DTP'lilere Tehdit "Bir Gece Ansızın Gelebiliriz"

Allah Aşkına Türk Ocağı Bilader Nereden Alıntı Yapmıssın O kadar Gazete Varken ,
Sen Bu Şahsiyetleri Okuyorsan Ülkücü Deme Kendine ,,,

Dağların Piçeği Apoşun Gülü Bunlar ,

Bunlara Hit Kasıyorsun Dikkat Et ,,,

''Taraf Mış'' Pehhh ,
 
Allah Aşkına Türk Ocağı Bilader Nereden Alıntı Yapmıssın O kadar Gazete Varken ,
Sen Bu Şahsiyetleri Okuyorsan Ülkücü Deme Kendine ,,,

Dağların Piçeği Apoşun Gülü Bunlar ,

Bunlara Hit Kasıyorsun Dikkat Et ,,,

''Taraf Mış'' Pehhh ,


Yapılan hareket kime dokunduysa haberi o yapacak tabi. Ama sende bunu anlayacak bir emare görmek ne mümkün. Bak sen işine, sen varken ben kendime ülkücü demem meraklanma.
 
Yapılan hareket kime dokunduysa haberi o yapacak tabi. Ama sende bunu anlayacak bir emare görmek ne mümkün. Bak sen işine, sen varken ben kendime ülkücü demem meraklanma.

Bu Haber Sırf Sanalda Kalmadı Anahaberdede Söylendi Her Haber Sitesinde Bulmak Mümkün , Seni Oraya Onların Linkini K0yarak Onlara Hit Kasıyorsun..Belki Bu Gazeteyi Merak Eden Kişi Girecek O Siteye Belki O Yazıyı Okuyan Kişi , Bunların Ne Mal Oldugunu Bilmeden Sırf Scriptini Beğenerek Durmadan Bu Siteyi Ziyaret Etse Ve Bazılarının Doldurmalarına Gelse , Düşünce Yapısını Bu Kişilere Ayırsa ... Buna Ne Diyeceksin ?

Bu Yazı Dahi Kendilerini Şirin Gösterme Amaçlıdır ... ! ;)

Bunlar Saman Altından Su Yürütürler , Sözde Tarafsızlarya Kafa Karıstırırlar , Milletide Düşün Konuna Taraf'ın Yapdıgı Hain Yazıları Ve Diğerlerini Ekle , 2 Konu Olmasın Farkını Yaz :)

Şu Dönemde Bunları Hesap Edemez Bu Hassasiyeti Gösteremezsen Sen Zaten Kendine Ülkücü Deme ,'' Bana Gerek Yok ''
 
Alperen ocağı Misakı Milli nin hesabını soracaksa bunu İnönü'nün CHP sinden sormalı.

Lozanda Musul,Kerkük,Batum ilh vatan toprağını nasıl bıraktınız diye.


Yaşasaydıda Vahdettin'e Sorsaydık Koskocaaa Osmanlı'yı Nasıl Olduda Emperyaliste Bırakdın KAÇDIN Die,

Ne Yazıkki Arkasından Sövmekle Yetiniyoz :hhmanD
 
konular birleştirildi..
 
Yaşasaydıda Vahdettin'e Sorsaydık Koskocaaa Osmanlı'yı Nasıl Olduda Emperyaliste Bırakdın KAÇDIN Die,

Ne Yazıkki Arkasından Sövmekle Yetiniyoz :hhmanD[/SIZE][/FONT]

Şartlı kafalara ne desek boş.

Sultan Vahideddin , 17 Kasım 1922′de vatan-ı azîzini terketmiştir. Halbuki M. Kemal Paşa’ nın tehditlerle gerçekleştirdiği saltanatın ilgası tarihi 1 Kasım 1922′dir.

Osmanlı Devleti için “ ebediyen münkariz ” olmuş yani ortadan kaldırılmış olduğuna dâir bir kaanun çıktıktan sonra Sultan Vahideddin sizin iddia ettiğiniz gibi İngilizlerle beraber hareket etmiş olsaydı çekilip gitmek yerine İngiliz desteğiyle bu kararı tanımama yoluna gitmesi gerekmez miydi?! Bu takdirde meşhur Napolyon ‘un ifâdesiyle, “Tek başına bir imparatorluğa bedel olan” İstanbul’u, M. Kemâl Paşa ve taraftarları Sultan Vahideddin ‘in elinden nasıl alabileceklerdi?!


Lozan'ın hesabını birgün bu millet soracak...

Sen Batumu alabilirdin de niye almadın?Musulu,Halep'i,Kerkük'ü,Batı Trakyayı niye almadın diye bu millet bunu soracak.

Dalgalandırın bakalım 90 yıllık yalanları.Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.Vakit şimdi akşam.
 
şimdi eğri oturup doğru konuşalım


bizim sınırlarımıza saygı göstermeyip kendine göre harita çizenlere neden normal türkiye haritasıyla cevap vermiyorlar da onlar gibi yapıp başka ülekelerin sınırlarnı içine alan türkiye haritası çiziyorlar.

şimdi ikisinin ne farkı kaldı?

o türkiyenin haritasını değiştirmiş sende yunaistan suriye ırak gürcistan ne kadar komşun varsa hepsinin sınırına tecavüz etmişsin. ne farkın var onlardan?


ayrıca ülkücü vatandaşlar bu şarkıyı yurtta bizede söylerlerdi. hala değişmemişler. hala aynı yerdeler.
ben mezun olalı 10 yıl oldu. biraz gelişin artık.

dtp le ülkücü arkadaşların bir farkı yok öylemi? aman gelişmesinler aman.... :durdurun
 
Yerinde bir tavır... Ama inşallah lafta kalmaz daha iyi hamlelerde görürürüz....
 
Hemende zaten elleriyle veriolar toprakları...

Ansızın bizim toprakları almasınlarda..
 
Şartlı kafalara ne desek boş.

Sultan Vahideddin , 17 Kasım 1922′de vatan-ı azîzini terketmiştir. Halbuki M. Kemal Paşa’ nın tehditlerle gerçekleştirdiği saltanatın ilgası tarihi 1 Kasım 1922′dir.

Osmanlı Devleti için “ ebediyen münkariz ” olmuş yani ortadan kaldırılmış olduğuna dâir bir kaanun çıktıktan sonra Sultan Vahideddin sizin iddia ettiğiniz gibi İngilizlerle beraber hareket etmiş olsaydı çekilip gitmek yerine İngiliz desteğiyle bu kararı tanımama yoluna gitmesi gerekmez miydi?! Bu takdirde meşhur Napolyon ‘un ifâdesiyle, “Tek başına bir imparatorluğa bedel olan” İstanbul’u, M. Kemâl Paşa ve taraftarları Sultan Vahideddin ‘in elinden nasıl alabileceklerdi?!.

Öpe öpe alacaktı aldı da.Bknz fransız ihtilalinde nasıl aldılar saraylarında sefa sürenlerin elinden iktidarı.Atatürk gibi bir deha arkasına halkın desteğini de aldığı gibi gitti kovdu saray ve çevresini.Bize de helal olsun demek düştü

Lozan'ın hesabını birgün bu millet soracak...

Sen Batumu alabilirdin de niye almadın?Musulu,Halep'i,Kerkük'ü,Batı Trakyayı niye almadın diye bu millet bunu soracak.

Dalgalandırın bakalım 90 yıllık yalanları.Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.Vakit şimdi akşam.


Batumu alabilmişmiymiş sanki osmanlıyı yöneten adamlar Anadolunun her bir yanını işgale seyirci kalmamışlar da ingiltereye donanma çıkartmışlar gibi konuşuyorsun.M.Kemal elindeki kıt kaynak ve çaresiz durumdaki halkla yapılabilecek en iyisini yapmış.M.Kemal olmasaydı senin bırak Kerkük'ü İzmir gidiyordu sen ne diyorsun daha.

İşiniz Anca yalanla dolanla Atatürkün yaptıklarını karalamaya çalışmak
 
Ülkücüleri teğet geçti Alperenlere yöneldi____

Ülkücüleri teğet geçti Alperenlere yöneldi


Ergenekon davasında 100. duruşma dün geride kaldı. Rutin davalarda her duruşma arasının ortalama İstanbul’da 3 ay, Ankara’da 2.5 ay olduğu dikkate alınırsa, bu davada en az 20 yıllık mesafenin kat edildiği söylenebilir.

Buna rağmen; davayı sulandırmaya ve soruşturma sürecini etkisizleştirmeye çalışanlar, yargının kronik hantal çalışma sisteminin faturasını Silivri’deki hakim ve savcılara çıkarmaya çalışıyorlar.

Bir yandan da davayı Veli Küçük etrafındaki küçük grupla sınırlandırıp beyin takımını aklama peşindeler.

Daha tehlikesi, bu soruşturmayla büyük ölçüde akamete uğrayan provokatif eylemlere yeniden başlama arzusunun canlanmasıdır. Kaotik ortamda daha kolay sıyırabileceklerini düşünüyor olabilirler.

Soldan devşirme Ulusalcı taifenin kol ve kanatları kırık vaziyette. Mitingler yoluyla yeniden taban tutmaya çalışıyorlar ama kan kaybı sürüyor. Ülkücü-Milliyetçi tabandaki filizlenme gayretleri ise arzu edilen seviyede değil.

Gençlerin sokağa dökülmesine şiddetle karşı çıkan Devlet Bahçeli’yi devirme planları ise tutacak gibi gözükmüyor.

Ülkücüleri teğet geçmiş durumdalar. Ama Alperenlere doğru ilerliyorlar.


Yeni oyun sahası

Hrant Dink cinayeti öncesi siyasi tarlanın sürülmesi karşısında sessiz kalmayan, sorumluları cezalandıran ve Alperenleri yeniden samimiyet testinden geçiren Muhsin Yazıcoğlu’nun şüpheli bir helikopter kazası sonucu ölümü, onlar için fırsat yarattı.

Alperenlerin ‘başıboş’ kaldıklarını düşünüyorlar. İstihbarat raporlarına da yansıdığı gibi Alperenleri ‘işlemeye’ çalışıyorlar. Bu kaygının, BBP yöneticilerine de doğrudan veya dolaylı iletildiğini düşünüyorum.

O nedenle, Alperen Ocakları, şu anda Ergenekon’un en önemli ‘oyun sahası’ durumunda.


Yazıcıoğlu’ndan sonra BBP’de genel başkanlık koltuğuna oturan Yalçın Topçu da Alperen Ocakları Genel Başkanı Abdullah Gürgür de tehlikenin farkında.

Teyakkuz halindeler.


Topçu ve arkadaşlarının desteklenmesi gerekir. Aksi halde, kışkırtıcılık prim yapar hale gelirse, Alperenler üzerinden Türkiye’yi kan gölüne çevirmek isteyenlerin hesabı çok pahalıya patlayabilir.

Bir gece ansızın

Bu açıdan bakıldığında; dün Taraf’ın manşetine taşıdığı, Alperen Ocakları Kayseri İl Başkanlığı’nın DTP milletvekilleri ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’e gönderdiği, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ sloganlı Türkiye haritasının akılcı izahı güçtür.

Diğer taraftan böyle bir öfkeye kaynaklık edecek, toplumun birleşme yerlerini kanatacak ve Ergenekon’a muradını altın tepside sunacak ‘Kürdistan haritası’ gibi bölücü açıklama ve yaklaşımlardan kaçınmak gerekir.

Bizlere düşen ise sadece sebebi veya sonucu haklı gösterecek şekilde kurgulardan ve parçacı önermelerden kaçınmak, münferit hadiselerden genel kaidelere ulaşma çabasından uzaklaşmaktır.

Onun içindir, dün Ahmet Altan’ın köşesine taşıdığı, ‘Belli ki Yazıcıoğlu’nun ölümünden sonra Alperenlerin önü açılmış’ ifadesini, iyi niyetinden şüphem olmasa da maksada matuf bulmadım. Böyle bir ifade, hem BBP, hem Alperen Ocakları yönetimi için haksızlık olur.

Bulaşanı atarız

BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’yla da Alperen Ocakları Başkanı Abdullah Gürgür’le de dün uzun uzun görüştüm. Ayrıca, kendileri baş başa durum değerlendirmesi yaptılar. Alperen Ocakları Kayseri İl Başkanı Yaşar Bekir Soğman’ın tavrını, gerekçesi haklı bile olsa izlediği yöntemden rahatsızlardı.

Aldıkları ilk karar, disiplin mekanizmasını işletmek oldu. Soğman hakkında inceleme başlatıldı. Görevinin devamı, bu inceleme sonucuna bağlı.

Topçu, çok açık konuştu: ‘Rahmetli Muhsin başkanımızın bize emanetini daha da yüceltmek istiyoruz. Onun demokrasi ve hukuk mücadelesine gölge düşürecek hiçbir hareketin içinde olmayız. Yasa dışı gruplara bulaşanlar olursa onları asla içimizde barındırmayız, tespit ettiğimizde gereğini yaparız.’

Örgütte itaatsizlik, disiplinsizlik, kopukluk var mı?

‘Asla’ dedi Topçu.


Alperen Ocakları Genel Başkanı Abdullah Gürgür de bu görüşe destek verdi: ‘Biz partiden ayrı bir eğitim ve kültür örgütüyüz. Aldığımız eğitim ve terbiye gereği, büyüklerimize karşı asla saygısızlığımız olmaz. Onlara danışır, görüşlerine önem veririz. İtaatsizlik veya disiplinsizlik sözkonusu olamaz.’

Peki, Ergenekon, Alperen Ocakları’nı teslim alabilir mi veya bölebilir mi?

Gürgür, kendinden çok emindi: ‘Bizi kanun dışı faaliyetlerin içine çekmek isteyenlere karşı çok yoğun önlemler aldık. 16 yıldır büyük emek harcıyoruz. Aramıza gizli birimler giremez. Çünkü, bizim teşkilatlanmamızın temelinde uhuvvet ve samimiyet vardır. Aramıza sızmak isteyenler, kendilerini hemen belli ederler.’



http://www.habervaktim.com/yazar/15003/ulkuculeri_teget_gecti_alperenlere_yoneldi.html
 
ALPEREN OCAKLARI GENEL BAŞKANI


TEHDİT DEĞİL TEPKİ

Abdullah Gürgür, Taraf Gazetesi`nin Alperen Ocakları Kayseri İl Başkanı Yaşar Bekir Soğman ile yaptığı röportajı çarpıttığını, ortada bir tehdit değil tepki olduğunu belirtti.

MİLLİYET`İN VE TARAF`IN TAVRI PROVAKATİF

Kendisine bu olayın ve röportajın, Milliyet gazetesinin internet sayfasında da `Alperenler`den DTP`li milletvekilleri ve Baydemir`e haritalı tehdit` spotuyla verildiğini ilettiğimiz Gürgür, kendisinin de Milliyet İnternet sayfasını incelemesi sonrasında, bunun yanlış olduğunu, bir haberin başından ve sonundan eksiltmeler yaparak vermenin, haberi okuyan geniş kitleler üzerinde provakatif etki yapacağını söyledi.

İLLEGALİTE İLE BAĞIMIZ YOKTUR VE OLAMAZ

Alperen Ocakları Genel Başkanı Abdullah Gürgür, "Bizim illegalite ile hiçbir ilgimiz ve bağımız olamaz. Ayrıca bizim kendi tabanımızdan, genç kardeşlerimizden hiçbir korkumuz, çekincemiz, endişemiz yoktur. Bizim endişemiz, birilerinin gelip, bir kaç ay bizimle berabermiş gibi görünüp, mesela BBP veya Alperen Ocakları ileri gelenlerinden birisi ile kasten aynı karede resimlenip, bizim asla tasvip etmeyeceğimiz, aksine toplum huzuruna ve devlet bekasına aykırı göreceğimiz bir eylemde kullanılmasıdır. Bu gibi işlerle bizim üyelerimizin, samimi bir bağla bizimle yol arkadaşı olanların bir bağının olması zaten söz konusu bile değildir. Bu gibi kişilerle ve olaylarla asla hiçbir bağımız olmamıştır ve olmayacaktır" dedi.

PROVAKASYON KELİMESİ ÜZERİNDEN YAPILAN PASİFİZM

Gürgür sözlerinin devamında, "Diğer yandan, birilerinin devamlı kullandığı `provakasyon var!` sloganı, bizim vatan, millet, devlet, din gibi değerleri kutsal kabul ederek bunların savunmasında aktif ve sivil bir rol oynamamamıza engel olamayacaktır" diye konuştu.

Son zamanlarda `Provakasyon var` sözünün bir provakasyonu örtbas edebilmek için de kullanıldığını belirten Alperen Ocakları Genel başkanı Abdullah Gürgür, Taraf ve Milliyet`in girdiği şekliyle haberin çarpıtılmış olduğunun altını çizdi.

Gürgür, "Van`da bir DTP`linin, Kürdistan`nın sınırları belli olmuştur!` demesi provakasyon olmayacak, hiçbir devlet erki buna dair bir tepki vermeyecek ama biz buna bir tepki olarak ince bir istihza ile bu haritayı DTP`li milletvekillerine gönderdiğimizde bu provakasyon olacak, tehdit denecek, öyle mi, bu tepki de bize de haksızlıktır. Toplumu yanıltmadır. Durup dururken olan hiçbir tepki olmaz. Biz sınırlarımızın sıhhati ve sürekliliğini savunuyoruz. Yapılan sadece o provakatif beyanata bir cevaptır" dedi.

TANKIMIZ TOPUMUZ MU VAR Kİ TEHDİT OLSUN

Analiz Merkezi`nin `Bir gece ansızın gelebiliriz` sözünü anımsatması üzerine Gürgür, bu sözde bir tehdit unsuru olmadığını beyan ederek " Alperen Ocakları`nın tankı-topu mu vardır veya silahları mı vardır ki bu söz tehdit olarak haber yapılmaktadır? Bizim illegaliteye hiçbir zaman izin vermeyeceğimizi defaten bildirmemize rağmen hala bir takım aşırılıklarla beraber resmedilmeye çalışılmamız manidardır.Esas bu haberin kendisi bir provakasyondur. Hassasiyetlerimiz üzerinden ince bir tahrik yapılmakta, toplum yanlış yönlendirilmeye çalışılmaktadır" dedi.

KÜRT KARDEŞLERİMİZLE HUSUMETİMİZ YOKTUR VE OLAMAZ

Özellikle Ahmet Altanın bugunku köşe yazısınıda art niyetli bulduğunu ifade eden Gürgür toplumun bilinçaltı kodlarıyla oynamaya çalışan Ahmet Altan, mensuplarının zihinlerinde olmayan fikirleri sanki varmış gibi göstererek aynı andan Kürt kardeşlerimizin hissiyatlarına dokundurarak bir düşmanlık ortamı tesis etmeye çalışmasını iyi niyetli bir yaklaşım olarak algılayamayacaklarını ifade etti. Ve artık Ahmet Altanın Ergenekoncu yapılanmalarla ciddi manada dirsek temasının olduğundan şüphelenmeye başladıklarını söyleyen Gürgür, Hükümet yetkililerini bu hususu incelemeye davet etti.

İNCELEME BAŞLATILDI

Toplumun merakının Muhsin Yazıcıoğlu ve Alperen Ocakları’na karşı uyandığı bir dönemde yanlış algılamalara neden olacak ifadeler kullanmanın da doğru olmadığını ifade eden Abdullah Gürgür, Kayseri il Temsilcileri ile alakalı da Disiplin kurullarının inceleme başlattığını ifade etti.

Yazıcıoğlu Öldürüldümü?

Yargıtay Başsavcısı’nın konuşmasını dinlediğinizde bile bazı çevrelerin nasıl “bela” aradıklarını görebiliyorsunuz.

Başsavcı, “ekonominin öne çıkmasından ve gelişmeden” yakınıyordu.

Düşünün ki bu ülkede “ekonomik gelişmelerden” şikâyetçi başsavcılar var.

Kriz olsun, ekonomi tıkansın, ortalık birbirine girsin istiyor gibiler.

Daha önce buna benzer konuşmaları, Ergenekon sanığı yazarlardan da duymuştuk.

Bir “krizden” medet umuyorlardı.

Darbe ortamı için en iyi yolun bu olduğuna inanıyorlardı.

Memleketin batmasına razı olabilecek bir çıldırma hali yaşıyor birileri anlaşılan.

Bu çıldırmışlığın sadece “ekonomik kriz” duasına çıkmakla kalmayacağı da aşikâr.

“İnsanlar sürünsünler, perişan olsunlar, işsiz ve aç kalsınlar yeter ki darbe olsun” noktasına geldiyseniz elinizdeki bütün imkânları ülkeyi tarumar etmek için kullanabilirsiniz.

Darbe döneminin bittiğini, Ergenekon soruşturmasının durmadığını, dünyanın gelişmiş ve demokrat bir Türkiye istediğini fark ettikçe de öfkeleri artacak.

Kışkırtacak işler yapmayı da deneyecekler.

Kitlesel, kanlı bir eylemi bile zorlayabilirler.

Nasıl yapacaklar bunu?

Eskiden ellerinde MHP vardı.

Devlet Bahçeli, çok tutucu politikalar izliyor, zaman zaman fevkalade şoven açıklamalar yapıyor ama MHP gençliğini sokağa çıkarmıyor.

MHP’yi “sokak eylemciliğine” sürüklemiyor, partisini darbecilere kullandırmıyor.

Geriye ne kalıyor?

Bu kanlı kışkırtmaların tek adresi şimdilik Alperenler.

Muhsin Yazıcıoğlu, ölümünden önce Şamil Tayyar’a, “bizim tarlayı önceden sürmüşler” diyerek tedirginliğini belli etmişti.

Demokrat aydınlarla bir toplantı düzenleyip konuşmak istiyordu.

Anlatacağı bir şeyler vardı herhalde.

Ve, bir kazada öldü.

O kazanın bir suikast olup olmadığı çok tartışıldı.

Elde bir belge, bir delil yok ama gelişmelere baktıkça insan o kazadan daha fazla kuşkulanıyor.

Çünkü Alperenler tuhaf işlere girişiyorlar.

Son olarak, DTP milletvekillerine, üstünde “bir gece ansızın gelebiliriz” yazan kartlar göndermişler.

Kürtleri tehdit ediyorlar.

O kadar kolay tehdit edilebilecek bir kitle değildir Kürtler.

En aşağı on beş yirmi milyon insandan bahsediyoruz.

Dağda silahlı binlerce Kürt var, onların şehirlerde sempatizanları var.

Üstelik bu insanlar öfke dolu.

Gençleri daha da öfkeli.

Bütün toplumun ve devletin çok özenli davranması gereken bir çizgi bu.

Alperenler bu çizgiyi rahatça geçebilecek gibi davranıyorlar.

Ne olacak peki geçerlerse?

Allah etmesin, böyle bir tehditten sonra bir DTP’linin başına bir iş gelirse ne olacak?

Belli ki Yazıcıoğlu’nun ölümünden sonra Alperenlerin önü açılmış.

Birileri, onlara “yürüyün” demiş.

Onlar da yürüyorlar.

Daha önce Ege kasabalarında, Sakarya’da küçük çaplı toplumsal kışkırtmalara şahit olmuştuk.

Bunlar bir yayılırsa, bir daha önünü almak sanıldığı kadar kolay olmaz.

Cehenneme döner ülke.

Çok kan akar.

Alperenlerin ya da o çocukları yönlendirenlerin öyle “nasihatle” yola gelmeyeceği, çıkaracakları belanın kendilerini de vuracağını anlamalarının pek mümkün olmayacağı seziliyor.

Onlar bu işi kaşıyacaklar.

“Bir gece ansızın gelebiliriz” diye babalanacaklar, belki “ansızın gelmeye” de kalkışacaklar ama “geldiklerinde” neyle karşılaşacaklarını hiç bilmeyecekler.

Bu işi başından kesmek gerekiyor.

Birincisi yasal önlemlerle bu kışkırtmalara engel olmak.

Ama bu elbette yeterli değil.

Asıl önemli olan, bu “kışkırtılmaya” açık ortamı değiştirmek.

Kimsenin kışkırtmalarla bozamayacağı sağlamlıkta bir huzur ve güven iklimi yaratmak.

Bu da başbakana düşüyor.

Eğer başbakan bir an önce, bu gerginliği giderecek adımlar atmazsa, ülkeyi rahatlatmazsa, insanlara “barış geliyor” umudu vermezse...

“Ekonomik gelişmeden” yakınan başsavcılar, “Kürtler ölsün demek fikir özgürlüğüdür” diyen eski yargıçlar, “ansızın gelebiliriz” diyen Alperenlerle birileri toplumu kanlı bir kaosa götürecek adımları atacak.

İşaretler artık çok açık.

Başbakan bu işaretleri görmek zorunda, görmüyorsa çevresindeki birileri ona göstersin.

Sadece Türkiye değil bizzat başbakanın kendisi ve partisi de tehlikede.

Alperenler “Kürtleri” tehdit ediyor ama asıl tehdit ettikleri Türkiye.

Asıl tehdit ettikleri başbakan.

Başbakan Erdoğan, DTP Başkanı Ahmet Türk’e vereceği randevunun tarihini belirlerken sadece Kürt tarafına bakmasın bence, kafasını çevirip bir de Türk tarafına baksın, başsavcıya baksın, Alperenlere baksın...

Unutmasın ki “bir gece ansızın gelmek” için bekleyen “başka birileri” var, Alperenler sadece onların öncüleri.


AHMET ALTAN
TARAF


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


AHMET ALTAN YETER ARTIK KİME HİZMET EDİYORSUN




Rahmetli şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu hayatta ikende sürekli olarak Alperen Ocakları ile alakalı asılsız haberler yapan, köşe yazılarında yapılarımızı hep art niyetli düşünceleri ile karalamaya çalışan Taraf gazetesi ve bilhassa da Ahmet Altan artık iyice haddini aşmaktadır.

Ahmet Altan'ın bugünkü köşe yazısını incelediğimizde Alperen Ocakları'nın fikir dünyasında olmayan konuları ,sürekli eleştirdikleri ,niyet okuma taktiği ile ifade ederek sanki toplumda Kürt Kardeşlerimize karşı Ocaklarımızın bir düşmalığı varmış gibi bir kurgu ortaya koyması, Kürt kardeşlerimizin de hissiyatlarına dokundurarak bu olaya sessiz kalmamaları gerektiği yönünde, toplumda bir bilinçaltı kodlamasına girişmesi iyi niyetli olarak değerlendirilemez. Yazısında ayrıca şu ifadelere yer veren Altan;

Belli ki Yazıcıoğlu’nun ölümünden sonra Alperenlerin önü açılmış.
Birileri, onlara “yürüyün” demiş.
Onlar da yürüyorlar.

Eğer Ahmet Altan bu iftiralarına bir delil göstermezse MÜFTERİDİR.

Alperen ocakları tamamen milli, tamamen yerli ve dik duruşuyla hiçbir art niyetli kişi ve oluşumla görüşmez ,ilişkide bulunmaz, arkadan dolanmaz. Milli ve manevi değerlerine bağlı şeffaf bir şekilde ilmi ve kültürel faaliyetlerine devam edecektir.

Ayrıca son dönemde Alperen Ocaklarının her isminin telaffuz edildiği haberde provakasyon iddiasında bulunmak, daha buyuk bir provakasyonun gizlenmesine gayret göstermektir. Van belediyesi önünde "artık kürdistanın sınırları çizilmiştir" diyen DTP li milletvekiline, terör örgütünün kuruluş yıldönümlerinde emniyet güçleri ile çatışmayı kültür haline getirenlere, sokak sokak paylaşıp monotof kokteyli atanlara, apo posterlerini terör örgütü bayraklarını taşıyanlara, araç yakanlara, kaldırım parçalayanlara karşı devletin hiçbir hukuki mekanizmasının devreye girmemesi ve bu tarz davranışlara her hangi bir cezai mueyyide uygulanmaması ülkedeki tüm Kürt kardeşlerimizide zan altında bırakmaktadır. Kürt kardeşlerimizin tüm sıkıntıları bizim sıkıntımızdır. Siyasi erk burada terör ve şiddetle ilişkide olan tüm yapıları din, dil ve etnik yapı gözetmeksizin ortaya çıkartmalıdır. Farklılıkları zenginlik telakki eden Alperen Ocakları Müfterilerin ısrarlarına rağmen, bu provakasyonlara malzeme olmayacaktır. Güneş balçıkla sıvanmaz.



Haberlerin başından sonundan kırparak art niyetli bir şekilde suni bir gündem oluşturmaya çalışan bu tarz yayınlarında, millet vicdanını zedelediğini belirtmek isteriz. Ve artık özellikle Ahmet Altan'ın Ergenekoncu yapılanmalarla ciddi manada birlikte hareket ettiğini düşünmekteyiz. Toplumda karmaşa ortamına neden olmak isteyen art niyetli çevreler, bu tarz girişimlerinde hep medyada bazı unsurları kullanarak, gündem tasarımcıları ile paslaşarak çalışmışlardır.

Lakin bu sefer millet vicdanında da mantıksal sorgulamaya tabi tutulduğunda çarpıklık oluşacak bir zemin kendilerine tercih etmişlerdir. Rahmetli Liderimiz Şehit Muhsin Yazıcıoğlu bu ülkede antidemokratik uygulamalara karşı en net tavrı sergilemiş Liderdir. Onun kurduğu yapıların bugün bu tarz ilişkilendirmelere tabi tutulması, bunu organize eden kişilerin kapasitesinide ortaya koymaktadır. Antidemokratik uygulamaların sıkıntılarını ailelerinde bizzat yaşayan camiamız bu tarz niyeti olan her türlü oluşumun karşısındadır.

Hassas bir süreçten geçtiğimizin farkındayız. Toplumun merakının Muhsin Yazıcıoğlu ismi ve Alperen Ocaklarına karşı uyandığı bir dönemde, bu tarz art niyetli insanların kullanabileceği malzemeler vermemek adına, aslında her hangi bir art niyet taşımıyan Kayseri il temsilcimizle alakalıda Disiplin Kurullarımız bir inceleme başlatmıştır. Bizim bu hassasiyetimiz tek başına milletimizin birliği, dirliği ve vatanımızın bölünmez bütünlüğü adına büyük bir adımdır. Fakat burada toplumun diğer kompartımanlarınada görevler düşmektedir. Basınımız, görsel medyamız ve kamuoyumuz bu hususta sağduyulu davranmalı ve üzerlerine düşen görevi en az bizim kadar özverili yapmalıdır.



KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURULUR.


ALPEREN OCAKLARI EĞİTİM VE KÜLTÜR DERNEĞİ GENEL MERKEZİ
BASIN YAYIN MASASI
 
Hemende zaten elleriyle veriolar toprakları...

Ansızın bizim toprakları almasınlarda..


fiiliyatı gerçekleştirenler seninle zıt görüşte oLduğu için nasıL muhaLefet oLacağını bile bilememişsin..
Lafa gelince en kral Atatürkçü sizsinizdir ama aziz Atatürk'ün sözüdür 'ömrüm vefa ederse Musul,Kerkük ve Adaları geri alacağım' diye.
Bunu yapan chp de olsa ben yine tebrik ederdim ama muhalefet olcam derken kendi içinde çelişme milli kavramlardan ödünç verme.
Bizim toprakları alamayacaklarını 7 düvel biliyor ama gel gör ki içimizdekilerden bazıları hala şüphe içerisinde.
''Vatan toprağı kutsaldır kaderine terk ediLemez'' bu da Atamızın sözü :goz:

 
Türkiye biçok ülkeden yüz ölçümü ve nufus olarak büyük bi ülke. 3 tarafı denizlerle çevrili asya ve avrupayı birbirine bağlayan büyük stratejik önemi olan yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından da bi hayli zengin ve bu yüzden güçlü devletlerinde iştahını kabartan bi ülke...
bunu ilkokulda öğreniyoruz...
ancak bu konumdaki büyük bi ülkeyi bir arada tutmak için ordunun güçlü olması yetmez. ekonominin de güçlü sosyal bakımdan gelişmiş insanların mutlu olması ve bu ülke bi çok etnik kökeni barındırıyorsa ortak kültüründe gelişmiş olması lazımdır.
etrafı avrupa arap asya birlikleri ve rusyayla çevrliyse muhakkak bi birliğin üyesi olmak gerekir. olunamıyorsa turancıların dediği gibi bir Türk Birliği nin kurulması şarttır.
ve gerçek anlamda Atatürk ilke ve düşüncelerini benimsemiş olması ve bu heddeflere emin adımlarla ilerlemesi gereklidir.

yoksa parçalanmasi kaçınılmazdır.

bizde bunların hiçbiri yokken hani derler ya asil Türk kanı
işte o asil Türk kanıda bizde olduğu için kendimi şunu demekten alıkoyamıyorum:

birileri hayali haritalar çiziyormuşşş dikkat etsinler bizede bi harita çizdirmesinler........

nabalım kan çekiyor :D:D:D
 
Tunceli Milletvekili ne dedi: Gelsinler bekliyoruz !
 
Tunceli Milletvekili ne dedi: Gelsinler bekliyoruz !


Valla güle güle kopacağım uzay mekiği gibi fırlayacağım yerimden


Bölmek istediğiniz ülkenin diliyle konuşuyorsunuz ..

Gelsinler bekliyoruz ha-ha-ha:durdurun:durdurun:durdurun:durdurun
 
Bizim oralarda da bi laf var ;

yıkıl tunceli enkazını göreyim,
sana memleket diyen adamın ecdadını ... .) diye.

Tuncelide askerlik yapan 2 tane abiden duymuştum bunu ;)

soytarılığa gerek yok hem vatanseer olacksın hem tunceliye ana avrat söveceksin yesinler senin milliyetçiliini!

yüreğin yetiyorsa gel şu iki mısrayı tuncelinin herhangi bi yerinde söyle...varsa eğer sende yürek...
 
soytarılığa gerek yok hem vatanseer olacksın hem tunceliye ana avrat söveceksin yesinler senin milliyetçiliini!

yüreğin yetiyorsa gel şu iki mısrayı tuncelinin herhangi bi yerinde söyle...varsa eğer sende yürek...

laf edilmeyecek bir memleket olsa neden edeyim ?
zaman mekan farketmez ben bu kelimeleri tuncelilerin yanında da ettim.
tabi bu kişiler illeri dtp ye gittiği için kendileri de söven insanlardı ;)
 
Geri
Üst