Din ve Politika..

Albayrak

Can Feda
Altın Üye
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
4,439
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Aydınlığın karanlıkla savaşından...
İnançla, düşünceyi birbirine karıştıran bir insan demokrasiyi yaşam biçimi olarak görebilir mi?Server Tanilli’nin Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan yeni kitabı “Din ve Politika”yı okurken bu soru geldi aklıma…

Turgay Fişekçi’nin değindiği gibi düşünce ve inanç farklı kavramlardı…

Aslında bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu çalkantılı ortam “düşünce-inanç” farklılığından kaynaklanıyordu…

Çankaya Köşkü’nde İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth onuruna verilen yemekte Tayyip Bey’in simokin giymemesi bunun en somut kanıtıydı…

Şöyle tarihin derinliğine doğru inersek, Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünceyi önemsediğini, Cumhuriyet Devrimleri’nin temelinde “aydınlanma”nın yattığını görürüz…

İnsan düşünürse çoğalır ve bağnazlıktan kurtulur…

Laiklik işte bu noktada önemlidir. Halksallık, bireylerin özgürlüğ anlamına gelir. Demokrasi de yaşam biçimi olarak o topluma yerleşir.

Türkiye’ye çağdışı bir toplum özendiriliyor. Medya bu olayları görmezden geliyor. Kendilerini liberal olarak tanımlayanlar düşünceyle, inancı eşdeğer olarak nitelendiriyor.

Sendikal hak ve özgürlüklerin sınırlı olduğu toplumlarda demokrasiden söz edilmez…

12 Eylül 1980 askeri darbesine karşı çıkan tarikatçılar, din pazarlamacıları ve Soros’un Çocukları “demokrasi-özgürlük” kavramını salt TCY’nin 301. maddesi sandılar hep…

Oysa, 301. maddeyle eşdeğerli sekiz madde daha var!.. Ayrıca, Türkiye’de sendikal örgütlenme “yasağı” var. TV emekçilerinin sendikal hakları yok.

***

Server Tanilli, pek çok Avrupa ülkesinden örnekler veriyor…

Almanya, çok dinli ve çok mezhepli bir devletin ikinci modelidir…

Peki o model nasıl ortaya çıkmıştır?

Fransız devrimiyle Napoleon, Protestan, Katolik ülkelerin 1648′de yaptıkları Westphalie Antlaşması’yla…

Kurulu düzen 1648′de çökertilmeye başlanmış; Kilise’nin taşınmazlarına el konulmuştur.

Elbet Katolikler bu eyleme tepki göstermişlerdir…

1848 Anayasası’na din özgürlüğü kavramı da böylece sokulmuştur.

Aydınlanma ve devrim tarihinin kitabıdır “Din ve Politika”.

Türkiye 2008 yılında “laiklik kavramını” tartışırken laiklik olmadan demokrasinin olmayacağını bilmiyor…

Avrupalı bazı milletvekilleri de…

Server Tanilli’nin “Din ve Politika” kitabını okurken düşünceler ormanındaydım yine…

Yaralı ve şaşkın yapraklar içinde, usul bir gölge uçurumun kenarında, mayıs yıldızlarının altında dünü ve bugünü düşündüm…

Nazik el Melaike’nin dizelerinde, belki Bağdat’ın zifiri karanlığında ölüm çanlarını dinliyordum…

Gölgenin izleri vardı her kelimede, her anlamda…

Sahranın o derin hayatında, kumun alevi üzerinde yarının Türkiye fotoğrafı yansıyordu…

Çağdaşlık diye adlandırılan süreç salt Türkiye için geçerli değildi. Çünkü uygarlık bir tümsellikti. İnsanlık çağdaşlık için vardı.

Atatürk’ün Aydınlanma Devrimi çağdaşlıktır…

Elbet anlayanlar için!..

Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurup, çağdaşlaşmaya doğru yürürken işte bunları düşünmüş, “tam bağımsız Türkiye” yaratmak istemişti…

Türkiye tarihini bilmeyen soytarılar, İngiltere Kraliçesi İkinci Elizbeth’in Anıtkabir’deki deftere yazdıklarının ne anlama geldiğini anlayabilmişler midir?

“Mustafa Kemal’e saygılarımı sunmak benim için en büyük onurdur…”

Merak ediyorum “Milli Görüş” tabanına oturan, smokini “gâvur icadı” sayan bir düşünce İngiltere Kraliçesi’nin Mustafa Kemal’le ilgili yazılarını nasıl algılar?

***

Server Tanilli, yaşamın haritasında AKP’lilere de yardım ediyor, yakın tarihi öğrenmeleri için.

Server Tanilli’nin yeni kitabı “Din ve Politika” okunmaya değer, mutlaka alıp okuyun…

Yüreklerini, düşüncelerini, yurtseverliklerini, koylarını, büklerini, dağlarını, ovalarını satanlara ders alması için de bir başucu kitabı.

Barroso, Olli Rehn, Lagendijk okumalı; öğrenecekleri çok şey var kendi ülkelerinin geçirdiği evreleri öğrenmeleri için…

HİKMET ÇETİNKAYA
 
Bizde din, Adam ölünce cenaze için yıkanıp defnedilmesi için camiiye getirilmesi, vede siyasetde kullanılan bi araçtır. ha bide namazında ibadetinde olan'a gerici yobaz diye çamur atmak.
 
Bizde din, Adam ölünce cenaze için yıkanıp defnedilmesi için camiiye getirilmesi, vede siyasetde kullanılan bi araçtır. ha bide namazında ibadetinde olan'a gerici yobaz diye çamur atmak.

Sorun kalp ibadetini hiç bir zaman yerine getiremeyecek olanlar..

Sen görünenler ile uğraş dur..
 
Din = politika.

Peygamberin ardından ganimeti sen alacaksın ben aşlacağım. Başa kim geçecek kavgası başladı. Ne kadar halife varsa bir digerini kılıçla öldürdü. Daha ilk günden birlerine boğazladılar. Hiç biri yatağında oh diyerek ölmedi.

6/39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklarda kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar. " Ammada keyfi ha. Hiç ölçüt yok. Neye göre sapıtır ölçü nedir. Yok keyfidir.

95/4. Biz insanı en güzel şekilde yarattık, 95/5. Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık”

Aferin.
İşte hepisini böyle sapıttırdı.
 
Geri
Üst