- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0

“…sana "küçük adam", "sıradan insan" diyorlar; yeni bir çağ, "sıradan insan çağı" başladı diyorlar. Bunu söyleyen sen değilsin küçük adam. Onlar söylüyor bunu, büyük ulusların başbakanları, koltuklanmış işçi liderleri, burjuva ailelerinin tövbekâr evlatları, devlet adamları söylüyor, filozoflar söylüyor sana bunu. Geleceğini eline veriyor, geçmişinden hiç sual etmiyorlar.
Korkunç bir geçmişin mirasçısısın sen küçük adam. Mirasın, avucunun içinde alev alev yanan bir elmastır. Bunu sana söyleyen, benim; beni dinle.
Her doktor, her ayakkabıcı, teknisyen ya da eğitimci, işini doğru dürüst yapmak ve yaşamını kazanmak için, eksiklerini bilmek zorundadır. Birkaç on yıldır, şu yeryüzünde yönetici rolünü oynamaya başlamış bulunuyorsun. İnsanlığın geleceği, senin düşüncelerine ve senin yapacağın şeylere bağlıdır. Ama öğretmenlerin ve efendilerin, aslında nasıl düşündüğünü ve gerçekte ne olduğunu söylemiyorlar sana; seni kendi geleceğine egemen olma yetisi verebilecek yönde eleştiren ve bu eleştiriyi dile getirme yürekliliğini gösteren tek kişi yok. Yalnız bir anlamda "özgürlüğe sahip"sin sen: kendi yaşamını yönetmeyi öğrenmeme, kendini bu yönde eğitmeme ve kendini eleştirmeme özgürlüğüne sahipsin.
Şöyle bir yakınmayı hiç duymadın senin ağzından: "gelecekte kendimin ve dünyamın efendisi olmak yolunda yürütüyorsunuz beni, peki ama, insanın nasıl kendi kendisinin efendisi olacağını anlatmıyorsunuz hiç, düşünce ve davranışlarımdaki yanlışları bana söylemiyorsunuz?"
Yönetimi elinde tutan kişilerin, "küçük adamı" yönetmelerine izin veriyorsun. Ama sen, hiç sesini çıkarmıyorsun. İktidardaki adamlara, yönetimi elinde tutan güçlülere, ya da kötü niyetli güçsüz adamlara seni temsil etme yetkisini veriyorsun. Her seferinde aldatıldığını anlıyorsun, ancak bunu anladığında, iş işten geçmiş oluyor.
Seni çok iyi anlıyorum. Çünkü seni binlerce kez çıplak gördüm; hem ruhsal, hem bedensel çıplaklığın içinde, maskesiz, etiketsiz, elinde bir partinin üyelik kartı bile olmaksızın bir "tanınmışlık" kılıfına bürünmemiş halinle gördüm seni. Yeni doğmuş bir bebek gibi, anadan doğma çıplak, don-gömlekle kalmış bir mareşal kadar çıplak halini gördüm. Benim karşımda hiç yakınmadın, ağlamadın, özlemlerini hiç dile getirmedin, sevgini ve acılarını bir kez olsun açmadın bana. Seni iyi tanıyorum ve anlıyorum. Sana nasıl olduğunu anlatacağım küçük adam, çünkü büyük bir geleceğin olduğuna içtenlikle inanıyorum. Gelecek, senindir, buna hiç kuşku yoktur. Öyleyse gel, her şeyden önce kendine bak bir. Gerçekte olduğu gibi gör kendini. Führer'lerinin ve seni temsil eden "vekil"lerinin sana utanmadan söylediği şu sözlere aldırma:
Sen, "küçük, sıradan bir insan"sın. Bu sözcüklerin çifte anlamını kavrıyorsun, değil mi: "küçük" ve "sıradan".”
Wilhelm Reich-Doruk Yayınları