Fıkra arşivi :))

0ğuzhan

New member
Katılım
4 Kas 2005
Mesajlar
2,722
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sivas
Büyük şirketlerden birinin patronu ,bilgisayar sistemleriyle
ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden birinin evine telefon etmesi gerekir. Adamın evine telefon eder ve karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi "Alo" der. Bu kadar önemli bir konuyu bir çocukla konuşmak
istemeyen patron sorar "Baban evde mi?"

Çocuk fısıldayarak cevap verir "Evet"

Patron sorar "Onunla konuşabilirmiyim?"

Çocuk fısıldayarak cevap verir "Hayır"

Patron şaşırarak "Peki annen evde mi?"

Çocuk fısıldayarak "Evet"

Patron , "Peki onunla konuşabilirmiyim?"

Çocuk yine fısıldayarak "Hayır"

Patron çocuğun cevapları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir
büyükle konuşmak olacağını düşünerek sorar , "Orada başka kimse var mı?"

"Evet" der çocuk fısıldayarak , "Bir polis memuru var"

Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen adam sorar "Memur beyle konuşabilir miyim?"

"Hayır" der ufaklık , "Şu anda meşgul"

İyice meraklanan patron: "Neyle meşgul?"

Çocuk fısıldayarak cevaplar:" Annemle babamla ve itfaiyeci
amcalarla konuşuyor"

Meraklanan ve endişelenen patron , telefondan gittikçe artan bir gürültü duyar "Bu ses de ne? Diye sorar.

"Bir helikopter" der çocuk , hala fısıldayarak.

Panikleyen patron:"Neler oluyor orada" diye sorar

Cocuk hala fısıldayarak: "Arama kurtarma timi geldi"

Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde: "İyide neyi arıyorlar"

Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak cevap verir "Beni"
 
ANNELER HERŞEYİ BİLİR

Hasan annesini aksam yemeğine davet etmiş. Yemek sırasında anne hep Hasan�ın ev arkadasının ne kadar cekici oldugunu dusunmeden edememis. Yemek boyunca ogluyla kız arasında neler oldugu konusunda meraktan çıldırıyormuş. Bunu farkeden Hasan �Anneciğim Ayse ile aramızda inan hicbir sey yok. Biz sadece ev arkadasıyız� demis.Bir hafta kadar sonra Ayse Hasan�a sormus:
� Annenin yemege geldigi geceden beri çorba kepçesini bir türlü bulamıyorum. Nerde oldugu konusunda bir fikrin var mı? Sence annen almış olabilir mi?�
Hasan cevap vermis �Aldığını sanmıyorum ama bir e-mail gönderip ona sorayım� ve annesine şöyle yazmıs:
�Annecigim, sana aldın demiyorum, almadın da demiyorum ama gercek şu ki bize yemege geldiginden beri çorba kepçesi kayıp�
Bir kac saat sonra annesinden soyle bir e-mail gelmis:
� Sevgili oğlum, sana Ayse ile yatıyorsun ya da yatmıyorsun demiyorum. Ama gercek su ki eger o kendi yatagında uyuyor olsaydı simdiye kadar corba kepcesini coktan bulmus olmalıydı..�
 
MAFYA BABASI



Mafya babasi korumaya aldigi muesseselerden haraclari toplamak icin yeni

bir tetikci buldu.Sectigi adam sagir ve dilsizdi. Baba, yeni tetikcinin

polisin eline gecerse, fazla bir sey anlatmasinin mumkun olamayacagini

dusunuyordu boylece..

Baba, bir gun odemelerin geciktigini fark etti ve tetikciye adamlarini

gonderdi. Adamlarin sagir dilsizle anlasmalari mumkun olmadi tabii. Bunun

uzerine Baba sagir dilsizi odasina aldirtti. Bir de isaret alfabesi

bilen tercuman buldular.

Tercuman isaretle sordu:

"Para nerde?.."

Sagir dilsiz isaretle yanit verdi:

"Ne parasi.. Benim paradan haberim yok.. Neden bahsettiginizi

anlamiyorum."

Tercuman tercume etti.

"Neden bahsettiginizi anlamiyormus .."

Baba 38?ligini koltuk altindan cekip sagir dilsizin beynine

dayadi..

"Simdi sor bakalym, para nerde?.."

Tercuman i aretle sordu:

"Para nerede?."

Sagir dilsiz isaretle yanit verdi:

"Central Park?ta, Bati 78?inci Caddeye acilan kapidan girince soldan

ucuncu agacin kovugunda 100 bin dolar var."

Baba ofkeyle gurledi:

"Ne dedi?.."

Tercuman yanitladi:

"Dediki hala neden bahsettiginizi anlamiyormus. Ayrica diyor ki, o tetigi

cekmeyi de kiciniz yemezmis!.."
 
dewaaaaaaaaaam durmak yooooooooooook :)

CUMA GÜNLERİNİ SEVECEĞİNİ SANMIYORUM

Çok günahkar bir adam ölmüş ve kendini cehennemde bulmuş... Şeytanın
karşısına geçmiş, şeytan ona sormuş;
- Niye titriyorsun, korkuyor musun?
- Tabi ki korkuyorum, cehenneme düştüm..!!!
- Aaa korkma, cehennem size anlatıldığı gibi bi yer diil, göreceksin...

Meselaaaaa... Sen içki sever misin?
- Severim hem de çok
- Harika... O zaman Pazartesileri de çok seveceksin.. Pazartesi burada
İÇKİ GÜNÜ'dur.. Bütün gün viski, tekila, bira, şarap servisi yapılır...

İstediğin kadar içeceksin ve asla sarhoş olmaycaksın..... nasıl?
- Waowwwww bayıldım...!!!
- Peki sigara içer misin?
- Evet çok fazla içerim..
- Harika.. o zaman Salıları da çok seveceksin...
Salı burada SİGARA GÜNÜ'dür... Bütün gün dünyanın en kaliteli
sigaralarını tutturebiliceksin, ciğerlerin patlamaycak, öksürük
krizleri
yok,
kanser de yok, nasılsa ölüyüz di mi... Nasıl??
- Aman tanrım insan daha ne ister ki..!!!!
- Peki kumar oynar mısın??????
- Evet !! Hayattayken deli gibi kumar oynardım...
- Harika..... O zaman Çarşambaları da çok seveceksin...
Çarşamba burada KUMAR GÜNÜ'dür...
Sabahtan akşama kadar blackjack, poker, rulet, ne ararsan...
İflas etmek yok, hep kazanmak var, kazandıkça oynamak var... Nasıl?
- İNANILMAZ... TEK KELİMEYLE İNANILMAZ...!!!
- Ya uyuşturucularla aran nasıl???
- Aaah sorma, ben iflah olmaz bir uyuşturucu bağımlısıydım...
- Sen çok şanslısın ahbap... Perşembelere de bayılacaksın demektir...
Perşembe burada UYUŞTURUCU GÜNÜ'dür... Bütün bir gün eroin, kokain,
marijuhana, hangisini istersen ne şekilde istersen alabiliceksin...
Kafayı bulmak yok, zehirlenmek yok, bütün gün uçuş halindesin...
Hoşuna gitti mi????
- BUNLARA İNANAMIYORUM CENNETTE BU KADAR MUTLU
OLAMAZDIM HERHALDE...!!!
- Peki eşcinsel misin?
- Hayır...
- Hmmmm.. O zaman Cumalardan nefret edeceksin...
 
8 Nolu Kutu
>DOKTORUN biri yeni bir muayene açmış. Kapıya yazmış...
>"Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri
>veriyoruz..."
>
>Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor...
>Her gelen hasta iyileşip gidiyor... Doktorun ünü her geçen gün
>artıyormuş...
>Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri
>alacak
>ya, kapıyı çalmış...
>"Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını
>alamıyorum..."
>Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:
>"Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin"
>Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında
>tükürmüş...
>"Ama Bu bok!!!!!"
>Doktor sakin, "Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık.."
>Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş...
>Aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış
>doktorun
>..
>"Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!"
>Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "Kızım, sekiz
>numaralı kutuyu getirir misin?" demiş.
>Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"...
>Doktor, "Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!...."
>Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı...
>Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra..
>"Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey
>yapamıyorum..."
>Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "Hemşire hanım sekiz numaralı
>kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, "S.kecem, seni
>de
>sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış..
>Doktor gayet sakin, "Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!"




Baltacı
>Birgün ormancinin biri dallari nehrin üzerine sarkan agacin dallarin keserken baltasini suya düsürür. "Aman tanrim" diye bagirdiginda tanri hemen bir melek gönderir. Melek "ne diye bagiriyorsun?" der. Ormanci baltasini suya düsürdügünü ve yasamini sürdürebilmek için o baltaya ihtiyaci oldugunu söyler.
>
>Melek suya dalar ve elinde bir altin balta ile tekrar belirir. "Baltan bu muydu?"
>
>diye sorar. Ormanci "hayir" diye cevaplar. Melek suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüs bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. "Baltan bu muydu?" ormanci yine "hayir" diye cevaplar. Melek suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. "Baltan bu muydu?" ormanci "evet" der. Ormancinin dürüstlügü tanrinin çok hosuna gider ve melege baltalarin üçünü de ormanciya vermesini emreder. Ormanci mutlu bir sekilde evine döner. Bir zaman sonra ormanci esiyle birlikte nehir boyunca yürürken karisi suya düser. Ormanci "Aman tanrim" diye bagirir. Tanri yine bir melek gönderir. Melek sorar.
>
>"Ne diye bagiriyorsun?"
>
>Ormanci "karim suya düstü" der. Melek suya dalar ve jennifer lopez le birlikte geri döner.
>
>"Senin karin bu mu?" diye sorar. Ormanci "evet" der. Melek sinirlenir.
>
>"Yalan söylüyorsun.Gerçek bu degil" der. Ormanci "Özür dilerim." der.
>
>"Ortada bir yanlis anlasilma söz konusu. Eger jennifer lopez için hayir deseydim bu sefer catherine zeta-jones ile geri dönecektin.
>
>O na da hayir deseydim karimla dönecektin ve sonunda da tanrim her üçünü de bana verecekti. Ben fakir bir adamim ve üç karimin sorumlulugunu tasiyabilecek durumda degilim.
>
>jennifer lopez e evet dememin sebebi budur."
>
>*******
>
>Bu hikayeden alinacak ders : Ne zaman bir erkek yalan söylüyorsa bunun iyi ve saygin bir nedeni vardir ve bu baskalarinin yarari içindir.Kendimiz için bisey istiyosak ekmek, musaf çarpsin!!


Cesaret
Bir gün havacilarin karacilarin ve denizcilerin en yüksek komutanlari
> askerlerinin cesaretlerini birbirlerine ispatlamak için toplanmislar.
> Karacilarin komutani bir asker çagirmis.
> Asker "emret komutanim" diyerek yanina gitmis. Komutani yere
yatmasini
istemis.
> Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermis.
> Asker kilini bile kipirdatmadan yattigi yerde beklemis ve malumunuz
ezilmis.
> Komutan digerlerine dönerek 'iste cesaret' demis.
> Havacilarin komutani bir asker çagirmis. Asker yine 'emret komutanim'
diyerek
> komutaninin yanina gitmis. Komutani helikoptere binmesini emretmis.
> Asker helikoptere binmis ve havalanmis. Daha sonra komutani askere
asagiya
> parasütsüz atlamasini emretmis.
> Asker de emre itaat etmis ve atlamis. Yere çakilmis ve can vermis.
Komutan da
> digeri gibi dönerek 'iste cesaret' demis.
> Sira gelmis denizci komutana. Denizci komutan askerini çagirmis.
Asker
'ne var
> lan' demis. Komutan 'gel buraya' emrini vermis. Asker ona 'hade len'
demis.
> Komutan diger komutanlara dönerek 'iste cesaret' demis.



Kaçakçı
Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir.

Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar.

Juan, "Yalnızca kum" diye yanıt verince polis,



"Aç bakalım çantaları" der.

Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada ! Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur ! Polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine izin verir.

Ertesi gün Juan Motosikletinin arkasında iki büyük çantayla tekrar sınırda belirir. Polis Juan'ı gene durdurur, didik didik arar, birşey bulamaz ve Juan'ı serbest bırakmak zorunda kalır.

Bu olay, polis emekli olana dek yıllarca devam eder !

Bir gün emekli polis Meksika'da bir barda otururken Juan'ın içeri girdiğini görür ve derhal yakasına yapışır;



"Senin yıllardır birşeyler kaçırdığından eminim. Çıldıracağım. Geceleri uyku uyuyamıyordum senin yüzünden. Lütfen anlat bana ne kaçırdığını. Aramızda kalacağından emin olabilirsin."

Juan gülümseyerek yanıtlar, "Motosiklet"
 
Oğlumu Kaybettim

Hz. isa bir gun yolda perishan bir adam rastlamIsh.. derdini anlamak icin sormus - neyin var diye.. adam, aman sorma demis... -oglumu kaybettim onu arIyorum... isa, -peki oglunun ne gibi ozellikleri varI diye somus.... adam, -ellerinde ve ayaklarInda civi delikleri vardI demis.. isa, shok olmus ve adama sarIlIp haykIrmIsh -baba...! adam da isa ya sarılmış.... -ppinokyo...!




İtiraf
Ferit ölüm dösegindedir.

Karisi Cavidan da bu son anlarinda onun

yanindadir ve çok üzgündür.

Kocasinin elini tutar ve gözlerinden

yaslar bosalir. Ferit son gücüyle fisildar .

"Cavidan!"

Cavidan yasli gözlerle;

"Sus sevgilim!" der.

Ferit;

"Cavidan sana itiraf etmem gereken bir

sey var" der.

Cavidan;

"Kendini yorma sevgilim. Itiraf edecek

hiçbir sey yok!" der.

Ferit israrla;

"Hayir var! Huzur içinde ölmek

istiyorum" der

Cavidan susar ve dinler.

Ferit devam eder;

"Kizkardesinle yattim. En iyi arkadasin

ve

annenle de yattim" der.

Cavidan sukuneti bozmadan ve kocasinin

elini

birakmadan cevaplar;

"Biliyorum sevgilim. Seni o yüzden

zehirledim zaten"





Maria
Ispanya'da Maria adinda bir kadinin ilk evliliginden 12 tane

cocugu olur. Gel zaman git zaman derken esi vefat eder.Belli bir

süre

geçtikten sonra Maria yeniden evlenir ve bu evliliginden 15 tane

daha cocugu olur.

Aradan on yil geçtikten sonra ikinci esi de Allah'in rahmetine

kavusur.

Esinin vefatinin üstünden fazla bir zaman geçmeden Maria da

ölür.

Cenazesinde rahip konusmaya baslar: "En sonunda Allah

Ahiret'te onlari bir araya getirdi."Maria'nin çoçuklarindan biri:

"Peder hangi esinden bahsediyorsunuz. Birincisi mi yoksa ikincisi mi?"Peder:




"Hayir, ben bacaklarindan söz ediyorum."






Dünyanın Sonu
Günün birinde Bill Clinton, Fidel Castro ve Bill Gates kendilerini tanrının yanında bulmuşlar. Tanrı bunlara dönmüş " Sizi buraya çağırdım çünkü 2000 yılında kıyametin kopacağını cemaatlerinize haber vermenizi istiyorum" demiş. Daha ne olduğunu anlayamadan bi de bakmışlar ki evlerindeler...
Clinton, hemen ülkenin bütün televizyonlarına haber vermiş ve canlı yayına çıkmış. " Sayın vatandaşlarım, size bir iyi bir de kötü haberim var. İyi olanı, In god we trust harbi harbi var. Yani bunca zaman boşuna inanmadınız. Kötü olan ise 2000 yılında kıyamet kopacak...
" Kastro'da boş durmamış hemen insanlarının karşısına geçmiş. " Yoldaşlar üzgünüm ama size iki kötü haberim var. Birincisi, bunca zaman kendimizi kandırmısız, tanrı gerçekten de varmış! İkincisi ise daha kötü, daha tanrıya inanamadan hepimiz öleceğiz, çünkü 2000 yılında kıyamet kopuyor.
" Bu arada Gates'de bütün kurmaylarını toplamış havadis veriyor. "Baylar size iki iyi haberim var. Birincisi, tanrı beni dünyanın en önemli üç kişisinden biri olarak görüyor. İkincisi ise artık "year2000" problemini çözmemize gerek kalmadı..."





Allah erkeği yarattı
Allah eşşeği yarattı ve ona dedi ki : Sen bir eşşeksin. Sabahtan akşama kadar yorulmadan çalışacaksın ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın. Ot yiyeceksin, az akıllı olacaksın ve 50 yıl yaşayacaksın.
Eşşek cevap verdi : 50 sene böyle bir hayat için çok çok fazla, lütfen bana 30 yıldan fazla verme ! Ve böyle oldu... Sonra Allah köpeği yarattı ve ona dedi ki : Sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın, onların en yakın dostu olacaksın. İnsanlardan geriye kalan artıkları yiyeceksin ve 25 yıl yaşayacaksın.
Köpek cevap verdi : Allahım, 25 yıl böyle yaşamak çok fazla. Bana 10 yıl ver yeter ! Ve böyle oldu... Daha sonra Allah maymunu yarattı ve dedi ki : Sen bir maymunsun. Ağaçtan ağaca salınacak ve bir aptal gibi davranacaksın. İnsanları eğlendireceksin ve 20 yıl yaşayacaksın. Maymun cevap verdi : 20 sene dünyanın palyaçosu olarak yaşamak çok fazla. Bana 10 seneden fazla verme ! Ve böyle oldu...
En sonunda Allah erkeği yarattı ve ona dedi ki : Sen erkeksin, dünyada yaşayacak tek rasyonel düşünen canlı sen olacaksın. Diğer yaratılmışlara zekanı kullanarak hükmedeceksin. Dünyayı yöneteceksin ve 20 yıl yaşayacaksın. Erkek cevap verdi : Allahım erkek olmak için 20 yıl yetmez. Lütfen bana eşşekten artan 20 yılı, köpekten artan 15 yılı ve maymunun 10 yılını da ver...
Allah bunu kabul etti ve erkek 20 yıl erkek olarak yaşadı, sonra evlendi ve 20 sene eşek olarak sabahtan akşama kadar çalıştı ve ağır yükleri taşıdı. Sonra çocukları oldu ve 15 yıl köpek gibi yaşadı, evi korudu, aileden artanları yedi. Sonra ilerleyen yaşında 10 yıl maymun olarak yaşadı, aptal gibi davrandı ve torunlarını eğlendirdi. Bugüne kadar böyle geldi...






--------------------------------------------------------------------------------

Kaplumbağalar
iskoçyada nesli tükenmekte olan dünyanın en uzun ömürlü hayvanlarından üç kaplumbağa nın canları sıkılmış ve ne yapacaklarını bilmiyorlarmış. İçlerinden biri uzklardaki bir dağı gösterip.
-Hadi biralarımızı da alıp şu dağın zirvvesinde piknik yapalım demiş.
-Güzel fikir diye almışlar yanlarına soğğuk biralarını ve yiyeceklerini yola koyulmuşlar.dağın zirvezine ulaşmak tam yirmi yılda olmuş.soluklandıktan sonra içlerinden biri,
-hadiyemeğimizi yiyip biralarımızı içeliim. demiş sofra hazırlanmış ama o da ne?Biraları açmak için açacak getirmeyi unutmuşlar.kimin gideceğine kararverirken içlerinden yaşı küçük olan -Ben giderim ama bir şartla kimse ben gelinceye kadar yemeklere dokunmayacak.demiş ve kabul edildikten sonra yola koyulmuş.aradan 20 yıl 30 yıl 40 yıl derken 50 yıl geçmiş hala gelen yok. içlerinden en yaşlı olanı
-Ben artık yaşlandım izin verde bir parçça ekmek yiyeyim demiş arkadaşıda tamam demiş ve yaşlı kaplumbağa tam ağzına lokmasını götürüp ısırdığı esnada karşı taraftaki çalıların arasında bir hışırtı duyulmuş ve birden en küçük kaplunbağa fırlamış ve
-Yalancılar. e vallahi gitmeyeceğim. demmiş
__________________
 
Fotoğraf
Resmi bir daireden, Kırşehirli birisinden 12 fotoğraf isterler. Kırşehirli, yanında 6 fotoğraf olduğunu söyler. Görevli, 'Onları ver, arkadan 6 fotoğraf daha getir' der.
Bunun üzerine Kırşehirli, biraz sonra enseden çekilmiş 6 fotoğrafı, görevliye getirir



İmamların maçı
Trabzonlu imamlar kendi aralarında maç yaparlarmış ama ne hikmetse hep merkez imamlarının takımı maçı kaybedermiş. Bir gün merkezin hocalardan biri demiş ki: -Böyle olmayacak. En iyisi biz Trabzonspor'lu Hami'ye rica edelim gelsin takımda oynasın.Soran olursa merkez camii imamı Hami Hoca deriz demiş. Hami'den rica etmişler. Hami de kabul etmiş. Maç oynanmış ama merkezin imamları yine mağlup olmuşlar. Maç dönüşü merkez imamlarının arkadaşlarından biri sormuş:
-Hoca bu hafta kazandık değil mi?
-Malesef 2-1 yenildik
-Yapma ya nasıl olur Hami oynamadı mı? -Oynadı ve bizim golümüzü de o attı
-Peki onların gollerini kim attı?
-Roberto Carlos Hocayla, Ronaldo Hoca





Meslek
Birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmen, babalarının mesleklerini soruyordu :
-Söyle bakalım Tuna, baban ne iş yapıyorr? Tuna :
-Otobüsleri kaldırıyor efendim, dedi. Biir sıra önde oturan bir çocuk yanındaki arkadaşına yavaşça sordu:
-Pekiyi anlayamadım, neymiş babası? Arkaadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi:
-Vinç miş, vinç!




Şempanze
Kadın bebeğiyle otobüse binerken otobüs şöförü kendini tutamayıp şöyle demiş:"- Aman tanrım ne kadar çirkin bir bebek..." Kadın sinirle biletini kutuya basmış, en arka tarafa geçmiş, bir adamın yanındaki boş yere oturmuş. Adam dönüş kadına;"- Özür dilerim. Acaba az önce şöförle aranızda ne geçti?"
Kadın: - Büyük bir terbiyesizlik etti. Hakaret...
Adam: - Bir kamu görevlisi insanlara hakaret edemez. Suç teşkil eder.
Kadın: - Doğru. Gideyim de şunu bir azarlayayım.
- Merak etmeyin, ben maymununuza gözkulaak olurum...
:D :D :D :D :D :D
 
Papaz ile Zangoç

Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş:
"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?"
Zangoç'ta derin bir sessizlik...
lyice köpürmüş Papaz:
"Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?"
"Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!"
Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun..." Zangoç bıyık atından gülmüş; "İsterseniz yer değiştirelim, anlarsınız..." Yer değiştirmişler.
Bu kez Zangoç seslenmiş:
"Kilise için toplanan yardımları kim iç ediyor?" Papaz kendi kendine söylenmiş:
"Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor."




Mucizeler

Bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir Müslüman kimin daha çok dindar olduguna dair tartisiyorlarmis.
"Çölün ortasinda devemin üzerinde gidiyordum" demit Müslüman."Aniden, nereden geldigi belli olmayan çok büyük bir kum firtinasi koptu. Devemin yanina uzandim, deveyle birlikte kumlara daha çok gömüldükçe, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, Allah 'a inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden etrafimdaki on millik alanda firtyna durdu ve ben köyüme dönebildim.
Hristiyan , "Bir gün okyanusta küçük bir kayikta balik tutarken, dev bir firtina koptu. 2 metre boyunda dalgalar! Gerçekten sonumun geldiiini sandim. Tanri 'ya dua ettim, dua ettim ve sonra etrafimdaki on millik alanda firtina dindi, ben karaya çikabildim."
Yahudi anlatmaya baslamis. "New York sehrinin ortasindayken, yerde siyah bir çanta gördüm. Çantanin içine bakinca parayla dolu oldugunu gördüm. Cumartesi günü oldugundan ve bizim bu kutsal günümüzde paraya el sürmemiz yasak oldugu için, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden, etrafimdaki on millik alanda "Sali" oldu.
 
Tedbirli olmaya çalışıyor

Papaz ölmek üzere olan adamın üzerine eğilerek;
'Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle'...der.
Ancak adamdan ses çıkmaz.
Papaz isteğini bir kez daha tekrarlar, ama hastanın sessizliği sürer.
Sonunda Papaz kızgın bir ifadeyle; 'Neden şeytanı ve kötülüklerini lanetlemiyosun, bre gafil?' diye sorunca adam halsizce karşılık verir; 'Nereye gideceğim belli olmadan kimse hakkında kötü konuşmak istemiyorum.'






Kayıt Tarihi: Apr 2005
Yer: Almanya
Yaş: 18
Mesajlar: 4,392
İtibar Gücü: 95

--------------------------------------------------------------------------------

ne sıklıkta

Erenlerden birine sormuslar
-'ne sıklıkla oruç tutarsın?'
-'ooo' demiş 'her sene kesin oruç tutarıım'
-'peki ne sıklıkla namaz kılarsın?'
-'ooo' demiş 'çok sık. her hafta namaz kkılarım'
-'peki' demişler ne sıklıkla alkol alırssın?'
-'ehh' demiş 'cok nadiren. akşamdaan akşşama!'



Tedbirli olmaya çalışıyor

Papaz ölmek üzere olan adamın üzerine eğilerek;
'Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle'...der.
Ancak adamdan ses çıkmaz.
Papaz isteğini bir kez daha tekrarlar, ama hastanın sessizliği sürer.
Sonunda Papaz kızgın bir ifadeyle; 'Neden şeytanı ve kötülüklerini lanetlemiyosun, bre gafil?' diye sorunca adam halsizce karşılık verir; 'Nereye gideceğim belli olmadan kimse hakkında kötü konuşmak istemiyorum.'



Kevser

İmam Hatip Lisesinde teftiş yapan bir müfettiş sınıfa girer.. Ders Kur'an-ı Kerim'dir. Bir öğrenciyi kaldırarak ismini sorar. Öğrenci:"Fatih" diye cevap verir.. Müfettiş : "Peki öyleyse yavrum Fatiha suresini oku bakalım.."..cocuk sureyi okur. Sıra başka bir öğrenciye gelmiştir. Mufettiş yine sorar.."İsmin ne çocuğum?"..çocuk cevap verir: "Yasin ama arkadaşlar kısaca Kevser derler."
 
BİTSİN BU DAVA

Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektasi konuğu nasıl ağırlar... Elde yok, ayakta yok.. Mahçup olmak da istemiyor... Komşusu Yahudi'nin bir sürü keçisi varmış...Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor... Ama çaktırmadığını sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu... Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem.. Kadı Müslüman, o Müslüman, ben Yahudi� Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi var ki, ondan alıp bana versin... Biz artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız... Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah'ın huzurunda davacı oluyor, Bektaşi'den... Mahkeme kuruluyor..
Allah :
-Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektaşi'ye...
-Kesmedim, diyor Bektaşi...
-Ben gözlerimle gördum diyor, Yahudi.. -Allahım, diyor Bektaşi... Bir mahkemedee bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.
-Haklısın ama, diyor, Allah Ben her şeyii görürüm. Ben de gördüm, kestiğini...
-Allahım, diyor Bektaşi...Aynı mahkemedee, hem şahit, hem hakim olunmaz...
-Gene haklısın, diyor Allah... O zaman ggetirin keçiyi ona soralım...
-Ne!... diyor Bektaşi... Keçi burada mı??...Ver onu o zaman bu Yahudi'ye...Bitsin bu dava..


MANASTIR HAYATI

Bir manastırda yaşayan üç rahibe oturmuş dedikodu yapıyorlarmış.
Birincisi 'Kızlar' demiş 'Geçen gün baş papazın odasını temizlerken bir sürü seks mecmuası buldum'.
Diğerleri 'Peki ne yaptın?' diye sorunca ilk rahibe 'Hiiç' demiş ne yapacağım hepsini çöpe attım'
İkinci rahibe anlatmaya başlamış 'Bende bir ay önce baş papaz efendinin odasını temizliyordum bir sürü prezervatif buldum'
İlk rahibe sormuş 'Peki sen prezervatifleri ne yaptın? Attın her halde'
İkinci rahibe 'Yok canım' demiş 'Hiç üşenmedim tek tek hepsini iğne ile deldim ve tekrar paketlerine koydum'
Bunu duyan üçüncü rahibe düşmüş bayılmış..
 
dostum bazıları süper koptum eline sağlıkk
 
BEN DE PEDERİM AMA

Bildiğiniz gibi bazı hristiyanlar papazlara 'Father-Peder-Baba' derler. Komünist rejim zamanında Rusya'dan zar zor kaçıp New York'a yeni gelen Salamon, metro'da bir papazın yanına oturmuş. O güne kadar hiç papaz görmediği için de sormuş
'Af edersiniz efendim, sizin gömleğinizin yakası neden ters?'
Papaz 'Çünkü ben bir pederim' demiş.
Salamon 'Ben de bir babayım ama gömleğimin yakası ters değil.
Neden siz yakanızı ters takıyorsunuz?' diye yine sormuş.
Papaz biraz düşünmüş ve 'Beyim ben bir çok insanın pederiyim' demiş.
Salamon 'Benim de çok çocuğum var. Tam dört kızım ve dört oğlum var. Ama yakam ters değil' diye cevap vermiş.
Papaz 'Ben yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insanın babasıyım' deyince Salamon gülmüş ve
'Beyim' demiş 'Ben sizin yerinizde olsam yakamı ters takacağıma pantalonumu ters giyerdim'


Elimden Geleni Yaptım

Kasabanın birinde kilisede pazar ayini sırasında kilisenin içinde olduğu kasabayı su basar. Sular kiliseye doğru ilerlemeye başlar.Herkes panik içinde koşuştururken Papaz'ın yerinde durduğunu gören insanlar Papaz'a gelmelerini söylerler.
Papaz onu Tanrı'nın koruyacağını söyler.
O anda sular yükselmeye başlar.Sular kiliseye girer.Rahip canını kurtarmak için 2. kata çıkar.Bir yandan da Papaz'a kaçmasını söyler.Papaz inadını devam ettirir.Sular 2. kata çıktığında pencerenin önünden bir kayık geçer.İçinde halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz yine inadını sürdürür.
'Tanrı beni korur'der.Sular çatıya çıktığında yine bir kayık geçer ve yine halktan bazıları kayığın içindedir Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz 'Tanrı beni korur'demeye devam eder.Sular çatıyıda aşınca Papaz çatıdaki direğe tutunur.Bu sefer tepeden bir helikopter geçer. İçinde yine halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler.Papaz yine
'Tanrı beni korur.'der. Ve ölür.
Tanrı'! nın huzuruna çıkar.Tanrıya 'Ben sana darıldım Tanrım. Ben senin huzurunda yıllarca çalıştım,sen beni öldürdün.'der.
Tanrı da 'asıl sen kendini öldürdün.Senin için 2 kayık 1 helikopter gönderdim daha ne yapayım.'der
 
Yalansa

Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna:
- Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kurr�an yazıp bitirdim, demiş.
Az sonra dostu söze girmiş :
- Geçen Ramazan�da Kandilli�ye, bir iftaar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi�nde öyle bir fırtına çıktı ki... Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.
Mustafa İzzet Efendi bağırmış :
-Yalan !..
-Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur�ann-ı Kerim çarpsın.



Cehennem

Dört samimi arkadaş aynı arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler. Azrail "Türk cehennemine mi yoksa avrupa cehennemine mi gitmek istersiniz?" diye sorar. "Fark nedir?" diye sorarlar. Azrail "Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe Türk cehenneminde her gün bir kova bok yersiniz" der. Üç tanesi "biz Türk doğduk, Türk ölürüz" der. Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini seçer. Ve aradan epey zaman geçer avrupa cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır, arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider. Oysa onlar şen şakrak gülerek karşılarlar onu. Dayanamaz sorar: "Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova bok yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?" "Oğlum oğlum" derler "Burası Türk cehennemi, bir gün bok olur kova olmaz bir gün kova olur bok olmaz, 3 aydır bir bok yediğimiz yok!"
 
Vaaz

Papazın biri vaaz verecekmiş ama çok heyecanlanıyormuş. Gitmiş baş papaza, papaz efendi ben vaaz vereceyim ama çok heyecanlanıyorum demiş.Papaz,o zaman git biraz şarap iç heyecanın geçer demiş. Adam,şarabı içmiş sonrada vaazı vermiş. Vaazdan sonra gitmiş papaza,demiş nasıldı papaz efendi beğendiniz mi? Papaz , "Güzeldi yavrum ama bazı hataların var."
1)Merdivenden yürüyerek ineceksin tırabzandan kaymayacaksın.
2)Duaların sonunda oleeeey değil, Amin diyeceksin.
3)En önemlisi de İsa Tanrı'nın oğlu sütçünün çocuğu değil.



Suç sende değil

Bektaşiler gene bir akşam iciyorlarmis. Havada sıcakmı sıcak yazın en sıcak ayı. Ekinlerin suya ihtiyaci var. İçerlerken arkadan birisi seslenmiş '' hocam ne olacak bizim tarlalarımızın hali? bizim için yağmur duasına çıksanda bize bereket yağdırsan''. demiş. Bektaşi ''tamam yarın içmeyelimde yağmur duasına çıkalım''demiş. sabahleyin erkenden bektaşi önde cemaati arkada giderken tarlaların yanına gelmişler. Bektaşi baslamış dua etmeye. Tam duanın ortasında''Allah'im bu tarla benim ''demiş duaya devam etmiş. Neyse duayı bitirdikten sonra herkes evlerine dağılmış. Bektaşininde arsası tam yolun yanındaymış yani çok kıymetliymiş. Bektaşide evine dönmüş. Akşam bir yağmur baslamış, ortalığı sel götüruyor durdurak bilmiyor. Bektaşinin arsasını sel almış götürmüş. Sabahleyin bektaşi yağmurun sevinciyle koşa koşa geliyor birde bakıyorki arsa yok!!! Bektaşi çok sinirlenmiş ellerini havaya kaldırmış ''Yok Allahm suç sende değil, sana o arsanın yerini söyleyen pezevenkte''demiş.





Güzel için oruç bozulurmu ?

Bektaşiye bir gün sormuşlar...
Gelse bir dilberi ahu
Olsa savmı ramazan
Dilber-i ahumu efdaldir ,
yoksa savmı ramazan mı?
Bektaşi cevap verir:
Fırsatı fevketme zinhar...
Sür sefasın dilberin
Olur kazası savmın
Olmaz kazası dilberin....
 
Kirletmek



Adam kizini hayatin tehlikelerinden korumak istiyormus. Zaman geldiginde ve kizinin guzelligi tam bir olgunluga eristiginde, onu
karsisina oturtarak dunyanin alcaklik ve kotuluklerini anlatmis.Soyle soylemis:

-"Sevgili kizim, sana soyleyeceklerimi unutma. Butun erkekler tek sey ister. Erkekler cok kurnazdir. Her an kapan kurmaya calisirlar. Onlarin arzularinin batagina gittikce nasil daha cok battigini anlamazsin bile. Sana mutsuzluga giden yolu gosterecegim.Erkek
once senin en guzel ozelliklerine bayilir ve sana hayran olur.Daha sonra seni disari bir yere davet eder.Sonra evinin onunden gecerken
ceketini almak istedigini soyler.Kendisiyle iceri gelmeni ve oturmani ister.Sana cay ikram eder. Beraber muzik dinlersiniz ve uygun zaman gelince de birden kendini senin ustune atar. Bu sekilde kirletilmis olursun, tabii bizler de kirletilmis oluruz.Ailemiz kirletilmis olur ve temiz ismimize kara leke surulur."

Kizi babasinin bu sozlerini kafasina yerlestirmis.Bir sure sonra babasina gelmis, gururla gulumseyerek soyle demis:

-"Baba sen muneccim misin?
Nasil tum olacaklari onceden bildin. Tam soyledigin gibiydi.Once Benim guzelligime hayran oldu. Daha sonra cikma teklif etti. Sonra sanki rastlantiymis gibi onun evinin yanindan gectik. Oradan gecerken, zavalli
adam ceketini unuttugunu fark etti. Ve oradan yalniz bekleyemecegimden,beni evine davet etti. Kibar davranis ornegi olarak bana cay ikram etti ve hosca vakit gecirmek icin muzik caldi.Tam bu noktada, bana soylediklerini dusundum.Olacaklari tamamen biliyordum.
Fakat gordugun gibi sana layik bir evladim.
Zamanin geldigini hissettigimde,kendimi onun uzerine attim ve ben onu, onun annesini,
babasini, ailesini ve itibarini lekeledim."







Iki rahibe varmis biri matematikçi biri mantikli.Bunlar bir aksam karanlikta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantikliya dönerek ;
-"Yaklasik 20 dakikadir bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklasiyor su anda aradaki mesafe 50 metre" der.
Bunun üzerine mantikli rahibe bunun tek mantikli açiklamasi olabilecegini ve adamin kendilerine tecavüz edecegini ve daha hizli yürümeleri gerektigini belirtir.Rahibeler daha hizli yürümeye baslarlar. 2 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"Adam da hizlandi ve aradaki mesafeyi kapatiyor, su anda 30 metre arkamizda... O zaman mantik olarak kosmamiz gerekir."
Rahibeler kosmaya baslar ve 3 dakika sonra matematikçi rahibe
-"O da kosuyor ve arayi kapatiyor su anda mesafe 10 metre.O zaman mantik olarak bizi yakalayacak birimiz saga digerimiz sola saparak kiliseye ulasmaya çalisalim en az birimiz kurtulur.".
Ve matematikçi saga dogru kosmaya mantikli sola dogru kosmaya baslar. Matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulasir ve telas içinde beklemeye baslar. Aradan 40 dakika geçtikten sonra mantikli rahibe gelir.
Matematikçi sorar ;
-"Ne oldu ne yaptin ?"
-"Adam beni takip etti artik mesafe üç-bes adima kadar azalmisti, mantik olarak daha fazla kosmanin anlami yoktu...
-"Eeee..."
"Mantik olarak ben durdum adamda durdu."
-"Sonra..."
-"Mantik olarak ben etegimi kaldirdim oda pantolonunu indirdi."
-"Peki daha sonra...."

-"Daha sonra ne olacak etegini kaldirmis bir rahibe pantolonunu indirmis bir adamdan DAHA HIZLI KOSAR..."
 
Fotoğraf

Temel bir is için bir fabrikaya başvurmuş.
Fabrika da 12 tane vesikalık fotoğraf istemiş.
Temel kara kara düşünmeye başlamış, 'vesikalık fotoğrafı nasıl çektirecem ben simdi' diye.
Durumu Idris'e açıklamış. O da demiş ki:
- üzülme Temel, geniş bi arazide bi çukur kazarız, sen sadece vesikalık kısmın gözükecek şekilde çukura girersin, ben de senin resmini dedemden kalma yadigarla çekerim, demiş.
Temel kabul etmiş ve yer ve zamanı ayarlamışlar.
Buluşma vaktinden önce Temel Buluşma yerine gidip 12 tane kuyu kazmış.
Idris gelince şaşırmış:
- Yahu Temel, niye 12 kuyu kazdin ki, demiş, ben zaten 12 tane fotoğraf makinesi getirmiştim.



Mühendis

Bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Sıra öncelikle papazdadır. İnfaz memuru papaza sorar : "İnfaz edilirken yukarı mi aşağı mi bakmayı tercih edersin?" Papaz cevap verir : "Yukarı bakmak isterim. En azından ölürken yüzüm tanrıya dönük olur." Papazin isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıçağın hızı kesilir kesilir ve tam papazin boynuna santimetreler kala duruverir. Bu tanrıdan bir işaret olarak görülür ve papaz serbest bırakılır. Sıra sarhoşa gelmiştir. Bir umutla sarhoş da yukarı dönük olmak istediğini söyler. Ayni şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. Bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır. En son sıra mühendistedir. Mühendis de yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir. Tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır : "Durun bir dakika, bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım.
 
Vizir Vizir

Softalar, Bektasi'ye, Tanri'nin büyüklügünü ögretmeye calisip duruyorlar. Anlatip, anlatip, sonunda da diyorlar ki:
" Tanri isterse igne deliginden deve bile gecirir! "
Bektasi:
" Elbette,"diyor.
"Nasil elbette?" diyor softalar.
Bektasi cözüyor dügümü:
"Tabii ya! Onun yapamayacagi sey mi var? Cani ister, igne deligini büyütür veya cani ister, develeri kücültür, vizir vizir gecirir."
__________________




Amerika'dan mühendiz

Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapiliyor. Bunun icin de esekten yararlaniliyor:
Esek hangi yolu izlerse, orasi genisletip araba yoluna dönüstürülüyor.... Köye gelmis olan Amerikali Baris Gönüllüsü, ne olup bittigini kavrayamadigi icin sorar:
- Ne yapiyorsunuz böyle?
- Yol yapiyoruz.
- Bu esek ne icin?
- O, yolun mühendizi. Yola uygun gecenegi o gösterir.
Baris Gönüllüsü katila katila güler:
- Ya esek bulamasaydiniz?
- Iste o zaman Amerika'dan mühendiz getirirdik!
 
Demirel ve Ecevit

Masal bu ya, Demirel ölmüs, öbür dünyaya gidince kendisine ceza olarak çok çok çirkin bir kadin vermisler ve bu dünyada hayatini bununla geçireceksin demisler. O da kaderine boyun egmis. Ama birde gezerken ne görsün, karsida Ecevit yaninda Demi Moore'la beraber degil mi?. Çok sinirlenmis ve Seytana çikip bunun bir haksizlik oldugunu söylemis. Seytanda ' Eh ! ne yapalim senin cezan böyle, Ecevit'e gelince o da
Demi Moore'in cezasi




Akillanma

Temel on sekizlik oğlunu evlendiriyor.
Çok erken değil mi diye soranlara,
- Simdi evlensin, sonra akli paşina celir, o zaman da evlentiremem, diyor.
 
Dedem uzun yaşadı

Küçük afacan elinde bir kutu şekerle parka gitmiş, bir banka oturmuş; etrafa bakınırken şekerleri ardarda ağzına atıyormuş. Yanındaki bankta oturan yaşlı adam çocuğa bakmış bakmış ve "evladım.." demiş, "şeker güzeldir ama çok yemek zararlıdır. hem dişlerin çürür, hem yüzünde sivilce çıkar, hem de şişmanlarsın.." Çocuk bunun üzerine adama dönmüş: "Benim dedem 107 yaşına kadar yaşadı..." Adam "Yaa.." demiş.. "Yani deden de mi çok şeker yerdi?" "Hayır, her şeye burnunu sokmazdı!"





Amah haa



Teksasta admin biri ogluna nasihat ediyormus:
-"Bak oglum hayatta herisi yap ama asla Rus karilarina gitme" demis.Oglu
-"Niye baba gitmiyim"

-"Bak oglum simdisen rus karilarina gidersin onlardan aids bulasir,ondan sana senden geline,gelinden bana,bendende anana, ananada bulastimi bütün teksasi aids kapar demis
 
Kötü haber vermek



Istanbul'da üniversitede okuyan genç kiz Ankara'daki babasina telefon etmis:
-"Baba, meraba. Ben Lale...."
-"Ooooo. Güzel kizim benim. N'abersin bakalim?..."
-"Hiç sorma babacigim. Hiç keyfim yok valla..."
-"Hayirdir? Bi sorun mu var?...
Kiz aglamaya baslar; babasi ise üzüntü ve meraktan kafayi yemektedir:
-"N'ooldu kizim? Anlatsana..."
-"Murat evi terketti. Bosanmak istiyormus..."
-"Ne evi lan? Ne bosanmasi? Sen ne zaman evlendin de bosaniyorsun?..."
-"Hani senin hiç hoslanmadigin esrarkes çocuk vardi ya. Ben onunla evlendim."
-"Iyi halt ettin, zilli. Neyse, artik yapacak bi sey yok. Versin mahkemeye, hemen bosanin..."
-"Bosanalim ama benden 10 milyar istiyor. Eger vermezsem, iyi zamanlarimizda çektigi çiplak fotograflarimi Internetten herkese yollayacakmis...."
-"Püüh. Rezil... Çiplak fotograf çektirdin, öyle mi?"
-"Ama babacigim. O benim kocamdi. Ne biliyim böyle bir pustluk yapacagini."
-"Peki. Olan olmus artik. Yarin havale ederim parayi...Ögleden sonra Bankaya gidip çekersin; sonra da alip yakarsin o kahrolasi fotograflari..."
-"Sagol baba. Eeee. Sey...Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacim var..."
Adam artik iyice fenalasir. Boguk bir sesle konusur:
-"Kürtaj mi? Bi de hamile mi kaldin o çocuktan sen?..."
-"Aslinda ondan degil... Zenci bi çocuk vardi...Zaten o yüzden ayriliyoruz ya...."
Adam bayilmak üzeredir. Nabzi yükselir, tansiyonu düser, artik inleyerek konusmaktadir:
-" Biz seni oraya okumaya yollamistik. Sen ne haltlar çevirmissin. Allahim. Nedir bu basimiza gelenler...Okulu bititir bitirmez Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kirarim bacaklarini..."
-"Istersen hemen dönebilirim babacigim. Ben geçen yil okuldan atildim çünkü..."
Adam masanin üzerindeki soguk su dolu sürahiyi basindan asagiya devirir ve ancak bu sekilde konusmasini sürdürebilir:
-"Okuldan mi atildin? Hani birlikte avukatlik yapacaktik, zilli?...Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacagimi bilirim. Evden disariya adim attirmiycam sana. Ilk isteyenle de evlendiricem...."
-"O is zor be baba. Biliyorsun, moda oldu, artik evlenmeden önce esler birbirlerinden saglik raporu istiyorlar... Pek iyi bi rapor sunacagimi zannetmiyorum ben..."
-"Allahim, çildiracagim... Bir de cinsel hastaliklar haaa.....Kesin o zencidendir..."
-"Çok pis arkadaslari vardi. Bilmem artik hangisinden kapmisimdir..."
Güm diye bir ses duyulur. Adam kisa bir süre için kendinden geçmistir; ancak hemen kendisini toparlayip tekrar telefonu alir.
-"Hemen bu aksam dayini yolluyorum oraya. Seni alip gelecek. Adresini ver bakiyim..."
-" Mahmutpasa Karakolu'ndayim... Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yaninda..."
-"Karakol mu?...Bi de karakola mi düstün layyynnn? Ne yaptin?...."
-"Dün kafam çok bozuktu, çok içmisim. Araba kiralayip dolasmaya çiktim. O kafayla Arnavutköy'de kokoreççi dükkanina girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralik araba firmasina biraz para vermek gerekir sanirim..."
Adam artik iyice fenalasmistir. Hatta fenalasmak ne kelime; adeta kahrolmustur. Telefonda kisa bir sessizlik olur. Kiz tekrar konusmaya baslar:
-"Babacigim. Sakin üzülme. Bütün bunlar bir sakaydi. Ben sadece sinifta kaldigimi söylemek için aramistim..."
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykirir:
-"Canin sagolsun be güzelim, bosveeerrr. Okul da neymis? Hiç mühim degil, tatli canin sagolsun senin...."
 
Geri
Üst