
Yürekten çağırmayacaktım seni değil mi, sözümü tut(a)madım.
Ve biliyorum ki sözünü tutmayan sadece ben değilim.
Gelmeyecektin, geldin ve hiç gitmemiş gibi sessizliğime nasıl da karıştın.
İzlerini silmek için bu kadar uğraşma, sessizliğin en az benimki kadar gürültülü...
Ruhunu al(a)madın yanına giderken değil mi?

Savaşım seni yenmek içindi, kendime yenildim.
Adlandıramadığım, anlamlandıramadığım ne varsa, hepsi içimde öyle bir güç olmuş ki,
Ben tek başıma hiçbirşey yapamıyorum.
"Sana" rağmen, bu yenilgi üzmüyor beni, yıkmıyor,
"Sana" rağmen, sesim, yüzüm, düşüm kırık ama küsmüyorum
"Sana" rağmen düşüyorum uçurumlardan ama ölmüyorum
"Sana" rağmen eksilmiyorum, çoğaldıkça daha çok yeniliyorum kendime

"Sana" rağmen, "seni" göğsümdeki sıcaklıkta saklıyorum
"Sana" rağmen "Sana"
Üzülürsün diye "Bana"
Kıyamıyorum...

Herşeyi inkar etmek varken "itiraf etmek",
Senin lügatında, beni tanımlayan hangi kötü kelimenin geniş anlamında siler yüzümü?
Doğrumu kaçıncı köyünden kovarsın bu kez?
Yapamadıkların mı yoksa yapamadıklarım mı yargılar beni?
Ötesi berisi yok işte.
Ne yaparsan yap...