Birader açacağım konuyu sana soracak değilim..İktisat öğrencisiyim onuda belirteyim..!!Yani biliyorum birşeyler..Kaldıkı konular uzman kişilerden alıntı..!!
AKP’nin Ekonomi Performansının Önceki Dönem ile Karşılaştırılması AKP ve ekonomide yarattığı 50 mucize !
1-En yüksek iç borç:
2006 yılı itibari ile iç borç 251 katrilyon (180 milyar Dolar). AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Hazine'nin iç borç stoku 150 katrilyon liraydı.
2006 Aralık sonu itibariyle Hazine iç borç stoku 251 katrilyon liraya ulaşmıştır. AKP son 4 yılda Hazine'nin iç borç stokunu 101 katrilyon lira artırmıştır.
Dolar cinsinden iç borç stokuna bakıldığında; 2002 yılı sonunda 92 milyar Dolar olan iç borç 2006 yılı sonunda 180 milyar Dolara yükselmiştir. AKP, iç borcu Dolar cinsinden 88 milyar Dolar artırmıştır.
2-En yüksek dış borç:
2006 yılı itibari ile dış borç 302 milyar Dolar. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye'nin toplam dış borcu 171 milyar Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle toplam dış borç 302 milyar Dolardır. AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde ülkenin toplam dış borcu % 77 oranında 131 milyar Dolar artmıştır. 2006 yılı sonu itibariyle devletin dış borcu 84 milyar Dolar, özel sektörün dış borcu 114 milyar Dolar, sıcak para 80 milyar Dolar, yabancıların mevduatı 24 milyar Dolar olmak üzere toplam 302 milyar Doları aşmıştır.
3-En yüksek toplam borç:
2006 yılı itibari ile toplam borç 481 milyar Dolardır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam dış borcu ile Hazine'nin toplam iç borcu toplamı olan toplam borç 263 milyar Dolardı.
2006 yılı sonunda ise Hazinenin toplam iç borcu ile ülkenin toplam dış borcunun toplamı olan toplam borç 481 milyar Dolar olmuştur.
4-En yüksek özel sektör dış borcu:
2006 yılı itibari ile özel sektör iç borcu 114 milyar Dolardır. 2002 yılı sonunda özel sektörün dış borcu 44 milyar Dolardı. 2006'da özel sektörün dış borcu 114 milyar Dolar olmuştur.
5-En yüksek reel sektör dış borcu:
2006 yılı itibari ile reel sektör dış borcu 73 milyar Dolardır. AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonunda reel sektörün (Bankalar dışındaki üretim sektörünün) dış borcu 33 milyar Dolardı.
2006 yılı sonuna doğru reel sektörün dış borcu 73 milyar Dolar olmuştur.
6-En yüksek kişi başına borç:
2006 yılı itibari ile kişi başı borç 6.600 Dolardır. AKP iktidara geldiği 2002 yılında kişi başına düşen borç 3.845 Dolardı. 2006 yılında ise kişi başına borç 6.600 Dolar olmuştur.
7-En yüksek hane halkı borç tutarı:
2006 yılı itibari ile hane halkı borç tutarı 55,9 katrilyondur. 2002 yılı sonunda hane halkının toplam borç tutarı 3,4 katrilyondu. 2006 yılında hane halkının bankalara olan borcu toplam 55,9 katrilyon TL'ye çıkmıştır. Yani millet geleceğini yemeğe başlamıştır.
8-En yüksek hane halkı borcu/hane halkı kullanılabilir gelir oranı:
2006 yılı itibari ile en yüksek hane halkının bankalara olan borcu/hane halkı kullanılılabilir gelir oranı %24,6 Hane halkının bankalara olan borcunun kullanılabilir gelirlerine oranı 2002 yılı sonunda % 4,3'idi.
2006 yılında oran % 24,6 ya yükselmiştir. Bu oran hane halkının kullanılabilir gelirlerinin 4'de 1'ine yakın kısmını kadar bankalara borçlandığını göstermektedir. Hane halkı bankalara borçlanırken bankalarda yurt dışına borçlanmaktadı r. Dolayısıyla milletin bankalara olan borcu aslında milletin dışarıya olan borcuna dönüşmüştür. Çünkü bankalar dışarıdan borç olarak aldığı parayı millete kredi kartı ve tüketici kredisi olarak borç vermektedirler.
9-En yüksek iç borçlanma tutarı:
425 milyar Dolar AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde toplam 425 milyar Dolarlık iç borçlanma yapılmıştır. Her yıl ortalama 106 milyar Dolarlık iç borçlanma gerçekleştirilmiş olup bu tutar bu güne kadar görülen en yüksek meblağdır. AKP borç ana para ödemelerinin tamamını yeni borçlanma ile ödediği için 4 yılda toplam 425 milyar Dolar borçlanma yapmış ve 1 inci En'de görüldüğü gibi iç borç toplamını 88 milyar Dolar artırmıştır.
10-En yüksek faiz ödemeleri toplamı:
148 milyar Dolar AKP iktidarı 2003-2006 yılları arasındaki 4 yıllık dönemde 126 milyar Dolar iç borç, 22 milyar Dolar dış borç faiz ödemesi olmak üzere 4 yılda 148 milyar Dolar faiz ödemesi yapmıştır. Ayda 3,1 milyar Dolar faiz ödeyen AKP, günde ortalama 103 milyon Dolar faiz ödemiştir.
11-En yüksek Dolar bazında Hazine borçlanma faizi:
Dolar bazında hazine borçlanma faizi % 27,6. AKP döneminde Hazine Dolar cinsinde 2003 yılında % 46,3, 2004 yılında % 30,8, 2005 yılında % 23,1 ve 2006 yılında % 10,2 olmak üzere son 4 yılda ortalama % 27,6 oranında borçlanmıştır.
1999-2002 yılları arasında Dolar cinsi Hazine borçlanma maliyeti % 13,9 idi.
AKP Dolar cinsinde en yüksek faizle borçlanan Cumhuriyet Hükümetidir. Bu da yabancı yatırımcılara en fazla kaynak aktardığı anlamına gelmektedir.
12-En yüksek ithalat:
2006 yılı itibari ile ithalat 137 milyar Dolardır. 2002 yılı sonunda ithalat 52,5 milyar Dolardı.
2006 yılı sonunda ithalat 137 milyar Dolar olmuştur. Söz konusu tutar Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamıdır. AKP en yüksek ihracat yaptım derken en yüksek ithalatı gizlemektedir.
13-En yüksek ithalata bağımlı ihracat:
2006 yılı itibari ile ihracatın ithalata bağlılık oranı % 68 dir. 2002 yılında % 62 dir.
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde düşük döviz kuru nedeniyle ihracatın ithalata bağımlılığı daha da artarak % 68'e yükselmiştir. Bunun manası 100 birimlik ihracat için 68 birimlik ithalat yapılması zorunlu olmuştur. Bu da ihracat artışının ithalat artışını zorunlu kıldığını ve artan ihracatın ülkeye döviz kazandırmak bir yana döviz kaybettirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
14-En yüksek dış ticaret açığı:
2006 yılı itibari ile dış ticaret açığı 52 milyar Dolardır. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda dış ticaret açığı yani ithalat ihracat farkı 15,6 milyar Dolardı.Daha önceki yıl ticaret fazlası vermişti.
2006 yılı sonu itibariyle dış ticaret açığı 52 milyar Dolardır. AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde Türkiye ekonomisi toplam 152 milyar Dolar dış ticaret açığı vermiştir.
1950-2002 yılları arasındaki 52 yılda oluşan toplam dış açığı ise 194 milyar Dolardır.
15-En yüksek cari açık:
2006 yılı itibari ile cari açık 35 milyar Dolardır. 2002 yılı sonunda cari açık yani ülkeye mal ve hizmet karşılığı giren ve çıkan döviz farkı 1,5 milyardı.
2006 yılı sonunda cari açık 35 milyar Doları aşmıştır.
2002 yılı itibari ile AKP iktidara geldiğinde GSMH'nin binde 9'u oranında olan cari açık 2006 yılı sonunda GSMH'nin % 9'una ulaşmıştır. 2003-2006 yılları arasında toplam 77 milyar Dolar cari açık oluşmuştur.
Halbuki 1950-2002 yılları arasındaki 52 yılda toplam 45 milyar Dolar cari açık meydana gelmiştir.
16-En fazla sıcak para:
2006 yılı itibari ile sıcak para 80 milyar Dolardır. AKP iktidara geldiği 2002 de Türkiye'deki sıcak para miktarı 24 milyar Dolardı.
2006 yılına gelindiğinde ülkedeki sıcak para miktarı 80 milyar Dolara yaklaşmıştır. Sıcak para miktarındaki 56 milyar Dolar tutarındaki artış; ülkeye 56 milyar Dolarlık sermaye girişi olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim 2003-2006 yılları arasında ülkeye giriş yapan toplam sıcak para 32 milyar Dolardır. 32 milyar Dolar olarak ülkeye giriş yapan sıcak para doların değer kaybetmesi ve borsa endeksinin yükselmesi sayesinde 80 milyar Dolarlık bir varlık haline gelmiştir. Yabancı yatırımcılar borsaya 13 milyar Dolar sıcak para girişi yapmış daha sonra düşen döviz kuru ve yükselen borsa endeksi nedeniyle 32,5 milyar Dolarlık bir varlığa sahip olmuşlardır.
17-En yüksek rezerv:
2006 yılı itibari ile rezerv 88 milyar Dolardır. AKP iktidara geldiği 2002 de rezerv olarak tutulan döviz miktarı 38 milyar Dolardı. Bunun 28 milyar Doları Merkez Bankası rezervleri, 10 milyar Doları da çeşitli bankaların muhabir bankalarda yani yurtdışında ve kasalarında tuttukları rezervdi.
2002 yılı sonunda atıl olarak bekletilen rezervler GSMH'nin % 21'i oranındaydı. 2006 yılına gelindiğinde ise Merkez Bankası rezervleri 61 milyar Dolara, çeşitli bankaların muhabir bankalarda yani yurtdışında ve kasalarında tuttukları rezervler ise 27 milyar Dolara yükseldiği için toplam rezervler 88 milyar Dolar olmuştur. Yurt dışından yüksek reel faiz ile borçlanılarak elde edilen ve çok düşük faizle çeşitli ülkelerin Hazine bonolarına bağlanan yani ülke kaynaklarında atıl bekletilen rezervlerin GSMH'ye oranı 23'e yükselmiştir.
18-En yüksek dışarıya kaynak transferi:
2006 yılı itibari ile dışarıya kaynak transferi 35 milyar Dolardır. 2003-2006 yılları arasında cari açığı finanse etmek için yurda giren sıcak para ve dış borçlanma için 35 milyar Dolar faiz ödenmiştir.
19-En yüksek kredi kartı borçları:
2006 yılı itibari ile kredi kartı borçları 20 katrilyondur. 2002 yılı sonunda kredi kartı borçları 4 katrilyon TL idi. 2006 yılında ise kredi kartı borçları 20 katrilyon liraya ulaşmıştır.
20-En yüksek tüketici kredileri:
2006 yılı itibari ile tüketici kredileri toplamı 44 katrilyondur. AKP iktidara geldiği 2002 yılında tüketici kredileri toplamı 2 katrilyon lira civarında olup toplam kredi hacminin sadece % 6,3'ünü oluşturmaktaydı .
2006 yılında tüketici kredileri 44 katrilyon liraya yükselip toplam kredi hacminin % 26,8'ini oluşturmaktadı r.
21-En yüksek bankacılıkta yabancı payı:
2006 yılı itibari ile bankacılıkta yabancı payı % 37 dir. 2002 yılında bu oran %10 larda idi.
AKP döneminde yabancı bankalar Türk bankalarının % 37'sini ele geçirmişlerdir. Yabancı bankalar Türkiye'de şube açmak yerine daha çok var olan bankaları satın almışlardır. Özelleştirme ve TMSF satışları ile mali sektör yabancıların kontrolüne geçmiştir. Bankaların yabancıların eline geçmesi demek Türkiye ekonomisinin yabancıların kontrolüne girmesi demektir.
22-En yüksek İMKB'de yabancı payı:
2006 yılı itibari ile borsadaki yabancı payı % 70 AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda yabancıların İMKB'de işlem gören hisse senedi ve Devlet borçlanma senetlerine bağlanmış portföy yatırımları 6.362 milyon Dolardı. Yani İMKB'de yabancı payı, 3.450 milyon Doları Hisse senedi, 3.579 milyon Doları da Devlet Borçlanma senedi olmak üzere toplam 6.362 milyon Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle yabancıların borsadaki yatırımları; 34.892 milyon Doları hisse senedi, 26.019 milyon Doları Devlet iç borçlanma senedi olmak üzere toplam 60.915 milyon Dolara ulaşmıştır. Yabancı yatırımcıların borsadaki payı % 70'e yükselmiştir. Yabancılar borsada hisse senedi satın alarak başta bankacılık olmak üzere bir çok şirketin kontrolünü ele geçirmişlerdir.
23-En yüksek tarımsal üretimden kopuş:
2006 yılı itibari ile tarımsal üretimden kopuş 1.280.000 kişidir. AKP döneminde tarım sektöründe istihdam edilen nüfus 1.280.000 kişi azalarak 6.809.000 kişiye düşmüştür. Aynı dönemde sanayi sektörü ise sadece 757.000 kişiye iş sağladığı için 523.000 bin kişi işsiz kalmıştır.
24-En yüksek tarımsal ürün ithalatı:
2006 yılı itibari ile tarımsal ürün ithalatı 24,4 milyar dolardır. 2003-2006 yılları arasında 24,4 milyar Dolarlık tarımsal ürün ithal edilmiştir. 2002 yılında ithalatın % 7'sini oluşturan tarımsal ürün ithalatı 2006 yılında toplam ithalatın % 10'unu aşmıştır.
25-En yüksek işsiz sayısı:
2006 yılı itibari ile işsiz sayısı 4.321.000 kişidir. 2002 yılı sonunda işsiz sayısı 3.484 bin kişi idi.
2006 yılı sonunda resmi işsiz sayısı 2.344 bin, iş bulma umudunu kaybettiği işin iş aramaktan vazgeçenlerin sayısı 1.977 bin kişiye yükselmiştir. Böylece resmi rakamlardaki işsiz sayısı 4.321 bin kişiye ulaşmıştır.
26-En yüksek TL cinsinden rantiye geliri:
AKP döneminde parasını Bonoya yatıranlar yıllık % 26, borsaya yatıranlar % 25,4 oranında reel gelir elde etmişlerdir. Dolar Kurunun sürekli düşmesi nedeniyle yurtdışından dolar cinsinden ülkeye gelip TL'ye çevrilerek borsa ve bonoya yatırım yapan yerli ve yabancı rantiyeciler; hem borsa ve bonodan hem de doların değer kaybetmesinden kazanmışlardır.
27-En yüksek Dolar cinsinden rantiye geliri:
100 Doları 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL'den TL'ye çevirip 165 milyon TL'ye sahip olan rantiyeci bunu Hazineye borç vererek değerlendirdiğ inde 2006 yılı sonu itibariyle; 409 milyon TL'ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibariyle 1.430.000 TL'den Dolara çevirdiğinde 286 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 286 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da dolar bazında yıllık % 46,5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
100 Doları 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL'den TL'ye çevirip 165 milyon TL'ye sahip olan rantiyeci bu parasını borsaya yatırdığında 2006 yılı sonu itibariyle; 643 milyon TL'ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibariyle 1.430.000 TL'den Dolara çevirdiğinde 442 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 442 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da yıllık % 85,5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
28-En yüksek yabancıya kaynak aktarımı:
2003-2006 yılları arasında uygulanan yüksek reel faiz-düşük döviz kuru nedeniyle Türkiye ekonomisi 187 milyar dolar kaynak transfer etmiştir. Son 4 yılda ihracatı aşan ithalat nedeniyle dış aleme 152 milyar Dolar, dış borç faiz ödemesi ve kar transferi olarak 35 milyar Dolar dış aleme kaynak transfer edilmiştir.
29-En yüksek faiz/enflasyon oranı(Enflasyona göre en yüksek faiz):
Faiz hesaplamaları nda asıl önemli olan enflasyon faiz farkıdır. AKP döneminde enflasyon hızla aşağı doğru çekildiği halde faizler aynı hızla düşmediği için enflasyon faiz farkı en düşük düzeye inmiştir. AKP iktidarında enflasyon/faiz farkı % 43'e inmiştir. 1997 de bu oran % 89'idi. Yani AKP döneminde enflasyon ancak faiz oranlarının % 43'ü oranında olduğu için reel faiz yüksek kalmıştır. Halbuki 1997 de enflasyon faizin % 89'u oranında olduğu için reel faiz doğal olarak düşmüş hatta bazı aylarda negatif olmuştur.
30-En yüksek bankacılık gelirleri:
2003-2006 yılları arasında bankacılık sektörü 197 katrilyon (yani 138 milyar Dolar) faiz, komisyon ve aracılık geliri elde etmiştir. Aynı dönemde GSMH ise 198 milyar Dolar artmıştır. Yani artan GSMH'nin yaklaşık olarak % 70'i bankacılık sektörünün faiz, komisyon ve aracılık gelirlerinden oluşmaktadır. Bu da artan Milli Gelirin % 70'inin bir avuç rantiyeciye gitmesine karşılık, artan Milli Gelirin sadece % 30'u 73 milyon halka ait olduğu için; Milli Gelir artarken halk fakirleşmiştir.
31-En yüksek vergi yükü:
2002 de AKP iktidara geldiğinde sosyal güvenlik kesintileri dahil toplam vergi yükü GSMH'nin % 31,3'ü idi.
AKP döneminde vergi yükü GSMH'nin % 33,3'e yükselerek Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına ulaşmıştır.
32-En yüksek dolaylı vergi oranı:
2006 yılı itibari ile dolaylı vergi oranı % 72 dir. Zengin ve fakirden eşit tutarda alındığı için adaletsiz olan dolaylı vergiler AKP döneminde temel vergi kaynağı haline gelmiştir.
2002 de AKP iktidarından önce vergi gelirlerinin % 66,3 ünü dolaylı vergiler oluştururdu. AKP iktidarında toplam vergi gelirlerinin % 72'si dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
33-En yüksek kapanan şirket sayısı:
2006 yılı itibari ile kapanan şirket sayısı 8.996’dır. 2002 yılında ise 3.495 kapanan şirket sayısı 3.495 adet idi.
2006 yılında kapanan şirket sayısı 8.996'ya yükselmiştir. Kapanan şirket sayısındaki artış % 157'dir.
34-En yüksek protestolu senet sayısı:
2006 yılı itibari ile protestolu senet sayısı 1.177.910'a çıkmıştır. Ekonomik istikrarın en önemli göstergesi olan protestolu senet sayısı 2002 yılı sonunda 499.000 idi. Protestolu senet sayısındaki artış oranı % 136'dır.
35-En yüksek karşılıksız çek sayısı:
2006 yılı itibari ile Karşılıksız çek sayısı 1.144.740'a yükselmiştir. AKP iktidara geldiği 2002 de karşılıksız çek sayısı 743.000 idi. Karşılıksız çek sayısındaki artış oranı % 54'dür.
36-En uzun IMF denetim ve yönetimindeki dönem:
10 yıl Türkiye'nin 1946 da başlayan 60 yıllık sürede IMF gözetim ve denetimi altındaki en uzun dönemi 1998-2008 yılları arasındaki 10 yıllık dönemdir. 1980-88 yılları arasındaki en uzun IMF gözetim ve denetimindeki süre, AKP iktidarında 10 yıla çıkartılmıştır. ANAP iktidarından sonra tüm iktidar süresini IMF gözetim ve denetiminde geçiren tek parti iktidarı AKP iktidarı olmuştur. AKP Hükümeti kendinden önceki hükümetin IMF ile yaptığı Stand-by anlaşmasını aynen uygulamış ve bu anlaşmanın süresi bitiğinde Mayıs 2005'de IMF ile yeni bir Stand-by anlaşması yaparak 2008 yılına kadar ekonominin yönetim ve denetimini IMF'ye devretmiştir.
37-En yüksek kısa vadeli dış borçlanma:
2006 yılı itibari ile kısa vadeli dış borçlanma 44 milyar Dolardır. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam kısa vadeli dış borç stoku 16 milyar Dolar olup, toplam dış borç stokunun % 14,5'i oranındaydı.
2003-2006 yılları arasında dış borçlanmada ağırlığın kısa vadeli borçlanmaya verilmesi sonucu 2006 yılında kısa vadeli dış borç stoku 44 milyar Dolara yükselip toplam dış borç stokunun % 22,7'sine ulaşmıştır.
38-En yüksek özel sektör pozisyon açığı:
2006 yılında özel sektörün dış borç stoku 65 milyar Dolara pozisyon açığı da 45 milyar Dolara ulaşmıştır. Yani özel sektörün elindeki dövizler ile döviz cinsi borçları arasındaki fark 45 milyar Dolara yaklaşmıştır.
2002 yılında özel sektör 37 milyar Dolar dış borç ve 26 milyar Dolar dış pozisyon açığına sahip idi.
39-En yüksek yabancı mevduat:
Uygulanan yüksek reel faiz ve düşük döviz kuru nedeniyle, Türkiye uluslar arası sermaye için en cazip ülkelerden biri haline gelmiştir. 2006 yılında yabancıların Türkiye'deki bankalarda bulunan mevduatı 24 milyar Doları aşmıştır.
40-En fazla açlık sınırı altındaki kişi sayısı:
2006 yılı itibari ile resmi rakamlara göre 1.870 bin kişi açlık sınırının altındadır. Yani aylık 143 milyon liralık gelire sahip değildir.
41-En yüksek yoksulluk sınırı altındaki kişi sayısı:
2006 yılı itibari ile 58.724.000 kişi yani nüfusun % 82'si aylık 363 milyon liralık gelirin altında olduğu için yoksulluk sınırı altındadır.
42-En düşük yatırım kredileri/toplam kredi oranı:
Yatırım kredilerinin toplam krediler içersindeki oranı % 5,6 dır. 2002 yılı sonunda yatırım kredileri toplam kredi hacminin % 7,7'sini oluşturuyordu.
AKP iktidarı döneminde bankacılık sektörünün ağırlıklı olarak tüketimi finanse edici kredi kartı ve tüketici kredilerine yönelmeleri sonucu 2006 yılında % 5,6'ya düşmüştür.
43-En düşük kamu personeline bütçeden ayrılan pay:
Kamu personeline bütçeden ayrılan pay AKP dönemine % 21'e düşmüştür. 2002 de oran % 21,1'idi.
44-En düşük ihracat/ithalat oranı:
2006 yılı itibari ile ihracatın ithalatı karşılama oranı % 61’dir. 2002 yılı sonunda ihracatın ithalatı karşılama oranı % 70 idi. Yani yapılan ithalatın % 70'i ihracat gelirleri ile karşılanmaktaydı .
2006 yılına geldiğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı % 61'e düşmüştür.
45-En düşük kamu yatırım/GSMH oranı:
2006 yılı itibari ile kamu yatırımlarının GSMH içindeki payı % 1,4'e inmiştir.
46-En düşük tarımsal desteklemeler/ GSMH:
Tarımsal desteklemelerin GSMH içindeki payı binde 7 gibi çok düşük bir düzeye inmiştir.
47-En düşük yatırım/bütçe giderleri:
Kamu yatırımlarına bütçeden ayrılan pay % 5'e inmiştir. Bu oran 1999-2002 yılları arasında % 6 nın üzerinde idi.
48-En düşük tasarruf düzeyi:
AKP döneminde vatandaşların satınalma düzeyi ve gelirleri sürekli gerilediği için; tasarrufların GSMH'ye oranı % 16,6'ya düşmüştür. Bu oran en düşük tasarruf oranıdır. Tasarruf oranının düşmesi, yatırımlara yönelecek kaynakların azalttığı gibi yurtdışına bağımlılığı da artırmıştır.
1999-2002 yılları arasında tasarrufların GSMH'ye oranı yani GSMH'nin tasarruf edilen kısmı % 19,2 idi.
49-En düşük reel döviz kuru:
AKP'nin iktidara geldiği Kasım 2002 tarihinde Dolar kuru 1.650.000 TL idi.
2003-2006 yılları arasında toplam enflasyon % 53 oranında olduğu için, Dolar kuru enflasyon kadar artsaydı bile 2006 yılı sonunda Dolar kurunun en az 2.524.500 TL olması gerekirdi. Halbuki yüksek reel faiz-düşük döviz kurunun teşvik ettiği sıcak para girişi nedeniyle ülkede yapay bir döviz bolluğu oluşmuş ve Dolar kuru 2006 yılı sonu itibariyle 1.420.000 TL olarak gerçekleşmiştir. Merkez Bankası hesaplamaları na göre TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru Kasım 2002'de 123,7 iken 2006 yılı sonu itibariyle 160,2 ye yükselmiştir. Yani döviz kuru % 60,2 oranında değer kaybetmiş ve olması gereken değerin % 60,2 oranında altına düşmüştür.
Bu oran 1980 sonrası en düşük reel döviz kuru oranıdır. Reel döviz kurunun bu denli düşük tutulması, ithalatın patlamasına ve dış ticaret açığı ile cari açığın kontrol edilemez düzeylere yükselmesine yol açmıştır.
50-En düşük reel ücretler:
AKP döneminde yaşanan ekonomik büyümeye rağmen ücretler enflasyon kadar artırılmadığı için reel ücretler sürekli gerilemiştir. 2003 ve 2006 yılları arasında kişi başına üretimin % 35 oranında artmasına karşılık, ücretlilerin reel gelirleri % 23 oranında gerilemiştir. Enflasyondaki düşüş ve ekonomik büyüme, çalışanların gelirlerini artırmak yerine geriletmiştir.
Kaynak: MHP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI AR-GE BİRİMİ