Novace
New member
Geçmişin buğusunu şeffaf bir hayal perdesi gibi sarıp sarmalayan büyülü diyar Aizanoi, Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesinde konuklarına taşların sırrını fısıldıyor.
Ege Bölgesi'ni İç Anadolu çanağından ayıran dağ kütleleri arasında, İç Batı Anadolu eşiğinde yer alan Kütahya, turistik bir cazibe taşımaz çoklarınca. Oysa öyle değil! Frig Vadisi, Germiyan Evleri, Arkeoloji Müzesi, çini atölyeleri, Gölcük Yaylası, Domaniç Ormanları, şifalı kaplıcaları ve belki de en önemlisi Anadolu'nun ikinci Efes'i olarak nitelendirilen Aizanoi Antik Kent'ine ev sahipliği yapan Kütahya, sıradışı bir seyahat için ideal adres…
KÜTAHYA'DA BİR ROMALI
Kütahya'ya 57 kilometre uzaklıktaki Çavdarhisar, kağıt üzerinde ilçe olarak görünse de tipik bir Ege kasabası görünümünde daha çok. Ana yoldan ayrılıp Aizanoi'ye ulaşmak için iki yanı ağaçlıklı, çiçeklerle bezeli keyifli bir yoldan yürümek gerekiyor. Çavdarhisar'ın orta yerine konumlanan Aizanoi, “Ayzonayi” şeklinde olduğu gibi “Ayzanoy” veya “Ayzene” şeklinde de telaffuz ediliyor. Antik kentin kalıntıları; yeşilliklerin, tarlaların ve bahçelerin arasına özenle serpiştirilmiş sanki. En parlak dönemini 2. ve 3. yüzyılda yaşayan Aizanoi'nin, Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmak dışında, Anadolu'nun en iyi korunmuş Zeus Tapınağı'nı barındırmak gibi bir tarihi değeri var. Ayrıca büyük bir tiyatro ile buna bitişik bir stadion, biri mozaikli olmak üzere iki hamam, ikisi hala kullanılabilir durumda olan beş köprü, antik bir baraj, sütunlu caddeler ve mezar alanları kentin tarihi kalıntılarından bazıları. Şehrin adının, Frigyalılar'ın ataları olarak antik kaynaklarda adı geçen Azan adlı mitolojik bir kahramandan geldiği sanılıyor. Su perisi Erato ile efsanevi kral Arkas'ın birleşmesinden ortaya çıktığı anlatılan Azan, Kocaçay Irmağı'nın yukarı kesimindeki mağara civarında yaşarmış. Antik Aizanoi 'nin yüksek platosu üzerinde bulunan Zeus Tapınağı'nın çevresinde yapılan kazılarda ise, İ.Ö 3 binli yıllardan yaşam izleri ortaya çıkmış. Helenistik dönemde Bergama Krallığı'na bağlanan kent, İÖ 133'de Roma egemenliğine girmiş. Bu dönemde tahıl ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş ve ünü bölge sınırlarını aşmış. Aizanoi, erken Bizans döneminde piskoposluk merkezi iken, 7. yüzyıldan itibaren önemini yitirmiş. Tapınak düzlüğü, Ortaçağ'da hisara dönüştürülmüş. Yöreyi ele geçiren Selçuklular, Aizanoi'yi Çavdar Tatarları'na vermiş. 13. yüzyıldan itibaren ise buraya Çavdarhisar denmiş. Asırlar sonra 1824 yılında Aizanoi, Avrupalı gezginlerce yeniden keşfedilmiş. 1926 yılında Alman arkeologlar tarafından başlatılan kazı çalışmaları, aralıklarla hâlâ sürdürülüyor.
PASTORAL TARİH
Eni konu tipik bir Anadolu köyünün ortasında, dimdik ayakta duran Aizanoi'nin Roma İmparatorluk eserleri, sanki Louvre Müzesi'ne götürülürken uçaktan düşüp burada kalmış gibi... İlkbaharda kabaran Kocaçay'ın suları üzerindeki Roma Köprüsü'nden geçerek, Anadolu'daki en iyi korunmuş olan Zeus Tapınağı'nın bulunduğu geniş alana giriliyor. Kısa yanının her birinde 8, uzun yanında ise, 15'er İyon sütununun yer aldığı tapınak, devasa bir podyum üzerinde yükseliyor. Anadolu'daki antik kentlerde mermer bloklar üzerinde genellikle bitki ve ışık motifleri, başta aslan olmak üzere hayvan figürleri sıkça görülürken, burada kadın ve dişi figürlerinin kullanılması Aizanoi'yi ilginç kılan etmenlerden. Çavdarhisar'da 1970'li yıllardan önce de yerleşim varmış. Yani ören yeri SİT alanına dönüştürülmeden önce de. 1970'de Gediz Depremi'nin ardından yöre arkeolojik SİT kapsamına alınınca, kimse çivi çakamaz olmuş evine. Durum böyle olunca da, hayli eski bir görünüme bürünmüş ilçe. Her haliyle bir Anadolu köyü görünümündeki Çavdarhisar, tarımla geçiniyor günümüzde. Toprak bereketli; şekerpancarı, nohut, fasulye, patates, arpa, buğday, vişne, kiraz, elma ve erik bol ve lezzetli. Çevrede ekili, biçili, çevre düzenlemesi yapılmış muntazam tarlalar var. Karalahana bahçelerinin çokluğu dikkat çekici. Aizanoi'nin tarih kokan caddelerindeki yürüyüşümüz sürüyor... Ufuktaki kır manzaraları ise büyüleyici. Geniş geniş sarı kahverengi tarlalar, yemyeşil bahçeler, koyun sürüleri, toz toprak koşuşturan çocuklar, yelelerini savuran atlar, yapayalnız çiftlik evleri ve antik bir kentin mermer sütunları...
SICAK YÜZLER
Çavdarhisarlılar köylerinin bir SİT alanı haline getirilmesinden pek hoşnut değil. İsmail Hakkı Dede, köylerindeki ailelerin giderek büyümesine karşın evlerine bir çivi bile çakamadıklarından dem vuruyor, hüzünlü bir ses tonuyla. Günlük yaşam klasik bir Anadolu köyünden farksız: Yaşlı amcalar değişmez şekilde köy kahvelerinde iskambil oynarken, ilk gençliklerini yaşayan toy delikanlılar büyük kent özlemi çekiyor, çocuklar sokaklarda koşuşturuyor, kadınlar ya kapı eşiklerinde sohbet ediyor ya da tarlalarda çalışıyorlar. Genç erkeklerin derdi ise belli: İşsizlik ya da şekerpancarı fiyatlarının kaç para olacağı. Kocaçay Nehri'nin kıyısındaki çocuklar, olta ve ağlarla balıkçılık yaparak ev ekonomisine katkıda bulunuyor. Antik dönemde kentin iki yakasını birbirine bağlayan beş köprüden ikisi bugün hâlâ kullanılıyor. Aizanoi gibi tarihi bir mücevherleri olmasına karşın, Çavdarhisarlılar sıradan bir yaşamı tüketiyor. Anadolu'da sayısız örneğinin görülebileceği gibi umutsuzluğa karşı en kolay çözüm olarak görülen definecilik, burada da zararlar vermiş antik harabelere. Oysa en büyük hazine, köylerinin tam ortasında Çavdarhisarlılar'ın. Yeni kuşak Çavdarhisarlılar farkına varmış bu değerin. Adına internet siteleri yapılmış, basına haber salınmış, ünlüler çağrılmış Aizanoi'nin yaşatılması ve tanınması için. Artık genç nesil biliyor ki, Çavdarhisar'ın geleceği Aizanoi'de. Antik taşlara gözü gibi bakıyor köylü. Biliyorlar ki, gün gelecek Aizanoi yeniden doğacak ve Türkiye, ikinci bir Efes'e kavuşacak.
ÇOCUKLUK RÜYASI
Aizanoi kentinin ne kadar büyük olduğunu, onu çevreleyen nekropollerin büyüklüğünden bile anlamak mümkün. Çavdarhisar her ne kadar küçük bir kasaba gibi görünse de, aslında Aizanoi çok büyük ve görkemli bir kentmiş zamanında. Köprüler, Zeus Tapınağı, Pazaryeri, sütunlu avlu, hamam, esrarengiz yuvarlak yapının kalıntıları, stadion, antik tiyatro, mermer cadde, kent kapısı, mezar alanları ve kutsal yerler... Antik bir kent yaşamına dair ne ararsanız var burada. O dönemlerin çarşısı ve borsası olduğu söylenen galerilerin etrafı herhangi bir çitle ayrılmadığı için, köy evleriyle tam bir iç içelik görüntüsü çiziyor; hatta sütunların bazılarını oturak, bazılarını masa olarak kullanıyor köylüler. Antik borsanın bulunduğu caddeye Taksim Caddesi adını vermiş ahali. Ayrıca bir de Yüksek Kaldırım Sokağı var. Bu isimler bile köyde bir İstanbul özlemi olduğunun en açık göstergesi. Aizanoi'yi gezmek için aslında bir gün yeterli ama fotoğraf çekmek ve tarihin gizemli bahçelerinin derinliklerine inmek ve artık çocukluğunuzda kalmış bir Anadolu köyünün bulunmaz sadeliğinin tadını doyasıya çıkarmak istiyorsanız, en az üç gün ayırmakta fayda var. O zaman belki de nicedir özlediğiniz çocukluk rüyanız gerçek olacak. Kayalara oyulmuş suretler ve renkli mozaiklerin, eski çağ insanının ruhundaki sırları ele verdiği yerde; Aizanoi'de...

Ege Bölgesi'ni İç Anadolu çanağından ayıran dağ kütleleri arasında, İç Batı Anadolu eşiğinde yer alan Kütahya, turistik bir cazibe taşımaz çoklarınca. Oysa öyle değil! Frig Vadisi, Germiyan Evleri, Arkeoloji Müzesi, çini atölyeleri, Gölcük Yaylası, Domaniç Ormanları, şifalı kaplıcaları ve belki de en önemlisi Anadolu'nun ikinci Efes'i olarak nitelendirilen Aizanoi Antik Kent'ine ev sahipliği yapan Kütahya, sıradışı bir seyahat için ideal adres…
KÜTAHYA'DA BİR ROMALI
Kütahya'ya 57 kilometre uzaklıktaki Çavdarhisar, kağıt üzerinde ilçe olarak görünse de tipik bir Ege kasabası görünümünde daha çok. Ana yoldan ayrılıp Aizanoi'ye ulaşmak için iki yanı ağaçlıklı, çiçeklerle bezeli keyifli bir yoldan yürümek gerekiyor. Çavdarhisar'ın orta yerine konumlanan Aizanoi, “Ayzonayi” şeklinde olduğu gibi “Ayzanoy” veya “Ayzene” şeklinde de telaffuz ediliyor. Antik kentin kalıntıları; yeşilliklerin, tarlaların ve bahçelerin arasına özenle serpiştirilmiş sanki. En parlak dönemini 2. ve 3. yüzyılda yaşayan Aizanoi'nin, Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmak dışında, Anadolu'nun en iyi korunmuş Zeus Tapınağı'nı barındırmak gibi bir tarihi değeri var. Ayrıca büyük bir tiyatro ile buna bitişik bir stadion, biri mozaikli olmak üzere iki hamam, ikisi hala kullanılabilir durumda olan beş köprü, antik bir baraj, sütunlu caddeler ve mezar alanları kentin tarihi kalıntılarından bazıları. Şehrin adının, Frigyalılar'ın ataları olarak antik kaynaklarda adı geçen Azan adlı mitolojik bir kahramandan geldiği sanılıyor. Su perisi Erato ile efsanevi kral Arkas'ın birleşmesinden ortaya çıktığı anlatılan Azan, Kocaçay Irmağı'nın yukarı kesimindeki mağara civarında yaşarmış. Antik Aizanoi 'nin yüksek platosu üzerinde bulunan Zeus Tapınağı'nın çevresinde yapılan kazılarda ise, İ.Ö 3 binli yıllardan yaşam izleri ortaya çıkmış. Helenistik dönemde Bergama Krallığı'na bağlanan kent, İÖ 133'de Roma egemenliğine girmiş. Bu dönemde tahıl ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş ve ünü bölge sınırlarını aşmış. Aizanoi, erken Bizans döneminde piskoposluk merkezi iken, 7. yüzyıldan itibaren önemini yitirmiş. Tapınak düzlüğü, Ortaçağ'da hisara dönüştürülmüş. Yöreyi ele geçiren Selçuklular, Aizanoi'yi Çavdar Tatarları'na vermiş. 13. yüzyıldan itibaren ise buraya Çavdarhisar denmiş. Asırlar sonra 1824 yılında Aizanoi, Avrupalı gezginlerce yeniden keşfedilmiş. 1926 yılında Alman arkeologlar tarafından başlatılan kazı çalışmaları, aralıklarla hâlâ sürdürülüyor.
PASTORAL TARİH
Eni konu tipik bir Anadolu köyünün ortasında, dimdik ayakta duran Aizanoi'nin Roma İmparatorluk eserleri, sanki Louvre Müzesi'ne götürülürken uçaktan düşüp burada kalmış gibi... İlkbaharda kabaran Kocaçay'ın suları üzerindeki Roma Köprüsü'nden geçerek, Anadolu'daki en iyi korunmuş olan Zeus Tapınağı'nın bulunduğu geniş alana giriliyor. Kısa yanının her birinde 8, uzun yanında ise, 15'er İyon sütununun yer aldığı tapınak, devasa bir podyum üzerinde yükseliyor. Anadolu'daki antik kentlerde mermer bloklar üzerinde genellikle bitki ve ışık motifleri, başta aslan olmak üzere hayvan figürleri sıkça görülürken, burada kadın ve dişi figürlerinin kullanılması Aizanoi'yi ilginç kılan etmenlerden. Çavdarhisar'da 1970'li yıllardan önce de yerleşim varmış. Yani ören yeri SİT alanına dönüştürülmeden önce de. 1970'de Gediz Depremi'nin ardından yöre arkeolojik SİT kapsamına alınınca, kimse çivi çakamaz olmuş evine. Durum böyle olunca da, hayli eski bir görünüme bürünmüş ilçe. Her haliyle bir Anadolu köyü görünümündeki Çavdarhisar, tarımla geçiniyor günümüzde. Toprak bereketli; şekerpancarı, nohut, fasulye, patates, arpa, buğday, vişne, kiraz, elma ve erik bol ve lezzetli. Çevrede ekili, biçili, çevre düzenlemesi yapılmış muntazam tarlalar var. Karalahana bahçelerinin çokluğu dikkat çekici. Aizanoi'nin tarih kokan caddelerindeki yürüyüşümüz sürüyor... Ufuktaki kır manzaraları ise büyüleyici. Geniş geniş sarı kahverengi tarlalar, yemyeşil bahçeler, koyun sürüleri, toz toprak koşuşturan çocuklar, yelelerini savuran atlar, yapayalnız çiftlik evleri ve antik bir kentin mermer sütunları...

SICAK YÜZLER
Çavdarhisarlılar köylerinin bir SİT alanı haline getirilmesinden pek hoşnut değil. İsmail Hakkı Dede, köylerindeki ailelerin giderek büyümesine karşın evlerine bir çivi bile çakamadıklarından dem vuruyor, hüzünlü bir ses tonuyla. Günlük yaşam klasik bir Anadolu köyünden farksız: Yaşlı amcalar değişmez şekilde köy kahvelerinde iskambil oynarken, ilk gençliklerini yaşayan toy delikanlılar büyük kent özlemi çekiyor, çocuklar sokaklarda koşuşturuyor, kadınlar ya kapı eşiklerinde sohbet ediyor ya da tarlalarda çalışıyorlar. Genç erkeklerin derdi ise belli: İşsizlik ya da şekerpancarı fiyatlarının kaç para olacağı. Kocaçay Nehri'nin kıyısındaki çocuklar, olta ve ağlarla balıkçılık yaparak ev ekonomisine katkıda bulunuyor. Antik dönemde kentin iki yakasını birbirine bağlayan beş köprüden ikisi bugün hâlâ kullanılıyor. Aizanoi gibi tarihi bir mücevherleri olmasına karşın, Çavdarhisarlılar sıradan bir yaşamı tüketiyor. Anadolu'da sayısız örneğinin görülebileceği gibi umutsuzluğa karşı en kolay çözüm olarak görülen definecilik, burada da zararlar vermiş antik harabelere. Oysa en büyük hazine, köylerinin tam ortasında Çavdarhisarlılar'ın. Yeni kuşak Çavdarhisarlılar farkına varmış bu değerin. Adına internet siteleri yapılmış, basına haber salınmış, ünlüler çağrılmış Aizanoi'nin yaşatılması ve tanınması için. Artık genç nesil biliyor ki, Çavdarhisar'ın geleceği Aizanoi'de. Antik taşlara gözü gibi bakıyor köylü. Biliyorlar ki, gün gelecek Aizanoi yeniden doğacak ve Türkiye, ikinci bir Efes'e kavuşacak.

ÇOCUKLUK RÜYASI
Aizanoi kentinin ne kadar büyük olduğunu, onu çevreleyen nekropollerin büyüklüğünden bile anlamak mümkün. Çavdarhisar her ne kadar küçük bir kasaba gibi görünse de, aslında Aizanoi çok büyük ve görkemli bir kentmiş zamanında. Köprüler, Zeus Tapınağı, Pazaryeri, sütunlu avlu, hamam, esrarengiz yuvarlak yapının kalıntıları, stadion, antik tiyatro, mermer cadde, kent kapısı, mezar alanları ve kutsal yerler... Antik bir kent yaşamına dair ne ararsanız var burada. O dönemlerin çarşısı ve borsası olduğu söylenen galerilerin etrafı herhangi bir çitle ayrılmadığı için, köy evleriyle tam bir iç içelik görüntüsü çiziyor; hatta sütunların bazılarını oturak, bazılarını masa olarak kullanıyor köylüler. Antik borsanın bulunduğu caddeye Taksim Caddesi adını vermiş ahali. Ayrıca bir de Yüksek Kaldırım Sokağı var. Bu isimler bile köyde bir İstanbul özlemi olduğunun en açık göstergesi. Aizanoi'yi gezmek için aslında bir gün yeterli ama fotoğraf çekmek ve tarihin gizemli bahçelerinin derinliklerine inmek ve artık çocukluğunuzda kalmış bir Anadolu köyünün bulunmaz sadeliğinin tadını doyasıya çıkarmak istiyorsanız, en az üç gün ayırmakta fayda var. O zaman belki de nicedir özlediğiniz çocukluk rüyanız gerçek olacak. Kayalara oyulmuş suretler ve renkli mozaiklerin, eski çağ insanının ruhundaki sırları ele verdiği yerde; Aizanoi'de...
