Evet, böyle gitmez... Gitmemeli... Çünkü!..

T

Banned
Katılım
8 May 2006
Mesajlar
3,665
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
"Düğme"lerin sürekli birilerinin elinin altında bulunduğu ve sürekli "basılı" tutulduğu, "gerilim"in ise sürekli tırmandırıldığı bir ülkede "stres"i bol bir haftayı daha geride bıraktık...

Dün gelen "acı haber" ise, yüreklerimizi bir kere daha dağladı... Öyle bir acı haber ki; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir "ilk" olan, "devrim" niteliğindeki "referandum"un heyecanını bile yaşayamadık... Oysa dün "sandık"lara giderken; "cumhurbaşkanını, milletin seçmesi"ni öngören "referandum"un heyecanını yaşıyor, çıkacak sonucu merakla bekliyorduk... Evet, acı haberle sarsıldık... Şırnak'ta 13 askerimizi şehit eden PKK, dün de Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesinde 12 askerimizi daha "şehit" etmişti...
Dün, "Vakit Yayın Kurulu" toplantısında bu olayı enine-boyuna tartıştık... Hepimiz öfkeliydik, hepimiz üzüntülüydük. Öylesine bir "öfke patlaması" yaşıyorduk ve moralimiz öyle bozulmuştu ki; "Böyle gitmez!" diyorduk!..
Evet, böyle gitmez!.. Gitmemeli!..
Büyük bir ihtimalle "izlenen strateji"de bir "hata" vardı!.. Dolayısıyla bu stratejiden bir an önce vazgeçilmeliydi!..
Burada bir "sorumlu" veya "sorumlular" vardı, bu sorumlular hesap vermeliydi!.. Burada bir "istihbarat zaafiyeti" vardı, bu zaafın sorumlularının yakasına yapışılmalıydı!..
Ne yalan söyleyelim; dünkü Yayın Kurulu toplantısında birer "gazeteci" olarak değil, birer "sıradan vatandaş" olarak, birer "ağabey" veya "baba" olarak bulunduk... O gözle değerlendirdik alçakça saldırıyı!.. Dolayısıyla, "öfke"lerimiz ve "tepki"lerimiz de; "mantık"tan ziyade "duygu yüklü" oldu!..
BİRBİRİNİ TETİKLEYEN SORULAR!
Yayın Kurulu üyelerimiz, "olayın farklı boyutları"nı gündeme getiriyorlar ve ayrı ayrı soruyorlardı:
- Askeri birliğimize "250 PKK'lı"nın saldırdığı bildiriliyor... Peki, bu 250 kişilik PKK'lı grup sınırdan içeri girerken, askerlerimiz neredeydi?.. Askerî istihbarat uyudu mu ki, "uydu"lar ve "radar"lar devre dışı mı kaldı ki bunca insanın "sınırdan 6 kilometre içeri"ye gireceğini öğrenemedi?..
- Alçakça saldırı "sınır ötesi"nden gelenler tarafından yapılmış olsa da, olayın meydana geldiği bölge, sınırdan 6 kilometre içeride... Oysa, o bölgede "220 bin asker"imiz bulunuyor... "220 bin askere rağmen" PKK'lılar içeriye nasıl sızabildi ve nasıl kolayca kaçabildi?.. Hem de sırtlarındaki "ağır silah"lara ve "dağlık arazi"ye rağmen?..
- "Sınır ötesi operasyon"a onay veren "tezkere"den sonra böylesine "kanlı bir saldırı"nın düzenleneceği beklenmiyor muydu?.. Bekleniyor idiyse, niçin gerekli tedbir alınmadı?..
- Askerî birliğin geçtiği Avaşin Çayı üzerindeki köprü, 1994 yılında da benzeri bir saldırıya maruz kalmıştı... Bu bilindiği halde, 20 metrelik köprüye, "12 araçlık konvoy" niçin aynı anda sokuldu?..
- Şehit askerler arasında bir "astsubay çavuş" var... Böylesine büyük bir askerî birliğin başında niye bir "teğmen", "üsteğmen" veya "yüzbaşı" yok?
- Bu ülkede "bakan"lar ve "başbakan"lar için çeşitli suçlamalarda bulunuldu... Bakanlar ve başbakanlar, haklarındaki suçlamalar için "Yüce Divan"da hesap verdiler... Peki, bunca "şehit"in hesabının sorulacağı bir "komutan" yok mu?.. Siyasiler "Yüce Divan"larda yargılanırken, askerî sorumlular için, bugüne kadar niye "Divan-ı Harp" kurulmadı?..
EMEKLİ GENERALLER NE DİYOR?
İşte bu duygu ve düşüncelerin seslendirildiği "Vakit Yayın Kurulu toplantısı"nda, sürmanşete verilecek başlık da kendiliğinden oluştu...
Herkesin ittifak ettiği başlık şöyleydi:
"Böyle gitmez!"
Muhabirlerimize "demeç" veren terör uzmanları ve emekli generaller de Vakit Yayın Kurulu'nun bu görüşünü destekliyordu!.. Onlar da, "Bu, böyle gitmez" diyorlardı.
Evet, böyle gitmez!..
"Bölgede yapılan askerî yığınağa rağmen, teröristler bu kadar kolay saldırı düzenleyebiliyorsa, bunun hesabı verilmelidir!.."
Böyle gitmez, çünkü;
İzlenen "alan kontrolü" stratejisi yanlıştır, derhal vazgeçilmelidir!.. Teröristlerin karşısına, "deneyimsiz Anadolu çocukları"nı çıkarmak da, facialara davetiye göndermekten öteye gitmez... Teröristlere karşı "düzenli ordu" kullanmak da bir hatadır. PKK'ya karşı daha küçük ve özel eğitimli birlikler kullanılmalıdır!..
Gördüğünüz gibi;
Vakit Yayın Kurulu üyelerinin "duygusal" bir gözle baktığı ve "soru"larla deşelemeye çalıştığı olay konusunda, "terör uzmanları"nın ve "emekli askerler"in de "görüş" ve "teklif"lerini aktardık ki; hiç kimse, "eleştiri çok, öneri yok" demesin!..
Kaldı ki; "eleştirmek" de, olayı aydınlatmaya yönelik "soru"lar sormak da, bırakın "gazeteci" olarak; bu ülkenin "vergi veren bir vatandaşı" olarak, bir "ağabey" veya "baba" olarak bizim görevimiz...
Bu ülkede; sırf açık bırakılan "logar kapağı"ndan dolayı ölen bir çocuğun hesabı soruluyor ve bu "ihmal"in sorumluları görevden el çektiriliyorsa, "bir günde verilen 12 şehit"in hesabı da sorulmalıdır!..
Çünkü bu ülkede Anayasa'nın 10. Maddesi hâlâ yürürlüktedir ve bu maddeye göre de; "hiçbir kişi, kuruluş ve zümreye ayrıcalık tanınamaz, hiçkimse de imtiyazlı değildir!"
Kısacası;
"Bakan"ların ve "başbakan"ların hesap verdiği bir ülkede, eğer "ihmal" ve "hata"sı varsa "Genelkurmay Başkanı" da hesap vermelidir!..
Selâm, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...
 
SORDUĞUN SORULARIN CEVABI BURADA

KÖSTEBEK KUŞKUSU
"Cumartesi'yi pazara bağlayan gece yarısı, birliğimize sızma yaptılar. Çok kalabalıklardı. Ve çok yüklü gelmişlerdi. Biz tepede 50 kişiydik. Uyuma şansımız yoktu. Tepe emniyetini alıyorduk. Çok yakınımızda olduklarını biliyorduk, sesleri geliyordu. Telsiz konuşmalarını da dinliyorduk. Üstlerimizden öğrendiğime göre, içimizden, bizi bilen biri 'Buraya gelebilirsiniz, Burası savunmasız demiş... Bir anda geldiler.. Her yerden çıkıyorlardı. Özellikle üst bölgeyi çevrelediler. Biz iki gün öncesine kadar biliyorduk geleceklerini. Çok kalabalıklardı. Adamların nöbet tuttuklarını, doldur boşalt yaptıklarını, şarjörlerini değiştirdikler değiştirdiklerini her şeyi gördük. Hem termal kamera, hem nikon hem de gece görüş var. Her şeyi gördük. Bizimkiler sekiz kilometre öbür tarafa 3- 4 tane havan attı.

SAYILARI 150'DEN ÇOKTU
Gelenlerin sayısı 150'nin üstündeydi diye tahmin ediyorum. Çünkü üç bölgeyi yuvarlak içine aldılar. Hepimiz uyanıktık. Saat gece 12'yi 20 geçe başladı. Saat 4'e çeyrek kala kobra helikopterler geldi. O saate kadar hep savunmaya çalıştık. Mühimmatımız bitti. Bende üç şarjör kaldı. Şehit olan arkadaşlarımızın şarjörlerini aldım. Beş şarjör bitirdim. El bombası pimi çektim. Bir tane hücüm yeleği buldum. Onlar üstten ve arkadan saldırdılar. Biz önden bekliyorduk. Bizim inip, çıkamayacağımız yerlerden geldiler. Bunları önceden tespit etmiştik. Benim onbeş metre ilerimdeydi adamlar. Kürtçe falan konuşuyorlardı. İsimlerini falan hep duydum. Roketleri vardı. Çok sağlam gelmişlerdi. Doçka (bir tür uçaksavar) bile getirmiş adamlar. Çok ağır bir silah. Silahlar, el bombaları....Bizden 7-8 kişi şehit düştü. Biz 50 kişiydik. 20 kişi kaldık. 14'ü hastanede burada. Sağlamlar. Gerisi ya onlarla gitti. Ya da şehit oldu.

YARALILARI TAŞIDIM
Sonra kobralar bastırmaya başlayınca çocukları aldılar, gittiler. Ben bir tanesini vurdum diye sanıyorum. Çünkü el bombası pimi sesini duydum. On metre yukarımdaydı. Biz aşağıdaydık. Benim yanımda çok arkadaşım öldü. İki tanesini sırtımda taşıdım helikoptere. Onlar gidince sağdan soldan yaralıları topladık. Ben de yaralıyım ama diğer diğer çocuklara göre iyiyim. Sağlığımda bir sorun yok..."




belki amerikan desteği ile bu adamlar sınırdan sızdı o arazinin gereği gibi 300 metre yol katedebilmen için 1 kilometre yürümen gerek diyor orayı iyi tanıyan komutanlar....
hain saldırı gerçekleşmeden önce bölgeye ulaşan köprü havaya uçurulmuş. yardım gelecek tüm yollar tutulmuş birliğimize. hava desteği zifiri karanlıkta gelemiyeceği gelsede çatışmanın gerçekleştği alanda askerimizin ve hainlerin birbirlerine çok yakın olduğundan dolayı destek verilememiştir.
saldırı yapılan birlik 50 kişilik bir tim. ve geçiş noktası kontrolunü sağlayan güvenliği sağlayan tim. Malum sınır boydan boya askerle tutamazsınız. buna ne 250 bin askeriniz yeter nede teknik ekipmanınız.




Şimdi birileri çıkıp askeri sorgular olmuş. Şunu aklına sokamışlar belli ki. ırakta yuvalan pkk güçlenen teknik yönden haddinden fala güçlenen pkk var ? Peki tezkereyi arka cebine kilit vurarak koyan hukümet neden hala adam gibi ggözle görünür bir adım atamaz...

Sorun hainlerin Nasıl sınır geçtiği değil. Sorun hainlerin sınırdan ötesinde tef çalıp rahatca gezebilmeleri... Bugün sıcak takip maddesini bile ırakla yapılan anlaşmaya koyamıyan hukümetin oyunu sonradan meydana çıkıyor.....


Erdoğanın ve kabinesinin imzaladığı 1 milyar odlarlık hibeyi unutmadık Biz. Irağa neden giremiyoruz ? 8 milyar dolarlık kredi için mi ?

Erdoğan Ordu Bana bağlıdır diye bağırıp çağrınırken ? Neden emrindeki orduya girin emri veremiyor ?


Sen Neyaptın Başbakan ? Başbakanı Savunanlar söyleyin Başbakanınız ne yaptınızda Askeri eleştirmeye Çalışıyorsunuz...


Boy aynasına Bakmanızı Tavsiye ediyorum....


Bakın Bakın ki yanlışlarınızı Çarpıklıklarınızı Görün !


Başlığa Uygun Bir Kapanış Yapayım.

Evet, böyle gitmez... Gitmemeli... Çünkü!.. Bu Hukümetin koyunu karamanın Koyunu sonradan Çıkıyor Oyunu.... Basiretsiz yönetimle bu iş böyle gitmez.....
 
arkadaş benim bildiğim teskere çıkmıştır asker istediği zaman girebilir bizzat başbakan harekatı yönetecek değilya yada o bu planları sunacak değilya.bunlar askerin işi.bir diğer konu asker yetki verildiği takdirde herşeyi yaparız diyor o halde ne duruyor yetki de verildi.ikincisi artık herşeyi tartışılığı bu ülkede şayet orduda yanlış bir stratejı yürütüyor olabilir.bunun mümkünatı imkansız değildir.askerin stratejisini sorgulaması kendini sorgulamasından ne farkı var.sonuçta halk kendi evladını gönderiyor buda onun en doğal hakkı..şayet başka iyi taktikler varsa araştırılıp uygulanmasında fayda var derim ben.
 
Şimdi Tezkere Metnini Çok İYi oku


Irak'a yönelik askeri müdahale konusunda yaşanan son gelişmeler, artık geriye dönüşü imkânsız bir noktaya gelindiğini göstermektedir. Bunun sonucu Türkiye'nin güvenliğine yönelik tehdit ve riskler endişe verici boyutlar kazanmış ve ciddi biçimde ağırlaşmış bulunmaktadır. PKK/KADEK militanları faaliyetlerine hız vermiştir.
Bu mülahazalarla; gereği, kapsamı, sınırı ve zamanı Anayasa'nın 117. maddesine göre milli güvenliğin sağlanmasında ve Silahlı Kuvvetler'in yurt savunmasına hazırlanmasında Yüce Meclisimize karşı sorumlu bulunan hükümet tarafından belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülebilmesi amacıyla Kuzey Irak'ta bulunacak bu kuvvetlerin gerektiğinde belirlenecek esaslar
dairesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askeri harekât çerçevesinde yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları tarafından belirlenecek kurallara göre kullanmaları için gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından yapılmasına, Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca altı ay süreyle izin verilmesini arz ederim."



Senin dediğini başbakana vekillik eden vekilde söyledi.... Akp nin huyu budur. görev ve sorumluluklarını yerine getirmezler. Topu bir ona bir buna atıp oyalar akıl karıştırılar. Tilkilik yaptıkları seninkide aynı şekilde...
Metni okuduysan. Gerekli anayasa maddesine bakarsan.... İşte ozaman anlayacakmışsın. Kimde imiş görev sorumluluk emir komuta...





Tilkileğe gerek yok. Çamur atmak yok ! Ya yaparsın yada pısırık gibi memleket memleket ülke ülke gezersin icazet almak için.



Bu icazet gelene kadar ne yapacak hukümet ÇAMUR ATACAK ! Topu başkasının kucağına atacak



YEMEZLER ASLANIM YEMEZLER
 
okudum dostum hüküümet askere neyi nasıl yapıcağına dair teskeri çıkarmıştır.dahası şayet asker sınırı geçse hükümet niye geçtin ben sana yetki vermedim mi diyecek
 
Ordunun BAŞKOMUTANI KİMDİR sor kendine ?

Sınır ötesi harekat emrini kim verir ?


Erdoğan ne demiş ti ? Ordu benim emrimde ?


Emir nerede O kayıp biz onu araştırıyoruz !

Cevalar belli

Cumhurbaşkanı
Başbakan


Onlar kim hangi partili AKP ? erdoğan başbakanlık için amerikadan izin almaya gitti zamanında şimdi yine amerika yollarında bu sefer ırakta ingilterede varya onada uğradı !
 
Arkadaşlar Teskere Hükümete yetki veriyor Türk Silahlı Kuvvetlerine değil, şimdi hükümet yetkiyi aldı, istediği zaman Genelkurmaya sınır ötesi harekata başlayın emrini verebilir.
Ayrıca kanunlara göre savaş halinde ordunun başkumandanı cumhurbaşkanıdır. Şu anda resmi bir savaş olmadığına göre Genelkurmay başkanı orduyu yönetir.
 
Geri
Üst