Demokratik açılım tekliflerim(Namık Kemal Zeybek)

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
Demokratik açılım tekliflerim

İşte benim açılım tekliflerim:

A- İnanma Özgürlüğü

1. Önce inanç ve inancını inandığı gibi yaşamak hak ve özgürlüğü sağlanmalı:
2. Sünni Müslümanlara sağlanan kamu desteği ve yardımı Alevi-Bektaşi ve Şii-Caferi ve diğer Müslümanlara da sağlanmalı...
3. İnancının gereğince giyinmek isteyenlerin üzerindeki her türlü baskı kaldırılmalı. Başını ve bedenini inandığı gibi örtmek isteyenlerin okumak ve çalışmak hakları engellenmemeli.
4. Her türlü din ve mezhebin kendi din adamlarını yetiştirmek için okul açmak hakkı engellenmemeli. Okullarda din bilgisi zorunlu olmalı, dini eğitim ise seçimlik olarak verilmelidir.
5. İnancını yaşamak özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır.

B- Kültür Özgürlüğü

1. Farklı dil ve kültürler üzerindeki baskı kaldırılmalı.
2. Ortak, resmi ve eğitim dilimizin İstanbul Türkçesi olmasından asla ödün verilemez. İkinci bir resmi dil oluşmasına yol açılamaz.
3. İstanbul Türkçesi dışındaki dillerin lehçelerin ve bu dil ve lehçelerin taşıdığı kültür birikiminin yok olması amaçlanmamalıdır.
4. Ortaöğretim kademelerinde seçimlik ders olarak İstanbul Türkçesinden ayrı lehçe ve dillerin "Dil ve Edebiyat" dersi konulmalıdır. (Kırmançça, Zazaca, Gürcüce, Lazca, Boşnakça, Arnavutça, Kafkas dilleri, Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçesi, Ermenice, Rumca, Süryanice ve Türk lehçeleri vb.)
5. Üniversitelerde İstanbul Türkçesinden başka dil ve lehçelerin "Dil ve Edebiyat" kürsüleri kurulmalı; araştırma merkezleri açılmalıdır.
6. Devlet Radyo ve TV’lerinde ülkemizde var olan farklı dillerin kültür ürünlerine yer verilmeli, ama haberleşmeler sadece İstanbul Türkçesinden olmalıdır.
7. Farklı dil ve lehçelerde yayın yapmak isteyenlere her türlü basın ve yayın serbestisi sağlanmalıdır.

C- Düşünce Özgürlüğü

1. İnsanlarımızın düşündüklerini serbestçe ifade etmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
2. Anayasa’nın değiştirilemez maddeleriyle ilgili olsa bile karşı düşünceler varsa, serbestçe ifade edilebilmelidir.

D- Seçimin Demokratikleştirilmesi

1. Halkın kendisini yönetenleri gerçekten seçmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
2. Seçimlerde baraj uygulaması tamamen kaldırılmalıdır.
3. Genel başkanlık diktatoryası haline gelen sistem kaldırılmalı, Siyasi Partiler Kanunu’nda gerekli değişiklik yapılmalıdır.
4. Kürsü dokunulmazlığı hariç milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.

E- Katılımcılık

1. Yönetimde katılımcılık yasal düzenlemelerle sağlanmalıdır. (Yürütme ve yasama erklerinin, meslek ve gönüllü kuruluşlarla danışarak karar almaları düzenlenmelidir.)

Bütün bu düzenlemeleri birlikte yapmak, yapılacak işe gerçekten "Demokratik açılım" niteliği kazandıracaktır.
Toplum bu açılıma hazırlanmalı ve demokrasi kültürü geliştirilmelidir.
Israrla söylüyorum ki bütün bu düzenlemeler bir yasa içinde ve topluca yapılmalıdır...

Namık Kemal Zeybek
Ay Gazete

K:http://www.aygazete.com/?55344
 
Ayakta Alkışlıyorum. Lakin Hükümetin istedikleri ile birebir örtüşen maddeler. Fakat aynı maddeleri hükümet üyeleri tercüme ettiğinde nedense Ülkede Bölünme endişeleri had safhaya çıkıyor.
 
Türk Milliyetçilerinin endişesi demokratikleşme değil, devlet eliyle kürtçülere zafer kazandırılmasıdır, Etnik ırkçılığın körükletilmesidir, yıllarca verilen mücadele sünger çekilmesidir, şehitlerin kanının yerde konmasıdır, apo diye çemkiren köpeklerle diyaloğa gidilmesidir, terör ve terörist ezilmeden açılıma kalkışılmasıdır, sorunun sadece kültürel değil aynı zamanda ekonomik, sosyal, eğitim boyutunun görmezden gelinmesidir.
 
Fakat aynı maddeleri hükümet üyeleri tercüme ettiğinde nedense Ülkede Bölünme endişeleri had safhaya çıkıyor.

Neden acaba?

------------------------------------------

Bu maddeler ilk gören için kendileri çıkaracakları paylar dolayısıyla hoş gelebilir. Biraz durup düşünüldüğünde ise yüzleri ekşitir.
Özgürlükler ülkesi mi istiyorsunuz? Bence bu pek hoşunuza gitmez.

Bu söylenilenleri kullanarak ülkenin altına üstüne dinamit yerleştirecek öyle çok adam var ki.. Bunların bazıları tarikatcı, bazıları da ona verilen liderlik dayanklarını kullanacaklardır.
Ondan sonra Pamuklar, Zanalar, Mollalar kendi özgür yapılarını oluşturacaktır.
Herşey göründüğü kadar güzel olsa..
 
Neden acaba?

------------------------------------------

Bu maddeler ilk gören için kendileri çıkaracakları paylar dolayısıyla hoş gelebilir. Biraz durup düşünüldüğünde ise yüzleri ekşitir.
Özgürlükler ülkesi mi istiyorsunuz? Bence bu pek hoşunuza gitmez.

Bu söylenilenleri kullanarak ülkenin altına üstüne dinamit yerleştirecek öyle çok adam var ki.. Bunların bazıları tarikatcı, bazıları da ona verilen liderlik dayanklarını kullanacaklardır.
Ondan sonra Pamuklar, Zanalar, Mollalar kendi özgür yapılarını oluşturacaktır.
Herşey göründüğü kadar güzel olsa..

Yani bu ülkeyi yıkacak adamlar genelde tarikatçı öylemi. Atatürkçülük yada laiklik yada kemalizm maskesi arkasına sığınmış bir dolu ülkeyi yıkma heveslisini görmezden geliyorsun yani. Silivride yargılanan bilmem kaç kişiyi hiç görmüyorsun yani. Albayrak eğer bu kadar önyargılı isen üye resmindeki o bayrağı ve rumuzundaki albayrak ibaresini kaldır. çünkü senide o maske ile dolaşan bölücülere benzetirler sonra.
 
Yani bu ülkeyi yıkacak adamlar genelde tarikatçı öylemi. Atatürkçülük yada laiklik yada kemalizm maskesi arkasına sığınmış bir dolu ülkeyi yıkma heveslisini görmezden geliyorsun yani. Silivride yargılanan bilmem kaç kişiyi hiç görmüyorsun yani. Albayrak eğer bu kadar önyargılı isen üye resmindeki o bayrağı ve rumuzundaki albayrak ibaresini kaldır. çünkü senide o maske ile dolaşan bölücülere benzetirler sonra.

Tarikatlar derken sen kendi pencerenden baktın galiba..
Yazıyı bir daha okursan bazıları kendine verilen liderliklere dayanıyorlar dedim.
Atatürkçülük, Laiklik ile ne sorununuz var sizinde hemen oraya çekiyorsunuz olayı..
Kendi dünyalarında örgütlenenler, ufak liderler ülke için tehlikedir.

Önyargılı sensin ve ben kimin yolunda olacağımı iyi biliyorum.
Seninn banlanmaktan başın döndü galiba.
Anca Collina' nın arkasına ssığnabilirsin..
 
demokratik olmaktan kimseye zarar gelmez..
kafatascılık yapmayın...
bu açılımı deniz baykal yapsa idi bazı şahıslar onu vatan kurtarıcısı ilan ederlerdi...
bırakın iki yüzlülüğü...

Kardeş hatırlarsan 2000 öncesi Zülfü Livaneli bir yunan sanatçı ile birlikte konser vermişti. Şimdi açılımın karşısında duran herkes o zaman müthiş destek vermişti... Şimdi açılıma destek olarak yine Zülfü Livaneliyi , Sezen Aksuyu ve Sinan Çetini sayabilirsiniz. oysa o Yunan açılımı konusunda sanatçılar hepten destek vermişti. Çünkü başlatan Akparti değil İsmail CEM'di...
 
uzun uzun düşünülmüş ve kendi içinde hesaplaması yapılmış gayet matemetiksel ve düzgün öneriler.

namık kemal zeybek'ten de bu beklenirdi.
keşke bu önerielri kendisi bakan olduğu zamanlarda yapsaydı. yılalr içinde akan göz yaşı ve kan biraz olsun dinerdi diye düşünüyorum.
tabi sadece kültürel ve inançsal boyutta düşünülemez. bunun birde ekonomik boyutu var.
o boyutuda başka bir ışıltılı zekadan bekliyoruz.


bütün maddlerin altına imzamı atıyorum.
 
Türk açılımı

Geçen yazımda "Demokratik Açılım"ın bütün yönleriyle ele alınıp bir yasa içinde gerçekleştirilmesi gerektiğinden söz etmiştim.


"Ana dili Türkçeden başka olanların, inancı çoğunluğun inancından farklı olanların hak ve özgürlüklerinin tam olarak verilmesini" istediğimi belirtmiştim.


Genel başkanlık despotluğunun kaldırılması, siyasi partilere Hazine yardımının kesilmesi, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması ve benzeri düzenlemelerle demokrasimizi daha demokratik hale getirmeliyiz.


Evet... Bütün bunları yapmalıyız. Ama...


Bu devletin kendisini TÜRK sayanlarca kurulduğunu ve ana dili Türkçeden başka olan milyonlarca insanın da kendisini TÜRK hisseden Türkler olduğu gerçeğini unutmamalıyız...


Tarhan Erdem’in araştırmasını hatırlıyor musunuz? Nüfusumuzun yüzde 86.1’i kendisini TÜRK hissediyormuş... Kendisini TÜRK hissetmemekle birlikte TÜRK’lüğü seven ve Türkiye Cumhuriyeti´ne yürekten bağlı yurttaşlarımızı da bu orana eklediğinizde TÜRK’lük karşıtı olanların azlığın da azlığı olduğunu görürsünüz.


Şimdi...

Temel soru da burada başlar. Azlığın azlığı ve insanlığa karşı suç işlemiş olanların çizgisine girerek yapacağınız düzenlemelere ne ad verirseniz verin, bu işin gerçeği "Uçuruma açılmak" olur.


"Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" atasözü yeterince açıklayıcıdır, ama bulgur falan da bulamazsınız.


Yüzde 10’u rahatlatacağınızı sanarak bir şeyler söyler ve yaparken yüzde 10’u da, yüzde 90’ın da duygularını derinden incitebilirsiniz.


Demokratik açılım mı? Elbette!..
Ve Türk açılımıyla birlikte...


Öncelikle Türkçeden başka dillerde eğitim sapmasını derhal durdurarak... Sonra Türkçeyi yozlaştıranlara karşı önlemler alarak ve şehirlerimizi Türk şehri görüntüsünden çıkaranları uyararak...


Türk demek; Türkçenin taşıdığı kültür ikliminde yaşayan ve kendisini Türk hisseden insan demektir. Resmi dilin, ortak eğitim ve haberleşme dilinin Türkçe olması vazgeçilmez şart ve bütün yurttaşların yararına olan bir husustur.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün imkânlarıyla Türkçeye ve Türk kültürüne sahip çıkmalı; milli kültürümüzü çağın bütün imkânlarını kullanarak insanımıza ve insanlığa yaymalıdır.


Bilmem hatırlıyor musunuz? Devletimizin kurucusu "Cumhuriyetimizin temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürüdür" demişti...


"Milli kültürümüzü çağdaş uygarlığın üzerine çıkaracağız" diye de eklemişti...
Çoğunluk dikdatoryasına hayır!.. Ama azlığın azlığının azgınlıklarına boyun eğip de azlık diktatoryasına evet mi?


Diyorum ki bütün bu işler akıl ve bilimle çözülmesi gereken hassas işlerdir. Hele onun bunun isteklerine uyup da bir şeyler yapılırsa, gelecek felaketlerin ayrımında ancak gelecek nesiller olabilir...


Hükümetimizin "Demokratik Açılım" diye tanımladığı, ama ayrıntısını açıklamadığı çalışmasından Türkiye için çok yararlı sonuçlar da çıkabilir; çok tehlikeli gelişmelere de yol açılabilir.


Açılımın içinde ne olursa olsun, mutlaka TÜRK açılımıyla desteklenmelidir. TÜRK’ün ayranını kabartacak ve "yeter gayri" noktasına getirecek düzenlemelerden ve hatta sözlerden kaçınmak aklın gereğidir.


Sonuç ne olursa olsun Türkiye’yi yönetenlerin, yönlendirenlerin ve dışarıdan yönlendirmek isteyenlerin unutmaması gerekir ki: Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Cumhuriyeti’dir. Resmi ortak dili ve eğitim dili İstanbul Türkçesidir...




Namık Kemal ZEYBEK
 
Geri
Üst