eski bir aşkın can çekişen satırları....

SickDreTh

Altın Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
12,449
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
¤ۣۜ..¤ Mevzu Bahis Vatansa,Gerisi Teferruattır ¤ۣۜ
Sözde aşklar sarmışken şu bedenimi, sen sarılma ne olur. Korkarım kendimden seni de onlardan sanıp, duygusuzca sararım diye. Biliyorum aslında bir daha kokunu duyamayacağımı ve kahkahanı. Ama özlüyorum, seni ve o günlerdeki beni. Senden sonra, seni kaybettiğim yetmiyormuş gibi içimi de kaybettim. Artık boş bakışlarım ve soğuk ellerim var. Hatırlar mısın? O soğuk İstanbul gecelerinde bile soğumazdı ellerim ve asla boş bakmazdı gözlerim hayata. Senden sonra o bebeksi kokumu da kaybettim yada en azından artık kimse almıyor o kokuyu. Keşke kaybettiklerim seninle gelebilecek kadar yakınımda olsalar. O zaman belki... Ama değil ve artık olamaz. O kadar kirlendim ki yüzümü bile tanıyamazsın. Sesime kadar kirletti hayat beni. Artık “seni seviyorum” derken titremiyor o senin çok sevdiğin La minör sesim. O kadar katılaştı ki kalbim, hani seni gördüğümde kuş kanadı gibi olurdu ya, artık atmıyor bile en mutlu olduğum sanılan zamanlarda. Saçlarım beyazladı mesela, hala uzunlar ama yarısını döktüm senden uzaklaşan yolda. Ve hala tahmin bile edemeyeceğin kadar inatçıyım dünyaya. Ve senden sonra daha bir kızgınım dökülen yapraklara. Ve senden sonra... Hala burkuyor içimi biliyor musun şu yağmur denen baş belam. Belki de eski benden tek kalan duygusal miras bu, yağmurun anlamsız ve yıpratıcı etkisi. Hala var yani içimde, bir parça dahi olsa romantizm. Bakma! Artık yapmıyorsam o küçük, mum ışığı muhabbetlerini, çalmıyorsam kalbimle gitarımı, senden sonrayı yaşadığım içindir. Bıraksalar da bir dönebilsem siyah beyaz olan, o adadaki günlere. Bak nasıl okurum aşk şiirlerini ilk ağızdan. Yok ama. Yapamaya bilirim. O kadar çok düştüm ve koştum ki, nefesim yetmeye bilir. Ne yaptığın ve hatta yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum. Ama bildiğim ve emin olduğum tek bir şey var; eski seni ben bile bulamam artık. Çünkü ben ki, hep yere yakındım, bu hale geldim. Sen ki, ne yapmışsındır o yükseklikten düşünce sahteliğin tam içine. Yalan dokunuşlar yumruk etkisi yapmıştır ve kanatmıştır tenini, yardım içinmiş gibi uzanan ellerin sahteliği hele, kavurmuştur beyaz kalbini. Beraberken çoktuk, ikiydik ama tam bir iki. Tek olduk, çok bizi eritti yavaş yavaş. Ama mecburduk yalnızlığa. Ya çok geç kalsaydık, kopamasaydık, sevgimizden kaynaklanan yalnızlığa dalıp sonra da nefes almak için birbirimizden izin koparmaya çalışsaydık. Ya kirletseydik sevdamızı. Bak, o zaman hiç yaşayamamış olacaktık tam bir sevdayı... Yağmur durdu. Artık dönmeliyim yatağıma, bir de dıngırtısını çekmiyim yolcumun. İlk durakta inecek zaten... Seni özlüyorum.
 
küçük bi hikaye....

Sana ilk rastladığımda vapura yetişmeye çalışıyordun. Telaşlı adımlar atıyordun, aceleci ve kıvrak. Bir Şubat akşamıydı, hafif bir rüzgar esiyordu. Bir elin savrulan saçlarındaydı, diğer elinle kitaplarını tutuyordun. Bütün halatlarından kurtulmuştu vapur, sen iskelede dudaklarını ısırıyordun.

Bir sinema çıkışında rastladım tekrar sana. Yanında birkaç arkadaşın vardı. Merdivende sigara içiyordunuz. Biz boşaltıyorduk salonu, siz girmeye hazırlanıyordunuz.

Şiir Cafe’de karşılaştık sonra. Ben şiirimi okumuş yerime dönüyordum. Göz göze geldik seninle, gözlerinle bana gülümsüyordun. Bir tek gül vardı masadaki vazoda ve bir de mum. Gizemli şiirler okunurken gitar eşliğinde, sen gülü kokluyordun.

Çorbacıya gittik şiirler bitince. Grupta sen de vardın. Ağır ağır inerken merdivenlerden, şiirimi beğendiğini söylüyordun.

Sabaha kadar birlikteydik o gece, gözlerimi her kapayışımda sen geliyordun...

Artık düşlerimde sen vardın. Hayallerimde, şiirlerimde... Seni görüyordum baktığım her yerde. Seni anlatıyordum yazdığım hikayelerde.

Rastlantılar bitmişti, buluşmaları biz ayarlıyorduk. Yeni şiirlerle geliyordum yanına, eleştirileri birlikte yapıyorduk.

Bir ilkyaz günüydü. Karşıyaka sahilinde yürüyorduk Bir çocuk yaklaşmıştı yanımıza “Sevdiğinin baaşı için abi” diye elindeki demetten bir gül uzattı bana. “Sevdiğime”diyerek vermiştim o gülü, yüreğimde kabaran sevdalarla sana.

Deniz sakindi, gürültücü martılar yoktu. Bir vapur yalpalayarak ilerliyordu Konak’a doğru, yakamozları yırtarak. Doğru sözcükleri bulamıyorduk belki ama, gözlerin her şeyi anlatıyordu. Elinde bir tek gül duruyordu.

Önce mevsimler birbirini kovalamaya başladı. Sana adandı yaşadığım tüm zamanlar. Engelli bir koşuya benzese de hayat, yanağında açılan kırmızı bir gül oldu yıllar.

İki tomurcuğumuz oldu, iki mutluluğumuz. Birincisi arslan bir yürek taşıyordu göğsünde, diğeri nazlı bir serçe.

Sevinçlerimiz de oldu, üzüntülerimiz de. Acılarımız da oldu, mutluluğumuz da. Gün geldi uzak şehirlerden düşledim seni, uzak şehirlerde. Gün geldi yan yana iki uçurtma olduk gökyüzünde, gülümsedik dünyaya birlikte.

Şimdi uyuyorsun, yastığına bir gül koyuyorum...
:vur
 
bu bölümde günde yalnısca 1 konu açılabildii için konularını birleştirdim
 
Geri
Üst