Hiç yazmaya bile gerek yok aslında. Kürt açılımı, barış filan olmasın, her sene Türkiye 100 milyar doları top tüfek yapıp dağa atsın, gençler askere gitsin, mal muamelesi görsün, sonra öldürülsün, kırmızı bayrağa sarılı şehit cenazesi kaldırılırken, ağlayan, kinle dolan, "vatan sağ olsun" diyen insanları izleyelim televizyonda, sonrasındaki haber Yeliz Yeşilmen'in çıkaracağı son albümü olsun. Haberler bittikten sonra Milli Maç izleyelim, gururlanalım. Sevincimizden birkaç kişi vuralım. Böyle gele gide ergenliği tamamlayalım, gözlerimizi çok zor bir hayata açalım, liseyi bitirip ÖSS için hazırlanalım, kazanamadığı üçbeş kuruşla bizi geçindirmeye çalışan babamıza olabildiğince yük olalım. 3-4 yıldır gittiğimiz dershaneden bir verim alamayalım. Sonra babanın da kafası bozulsun, bizi dershaneden alsın, birinin yanına çırak olarak verilelim veya askere gönderilelim. Askerde şehit olalım her şey bitsin veya sağ salim ama psikolojisi yerle bir olmuş şekilde geri dönelim, evlenelim işsiz güçsüz, sonra iş bulalım asgari ücretli, hayatımız boyunca o paraya mahkum olalım. Bizim de çocuklarımız aynı kadere razı olsun. Bunu yaparken, Tv'den şehit haberleri ve magazin basınından Jet Sosyeteyi takip etmeyi de elden bırakmayalım. Zira bu ülkenin gerçek sahipleri onlar vergi vermez askere gitmez, siz onları seyrederken onlar da sizi seyrederler uzaktan.
Bu çok basit bir örnek, 25 yıldır her orta halli vatandaş aynı hayatı yaşıyor neredeyse. Bunda gocunulacak bir taraf göremiyor musunuz?
Uyan Türkiye, bu mesele hallolmadan asla güvende olmayacaksın. Her zaman askere, polise, dayatmaya, itaate zorlanacak bir hayatın olacak, size vaat edilen mutlak güç mutlak köleliği getirecek. Ve siz istediğiniz kadar ne olduğunuzla övünün, bu şu anda dünyanın en çok sömürülen insanları olduğunuz gerçeğini değiştirmeyecek. Belki şu an mutlusunuz, kendinizi evinizde ailenizin yanında, silahların gölgesinde güvende hissediyorsunuz. Ama bir gün evlerinize kadar girecekler ve o girenler, sizin isteğiniz üzerine girecekler, siz gönüllü olarak, sizi kontrol altına almalarını isteyeceksiniz. Bir hiç için her şeyini feda etmeye çalışan bir yığın oluşuyor. Dünya pazarına, 300-400 dolara haftada 72 saat çalışabilecek ucuz işçiler yetiştiriliyor ve sayıları milyonları aşıyor. "Terör, din, ırk" gibi saçmalıklarla, sınıfı yüksek hayatlar, özenti yaratılan lüks hayatlarla, sanal aktivitelerle salaklaştırılıyorsunuz. Ölüm veriyorlar, kabul ediyorsunuz. Bir gün tüm bunlardan sıyrılacağınızı belki yaşadığınız yerden kaçmayı, herkesten çok daha iyi bir hayat yaşayacağınızı düşünüyorsunuz ama yok... Bu illet yaşadığınız her yere gelecek. Yaşadığınız yoksul hayatın bu savaştan başka nedeni yok. Ve savaşın devamının sizin "liderleriniz" tarafından, kuş canı kadar değer biçilen canlarınızdan başka şansı yok. Toplumsal şizofreninin tek sebebi şu an devam eden savaş...
Var mı yok mu diye sıralanan zırvalıkları aşmak ve elde ne varsa onunla ilgilenip, iyi gelecek için çalışmak gerek.
Taşın altına elinizi attığınız zaman göreceksiniz ki, savaşın iyisi; barışın kötüsü olmaz.
"Ya hep birlikte kardeşlik ya hep birlikte kölelik"