler sorun yok kampa gidersek 2 ihtimal var ya kursuna dizilriz ya da gaz odasinda olduruluruz.
Kursuna dizilirsek sorun yok gaz odasina gidersek 2 ihtimal var bizden ya sabun yaparlar yada kagit.
Sabun yaparlarsa sorun yok kagit yaparsalar 2 ihtimal var ya gazete kagidi oluruz yada tuvalet kagidi.
Gazete kagidi olursak sorun yok tuvalet kagidi olursak iste o zaman boku yedik".
***********************************
Temel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsunuz?
Temel: - Sol sinyal takıldı da..
*************************************
Güney Amerikalı bir subayla bir er konuşuyorlar: - "Savaşta bir düşmana rastlarsan ne yaparsın?" - "Vururum." - "Doğru, peki bir düşman bölüğüne rastlarsan ne yaparsın?" - "Vururum" - "Olmadı. Koşup karargaha haber verirsin. Peki savaş meydanında bir inek görürsen ne yaparsın?" - "Vururum." - "Olmadı." - "Koşup karargaha haber veririm." - "Yine olmadı. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklersin. Şimdi beni görürsen ne yapacağını söyle.." - "Vururum." - "Olur mu canım. Ben senin komutanınım." - "Döner karargaha haber veririm." - "Yahu ben düşman bölüğü değilim ki." - "Hah tamam. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklerim..."
*************************************
DOMUZ ÖLDÜ

Amerika Başkanı George Bush, şoförüyle şehir turu yaparken bir çiftliğin önünde kaza yaparlar.

Kazada Bush’un makam aracının çarptığı tavuk ölür.

Bush şoförüne “Sen bekle de ben çiftlik sahibinden özür dileyip geleyim” der ve çiftliğe gider.

Az sonra her tarafı kan revan içinde aracına gelen Bush, şoförüne hemen buradan uzaklaşım diye seslenir.

Tam gaz olay yerinden uzaklaşmaya çalışırlarken çiftliğin diğer ucunda aniden önlerine çıkan domuza çarparlar.

Domuz da kaza yerinde ölmüştür.

Bush: “Ben gitmem. Sen git özür dile” deyince çiftliğe giden şoförünün, elinde hediyelerle döndüğünü gören Bush şaşırır ve sorar.

Yahu ben gittim. Tavuk öldü dedim dayak attılar. Sen gidince domuz öldü demedin mi, dediysen seni de dövmeleri gerekir, ama sen hediyelerle geldin hayırdır? deyince..

Şoför yanıtlar;

“Çiftliğe girince Ben Bush’un şoförüyüm. Kaza yaptık "Domuz öldü” dedim.

Evde bayram havası esti ve beni hediye yağmuruna tuttular.
*************************************
Fidye

Ekonomik kriz yüzünden büyük para problemi olan Temel, çocuk kaçırıp fidye istemeye karar vermiş. Şehrin büyük bir parkında çocuğun birini gözüne kestirmiş. Önce bir not yazmış :
"Çocuğunu kaçırdım.Bunu yaptığım için üzgünüm ama kusura bakma çünkü gerçekten paraya ihtiyacım var. Yarın sabah saat 7'de falanca parktaki filanca ağacın altına bir siyah çantada 5 milyar getir.
İmza: Laz."
Çocuğun yanına gitmiş, notu çocuğun ceketinin iç cebine koyup, doğruca evine gitmesini ve notu babasına göstermesini söylemiş. Ertesi sabah parka geldiğinde söylediği ağacın altında, söylediği renkteki çantada içinde 5 milyar olan emaneti bulmuş. Paraların yanında bir de not varmış :
"Paran purada ama bir Laz hemşehrisine nasıl peyle bir şey yapar inanamayrum."
****************************************
Şovmenin biri yaptığı şovuyla dünyada çok büyük bir üne kavuşmuş. Şovunu bir timsahla gerçekleştiriyormuş. Sopasıyla timsahın başına vuruyormuş, timsah ağzını açıp adamın kafasını ağzına alıyormuş, adam tekrar sopayla timsahın başına vurunca tekrar ağzını açıp hiçbir zarar vermeden adamın kafasını serbest bırakıyormuş.
Şovmen bütün dünya ülkelerini gezer, sıra Türkiye ye gelir. Büyük bir kalabalık şovu heyecanla izlemektedir. Şov biter, şovmen alkışlardan aldığı zevkle seyircilere döner kasılarak sorar :
- Aranızda bunu yapabilecek biri var mı?
Seyircilerin arasından bizim Temel atılır :
- Ben yaparım ama söz ver, kafama hızlı vurmayacaksın...
****************************************
Temel bir gün kamyonla yokuş aşağı iniyormuş. Aniden

kamyonun freni patlar ve Temel ne yapacağını

şaşırır. Sağa bakar bir pazar yeri sola bakar küçük

bir kız çocuğu. Temel aklından der ki “kamyonu pazar

yerine süreceğime şu küçük kız çocuğuna doğru

süreyim”. Olanlar olur Temel hastanede...

Gazeteciler röportaj yapmak için gelirler. Temel

Bey “43 kişinin ölümünden sorumlusunuz ne

düşünüyorsunuz olay nasıl oldu?” diye sorarlar.

Temel de “her şey kız çocuğunun pazara koşmasıyla

başladı” der.
*****************************************
3 adam ölür ve cennetin kapısına gelirler... Cennetin kapısındaki melek onlara der ki:
- Burada tek kural var, ördekleri ezmeyeceksiniz....
Adamlar bişey anlamaz ama cennete bir girerler ki, her taraf ördeklerle dolu adım atacak yer yok... İclerinden biri yanlışlıkla bir ördeğin üstüne basar, anında bir melek gelir yanında da görüp görebiliceğiniz en çirkin kadın... Melek adama der ki:
- Sen ördeklerden birini ezdin, ceza olarak bu kadınla seni sonsuza kadar birbirinize bağlıyorum...
Melek onları zincirle birbirlerine bağladıktan sonra gider... İkinci gün adamlardan biri daha yanlışlıkla bir ördeğe basar... Hemen melek çok çirkin bir kadınla gelir ve zincirle ikisini birbirine bağlar… Üçüncü adam tek başına kalır... Arkadaşlarının başına geleni gördüğü için,
ördeklere basmadan etrafı dolaşmaya başlar... Aylar geçer ve adam tek bir ördeği ezmemiştir... Bir gün bakar ki melek ona doğru geliyor, yanında da son derece güzel ve seksi bir kadın... Melek hiç birşey söylemeden adamı bu kadınla birbirlerine zincirler ve gider... Adam bu işe cok şaşırır ama cok da sevinir:
- Bunu hakedecek ne yaptım acaba?
Kadın cevap verir:
- Onu bilmem ama ben bugün bir ördek ezdim…

Hani su meshur dortlu vardir ya bir ingiliz, bir
fransiz, bir amerikali, bir
turk.

Iste bu defa onlarin esleri bir araya gelmis once
ingiliz hatun baslamis
anlatmaya

-benim esim oyle romantiktir ki her sabah eline bir
gul alir o gulu tum
vucudumda gezdirerek beni uyandirir

amerikali atlamis hemen

-aaa benim esimde cok romantiktir. Sabah ayak
ucumuzdaki pencereyi acar
hafif ruzgar ayaklarimdan baslayip tum vucudumu
gezerek beni uyandirir ve
esim mutlaka basucuma bir cicek birakmis olur

Fransiz gulumsemis kendinden emin

-bunlarda ne ki benim esim her sabah ayaklarimdan
baslayip tum vucudumu ve
en son da dudaklarimi operek uyandirir beni ben her
sabah mutlulugun
doruklarinda uyanirim

Sira turk hatuna gelince o saskin saskin digerlerine
bakmis ve demis ki

-ben oyle or.o p...luklardan anlamam cisim gelir
uyanirim.

ingilterenin saygın kız kolejlerinin birinde biyoloji öğretmeni miss perkinse sorar söyle bakalım insan vucudunda uyarıldığında normal büyüklüğünün altı katına ulaşan organ hangisidir öğrenci yüzü kızararaktan "bana bu soruyu sorduğunuzdan ailemin haberi olacak" demiş

öğretmen başka bir öğrenciye dönmüş ve "sen söyle mis sarah" demiş
Sarah "loş ışıkta göz bebeği" yanıtını vermiş
öğretmen aferin dedikten sonra
mis perkinse dönmüş ve sana üç şey söyleyeceğim demiş
1 dersine hiç çalışmamışsın bundan ailenin haberi olacak
2-aklın fikrin sürekli kötü şeylerde
3- ilerde çok büyük hayal krıklığına uğrayacaksın

büyük bir sahada golf oynayan adam hangi delikte kaldığını şaşırıp şaşkın şaşkın bakınırken az ileride golf oynayan kadını görmüş ve ona doğru yaklaşıp: -aferdesiniz ben oynarken hangi delikte olduğumu unuttum da yardım edebilir misiniz.. kadın: -bakın bey efendi ben 9. delikteyim ve siz benden 1 delik geride olduğunuza göre 8. deliktesiniz... ...teşşekkür ederek ayrılan adam bi müddet sonra tekrar kadının yanına gelerek: -hanım efendi ben gene hangi delikte olduğumu unuttum da..... kadın gayet sakin: -ben 12. delikteyim siz benden bir delik geride olduğunuza göre 11. deliktesiniz... adam tekrar teşekkür etmiş...ve oyunu bitirebilmiş... akşam yemeğinden sonra bara indiğinde golf sahasındaki kadını görmüş ve yanındaki sandalyeye oturarak: -sabahki yardımlarınız için size bi içki ısmarlamama izin verin... kadın kabul etmiş laf lafı açarken konu mesleklere gelmiş... adam: -siz hangi işle uğraşıyorsunuz? kadın: -ben distribütörüm adam: -ne tesadüf ben de...siz ne satıyorsunuz? kadın: -bakın söylerim ama gülmeyeceksiniz söz verin adam: -tabii ki ne münasebet kadın: -orkid satıyorum....der demez adam öyle bir gülmeye başlamış ki sandalyeden düşmüş... kadın kızgın biçimde: -hani gülmeyecektiniz ayıp oldu ama.... adam kahkahalar içinde: -ben ona gülmüyorum...ben de tuvalet kağıdı satıyorum ve hala sizin bir delik gerinizdeyim....
CENAZE
Amerika'da ölen bir kadın için kilisede cenaze töreni düzenlenmişti. Tören sonunda cenaze görevlileri tabutu taşırken, tabutun ön bölümünü yanlışlıkla kilisedeki sütunlardan birine çarptılar. Bu olaydan sonra tabuttan bir inilti sesi duyuldu. Tabut açıldı ve öldüğü sanılan kadının yaşadığı anlaşıldı. Bir süre hastanede tedavi edilen kadın iyileşti ve 10 yıl daha yaşadı. 10 yıl sonra öldüğünde ise cenaze töreni yine ayni kilisedeyapıldı. Tören sonrası görevliler tabutu taşırken, kilisedeki aynı sütunun önüne geldiklerinde, ölen kadının kocasının, arkalardan sesi duyuldu;
"Lütfen sütuna dikkat ediniz..."
*********************************
Duyuru
Temel' in bir gün kaynanası kaybolur. Temel hemen gazeteye ilan verir. İlan aynen şöyledir: Kaynanamu kaypettum. Körenlerin insaniyet namına körmemezlikten kelmeleri riça olunur.

Yeni mezun rahip adayı ilk görev yerine atanmıştı.Ancak çok tecrübesiz olduğundan aşırı bir heyecanı vardı konuyu atandığı kilisenin baş rahibine açtı;

Genç rahip;efendim biliyorum pazar günkü vaaz'ı benim vermem gerekiyor ancak çok heyecanlıyım ne yapmam lazım?
Baş rahip;sakin ol oğlum heyecanlanak birşey yok bende o gün senin yanında olucam benden güç bulursun ve heyecanını yenersin.demiş.

ancak heyecanını bir türlü bastıramıyan genç rahip vaaz'a gitmeden önce bi kaç tek birşeyler içersem heyecanım bi nebze yatışır diyerek viski şişesine abanır.
Vaaz vakti gelir ve genç rahip vaaz'ını verir ve baş rahibin yanına gelir.

Genç rahip;Efendm nasıl buldunuz vaazımı?

Baş rahip;Oğlum herşey çok güzeldi ama üç tane hata yaptın?
1.Vaaz bittikten sonra "amen" denir "oley" denmez.
2.Vaaz bittikten sonra merdivenlerden inilir trabzan'dan kayılmaz.
3.ve en önemliside "İSA Tanrının Oğludur" "O..... Çocuğu"değil...

Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler.. Bavullarını
gösteriyorlar. Bir bakmışlar uçak şirketinin minibüsü yanlarında
durmuş. İçinden kaptan pilotla, yardımcı pilot inmişler. Yolcular fena
halde şaşırmışlar.. Nasıl şaşırmasınlar.. Kaptan pilotun elinde bir beyaz
baston. Kolunda üç noktalı bant.. Yardımcı pilotun elinde bir köpek
tasması.. Tasmanin ucunda bir köpek.. Sağa sola çarparak öylece
ilerliyorlar uçağa.. Günlerden 1 Nisan değil ama, "şaka herhalde"
demiş yolcular, doluşmuşlar uçağa..Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış.
Yolcuların gözleri camda. Uçak hızlanmış.. Yolcular endişelenmeye
başlamışlar.. Ucak daha hızlanmış. Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış..
Uçak iyice hızlanmış.. Bazı yolcular paniklemiş, dua etmeye
başlamışlar. Uçak son hıza ulaşmış. Bu arada pistin sonuna da ulaşmış. 100 metre sonra
betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde
çığlığı basmışlar.. Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar
çekmiş... Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış.
Kaptan pilot arkasına yaslanmış derin bir nefes almış ve yardımcı pilota
dönmüş:

- Biliyor musun? Bir gün çığlık atmakta gecikecekler ve hep birlikte
geberip gideceğiz!..."
 
Temel askerliğini yunan sınırında yapıyormuş. Temel'in canı cok sıkılıyormuş.
Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış, Yunan
aldırmamış. Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış,
Yunan aldırmamış. Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme
işareti yapmış, yunan aldırmamış. Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak
"Topçu musun?" demiş, yunan aldırmamış. Bir ıslık daha çalmış"Gözcü müsün?"
anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Nöbetler değişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş. Yunan'a hadi sınıra git demişler yunan da:
-"Ben oraya gitmem. Orada bir deli Türk askeri var, bana hava kararınca
yüzerek gelip sana bir koyacam gozlerin fırlayacak diyor..


Dallas'daki NASA uzay ussunde, üs komutanı William White, George ve
Bob adindaki astronotlari yanina cagirip, ertesi gun cikacaklari Mars
yolculugu hakkinda son talimatlari verir ve bu zor yolculugun oncesinde
uyumak uzere evlerine gitmelerini soyler. Her iki astronot da,talimata
uyup evlerine giderler. George tam uyumak |zereyken telefon gelir. Arayan
Bob'dur. - "Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?" - "Henuz degil."
- "Ben cok heyecanliyim. Uyku tutmadi. Sana da uyarsa, benimle birlikte
icmeye ne dersin? Uzun sure icki icemiyecegiz..." - "Ok." Bir saat sonra
George ve Bob bulusurlar, bir bara girip icki Soylerler. Barmen tam ickiyi
verirken ikisine de dikkatlice bakar. - "Hey men. Sizi tanidim. Yarin
Mars'a gidecek astronotlarsiniz. Size icki verdigim ortaya cikarsa bir
daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayin." George ve Bob barmenle
tartismalarina ragmen o barda icki icemezler. Baska barlarda sanslarini
denerler; ama TV programlarini surekli izleyen barmenler onlari her
seferinde tanirlar ve icki vermeyi reddederler. Marketlerde kapalidir. Tam
eve donmeye karar verdiklerinde Bob'un aklina bir fikir gelir. - "Yahu
George, bizim uzay roketine koyduklari yakitin kokusunu
hatirliyor musun. Ayni viski gibiydi. Istiyorsan ondan icelim."
Birlikte uzay ussune girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakit tankinin
yanina gelirler. Kimse suphelenmez. George ve Bob yakit tankindan
aldiklari yakittan birer kadeh icerler; sonra da evlerine giderler. George
tam uyumak uzereyken telefon calar. Arayan yine Bob'dur.
- "Alo George. Yine ben. Rahatsiz ettim ama kusura bakma.
Sana bir sey sormak istiyorum. Karnin agriyor mu?"
- "Evet Bob. Hem de cok." - "Peki. O zaman sakin osurayim deme.
Ben seni TOKYO'dan ariyorum

Bir profesor 3 kiz ogrencisinin "durum degerlendirmesi" yeteneklerini
sinamak istemis... Durumu anlatmis üçüne de ..

-"Denizde bir salin üzerinde yari ciplak ve yapayanlizsiniz. Birden ici
erkek dolu bir teknenin size dogru geldigini goruyorsunuz. Hallerinden
belli, bu balikci teknesi aylardir denizde ve hicbiri aylardir kadin
yuzu gormemis. Hepsi ac kurt gibi size bakiyor. Sorunu cozmek icin ne
yaparsiniz.?"

Kumral kiz yanit vermis...

-" Salin yonunu akintiya dogru cevirir, kacmaya calisirim..."

Esmer olan daha kabadayi cikmis...

-" Yanimda bir rambo bicagi var.. Ona SIKI SIKI sarilir, bakalim sala
atlayacak erkek kimmis beklerim..."

Sarisin basini iki yana sallamis...

-" Durumu anladik Hocam da , sorun ne?"

Kirkayak gelin ile damat muhtesem bir dugunle evlenmisler.Kirkayak damat, baba evinde gerdege girmisler.Kirkayak evi iste nohut oda bakla sofa, herkes herseyi duyuyor.Uzun zaman zifaf odasindan bir ses gelmeyince kirkayak kayinpeder merak etmis ne olup bittigini.
Odanin kapisina kulagini dayamis ses seda yok.
Egilip anahtar deliginden bakmis bir de ne gorsun, kirkayak gelin en suh vaziyetinde yataga uzanmis, kirkayak damat ise yatagin yaninda yirmi dizinin uzerine cokmus yirmi elini yalvarir sekilde kavusturmus oylece duruyor.Kirkayak kayinpeder
-"Herhalde bir fantezi yasiyorlar" diyerek beklemesini surdurmus.Ikinci,ucuncu anahtar deligi kontrolunde pozisyon degismeyince kapiyi tiklatarak iceri girmis ve ogluna:
-"Bu kadar saattir ne yapiyorsun boyle diz cokmus vaziyette oglum, haydi su isi bitirsene" demis.

-"Bitirmesine bitirecegim babacigim, saatlerdir yalvariyorum, hangi bacaginin arasinda oldugunu soylemiyorki kahpe'!

Evin bakıcısı ütü yaparken, evin kücük yaramazı da salonda oyuncak
treniyle oynuyomuş.. derken bakıcısı bir kulak kabartmis ki oglan soyle
bagiriyor:
- EVET..!! SON DURAGA GELDIK..!! DUYMADINIZ MI ALLAHIN CEZALARI HALA NE OTURUYOSUNUZ?? ÇABUK DEFOLUN İNİN ASAGI..!!!
Bunlari duyan bakıcı neye ugradigini sasirmis dogru salona kosmus:
- Sen nerden ogrendin bakiyim boyle konusmayi?? Ne kadar ayip..simdi
dogru odana gidiyosun tam 2 saat cezalisin...bi daha da agzindan oyle
kotu sozler duymiyim..!!
Ve 2 saat sonra kucuk afacan tekrar salona donmus, treninin basina
oturmus... bakıcısı da mutfakta yemek yapiyomus, derken yine oglanin
konusmalarini duymus:
- Sayin yolcularimiz, iste son duraga geldik.. Umariz cok guzel bir
yolculuk gecirmissinizdir... Lutfen esyalarinizi trende unutmamaya dikkat
ediniz... Trene yeni binen yolcularimiz, sizin de cok guzel bir
yolculuk gecirmenizi diliyoruz.. kucuk bagajlarinizi koltuklarinizin altina
koyabilirsiniz..bu arada unutmayin yolculuk sirasinda sigara icmek
yasaktir.. bunlari duyan bakıcısı az onceki cezanin ise yaradigindan memnun gulumserken;
oglan konusmasina devam etmis:
- ayrica iki saatlik rötar yuzunden mutfaktaki o....u adina hepinizden
özür dileriz...!!

Aganin biri dunyayi gezip goreyim demis. Her yolculugundan sonra
koyluyu, kahvede etrafina toplayip, gorduklerini anlatirmis ki marabasinin
da
vizyonu genislesin. Yine bir yolculuk sonrasi kahvede koylusunu
etrafina toplamis.

Köylü baslamis sormaya

- Agam bu sefer nere getti?
- Afrike ye getmisem
- Agam efrike de ne yaptin?
- Safari ya çikmisem.
- Hele bu sefari ne ola ki?
- Hele arabaya biniysen. Araziye ovaya cihiysen,nerde
bi heyvan goriysen, pesinden arabayi suriysen.Heyvana
yetisip tufek ile vuriysen.

- Agam sen hec heyvan vurdiin?
- Heee vurdim
-Ne vurdin?
- Zebra vurdim
- Agam hele bu zebra ne ola ki?
- Esegi biliysen?
- Hee..
- Aha, esegin siyah beyaz cizgili olani
- Abov..Agam baska ne vurdin?
- Zurefa vurdim.
- Hele bu zurefa ne ola ki?
- Esegi biliysen?
- Hee..
- Aha, esegin bacaklari iki metre, boynu 3 metre olani
- Abov..Agam baska ne vurdin?
- Gergedan vurdim.
- Hele bu gergedan ne ola ki?
- Esegi biliysen?
- Hee..
- Aha, esegin derisi biraz kalin olani, bir de
burnunda iki tane boynuz vardir

-Abov..Agam baska ne vurdin?
- Piton vurdim?
- Agam bu piton ne ola ki?
- Esegi biliysen?
- Hee.
- Esegin aleti biliysen?
- Heee..
- Aha, onun 4 metre olani. Ama esek yoktir.

Ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur.
Dünyanın bu en büyük alışveriş merkezinde herşey ama herşey satılmaktadır.
Patron sorar:
-Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?
-Evet köyümde bu işi yaptım.
Patronun gözü çocuğu tutar:
-İyi,yarın başlıyorsun. Ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu
karşısına alır;
-Evet, bugün kaç satış yaptın bakalım??
-Bir!
-Neee bir mi? Diğerleri 20-30 satış yaptılar, Nasıl bir? Kaç dolar tuttu peki?
-320 bin dolar
Patron şaşırır ve sorar:
-Nasıl becerdin bunu?
-Adama başta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük
boy bir olta sattım.Adama nerede balık tutucağını sordum.Kıyıda diyince bir tekneye ihtiyacı olduğunu söyledim.Tekne bölümüne indik ve çift motorlu, yelkenli,lüks bir yat sattım.Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyip birde son model 4x4 bir jeep sattım.
Patron kendinden geçer:
-Ne diyorsun, bütün bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın?
Genç çocuk cevap verir:
-Yoo aslında karısı için bir tane ped istemişti...Ben de ona şöyle
dedim:"Haftasonun mahvolmuş,sen en iyisi balığa git..."


Temel sabah uçagi ile parise gidiyor. Islerini tamamlayip aksam uçagi ile Istanbul'a dönmek istemekte...aksilik uçagi
kaçirir. Saat 23.30'de
lüks bir otelin yolunu tutar. Odasina çikip uyur. Sabah yedide
resepsiyona gidip hesabini sorar. Eline bir fatura uzatirlar Temel
sasirir:
- Lan bir basimizi koyduk ve kalktik 400 dolar...olur
mu? der.
- Ama efendim hizmetlerimiz var.
Temel faturaya bakar T.K.P 100$
- T.K.P ne?
- Tenis kortlarini kullanma parasi
- Ben kullanmadim ki? der Temel
- Kullansaydiniz efendim 6 tane kortumuz var. der
Resepsiyon memuru yine bakar
- H.K.P 150$
- Bu ne?
- Havuzu kullanma parasi
- Kullanmadim ki? der Temel.
Resepsiyon memuru gayet sakin bir sekilde
- Kullansaydiniz 3 tane havuzumuz var 2 tanesi olimpik.
Temel çok sinirlenir ve hemen bir kalem ister.
Faturanin altina aynen sunu yazar.
T.S.P 500$ ve resepsiyon memuruna uzatir.
- Ver bakalim 100$ sizin de bana 500$ borcunuz vardir,
der Temel.
Resepsiyon memuru sasirir
- T.S.P ne oluyor?
- Temel'i s..me parasi.
- Aman efendim olurmu öyle sey estagfirullah. der resepsiyon memuru
- Kardesim Temel burdaydi s..seydiniz bütün gece müsaittim!

Birkac Fransiz kantinde gevezelik ederken iclerinden biri sorar :
-Gutenberg kim. Biliyormusunuz?
-Hayir, der otekiler.
-Guzel, sizde benim gibi gece kurslarina gitseydiniz, Gutenberg'in basim makinasini bulan kisi oldugunu bilecektiniz.... Ya Panmentier'i?
-Hayir, der otekiler.
-Guzel, sizde benim gibi gece kurslarina gitseydiniz, Panmentier'in patatesi bulan kisi oldugunu bilecektiniz.Eger gece kurslarina gitmezseniz yasam boyunca....
Iste ozaman, aralarinda lehimci olani ofkelenip patlar :
-Oldu, anlastik! Gutenberg'i, Panmentier'i bilmiyoruz. Sen Totoche kim biliyormusun?
-Hayir!
-Peki oyle iste ogren! Totoche, sen gece kurslarina giderken karinla yatan heriftir!

Adam kizina Barbie almak ister ve bir oyuncakciya girer.
- Vitrindeki Barbie bebek kac para ? diye sorar.
Satici
- Hangisi beyim ? ve devam eder :
- Barbie spora gidiyor 19.95 usd
- Barbie alisverisde 19.95 usd
- Barbie discoda 19.95 usd
- Barbie plajda 19.95 usd
- Barbie bosandi 265 usd
Adam sasirir.
-Neden hepsi 19.95 de bosanmis olan 265 usd ?
Satici cevaplar :
- Cok basit Bosanmis Barbie ile birlikte ; Ken'in evini, arabasini, mobilyalarini da aliyorsunuz

Istanbul'a gurbete giden Erzurumlu, dönüste karisina istanbul'lu hanimlarin, aksam eve dönen kocalarini, kapida nasil karsiladiklarini "Hos geldin kocacigim, üsümüssün, yorulmussun!" gibi kibar, nazik laflar ettiklerini anlatmis. Belli ki o da karisinin kendisini öyle karsilamasini istiyor....
Aksam eve gelmis, kar, tipi, soguk, karisi kapiyi açmis :
-Uy kocacigim, it gibi titriyisen..

Papaz her pazar oglen kasabadaki ahalinin gunah cikartmasini dinler ve de onlara yol gosterirmis. Olur ya rahibi baska bir kasabadan bir davet icin hafta sonu icin cagirmislar. Papaz hem gitmek istiyor hem kiliseyi kime birakacagini bulamiyormus.
Sonunda kilisenin tam karsisindaki sinagoga gidip durumu kasabanin hahamina anlatmis. Haham nasil olur ben sizin kurallari hic bilmem ki dese de papaz ben vaaz verdikten sonra sana ogretirim cok kolay bir iki kere beraber gunah cikartanlara nasil cevap verdigimi gorsen hemen anlarsin demis.
Hahamda Tanri katinda bir din adamina yardim edecegi icin boynu bukuk kabul etmis. Pazar gunu gelmis papaz ile haham birlikte odaya girip gunah cikartmaya gelen birinci kadini dinlemisler:
- Muhterem peder
- Evet yavrum demis papaz. hahamda dinlemede.
- Muhterem peder. ben tam uc kez zina isledim. Ama cok pismanim. bana bir yol goster de bu gunahtan arinayim.
- Yavrum kudus tarafina don ve Kutsal bakire meryem ana ile ilgili bir dua oku cikarken de kumbaraya 100 dolar at gunahindan arinmis olursun.
Ve kadin papazin dedigini yapmaya gider. Derken bir baska kadin gelir.
- Muhterem peder.
- Efendim kizim. haham bu sefer de sesiz dinliyor.
- Muhterem peder. ben tam uc kez zina isledim. Ama cok pismanim. bana bir yol goster de bu suclardan arinayim.
- Himmmm. Yavrum Kudus tarafina don ve Kutsal bakire meryem ana ile ilgili bir dua oku cikarkende kumbaraya 100 dolar at gunahindan arinmis olursun. der
Kadin tesekkur edip papaz in dedigini yaparken Papaz da hahama doner ve anladin dimi der ve bir kosu arabaya binip yola cikar.
Bizim haham odada bir baska gunahkar beklerken bir kizin geldigini duyar.
- Muhterem peder. Haham ogrendigi gibi
- evet yavrum der...
- Muhterem peder. ben tam iki kez zina isledim. Ama cok pismanim. bana bir yol goster de bu suclardan arinayim. Cok utaniyorum der. haham dusunur ve cevap verir.
- Yavrum uzulme. Su anda bir kampanyamiz var. Sen git bir zina daha yap.sonra gel kudus tarafina don ve Kutsal bakire meryem ana ile ilgili bir dua oku cikarkende kumbaraya 100 dolar at gunahindan arinmis olursun.

Temel Afrika'ya safariye gitmiş. İlk günün sonunda gece otelin lobisinde avcılar konuşuyormuş. İngiliz ben bugün 1 gergedan vurdum demiş. Fransız ben de 1 aslan vurdum demiş. Temel de ben de 1 noşut vurdum demiş. İngilizle Fransız anlamamış ama cehaletleri belli olmasın diye de sormamışlar. Ertesi gün yine ava gidilmiş gece yine toplanmışlar. İngiliz ben 2 kaplan vurdum demiş. Fransız ben de 1 fil vurdum demiş. Temel ben 4 noşut vurdum demiş.
İngiliz dayanamamış sormuş:
- "Kusura bakma ama noşut nasıl birşeydir? Bunca yıllık avcıyım hiç duymadım."
Temel de "Ben de ilk defa burda gördüm. Kara kara birşeyler insana benziyorlar. ellerini kaldırıp noşut noşut diye bağırıyorlar demiş.

Adam trafikte "alcaktan ucarak" giderken polise yakalanir...kenara ceker arabadan iner:
- Buyrun Memur Bey
- Beyefendi a$iri hiz yaptiginiz icin sizi durdurmak zorundayim,ehliyetiniz lutfen?
- Ehliyetim yok, son yaptigim kazada ehliyetime el koydular memur bey
- Peki aracinizin ruhsatini gorebilir miyim?
- Araba benim diil memur bey caldim ben bu arabayi
- Anlamadim nasil yani, siz bu arabayi caldiniz oyle mi???
- Evet memur bey, aa durun bi dakka torpido gozunde ruhsat olucakti, silahimi oraya koyarken ruhsat gibi bisi gordum galiba....
Polis iyice sasirir:
- Torpido gozunde silah mi var?!?!?!!?!?!?
- Evet memur bey, bu arabanin sahibi kadini vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahi da torpido gozune koydum...
- BI DE BAGAJDA CESET MI VAR?!?!?!!?!?!?!?!?!?!
- Evet memur bey.......
Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanin etrafi bir anda polislerle dolar ve adami sorguya alirlar.... Ekipler amiri adamin ehliyetini ister, adam ehliyetini cikarir ki ehliyet gecerli temiz hicbir anormallik yok..
bunun uzerine adamin ruhsatini ister, adam cikartir ruhsati da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.. derken adamdan torpido gozunu acmasini ister, adam acinca ortaya cikar ki orada da silah falan yok...
ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagaji acar orada da ne ceset ne bisi yok.. bunun uzerine ekipler amiri "Cok garip" der...."sizi durduran memurun anlattigina gore bu arabanin bi kadina ait oldugunu soylemissiniz, kadini öldürüp cesedi bagaja silahi da torpido gozune koymussunuz..."
Adam guler: Inanamiyorum.... o simdi benim icin "asiri hizli gidiyodu" da demistir....

Savci, morgdaki uc ceseti incelemek uzere gelmisti.
Birinci ceset siritiyordu. Savci nedenini sordu. "Milli piyangoda buyuk ikramiyeyi kazandi, sevincine dayanamadi, kalp krizi gecirdi ve oldu", dediler.
Ikinci ceset de siritiyordu. Savci sordu;
-Bu neden siritiyor?
"Bunun da oglu dogmustu. Sevincten kalbine yenik dustu" diye acikladilar. Ucuncu ceset Temel'in komur halindeki cesediydi. O da siritiyordu. "Bu neden oldu?" diye sordu savci.
"Efendim, buna yildirim carpti" dediler.
-Peki neden siritiyordu?
-Fotografini cekiyorlar sanmis.

Cocuk babasina:
- Babacigim,annem ile nasil evlendin?
Adam esine donuyor:
- Goruyormusun,cocuk bile anlam veremiyor.

Adam doktora gider :
-Doktor bey, galiba karimda isitme kaybi basladi. Ne yapabiliriz?
Doktor :
-Eve gittiginiz zaman, karinizin arkasinda, biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eger sizi duymazsa biraz daha yaklasin ve sorunuzu tekrarlayin. Hangi mesafede duydugunu tesbit edelim, ona göre bir tedavi uygulariz.
Adam eve döner. Karisi mutfakta yemekle ugrasmaktadir. Adam mutfagin kapisinda durur ve normal bir sesle :
- Hayatim, ne yiyoruz bu aksam? diye sorar.
Karisi cevap vermez. Adam bir iki adim atar ve bir kez daha sorar :
- Hayatim, ne yiyoruz bu aksam?
Karisi yine cevap vermez. Adam kadinin dibine kadar gelir ve tekrarlar :
- Hayatim, ne yiyoruz bu aksam?
Karisi öfkeyle dönerek cevap verir :
- Üçtür köfte diyorum ya!

Temel, Dursun, Cemal suyun altında en çok kalma yarışması yapıyorlarmış. Dursun 15 dakika, Cemal 10 dakika durmuş çıkmışlar. 10 saat olmuş 20 saat olmuş Temel in cesadi karaya vurmuş. Daha sonra Fadimeye baş sağlığı dilemişler.
- "Üzülme" diye teselli etmek istemişler.Fadime:
- "Önemli değil yarışı kazandı ya önemli olan o" demiş.


Taksinin yokusta frenleri patlamis, muthis bir hizla asagi iniyor.
Kayseri'li musteri bagirmis..
- "Durdur su arabayi.."
Sofor panik icinde haykirmis..
- "Durduramiyorum!.."
- "O zaman taksimetreyi durdur hic degilse" demis, Kayserili.

Bir sarisin, bir kizil saçli ve bir esmer kadin çölün ortasinda arabayla yol almaktadirlar. Hava korkunç sicaktir. Arabanin motoru birden stop eder.
Inip baktiklarinda, motoru tekrar çalistiramayacaklarini anlarlar. Mecburen çölde uzunca bir yürüyüs yapmalari gerektiginden, her biri arabadan birseyler alir.
Esmer, bir sise su; kizil sacli bir paket bisküvi ve sarisin da arabanin kapisini söküp alir. Çölde yürümeye baslarlar ve bir süre sonra dinlenmek için mola verirler.
Mola sirasinda sarisin ve esmer kadinlar kizil saçliya döner ve niye bir paket bisküvi aldigini sorarlar.
- "Acikirsam yerim, diye düsündüm" cevabini verir kizil saçli "..çölde ne kadar yürüyecegimiz belli degil.."
Hepsi de bunun çok mantikli oldugunu düsünür. Ve sonra sarisin kadinla kizil saçli olani esmere döner ve niye yanina bir sise su aldigini sorarlar.
- "Eger susarsam, yanimda içecek birseyim olmasi gerektigini düsündüm.." diye cevaplar esmer kadin.
Evet, bu çok akillica bir fikir, diye düsünür diger ikisi. En sonunda esmer ve kizil saçli kadinlar sarisina dönerler ve arabanin kapisini niçin söküp aldigini sorarlar.
- "Seyy.." der sarisin "..çok sicak olursa pencereyi açip serinlerim diye düsündüm de.."
 
1. HAKEMLER BİZDE

Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -"Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?" -"Boşuna oynamayalım, biz kazanırız", demiş şeytan. -"Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde..." Şeytan şeytanca gülümsemiş: -"Ama bütün hakemler de bizde..."


2. SENDEN HIZLI KOŞSAM YETER

Bir Amerikalı ile Japon safariye çıkmışlar. Her ikisi de son teknolojik silahları da birbirlerine nazire yapmak için yanlarına almışlar. Derken uzakta bir aslan görünmüş. Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş. Ama karavana. Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş. Fakat o da karavana. Aslan bizimkileri farkedince üzerlerine doğru gelmeye başlamış. Amerikalı bir yudum viski içip acı sonu beklemeye başlamış. Japon hemen botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış. Amerikalı sormuş: -Ne o, aslandan hizlı mı koşacaksın? -Yoo, senden hızlı koşsam yeter.


3. ÜÇ KEZ

Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş : -Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir ayı çıkmaz mı? Çifteyi doğrultacak vakit yok! Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya. Fakat ayı peşimde! Benden hızlı koşuyor. Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim. O kadar yaklaşmıştı. Derken ayının ayağı kaydı, yere düştü. Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım. Ama ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti. Yine nefesi ensemde... Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak. Allahtan tam o sırada yine ayının ayağı kaydı, yere düştü. Talih bana gülüyor! Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beşyüz metre kadar açtım. Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, ayı yine bana yetişti. Yine nefesi ensemde... şansa bakın... ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi? Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış: -Sen de çok yürekliymişsin kardeşim! Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim. Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış : -Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?



4. DELİKLER

Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliginde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar. Temel: - "Yatın yere, tavşan deliği!" Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen vururlar. Tekrar yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyükçe bir delik çıkar karşılarına. Temel: - "Yatın yere, tilki deliği!" Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar. Onu da vururlar. Tekrar yola düşerler. Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel: - "Yatın yere, ayı ini!" - Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakar. Temel: - "Uşaklar ne çıkacagını bilmiyorum. Ama yatın yere, ne çıkarsa bahtımıza!" Ertesi gün gazetelerde: - "Dört avcı tren altında can verdi..."


5. BERABERE

Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi bir köşeye çekip: - "Hocam," der "Sen bizim takımın durumunu bilmezsin... " - "Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar bilir misin?" - "Ne yaparlar?" - "Seni parça parça ederler..." Hakem cevap verdi: - "Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız..." - "Neden?" - "Öteki takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!..."


6. BİR ASLAN İÇİN

Avcının biri palavra sıkıyormuş.. "Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.." Arkadaşı dayanamamış, "100 de şuna bari" demiş. Avcı da "1 aslan için yalan mı söyliycem sana" demiş.


7. BOZ KARTALIN TADI

Milli Park Polisleri, adamın birini, nesli tükenmekte olduğu için koruma altına alınan bir Boz Kartal'ı kesmiş, pişirip yerken görmüş ve derhal tutuklamışlar... Mahkemede adamın avukatları müthiş bir savunma yapmışlar: "Bu adam ormanda yolunu kaybetmişti. Günlerdir aç olduğu için ya kartalı öldürecekti, ya kendisi ölecekti." diye... Yargiç bu savunmayı kabul edebileceğini söylemiş. Kararını açıklamadan önce, sanığa dönmüş: - "Son bir şey sormak istiyorum" demiş, "Ben de av meraklısıyım da.. Bu Boz Kartalın tadı nasıl bir şey?" - "Valla efendim!" demiş adam, "Tam olarak Kelaynak ile Mavi Gagalı Puhu Kuşu tatlarının arasında bir şey..!"


8. 3.KADINSIN

Adam balık tutuyor. Bir elinde oltası öbür eli ise bir taşı tutmuş vaziyette havada... Kadın yanına yaklaşıyor ve soruyor: - "Oltayı anladım da, bu taşı neden böyle tutuyorsunuz?" Adam: - "Bir şartla söylerim!" Şartı duyan kadın kızıp gidiyor ama merakını yenemiyor, tekrar dönüp geliyor. "Peki diyor şartını yerine getirelim; ondan sonra söyle bu taşı neden böyle havada tuttuğunu.." Şart yerine geldikten sonra adam taşı neden öyle havada tuttuğunu açıklıyor.. - "Bu oltaya sabahtan beri hiç balık vurmadı. Ama sen bu taşa düşen üçüncü kadınsın."


9. VURDUK

Üç istatistikçi ava çıkmışlar. Avda karşılarına bir manda çıkınca, istatistikçilerden biri ateş etmiş ama mermi mandanın beş metre sağından geçmiş... Hemen diğer istatistikçi tüfeğini ateşlemiş, bu sefer de mermi mandanın beş metre solundan geçmiş. Bunu gören üçüncü istatistikçi sevinçle "vurduk, vurduk!" diye bağırmaya başlamış.


10. ADIN NEYDİ?

Avcılar aralarına yeni katılan acemi avcıyı sınamak isterler ve ellerinde bulunan; av kuşları ile ilgili kitabı çıkartıp bir sayfa açarlar. Bu sayfada bulunan kuşun gövdesini kapatıp bacaklarını acemi avcıya gösterirler, cevap alamayınca diğer resme geçerler... Ondan da cevap alamazlar ve birkaç resimden sonra alaylı biçimde "senin iyi bir avcı olman için daha çok çalışman lazım" deyince, acemi olan avcı mahçup ve üzgün olarak aralarından ayrılırken, diğer arkadaşlardan biri "arkadaşım senin adın neydi?" deyince acemi avcı pantolonunu indirip bacaklarını gösterir.


DELİ FIKRALARI


1. KURUSUN

Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"


2. ŞİŞELERİ GETİRDİM

Akıl hastanesinde bir gün, bir deli hasta bakıcıyı yanına çağırır. "Bana çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna kızar ve hastaya beş tokat atar ve "al işte kolalarını" der. Aradan zaman geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı yine çağırır. Bu sefer hasta; hasta bakıcıyı tokatlar. Bakıcı, "ne oluyor?" der. Hasta cevap verir: - "Şişeleri getirdim abi."


3. KAÇANLARI YİYELİM

Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında "şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi?" demişler. Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve: - "Buyrun beyler, yiyiniz." demişler. Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, öteki araya girmiş: - "Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!"


4. TENEFÜS

Bir uçakta tam yedi deli varmış... Bunlardan sadece uçağı kullanan birinci pilot normalmiş.. İkinci pilot da deliymiş.. Durgun ve normal hava şartlarında yolculuk yaparlarken birden bire uçağın sağa ve sola yattığını hisseden birinci pilot şaşkınlıkla ikinci pilota sorunun ne olduğunu sormuş; o da, "sanırım bu dengesizlik içeriden delilerden geliyor" diye cevap vermiş. Birinci pilot, ikinci pilota emir vermiş: "o zaman git ve rahat durmalarını söyle!". Bunun üzerine delilerin yanına giden ikinci pilot onları susturmayı başarmış. Birinci pilot ikinci pilota "nasıl susturdun" diye sorduğunda; "ben öğretmen oldum, onlar öğrenci oldular.. uçağın imdat zilini çaldım şu an tenefüsteler.." diye cevap vermiş.


5. NE BİLEYİM

Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim, bir delinin oturmuş, birşeyler yazdığını gördü: - "Kolay gelsin ne yazıyorsun?" - "Mektup yazıyorum efendim." - "Yaaa..Kime yazıyorsun?" - "Kendime.." - "Peki ne yazılı mektupta?" - "İlahi doktor bey, deli misiniz siz.. Mektubu daha almadım ki içinde ne yazdığını bileyim?"


6. PROVASINI YAPTIK

İki deli bir gün deliler hastanesinden kaçmışlar. Kimse bu delileri bulamamış. Doktorlar ümitlerini kestikleri an deliler çika gelmiş. Doktorlar hayretle "niye geldiniz?" demişler.. Deliler: - "Yarın kaçacağız da, onun provasını yaptık."


7. KARIŞTIRMADIM

İki deli havuzun başında oturuyorlarmış. Biri kalkıp havuza şeker atmış. Havuzdan bir yudum almış ve tükürmüş. Arkadaşına: - "Havuza şeker attım ama tatlı olmadı.." demiş. Arkadaşı: - "Karıştırmadın ki salak!"


8. ARMUTLARI TOPLUYORUM

Bir gün tımarhane görevlilerinden biri bahçede gezerken iki deli görmüş. Bakmış ki delinin biri ağacın üstünde; biri ise ağacın altında. İkisi de bir şeyler yapıyormuş. Aşağıdakine sormuş: - "Yukarıdaki ne yapıyor?" - "Şu yukarıdaki mi? Sen buna bakma, salak işte. Ceviz ağacından armut toplamaya çalışıyor." - "Peki ya sen burada ne yapıyorsun?" - "Ben de düşen armutları topluyorum."


9. BURDDA BEKLİYORUM

İki deli oturuyormuş, birisi aniden ayağa kalkmış ve yürümeye başlamış. Oturan deli sormuş: - "Nereye?" - "Seni aramaya.." - "İyi.. Çabuk gel, ben seni burda bekliyorum.."


10. HATIRLAMIYORUM

Deliler hastanesinde bir deli arkadaşına peygamber olduğunu söyler, arkadaşı da ona inanmaz. - "Oğlum" der, "kafayı yedik de bu kadar da değil." Daha sonra bir diğer arkadaşının yanına gider ve der ki: - "Hasan peygamber olduğunu iddia ediyor". Bunun üzerine diğer arkadaşı: - "Yalan, çünkü ben öyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum."


11. KURMADAN YÜZER Mİ?

Deli, saatini hastane bahçesindeki havuza atmıştı. Bunu gören arkadaşı: - "Niye attın saati havuza," demiş. - "Nasıl yüzdüğünü görmek için..." - "Peki, kurdun mu?" - "Hayır." - "Enayi, kurmadan yüzer mi?"


12. İKİ DEFADIR GÖREMEDİM

Akıl hastanesine yeni atanan doktor, koridorlarda dolaşırken bir de bakmış, otuz kırk kadar hasta sıraya girmişler, bir kapıdaki delikten içeri bakıyorlar.. Sırası geçen de tekrar sıraya giriyormuş. Bunun ne olduğunu merak eden doktor delikten bakmaya çalışınca, deliler buna engel olup: - "Sıraya geç hemşerim, bak biz sabahtan beri sıramızı bekliyoruz", diye adamı terslemişler. Çaresiz sıraya geçen doktor, onbeş yirmi dakika bekledikten sonra sıra kendisine gelince, delikten içeri bakmış fakat bir şey görememiş. Bu arada arkada sırasını bekleyenler: - "Hadi kardeşim, işimiz gücümüz var seni mi bekleyeceğiz", diyerek doktoru kenara iteklemişler. Baktığından bir şey anlamayan doktor tekrar sıraya geçmiş, sıra kendisine gelince yine bir şey görememiş, arkasındakiler itekleyip kenara atmışlar. Bunun üzerine genç doktor hastalara: - "Arkadaşlar iki defa baktığım halde hiçbir şey göremedim, neden acaba?" diye sorunca, hastalardan biri: - "Doktorcuğum, sen iki defa bakıp bir şey görememişsin, biz senelerden beri baktığımız halde bir şey göremiyoruz", diye cevap vermiş.


13. KAPI KİLİTLİ

Bir akıl hastanesinde deliler iyileşmiş mi, diye bakıyormuş doktorlar. Doktorlar duvara kapı çizmişler. Bütün deliler bu kapıya çarpıyorlarmış. En son bir deli kapının üzerine yürümemiş. "Neden geçmiyorsun?" demişler. "Tabi kapıyı kilitlediniz, anahtarı da aldınız; biz içeriye giremiyoruz." demiş..


14. SAPAN YAPACAĞIM

Adamın biri aklını sapanla bozmuş. Nerde bir karış lastik bulsa hemen sapan yapıp evlerin camına taş atıyormuş. Sonunda akıl hastanesine kapatmışlar. Gel zaman git zaman adam bir gün başhekimin odasına gitmiş "ben artık akıllandım, beni çıkarın" demiş. Başhekim: - "Peki seni çıkarırsak ne yapacaksın?" - "Evleneceğim." - "Evlenince ne yapacaksın?" - "Gelini alıp gerdek odasına getireceğim." - "Sonra?" - "Önce duvağını sonra gelinliğini çıkaracağım..." Doktor heyecanlanmış: - "Sonra, sonra?" - "Sonra sütyenini çıkaracağım.." - "Eee sonra?" - "Sonra külotunu çıkaracağım.." Doktor iyice heyecanlanmış artık: - "Anlat ,anlat sonra?" - "Külotunun lastiğini çıkarıp sapan yapacağım..."


15. ANLATMADAN ANLATMAYA

Başhekim bir gün deliler hastanesinde hastaları ziyarete çıkar ve bir köşede delilerin kendi aralarında bir rakam söyledikten sonra güldüklerini görür ve sorar: - "Neden söylediğiniz her rakamdan sonra gülüyorsunuz diye?" Delinin biri cevap verir: - "Biz der bütün bildiğimiz fıkralara numara verdik.. 5 dediğimiz zaman 5 numaralı fıkra aklımıza geliyor gülüyoruz; 8 deyince 8 numaralı fıkra aklımıza geliyor, gülüyoruz", demiş. Başhekim "bir de ben söyleyeyim o zaman", demiş. "5", demiş çıt yok, "7" demiş çıt yok.. Bakmış çıt yok; sormuş "ben söyleyince neden gülmüyorsunuz?" Delinin biri cevap vermiş: - "Başhekimim anlatmadan anlatmaya fark var..."


KAYSERİ FIKRALARI

1. KADIN İÇİN

Kayserili Pire Memet, istasyonda çok sıkışınca, gözü hiçbir şeyi görmez olup kadınlar tuvaletine doğrulmuş. Bir hemşehrisi önüne geçmiş: - Ne yapıyorsun, burası kadınlar için... Uçkurunu eline almış olan Pire Memet: - "Bu da kadınlar için!" deyip içeri dalmış.


2. ESKİ ARABA

İki tane çiftçi; biri Adanalı diğeri Kayserili, sohbet ediyorlarmış; bu arada haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar.. Adanalı başlamış : - "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz" demiş... Kayserili de bunun üzerine: -Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık...


3. BİLMECE

Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden konuşurlarken: - "Gel seninle birbirimize bilmece soralım" der. "Önce ben sorayım; bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın; bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm." - "Tamam" der adam; "sor bakalım" - Söyle öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar? Öteki yolcu düşünür, bilemez: - Al 10 bin lirayı. Şimdi ben de sana aynı soruyu soruyorum: Üç ayaklı hayvan nerde yaşar? Kayserili, hiç düşünmeden, aldığı 10 bin liranın bin lirasını geri verir: - Al şu bin lirayı. Ben de bilmiyorum.


4. AYAK UYDURMACA

Kayserili zengin, ölüm döşeğindeymiş. "Vasiyetim var" diyerek oğullarını kızlarını başına topladıktan sonra öğüt vermiş: - Evlatlarım, size son sözüm: Devlet çalgı, siz cengi... Ayak uydurmaya bakın!


5. AYNI İLAÇLAR

Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin, sonraki muayenelerde 30 bin lira alıyordu. Bunu öğrenen Kayserili, muayeneye ilk gidişinde: - "İşte yine geldim doktor bey" dedi. Doktor soyunmasını söyledi. Muayene etti, ücretini aldı: - Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam edin!


6. CEHENNEM ATIŞI

Kayserili, Papa'nın cennetten yer sattığını işitince doğru Vatikan'a gitmiş. Papa'ya: - "Bazı Müslümanlar cehennemlik olduğu için" demiş, "cehennemin tapusuyla anahtarını şimdiden almak istiyorum" Uzun pazarlıklardan sonra istediği fermanı ve anahtarı elde etmiş. Bunun üzerine zengin Hristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasına girişmiş: - Cehennemin tapusu ve anahtarı bende. Cehenneme girmek istemeyenler, benden belge alabilirler. Cennet arsalarının yarı parasına... Kayserilinin elindeki fermanı gören Hristiyanlar, cehenneme kabul edilmeyeceklerine ilişkin belge satın almaya başlamışlar. Cennet müşterileri azalınca, Papa Kayseriliyi çağırtmış: - Al şu verdiğin parayı, ver cehennemin tapusuyla anahtarını! Kayserili: - Ben cehennemi sattım, demiş. Geri almak için çok para gerekli. - Ne kadar? - Heybenin iki gözü dolusu altın. Papa, çaresizlik içinde ellerini iki yana açtıktan sonra buyruğu vermiş: - Doldurun bu Kayserilinin heybesini altınla!


7. COĞRAFYA

Bölük komutanı "Ali okulu"nu denetliyordu. Hasan'a sordu: - Oğlum, dünya kaç parçadır? - Beş parçadır komutanım. - Say bakalım. - Avrupa, Asya, Amasya, Tosya, Okyanusya. - Sen nerelisin? - Kayseriliyim, komutanım. - Şu haritada Kayseri'yi göster bakalım. Hasan Kastamonu'yu işaret edince: - Oğlum, orası Kastamonu. - Kayseri'nin bir mahallesi sayılır, komutanım.


NAM-I KEMAL FIKRALARI


1. SIFIRDAN

Bir kadınla en çok kimin birlikte olabileceği konusunda bir yarışma yapılıyormuş, dayanırsa kadın dayanamazsa yarışmacı büyük ödülü alacakmış. Nam-ı Kemal de oradaymış. Her postadan sonra da duvara çarpı atılıyormuş. Alman başlamış 1,2,3.. tıkanmış. İngiliz başlamış 3,5,7.. o da tıkanmış. Fransız 15,20.. derken o da kalmış. Bizim Nam-ı Kemal başlamış 70,80,90 derken durmak bilmiyor. Bakmış kadın iş kötü, Nam-ı Kemal'in duracağı yok, 95.yi yaparken "yok efendim bu 94." diye tutturmuş. Nam-ı Kemal, "Olur mu hanfendi 95 oldu, burada boşuna mı çarpı atıyoruz, sayıyoruz" dese de kadın dinlemiyor, "hayır bu daha 94." diyormuş. En sonunda bizimki zıvanadan çıkmış: - "Başlarım şimdi çarpına da sana da, sil hepsini sıfırdan başlıyoruz."


2. YÜZME BİLMEYENLER TERK ETSİN

Bir gün stadyumda en çok kim boşalacak diye yarışma düzenleniyor. Önce Alman boşalıyor ve tam 2 litre çıkartıyor, spiker stadyumdaki seyircilere "2 litre" diye söylüyor. Sonra Fransız boşalıyor ve tam 5 litre çıkartıyor. Spiker "5 litre çıktı" diyor seyircilere. Bizim Nam-ı Kemal geliyor. Spikerin elinden mikrofonu alıyor ve şöyle diyor "lütfen yüzme bilmeyenler stadyumu terk etsin."


3. ŞAİR PADİŞAH

Günün birinde şair bir padişaha ilham perisi gelir ve başlar yazmaya: - "Çıktım ağaca yedim hamını mamını,....?" - "Çıktım ağaca yedim hamını mamını,....?" gerisi bir türlü gelmez. Padişah geceleri uyku uyuyamaz olur şiirini tamamlayamamıştır bir türlü. En sonunda ülkesinin bütün şairlerini sarayında toplatır ama yine nafile onlar da bu mısranın devamını getiremez. Sıra en sonunda Nam-ı Kemal´e gelir ve padişah başlar: - "Hadi Nam-ı Kemal getir şunun devamını da ne istersen vereyim sana!" - "Buyrun Padışahım..." - "Çıktım ağaca yedim hamını mamını..." Nam-ı Kemal hemen devam eder: - "Düşersen aşağı görürsün ananın *mını..."



4. KARPUZ TAŞIMACA

Nam-ı Kemal, Japon, Alman ve İngiliz en çok kimin karpuz taşıyacağı üzerine iddiaya girerler. Jopon der ki: - "Ben iki tane taşırım.. Koltuklarımın altına birer tane alarak." İngiliz der: - "Ben de 4 tane taşırım.. İki tane koltuk altlarıma, iki de omuzlarımın üstüne alırım." Alman da der ki: - "Ben de beş tane taşırım.." Herkes şaşırır "nasıl taşırsın?" - "İki tane koltuk altına alırım, iki tane omuzlarımın üstüne, bir tane de önüme takarım" demiş. Sıra Nam-ı Kemal'e gelmiş, o da "9 tane taşırım" demiş.. "Nasıl?" demişler.. - "İki tane koltuk altına, iki tane omuzlarıma alırım.. Almanı da önüme takarım."


5. YALANLAR

Uluslararası yalan atma yarışmasında üç ülke finale kalır, Almanya, Fransa ve Türkiye... Türkiye´yi temsilen de Nam-ı Kemal oradadır. Jüri yarışma konusunu ortaya atar: "Batan bir gemidekileri nasıl kurtarırsınız?" Önce Alman Palavracı dizer yalanları: - "Ben çok iyi bir yüzücüyümdür. Gemideki bütün insanları yarım saat gibi kısa bir sürede gide-gele, gide-gele karaya taşırım." - "ohaaa" der Fransız ve bu sefer o başlar: - "Ben de sıçarak büyük bir ada oluştururum ve insanları o adaya çıkartarak kurtarırım!" Sıra Nam-ı Kemal'dedir oda okkalı bir yalan söyler: - "Bende de öyle bir "şey" var ki onu şöyle gemiden karaya doğru bir uzattım mı köprü olur ve bu insanları köprüden geçirir kurtarırım." - "Çüşşş..." der Fransız, "hiç o kadar büyük şey olur mu?" Bizimki cevap verir: - "Öyle *öte böyle şey!"


6. YAPMA KEMAL

Bir gün Nam-ı Kemal bir yarışmaya katılmış. Yarışma en çok kadın yapma yarışı. Neyse 1. yarışmacı başlamış, spiker sayıyor: - "1,2,3,4,5,6..7...8" 2. yarışmacı, spiker sayıyor: - "1,2,3,4,5,6,7,8..9,10...11 çok güzeeel" Neyse sıra Nam-ı Kemale geliyor, spiker sayıyor: - "1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14 oda ne Nam-ı Kemal seyircilerin arasına daldı 15,16,17,18.. Yapma Kemal..."


7. ENSESİNE VURULACAK KADIN

Zenginler kulübü özel bir yarışma düzenlemişti. Açık havada yapılacak olan bu yarışmanın etapları şu şekildeydi, ortada bir masa ve masanın üzerinde çok sert bir içki olacaktı, yarışmacı bu içkiyi bir dikişte içecek, ondan sonra koşarak karşıdaki mağaraya girecek, mağaranın içindeki çok vahşi bir ayının ensesine bir tokat vurup mağaranın diğer kapısından dışarı çıkacak ve dışarda bekleyen çok güzel bir kadınla sevişecekti. Bu etapları tamamlayabilen yarışmacı birinci olacaktı... İlk olarak Alman yarışmacı tezahüratlar içinde masanın yanına gelir, seyircileri selamladıktan sonra içkiyi kafasına diker. Fakat içki o kadar serttir ki Alman bunu içer içmez olduğu yere yığılıp kalır. İkinci olarak masanın başına Fransız gelir, o da seyircileri selamladıktan sonra kendinden gayet emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip mağaraya doğru fırlar, fakat tam mağaranın ağzına geldiğinde içkinin tesiriyle sızıp kalır. Onu da alıp götürürler. Son olarak Nam-ı Kemal masanın yanına gelir. Diğer yarışmacılar iri yarı izbandut gibi adamlar olduğu halde, Nam-ı Kemal ufak tefek, tok karnına 48 kg. gelen bir adamdır. Seyirciler epey gülüşürler fakat bizimki gayet kendinden emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip gözlerini 15-20 saniye kapalı tuttuktan sonra yıldırım gibi fırlayıp mağaradan içeri girer. Biraz sonra içerden hırıltılar, gürültüler, bağrışmalar, feryatlar gelmeye başlar. Aradan 20 dakika geçer Kemal ortada yoktur, 30 dakika yok derken tam 45 dakika sonra diğer kapıdan kan-ter içinde çıkan Nam-ı Kemal, elinin tersiyle alnındaki teri silerek bağırır: - "Nerede ensesine vurulacak kadın?"


8. ZURNA

Kralın bir kızı vardır ve daha önce hiç cinsel deneyimi olmamıştır. Kral bir gün kızıyla cinsel ilişkiye girmemek şartıyla isteyenin kızıyla evlenebileceğini ilan eder. Adayların içinden Nam-ı Kemal'i seçer. Nam-ı Kemal bir süre sonra güzel kızın yanında olup da ona dokunamamaktan sıkılır. Sonunda dayanamayarak penisini çıkartır. İlk defa penis gören kız "bu ne" diye sorar Nam-ı Kemal'e; o da "zurna" diye cevap verir. Bunun üzerine kız zurnayı çalmaya başlar ve bir süre Nam-ı Kemal olayı böyle götürür. Kemal sonunda sıkılır ve bir gün kız zurnayı istediğinde onu bahçede kaybettiğini söyler.. Kız da babasına Nam-ı Kemal'in zurnasının bulunmasını istediğini söyler. Bütün saray bahçede Kemal'in zurnasını aramaya başlar, kız etrafa bakarken bir anda babasının elbisesinin altından sarkan penisi görür ve babasına "baba, baba işte zurna burda" der ve çekiştirmeye başlar. Telaşlanan kral, "kızım bırak o annenin zurnası" der..


9. TOPA TUTULUR

Bir gün padişah bir yarışma düzenlemiş. Kızını halkın önünde soyunduracak ve şeyi kalkmayana büyük miktarda altın verecekmiş. Ülkenin her yerinden yarışmaya katılanlar olmuş.. Tabi bir de Nam-ı Kemal.. Ama diğerlerinden daha hazırlıklı gelmiş o. Şeyini, kalkmasın diye bacağına dolamış... Yarışma başlamış. Padişahın kızı da ne öyle, güzeller güzeli.. Taş gibi bir vücudu var, dayanılacak gibi değil... Hal böyle olunca da herkesin şeyi kalkar; kurşuna dizilir, bizim Nam-ı Kemal'in bacağı kalkar; topa tutulur!


9. GÖSTERDİM

Kralın bir atı varmış. Bu at çok üzgünmüş ve hep ağlarmış. Atının derdine çare arayan kral, ülkeye haber salıp "atımın sağlığını yerine getireni zengin ederim" demiş. Nice doktorlar, paytarlar gelmiş ama faydasız.. Olayı duyan Nam-ı Kemal hemen kralın yanına gitmiş: - "Ben bu işi yaparım" demiş. Kral: - "Ama nasıl olur, nasıl yaparsın" demiş. - "Boşver onu, sen paradan haber ver" demiş Kemal. Neyse anlaşmışlar sonunda ve Namık Kemal atın yanına gidip kulağına birşeyler fısıldamış. Birden at gülmekten kırılmaya başlamış. Namık Kemal parasını almış, kral da mutlu olmuş. Aradan 1-2 ay geçmiş. At gülmekten yemek yiyemiyormuş. Kral Namık Kemali tekrar çağırmış: - "Bu ata birşeyler oldu ama sıkıldım artık, bunu eski haline getirirsen sana daha çok para veririm" demiş. Atın yanına giden Namık Kemal kısa sürede geri dönmüş. At ise eski halini almış ve başlamış hüngür hüngür ağlamaya. Kral dayanamayıp sormuş: - "Nasıl güldürüp ağlattın be adam?" - "İlk seferde, benimki seninkinden büyüktür, dedim, gülmeye başladı." - "Ya ikincisinde?" - "Çıkarıp gösterdim."


1. ŞİŞELERİ GETİRDİN Mİ?

İki deli bir gün oyun oynamaya karar vermiş. Biri diğerine: - "Hadi ben kasap olayım, sen de müşteri ol", demiş. Diğeri de kabul etmiş. Müşteri olan deli kasaba gelmiş ve: - "Bir kilo odun verir misin usta?" demiş. Diğeri de: - "Olur, peki şişeleri getirdin mi?", demiş.


2. BİR KEDİ DAHA

Akıl hastanesinden kaçan iki deli, karşıdan gelen bekçiyi görünce iri gövdeli bir çınarın arkasına saklandılar. Bekçi, onların ayak seslerini işitmişti. Sordu: - "Kim o?" İçlerinden biri kedi gibi miyavladı. Bu başarılı miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp gidiyordu ki, delilerin ayakları altındaki yapraklar hışırdadı. Bekçi geri dönüp yine seslendi: - "Kim var orada?" İkinci deli cevap verdi: - "Bir kedi daha."


3. APTAL DEĞİLİZ

Adamın biri arabasıyla akıl hastanesinin önünden geçerken arabanın lastiği patlar ve fırlar gider. Adam aracını zorla kontrol eder ve şans eseri zararsızca yolun kenarına çeker. Bagajından stepne lastiği çıkarır fakat onu takmak icin hiç bijonu yoktur. Adamcağız başlar kara kara düşünmeye. Bu sırada akıl hastanesinin parmaklıklarına bir deli tırmanır ve adama seslenir: - "Hişt n'apıyorsun orada?" Adam: - "Ya sorma lastik patladı, yenisini takacağım ama hiç bijonum yok" Deli güler: - "O da dert mi, öbür tekerleklerden al birer bijon, böylece her tekerde 3 bijonun olur istediğin yere güvenle gidersin.." Adam bu akla hayret eder ve deliye sorar: - "Ya sen bunu nasıl düşünebildin be kardeşim, ne biçim delisin sen?" Deli yeniden güler: - "Deliyiz kardeşim de, aptal değiliz.."



4. HEPSİ ERİYOR

Deli, kahveye girdiğinde soluk soluğaydı. Boş bir masaya oturup ocağa seslendi: - "Bana bir çay!" Çay geldi, şekerleri atıp karıştırdı. Garsondan yine şeker istedi. Onları da atıp karıştırdı, yeniden istedi. Garson: - "Sekiz şeker koydun çaya", dedi şaşkın şaşkın.. - "Koydum ama, işte görüyorsun, hepsi eriyor.."


5. YÜZME BİLMİYORUM

Günün birinde delilere yüzmelerini söylemişler. Hava çok sıcakmış. Deliler bunu severek kabul etmişler, ama havuz boşmuş. Atlayan çakılıyormuş. Bütün deliler atlamış, en sona bir deli kalmış. "Bu deli akıllanmış" diye konuşurlarken sormuşlar: - "Sen niye yüzmüyorsun?" - "Ben yüzme bilmiyorum ki.."


6. BU KATTA DURMUYOR

Kadın doktora gitmiş ve: - "Doktor Bey, kocam kendini asansör sanıyor." - "Peki hanımefendi eşiniz niye gelmedi sizinle?" - "Getireceğim ama bir türlü bu katta durmuyor ki.."


7. MISIR TANESİ

Adamın biri karakola müracaat ederek hayatından endişe ettiğini söyler. Komiser: - "Sizi kim tehdit ediyor?" - "Kümes hayvanları." - "Kümes hayvanları mı? Anlayamadım." - "Anlayamayacak ne var komiser bey? Görmüyor musunuz ben bir mısır tanesiyim!" Bir akıl hastasıyla karşı karşıya kaldığını anlayan komiser, hemen iki polis çağırarak adamı akıl hastanesine gönderir. Uzun bir tedaviden sonra adamı güç bela mısır tanesi olmadığına ikna ederler ve taburcu ederler. Adam akıl hastanesinden çıkar çıkmaz, tekrar başhekimin karşısına gelir. Rengi sapsarıdır. Başhekim: - "Hayrola neyin var?"


1.Sihirli Sandalet

Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkanın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sexte çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış,kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış,bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş, "Sandaletleri ters giydin lan!..."


2.Bu Değil

Köyü basan bir gurup terörist bütün köy halkını sıraya dizer... Grubun başı köy halkına derki... Hayatta kalabilmeniz için bir şansınız var. Köyün erkekleri tek sıra dizilecekler. Hepiniz mallarınızı çıkartacaksınız. Karıların gözünü bağlayacam. Gözü bağlı olarak kadınlar hepsine elliyecek. Kim kocasınınkini elleyerek tanırsa o karı kocanın hayatını bağışlayacam... Derken kadınlar birer birer gözleri bağlanıp getirilir. Birinci kadın başlar. bu değil, bu değil, bu değil BU!! kocasını ve kendini ölümden kurtarır. İkinci kadın gelir. Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, BU!... onlarda kurtulurlar. Üçüncü kadınıda getirdiklerinde terörist dayanamayıp adamların arasına geçer. Kadın başlar kocasını aramak için ellemeye. Bu değil, bu değil, bu değil, bu değil, Bu Bizim Köyden Değil, bu değil, bu değil, Bu....


3.Hiiç

"Adam günün yorgunluğu üzerinde, perişan bir vaziyette İETT durağında otobüs beklemektedir. Nihayet uzun bir zaman sonra beklediği güzergahın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar. Bir-iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu durdurur: - Buraya oturamazsın! Ben kimim biliyor musun? - Kim olduğunuzu bilmeli miyim? - Ben Yrd. Doç. falan kişiyim. - Evet? - Benim gibi kıdemli birinin yanına oturamazsın! - Size bir soru sormak istiyorum. Siz Yrd. Doçentlik ünvanınızdan sonra ne olacaksınız? - Doçent. - Peki sonra? - Şayet başımıza bir şey gelmezse Profesör. - Daha sonra? - Belki zor ama, Ordünaryus Profesör. - Evet... Peki bu dereceden sonra? - Hiiç... - Ben şimdiden 'hiç'im; lütfen müsade edin yanınıza oturayım... - !!?




4.alkolik

Alkolik bir adam bir marketin önünden geçerken viskilere bakıp ahbe şöyle işedik mi viski olsa ne olur sanki diye hayel kurmuş. Bunun üzerine dileği kabul olmuş. Akşam eve gelip karısına hanım iki bardak getir de viski içelim diyince karısı da ne oldu paramı buldun demiş. Adam olanları anlatmış, karısıda görmek için hadi yapta içelim demiş. Adam gerçekten viski işiyormuş. Gel zaman git zaman adam bir gün yine akşam olmuş evine gelmiş karısına hanım bir bardak getir kafayı çekeceğim demiş. Karısı da bey bugün bensizmi içeceksin diyince adamda hayır sen bugün şişeden içeceksin demiş.


5.Noel Baba Tarih..:

John sabah kalktığında vakit çok geçtir. Ve acele ile giyinip hemen bir taksiye atlayıp işe gider. Fakat işe geldiğinde patronu onu her zaman geç kaldığı için isten kovar. İşten kovulan John üzgün bir şekilde eve döner. Eve geldiğinde yatak odasında Karısını bir Zenci ile yatarken bulur. Ve kadın artık kendisini sevmediğini, evini ve arabasını aldığını söyleyip John'u evden kovar. İyice çaresiz kalan John sokaklarda dolaşırken kendini köprüden atıp ölmeyi düşünür. Tam köprüden atlarken bir Noel Baba gelir. Noel Baba niçin ölmek istediğini sorar. John başından geçenleri anlatır. Noel Baba da - Şöyle 20 yaşında sarışın bir kadının olsun istermisin? John - Elbette Noel Baba - Şöyle kendi işin, Porche ve muhteşem bir villan olmasını istermisin? John tereddütsüz - Tabi elbette isterim. Noel Baba -Ama bir şartım var. John - Nedir şartın? Noel Baba Noel Baba - Bir kere yapacağım!!!! John düşünür, biraz sabredeceğim ve muhteşem şeyler kazanacağım der. - Tamam der. John soyunmaya başlar ve bu işi yaparken Noel Baba sorar. - John kaç yaşındansın? John - 41 Noel Baba - John 41 yaşındasın ama hala Noel Baba'lara inanıyorsun!!!!!


6.Makok

Bir gemi uzun bir yolculuğa çıkıyormuş ama bu gemide bir KAPTAN ve üç TAYFA varmış.Gemi daha sonra fırtınaya yakalanarak batmış ama nasıl olduysa KAPTAN ve TAYFA'ları kurtulmuşlar.Ama sonuç olarak bir adaya düşmüşler hemde YAMYAM'ların adasına .Adada ki olaylar daha sonra şu şekilde gelişiyor. Adaya geldiklerinin ilk gününde YAMYAM'lar bunları yakalar ve bir soru sorarlar .Soru:ÖLÜM MÜ yoksa MAKOKMU diye soru sorarlar . Ve sabaha kadar mühlet verirler ki iksinden birini seçmeleri için onlara zaman tanınır. Ertesi gün ilk tayfaya sorarlar ölümmü yoksa makokmu? Tayfa ölmektense bilmediğim şeyi olurum daha iyi der ve makok diye cevap verir.Ardından adamı bir kere sikerler ve bırakırlariğer tayfaya da aynı soruyu sorarlar ve aynı cevabı alırlar ve onu da yaptıktan sonra serbest bırakırlar.Son tayfada aynı olayları yaşar ve serbest bırakılır. Sonunda KAPTANA gelmiştir KAPTAN çevresindekilere nutuk atarcasına ayağa kalkar ve "ben bir KAPTAN olarak gururlu ve şerefli bir insan yaşadım ve yine bu şerefimi hayatım pahasına da olsa vermem ben ölümü tercih ediyorum demiş." Bunu duyan kabile reisi "o zaman buna ölene kadar makok." demiş.

7.Çamaşır Yıkama Tarih

Anne ve baba çocukları anlamasın diye sevişmeye "çamaşır yıkama" demişler. Yani sevişmek istediklerinde çamaşır yıkayalım mı diyorlarmış. Bir gün baba oğlunu çağırmış ve "git anana sor bakalım çamaşır yıkayacakmıymış" demiş. Oğluda gitmiş ve sormuş. Annesi "olmaz oğlum git babana söyle bugün yorgunum" demiş. Ertesi gün adam bir daha oğlunu çağırmış ve anana git sor demiş. Anne yine aynı cevabı vermiş. Ondan sonraki gün anne oğlunu çağırmış. "Git babana söyle bugün çamaşır yıkayabiliriz" demiş. Oğulda gitmiş babasına sormuş. Babası "yok oğlum olmaz anana söyle ben çamaşırları elde çitiledim" demiş.


8.Maaşa Zam

Kalabalık bir belediye otobüsünde kadının biri haykırmış: Terbiyesiz adam ,yeter artık! Aman bayan ne oldu ki? Daha ne olacak geçtin arkama. Taksim den beri ayıptır be! Efendim yanlış anladınız herhalde. Bugün aybaşı. Maaşımı aldım, cebimde o var. O dokunmuş olacak. İyi de, Taksim'den Şişli'ye gelene kadar maaşına zam mı geldi?



9.Fare İlacı

AliCan babasının odasında prezervatif bulmuş. Baba bu ne demiş. Babası: Yavrum ben onunla fare öldürüyorum demiş. AliCan cevabı yapıştırmış: " Baba fareleri s?ke s?ke mi öldürüyorsun?"


10ünyanın temel sorunları

Amerikada en az 3 farklı objeyi kullanarak dünyanın temel sorunlarının ifade edilmesine dayanan bir yarışma düzenlenir. Bu yarışmaya bizim Temel de katılır ve sahneye başında gaz maskesi elinde bir demet çiçek ve prezervatif takmış bir şekilde çıkarak birincilik ödülünü kazanır. Sunucu Temel'i yanına çağırarak bu objelerden maske ile dünyadaki çevre kirliliğine, çiçeklerle doğanın korunmasının gerekliliğine ve prezervatifle de doğum kontrolünün önemine dikkat çektiğiniz için bu ödülü size layık gördük der. Bunun üzerine Temel aslında ben " prezervatifle sevişmek gaz maskesiyle çiçek koklamaya benzer. " demek istemiştim der.


1.Fizik Dersi

Alican fizik dersindeymiş... Hoca bütün öğrencileri kaldırıp rutin sorular soruyormuş..." Otobüstesin çok sıcak ne yaparsın? Öğrenci: camı açarım, Hoca: söyle giren havanın sürtünme katsayısı, Öğrenci: bilmiyorum, Hoca: otur sıfır" bu böyle bir değil iki değil bütün sınıfta sürmüş herkes dökülüyor... Alican kalkmış... Hoca: oğlum otobüstesin çok sıcak ne yaparsın? AliCan: Ceketimi çıkarırım. Ama oğlum çok sıcak... Gömleğimi çıkarırım... oğlum çok çok sıcak... Alican dayanamamış: Hocam anamı da becerseniz size o camı açtırmam....!


2.Sincap

Temel İle dursun 5 İla 10 yıl arasında Amerika'da yaşarlar ve orada kürkü çok pahalı bir sincap çeşidi bulurlar Türkiye'ye gelirken bundan getirip,üretip,çok zengin olmayı tasarlarlarursun sincabı sırt çantasına koyar ve havaalanından içeri sokar temelde hemen arkasından havaalanına gelir ve uçağa binerler.Bir süre sonra dursun uyur kucağında bulunan çanta yere düşer ve sincap çantadan dışarı çıkar.Hemen Temelin kucağına gelir onunla oynar ve sonra temel sincabi öldürürursun uyanıp sincabı ölmüş görünce hemen temele sinirle sorar ne oldi buna? Temel cevaplamaya başlar sincap çantadan çıktı kucağıma geldi oradan pantolonuma girdi aleti yakaladı bir sağa salladı bir sola salladı kaldırdı üzerine çıktı İndi çıktı İndi çıktı sesimi çıkarmadım.Sonra biraz aşağı İndi taşakları buldu oynadı ,tokuşturdu ceviz zannetti oynadı ellemedim.Biraz daha aşağıya indi deliği buldu yuva zannetti galiba girdi çıktı girdi çıktı yine ellemedim,ama ne zaman cevizleri yuvaya taşımaya kalktı İşte o zaman öldürdim oni.

3.İşler Nasıl

İki Travesti yolda karşılaşmışlar. Biri diğerine sormuş: Nasılsın dostum işlerin nasıl? Öbürü cevap vermiş: Sorma kardeş işler o kadar yoğun ki osurmaya vaktim yok...


4.Temel ve Eşek

Temel geçimini dağdan odun toplayıp, satarak sağlar. Bir gün yine eşeği ile birlikte odun toplamaya gider. Odunları kesip eşeğine yükledikten sonra evin yoluna koyulur. Yarı yola geldiklerinde bir ayı ile karşılaşırlar. Ayı Temel'e -"Bir kere verirsen seni öldürmem" der. Temel kimsenin görmeyeceğini düşünür ve kabul eder. Ayı yalnız bir şartı olduğunu söyler. "İlk önce eşeğini yapacağım" der. Temel kabul eder. Ayı önce eşeği sonra Temel'i becerir. Temel eve doğru yola koyulur. Yalnız Temel'in aklına niçin önce eşeği becerdiği takılır. Geri dönüp ayıyı bulur ve sorar. -Niçin önce eşeği becerdin ? Ayı cevap verir. -Önce seni yapsaydım Eşek kaçardı...


5.Ayaksız Papağan

Yalnızlıktan bunalan adam papağan marketine gider. En güzel papağan en ucuzudur. Papağana sorar: Neden bu kadar ucuzsun? Görmüyor musun abi benim ayaklarım yok! der papağan. Peki nasıl tünekte duruyorsun??? Pipimi doluyorum abi der papağan. Adam papağanı eve götürür. Ertesi gün eve geldiğinde Papağan: Abi kız arkadaşın postacıya kapıyı açtı Adam: E ne olacak onlar tanışırlar. Papağan: Adam içeri girer girmez kızın bluzunun düğmelerini açtı! Adam: Sonra ne oldu!!!!!!! Papağan: Göremedim abi tünekten düşmüşüm!


6.Gerdek Gecesi

Kadının birinin üç kızı vardır. Üçünü de aynı gün evlendirir. Hepside dört katlı olan aynı binada oturmaya başlarlar. Gerdek gecesi kadın bütün katları dolaşmaya başlamış. Büyük kızı bağırıyor, ortanca kızı gülüyor, küçük kızda hiç ses yokmuş. Ertesi gün kızlarını toplamış ve sormuş. Geceniz nasıl geçti? Büyük kız: -Rezaletti demiş. Ortanca kız: -Bilseydim daha önce evlenirdim demiş. Küçük kızdan ses çıkmamış. Annesi kıza ablalarını dinledin demiş ama senden hiç bir ses gelmedi neden diye sormuş? ANNE SEN BİZE AĞZINDA BİR ŞEY VARKEN KONUŞMAYIN DEMEZMİYDİN demiş.


7.Six Peni

Temel İngiltere'ye gitmiş. Bir restorana girmiş ve makarnayı işaret etmiş. Lokantacıda six penny diye cevap vermiş. Temel şaşkınlıkla çıkmış başka bir lokantaya girmiş yine makarnayı işaret etmiş. Lokantacıda six penny diye cevap vermiş. Temel çok aç olduğundan dayanamamış ve adamı becermeye başlamış lokantacıda no fuck no fuck diye seslenince Temel ufak ufak ama idare et iste.


8.Zencinin Tavsiyesi

Temel Amerika'da bir lokantaya gider. Lokantada tuvalete gidip çişini yaparken yan pisuara gelen zencinin aletini görünce şok olur. Temel "ula hemşerim bu aleti nasıl büyüttün"diye sorar. Zenci Temel'in saf olduğunu anlayınca "Valla her sabah iyi bir kahvaltıdan sonra 1 saat boyunca mutfak tezgahı mermerine vuracaksın,6 ay sonra seninkide bu hale gelir"der. Temel ertesi gün hemen uygulamaya başlar.Aradan altı ay geçer, Temel ile zenci aynı lokantada yine tuvalette karşılaşırlar. Zenci Temel'e sorar "Ne oldu, tavsiyemden sonuç aldın mı?". Temel "Valla hemşerum RENGİNİ TUTTURDUM AMA BOYUNU DAHA TUTTURAMADUM DA"der.


9.Kusurlu Papağan

Adamım biri evindeki yalnız serçesine arkadaş olması için bir papağan almaya karar verir. Kuş dükkanına gider ve bir tanesi haricinde papağan fiyatlarının çok yüksek olduğunu farkeder, hemen yetkiliye bunun nedenini sorar. Yetkili ise ucuz papağanın özürlü olduğunu, "s" leri söyleyemediğini, "s" yerine "c" dediği anlatır. Adam bütçesine çok uygun olan bu kuşu satın alır ve serçesinin kafesine koyar.Ertesi gün işine gider. Akşam eve döndüğünde çok sevdiği serçesini perişan bir halde, kanlar içinde bulur.Papağana hemen bunun nedenini sorar. papağan ise : "Sabahtan beri ciki cik diyor. Çok sabrettim ama sonunda dayanamadım. Ben de ciktim." der.



10.Oduncu ve Papaz

Kasabanın oduncusu papazın evine odun götürmüş. Odunları kömürlüğe boşaltırken, nasıl olduysa olmuş, bir tanesi gitmiş alt kattaki pencerenin camını kırmış. Oduncu çok telaşlanmış ve özür dilemek için papazı aramış ama bulamamış. Aynı telaş içerisinde evine dönmüş ve kapıda kiliseye derse giden oğluyla karşılaşmış. Çekmiş oğlunu kenara olanları anlatmış ve "bak oğlum papaz efendi sorarsa - babam boşaltırken bir kaza olmuş ve çok özür diliyor- dersin" demiş. Çocuk da telaşlanmış ama yapacak bir şey yok kilisenin yolunu tutmuş. Papaz o gün yaratılış hakkında konuşuyormuş. Ve oduncunun oğluna "söyle bakalım sen dünyaya nasıl geldin?" diye sormuş. Oduncunun oğlu da kekeleyerek: "babam çok özür diliyor, boşaltırken bir kaza olmuş!" demiş.


1.Temel Söz Verince Yapar

Temel bir hayat kadını ile anlaşır. Otele giderler. Odaya kapanırlar. Yarım saat sonra Temel elinde aletiyle Lobiden geçer, otelin döner kapısından çıkar ve köşeyi döner. Resepsiyoncu şaşkın bakışlarla olayı izler. Temel birkaç dakika sonra geriye döner. Odaya girer 15 dakika sonra gene aleti elinde tutarak otelin Kapısından hızla dışarıya çıkar. Resepsiyoncu gene bir anlam veremez. Temel gene birkaç dakika sonra odaya kapanır. Bu olay birkaç kez tekrarlanır. Temel gene aleti ihtişamlı bir şekilde odadan dışarıya çıkar. Bu sefer resepsiyoncu sorar beyefendi organınız elinizde buradan koşarak neden otelin dışına çıkıyorsunuz ? "Ha o mu ?" der Temel ,"bayanla dışarıya boşalacağıma dair anlaşmıştım."


2.Meraklı Papağan

Adamın biri sevdiği kadınla evlenmiş ve ilk geceleri. Tam sevişecekler kadın demiş ki "aaa! aşkım şu papağan bize bakarken ben rahatça sevişemem. Adam da hemen dönmüş papağana demiş ki: Dön arkanı ve ikinci bir emre kadar sakın önüne dönme yoksa Ananı ......! Papağan bunun üzerine dönmüş ve rahatça sevişmişler. Sabah olmuş adamla kadın balayına gitmek için bavullarını topluyorlarmış. Papağanın hala arkası dönükmüş. Karı-koca bavulun kapağını kapatamamış ve kadın adama demişki: Sen bunu sabit tut ki oynamasın ben dolabın üstüne çıkıp üstüne atlayacam o zaman olur... Bunu duyan papağan aniden önünü dönmüş ve adama demiş ki: DEĞİL ANAMI SÜLALEMİ S..... BU POZİSYONU KAÇIRMAM...


3.Bardaki Adam

Türk'ün birisi Almanya'da işsiz, avare bir şekilde fakat çok şık bir şekilde (grand toulet, ayakkabılar boyalı) geziyordu. Yine bir gün bir barda ayak ayak üstünde, yere bakarak, düşünceli bir halde otururken yanına gelen mini etekli bayandan bile bihaberdi. Parlayan ayakkabısının üstünde beyaz bir şeyin siluet olarak göründüğünü fark edince yanındaki bayanın iç çamaşırı olduğunu anlayıp, hızla bayana döner ve iç çamaşırının rengini söyleyebileceği hakkında iddiaya girmek ister. Bayan, adamın "nereden bilebilecek" düşüncesiyle 1/100 oranında iddiaya girer. Ve adam parlayan ayakkabısına çaktırmadan bir daha bakar ve beyaz olduğunu söyler. Kadın parayı verir ve o sinirle kalkar gider. Ertesi gün aynı barda, aynı yerde oturan adamı gören aynı kadın sevincini belli etmeden yaklaşır ve aynı yere oturur. Alaycı bir tebessümle -hadi bugün de bil sana iki misli para vereceğim der. Adam yine parlayan ayakkabısına şöyle bir süzülerek bakar ve kırmızı olduğunu söyler, kadın dünkünün iki misli parasını verir, iki misli bir sinirle çeker gider. Üçüncü gün kadın tekrar gelir, kahkahalarla karışık adama "-İç çamaşırımın bugün ne renk olduğunu bilirsen on katı para vereceğim" der. Adam gayet emin bir şekilde, birazda kasılarak parlayan ayakkabısına bakıp, anıden irkilmiş bir vaziyette -Hanımefendi siz bugün hiç birşey giymediniz miiii? Bayan -Nereden bildin allah kahretsin der. -Ohhh çok şükür ,der adamda, bende zannettim ayakkabım yırtılmış.


4.Muska

Adamın çok sevdiği köpeği hastadır. Veteriner veteriner dolaşmış çare yok, hayvancık her geçen gün biraz daha eriyor. Derken arkadaşının biri "filanca köyde nefesi kuvvetli bir hoca var" deyince bizimki çaresiz soluğu o köyde almış ve hocayı bulmuş. "Hocam köpeğime bir oku-üfle de iyileşsin" demiş. Hoca bir hayvana dua etmeyeceğini söyleyip adamımızı geri çevirmiş. Bizimki bozuk bir moralle giderken yolda biri "hoca biraz paragözdür, anlarsın ya!" demiş. Adamımız bir kuzu kestirip fırında pişittirdikten sonra hocanın kapısını bir kez daha çalmış. Kuzuyu gören hoca adamla köpeği içeri davet edip bir muska yazmış ve göndermiş. Adamımız daha yoldayken hayvan iyileşmeye başlayınca muskaya ne yazdığını merak edip açmış. Muskada şunlar yazıyormuş: "Muska yazdım itine, nail oldum etine, tutsa da sikime, tutmasa da sikime."


5.3 Tanesi Bir Kilo

İki bayan manava sessiz bir şekilde fısıldar. "Lütfen iki muz verir misiniz ?" Manav muzları tartar ve 3 tane vereyim bir kilo olsun der. Bayanlardan biri heyecanla atılır. "Olsun napalım birini de yeriz.!!!"


6.Temel ve prazervatif

Temel ile Dursun tarlada çalıyorlarmış. Tesadüfen oradan geçmekte olan Romen bir kadın, bunlara elindeki adresi sormuş. Temel kadına dönüp sana bu adresi tarif ederiz ama bir şartla.. demiş. Kadın ne şartıymış bu? diye şaşkınlıkla sormuş. Arkadaşının düşüncesini anlayan Dursun da eklemiş: Bir kere bizimle yatarsan...söyleriz. Kadın çaresiz iki uyanığın şartını kabul etmek zorunda kalmış ama kendisinin de bir şartı olduğunu söylemiş: Hamile kalmak istemiyorum. Şu prezervatifleri takarsanız sizinle yatarım. Bizim ahbap çavuşlar da kabul edip kadınla yatmışlar. Olaydan bir yıl sonra Temel ile Dursun yine tarlada çalışıyorlarmış. Temel Dursun'a dönüp: -Dursun oğlum, ben bu işten sıkıldım. Kadın hamile kalırsa kalsın ben bunu çıkarıyorum artık..!!!


7.Gece

Muzur birisi geç saatlerde eve gelmiş. Bakmış karısı yatıyor. Dur demiş şunu bir uyandırayım. Hemen çırılçıplak soyunmuş ve o gün yeni aldığı ayakkabıları giymiş sadece. Karısını uyandırmış. Karısı mahmur gözlerle demişki: Ne var beni gecenin bu saatinde niye uyandırdın ? Kendiside demişki: Bende bir değişiklik göruyormusun ? Karısından cevap: Yok demiş hiç bir değişiklik görmüyorum. İyi bak demiş benimkinin gösterdiği yere bak. Karısı aşağıya bakmış ve yeni ayakkabıları görmüş ve hayıflanarak demişki. Madem beni bu saatte uyandırdın, keşke kendine bir şapka alsaydın demiş


8.Rahibeler Günah Çıkarıyor

İçinde sadece kadınların kaldığı bir kiliseye bir bahçıvan alınacakmış. Rahibelerine güvenemeyen baş rahibe epey yaşlı birini alır ve böylece onların günah işlemelerini engellediğini düşünür. Ama bir hafta sonra rahibelerin çok mutlu olduğunu ve o gelince konuşmalarını kestiklerini farkeder. Hepsini odasına çağırıp ne günah işledilerse söylemeleri için sıkıştırır. Epey ısrardan sonra ilk rahibe konuşur: -Odasına girdim. -ee? -Uyuyordu. -eee? -Fermuarını açıp çıktım. -Hangi elinle yaptıysan çabuk o elini günah çıkarma suyunda yıka. İkinci rahibe konuşur. -Odasına girdim uyuyordu dışarı sarkmıştı şeyi içine sokup fermuarını kapattım. -Her iki elinide çabuk şu kutsal suda yıka. Tam üçüncü rahibe günahını söylemekteyken içeri apar topar dördüncü rahibe gelir. -Hiç kimse bu kadının kıçını yıkadığı suyla ağzımı çalkalamamı isteyemez.


9.Hindistan Cevizi

Yeni evli çift balayına Havaiye gider. Yerleştikleri otel müdürü gece otelin kulübünde en önde yer ayırır. Gösteri başlar bir yerli yere 5-6 ceviz koyar sonra penisini çıkarıp "tak tak" cevizleri kırar. Gösteri çiftte oldukça etki bırakır. 30. evlilik yıldönümlerinde aynı otele giderler. Gece yine aynı kulübe giderler. Aynı yerli çıkar bu kez 5-6 Hindistan cevizi dizer, penisini çıkarır ve yine "Tak Tak" Hindistan cevizlerini kırar. Bizimki hayretler içinde sorar "Beyefendi 30 yıl önce ceviz şimdi Hindistan Cevizi bunun sırrı nedir?" Yerli cevap verir. "Artık yakını net göremiyorum onun için Hindistan Cevizi".


10.PANAM

Temel Amerika gezisini tamamlamış, Panam şirketinden uçak biletini almış, arkadaşına telefon açarak kendisini karşılamasını istemiş. ''Ula Dursun, yarın Panam' la saat dokuzda İstanbul' a geliyrum beni havaalanında karşıla.'' ''Neyle gelirsun da!'' ''Panam'la, Panam'la.'' ''Neyle, anlamadım!'' ''Pantolonun panı, ananın ***
 
sence burası mı bu fıkraların yeri..yoksa biz mi yanlış yerlere veriyoruz fıkraları !!!
 
güsel bir arşiv fakat yanlış bölümde taşıorum .. bir daha olmasın..
 
Hamile
Küçük Temel birgün sokakta oynarken yoldan geçen bir hamile bayani durdurur. Kadinin karnini isaret ederek Teyze o ne? der. Kadin da O benim çocugum der. Temel Çocugunu seviyor musun teyze sen? der. Kadin da: Tabii ki evladim" diye cevap verir. Temel de O zaman onu niye yedin? der




Denizciler
Alican çok terbiyesiz bir çocukmus.
Bir gün annesinin misafirleri konken oynamaya gelmisler.Oglunun yanlis hareketlerde bulunacagindan korkan annesi misafirlere Alican terbiyesiz bir laf ederse kalkip gidiyormus gibi yapin belki utanir demis. Misafirler tamam deyip oyuna basladiklari sirada Alican içeri dalarak "Anne anne limana bir gemi yanasti içinde bir sürü abaza denizci var, etrafta kari ariyorlar demis. Bunun üzerine kadinlar ayaga kalkip gidermis gibi yapmislar. Bu sirada Alican atilmis "Oturun oturun, acele etmeyin, daha bir hafta buradalar"



80'lik Olunca
Adam 80 yasina gelmis olan babasini huzurevine birakir. Bir hafta sonra da gidip ziyaret eder.
Halini, hatirini sorar:
"Nasilsin, baba? Iyi bakiyorlar mi sana burada? Bir seye ihtiyacin var mi?"
"Oglum, bu huzurevi cok guzel. Bana burada cok iyi bakiyorlar, her aksam yatmadan once bir bardak sutlu kakao bir de viagra veriyorlar. Allah razi olsun, cok memnunum, hic bir seye ihtiyacim yok." der babasi.
Ziyaret sonunda adam hemen hemsireyi bulur.
"Hemsire hanim" der, "Babam birseyler anlatiyor. Yatarken bir bardak sutlu kakao bir de viagra veriyormussunuz, dogru mu?"
"Dogru" der hemsire. "Doktor beyin talimati.Sutlu kakao cabucak uyutuyor, viagra da yuvarlanip yataktan dusmesine engel oluyor
 
Berber
Bir rahip berbere gider. Saçlarini kestirir. Berbere tesekkür eder ve borcunu sorar..
- "Muhterem Peder" der berber.. "Siz kutsal bir insansiniz. Sizden nasil para alabilirim. Sizi tiras etmek dükkanim için sereftir."
Rahip tekrar tekrar tesekkür eder ve gider. Berber ertesi sabah dükkani açmaya geldiginde kapisinda 12 altin lira bulur.
Birkaç gün sonra bir Budist rahip gelir dükkana. Saçlarini kestirir, borcunu sorar. Berber saygi ile egilir:
- "Siz ruhani bir lidersiniz.. Sizden nasil para alirim. Sizi tiras etmek dükkanim için sereftir."
Budist rahip tesekkür eder gider. Berber ertesi sabah dükkani açmaya geldiginde, kapisinda 12 yakut bulur.
Ertesi hafta bir haham girer dükkandan içeri. Saçini kestirir ve elini cüzdanina atar..
- "Sakin ha" der berber.. "Siz bir inanç adamisiniz.. Sizden nasil para alirim ben.. Dükkanimin konugusunuz.. Güle güle gidin.."
Haham gider. Berber ertesi sabah dükkani açmaga gelir. Kapida 12 haham vardir.
 
ne yapmışsın sen yaa:):):):):) süper eline sağlık :):):)
 
Geri
Üst