Albayrak
Can Feda
- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
SEVGİLİ okuyucularım, basketbol milli takımımız geçen yıl İstanbul’da düzenlenen dünya şampiyonasında ikinci olmayı başarmıştı
Bu önemli başarı sonrasında bazı sporcular ve yöneticiler hemen para istemeye başladı. Öyle ya, futbolcular gibi onlar da profesyonel oyunculardı önemli olan milli forma ile elde edilen başarılar değil gelecek ikramiyenin miktarı idi.
Bu ise Tayyip’in gönlünden kopacak ve onlara ihsan edilecek rakama bağlı idi.
Her seferinde olduğu gibi, sporcular tarafından elde edilen bu Tayyip derhal ortak oldu. Propaganda yapmak amacıyla onları kabul etti, kutladı.
Basketbol yaşamını NBA de sürdürmekle olan ve her yıl kazandığı nice milyon dolarlarla paraya doymuş olması gereken kaptan Hidayet bu kabuller sırasında “Sayın başbakanına” söyle dedi:
“Bizim maddi ve manevi olarak tatmin edilmemiz gerekir.”
Tayyip’in eli elbette armut toplamıyordu.
Emrinde örtülü ödenek dâhil yüzlerce trilyon para vardı.
Bir emir verdiğinde bu paralar istediği yere giderdi. Devletin ve milletin parasıydı bu!..
* * *
Ve basketbolculara bu başarı sonrasında çok büyük paralar dağıtıldı. Ancak bu furyada kimin payına kaç para düştüğü hiçbir zaman bilinmedi.
Başta Hıncal Uluç olmak üzere Mehmet Arslan, Ünal Özüak gibi bazı spor yazarları bu konuyu sık sık gündeme taşıyıp sordular:
“Arkadaş, kaç para dağıttığınızı açıklayın, paralan kimlerin aldığını, nasıl pay edildiği açıklayın.”
Dahası, paraları veren kamu kurumlarından, basketbol federasyonundan ve alanlardan da en ufak bir açıklama yoktu.
Başka bir deyişle, hiçbirinden tık yoktu. Paylaşım özellikle gizli tutuluyor, hiçbir soruya yanıt verilmiyordu.
Aradan geçen bir yıl içerisinde kamuoyuna bu konuda en ufak bir bilgi verilmedi. Üstelik bu konunun üzerine gidenler kamuoyuna “Tetikçi, kime hizmet ettiği belli olmayan karanlık tipler” olarak tanıtılmak istendi.
* * *
Bundan birkaç hafta önce çok ilginç bir gelişme yaşandı. Tayyip tarafından iç siyasete alet edilen Somali’ye yardım kampanyası başlatılmıştı. Önüne gelen herkes bağışta bulunuyordu.
Para babalarına, iş adamlarına haber gönderiliyordu:
“Biraz para verseniz iyi edersiniz, hem de medyada İsminiz geçmiş olur!”
Korku dağları bürümüştü, önüne gelen herkes, ister istemez bir anlamda zorla bağışta bulunmak zorunda kalıyordu.
Ancak kampanyaya gönüllü katılanlar da vardı. Medyaya haberler düştü
“Basketbol milli takımımız, kampanyaya 150 milyar lira bağışta bulundu.”
Allah Allah!…
Bu da nereden çıkmıştı! Somali’ye yardım niree. Bizim basketçiler niree!
Futbolcular, halterciler, güreşçiler, atletler, voleybolcular vesaire bağışta bulunmazken, basketçiler pamuk ellerini cebe sokuyorlardı! Neden?..
Çünkü bir yıl önce muhteşem bir bağış almışlardı. Belli ki Tayyip’ten aldıkları bağışın bir miktarını şimdi geri ödemek zorunda kalıyorlardı.
Ama bu bağış halen gizliydi.
Devletin ve milletin parasının böyle kafadan kimlere ödendiğini düne kadar kamuoyu bilmiyordu.
***
İşin tılsımı dün çözüldü. Spor yazan arkadaşımız Mehmet Arslan, ele geçirdiği belgeleri açıklayıp hepimizi meraktan kurtardı Kimlerin kaç para nasiplendiğini isim isim öğrenmiş olduk.
Bu belgelere göre, Tayyip’in emri doğrultusunda geçen yıl basketbol milli takımına A dan Z‘ye tam 28 trilyon lira para ödenmişti. Vergi ve harçlar düştükten sonra geriye kalan net dağılım şöyle idi:
* 18.6 trilyon sporculara.
* 8.3 trilyon takımın teknik ve idari heyetine.
* 1 trilyonu organizasyon komitesinde görev alanlara.
Bu durumda sporcu başına 1.1 trilyon, yönetim kadrosuna ise kişi başına 550 milyar lira para ödenmiş oluyordu.
Bu furyadan bu parayı alanlar arasında;
“Organizasyon” başlığı altında gazeteciler, maçları anlatan spor yorumcuları bile vardı.
Şimdi sen basketbol milli takımı oyuncusu ol da, Tayyip’in Somali kampanyasına 150 milyar bastırma! Belki de paraları haydan gelen huya gider deyip vermişlerdir.
Belki Tayyip istedi, belki oyuncuların gönlünden koptu, ben onu bilemem!
Şu paraları gizli tutmak yerine miktarını ve kimlere verildiğini, hangi kaynaktan ödendiğini zamanında açıklasalar, iş o zaman bitecekti.
28 trilyon bu. Az para değil. Devletin ve milletin parası.
* * *
Bunların döneminde her şey gizli, Şeffaf olan hiçbir şey yok. Paralar ona buna dağıtılıyor, hesabını veren yok.
İşte Başbakan Yardımcısı Ali Babacan!.. Libya’daki İslamcı isyancılara yine devletin ve milletin parasından 300 milyon dolar verdiklerini kendisi açıklıyor ve paranın bir bölümünün oradaki ne idüğü belirsiz heriflerin emrine bavulla, çantayla gönderildiğini itiraf etmek zorunda kalıyor.
Hiç kuşkum yok, o paranın bir bölümü bu isyancı denilen heriflerin ceplerine girdi. Başlarına Türkiye’den bir “Devlet Kuşu” kondu!
Belki Mısır’da Hüsnü Mübarek’i deviren İslamcı isyancılara, belki Suriye’de Esad’ı devirmek için sokaklara dökülen yine İslamcı isyancılara da para gönderdiler. Bunu şu anda bilemiyoruz.
Bildiğimiz tek şey, her şeyin gizli olduğu.
Basketbol milli takımına verildiği dün belgelenen 28 trilyonun dağılımı dâhil!
——————
HELAL SANA HAŞİM!
HAŞİM Kılıç geçmiş yıllarda bazı İslamcı dergilerin Ankara temsilciliğini yapıyordu. Bu akıllı çocuk daha sonra Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girip orayı bitirdi.
Daha sonra Sayıştay’a girdi.
Turgut Özal dönemi idi, Anayasa Mahkemesi’nde Sayıştay kontenjanı boşalmıştı. Ona Haşim’i referans verdiler. “Tam bizdendir, mahkemeye yakışır” dediler.
Haşim böylece Anayasa Mahkemesi üyesi oldu. Hukukçu değildi ama olsun varsın, Türkiye’de her şey mümkündü!
Bu göreve seçildiğinde 40 yaşında idi. Ölmediği, ya da istifa etmediği takdirde, emekli olacağı 65 yaşına kadar tam 25 yıl o görevde kalacaktı.
Böyle bir olay Türk yargısında henüz görülmemişti.
Seçildiği zaman haberler çıkmıştı “Günah olduğu için evinde televizyon izlemiyordu.” Özal açıklama yaptı: “Ben evine adam gönderdim, televizyonu varmış!”
***
Haşim uyanık adamdı! Kendisini oraya seçen Turgut Özal‘ı mahcup etmedi. Mahkemenin önce başkanvekili sonra da başkanı olmayı başardı…
Dün bu göreve, o mahkemeye çoğu AKP tarafından getirilen üyelerin oylarıyla bir kez dana seçilmeyi başardı.
Hukukçu değil. Hukukçu olmayan bir kimsenin Anayasa Mahkemesi Başkanı olması da görülmüş duyulmuş bir şey değil.
Tayyipgillerle hep aynı çizgiyi izledi, izlemeyi sürdürüyor.
Türkiye’nin önemli hukuk olaylarında karar veriyor, koskoca mahkemeyi yönetip yönlendiriyor! Daha nice başarılara Haşim!
Kaynak
Bu önemli başarı sonrasında bazı sporcular ve yöneticiler hemen para istemeye başladı. Öyle ya, futbolcular gibi onlar da profesyonel oyunculardı önemli olan milli forma ile elde edilen başarılar değil gelecek ikramiyenin miktarı idi.
Bu ise Tayyip’in gönlünden kopacak ve onlara ihsan edilecek rakama bağlı idi.
Her seferinde olduğu gibi, sporcular tarafından elde edilen bu Tayyip derhal ortak oldu. Propaganda yapmak amacıyla onları kabul etti, kutladı.
Basketbol yaşamını NBA de sürdürmekle olan ve her yıl kazandığı nice milyon dolarlarla paraya doymuş olması gereken kaptan Hidayet bu kabuller sırasında “Sayın başbakanına” söyle dedi:
“Bizim maddi ve manevi olarak tatmin edilmemiz gerekir.”
Tayyip’in eli elbette armut toplamıyordu.
Emrinde örtülü ödenek dâhil yüzlerce trilyon para vardı.
Bir emir verdiğinde bu paralar istediği yere giderdi. Devletin ve milletin parasıydı bu!..
* * *
Ve basketbolculara bu başarı sonrasında çok büyük paralar dağıtıldı. Ancak bu furyada kimin payına kaç para düştüğü hiçbir zaman bilinmedi.
Başta Hıncal Uluç olmak üzere Mehmet Arslan, Ünal Özüak gibi bazı spor yazarları bu konuyu sık sık gündeme taşıyıp sordular:
“Arkadaş, kaç para dağıttığınızı açıklayın, paralan kimlerin aldığını, nasıl pay edildiği açıklayın.”
Dahası, paraları veren kamu kurumlarından, basketbol federasyonundan ve alanlardan da en ufak bir açıklama yoktu.
Başka bir deyişle, hiçbirinden tık yoktu. Paylaşım özellikle gizli tutuluyor, hiçbir soruya yanıt verilmiyordu.
Aradan geçen bir yıl içerisinde kamuoyuna bu konuda en ufak bir bilgi verilmedi. Üstelik bu konunun üzerine gidenler kamuoyuna “Tetikçi, kime hizmet ettiği belli olmayan karanlık tipler” olarak tanıtılmak istendi.
* * *
Bundan birkaç hafta önce çok ilginç bir gelişme yaşandı. Tayyip tarafından iç siyasete alet edilen Somali’ye yardım kampanyası başlatılmıştı. Önüne gelen herkes bağışta bulunuyordu.
Para babalarına, iş adamlarına haber gönderiliyordu:
“Biraz para verseniz iyi edersiniz, hem de medyada İsminiz geçmiş olur!”
Korku dağları bürümüştü, önüne gelen herkes, ister istemez bir anlamda zorla bağışta bulunmak zorunda kalıyordu.
Ancak kampanyaya gönüllü katılanlar da vardı. Medyaya haberler düştü
“Basketbol milli takımımız, kampanyaya 150 milyar lira bağışta bulundu.”
Allah Allah!…
Bu da nereden çıkmıştı! Somali’ye yardım niree. Bizim basketçiler niree!
Futbolcular, halterciler, güreşçiler, atletler, voleybolcular vesaire bağışta bulunmazken, basketçiler pamuk ellerini cebe sokuyorlardı! Neden?..
Çünkü bir yıl önce muhteşem bir bağış almışlardı. Belli ki Tayyip’ten aldıkları bağışın bir miktarını şimdi geri ödemek zorunda kalıyorlardı.
Ama bu bağış halen gizliydi.
Devletin ve milletin parasının böyle kafadan kimlere ödendiğini düne kadar kamuoyu bilmiyordu.
***
İşin tılsımı dün çözüldü. Spor yazan arkadaşımız Mehmet Arslan, ele geçirdiği belgeleri açıklayıp hepimizi meraktan kurtardı Kimlerin kaç para nasiplendiğini isim isim öğrenmiş olduk.
Bu belgelere göre, Tayyip’in emri doğrultusunda geçen yıl basketbol milli takımına A dan Z‘ye tam 28 trilyon lira para ödenmişti. Vergi ve harçlar düştükten sonra geriye kalan net dağılım şöyle idi:
* 18.6 trilyon sporculara.
* 8.3 trilyon takımın teknik ve idari heyetine.
* 1 trilyonu organizasyon komitesinde görev alanlara.
Bu durumda sporcu başına 1.1 trilyon, yönetim kadrosuna ise kişi başına 550 milyar lira para ödenmiş oluyordu.
Bu furyadan bu parayı alanlar arasında;
“Organizasyon” başlığı altında gazeteciler, maçları anlatan spor yorumcuları bile vardı.
Şimdi sen basketbol milli takımı oyuncusu ol da, Tayyip’in Somali kampanyasına 150 milyar bastırma! Belki de paraları haydan gelen huya gider deyip vermişlerdir.
Belki Tayyip istedi, belki oyuncuların gönlünden koptu, ben onu bilemem!
Şu paraları gizli tutmak yerine miktarını ve kimlere verildiğini, hangi kaynaktan ödendiğini zamanında açıklasalar, iş o zaman bitecekti.
28 trilyon bu. Az para değil. Devletin ve milletin parası.
* * *
Bunların döneminde her şey gizli, Şeffaf olan hiçbir şey yok. Paralar ona buna dağıtılıyor, hesabını veren yok.
İşte Başbakan Yardımcısı Ali Babacan!.. Libya’daki İslamcı isyancılara yine devletin ve milletin parasından 300 milyon dolar verdiklerini kendisi açıklıyor ve paranın bir bölümünün oradaki ne idüğü belirsiz heriflerin emrine bavulla, çantayla gönderildiğini itiraf etmek zorunda kalıyor.
Hiç kuşkum yok, o paranın bir bölümü bu isyancı denilen heriflerin ceplerine girdi. Başlarına Türkiye’den bir “Devlet Kuşu” kondu!
Belki Mısır’da Hüsnü Mübarek’i deviren İslamcı isyancılara, belki Suriye’de Esad’ı devirmek için sokaklara dökülen yine İslamcı isyancılara da para gönderdiler. Bunu şu anda bilemiyoruz.
Bildiğimiz tek şey, her şeyin gizli olduğu.
Basketbol milli takımına verildiği dün belgelenen 28 trilyonun dağılımı dâhil!
——————
HELAL SANA HAŞİM!
HAŞİM Kılıç geçmiş yıllarda bazı İslamcı dergilerin Ankara temsilciliğini yapıyordu. Bu akıllı çocuk daha sonra Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girip orayı bitirdi.
Daha sonra Sayıştay’a girdi.
Turgut Özal dönemi idi, Anayasa Mahkemesi’nde Sayıştay kontenjanı boşalmıştı. Ona Haşim’i referans verdiler. “Tam bizdendir, mahkemeye yakışır” dediler.
Haşim böylece Anayasa Mahkemesi üyesi oldu. Hukukçu değildi ama olsun varsın, Türkiye’de her şey mümkündü!
Bu göreve seçildiğinde 40 yaşında idi. Ölmediği, ya da istifa etmediği takdirde, emekli olacağı 65 yaşına kadar tam 25 yıl o görevde kalacaktı.
Böyle bir olay Türk yargısında henüz görülmemişti.
Seçildiği zaman haberler çıkmıştı “Günah olduğu için evinde televizyon izlemiyordu.” Özal açıklama yaptı: “Ben evine adam gönderdim, televizyonu varmış!”
***
Haşim uyanık adamdı! Kendisini oraya seçen Turgut Özal‘ı mahcup etmedi. Mahkemenin önce başkanvekili sonra da başkanı olmayı başardı…
Dün bu göreve, o mahkemeye çoğu AKP tarafından getirilen üyelerin oylarıyla bir kez dana seçilmeyi başardı.
Hukukçu değil. Hukukçu olmayan bir kimsenin Anayasa Mahkemesi Başkanı olması da görülmüş duyulmuş bir şey değil.
Tayyipgillerle hep aynı çizgiyi izledi, izlemeyi sürdürüyor.
Türkiye’nin önemli hukuk olaylarında karar veriyor, koskoca mahkemeyi yönetip yönlendiriyor! Daha nice başarılara Haşim!
Kaynak