" Domuz eti meselesi "
Yıllardan beri yurtiçinde ve yurtdışında, her cins, yaş ve meslekten insan tarafından sürekli sorulan sorulardan biri de şudur:
'Domuz eti yemenin dinimizde haram olduğunu biliyor ve bunun sayısız hikmetleri olduğuna inanıyoruz. Ancak bu hikmetlerin neler olduğunu merak ediyoruz. Siz, daha önce bu konuda verdiğiniz bir cevapta, 'Allah emrediyorsa bir hikmeti vardır, Müslüman bunu bilmeli ve emrin gereğini yerine getirmelidir. Hikmetini merak edenler, tıp ve biyoloji uzmanlarıyla görüşebilirler' deyip nokta koyuyorsunuz. Yasağın hikmetleriyle ilgili söyleyecek hiçbir şeyiniz yok mu?'
'Ayrıca bu yasak, domuzun eti dışındaki diğer unsurlardan yararlanmayı da içeriyor mu; yoksa domuzun sadece etini yemek mi yasaklanmıştır?'
Biz bu soruya, her zaman, Müslüman bir ilahiyatçının vereceği en kestirme cevabı vermeyi yeğlemişizdir: Allah emrediyorsa birçok hikmeti vardır...
Ancak son zamanlarda soru soranlar içine küçümsenmeyecek sayıda bilimadamı, aydın, gazeteci vs. de katılmış bulunuyor.
DİNE VE DİNDARA YAKIŞAN
Bu yazımda konuyu biraz ayrıntılı bir biçimde cevaplamak istiyorum.
Domuz etinin yenmesi Kur'an tarafından kesinlikle yasaklanmıştır. (bk. Bakara, 173; Máide, 3; En'am, 145; Nahl, 115) Yaşamsal zorunluluk halleri dışında, bir Müslüman, domuz eti yiyemez; yerse büyük bir günah işlemiş olur.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, Cenabı Hakk'ın emir ve yasaklarının sayısız hikmetlerinin tümünü bir anda ve herkes tarafından kavranacak şekilde açıklamak her zaman mümkün olmaz. Mümin, emir ve yasağa uyarken, Allah'ın gereksiz buyruk göndermeyeceğini bilecek ve buyruğa bu anlayış ve mantıkla uyacaktır. Dine ve dindara yakışan budur.
DOMUZ PİS BİR VARLIKTIR
Domuz eti yasağının tüm hikmetlerinin bugün için tam bir açıklıkla keşfedildiği kanısında değilim. Batılı bilimadamları, yasakla ilgili açıklamaların belki de İslam'a puan kazandırmak anlamına geleceğini bildikleri için bu konu üzerinde fazla durmamakta ısrarlı görünüyorlar. Bununla birlikte bu yasağın çok sayıda tıbbî ve biyolojik gerekçesi olduğunu anlamamızı sağlayacak bazı bilimsel saptamalar ve açıklamalar vardır.
Domuz eti yasağının temel hikmeti, bence yine Kur'an'da gösterilmiştir. Bu temel hikmet şudur:
Domuz, sağlıklı insan hayatına ilişkin kriterler açısından baktığımızda pis bir varlıktır. Ve böyle olunca da haramdır.
GIDALAR TEMİZ OLMALI
Kur'an, gıdaların 'tayyib' yani temiz olması gerektiğini defalarca ifade etmiştir. (Örnek olarak bk. Bakara, 172, 168, 267; Máide, 4-5; Táha, 81)
Daha önemlisi, Kur'an, gıdalarla insan karakteri ve kişiliği arasında ilişki bulunduğunu açıkça belirtmektedir:
'Ey resuller! Temiz yiyeceklerden yiyin ve barışa, iyiliğe yönelik işler yapın!' (Müminûn, 51) Bu ayetin cümle yapısı, şöyle tercüme edilmesine de uygundur: 'Ey resuller! Temiz yiyeceklerden yiyin ki barış ve iyiliğe yönelik işler yapasınız.'
MÛSEVîLER DE YEMİYOR
Gıdalarla kişilik ve zihin yapısı arasında kaçınılmaz bir ilişkinin bulunduğunu, tıp-bilim dünyasının da altını çizdiği bir gerçektir. Ancak işin bu yönü ilahiyatçı olarak bizim ilgi alanımıza girse de uğraş alanımıza girmemektedir. Konunun bu yanıyla ilgili ayrıntıları da işin uzmanlarına bırakmayı yeğleriz. Bu uzmanların bildirdiklerine göre, psikanaliz ve psikoterapi konusu sanılan birçok ruhsal bozukluğun temelinde 'psychochemical) (kimyasal elementlerden kaynaklanan ruhsal belirişler) sebepler aranmalıdır. (Gıdalarla kişilik, ruhsal ve zihinsel yapı arasındaki bağlantıyı inceleyen bir çalışma olarak bk. George Watson; Nutrition and Your Mind, New York, 1974)
Kur'an'ın, temiz gıdalarla kişilik ve ruh sağlığı arasında ilişki kuran söylemi, tüm resullere yönelik olduğuna göre, Kur'an'a dayanarak, tevhit dinlerinin tümünde domuz eti yemenin yasak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim Mûsevîlik'te durum budur. Akla ve mantığa uygun olan, Mûsevîlik'ten sonra gelmiş bulunan İsevîlik'te de aynı yasağın bulunmasıdır. Ne var ki Hıristiyan dünya bunun aksini esas almış bulunuyor.
Benim anladığım ve inandığım odur ki mevcut İncil'lerde bu yasağın yer almaması, Saint Paul (Pavlus) müdahalesiyle sistemleşmiş bulunan Hıristiyanlığın bir tasarrufudur. Nitekim, Pavlus ve konsil müdahalesine uğramamış ve Müslümanlar'ca en makbul İncil sayılan Barnabas İncili'nde domuz eti yasağı mevcuttur:
BARNABAS İNCİLİ DER Kİ:
'Yazıcılardan biri dedi: 'Eğer ben, domuz eti veya pis olan bir başka et yersem bu benim vicdanımı kirletmez mi?' İsa cevap verdi: 'İtaatsizlik insanın içine girmez, insandan, insanın kalbinden dışarı çıkar ve bu sebeple haram kılınmış yiyeceği yerse kirlenmiş olur.' (Barnabas, 32/32-34)
Barnabas İncili'nin bu ayetinden anlaşılmaktadır ki özgün İsevîlik'te (Pavlus Kiristolojisi'nden önceki İsevîlik'te) tıpkı Kur'an'da olduğu gibi, gıdalarla kişilik arasında bağlantıya dikkat çekilmiştir ve domuz eti pis görülüp yasaklanmıştır. Bu yasağın, sağlığında İsa'nın amansız karşıtlarından biri olan Pavlus'un daha sonra girdiği İsevîlik'te gerçekleştirdiği tasarruflarla kaldırılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü, İsa'dan sonra Hıristiyanlığı yeniden yapılandıran Pavlus şöyle diyordu: 'Vicdan için hiçbir şey araştırmayarak kasaplar çarşısında satılan her şeyi yiyin!' (Korintoslulara Mektup I, 10/25) Şunu da söylüyor Pavlus: 'Vicdan için hiçbir şeyi tahkîk etmeyerek önünüze konulan her şeyi yiyin!' (Aynı kitap, 10/27)
PAVLUS DEĞİŞTİRDİ...
Mûsevîlik'te ve Mûsevîliğin bir uzantısı kaul edilen Sábiî dininde de domuz eti yemek haramdır. (bk. Şinasi Gündüz; Sábiîlik, 215) Monoteist dinlerin tümünde haram olan bir yiyeceğin, Hıristiyanlık'ta istisnaî bir durum arzetmesi şaşırtıcıdır. Anlaşılan o ki, mevcut Hıristiyanlık'ta domuz eti yemenin serbest oluşunun arkasında Hz. İsa'nın tálimatı değil, Pavlus'un tasarrufları yatmaktadır.
Biz yine kendi dünyamıza, Kur'an'a dönersek şunu söyleyeceğiz: Yiyeceklerin Kur'an'ın anladığı anlamda yani kozmik ve tanrısal ölçüler açısından temiz olmaması halinde kişilikte bazı bozukluklar oluşabilir ve yine kozmik-tanrısal anlamda beklenen ölçüde iyi ve temiz işler üretilmesinde engellerle karşılaşılır.
Kısacası, kişiliğin istenen kıvama ulaşması için gıdaların istenen kıvamda olması isteniyor. Bunun için gıdanın, yine Kur'an'ın deyimiyle 'rics' ve 'habis' (pis) olmaması gerekir. Helal kılınan gıdanın 'tayyip' olduğunu gösteren Kur'an, tayyibin karşıtını hem de aynı ayetlerde 'habis' olarak göstermiştir. (bk. A'raf, 157; Nur, 26)
KIRMIZI ETLER ZARARLI
Habis ve rics, kelime anlamlarıyla pis ve pislik demektir. Şeytanın pislikleri tanıtılırken bu 'rics' sözcüğü kullanılmıştır. Domuz eti, hem tayyibin karşıtı olan habisler içindedir, hem de şeytanın pisliklerini ifade etmek için kullanılan rics cümlesinden bir pisliktir. En'am Suresi 145. ayete göre, domuz eti 'tartışmasız bir ricstir yani kesinlikle pistir.' (Rics ve habis kavramlarının ayrıntıları için bk. Öztürk; 'Kur'an'ın Temel Kavramları', Rics, Ricz, Habis maddeleri)
Domuz eti, Kur'an'ın açık ifadesiyle 'rics' yani pis ve murdar olduğuna göre, Kur'an'ın gıdalarda esas aldığı temizlik ilkesine uygun bir yapıda değildir.
Bu pislik halini, Kur'an'ın varlık ve hayat anlayışı açısından bakarak değerlendirmek gerekir... Buradaki pis, Kur'an'ın istediği ve önerdiği insan kişiliğine bir biçimde zarar veren unsur demektir.
Kur'an, istediği kişilik yapısını oluşturmak için mensuplarını, deyim yerinde ise, hassas bir diyete tábi tutuyor. Bu diyetin, tıp ve biyoloji açısından gerekçeleri nelerdir?
Bir kere, tüm kırmızı etlerin sağlık açısından dikkatle kullanılması ve mümkün mertebe az tüketilmesi tüm tıp áleminin ortak önerisidir. Birçok insana, özellikle belli bir yaştan sonra kırmızı et yemek yasaklanmakta veya yasağa yakın azaltmalar önerilmektedir.
UCUZ OLMASI BİR ETKEN
İkinci olarak, dünyanın her yerinde ve tüm kültürlerde en ucuz et domuz etidir.
Üçüncü olarak, ortak bilimsel kabullerden biridir ki, etler içinde toksin oranı en yüksek, hazmı en zor, mikrop üretmeye en müsait, hastalık taşımaya en yatkın, yağ dokusu ve kolesterini en yüksek et domuz etidir. Tüm bunların tıp dilinde birer 'Tehlike var, uzak dur!' sinyali ifade ettiğinde hiç kimsenin kuşkusu olamaz.
Alman hekim Hans-Heinrich Reckeweg domuz etinin insan sağlığı açısından ciddi tehlike sinyalleri veren bir et olduğunu geniş sayılacak bir raporla gündeme getirmiştir. Türk diline de çevrilen bu rapordan bazı aktarmalar yapalım:
'Toksir faktörlerden arınmış gıdalar alan bir kimsenin sağlığını koruyabileceğini belirtmek istiyorum. Bu ise domuz eti yasağına kesin riayetle mümkün olur. Peygamberlerin, özellikle Hz. Muhammed ve Hz. Musa'nın getirdikleri esaslar tabiat kanunlarıyla tam bir uyum içindedir...'
Alman hekim, İkinci Dünya Harbi sırasında Alman askerlerinin domuz eti yemekten kaynaklanan ciddi hastalıklara nasıl yakalandıklarını, çeşitli tedavilerden sonuç alınamayınca çareyi domuz eti yemeyi durdurmakta bulduklarını anlattıktan sonra şöyle devam ediyor:
'Domuz etinin insan sağlığını bozduğunu, hatta zehir etkisi yaptığını ben daha harpten önce biliyordum. Fakat bu etkilerin daha çok, taze domuz etinden yapılan tava, kızartma, paça, pirzola ve kotlet türü şeylerde söz konusu olabileceğini sanıyordum. Tuzlanmış jambon, füme edilmiş ve tuzlanmış domuz etlerinin de insan sağlığına zararlı olduğunu aklıma getirmemiştim. Taze domuz eti ürünlerinin yenilmesinin apandisit, safra kesesi iltihabı ve safra kolikleri, bağırsak iltihapları, tifo ve paratifoya benzer hastalık tablosu gösteren mide ve ince bağırsak iltihabı, ilerlemiş egzamalar, kan çıbanları ve terbezi apseleri gibi hastalıkların sebepleri arasında olduklarını biliyordum, ama o zamanlar, içinde domuz eti bulunan kış sucuğunun yukarıda saydığım hastalıklara sebep olabileceğini henüz saptamış değildim...'
'Harp yılları esnasında yağsız gıda alınması ve harp sonrasının gerektirdiği para reformu, Alman halkını pratik olarak sağlıklı yapmıştı. Domuz eti bulunmuyor, diğer et türleri ise çok küçük porsiyonlar halinde elde edilebiliyordu. Yağ çok azdı; şeker hemen hemen hiç yoktu. Buna karşın patates, havuç ve taze sebze ile takviye edilmiş yiyecekler genellikle yeterli miktarda vardı. O zamanlar bir domuzu kaçak kesip yiyebilecek olanlar dışında hiç kimsede apandisite, safra kesesi hastalığına rastlanmıyordu. Romatizma, omurlar arası kıkırdak aşınmasından doğan rahatsızlıklar, kalp infarktüsü, kireçlenme ve yüksek tansiyondan doğan şikayetler duyulmaz olmuştu.'
KANSER VAKALARI ARTTI
'1948'de yapılan para reformunu takiben domuz eti, jambon ve bilhassa domuz yağı istenildiği kadar bulunur hale geldikten sonra bu tablo tamamen değişti. Kan çıbanı ve ter bezi apseleri gibi müzmin iltihaplı cilt hastalıkları, safra kesesi rahatsızlıkları her gün rastlanılan sıradan vakalar haline geliverdi. Bu hastalıkların yapılan tedavilerinden sonra değişik yan etkiler görüldü. Özellikle kanser vakalarında görülen artış dehşet verici oldu. Bütün bu hastalıkların kaynağında bulunan bir zehiri aramak zorunluluğunu hissettim. Münih Tıp Mecmuası'nın 1952 yılı 12. sayısında homotoksin konusundaki çalışmamda bu noktaya değindim. Seneler boyunca deneyimlerimiz arttıkça, artrit ve artroz gibi diğer bazı hastalıkların da genellikle domuz etinden meydana geldiği ortaya çıktı...'
'Hayvanlar üzerinde deneyler yapmaya karar verdim. Bir sürü kobay satın alıp muhtelif gruplara ayırdım. Yemleme deneyimlerine başladım. Deneylerimin sonuçlarını 1955'de 'Homotoksinler ve Homotoksikozlar' adlı kitabımda yayınladım.'
'Domuz etiyle beslenen kobaylar şiddetle barbarlığa eğilim gösterdiler. Yaşları ilerledikçe vücutlarının çeşitli yerlerinde kanser görülmeye başladı. Muhtelif cilt hastalıkları ortaya çıktı. Köpeklerin domuz eti yemek yüzünden uyuza, kaşıntılı diğer deri hastalıklarına, iç hastalıklara yakalandıklarını belirledim. Aynı tehlikenin sirk hayvanları için de söz konusu olduğunu gördüm. Domuz eti yiyen hayvanlar yağlanıp tembelleşmekte, tansiyon yükseldiği için burunları kanamakta, büyük ihtimalle ölüp gitmekteydiler. Bir balık üreticisi, domuz kıymasıyla beslenen balıkların birkaç gün zarfında ölüp gideceklerini söyleyerek dikkatimi çekti.'
DOMUZ HOMOTOKSİNDİR
'Çalışmalarım sonunda domuz etinin önemli bir homotoksin (insan zehirleyici) olduğunu ve organizmanın kendini bu zehirden korumak için muhtelif hastalık belirtileri verdiğini tespit ettim. Tıp literatürüne geçen kesin sonuçlara göre, domuz etini teşkil eden unsurların çok zararlı etkiler vücuda getirdikleri görülüyor.'
'Domuz eti aşırı derecede yağlıdır. Kanda kolesterin yüklü büyük moleküllerin oluşumu kolesterinin etkisiyle olmaktadır. Bunlar damar sertliği ve hipertansiyona sebep oldukları gibi, kalp infarktüsüne, koroner ve perifer damarlarında dolaşım bozukluklarına sebep olurlar... Domuz etinde bol miktarda sümüksü bağ dokusu bulunduğu için, çok miktarda da kükürt bulunur... İltihaplanmaların ve doku şişkinliklerinin sebebi olan 'büyüme hormonu' domuz etinin içinde çok bol miktarda vardır... Domuz yağı yalnız kolesterin değil, aynı zamanda kanserin gelişmesine yarayan büyüme hormonu ve tipik bir kanserojen olan benzpireni de içerir.'
İNSANDA TUTKU YAPIYOR
'Domuz etinin, kaşıntıları artırıcı özelliği vardır. Bu özellik kan çıbanı, şirpençe, apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar damar iltihapları, kadınlarda beyaz akıntı, egzama, dermatit, nörodermit... gibi iltihabi hastalıklara ve diğer dermatozlara zemin hazırlar.'
'Domuz etinde bulunan bir başka zararlı madde de 'onkojen ajan', 'endobiyont' veya 'eritrosit ilaveleri' diye adlandırılan maddedir...'
'Domuz etinde bulunan çok önemli bir toksik madde de grip virüsüdür. Londra Virüs Araştırmaları Enstitüsü üyesi Prof. Shope'a göre, virüsler domuzun akciğerinde yaşar ve etinden yapılan mamullere bu yoldan geçer. Meslek hayatımda geçirdiğim uzun seneler boyunca, çok miktarda domuz eti yedikten sonra patlak veren grip salgınları konusunda yapmak imkanı bulduğum gözlemler birbirine benzer sonuçlar vermiştir.'
'Domuz eti, ibtila (tutku, alışkanlık) yapar. Mannheim'de bulunan psikiyatrist W. Hoffmann, domuz etinin ibtilaya sebep olabileceğine, bu eti yiyenlerde ibtila belirtilerinin görüldüğüne işaret etmektedir. Bu kimseler domuz etini yemek için akla hayale gelebilecek her çeşit mazareti bulmakta güçlük çekmezler...'
'İnsan, domuz etindeki zararlı maddelerden idrar, solunum, bağırsaklar ve cilt gibi zehir atım yollarıyla değil, iltihaplar yoluyla arınmaktadır... Ünlü bir uzman hekim bana mektup yazarak, kronik domuz eti ibtilasının doğal bir sonucu olarak kabul edilen, beyin kan dolaşımı bozukluklarının tedavisi için öneriler istemiştir... Domuz paçası tüketimi dikkate alındığında bilhassa Berlin'de sık sık rastlanan 'ulcus cruris' bu yemeğin tipik bir sonucu olarak görülür. Hastalığın seyrinden anlaşılacağı gibi, bacaklardaki yaralar, birçok vakada, organizmanın, mezankimal supap vasıtasıyla bağ dokusunun, derinliklerine kadar işlemiş olan tehdit edici kanser iltihabını ayaklardaki yaralardan def etmek için giriştiği son hamle olarak görülebilir.'
'Domuz eti yemede ısrar sonucunda insan vücudundaki sert kıkırdak maddesinin yerine domuzdan geçen sümüksü bağ dokusunun oturması yüzünden kıkırdak maddesi yumuşar ve vücut, ağırlığa tahammül edemeyerek ezilir. Bu yüzden atrit ve atrozlar meydana çıkar...'
TEŞHİS BİLE ETMEDİLER
Alman hekim, domuz eti meselesinde Batı dünyasının bir tavrına da ibret verici bir ifadeyle ışık tutmaktadır:
'Domuz etinin yarattığı zehirlenme durumu tıbben tetkik ve tedavi edilmek şöyle dursun, adeta kasten teşhis bile edilmemektedir...'
'Birçok genç hayatın vaktinden önce harap oluşu, domuz eti yeme alışkanlığının acı bir sonucudur...'
Alman hekimin anlattığı şu ürpertici olay, Kur'an'da domuzun 'pislik' olarak tanıtılmasındaki muhteşem isabeti göstermesi bakımından da çok önemlidir:
'İkinci Dünya Harbi sırasında bir sahra hastanesinde cerahata bulaşmış sargı bezlerinin haftada iki kez değiştirildiğini ve sonra da avluda yakıldığını duymuştum. Her askerî hastanede - muhtemelen bugün bile her hastanenin bişitiğinde - hastanenin artıklarıyla beslenen domuzların barındığı bir ahır vardır. Bu sayede, en azından ayda bir kez bir domuz kesilmesi mümkün olur. Bu da vaktiyle, harpte, iaşeye büyük katkısı bakımından memnuniyet vericiydi.'
'Bir gün ahırdan boşalan domuzlar hastanenin avlusunda duran ve cerahat bulaşmış sargı bezleriyle dolu madeni kapları devirerek, diğer artıklarla birlikte cerahatlı sargı bezlerini de büyük bir iştahla yemişlerdi. Bu olaydan sonra, sakat bir düşünce eseri olarak, sargı bezlerinin yakılmasından vazgeçilmiş, bezler, domuzlara yem olarak atılmaya başlanmıştı. Bu suretle, mükemmel bir 'zehirli kan dolaşımı' sağlanmıştı!.. Çoğunlukla, hastaneleri fistüllü yaralardan doldurmuş bulunan yaralılar, şimdi, içindeki zehir oranı daha da artmış olan domuz etini yiyerek vücutlarındaki irinin artması için adeta takviye almış olmakta idiler. Aslında, domuz eti, cerahatlı sargı bezleri ile dolu kaplar olmasa da cerahat üretici etki yapar...'
'Temiz lokantadan maksadın, domuz eti pişirmeyen lokanta' olduğunu söyleyen Alman hekim, rapor-kitapçığının son bölümünde önerilerini sıralıyor. İşte bazıları:
'En küçük miktarda da olsa domuz eti yemekten kesinlikle kaçının! Domuz eti yasağına tamamen uyar, et ve sucuk ihtiyacınızı, ürünlerine domuz eti karıştırmadığından emin olduğunuz bir kasaptan alırsanız hem kendinizi hem de ailenizi felaket ve musibetlerden korumuş olursunuz.'
'Domuzun bütün vücudu değersiz maddelerden, yağ, sümüksü maddeler, gübre şerbeti, iltihap maddeleri ve tehlikeli hormonlardan ibarettir...'
DİĞER DOMUZ ÜRÜNLERİ
Alman hekimin araştırmalarına ve deneyimlerine dayanarak, 50 küsur sayfalık bir rapor-kitapçık (Bu kitapçık Dr. Ömer Fahreddin Göze tarafından Türkçe'ye çevrilerek, 1980 yılında Yeni Asya Yayınları tarafından İstanbul'da basılmıştır) halinde insanlığın hizmetine sunduğu bu bilgiler şükranla anılacak bilgilerdir. Ama, ben inanıyorum ki, tevhit dinlerinin bu yasağı, ileriki zamanlarda çok daha geniş ve etkili bilimsel araştırmaların konusu olacaktır.
Domuzun eti dışındaki unsurlardan yararlanmanın haram olup olmadığına gelince:
İslam dini bilginleri bu konuda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Çünkü Kur'an, haramlığı gündeme getirirken, 'lahmü'l-hınzîr' (domuzun eti) ifadesini kullanmıştır. Yasaklar getirirken hemen her zaman çok ince ayrıntı veren Kur'an'ın burada domuzun sadece etinden söz edip yağ, kemik, deri, kıl gibi unsurlara hiç değinmemesi haramlığın sadece etle ilgili olduğunu söylememizi fıkıh tekniği açısından gerekli kılmaktadır. Ancak, pislik ilan edilen bir vücudun etini atıp yağını ve derisini kullanmak, insan doğasının barışık ve alışık olduğu bir tavır değildir. Olabilir ki Kur'an-ı Kerim bu gerçeği göz önünde tutarak, sadece eti anmakla yetinmiş, insan doğasının gideceği sonucu açık görerek diğer unsurları sıralamamıştır.
Ben, şahsen bu ikinci noktanın altını çiziyor, domuzun tüm unsurlarının haram kabul edilmesini Kur'an ve insan gerçeği açısından akla ve maksada daha uygun buluyorum. Bununla birlikte, bir insanın, 'Haramlaştırılan sadece domuzun etidir, yağ, deri, kıl, gübre haram çerçevesine girmez!' demesini Kur'an ayetini inkár saymam, bu düşünceyi de anlayışla karşılarım. Nitekim, fıkıh tarihinde sergilenen tavır da budur:
MEZHEPLERİN GÖRÜŞÜ
Záhiriyye mezhebinin tüm müçtehitleri, diğer mezheplerden ise bazı müçtehitler (Hanefilik'ten Şevkanî ve İmam Ebu Yusuf, Málikîlik'ten Sahnûn ve İbn Abdülhakem) domuzun derisinin diğer deriler gibi tabaklanarak kullanılabileceğini kabul ederler.
Şáfiî mezhebi dışındaki ekoller, domuzun kılının kullanılmasında da bir sakınca olmadığı görüşündedirler.
Domuz eti yasağı konusu, su domuzunun durumunu da gündeme getirmektedir.
Hanefilik dışındaki ekoller, 'Denizin suyu temiz, içindekiler helaldir' hadisini dikkate alarak, Kur'an'daki domuz eti yasağının su domuzunu kapsamadığını söylemektedirler. Hanefiler ise, balık dışındaki deniz hayvanlarının tümünü haram sayan görüşlerinin bir uzantısı olarak su domuzunu da haram etler arasına koyarlar. Ayrıca, Hanefilere göre, Kur'an'daki 'hınzîr' (domuz) sözcüğü, sadece kara domuzunu değil, su domuzunu da içermektedir. "
........................
Bu alıntı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün Star gazetesindeki bir makalesinden yapılmıştır ( 2001)
Aşağıdaki yazı da benim çevirimdir :
PIG & PORK FACTS
DOMUZ ve DOMUZ ETİ GERÇEKLERİ
THE pig or swine is a very popular food item with most Christians. Yet Christians are unaware that the God they profess to believe in had condemned the eating of swine's flesh. The condemnation was based on some very sound biological principles. Here are some facts on pork that prove it to be a very unhealthy food to eat:
Çoğu Hristiyan için domuz ve yaban domuzu eti popüler bir gıdadır.Gerçi Hristiyanlar domuz eti tükettikleri için Tanrı'nın kendilerini ayıplayacağından habersizdirler.Bu ayıplanma önemli bazı biyolojik prensiplere dayalıdır.Domuz hakkında bu gıdayı yemenin ne kadar sağlıksız olduğunu kanıtlayan bazı gerçekler aşağıdadır :
A pig is a real garbage gut. It will eat anything including urine, excrement, dirt, decaying animal flesh, maggots, or decaying vegetables. They will even eat the cancerous growths off other pigs or animals.
Domuz tabiri caizse pislik dolu bağırsaktır . Sidik , dışkı , çöp , hayvan leşi , kurtçuklar, bozulmuş sebzeler dahil herşeyi yer.Hatta diğer domuzların ve hayvanların kanserli dokularını , ur ve şişliklerini dahi yer.
The meat and fat of a pig absorbs toxins like a sponge. Their meat can be 30 times more toxic than beef or venison.
Domuzun eti ve yağı toksinleri , zehirli maddeleri sünger gibi çeker.Sığır ya da geyik etleriyle kıyaslandığında 30 kat daha toksiktir.
When eating beef or venison, it takes 8 to 9 hours to digest the meat so what little toxins are in the meat are slowly put into our system and can be filtered by the liver. But when pork is eaten, it takes only 4 hours to digest the meat. We thus get a much higher level of toxins within a shorter time.
Sıgır veya geyik eti yendiğinde 8 ila 9 saat içinde sindirilir ve neticede son derece az toksin içeren bu etler metabolizmamıza yavaşça dahil olurlar .Fakat domuz tüketildiğinde bu süre 4 saattir , çok yüksek düzeyde zehiri ( toksini) çok daha kısa sürede almış oluruz.
Unlike other mammals, a pig does not sweat or perspire. Perspiration is a means by which toxins are removed from the body. Since a pig does not sweat, the toxins remain within its body and in the meat.
Diğer memelilerin aksine domuz terlemez .Terleme toksinlerin vücuttan uzaklaşması anlamına gelir.Domuz terlemediği için toksinler hayvanın vücudunda , etinde kalmaya devam eder.
Pigs and swine are so poisonous that you can hardly kill them with strychnine or other poisons.
Domuz ve yaban domuzu ( swine / hınzır - İslami literatürdeki adı ) o derece zehirlidir ki striknin** veya diğer zehirlerle öldürülmeleri son derece zordur.
** Striknin genellikle köpekleri zehirlerken kullanılıyor belediye ekiplerince.
Farmers will often pen up pigs within a rattlesnake nest because the pigs will eat the snakes, and if bitten they will not be harmed by the venom.
Çiftçiler ,domuzlar yılanları yiyecekleri için genellikle domuz ağıllarını çıngıraklı
yılanların yuvaları üstüne yaparlar ,ve domuz yılan tarafından ısırılacak olursa genellikle zehir zarar vermez.
When a pig is butchered, worms and insects take to its flesh sooner and faster than to other animal's flesh. In a few days the swine flesh is full of worms.
Domuz kesildiğinde eti diğer hayvanlarınkine kıyaslandığında çok daha hızlı kurtlanır ve kokar.Sadece birkaç gün içinde et tümüyle kurtlanmış olur.
Swine and pigs have over a dozen parasites within them, such as tapeworms, flukes, worms, and trichinae. There is no safe temperature at which pork can be cooked to ensure that all these parasites, their cysts,and eggs will be killed.
Yaban domuzu ve domuz bir düzineden fazla parazit içerir : Şerit tenya , trişin ,solucan ve kurtçuk gibi .Bu parazitlerin yumurtalarını ve kistlerini öldürdüğünden emin olunabilecek bir "pişirme" derecesi yoktur.
Pig meat has twice as much fat as beef. A 3 oz T bone steak contains 8.5 grams of fat; a 3 oz pork chop contains 18 grams of fat. A 3 oz beef rib has 11.1 grams of fat; a 3 oz pork spare rib has 23.2 grams of fat.
Domuz eti sığır etinden 2 kat daha fazla yağ içerir.3 onsluk ( yaklaşık 85 gram ) bir sığır bonfilesi 8.5 gram yağ içerirken 3 onsluk bir domuz bonfilesinde yağ miktarı 18 gramdır.Aynı şekilde 3 onsluk sığır pirzolası 11.1 gr yağ içerirken 3 onsluk yağsız domuz pirzolası 23.2 gram (yani etin neredeyse %30 u yağ / 3 ons 85 gram ) yağ içerir.
Cows have a complex digestive system, having four stomachs. It thus takes over 24 hours to digest their vegetarian diet causing its food to be purified of toxins. In contrast, the swine's one stomach takes only about 4 hours to digest its foul diet, turning its toxic food into flesh.
İnekler karmaşık bir sindirim sitemine sahiptirler ve 4 mideleri vardır.Bitkisel diyetlerini sindirmeleri 24 saatten uzun sürer ve gıdalarıyla beraber gelen zehirli maddelerden bu uzun sindirim sürecinde arınırlar.Domuzlarda süreç tam tersidir , tek mideleri vardır , yaklaşık 4 saat içinde sindirimlerini tamamlarlar ve sindirdikleri gıdalar ve içerdikleri toksinler bedenlerine karışır.
The swine carries about 30 diseases which can be easily passed to humans. This is why God commanded that we are not even to touch their carcase (Leviticus 11:8).
Domuzlar insana kolayca geçebilen yaklaşık 30 hastalık için arakonak vazifesi görürler.Bu Tanrı'nın domuz leşine dahi dokunulmamasını ( leş olarak çevirdim ,aslında ölüsüne demek daha doğru ) öğütlediğini bize açıklar. ( Leviticus 11:8 )**
** ( Levililer 11:8 ) İncil'den ayet numarası veriyor
The trichinae worm of the swine is microscopically small, and once ingested can lodge itself in our intestines, muscles, spinal cord or the brain. This results in the disease trichinosis. The symptoms are sometimes lacking, but when present they are mistaken for other diseases, such as typhoid, arthritis, rheumatism, gastritis, MS, meningitis, gall bladder trouble, or acute alcoholism.
Domuz tenyası mikroskopik ölçekte küçüktür ve bir kere vücuda girerse bağırsaklara , kaslara , omuriliğe ve beyne yerleşebilir.Bu ise "Trişinosis" hastalığına neden olur.Belirtiler bazen görülmez , bazen de görüldüğünde diğer hastalıklarla karıştırılabilir : tifüs , artrit , romatizma , gastrit , MS , menejit , safra kesesi iltihabı , ya da akut alkolizm.
The pig is so poisonous and filthy, that nature had to prepare him a sewer line or canal running down each leg with an outlet in the bottom of the foot. Out of this hole oozes pus and filth his body cannot pass into its system fast enough. Some of this pus gets into the meat of the pig.
Domuzlar o derece zehirli ve pistir ki , doğa onu atık çukuru içinde ya da kanalizasyon ayaklarının altında akarken dahi hayatta kalacak şekilde hazırlamıştır.Hayvan kendi vücudundan pislikleri / zehirleri ve (toksine tepki olarak vücutta oluşan demek istiyor sanırım ) irini yeterince hızlı atamaz .Bu irinin bir kısmı hayvanın etinde kalır.
There are other reasons grounded in biological facts that could be listed to show why pigs and swine should not be eaten. But a true Christian should only need one reason why not to eat this type of food because God prohibited it.
Domuz ve yaban domuzunun neden yenmemesi gerektiği konusunda başka nedenler de biyolojik gerçeklerin yanında sayılabilir. Fakat gerçek bir Hristiyan bilmelidir ki bu konuda sadece tek bir nedene sahiptir : Bu tür bir gıda yenmemelidir , çünkü Tanrı yasaklamıştır.
"And the swine, because it divides the hoof, yet does not chew the cud, it is unclean unto
you: you shall not eat of their flesh, nor touch their dead carcase." -Leviticus 11:7,8; Deuteronomy 14:8
"Levililer 11:7 Domuz çatal ve yarık tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır."
"Tesniye 14:8 Domuz çatal tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır. Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız."
**** Bu konuyla ilgili İncil ayetleri için :
Çıkış 20,25; Levililer 11,7; Tesniye 27,5; 14,8; Resullerin işleri 25,20; 21,25; Matta 5,17 bakılabilir.
İNCİL:
Matta 5:17 "Kutsal Yasa'yı(TEVRAT 'ı)* ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.
Matta 5:18 Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey .
Those who say Christ abolished the law condemning pork are motivated by their stomach not
Scripture. The problems with pork are biological, and Christ never changed the laws of biology.
Bu ayetleri bildiren İsa , Kutsal Kitap'ta Hristiyanlar'ın domuzu mideye indirme
gerekçelerini geçersiz kılar .Domuzla ilgili sorunlar biyolojiktir ,"İsa " asla biyolojinin kanunlarını değiştirmemiştir.
http://www.ensignmessage.com/archives/porkfacts.html
http://www.ensignmessage.com/
Alıntı yapılan site Hristiyanlara aittir.
Giriş sayfasında zaten şu mesaj yeralıyor :
TO THE BRITISH AND ALL THE
CELTIC, ANGLO-SAXON PEOPLES
OF THE WORLD
(The Official Journal of the Ensign Trust, London)
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıklamaları gayet yerinde görüldüğü gibi.İslam bilimle hiç bir zaman çelişkide değildir.Çeviriyi yaparken biraz zorlandım diyebilirim , ne olsa domuzla ilgili bizim terminolojimiz zayıf . İngiliz dilinde bu kounda kelime çok .Tabii bu bizim dilimiz yetersiz anlamına da gelmiyor , mesela Türkçe'deki "gönül" "gönlünü almak" İngilizce'ye çevrilemez , çünkü böyle bir kavramları yok , böyle bir kelimeleri mevcut değil.
Basit , anlaşılır bir metin seçtim bu konuyla alakalı olarak. Daha detaylı tıbbi metinler de istenirse foruma aktarılabilir .Ek olarak şunu belirteyim , domuz üreticileri eti dezenfekte etmek için chloride , sodium nitrite ve nitrate kullanmak mecburiyetindeler.Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) ve Amerikan Sağlık Dairesi ( FDA ) bu tür gıdalarda kullanılacak koruyucu katkı maddelerinin limitlerini belirtmişlerse de domuz eti için kullanım oranları sığır , koyun , tavuk gibi diğer etlerde kullanılan düzeyin çok çok üzerindedir ve bu türden kimyasal banyodan geçmelerine rağmen domuz etlerinin içindeki parazitlerin öldürülebildiği veya tümüyle ortadan kaldırıldığına dair kanıtlanmış bilimsel veri mevcut değildir.Adı geçen kimyasalların da kanserojen etkileri olduğunu lütfen aklınızdan çıkarmayın.