Deniz Gezmiş'in Son AnLarı Ve Bıraktığı Mektup..

MozoLe Miяach

Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
12,862
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
122
Konum
Beşiktaş'ın KaLbi KAPALI'dan..
Deniz Gezmiş`in Son Mektubu

deniz.jpg



Herkese, bütün devrimcilere selam..



..."Avukatları Halit çelenk ve Mükerrem Erdogan odaya girdiklerinde Deniz`in yüzü aydınlandı.Gülümsedi onlara: - Hoş geldiniz, dedi ..iyiki geldiniz...Filtreli sigara içiyordu Deniz.-""iki gün öncesine kadar, birinci sigarası içiyorduk. Sonuç belli olunca, hiç değilse iki gün ,filtreli içelim dedik."

Deniz`in bulunduğu oda kalabalıktı. Çok sayıda subay vardı.Gardiyanlar, Ankara emniyet müdürü, Savcı, infaz savcısı, polis şefleri...Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, ve Hüseyin İnan hakkında ölüm cezası veren Ankara Bölgesi Sıkıyönetim 1 Numaralı Askeri Mahkemesi`nin Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi oradaydı. Merkez Komutanı general Tevfik Türüng de hazırdı...

Deniz`e bakıyorlardı. İnceden inceye inceliyorlardı... Deniz`de onlara bakıyordu... İnfaz savcısı Topal Sami`ye seslendi. Deniz: -"Ellerimi çözün,babama mektup yazmak istiyorum". Subay, sivil görevliler bakıştılar. İnfaz savcısı Sami Uğur -"Sen söyle Deniz", "yazarlar..." Ellerini çözmediler.. Bir daktilo getirildi... Deniz darağacına bakarak, düşünüp sözcükleri tek tek seçerek mektubu yazdırmaya başladı.. Deniz mektubunu, yüksek sesle yazdırırken oradaki kalabalıktan çıt çıkmıyordu. Bitirdi söyleyeceklerini.

Yeniden infaz savcısı Sami Uğur`a döndü:

"Mektubu babama verirsiniz, değil mi?"

-"Tabii Deniz.. Bundan şüphen olmasın..."

Savcı denize doğru eğilerek

-"Nasılsın Deniz?" dedi. -"Iyiyim... Mutluyum.

Çok rahatım.." yanıtını verdi Deniz. -"Bizden bir isteğin var mı?"

-"Var, Yusuf ve Hüseyin`i görmek istiyorum. Gitmeden önce, arkadaşlarımla vedalaşmak istiyorum." (...) Az sonra cezaevinin koridorlarında, zincirin betona değip sürüklenirken çıkardığı sesler duyuldu. Yusuf geliyordu. Yusuf odanın kapısına geldiğinde Deniz ayağa kalktı. Gülerek karşıladı arkadaşını.. Elleri arkadan kelepçeliydi ikisinin de. İdam hükümlüsü iki yoldaşın son buluşması bir hüzün yumağıydı. Göğüs göğüse, yanak yanağa bir süre öylece kaldılar. Gülümsüyordu ikisi de. Birbirlerine birşeyler fısıldadılar.

Güldüler.. Gülerek bakıştılar. Gülerek ayrıldılar: -"Güle güle Yusuf". -"Güle güle Deniz". Yusuf`u odadan çıkardılar. Az sonra, pranga zincirinin betona değmesiyle çıkan yeni sesler duyuldu. Giderek yaklaştı. Odaya girdi. Gelen Hüseyin`di. Onun da elleri arkadan kelepçeli, ayak bilekleri prangalıydı.

Boyunlarıyla birbirine sarılmaya çalıştılar. Birbirini yanaklarından öptüler. Ve gülerek birbirine, "Güle güle" dediler. ... Deniz`i ayağa kaldırdılar. Ceplerini boşalttılar. -

Deniz "Parkam nerede?" diye sordu. Burada dedi biri.

-"Onu babama verin". İnfaz savcısı, mahkemenin ölüm cezasına ilişkin kararını okudu. Savcı sordu

-Bu karar sana mı ait? "-sizi tanımıyorum.." Deniz, savcının sorusu üzerine, son kez direndi. Başı yukarıya kalkıktı. Gözleri kısıldı.

-"BU KARARI REDDEDİYORUM. KABUL ETMİYORUM." Savcı mahkemece verilen kararın, askeri yargıtayca onandığını söylemekle yetindi. İnfaz savcısının işareti üzerine, masanın üstünde duran gazete kağıdından paket açıldı. İçinden beyaz patiskadan yapılma kolsuz, uzun bir gömlek çıktı. Gömleği Deniz`in başına geçirdiler.

Deniz`in ayağındaki botların bağı çözüktü. Buyruk veren bir sesle -"Bağları bağlayın" dedi. Sonra darağacına giderken tanıklık yapmaları için bulunmalarını istediği avukatlara dönerek

-"Cezaevinden yangından mal kaçırırcasına, kaptılar bizi. Postallarımın bağını bağlamaya bile zaman bulamadım. Bari şimdi bağlasınlar. Asıldığımda, postallarım ayağımdan düşsün istemiyorum.." bir görevli Deniz`in ayakkabılarının bağlarını bağladı.

İnfaz savcısı

-Hadi Deniz dedi. Avukatlarına baktı

-"Hoşça kalın, herkese bütün devrimcilere selam..." Yürüdü.. İki yanında birer gardiyan vardı. Gardiyanlar kolunu tuttular.

Bırakın diye bağırdı."Bırakın kendim giderim".

Koridorları geçti. Arkasından 20-30 kişi yürüyordu. Deniz, avluya çıktı.

Duvar dibine kurulmuş ve hafif aydınlatılmış darağacına doğru yürüdü. Masaya oradan da, duraklamadan tabureye çıktı. Başını öne uzatarak ilmiği kendi boynuna geçirmek istedi Başaramadı.

Masanın başında bekleyen cellat ilmiği iki eliyle çekti, genişletti. Deniz`in boynuna geçirdi."-Yaşasın tam bağımsız Türkiye, yaşasın halklar, yaşasın isçiler, köylüler, kahrolsun emperyalizm." Ali Elverdi çek diye bağırdı. Cellat öne atıldı.. Tabureyi çekti..

Saat 01.25`tir..


Denizin Son Mektubu

Tutsam şu karanlığı, tutsam da yırtsam

Deniz Gezmiş


Baba;

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunda da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, Türkiye`de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara`da 1969`da ölen arkadaşım Taylan Özgür`ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul`a götürmeye kalkışma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi, abimi, kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.



Oğlun Deniz Gezmiş...

Acıdır ama gerçektir ki Denizinde söylemiş olduğu gibi, önemli olan çok yaşamak değil yaşadığın süre içinde faydalı olabilmektir. Evet doğru söylüyor ben ne devrimciler tanırım dünyaya kafa tutacak kadar cesur, ve dünyanın öbür ucunda kanadı kirik kusa üzülecek kadar duygusaldırlar sizlerin önünde saygıyla eğiliyorum.​
 
sağoLasın
biLiyoruz ama yine de yeniden okumak güzeLdi
 
ellerine sağlık. deniz gezmiş ve onun gibi ülkesini bu kadar çok seven bu ülkeye zor gelirler.
 
Şimdi karşıtlar basacak burayı.. Lakin o en güzel cevabı vatansever olarak verdi..
 
aynen şimdi hiç bişey bilmeyen okumayanlar burayı basacak ve konunun kapatılma ihtimali olacak...


o adam pkk yandaşı değildi pkk dan yıllar önce yaşadı ve asıldı...

pkk elindeki bez parçalarında resimlerinin olmasından dolayı onu suçlayamazsınız...

o adam elinde türk bayrağı ile 6.filo kovaladı

mustafa kemal yürüyüşünü düzenledi....

ve amerika ve işbirlikçi hükümete karşı çıktığından, darbeye karşı çıktığından asıldı...

vatan hainliğinden adam öldürmekten, asılmadı!!
 
Gülün solduğu gün :(
 
neden bu kadar korkuyorsunuz bizden anlamadım :smile:

DEV-GENÇ BÖLÜNME
DEV-GENÇ kurulduktan sonra kendi içerisinde çıkan görüş ayrılıkları neticesi ortaya çıkan gruplardan ilki, THKP/C’dir. THKP/C’nin temeli, 17 Ekim 1970 tarihinde yapılan Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu Kurultayında, Mahir ÇAYAN ve arkadaşları fiilen federasyonun yönetim kadrosunu ele geçirmiş ve 1971 yılında, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (THKP/C) kurmuşlardır

THKP/C KÖKENLİ ÖRGÜTLERİN AMACI VE STRATEJİSİ
Anayasal düzeni yıkarak yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı komünist bir düzen kurmaktır.
Bu amaca ulaşmak için de, politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisini (PASS) uygulamaktadır. Bunu kısaca öncü savaşı ve silahlı propaganda ile başlayıp düzenli ordu ile şehirlerden kırlara halk ayaklanmasını başlatarak iktidarın ele geçirilmesini hedefleyen Askeri ve Siyasi formilasyon olarak kabul edilmektedir.

(Yansı-7)
Örgütün en büyük eylemi, Mayıs 1971’de İsrail Başkonsolosunun kaçırılarak öldürülmesidir. Bu olaydan sonra Mahir ÇAYAN ve arkadaşları kısa zaman aralıklarıyla yakalanmıştır.

(Yansı-8)
Yargılamaları devam ederken, Kasım 1971 yılında Kartal Cezaevinden firar eden Ulaş BARDAKÇI, Ziya YILMAZ ve Mahir ÇAYAN, bu sıralarda idam edilecek olan Deniz GEZMİŞ ve arkadaşlarını kurtarmak amacıyla, Ordu’da 2 İngiliz Teknisyeni kaçırmışlar.

DEV-SOL OLUŞUMU ve GELİŞİMİ
Dursun KARATAŞ ve arkadaşlarının oluşturduğu İstanbul grubu Haziran 1978 ortalarında bir broşür yayınlayarak, (Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi) DEV-SOL örgütünü kurmuşlardır.

(Yansı-14)
Örgüt, 12 Eylül 1980’e kadar (35) Emniyet mensubu, (23) asker ve (240) vatandaşımızı şehit etmiş, eski başbakanlardan Nihat ERİM ve koruma polisini İstanbul’da şehit ederek eylemlerini doruk noktasına çıkarmıştır.

(Yansı-15-16)
12 Eylül Harekatıyla birlikte örgütler sessizliğe gömülürken Devrimci Sol faaliyetlerine devam etmiş, Şubat 1981’de İstanbul’da Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut DİKLER ve koruma polisinin şehit edilmesi üzerine, örgüte yönelik başlatılan operasyonlar, 1983 yılına kadar aralıksız devam etmiş, Dursun KARATAŞ ve Merkez Komitenin büyük çoğunluğu yakalanmış, diğerleri ise yurtdışına kaçmıştır.

(Yansı-17) GERİ ÇEKİLME
Aldığı ağır darbeler üzerine bir değerlendirme yapan örgüt, 1985 yılı sonlarında illegal alanda bekleme sürecine girerek operasyonları önleme taktiğine yönelmiştir.

(Yansı-18)
1989 yılından itibaren Dursun KARATAŞ ve Bedri YAĞAN’ın Bayrampaşa cezaevinden kaçmaları ile başlayan firarlar dönemi, örgütün tekrar toparlanmasını sağlamıştır.

(Yansı-19-20) ÖRGÜTÜN ÖNEMLİ EYLEMLERİ
1990-1991 yıllarında örgüt, kamuoyunda büyük yankılar uyandıran şiddet eylemleri ile gündeme tekrar girmiştir. Bu dönemdeki olaylar yansımızda görülmektedir.

(Yansı-21)
1991-1993 yılları arasında gerek büyük kent merkezlerinde, gerekse kırsal alanda güvenlik güçlerinin üst üste gerçekleştirdiği operasyonlar, Devrimci Sol’u militan ve silah bakımından önemli ölçüde güç kaybına uğratmış, bunun faturası Dursun KARATAŞ’a kesilmiştir. Sonuçta örgüt Dursun KARATAŞ’ı destekleyen “Önderlik grubu” ile Bedri YAĞAN tarafında yer alan ”Darbeciler” olarak (2) gruba bölünmüştür.

(Yansı-22-23) OLUŞUMU VE GELİŞİMİ
Bedri YAĞAN’ın İstanbul’da Polisle giriştiği silahlı çatışmada ölmesiyle, Dursun KARATAŞ (30 Mart-09 Mayıs 1994) tarihleri arasında Suriye’de kongre tertip etmiş ve "Devrimci Sol" ismi bırakılarak "Devrimci Halk Kurtuluş Partisi ve Cephesi (DHKP/C)" kurulmuştur.

(Yansı-31) METROPOL ALAN FAALİYETLERİ
Örgüt, 2003 ve 2004 yılı içerisinde 10 ayrı yerde bombalama eylemi gerçekleştirmiştir. Bunlar;
15.04.2003 günü İstanbul-Sarıyer ilçesinde bulunan Hakim Evi’nin giriş katı Lobi kısmına konulan bombanın patlaması sonucu maddi hasar meydana gelmesi,
15.04.2003 günü İstanbul-Eminönü ilçesinde bulunan MC DONALDS'ın kullandığı hanın merdiven boşluğuna bırakılan bombanın patlaması sonucu maddi hasar meydana gelmesi,
15.04.2003 günü İstanbul-Pendik sahilinde bulunan MC DONALDS'ın ikinci katında sandalye üzerine bırakılan bombanın uzman ekiplerce imha edilmesi ve maddi hasar meydana gelmesi,
03.06.2003 günü İstanbul-Zeytinburnu ilçesi Hipodrom alt geçidine yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlaması neticesi, D.G.M. servis aracı ile eskort otosu içerisinde bulunan (1) C.Savcısı, servis oto şoförü, (2) polis memuru ile olay yerinden geçen oto sürücüsü, hayati tehlike arz etmeyecek derecede yaralanması,

(Yansı-32)
06.08.2003 günü İstanbul-Küçükçekmece ilçesinde yaya kaldırıma yerleştirilen uzaktan kumandalı ve parça tesirli bir bombanın patlaması neticesi, askeri servis aracında ve civarda bulunan ev ve işyerlerinde maddi hasar meydana gelmesi,
10.08.2003 günü Şişli ilçesinde bulunan AK Parti İl Başkanlığı binasının arka kısmına bırakılan parça tesirli bombanın patlaması, Olay yerinde el yapımı 2. bir bomba bulunmuş ve uzman ekip tarafından etkisiz hale getirilmiştir.
10.08.2003 günü Beşiktaş ilçesi Dikilitaş Emirhan Caddesi üzerine bırakılan iki ayrı bombanın, uzman ekipler tarafından etkisiz hale getirilmesi,
22.12.2003 günü Bağcılar ilçesinde bulunan bir işyerine bomba atılması, (ölen yada yaralanan olmamış, maddi hasar meydana gelmiştir).
24.12.2003 günü İstanbul-Bahçelievler ilçesi Soğanlı Mahallesi Muhtarlığının pencere demir parmaklıklarına konulan fitil ateşlemeli boru bombanın patlaması, (maddi hasar meydana gelmiştir).
22.04.2004 günü İstanbul-Bahçelievler’de E-5 Karayolu üzerinde bulunan köprünün ayaklarına konulan düdüklü tencere içerisine yerleştirilmiş parça tesirli bombanın patlaması sonucu, Askeri servis aracında maddi hasar meydana gelmiştir.

(Yansı-39) YASAKLANDIĞI ÜLKELER
ALMANYA'da DHKP/C ve DEV-SOL'un faaliyetleri 26 Ocak 1998 tarihli kanuna göre yasaklanmıştır.
İngiltere DHKP/C’yi terörist örgütler listesine almıştır.
ABD ise DHKP/C’yi terör örgütü olarak kabul etmiş, faaliyetlerini, bu örgüte yardım ve destek verilmesini ve bu örgüt üyelerinin ABD’ye girişini yasaklamıştır.
Avrupa Birliği, DHKP/C'yi 02 Mayıs 2002 tarihinde terör örgütleri listesine almıştır.

ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ İÇİN BEKLENTİLER
Bombalama eylemleri,
F Tipi ile ilgili silahlı ve propagandif eylemler,
F Tipi Cezaevi modeline geçişten sorumlu tutulan üst düzey bürokrat ve Bakanlara yönelik eylemleri,
Ölüm oruçlarına destek amaçlı intihar saldırıları,
ABD-Müttefikleri ile bu ülkelere ait uluslararası şirketlere yönelik eylemler,
CMUK 399/1-2’den tahliyeler ile Anayasa 104’den cezası af edilenlerin eylemlerde kullanılması,
 
Hakikat Sizden Korkan Kim..?? Bizim En Tepemizdeki ALLAH'dan Başka Kimseden Korkumuz Yok..

Bak Ne GüzeL Sende Kendine Göre Doğru BiLdigin BiLgiLeri PayLaşmıssın.. Şimdi Bi Sorun Çıkartmadan Durursanız Sevinirim..
 
Şimdi ki THPK-C ile Deniz Gezmiş zamanı arasında dağlar var uzun uzun yazılar yazıp bulandırmayın forumu.
 
neden bu kadar korkuyorsunuz bizden anlamadım :smile:

DEV-GENÇ BÖLÜNME
DEV-GENÇ kurulduktan sonra kendi içerisinde çıkan görüş ayrılıkları neticesi ortaya çıkan gruplardan ilki, THKP/C’dir. THKP/C’nin temeli, 17 Ekim 1970 tarihinde yapılan Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu Kurultayında, Mahir ÇAYAN ve arkadaşları fiilen federasyonun yönetim kadrosunu ele geçirmiş ve 1971 yılında, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (THKP/C) kurmuşlardır

THKP/C KÖKENLİ ÖRGÜTLERİN AMACI VE STRATEJİSİ
Anayasal düzeni yıkarak yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı komünist bir düzen kurmaktır.
Bu amaca ulaşmak için de, politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisini (PASS) uygulamaktadır. Bunu kısaca öncü savaşı ve silahlı propaganda ile başlayıp düzenli ordu ile şehirlerden kırlara halk ayaklanmasını başlatarak iktidarın ele geçirilmesini hedefleyen Askeri ve Siyasi formilasyon olarak kabul edilmektedir.

(Yansı-7)
Örgütün en büyük eylemi, Mayıs 1971’de İsrail Başkonsolosunun kaçırılarak öldürülmesidir. Bu olaydan sonra Mahir ÇAYAN ve arkadaşları kısa zaman aralıklarıyla yakalanmıştır.

(Yansı-8)
Yargılamaları devam ederken, Kasım 1971 yılında Kartal Cezaevinden firar eden Ulaş BARDAKÇI, Ziya YILMAZ ve Mahir ÇAYAN, bu sıralarda idam edilecek olan Deniz GEZMİŞ ve arkadaşlarını kurtarmak amacıyla, Ordu’da 2 İngiliz Teknisyeni kaçırmışlar.

DEV-SOL OLUŞUMU ve GELİŞİMİ
Dursun KARATAŞ ve arkadaşlarının oluşturduğu İstanbul grubu Haziran 1978 ortalarında bir broşür yayınlayarak, (Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi) DEV-SOL örgütünü kurmuşlardır.

(Yansı-14)
Örgüt, 12 Eylül 1980’e kadar (35) Emniyet mensubu, (23) asker ve (240) vatandaşımızı şehit etmiş, eski başbakanlardan Nihat ERİM ve koruma polisini İstanbul’da şehit ederek eylemlerini doruk noktasına çıkarmıştır.

(Yansı-15-16)
12 Eylül Harekatıyla birlikte örgütler sessizliğe gömülürken Devrimci Sol faaliyetlerine devam etmiş, Şubat 1981’de İstanbul’da Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut DİKLER ve koruma polisinin şehit edilmesi üzerine, örgüte yönelik başlatılan operasyonlar, 1983 yılına kadar aralıksız devam etmiş, Dursun KARATAŞ ve Merkez Komitenin büyük çoğunluğu yakalanmış, diğerleri ise yurtdışına kaçmıştır.

(Yansı-17) GERİ ÇEKİLME
Aldığı ağır darbeler üzerine bir değerlendirme yapan örgüt, 1985 yılı sonlarında illegal alanda bekleme sürecine girerek operasyonları önleme taktiğine yönelmiştir.

(Yansı-18)
1989 yılından itibaren Dursun KARATAŞ ve Bedri YAĞAN’ın Bayrampaşa cezaevinden kaçmaları ile başlayan firarlar dönemi, örgütün tekrar toparlanmasını sağlamıştır.

(Yansı-19-20) ÖRGÜTÜN ÖNEMLİ EYLEMLERİ
1990-1991 yıllarında örgüt, kamuoyunda büyük yankılar uyandıran şiddet eylemleri ile gündeme tekrar girmiştir. Bu dönemdeki olaylar yansımızda görülmektedir.

(Yansı-21)
1991-1993 yılları arasında gerek büyük kent merkezlerinde, gerekse kırsal alanda güvenlik güçlerinin üst üste gerçekleştirdiği operasyonlar, Devrimci Sol’u militan ve silah bakımından önemli ölçüde güç kaybına uğratmış, bunun faturası Dursun KARATAŞ’a kesilmiştir. Sonuçta örgüt Dursun KARATAŞ’ı destekleyen “Önderlik grubu” ile Bedri YAĞAN tarafında yer alan ”Darbeciler” olarak (2) gruba bölünmüştür.

(Yansı-22-23) OLUŞUMU VE GELİŞİMİ
Bedri YAĞAN’ın İstanbul’da Polisle giriştiği silahlı çatışmada ölmesiyle, Dursun KARATAŞ (30 Mart-09 Mayıs 1994) tarihleri arasında Suriye’de kongre tertip etmiş ve "Devrimci Sol" ismi bırakılarak "Devrimci Halk Kurtuluş Partisi ve Cephesi (DHKP/C)" kurulmuştur.

(Yansı-31) METROPOL ALAN FAALİYETLERİ
Örgüt, 2003 ve 2004 yılı içerisinde 10 ayrı yerde bombalama eylemi gerçekleştirmiştir. Bunlar;
15.04.2003 günü İstanbul-Sarıyer ilçesinde bulunan Hakim Evi’nin giriş katı Lobi kısmına konulan bombanın patlaması sonucu maddi hasar meydana gelmesi,
15.04.2003 günü İstanbul-Eminönü ilçesinde bulunan MC DONALDS'ın kullandığı hanın merdiven boşluğuna bırakılan bombanın patlaması sonucu maddi hasar meydana gelmesi,
15.04.2003 günü İstanbul-Pendik sahilinde bulunan MC DONALDS'ın ikinci katında sandalye üzerine bırakılan bombanın uzman ekiplerce imha edilmesi ve maddi hasar meydana gelmesi,
03.06.2003 günü İstanbul-Zeytinburnu ilçesi Hipodrom alt geçidine yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlaması neticesi, D.G.M. servis aracı ile eskort otosu içerisinde bulunan (1) C.Savcısı, servis oto şoförü, (2) polis memuru ile olay yerinden geçen oto sürücüsü, hayati tehlike arz etmeyecek derecede yaralanması,

(Yansı-32)
06.08.2003 günü İstanbul-Küçükçekmece ilçesinde yaya kaldırıma yerleştirilen uzaktan kumandalı ve parça tesirli bir bombanın patlaması neticesi, askeri servis aracında ve civarda bulunan ev ve işyerlerinde maddi hasar meydana gelmesi,
10.08.2003 günü Şişli ilçesinde bulunan AK Parti İl Başkanlığı binasının arka kısmına bırakılan parça tesirli bombanın patlaması, Olay yerinde el yapımı 2. bir bomba bulunmuş ve uzman ekip tarafından etkisiz hale getirilmiştir.
10.08.2003 günü Beşiktaş ilçesi Dikilitaş Emirhan Caddesi üzerine bırakılan iki ayrı bombanın, uzman ekipler tarafından etkisiz hale getirilmesi,
22.12.2003 günü Bağcılar ilçesinde bulunan bir işyerine bomba atılması, (ölen yada yaralanan olmamış, maddi hasar meydana gelmiştir).
24.12.2003 günü İstanbul-Bahçelievler ilçesi Soğanlı Mahallesi Muhtarlığının pencere demir parmaklıklarına konulan fitil ateşlemeli boru bombanın patlaması, (maddi hasar meydana gelmiştir).
22.04.2004 günü İstanbul-Bahçelievler’de E-5 Karayolu üzerinde bulunan köprünün ayaklarına konulan düdüklü tencere içerisine yerleştirilmiş parça tesirli bombanın patlaması sonucu, Askeri servis aracında maddi hasar meydana gelmiştir.

(Yansı-39) YASAKLANDIĞI ÜLKELER
ALMANYA'da DHKP/C ve DEV-SOL'un faaliyetleri 26 Ocak 1998 tarihli kanuna göre yasaklanmıştır.
İngiltere DHKP/C’yi terörist örgütler listesine almıştır.
ABD ise DHKP/C’yi terör örgütü olarak kabul etmiş, faaliyetlerini, bu örgüte yardım ve destek verilmesini ve bu örgüt üyelerinin ABD’ye girişini yasaklamıştır.
Avrupa Birliği, DHKP/C'yi 02 Mayıs 2002 tarihinde terör örgütleri listesine almıştır.

ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ İÇİN BEKLENTİLER
Bombalama eylemleri,
F Tipi ile ilgili silahlı ve propagandif eylemler,
F Tipi Cezaevi modeline geçişten sorumlu tutulan üst düzey bürokrat ve Bakanlara yönelik eylemleri,
Ölüm oruçlarına destek amaçlı intihar saldırıları,
ABD-Müttefikleri ile bu ülkelere ait uluslararası şirketlere yönelik eylemler,
CMUK 399/1-2’den tahliyeler ile Anayasa 104’den cezası af edilenlerin eylemlerde kullanılması,

ortak tamamda o zaman ki sistem doğru sistem mi?

ya bugünün dünyasından o zaman inceleniyor, ya darbe var sokağa çıkma yasağı idamlar, adam vurmalar, cuntacılar amerika ülkede cirit atıyor...

şu an sarıkız darbesi olacaktı diye kıyamet koparılıyor, darbe olsa sokağa çıkma yasağı olsa idamlar olsa 6. filo boğazımıza dayansa, atatürk ilkelerinden sapılsa sen evinde sessizce oturacakmısın?

devlete karşı çıkılmaz diye evinde oturacakmısın?

şahsen ben asılmayada vurulmayada razıyım, BU ÜLKEYE NE AMERİKA NE İSRAİL GİREBİLİR!

KEMALİST TÜRKİYEYİ SAVUNMAK İÇİN, DENİZLER GİBİ BİZDE ASILMAYA RAZIYIZ....


SEN OLSAN SENDE AMERİKAYA DARBEYE 6.FİLOYA KARŞI ÇIKARDIN!
 
!! Yaşası tam bağımsız türkiye !!
 
MozoLe Miяach;4704931' Alıntı:
Hakikat Sizden Korkan Kim..?? Bizim En Tepemizdeki ALLAH'dan Başka Kimseden Korkumuz Yok..

Bak Ne GüzeL Sende Kendine Göre Doğru BiLdigin BiLgiLeri PayLaşmıssın.. Şimdi Bi Sorun Çıkartmadan Durursanız Sevinirim..

yok karşıtlar basacak yok şunlar gelcek saçmalıycak filen diyorsunuz ondan dedim..

Şimdi ki THPK-C ile Deniz Gezmiş zamanı arasında dağlar var uzun uzun yazılar yazıp bulandırmayın forumu.

23-24 Mart 1968 tarihinde Ankara’da yapılan FKF ikinci kurultayında federasyona bağlı gençlik içerisinde “Türk Solu” dergisi ile Mihri BELLİ’nin fikirlerinin egemen olduğu görülmektedir. Kurultayın sonunda Genel Başkanlığa Ankara üniversitesi Kamu Hukuku Asistanı Doğu PERİNÇEK, İstanbul Sekreterliğine Veysi SARISÖZEN seçilmiştir.
Doğu Perinçek’in bir süre sonra Milli Demokratik Devrim stratejisini savunmaya başlaması ve federasyona bağlı 27 kuruluşu “Devrimci Güç Birliği” içine sokması FKF’lerde bölünmeye neden oldu. FKF içinde Milli Demokratik Devrim ile Sosyalist Devrim yanlıları olmak üzere iki hizip belirdi. Sosyalist Devrim yanlıları TİP ile ilişkilerini sürdürürken MDD yanlıları TİP’den kopmaya başladı. Bu olay sonrasında Doğu Perinçek başkanlıktan uzaklaştırıldı.
“Türkiye'de MDD' lerin başını Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)'nu ele geçirerek onu Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (Dev-Genç)'na dönüştüren Mihri Belli ve Doğu Perinçek çekmiştir.
MDD taraftarları önce Aydınlık Gazetesi etrafında toplanmışlar. Daha sonra öncü savaşı benimseyen Deniz Gezmiş ve arkadaşları 1969'da Türkiye Halk Kuruluş Ordusu (THKO)'nu,
Mahir Çayan ve arkadaşları 1970'de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKPC)'ni kurmuşlardır. 
Önderliğini Doğu Perinçek ve İbrahim Kaypakkaya'nın yaptığı diğer bir grup ise halk savaşı ile iktidara gelebileceklerini savunmuştur.
Bunlar önce Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) Dergisi etrafında toplanmışlar, sonra 1971 yılında Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP)'i kurmuşlardır. Buradan da İbrahim Kaypakkaya önderliğinde Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist (TKP/ML) ile Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) çıkmıştır. Bu örgütler şehir ve kır gerillâcılığını savunmuşlardır.
Sosyalist Aydınlık Dergisi'nde kümelenen Mihri Belli ve arkadaşlarıyla Sosyalist Gazetesi Grubundaki Hikmet Kıvılcımlı ve arkadaşları silâhlı devrim şartlarını gerçekleştirmek için yasa dışı örgütlenmeye gitmişlerdir.
Sosyalist Aydınlık Grubu proleteryanın önderliğinde köylü sınıfını temel güç yapan bir hareketle şehirlerden köylere doğru bir örgütlenmeyi gerçekleştirmek istiyorlardı.
Önce siyasî mücadele ile, yani komünist partiyi legal hâle getirerek, müteakiben silâhlı mücadele ile iktidarı ele geçirmeyi düşünüyorlardı.
PDA grubu ise, MAO tipi bir devrimle yani köylük bölgelerde kurtarılmış bölgelerin kurulması, böylece önce şehirlerin, sonra iktidarın ele geçirilmesini amaçlıyorlardı.
Bu dönemde ortaya çıkan Doğan Özgüden ve İnci Özgüden önderliğindeki ANT Grubu ise, Kastro'cu bir yaklaşımla proleterya partisinin önderliğini reddetmektedirler. Sosyalist devrim stratejisi ise demokratik devrimin tamamlandığı kabul edilen şartlarda geçerlidir. Bu stratejide, sosyalist devrim ile kapitalist üretim tarzı ortadan kaldırılarak işçi sınıfının siyasî ve ekonomik hegomonyası altında kollektif düzene geçiş esas alınır”.
 
bölücü vatan hainlerini milli kahraman olarak göstermeyin,devrimciymiş...bakınız pkk da aynı çizgide devrim diyor,ama masum insanlara kurşun sıkıyo ,nedense geçmişteki vatan hainleri milli kahraman olarak lanse ediliyor,apodanda zaman gelir kahraman olarak bahsedersiniz...
 
Uzun yazılara devam. Söyler misin Tam Bağımsız bir Türkiye istemek ne kadar kötü? elbette bazı eylemleri kabul edilemez fakat başarıya giden her yol mübahtır.
 
-HaKiKaT- umarım denmek isteneni şimdi daha iyi anLamışsındır
pkkayLa deniz gezmişi bir tutan arkadaşLar hemen geLdi

aLtın çamura düşmekLe değerini yitirmez
 
Ben Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgin, ve Alpaslan Doğan beraberdik ..
İddanemeye karsı diyeceklerim mevcuttur.İddaname kelle istemek için hazırlanmıstır ..
Yapılan tahliller yanlıstır,Hatalıdır,Değerlendirmeler keza isabetsizdir ..
Yanlız biz varlığımızı hiç bir karsılık beklemeden,esasen Türk halkına armağan etmis bulunmaktayız ..
Ve TÜRK halkı ve Devletin bağımsızlığına armağan etmis bulunmaktayız ..
Bu sebeple ölümden cekinmiyoruz ..
Biz hiç bir zaman bütün cabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temyizlemedik ..
Bu güne kadarda bu benzer icinde kaldık ..

OLurmu ecelsiz üc canı almak ..
Olurmu gülleri dalından kırmak ..
Utansın karanlık utansın toprak ..
Ağlasın GÖkyüzü kızarsın safak ..

Üc yürek üc fidan üc güzel insan ..
Devrimin üc gülü dillere destan ..
Deniz'im ol,Yusuf'um ol,Yoldasım ol,Hüseyin'im ol ..

Zamanın güdüze caldığı bir safak,İlkbaharı sonbahara cevirdi 6 Mayıs ..
Dünya'nın dönüsüyle ölüme aktı zaman ..
Günes süsü verilmis cellat bembeyaz karanlığa alıp götürdü canları ..
Ve üc Deniz,üc Yusuf,üc Hüseyin üc yürek üc can SONSUZ ..
Yürüdüler dar agacına korkusuz ..
Adımları hapsedilsede yargısız asılırmı bu üc yürek asılırmı bu üc heval sorgusuz ..
Denizler'in Yusuflar'ın Hüseyinler'in türküsüdür bu ..
Dalgalar meydanlar ve dağlar söyler bu türküyü ..
BAldırandır yüreğimizdeki ey yoldas ..Gölgesiz ve kefensiz gidenlerin türküsüdür bu ..
AĞıtsız, ağlamaklı,halaylı,türkülü uğurlarız gidenlerimizi ..
Sİmdi .. simdi savurup bütün hüzünleri köhne bir zamana ..
Meydan okumak zahir aynalara ..İlkbaharda kanayan bi yaprak misali ..
Savrulmak özgürlüğe esen rüzgarla ..
Bir sarkı , bir siir , bir ıslık , ve bir rüzgar selamıyla gidenlerin ..
Denizler'in Yusuflar'ın Hüseyinler'in türküsüdür bu ..

İddanamede gecen keza azmedilen hükümleri kabul etmiyorum ..
Ben silahımı halka orduya karsı kullanmadım ..
Ancak vatan hainlerine karsı kullanmak vasıtasıyla tasıdım ..
Ne halka ne orduya kullandığım sekilde beyanda bulunmadım ..
Öteden beri arzetmis olduğum gibi bu ülkede anayasayı en cok savunanlar bizleriz ..
Anayasayı ihlal edenlerse ortadadır ..
Anayasanın uygulanmasını isteyen gerel deriz Anayasayı uygulamayacağız diyenlerse hala ortadadır ..
Ki o kisiler bizim kellemizi istemedekdedirler ..
İdda makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık safasına karsıdır ..
Türkiye Cumhuriyeti anayasasına karsı reformlara karsıdır ..
Onlar otuz altı milyonluk ülkenin bütün yükünü yirmi gence yıkmaya alısmıslardır ..
Bizi bağımsız günah isleyip çocuklar olmaktan mahrumeden hepiniz dahil sizlersiniz ..
Ve sonra idam istemiyle buraya getirdiniz ..
Türkiye'nin bağımsızlığından baska hiç bir sey istemedik ..
Ve hayatımızı bu yola koyduk ..
Varlığımız Türkiye halkına armağan ettik ..
Bununla idda edenler VATAN HAYİNİDİR ..
Stratejik olarak düşüncelerimizi hiç bir zaman saklamadık ..
Hangi sartlarda olursak olalım bunu açıkca söledik ..
Düsüncelerimizi mezara kadar götürürsünüz ..
Nasıl burada namluların ve birkiflerin gölgesi altında konusuyorsak ..
Düsüncelerimizi her zaman ifade ederiz ..
Tarih evvelce bunu yapanları nasıl temize çıkarmıssa bizide temize çıkaracaktır ..Bunada inanıyoruz ..
Profesyönel devrimci bu günün türkiyesinde kendini hayatı boyunca kendini Türkiye'nin bağımsızlığa adayan kimsedir ..
Fikir özgürlüğüne ve anayasayı paravan yapanlar önceleri Atatürk'cü gecinirken onun fikir ;
ve sahsiyetinide küçük görmeye basladılar ..
Sadece Mustafa Kemal tarafını beydan ediyolardı seklinde bir cümle meshurdur ..
Bunu kesin olarak terk edioyorum ve asla kabul etmiyorum ..
Diğer yurtseverlerde bunu kabul etmezler ..
BU kasten tarif edilmek isteniyor bu cümle art niyetle bağlanmıstır ..
BU memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa ONLARDA BİZLERİZ ..

Deniz'im ol,Yusuf'um ol,Yoldasım ol,Hüseyin'im ol ..

Otuz bes milyon kare vatan toprakları isgal altındayken bizim milli birliği bozmakla suçlammamız gülünctür ..
Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok sasırırdı ..
Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir ..
Anayasa bunun baslangıc ilkesinden devrimciler ulusun zulme karsı direnme hakkını kullandı ..
Bu sebeple anayasal biir davranısta bulunduk ..
Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyoruz ..
Halen de bu inancı tasıyorum ..
Türkiye'nin bağımsızlığından baska bir sey istemedim ..
Ve bu sebeple amerikan emperyalistle ve isbirlikcilerine karsı mücadele verdim ..
Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz ..
Onu ancak isbirlikciler düşünsün ..ve ancak onlar kendi canının telasına düssün ..
Ve ben yirmi dört yasındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten ONUR DUYUYORUM ..​
 
Neydi DENİZ'in YUSUF'un HÜSEYİN'in MAHİR'in suçları biri bana anlatsın?
6.filoya karşı durmak mı?
haşhaş ekimini desteklemek mi?
yapılan pislikleri bir bir insanlara anlatması mı?
ATATÜRK'ten sonra rahatınızı kaçıran insan DENİZ olduğu için mi?
amerikan emperyalizmine karşı durmak mı?
DENİZ'den başka kim karşı çıktı bunlara kim karşı çıktı işgale!!! hadi söyleyinde onuda analım?

"burada ölen yanlız benim bedenimdir, ancak düşüncem hep yaşayacaktır"

ALLAH GÜNAHLARINI AFFETSİN BÜYÜK İNSAN
 
!! Lütfen okuyun !!
 
Uzun yazılara devam. Söyler misin Tam Bağımsız bir Türkiye istemek ne kadar kötü? elbette bazı eylemleri kabul edilemez fakat başarıya giden her yol mübahtır.

Tam bağımsız bir türkiye komünizm ile mi gelcek ? :vur

Neydi DENİZ'in YUSUF'un HÜSEYİN'in MAHİR'in suçları biri bana anlatsın?
6.filoya karşı durmak mı?
haşhaş ekimini desteklemek mi?
yapılan pislikleri bir bir insanlara anlatması mı?
ATATÜRK'ten sonra rahatınızı kaçıran insan DENİZ olduğu için mi?
amerikan emperyalizmine karşı durmak mı?
DENİZ'den başka kim karşı çıktı bunlara kim karşı çıktı işgale!!! hadi söyleyinde onuda analım?

"burada ölen yanlız benim bedenimdir, ancak düşüncem hep yaşayacaktır"

ALLAH GÜNAHLARINI AFFETSİN BÜYÜK İNSAN

yazıları okursan neydi görürsün ? :D
 
Geri
Üst