Demokratik Açılım [ Tek Başlık ]

Albayrak

Can Feda
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
4,439
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Aydınlığın karanlıkla savaşından...
Türkiye'ye 18 yıl kaybettiren adam: KÜRTLER'İN TARİHİ YOK..

6 Kasım 1991'de DEP milletvekilleri Selim Sadak, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Layla Zana, dönemin DGM Başsavcısı Nusret Demiral'in emriyle gözaltına alındı. 36 saatlik bu operasyon tarihe 'Polis ablukasına alınan Meclis' diye geçti.

Erdal İnönü'nün liderliğindeki SHP işbirliği ile milletvekili olan DEP'lilerin suçu, Meclis kürsüsünde Kürtçe yemin etmeleriydi.

Sabah gazetesinden Nur Batur'un sorularını yanıtlayan Demiral, aradan 18 yıl geçmesine karşın, hala “Zana, Dicle ve Doğan idam edilmeliydi” fikrinde. “Kürtçe diye bir dil yok” diyor. Tarihlerinin olmadığını savunuyor. Demiral, o yıllara ilişkin şunları söylüyor:

KÜRTÇE YOK KÜRTÇE YOK
* Yerel seçimlerde Güneydoğu'da halk Kürt kimliğine oy verdi.
Hayır Kürt kimliğine oy verilmedi. Türkiye'de iki ideoloji var Biri din şemsiyesi altında. Diğeri Komünist rejimi. Kürt kelimesini kullanmak da zaten yanlış.

* Neden yanlış? Kürt yok mu? "Kürtçe konuşuyoruz" diyen insanlar var.
Hayır yok. Kürt bir Türk boyu. Araştırmalar böyle. Kürtçe de Türkiye'de, dünyada yok. Dil denmez. Lehçe denir. Türkmen, Çerkez, Laz hepsi Türk boyları. Türkiye'nin büyük devlet olmasını hiçbir yabancı devlet istemiyor. Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra İngiliz, İnönü'nün koluna giriyor. "Genç general seni kutlarım. Her şeyi istediniz biz de verdik. Hepsini geri alacağız" diyor.

* Ama Süleyman Demirel de 18 yıl önce "Kürt gerçeği vardır" dedi.
Eksik söylüyoruz. Kürt gerçeği gibi bir Laz, Rum, Ermeni, Çerkez, Pomak gerçeği de var. Bu gerçekler o toplumu millet olarak lanse etmez. Bir boydur. Anadolu insanı örfünü, adetini geleneğini birleştirmiş, kanını birleştirmiş, bir millet yaratmış. Türkiye'de yaşayan insanın büyük adı Türk'tür.

* Ama "Ermeniler Rumlar" diyoruz. Diğeri de "Ben Kürdüm" diyor.
Onlar millet olarak asıl. Kürt bir millet değil, bir toplum olarak asıl ve gerçek. Orada yaşayan insan kendini Kürt sanıyor. Kabul etmiş. Kimse bir şey demiyor. Pomak da "Lisanım var" diyebilir. Lisanı bir toplumu millet yapmaz. Tarih milleti lanse eder.

KÜRTLERİN TARİHİ YOK
* Kürtlerin tarihi de yok mu sizce?
Tabii yok. Millet olarak lanse ettiler. Lozan'da önümüze sürdüler.

* İlk TBMM'de "Kürdistan milletvekili" deniyor. Rahatsız olanlar var.
Kürdistan bir semt ismi. Rahatsız olmamak lazım. Ama pay da çıkarmamak lazım. "Lazistan" diyor adam ama aynı zamanda "Türk'üm" diyor.

ÖCALAN GÖREVLENDİRİLDİ
* Peki 1991'e gelelim. Kürtçe yemin etmeselerdi tarih farklı mı yazılırdı?
Zaten PKK hakkında soruşturma yapıyorduk. Örgütün silahlı, idari ve siyasi kanadı var. Siyasi kanat olarak çalıştırılacaklar 91'de "Meclise girelim. Kendimizi açıklayalım" dediler. Adaylıklarını dahi PKK tespit etti. Seçilinceye kadarki konuşmaları teybe, videoya alındı. "Kürtçe yemin edeceğiz" dediler.

* Yapmasalardı?
Yine dokunulmazlıklarının kaldırılmasını isterdim. Cindoruk arkadaşımız karşımıza dikildi. "Kürsü sorumsuzluğu vardır" dedi.

* Yok muydu?
Yeminde olmaz. Mesela kanunla ilgili bir görüşmede olsaydı olurdu.

* Ama ortada halkın seçtiği vekil vardı.
Seçti ama yemini okuyacak. Ayrıca yeminle ilgili bir soruşturma yapmadık. Daha önce bildiri okudular, konuşmalar yaptılar. PKK'yla ve Öcalan'la daima teşriki mesai yaptılar. Hepsi elimizdeydi. Mahkûmiyet kararı da oradan çıktı.

PKK İNÖNÜ'YÜ KULLANDI
* Yani sizce PKK İnönü'yü kullandı mı? Halbuki İnönü onları siyasete çekip, PKK'yı marjinalleştirmeye çalıştı.
Tabii İnönü ve SHP kullanıldı. Suç işleyenleri Meclis'e çekemezsin. Dünya kadar insanı şehit etmiş. Siyasi kanat, o illegal örgütün eleman görev yeridir. Mahkûmiyet kararında "Özel görev verilmiştir" dendi. Özel görev parti içindeki görevdir.

* Meclis'te ilk eylemi yapmasalardı tarih değişir miydi ?
Dokunulmazlıkların kaldırılması yine istenecekti. Yemin hareket tarzlarının teyidi oldu. Yemin yalnız başına olsaydı cezai müeyyide yaratmazdı. Daha yemin edip göreve başlamamış. Kapıyı açacak içeri girecek. Kapıda yakalıyoruz biz.

CİNDORUK DA HATA YAPTI
* Ama eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk dokunulmazlıkların kaldırılması talebinize karşı çıktı. Sonunda Başkan Vekili fezlekenizi kabul etti.
Cindoruk hata yaptı. Fezlekeyi tetkik yetkisi yoktu. "Efendim ben posta memuru muyum?" dedi. Nasıl düşünürsen! Havale etmek mecburiyetindesin. Kim ederse etsin. Öcalan'ın mahkûmiyet kararının dahi Meclis'e gönderilmemesi o zamanki hükümet ricali için bir anayasa suçudur.

* Ama Türkiye tüm Avrupa'daki gibi idam cezasını kaldırdı.
Siyasi karar bizi ilgilendirmiyor. Yine de Meclis'e getirmeleri gerekirdi.

POLİS MECLİS'İ KORUMAK İÇİN ABLUKAYA ALDI
* 19 saat Meclisi polis kordonuna aldırdınız. Hata değil miydi? Tuhaf olmadı mı?
Hayır, polis dışarıdan bir taarruz için beklemiştir. İçerdeki hadise için değil. Bilinçsiz düşünce. Polis korumak için ablukaya alır. Meclise baskı yapmak için almaz.

* Nasıl koruma bu ki çok tartışıldı?
Bakın Türkiye'de illegal örgüt mensupları var. Buna karşı gelecek halk zümresi de var. Bunların Meclis'e yürüdüklerini düşünün.

* Öyle bir tehlike var mıydı?
Bilemiyorum. Bir tedbirdir. 'Var mıydı yok muydu' diye bir yorum getirilmez. Bunlar hep yanlış şeyler. Gazeteciler yorum getiremez. Söylediklerimi nakleder.

* Söylediklerinizi tabii nakledeceğim ama bunlar yıllardır tartışılıyor.
Yanlış işte. Yargı ve devleti koruma ortamında değerlendirilseydi yanlış takdimler ortaya çıkmazdı. Meclis'e baskı yapmadım. Sadece istemde bulundum.

* Bu nasıl istem Sayın Demiral? Meclis'i polis kordununa aldınız.
Olacak tabii. İddialarımız çok önemliydi. 'Meclis kapısından aldı' diye kıyamet koptu. Belki evlerine gidemezlerdi. Hayatları tehlikede olabilirdi belki.

* Peki dünyada örneği var mı?
'Dünyada yaşanmadı' diye damga vurmayın. Araştırma yapın.

BAŞINI VURMADIN DİYE ENSESİNE BASTIRILDI
* Bir de Orhan Doğan'ın ensesinden tutulup tutuklanışı çok tartışıldı.
Çok kere adam heyecanla başını kapıya vurur. Beyin kanamasından ölenleri bilirim. Bir tedbir. Zorlama değil. Ve rahmetlinin suçu ağırdı. PKK'yı besledi. Sorguda her şeyi hazırlamıştık. Mesela Leyla Zana "Öcalan ile hiç konuşmadım" dedi. Teybi dinlettik. Bitti.

* Onları sürekli dinletiyor muydunuz?
Hayır, Öcalan'ı dinlerken, bunlar onunla konuşurken aldık. Soruşturma sırasında Avrupa'dan iki profesör geldi. Korkutmuşlar adamı. Profesöre "Kendisini Kürt sanan, bir millet sanan ve siyasi şemsiye altında Meclis'e girmek isteyen ve Anadolu'yu bölmek isteyen illegal örgütün siyasi kanadı olan kişileri araştırdık" dedim. Bunlara düşman değiliz. Benim vatandaşım, Türkiye'mde büyümüşler.

* Sizden herkes korkuyordu ama.
Korku bir görevin karşılığı ise önemli. Saygıyla beraber. Kimseye kötülük etmedim. Kişiler değildi muhatabımız. Fiillerdi. Ahmet Türk'e de (Senin soyadın Türk) dedim ya. Ailen senin Türk yaa. Cevap yok. Şimdi PKK'yı sömürüyorlar. PKK'lılar belki bunlardan daha samimi. Çünkü biliyoruz ne yapacağını.

* O gün Meclis'i polis çemberine almadan Tansu Çiller'le görüştünüz mü?
Kimseyle görüşmedim. Sadece Adalet Bakanı'na bilgi veririz. O da ayrıntılı olmaz.

* Neden Meclis'e "DEP'lileri teslim edin" diye ısrar ettiniz?
Meclis suçluyu tutamaz. Suçluyu derken hakkında iddialar olan, hatta Meclis de o iddiaları dokunulmazlıklarını kaldırmakla kabul etmiş oluyor. Partileri de kapanmış.

* Geriye baktığınız zaman "Türkiye 18 yılı kaybetti" mi diyorsunuz?
Kaybedildi.

* Ne açıdan kaybedildi?
Biz devleti bu kişilerin tehlike içine çektiğini tespit ettik. İdam istedik. İdam cezası verilmiş olsaydı devlet gücünü gösterecekti. Devletin gücü çok sathi kaldı.

* İdam edilmeleri mi gerekirdi diyorsunuz?
Tabii, tabii tabii...

* Hepsi mi?
Mahkemenin tayin edeceği kişiler. Hepsi için bir şey söyleyemem. Binlerce insanımız şehit edilmişti. Devlet daima gücünü gösterecekti.

* Ama 15 yıl sonra Parlamentoya girdiler.
Demokrasi artık cumhuriyetin dışında devletin ismi olarak duruyor.

* Terörü tecrit etmek için "Siyasete çekelim" diyenler var.
O gemiyi kaçırdık biz, bitti artık. Ne yaparsan yap bundan sonra. Meclis kabullendi. Demokrasi içinde kaide, TBMM'ye gelmelerini engelleyen bir ortam getirmedi. Döndüler geldiler ki o mahkeme kararı Yargıtay'ca onanmıştı.

* Siz olsaydınız yine aynı şeyi yapar mıydınız?
Kaidelere bakardık. Haklarında soruşturmalar var ama bizim hassasiyetimiz bitti. Yavanladı artık.


Kaynak
 
Elbette yok Kardeşim.
Ne tarihleri var ne dilleri.
Hep bu dış güçlerin oyununa kanıyorlar.Kardeşi kardeşe küstürmek istiyorlar.
Bizi içten bölmek istiyorlar.
Korkarım ki bundada büyük ölçüde başarılı oluyorlar.
Birilerin çıkıp bunlara artık dur demeli...
 
Ermenilerin hatasına düşenlerin sonu da Ermeniler gibi olur...
Amerika'da Rusya gibi bu coğrafyadan gelir geçer. Türkler hancıdır. Amerika gider, AB gider bugün şerefsizlik yapan Kürtler Türklerin eline düşer...
Ne ekersen onu biçersin...
 
böyle şerefli başsavcılara ihtiyacımız var .

şimdi ergenekon diye ömrünü vatana hizmet eden paşaları içeri alanlar öncelikle dtp li bölücü kürtleri içeri alsınlar .bu savcıyıda örnek alsın şimdiki savcılar .

olmayan bir ergenekon terör örgütü yarattılar yeni terör örgütümüz oldu eskisini yani pkk yı boşverin diyorlar ..yazıklar olsun bu zihniyete
 
bahoz diye bir film vardı

filmin bir bölümünde tv de anadoludan görünüm var
sunucu adam kürtçe diye bir dil yoktur kürtler aslında türktür falan diyo yani başsavcıyla aynı sözleri söylüyo
bunu izleyen bir kürt gençte ona kürtçe küfür ediyo ve diyoki

madem kürtçe diye bir dil yok ben nasıl san kürtçe küfür edebiliyorum



anlayana
 
Kürt dili
Kürt dili üzerindeki arastirmalar, Kürtler bakimindan Irak Kürdistani´ndaki istisna durumu saymazsak, bu tek tük aydinlarin daha çok da yurt disinda yaratmaya çalistiklari sinirli olanaklarla yetinmek zorunda kalmistir. Irak Kürdistani´ndaki kesintisiz ulusal mücadelenin yarattigi kültürel görece serbestlik ve ardindan 1960´lardan sonra gelen sinirli otonomi olanaklari, bu parçada dilimiz üzerinde çalisan aydin sayisinin ve arastirma kurumunun bir dereceye kadar daha fazla olmasini beraberinde getirdiginden, bu parçada göze çarpan degerli çalismalardan bahsedilebilir. Bunun ötesinde, Kürt dili üzerine yazilanlar, yabanci kimi dogubilimci, dilbilimci, gezgin ve misyonerlerin eserleridir.


Zazaca´nin Kürtçenin bir lehçesi olmadigini günümüzde siyasi maksatlarla öne süren çevrelerden bazilari da kimi Ermeni milliyetçi ideologlaridir. Büyük Ermenistan iddialarina sarilan bu çevreler Kürdistan´in kuzey ve bati kesimlerini de bu Ermenistan´in sinirlari içinde saymaktadirlar. Buralarda Ermeni nüfusunun olmadigi bilincinden hareketle Zazalari, özellikle de Dersim´in Alevi Zazalarini köken itibariyle Ermeni göstermeye kalkismakta ve bu maksatla da Zazacayi diger Kürt lehçelerinden uzak tutmaya, Ermenice´ye yaklastirmaya çalisan gülünç tezler üretmektedirler. Bu çevrelerin de Zazalarin Kürt olmadigini öne süren kimi çevreleri destekledikleri görülmektedir. ilginç olani, Ermeniler destek verdikleri çevrelerin ayni olmasidir.

Fars iktidarlari ve onlarin parali ideologlari da çabalarini, Kürtçe´nin bagimsiz bir dil olmadigi, Farsça´nin lehçelerinden biri oldugu, Kürtlerin de Fars ulusunun bir parçasi oldugu iddialarini yayginlastirmaya sarfetmislerdir.

Siyasal iktidarlar ve onlarin özel maksatli kurum ve kisileri disinda kimi yabanci dilbilimci, gezgin ya da misyoner de bazan ülkelerinin çikarlarini gözeten siyasi maksatlarla, bazen de asiri yüzeysel gözlem ya da arastirmalar neticesinde yanilgiyla Kürtçe´nin bagimsiz bir dil olmadigini, eski ya da yeni Farsça´nin bir lehçesi oldugunu öne sürmüslerdir. Kürt dili konusunda bu tür bilinçli çarpitma ya da yanilgilari öne sürenlerin sayisi bir-iki kisiyi geçmezken Kürt lehçeleri üzerinde hayli farkli görüsler ileri sürenlerin sayisi da az sayilmaz.

Diger yandan bir gerçegi kabul etmek gerekir ki iyi niyetli bilimsel amaçli arastirmalar da oldukça az olmalarinin yanisira Kürt dili ve lehçeleri konusunda birbiriyle çelisen görüsler öne sürmüslerdir. Bu alanda da belirsizliklere rastlanmaktadir. Bütün zorluk, belirsizlik ve eksikliklere ragmen Kürt dilinin ses, sözcük ve cümle yapisi üzerinde yapilan arastirmalar, Kürt dilinin uzun tarihsel bir dönemden beri süregelen özgün bir gelisme sürecine sahip bagimsiz bir dil oldugunu kanitlamis ve dilbilimi alaninda bu gerçek kendini kabul ettirmistir.

Buna göre, Kürtçe; Hint-Avrupa dil ailesinin Hindu-irani kolunda irani bir dildir ve onun kuzey-bati irani grubundandir. Bilindigi gibi, dilbilimciler, dünya dilleri üzerinde çesitli yönlerden yaptiklari arastirmalar sonucunda bu dilleri basta köken olmak üzere degisik bakimlardan birbirlerine olan yakinlik ya da uzakliklarina göre ayirmis, baska dillere göre kimi dilleri birbirlerine yakin bularak onlari ayni dil ailesi içinde saymislardir. Dünya dilleri su dil ailelerine ayrilirlar:

1) Hint-Avrupa Dilleri Ailesi
2) Sami Dilleri Ailesi: Arapça, ibranice, Akatça gibi dilleri içine alir.
3) Bantu Dilleri Ailesi: Güney ve orta Afrika bölgelerindeki kimi dilleri içerir.
4) çin Dilleri Ailesi: çin ve Tibet dillerini içine alir.
5) Ural-Altay Dilleri Ailesi: Bu dil ailesine Fince, Macarca, Estonca, Uygurca, Samuyetçe, Türkçe, Mogolca ve Mançuca girer.

Kürtçe´nin içinde yeraldigi Hint-Avrupa dilleri ailesi, Asya ve Avrupa kolu olarak ikiye ayrilir. Bu dil ailesinin Avrupa kolu da Cermen dilleri, Roman dilleri ve Slav dilleri olmak üzere üçe ayrilir.

Cermen dilleri koluna, isveççe, Norveççe, Danimarkaca ve islandaca gibi iskandinav dilleri ile Felemenkçe, Almanca ve ingilizce girer.
Roman dilleri, Portekizce, ispanyolca, Fransizca, italyanca ve Romenceden olusur.
Slav dilleri koluna ise Rusça, Ukraynaca, Bulgarca, Sirpça ve Lehce(Polish) girer.
Ayrica Yunanca, Arnavutça, Litvanca, Keltçe ve Baskça da Hint-Avrupa dil ailesinin Avrupa koluna girerler.
Hint-Avrupa dilleri ailesinin Asya kolunda ise Hint-iran dilleri bulunur. Hint-iran dilleri Hint ve iran kollarina ayrilir.
Hint kolu, Sanskritçe, Sindce, Urduca, bugünkü Hintçe, Biharca, Bengalce, Marasça, Kuçuraca, Pencapça ve Senegalce´yi içerir.
iran koluna Eski Farsça(ondan da Orta Farsça veya Pehlevice, Orta Farsça´dan da Yeni Farsça), Avestaca, Sogdca, Belucca, Pestuca, Osetçe ve Kürtçe gibi diller girer.
irani diller, gramer yapilari bakimindan kuzey, bati, güney ve dogu grubu diye dörde ayrilir. Kürtçe, kuzey-bati irani grupta iken Farsça güney-bati grubunda yeralir.

Dünya dilleri ayrica yapilari bakimindan üçe ayrilirlar:

1) Tek heceli diller: çin ve Tibet dilleri bu gruptandir.
2) Eklemli diller: Türkçe, Fince ve Macarca gibi diller bu gruba girerler.
3) Bükümlü diller: Hint-Avrupa ve Sami dilleri bu gruba girerler. Bu siniflandirmaya göre Kürtçe bükümlü diller grubuna girer.



Kürtçenin cografi dagilimi

Kürtlerin üzerinde yasadiklari cografi alanla ilgili olarak Bitlis Beyi, taninmis Kürt tarihçisi seref Han, serefname adli yapitinda su bilgiyi verir:

"Kürtlerin memleketinin sinirlari, Okyanus´tan ayrilan Hürmüz Denizi(Basra Körfezi M. E. B.) kiyisindan baslar; bir dogru çizgi üzerinde oradan Malat-ya ve Maras illerinin nihayetine kadar uzanir. Böylece bu çizginin kuzey tarafini Fars, Acem Iraki, Azerbaycan, Küçük Ermenistan ve Büyük Ermenistan teskil eder. Güneyine ise Arap Iraki, Musul ve Diyarbekir düser. Bununla birlikte, bu insanlatrin soyundan birçok halk ve kabile, dogudan batiya kadar birçok ülkede yayilmislardir.."(1)

Günümüzde Kürtçe, önasya´da, Anadolu, Kafkasya, Fars ve Arap topraklari arasinda kalan alanda konusulur. Bu dile batida Türkçe, kuzeyde Ermenice, kuzey-doguda Azerice, doguda Farsça ve güneyde Arapça komsuluk eder. Kürdistan topraklari, günümüzde parçalanarak iran, Irak, Suriye ve Türkiye devletlerinin sinirlari içine alinmistir. Bu durumda iran´in bati ve güney-batisi, Irak´in bastan basa kuzeyi ve kuzeydogusu, Suriye´nin kuzeyi ve Türkiye´nin dogu ile güney-dogusu Kürtçenin anavatanidir. Kürtçe konusan topluluklar ayrica Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Pakistan(Pakistan Belucistan´i), Afganistan, Hindistan, Lübnan gibi ülkelerde bulunurlar. Horasan, Tahran, Bagdat, sam, Ankara, istanbul, Konya, izmir gibi baskent ya da büyük kentlerde de Kürtçe konusan yogun bir nüfusa rastlanir. Sözkonusu ülke, baskent ya da metropollere bazi Kürtlerin yerlesmesinin tarihi yüzyillar öncesine dayanirken bir bölümü de içinde bulundugumuz yüzyilin özellikle de son onyillarin zorunlu göç ve sürgünlerinin sonucudur. Bu anlamda Avrupa ülkeleri, Amerika ve Avusturalya´da da toplam yarim milyona varan bir Kürt nüfustan sözedilebilir.

Kürtçe´nin konusuldugu anavatan topraklarinin sinirlarini belirlemek istersek söyle bir tablo çizilebilir: Kuzeyde Ermenistan´da Leninakan´dan baslayarak batiya dogru Kars, Erzurum, Erzincan illeri ile Sivas ilinin dogu yakasi ve Kayseri´nin Sariz kazasini, Kahraman Maras´i, Hatay ilinin Kirikhan ilçesini içine alacak biçimde uzanir, Türkiye-Suriye devlet sinirini asarak Haleb´in kuzeyindeki Afrin(çiyayê Kurmênc-Kürt Dagi) bölgesine varir. Afrini içine alarak doguya dogru Kobanî(Ayn Arab), Serê Kaniyê(Rasulayn), Dirbêsiyê, Amûd ve Kamisliya uzanir. Suriye sinirlari içindeki Cizre yöresini içine aldiktan sonra Dicle nehri boyunca güneye iner, Musul bölgesini; Sincar daglarini, Hemrîn siradaglarinin güney eteklerini içine alarak güneyde Irak sinirlari içinde Tikrit bölgesine kadar varir. Oradan Mendeli´yi, Pistkêw dagini içine alarak iran´da güneydeki Pistkêw, Pêskêw, Balagrêwe, Baxtiyarî, Kahgêlû ve Mamesanî yörelerinden olusan Loristan´in güneyine dek uzanir. Kuzeyden, dogu yakasi boyunca güneye inerken sinirlar, Aras nehrinin dogu yakasini, Iran´da Maku ve Xoy´u, Urmiye Gölü´nün bati ve güney kiyilarini, Merexe´nin kuzeyine düsen Sehend Dagi´ni içine alir. Oradan zikzakli bir biçimde Ahmedawa, Mesîrabad, Bicar(kuzey-dogudaki son Kürt sehri) ve Hemedan´in batisindaki Esedawa´nin köy ve kasabalarindan geçer, Karêz, Ali çadder ve isfahan´in batisindaki sar Kurd´a kadar gider, oradan güneye yönelir, Kûzeyrûn ve Hesar sehirlerine varir.(2)

Kürtçenin lehçeleri

Oldukça yaygin bir alanda konusulan Kürtçe, içinde pek çok lehçeyi barindirir. Kürtçenin lehçeleri üzerinde yazilan ve söylenenler birbirinden oldukça farklilik göstermektedir. Bu alanda farkli saptamalara ve içinden çikilamaz karmasik verilere rastlanmaktadir. çogu kez lehçe, yöre, asiret, din ve mezhep adlari birbirine karistirildigi için lehçeler için her bir kaynakta baska bir isme rastlanabilmektedir. Bu yalniz arastirmacilarin yapitlari açisindan degil, bizzat Kürtler açisindan da böyledir. Bir lehçeye o lehçeyi konusanlar ve onlarin komsulari çogu kez sözkonusu yöre, asiret, din, beylik ya da mezhebin adini vermisler ve bunun sonucunda tek bir lehçe için farkli isimler ortaya çikmistir. örnegin kuzey Kürtçe lehçesinin adi, iran Kürdistani´nda sikakî, Irak Kürdistani´nda Bahdînî, Türkiye Kürdis-tani´nda bu lehçeyi konusanlar arasinda Kurmancî, Zazalar(Dimililer) arasinda Kirdasî ya da Here-weredir. Güney Kürtçesinin adi iran Kürdistani´nda Mukrî, Kürdistanin Türkiye ve Suriye´nin egemenligi altindaki parçalarinda ve Bahdînan bölgesinde Soranîdir. Zazaca olarak bilinen lehçe, bunu konusanlar arasinda kimi yörelerde Zazakî, kimi yörelerde Dimilkî, Kirdkî, Kirmanckî ya da Se-bêdir. Hewramanîye, Goranî, Kakeî, Hewramî, Maço ya da Kurdî adlarinin verildigine kaynaklarda rastlanir.

Kürtçenin lehçeleri arasinda en büyük karmasiklik Goranî, Lurrî ve Zazakî alanindadir. Kimileri bu üçünü bir lehçe sayarak onlari Kürtçenin bir lehçesi olarak görürken, kimileri de ayri bagimsiz bir dil olduklarini iddia etmislerdir. Her üçünü Kürtçenin ayri bir lehçesi olarak görenlerin yanisira ikincisini(Lurrîyi) Kürtçenin disinda kabul edenler de vardir. Büyük ve Küçük Lurr diye ayrilan Lurrî´nin Büyük Lurr kesimini Kürtçe olarak görmeyip(bunlardan Büyük Lurrî´yi Farsçanin bir Lehçesi olarak görenlerin yanisira onu bagimsiz bir dil olarak da görenler var) Küçük Lurr kesimini Kürt dilinin bir lehçesi sayanlar da vardir.

Lehçeler üzerinde yeterli arastirmalarin yapilip dogru sonuçlarin tüm boyutlariyla çikarildigi söylenemez. Biz burada elimiz altinda varolan kaynak ve belgeler çerçevesinde kimi görüslere yer vererek gerçege en yakin buldugumuz bir semayi sunmaya çalisacagiz.

Kürtçenin lehçeleri konusunda en eski kaynak seref Han´in serefnamesi´dir. seref Han bu eserinde söyle der:
"Kürt topluluk ve asiretleri, dil, gelenek ve sosyal durumlar yönünden dört büyük kisma ayrilirlar:
Birinci kisim, Kurmanç
ikinci kisim, Lor;
üçüncü kisim, Kelhur;
Dördüncü kisim, Goran."(3)
seref Han´in bu belirlemesini saymazsak, Kürtçenin lehçeleri üzerine arastirmalar, içinde bulundugumuz yüzyilin ilk yarisina kadar esas olarak yabancilar tarafindan yapilmistir. Bu konuda tek istisna Mela Mehmûdê Ba-yezîdî´nin çarlik Rusyasi´nin Erzurum konsolosu Aleksander Jaba için 1858´de hazirladigi ve Hekarî sivesi ile Rewendî sivesinin karsilastirmali bir sözlügünü içeren brosürdür. Mela Mehmûdê Bayezîdî bu brosürün girisinde dilbilgisi kurallari bakimindan bazi noktalara deginmeden önce Kürt dilinin de bölgesel ve asiretsel farkliliklardan dolayi farkli lehçelere sahip oldugunu belirterek, " mesela, Van, Mus, Bayezid, Kars ahalisinin ve iran ve Rusya´ya bagli Kurmanclarin konustuklari dil ile Botan, Hekariyan, Hemedan, Simtî(?), Diyarbekir, Musul, ta Bagdat sinirina varincaya dek (ki Süleymaniye, sehrizur yöreleri ile Zerza, Mukrî, Bebe ve Bilbas taifelerinden olusur) olan ahalinin konustuklar dil arasinda farkliliklar vardir."(4) Mela Mehmûdê Bayezîdî bu çalismada, Kürtçeyi Kurmancî olarak adlandirmakta, lehçe olarak da Botan, Hekarî ve Rewendî adlarina deginmekte, karsilastirmali sözlügünü de Hekarî ve Rewendî siveleri açisindan vermektedir.

1836-1837 yillarinda Kürt dili ve etnografyasi hakkinda bir kaç makale yayinlayan G. Givrinli, Kürt dilini Yukari ve Asagi Kürtçe diye ikiye ayirmistir. Yukari Kürtçeyi, Mukrî, Hekarî, sukakî ve Bayezîdî diye ayiran Givrinli Asagi Kürtçeyi de Lurr, Gelhurr, Lekî ve Goranî diye ayirmistir.(5) Peter Lerch ise Forschungen über die Kurden und die iranischen Nordch?ldaer, Petersburg, 1857-1958 adli çalismasinda Kürt dilini, Zaza, Kurmancî, Kelhurî, Gûranî ve Lurî diye bes lehçeye ayirir.(6)

Kürt dili üzerine arastirma yapanlardan Oskar Mann Kürtçeyi, Bati, Dogu ve Güney Kürtçesi olmak üzere üçe ayirir. Zazacayi Goranca´nin bir lehçesi sayan Oskar Mann, Gorancayi da Kürt dilinin disinda sayar.(7) Oskar Mann´dan sonra gelen yabanci kimi dilciler, Kürt dilinin lehçeleri üzerinde ayrintili yeni arastirmalar yapmaktan çok bizzat Oskar Mann´in çalismalarina dayanarak onun görüslerini tekrarlamislardir. örnegin, Oskar Mann´in 1907 yilinda yayinlanan Kurdish Persich Forschungen Mundarten Gûran besonders, Kandulai, Auramani und Badschalani adli Goranca üzerindeki çalismasini gözden geçirdikten, bazi açiklamalar ekleyip dipnotlarla da kimi konulari aydinlattiktan sonra yeniden yayinlayan Karl Hadank bunlardan biridir.(8)

Gorancayi bagimsiz bir dil olarak kabul eden Dr. Mac Kenzie, 1961 yilinda Dil Dernegi´nin yayinlanan yillik raporunda yeralan "Kürt Dilinin Kökeni" adli makalesinde, Kürtçeyi bile Orta Farsçanin lehçelerinden biri, The Dialect of Auraman(Hawramani-Luhon) adli çalismasinda ise Hawramancayi, Kürtçe degil, Eski Farsçanin bir lehçesi saymistir.(9) Kürt dilini de iki lehçeye ayiran Dr. Mac Kenzie, bunlari Yukari Kurmancca ve Asagi Kurmancca diye adlandirmis, asagi Kurmanccaya Süleymaniye, Hevlêr(Erbil), Rewandiz ve Xosnaw yörelerinde konusulan Kürtçeyi dahil ederek Süleymaniye agzini bunlarin temeli saymistir. Akre ve Surçi agizlarini da, Akre, Surçi, Amediye, Yukari Berwar, Gullî, Zaxo va sêxan yörelerinde konusulan Kürtçenin esasi olarak kabul etmistir.(10)

E. B. Soane, Grammar of Kurmanji or Kurdish Language, (London, Luzak and Company, 1913) adli eserinde Kürt dilini üç lehçeye ayirarak ilk ikisine Kürtçenin temel lehçeleri demistir. Soane´nin ayirimi söyledir:
a)Yukari Kurmancca
b) Asagi Kurmancca
c) Lurce, Zazaca, ve birbirlerine yakin olmalarina ragmen Hewramî ile Goranca.(11)

Türk sosyologu Diyarbakir´li Ziya Gökalp, asiretleri iskan etme projesinde yararlanmak üzere Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin istemi üzerine 1922´de hazirladigi, 1975´te Komal Yayinevi, 1992´de de Sosyal Yayinlari tarafindan Türkiye´de yayinlanan Kürt Asiretleri Hakkinda Sosyolojik Tetkikler adli eserinde, Kürtleri Kurmanc, Zaza, Soran, Gûran(Goran) ve Lur olmak üzere bes kavme ayirmakta, henüz tahkik etmedigini söylemekle beraber, Gûran ve Zaza lisanlarinin birbirlerine yakin oldugunu yazmaktadir. Ayni raporunun ilk degerlendirmesinde, Bahtiyari lisaninin Sorancaya, Kalhur lisaninin Gûrancaya ilhakini mümkün gören Ziya Gökalp sonradan bunu tashih ederek "Bahtiyari lisaninin Lurcaya, Kalhur lisaninin Sorancaya mensup oldugu serefname´nin sahadetiyle anlasiliyor" diye yazmaktadir.(12) ilk çalismasinda"Gûran, Bahtiyari, Kalhur lisanlarini ayirirsak elimizde istiklalleri malûm olmak üzere dört lisan kalir: Kurmanc, Zaza, Soran, Lur" diyen Ziya Gökalp(13) sonraki tashih yazisinda "Gûranca, Zazaca, Dünbüli lisanlari ayni lisanin isimleri oldugu gibi, Kalhur, Baban, Soran isimleri de ayni lisanin muhtelif adlarindan ibarettir. Bahtiyarî ve Lûr isimleri de yine ayni lisani gösterir. isimlerdeki bu taadüdün sebebi Kürt kavimlerinin muayyen isimlerinin olmamasindandir... O halde Kürtlerin bir kavim olmayip dört kavim olduklari ve binaenaleyh Kürtçenin de birbirlerinin mensuplari tarafindan katiyen anlasilmayan dört muhtelif lisana alem oldugu anlasiliyor. Bu dört lisan sunlardir: Kurmanc lisani, Zaza lisani(Gûranca, Dünbüli), Soran lisani(Baban, Kalhur), Lûr lisani(Bahtiyarî, Fîlî[Fêlî], Lek)"(14) sonucuna varmaktadir.

Ziya Gökalp, sözkonusu çalismasinda, "Bu dört lisanin sahipleri birbirlerinin dillerini anlamazlar. Sarf, nahiv, lûgat itibariyle aralarinda büyük farklar vardir. Binaenaleyh aradaki farklar lehçe farklari degil, lisan farklaridir. Bu dört dilin her biri, lisaniyat itibariyle müstakil bir lisandir. Her biri müteadit lehçelerden de mürekeptir.

Bununla beraber bu dört lisan birbirine tamamiyle yabanci da degildir. Hepsi ´Kürdî-i Kadim´ nami verilebilen eski bir Kürtçenin müstaklaridir. Neo-Latin lisanlariyle Latince arasinda ne gibi rabitalar varsa, Kürdî-i Kadim ile bu yeni Kürtçeler arasinda da o rabitalar vardir"(15) diye yazmaktadir.

Arastirmalari esas olarak Kurmanc asiretiyle ilgili olan Ziya Gökalp Kurmanccanin "lehçeleri"ne de deginmektedir:"Kurmanc lisaninin kaç lehçeye ayrildigi henüz ilmi bir tetkikle meydana çikarilmamistir. Yalniz Ahmed-i Hani Mem û Zin adli kitabinda kullandigi lehçelerden bahseder-ken asagidaki beyitte üç lehçenin isimlerini sayiyor.

Bohtî û Mehmedî û Silîvî
Hin la´l û hinik ji zêr û zîvî
Manasi: [Kullandigim kelimeler] Bohtî, Mehmedî, Silîvî lehçelerine mensuptur. Bazisi la´l, bazisi altin, bazisi da gümüstür."(16) Buradan hareketle Ziya Gökalp de Kurmanccayi Bohtî, Mehmedî ve Silîvî diye üçe ayirarak bu lehçelerin konusuldugu yöreleri ve konusan asiretleri saymaktadir.

Kürt bilgini Tewfîq Wehbî, Kürt dilinin lehçeleri konusunda Soane ile ayni görüsleri paylasmaktadir.(17)

Taninmis yazar Alaeddîn Seccadî, Destûr û Ferhengî Zimanî Kurdî, Erebî û Farisî adli eserinde "Kürt dilinde iki büyük lehçe bulunur" diye belirttikten sonra söyle der:" Bugün ´Bahdînan´ lehçesi denen ´Botan´ lehçesi. Türkiye ve Suriye Kürtleri ile Musul ilçelerinin Kürtleri bu lehçeyle konusurlar. ikinci olarak da bugün ´Soran´ lehçesi denen ´Mukri´ lehçesi ki diger Kürtler yani Irak´in kuzeydogusu ve dogusu ile Ardelan ve Mükriyan Kürtleri bu lehçeyi konusurlar."(18)

Kürt dili ve edebiyati üzerine degerli çalismalari olan Dr. Kemal Fuad, Kürt dilini asagidaki ana lehçe ve sivelere ayirir:

1) Bati Kürtçesi(ki kimi buna Yukari(kuzey) Kirmancca der)
a- Afrînî
b- Cizîrî ve Botanî
c- Sincarî
ç- Badînî
d- Hekarî
e- sikakî

2) Dogu Kürtçesi(ki bazilari buna Asagi(güney) Kurmanccasi, bazilari da Orta(merkez) Kürtçesi derler)
a- Soranî
b- Silêmanî
c- Mukrî
ç- Sineyî

3) Güney Kürtçesi
a- Xaneqînî
b- Feylî
c- Kirmansanî
ç- Lekî
d- Kulgayeyî
e- Kelhorî
f- Perewendî

4) Goran-Zaza Kürtçesi
a- Hewramanî
b- Kenûleyî
c- Gehwareyî
ç- Bacelanî
d- Zengeneyî

Kendisinin Güney Lehçesi dedigi lehçeye kimilerinin Lurrî dedigini belirterek bunu elestiren Dr. Kemal Fuad, sadece Büyük Loristan´da konusulan lehçeleri Lurr olarak kabul etmekte ve bunlari Kürtçenin lehçeleri arasinda saymamaktadir. Baska kimi kaynaklarda Küçük Lurr olarak geçen agizlara Lurr denmesini elestiren Dr. Kemal Fuad bunlari Güney Kürt lehçelerinin içinde saymaktadir.(19)

Fuad Heme Xursîd, Zimanî Kurdî, Dabesbûnî Cografyayîy Dîyalêkte-kanîy(Kürt Dili ve Lehçelerinin Cografi Dagilimi) adli çalismasinda Kürtçe lahçelerini söyle siniflandirir.

1) Kuzey Kurmanccasi
a- Bayezîdî
b- Hekarî
c- Botanî
ç- semdînanî
d- Behdînanî
e- Bati diyalekti

2) Orta Kurmanccasi
a- Mukrî
b- Soranî
c- Erdelanî
ç- Silêmanî
d- Germiyanî

3) Güney Kurmanccasi
a- Asil Lurr
b- Bextiyarî
c- Mamesanî
ç- Gohgilo
d- Lek
e- Kelhurr

4) Goran
a- Asil Goranî
b- Hewramanî
c- Bacelanî
ç- Zazaca(20)

Fuad Heme Xursîd, hem Büyük hem de Küçük Lurrîyi Kürtçe olarak kabul ederek onlari Güney Kurmanccasi arasinda saymistir. Kürt dili lehçeleri ve özellikle de Hewramanca üzerine degerli arastirmalari olan Mehemed Emîn Hewramanî, Zarî Zimanî Kurdî Le Terazûyî Berawird da adli çalismasinda Kürt lehçelerini söyle siniflandirir;

1- Yukari Kirmancca(yanlislikla da olsa yayginlastigi için ya da Bahdînî),
2- Orta Kirmancca(yanlislikla da olsa yayginlastigi için ya da Soranca),
3) Asagi Kirmancca(yanlislikla da olsa yayginlastigi için ya da Goranca). Sonra, Gorancayi da asagidaki sivelere ayirir:
a- Hewramanca
b- Lurrce
c- Bacelanca
ç- Zazaca

M. E. Hewramanî, Bacelanca´nin da Zengene ve sebek´i içine aldigini kaydeder.(21)

Kürt dili üzerine özellikle de Zazaca konusunda degerli çalismalari olan Kürt yazar ve dilbilimcisi Malmîsanij, Kürtçeyi bes ana lehçeye ayirarak söyle siralar:

1- Kuzey Kürtçesi veya Kurmanci lehçesi
2- Merkezi Kürdistan´da konusulan Kirmanci Lehçesi: Bu lehçeye zaman zaman Güney Kürtçesi(Kirmancî Xwarû) veya yanlis olarak "Soranî" de denir.
3- Kirdkî, Kirmanckî(Kirmancî), Zazakî veya Dimilî(Dimilkî) adlariyla bilinen lehçe. (Malmîsanij burada Zazacanin en belirgin iki sivesi o-larak Dersim sivesi ile çewlîg-Dîyarbekir-Sêwreg sivesini sayar.)
4- Gorani lehçesi: Hewramî lehçesi olarak da adlandirilan bu lehçe Kirdkî(Zazakî, Dimilkî) lehçesine yakin bir lehçe olup iran ve Irak Kürdistani´nda az sayida Kürt tarafindan konusulur.
5- Güney Kürdistan´da konusulan diger Kürt lehçeleri grubu: Bu grubun Kermansahî, Lekkî, Lurrî, Sencabî ve Kelhurî gibi degisik adlarla anilan kollari vardir ki bunlar iran ve Irak sinirlari içinde bulunan Kürtlerin bir bölümünce konusulur.(22)

Mehemed Emîn Hewramanî, Zarî Zimanî Kurdî le Terazûyî Berawird da adli çalismasinda Oskar Mann´in daha önce degindigimiz ve sonralari Karl Hadank tarafindan yeniden yayimlanan eserinde, Goranca lehçelerinin asagidaki biçimde tespit edildigini belirtir:
"Hewramanca(Auramani)
Kendulece(K?ndulei)
Bacelanca(Baj?lani)
Bêwenijce(Biw?niji)
Gehweraca(G?hwarai)
Rejawca(Rijabi)
Seyyidce(S?yyidi)
Zerdece(Z?rdai)"

Minorski´nin ayni Goran lehçelerini tekrarladigini, fakat Bewenijce, Gehweraca ve Rejawca´nin yerine Gelhur, Lek, Feyli ve Kakeyiceyi getirdigini belirten M. E. Hewramanî, " bu aslinda asiret, din ve dilleri bir tür birbirine karistirmadir"(23) diye yazar. Emin Zeki Bey´in de, Xulasetu Tarixu´l Kurd we Kurdistan adli eserinde Hewramanî lehçesini Tacikçe bir dil olarak gördügünü belirten ve kendisi de Hewramanli olan M. E. Hewramanî, onun bu görüsüne herhangi bir kanit getirmedigini, anlasildigi kadariyla Minorski´nin görüslerini aktardigini yazar.(24)

Süleymaniye üniversitesi ögretim üyesi Dr. izzedin Mustafa Resul, Zimanî Yekgirtûyî Edebîy Kurdî(Kürtçenin Ortak Edebiyat Dili) adli eserinde Hewramancayi Kürt lehçelerinden biri sayar.

Mehemed Merduxî, Kürt lehçeleri konusunda seref Han´in görüslerini paylasarak bunlari Kirmanc, Goran, Lurr, ve Gelhurr diye dörde ayirir.

Tewfîq Wehbî ile Edmonds, A Kurdish Dictionary , (Tawfiq Wahby & Edmonds, Oxford at the Clarendon press, 1966) adli sözlük çalismalarinda Hewramani Kürtçesi sözcüklerini de Kürtçe sözcükler arasina katmislardir. Ayrica Tewfîq Wehbî, Dr. Mac Kenzie´nin 1961´de yayinlanan makalesine cevap niteliginde yazdigi bir makalede, Hewramanca Kürtçesinin Kürt dilinin eski lehçelerinden oldugunu vurgulamistir.

Profesör Qanatê Kurdo, Haletekanî Cins û Bînayî Berkar Le Zaza da (ZaZacada Erillik-Disillik ve Nesne) adli makalede, karsilastirmak suretiyle Zazaca ve Yukari Kirmanc lehçelerinin ayni dil oldugunu aydinlat-mistir.

Major Soane, Kurdish Grammar (Kürtçe Gramer) adli yapitinda Zazacayi Kürtçenin lehçelerinden biri saymistir.(25) Kürt dili konusundaki görüslerde kendini en çok Oskar Mann´a yakin bulan Dr. Kemal Fuad, basta Oskar Mann olmak üzere Goranca-Zazacayi Kürtçe saymayanlarin görüslerini elestirerek bunlarin Kürtçenin birer lehçeleri oldugunu belirtmektedir: "Oskar Mann´in da aralarinda oldugu kimi dilciler, Goran-Zaza grubu lehçelerini Kürtçe saymazlar.Bu alanda ben farkli düsünüyorum: Bu grubun lehçeleri, Kürtçenin diger grup lehçeleriyle leksikoloji bakimindan farkliliklar göstermekle beraber, bunlar da Kürtçe gibi kuzey-bati iranî grubuna dahildirler. Cografik bakimdan da Kürdistan topraklari içine girerler. Ekonomik, sosyal ve siyasal iliskileri de diger uluslara nazaran Kürtlerle daha güçlüdür. üstelik Gorancanin sivelerinden biri olan Hewramî uzun bir süre(16. yüzyildan 20. yüzyila dek)Kürdistan´in genis bir yöresinde(Dogu ve Güney Kürdistan´da) edebi dil olmustur. Ulusal bakimdan da bunlar kendilerini Kürt olarak görmekteler."(26)

Mehemed Emîn Hewramanî´ye göre de, varolan eski kaynaklar, Hewramanî Kürtçesinin eski bir dil oldugunu, sadece(132 Hicri yilinda kurulan) Baba Ardelan Beyligi boyunca degil daha eski zamanlara giden ve Avesta dilinden dönüsen, din ve edebiyat dili oldugunu gösterirler. M. E. Hewramanî, söyle yazar:
sêx Se´dî[yê sîrazî] bir beytinde söyle der:

Geh be Tazî astînî ber men zened gûyed "te´al"
Geh be Kordî gûyedem "borê nisîne w nan were"

(Bazen el edip bana Arapça "te´al" der
Bazen de Kürtçe "borê nisîne w nan were" der. M. C.)

Bu beyitte geçen "borê nisîne w nan were" Hewraman lehçesiyledir ve "gel otur ekmek ye" anlamindadir. O dönemde(13. yüzyil M.C.) Se´dî[yê sîrazî] Hewramanca lehçesine Kürtçe demistir.

Sultan Sehak´in Ehli Hak taraftarlari için manzum olarak söylenen Kürtçe Yaresan ilahileri Hewramancadir. Meshur Kürt sairi Xanayî Qubadî´nin kendisi sirin ile Husrev destanini Kürtçe manzumlastirmak istedigini söyler. Ona göre Kürtçe Farsça´dan eksik degil, ondan daha sirindir. Onun için söyle der:

Ce lay aqilanê sahib eql û dîn
Dana buzurganê Kurdistan zemîn
Rast en mewaçan Farisî seker en
Kurdî ce Farisî bel sîrînter en

......
Ce ´ersey dinyay dûn bedfercam
Be destûrê nezmê Nîzamî meqam
Be lefzê sîrînê Kurdistan temam
Pês buwan meh´zûz baqî weselam.

(Akil ve din sahibi akillilarca
Kürdistan´in büyük bilginlerince
Dogrudur, "Farsça sekerdir" denir
Fakat Kürtçe Farsçadan daha sirindir.

Bu asagilik fani dünyada
Nizamî makamin manzum usulünce
Tümü Kürdistan´in tatli sözleriyle
....... (M. C.)

Xanayî Qubadî sirin ile Husrev destanini yazdiginda, Hewramanca Kürt edebiyat dili olmasaydi ne bu lehçeyle yazar ne de ona Kürtçe derdi."(27)

Ehli Hak´in kutsal defterlerindeki ilahilerin söylenisi için iki lehçe kullanilmistir. Defterler, Hewraman lehçesine, "Kurdî"(Kürtçe, bazen de "Kurdîyî Awramanî"(Hewramani Kürtçesi), Caf sivesine de "Cafî Awramanî(Hewraman Cafçasi) demislerdir. Bu bilgiyi veren derlemeci Abîdînî Caf(Abîdîn Basçawûs) sözkonusu ilahilerin sözlerinin ve dini kütüphanelerinde varolan yazilarin 880 yil öncesine dek gittigini belirtir.(28)

Vermeye çalistigimiz bilgiler isiginda, Büyük Lurr siveleri disinda, Küçük Lurr de dahil Gorancanin bütün lehçeleri ile Zazaca lehçesinin Kürt dilinin lehçeleri arasinda oldugu gerçegini kabul etmek, Büyük Lurrlarla ilgili olarak da bu lehçenin tartismali oldugu gerçegini gözönünde bulundurmak gerekir

Sonuç olarak Kürt dilinin lehçeleri, siveleri ve cografik dagilimlari ile ilgili olarak asagidaki veriler sunulabilir:

1- Kuzey Kürtçesi(ya da Kurmancî/Kirmancî)
Kuzey Kürt lehçesi, en genis yayilma alanina sahip olan bir lehçedir. Kürdistan´daki yayilma alani, dogudan bir hat çizilmeye baslanirsa, Urmiye Gölü´nün bati kiyisindan baslayarak güneydoguya dogru iner, sino sehrinin kuzeyinden, Kêlesin vadisinden iran-Irak sinirini geçer, Helgurd´e varincaya dek uzar. Oradan Rewandiz nehrinin kuzey kiyilari boyunca ta Zêyî Badînan(Büyük Zap)´a varincaya dek gider. Buradan da Dicle nehrine dökülünceye dek Zap´i takipeder.(29) Urmiye Gölü´nden kuzeye dogru Kotur ve Xoyu içine alarak Aras nehrine kadar uzar, Kars, Erzurum, Mus, Bitlis´i içine alir Güneydogu Toroslar´in kimi zaman dogu yamaçlarini, kimi zaman da eteklerini boyluboyunca takip eder, Siirt il sinirlarini, Kozluk, Silvan, Kulp, Lice, Bismil kazalarini, Diyarbakir vilayet sinirlarini, Ergani´yi, Desta Gewran ve Karacadag yöresini içine alacak biçimde Siverek´in dogu, güney ve güneydogu bölgesini, Hilvan kazasini, Gerger hariç Adiyamani, Malatya´yi Maras´in kuzey, dogu ve güney yörelerini içererek Gavur Dagi´nin doruklarina kadar uzanir, Hatay´in Kirikhan ve Haleb´in Afrin ilçelerini içine alir. Oradan Dicle nehrinin Zap suyunu aldigi noktaya dek Kürtlerin yasadiklari topraklarda Kuzey Kürtçesi(Kurmanci) konusulur. Tunceli´nin Pertek ve Mazgirt kazalarinda, Elazig´in Maden, Sivrice ve Palo disindaki kazalarinda, Bingöl´ün Karliova kazasinda ve Sivas´in Kürtçe konusulan yörelerinin çogunlugunda da bu lehçe konusulur. Bu lehçe ayrica Lübnan, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan Kazakistan ve diger Orta Asya cumhuriyetlerindeki Kürt nüfus tarafindan, Horasan ve Konya Kürtleri ile Ankara Kürtlerinin bir bölümünce konusulur.

Kuzey Kürtçesinin siveleri söyle siralanabilir:
a- Bati Kurmanccasi: Afrin bölgesinden baslayarak Antep, Kirikhan, Maras, Adiyaman ve Malatya Kürtleri ile Urfan´in Suruç, Birecik ve Halfeti Kürtlerinin konustuklari sive. Genel olarak Firat nehrinin bati yakasi Kurmanclarinin konustugu sive denebilir. b- Rewendî: Van Gölü´nün kuzeyinde kalan topraklardaki sive. Dogudan sikak bölgesinden baslar, Aras nehrine kadar olan yerler, Kars, Agri, Erzu-rum, Van, Mus ve Erzincan Kurmanclarinin konustuklari sivedir.

c- sikakî: Urmiye gölü, semdinan ve Baskale arasindaki yörelerce konusulur
ç- Hekarî: sirnak´in hemen güneyinden baslayarak Hakkari ili sinirlari içindeki Kürtlerce konusulur.
d- Botî: Suriye ve Türkiye sinirlari içindeki Cizre Kürtlerinin, doguda Zaxo´nun kuzeyinden baslayarak sirnak´in hemen güney ve batisindan Eruh´u içine alacak biçimde Van Gölü´nün güneyine kadar uzanan, Bitlis´in dogu ve güney bölgelerini, Siirt´i, Batman çayi´na kadar olan yöreleriyle Batman´i ve Mardin´in dogu yörelerini içine alan topraklardaki Kürtlerin konustuklari sive.
e- Bahdînî: Zaxo, Amadiye , Akre, Zêbar yöreleri ile Duhok Kürtlerinin konustuklari sive.
f- Sincarî: Sincar Dagi ve sêxan yöresi Kürtlerinin konustugu sive.
g- Orta Kurmancca (ya da Silîvî-Kîkî-Milî) Diyarbakir ilinde, Mardin ilinin dogu yöresinin disinda kalan yörelerde, Urfa´nin Firat´in dogu yakasina kadar uzanan topraklarinda kalan Kürtler ve Elazig´in dogu ve güney yörelerindeki Kurmanclarca konusulan sive.

2- Merkez Kürtçesi (ya da Soranî)
Bu lehçenin sinirlari Kurmanci lehçesi için belirttigimiz güney sinirlarindan baslar, güneye dogru Sîrwan çayi´na ve Xaneqîn´e varincaya dek devam eder. Güneyde Hemrîn Daglari´nin güneyinden doguya dogru döner ta Sehend dagina, Mesirabad, Bicar ve Esedawa´ya kadar uzanir. Güney sinirinin eni de Melayir-Kirmansah-Qesri sirin-Xaneqin ana yoluna kadar varir.(30) a- Soranî: Zêbar yöresi hariç bugünkü Hewlêr vilayeti ve kazalari.

b- Silêmanî(ya da Babanî): Süleymaniye, Kerkük, Kifrî, Qeretepe, Tuz-siwan yöreleri ile Xaneqîn´in bazi köylerini içerir.
c- Mukrî: sino, Nexede, Meraxe, Mîyandiwaw, sahîndij, Saqiz, Bokan, Bane ve Serdest Kürtlerinin konustugu lehçe.
ç- Sineyî: Sine(Senendec), Bicar, Kengewer ve Rewanser ile Ciwanro´nun kuzey yörelerinde konusulur.

3- Güney Kürtçesi
Kuzeyde Melayir-Kirmansah-Qesri sirin anayolundan baslayarak Kürdistan´in güney sinirlarina kadar varan alanda konusulur. siveleri asagidakilerdir:
a- Xaneqînî
b- Asil Lurr( ya da Feyli)
c- Kirmansanî
ç- Lekî
d- Kelhorî
e- Perewendî
f- Kulgayeyî

4- Goran Kürtçesi
Goran sivelerini konusanlar, Bagdat-Kermansah yolunun kuzeyindeki daglik bölgede, Hewraman daglarinin dogu ve bati yakalarinda, ayrica Paweh ve Kendule yöresinde, Musul´un dogu ve kuzeyinde; Xazir çayinin Zap Suyu´na döküldügü yörelerde yasarlar.

"Goranlarin yasadiklari cografi bölgeler, eski tarihlerde lehçelerinin olusmaya basladigi dönemlerde, yukarida belirttigimiz bölgelerden çok daha genis ve büyüktü. 18. yüzyilda üzerinde yasadiklari topraklarin bugün üzerinde yasadiklari topraklardan genis oldugu kuskusuzdur. 18. yüzyilin sonu ile 19. yüzyilin baslarinda Süleymaniye Beyligi´nin çagdas ve yeni bir biçimde ortaya çikmasi, bir dereceye kadar Goranlarin üzerinde yasadiklari topraklarin daralip küçülmesi hesabinaydi. Böylece Kürtçenin Güney Kurmancca lehçesi(Merkez Kürtçesi, Süleymaniye sivesi M. C.) Sü

Kaynak: http://www.kutukusagi.com/kurtce.htm

Ya burada yazılanların tümü uydurma, savcı aynı zamanda dil profesörü, yada sayın savcı uyduruyor.
 
Akşamleyin siyaset meydanında erdal sarızeybek wardı...
karsısında ise kendini bi halt zanneedn kürt bi yazar.

Sarızeybek albayım o yazarında,cok bildiğini zanneden bahcesehir üniversitesindeki kürt kökenli öğrencilerinde ağızlarının payını ziyadesiyle verdi.

Çok yasa albayım
 
leyla zana ve türevlerini öldürmekle iş bitmez bu pislikleri öldürdükçe bunlar kahramanlaşır...Koyacaksın içeri yavaş yavaş,çeke çeke,hergün aynı yemek,hergun aynı duvar hergun aynı koridor...sürüne sürüne geberecek....İdam,hainlere kurtuluş olur...
 
Kürtçe Bir Dil Mi?​



KÜRTÇE DİYE BİR DİL YOKTUR!... Evliya Çelebi 15 AYRI LEHÇE saymıştır. V.MİNORKSKY de FARSÇA'dan FARKLI özellikler gösteren BİR ÇOK LEHÇE'den söz eder. (23)

Rusya'nın Erzurum konsolosu olarak görev yapmış olan Auguste Jaba, 1860 yılında Kürtçe üzerine derlemelerini yayınlamıştır. Daha sonra da Sen Petersburg Bilimler Akademisi'nin F. Justi isteği üzerine Kürtçe-Rusça-Almanca Lugat'taki 8378 kelimelik bir "Kürtçe" sözlük hazırlanmıştır. Daha sonra da V. Minorsky gibi kürdologlar tarafından bu sözlük tasnif edilmiştir. Buna göre:


3080 kelime ............. TÜRKÇE
1030 kelime ...................Farsça
1200 kelime .......... Zend lehçesi
370 kelime ............... Pehlevi lehçesi
2000 kelime .............. Arapça
220 kelime ........... Ermenice
108 kelime ......... Keldanî
60 kelime ......... Çerkesçe
20 kelime ................ Gürcüce
300 kelime ........ menşei belli olmayan​

olduğu anlaşılmıştır. (Prof. Dr. A. Haluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, sf. 119)


Ahmet Buran'ın "Doğu Anadolu Ağızlarının Kelime Haznesi" başlıklı araştırması, "Kürtçe'de var olan 2000-3000 Arapça ve Farsça kelimenin (aslında sözlüğe bakarsanız 5500) %80'inin OSMANLI TÜRKÇESİ, %40-50'sinin de BUGÜNKÜ TÜRKÇE olduğu"nu ortaya koymuştur. Yeni yayınlanan ve 20.000 kelimelik olduğu söylenen "kürtçe" sözlük de, ilkinden farklı değildir.

Öte yandan, Alman Prof. De Groot en az "1300 öncesine ait GÖKTÜRK ve UYGUR TÜRKÇESİ'nden 532 kelimenin bugün "Kürtçe" diye bilinen ağızlarda hâlâ kullanılmakta olduğu"nu tesbit etmiştir. Bu kelimelerden bazıları şunlardır:


GÖKTÜRK .............Kürtçe ...............Anlamı
apa .......................... apo ....................... amca
mın ................................ min .............. ben, benim, bana
ka ....................... ka/ko ............... aile büyüğü, yaşlı kişi
kent .......................... gend/gund ........................ şehir, köy
buge ................... bug(e) ......................... gelin
kon ........................ kon ...................... çadır, konak yeri
kutay .................. kutni .................... parlak kumaş
eke ..................kako/kek/keko ................ ağabey
eke .................... axe ..................... ağa
kalın ................... khalın ................. başlık parası
lor ...................... lor ................. süt, lor peyniri
iğit ..................... eğit................... yiğit
ilan .................... ilan ........................ yılan



Kürt ayırımcılar buna karşılık TDK Sözlüğünü ele alarak Türkçe sayılan pek çok kelimenin de Arap-Fars-Latin kaynaklı olduğunu gösterirler. Ama önemli olan kelimeler değil, dil yapısıdır. TÜRKÇE yabancı kelimeleri dahi kendi dil yapısı içinde kullanır. Yani "nev'i şahsına münhasır" bir dil yapısı vardır!..

Kürtçe öyle mi?.. Hayır. Pek çok lehçenin birbirini tutan bir grameri yoktur. Kaldı ki, Kürtlerin çoğu, o Kürtçe olduğu iddia edilen 20.000 kelimenin büyük kısmını hayatlarında bir kere bile duymamışlardır, hiç kullanmazlar!.. Öte yandan bu kişilerin konuşma tarzı, vurguları, kelimeleri telaffuz edişleri hep ORTA ASYA TÜRKLERİ'ne, özellikle ÖZBEKLER'e ve TACİKLER'e benzer. Kürt ayırımcılar hele bir o diyarlara uzansalar, kendilerini hiç te yabancı bulmıyacaklardır!..

Öte yandan ilk TÜRKÇE sözlüğün neredeyse 1000 yıl önce Divan-ı Lugat-ıt TÜRK olarak Kaşgarlı Mahmud tarafından hazırlandığı unutulmamalıdır... ve bu sözlük tümüyle TÜRKÇE kelimelerden oluşur. Ayrıca Ali Şir Nevai'nin "TÜRKÇE'nin Farsça'dan dahi üstün olduğu"nu oraya koyan 500 yıl önceki eserleri mevcuttur.

Nikitine'e göre, "Kürtçe'nin Hint-Avrupaî (Aryan) bir dilolduğu" tartışmalı olup, mutlak bir kabul değildir!.. Gürdal Aksoy ise, "Aryan" tabirinin Avrupa burjuvazisi tarafından uydurulmuş bir kavram olduğunu "su götürmez bir gerçek"sayar!.. (Kürt Dili ve Söylenceleri, sf. 148)

Bu "aryan" tezini Maurice Duvarger, "saçmalık" olarak niteler ve:

- "Adı var kendi yok bir dille tanımlanan; bu adı var kendi yok halk topluluğunu bir çok sözde bilgin bir yere yerleştirmeye çalıştı. Vardıkları sonuçların birbirini tutmazlığı, bunların saçmalığını da açıkça ortaya koymaktadır,"

der ve, Aryan (Hint-Avrupaî) toplulukların bu tutarsız bilginler tarafından Hindistan'dan Kuzey Afrika'ya, Macaristan'dan Baltık bölgesine kadar 8 ayrı "çıkış noktası" gösterdiklerini belirterek saçmalıklara örnek diye verir!

F. Rödiger ve A.F. Pott "Kürtçe'nin KALDECE (SAMÎ) ile ilgisinin olmadığını, bu dilin İran menşeli olduğu"nu ileri sürerler. Prof. Vladimir Minorsky Kürtçe'yi Kuzey-Batı İran dillerinden biri kabul eder. Ancak bugnkü Farsça'dan ayırır. Kürtçe'nin BAŞKA bir kökenden gelmesi gerektiğini ileri sürer!. Farkları şöyle sıralar:

- Telâffuz farkları,
- Şekil Farkları,
- Nahiv (cümle yapısı) farkları,
- Kelime farkları,
- Ses değişimleri farkları.

Bu büyük farklardan sonra, Kürtçe eğer SAMÎ değilse, eğer FARS (HİNT-AVRUPAÎ) değilse, başka ne olabilir?.. Tabii ki, URAL-ALTAY kökenli!..

Kürtçe ağızlar şöyle sıralanabilir:

Kırmanç : Büyük Zap Suyu'nun Dicle'ye bağlandığı noktadan yukarıya, Zap Suyu boyunca, Urumiye Gölü'ne kadar çizilen hattın yukarısında kalan bölgede konuşuluyor.

Soranî: Bu hattın altında Irak ve İran'da konuşuluyor. Soranî ile Kırmanç dilbilgisi arasındaki fark, İngilizce ile Almanca arasındaki fark kadar büyüktür. Ancak kelimeler Felemenkçe ile Almanca kadar yakındır. Her iki ağız da köyden köye fark gösterir. Samandağ'la Kirmanşah arasındaki Kürtler, bugünkü Farsça'ya yakın bir dil konuşur.

Zazaca : Sivas-Erzincan-Malatya-Diyarbakır-Bingöl dairesinde konuşuluyor.

Gurânî : Halepçe'nin karşısında İran'da, ve Haningi'nin karşısında İran'da küçük birer dairede konuşuluyor. Zazaca ile Gurânî birbirleriyle bağlantılıdır. Bu da Zaza ve Gurânîler'in aynı ortak kökten geldiğini, muhtemelen Hazar Denizi'nin güneybatı yakasındaki Deylem ve Gilan taraflarından olduklarını gösterir. Bu yüzyıla kadar Süleymaniye bölgesindeki bazı köylülerin "Gurânî" olduğu, ve bölgedeki Kürtler'den farklı olduğu kabul edilirdi. Gurânî halkını, Gurânî konuşanları ve bu köylüleri aynı kökten kabul etmek şüphelidir. Yazar David Mc Dowall, Zaza ve Gurânîler'in Kırmanç ve Soranîler'den önce Zagros bölgesine geldiğini öne sürüyor.

Güney-Doğu Lehçeleri: Bu başlık altındakilerin küçük bir kısmı Haningin-İran sınırı arasında Irak'ta, ve Halepçe-Haningin-Kirmanşah-Sananda dairesinde konuşuluyor.

Zazaki'nin Kırmanç veya diye Kürt ağızlarından tamamen farklı olduğu ise V. Minorsky, Prof. Haddank, Prof. David Mac Kenzie, Ingmar Sauberg, Terry L. Todd, W.B. Lockwood, T.M. Jhonstone ve Prof. Dr. Gouchıe Kojima kesin bir dille ifade edilmiştir. Yani armutlar ile elmalar toplanıp "kürtçe" sayılamaz!.. Ne var ki, echel-ü cühelâ (cahiller cahili) politikacılarımız, aydınlarımız ve TRT yöneticileri hâlâ Zazaki'yi "Kürtçe lehçe" diye sunmakta, Avrupa Birliği'nin aynı yöndeki raporlarına sessiz kalmaktadırlar!

Kaldı ki, KIRMANÇ kelimesi dahi TÜRKÇE kökenlidir!.. KIRMANÇ, KURMANÇ, GURMANÇ diye geçer, KUMAN TÜRKLERİ ile bağlantısı bir yana; KURMAN kelimesi Divan-ı Lugat-ıt TÜRK'te "gedelgeç, yay konan kap, yaylık" (OĞUZ ve KIPÇAK lehçeleri) anlamına geldiği belirtilir. Ayrıca KURMAN büyük bir TÜRK boyunun adıdır. (Macar bilim adamı L. Rasonyi, Dünya Tarihinde TÜRKLÜK, sf. 139,148) KAZAK ve KIRGIZLAR'ın CAPPAS ve MASKAR kollarından birer boyun adı da KURMAN'dır... Yani iki KURMAN oymağı ORTAASYA'da, bir KURMAN-Ç boyu da ANADOLU'dadır!..

KÜRTÇE aslında "DİLLER KARIŞIMI BİLE OLMAYIP, KELİMELER KARIŞIMI BİR AĞIZ"dır!... Özellikle Kırmançça kelimeler büyük ölçüde TÜRK yapısı üzerine kurulmuştur. KÜRTÇE ASLINDA, ESKİ TÜRK LEHÇELERİNDE KAYBOLMUŞ KELİMELERİ ÇIKARMAK İÇİN BULUNMAZ BİR HAZİNEDİR!.

Mesela, Pülümür'de kış mevsimine doğru açan bir çiçeğe, yöre halkı KARBELİK der. Bu sözü Kürtçe sayar. Halbuki KAR'ın yağacağını BELLİ eden bu çiçeğe, bundan uygun TÜRKÇE bir ad olabilir mi?.. (24)

Bazı Kürt oymaklarının öz-be-öz TÜRKÇE adları da müslümanlığı kabul etmelerinden sonra değişmiştir. HALDİ-HALİDİ, CAFARLI-CAFERİ, (ABAZA) ABHAS-ABBAS, KURİS-KUREYŞİ, HASARENLİ-HASENANLI gibi...

V. MİNORSKY, "KÜRTLERİN İRANÎ SAYILMASI, IRKÎ OLMAKTAN ZİYADE; DİL VE TARİH MÜTALÂALARINA DAYANMAKTADIR. Kürtlerin merkezi sahaya yerleşmeden evvel, oralarda isimleri kendilerininkine benziyen, fakat başka menşeli KARDU adlı bir kavim yaşamış olduğu ve bunların SONRADAN İran menşelilerle KARIŞMIŞ olduğunu ileri sürmek mümkündür," der.

Bu ifade dahi Kürt bölücülerin sahiplenmeye çalıştığı KARDULAR 'ın KÜRT olmadığını, KÜRTLER'İN DE İranlı, yani ARYAN OLMADIĞINI göstermektedir.

Ayırımcılar "kürtçe"yi ayrı bir dil gibi yutturmak isterler. Halbuki TEK bir "kürtçe" olmadığı gibi, hiç bir "kürtçe" ağız da yazıya geçmiş değildir!.. (Bakınız: GOİCHİ KUJİMA)

Kürtçe denilen ağızların pek çoğunda gramer TÜRKÇE'yi andırır...

Mesela cümlede öğelerin sıralanması çoğu zaman TÜRKÇE gibi

ÖZNE + TÜMLEÇ + YÜKLEM

şeklindedir. Hint-Avrupai dillerdeki gibi

ÖZNE + YÜKLEM + TÜMLEÇ

şeklinde değildir.... Bu da bizim uydurmamız değil, bilakis Kürtçülerin yayınlarında yer alan hususlardır.

Örnekler:

Ez it we re dibejim .... Min jı wi re da ... Kürtçe

Ben ona söylüyorum ... Ben ona verdim ... TÜRKÇE

I am telling him ... I gave it to him ... İngilizce

Min sev heye ... Ez dewlemend bum ... Kürtçe

Benim elmam var ... Ben zengin idim .... TÜRKÇE

I have an apple ... I was rich ... İngilizce

Wi lı ser reki ne aw heye ne çamor .... Kürtçe

O yolun üstüne ne su var ne çamur .... Türkçe

There is neither water nor mud on that road ....İngilizce

Ez Kırmanç ım ... Ez civan ım .... Kürtçe

Ben Kırmanç'ım ... Ben civanım (gencim) ... TÜRKÇE

I am Kırmanç ... I am young .... İngilizce

Zu vare, kalemiha hılda, hikatamın binvise... Kürtçe

Çabuk gel, kalemini al, hikayemi yaz .... TÜRKÇE

Come quickly, take your pencil, write my story... İngilizce

Ez dıbıjim, Kırmançi TURANİ'ye, ew dibiye na... Kürtçe

Ben diyorum ki, Kırmanç TÜRK'tür, o diyor ki, hayır... TÜRKÇE

I say that Kırmanç is Turk, he says no... İngilizce

Vare, çay veho... Kürtçe

Gel, çay iç... TÜRKÇE

Come, have tea.... İngilizce

Bu örnekler Hint-Avrupaî olduğu iddia edilen "kürtçe" cümlelerin nasıl TURANÎ bir gramer yapısına sahip olduğunu göstermektedir.

Kürtçe denilen şahıs zamirlerinden ilki EZ, Farsça gibi görünür ama aslı ÖZ'dür. ORTAASYA'da TÜRKLER "ÖZÜM KIRGIZ" der... Bu ifadenin EZ KIRMANÇ IM ile yakınlığına dikkatinizi çekeriz.

İkincisi MİN'dir ki, ANADOLU TÜRKÇESİ'nde BEN, Azeri lehçesinde MEN şeklindedir. ORTAASYA'da kullanılır. Birinci şahıs takısı yukarda görüldüğü gibi değişmemiştir bile!...

Azeri'nin MEN TÜRKEM demesi ile, ayırımcının MIN KIRD IM demesi arasında ancak ağız farkı vardır!.. Denizli ağzında MUSTEFALİ (Mustafa Ali) bile daha fazla farklılık gösterir!..

Öte yandan ORTAASYA'da Kürt kelimesi KURT veya KIRT olarak kullanılır. Bir TÜRK boyu olan BAŞKIRTLAR gibi!...

İkinci şahıs TU veya TE'dir ki, SEN'den bozma olduğu ortadadır... Üçüncü şahıs EW'dir. "W" harfinin V'den farkı; birincinin ağzı "O" der gibi yuvarlattıktan sonra telaffuz edilmesidir ki, TÜRKÇE'de TAVUK derken çıkar... Böylece EW'in aslında EO olduğu ve "O" kelimesinden bozma olduğu görülür!...

Şu halde sıralarsak MİN-TE-EW, BEN-SEN-O'dan başka bir şey değildir!... (Bak: Kürtçe Gramer, yazarı Dr. Kamuran Ali Bedirhan, Deng Yayınları, 1991... Bu sözde Kürtçü ayırımcı yazarın adı bile Türk'tür. Han ünvanını Türkler'den başkası kullanmaz!)

"Kürtçe" ağızların İran'la olan bağlantısına gelince Pers, Sasanî dillerinde, diğer Aryan dillerde de Kürt kelimesi yoktur. Med dilinde de yoktur... Arapça'ya ise sonradan girmiş olup, Etrak (TÜRKLER) gibi çoğul haliyle Ekrad olarak alınmıştır. En eski devirlerden beri göçebe-konargöçer anlamında kullanılmıştır.

Yani Kürtler İranlılardan etkilenmişlerdir, bazı Fars kökenli Kürt aşiretleri vardır ama; köken olarak tümüyle onlara bağlı değillerdir.

451 yılında Kafkasya üzerinden Mugan'ın güneyinde yerleşmiş olan Akhun TÜRK topluluklarından, 12. yüzyılda Harzemşahlar döneminde MUGAN TÜRKMENLERİ olarak bahsedilmektedir.. Bu TÜRKMENLER Arap kaynaklarında Ekrad-ı bi-iskan, yani yerleşik olmayan Kürtler olarak geçer.

Açıkça görülmektedir ki, Arap kaynakları henüz yerleşik hayata geçmemiş ve belki de müslüman olmamış TÜRK boylarını ayırt etmek için Ekrad ifadesini kullanmaktadırlar... Çünkü göçebe de olsa müslüman Türkler'e TÜRKMEN adı verilmesi de bu dönemdedir.

Böylece GURTİ-KARDU gibi yakıştırmaları bir kenara bırakırsak; ilk defa bir BOY olarak Kürt adına ORHUN kitâabelerinde rastlıyoruz... Bu uruğun GÖKTÜRK diye bilinen devletin içinde ve diğer TÜRK boyları arasında yaşadığı ve liderinin adının ALP URUNGU olduğu tartışma götürmez.(Bakınız: ELEGEŞ ANITI, ORHUN KİTABELERİ

Herat'tan üç fersah yukarıda Ulenknişin yaylasının batısında Kürtnişin adında bir köy vardır... Anadolu Kürtleri o diyara bir sefer yapmadıklarına göre, bu adın yöre Türkleri tarafından verildiği ortadadır.

Aslında bunda şaşacak bir şey yoktur!.. Çünkü Kürt kelimesi TÜRKÇE'dir ve zengin mânâlar taşır:

KÜRT : Kar yığını, çığ, bir çeşit kayın ağacı, ayva ağacı

KÜRÜD: Merih gezeğeni (Ayrıca Beyşehir kenarında eskiden göçebe olan Türkmenlerin
oturduğu Kürtler köyünde ise "süpürge otu" anlamına gelir.)

KÜRT : kalın kar yığını (Kazak lehçesi)

KÜRTİK: yeni yağmış kar (Kazak ve Tarançi lehçesi) çığ (Sor Lehçesi)

KÖRT : Kar yığını (Kazan Tatar lehçesi) Karların dağlarda teşkil ettiği saçak,
kar yığıntısı (Çuvaş lehçesi)

KÖRTÜK: kar denizi veya kar çölü (Uygur lehçesi)
kar yığını (Teleüt, Soyon ve Karakırgız lehçesi)

KÜRTKÜ: kar yığını (Karakırgız lehçesi)

KÜRTÇÜK: kar yığını (Yakut ve Çeremis lehçesi)

(Kürt Meselesi, M. Şükrü Sekban, 1979, sf.18-19)
Daha da enteresanı, geçenlerde (2001, Mart) STV televizyonunda konuşan ve ülkesini tanıtan Afganistan Büyükelçisi gösterilen filimdeki bir halıyı "KÜRDÎ" diye adlandırdı... Kendisine, "Niye bu halının adı KÜRDÎ?" diye sorulunca, ne cevap verdi, biliyor musunuz?..

- "Çünkü bu tür halılar Afganistan'daki DAĞLI BİR KABİLE tarafından dokunur,"

dedi!.. Bu da bizim "Kürt" ifadesinin DAĞLI GÖÇEBELER için kullanıldığı tesbitimizi desteklemektedir.


Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu asla bir "Kürt Bölgesi" değildir!.. Bölgede 11. asırdan itibaren devlet kuran Artukoğulları, Dulkadiroğulları, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Saltukoğuları, Mengücükoğulları hep OĞUZ boyundandır. Aralarında hiç Kürt devleti yoktur!... Çünkü devlet kuran yerleşik hayata geçer, yerleşik olanın da Kürtlüğü sona erer!.. Çünkü KÜRTLÜK, DAĞ GÖÇEBELİĞİ DEMEKTİR!

Dil farklılığın sebebi, yörenin sarp dağlık olması ve Arap-Acem etkisinin hissedilmesidir...

Van Milletvekili İbrahim Aras dönemin GERDİ aşireti reisi OĞUZ Bey'e sorar:

- "Bu ad TÜRK adıdır, (Sen Kürt'sen) sana nasıl gelmiş?"

- "Bendeniz 21. OĞUZ'um... Bizde baba evlâdına kendi babasının adını verir, bu böylece devam eder, gider," cevabını alır.

Ama maalesef öz-be-öz TÜRK olan bu aşiret reisi, TÜRKÇE bilmiyor, yörenin karmaşık ağzını kullanıyordu!...

Amcası KILIÇ Bey de!.. Adı TÜRK, KOÇBEYİ aşireti reisi Mehmet Emin Bey de!...
(Doğu Anadolu Gerçeği sf. 31)

Kürtçe denilen ağızlarda cümleler Farsça-Arapça kelimelerden oluşsa da cümle yapısı, yani grameri genelde TÜRKÇE'dir!..

Ve bilindiği gibi bir dilin aslını tesbite yarıyan kıstas ta gramerdir!..

Öte yandan, biliyorsunuz, artniyetli Avrupa Birliği'nin baskısı ile bir "kürtçe" yayın furyası başladı. Bu son derece komik ve amaçsız bir faaliyet...çünkü Kurmançça ve Zazaca yapılan bu yayınları dinleyenler Kurmanç ve Zaza grubundan dahi olsalar anlayamıyorlar. Mesela Mahsun Kırmızıgül annesinin Zaza olmasına rağmen, yayını anlayamadığını açıkladı!... Çünkü BİR JAPON DİL UZMANININ DEDİĞİ GİBİ 30'a yakın ağız var. İki komşu köyün "kürtleri" bile zaman geliyor, birbirini anlamıyor!...

Sırada "kürtçe" eğitim var!... Avrupa Birliği'nin istediği ve onların bu ülkedeki uşaklarının "başüstüne" deyip hemen yerine getirmeye çalıştığı her "emir" gibi bu hususu da yakında gerçekleştirmek için kolları sıvayacaklardır.

Ama bakın Yalçın Küçük ne diyor:

- "Paris Üniversitesi'nde, belki de dünyanın en iyi Doğu Dilleri üniversitesinde, Farisî, Soranî, Kırmançi tahsil ettim."

- "Paris'te pek çok Kürt vardı, (ama) sınıflarımda hiç Kürt yoktu!.."

- "Bir TÜRK (ben), sevimli bir Japon, Türk Harp Akademisi'ne gelecek bir Fransız yarbay, Paris polis departmanından bir komiser, dedesi Sovyet komünizminin kuruluşuna katılmış, adı Tanya bir İsveçli hanım, üç yıl sınıf arkadaşı olmuştuk."

- "Enstitü'de Kürt öğrenci yok muydu?..

-(El Cevap:) Çoktu!.. Ve bunlar TÜRKOLOJİ okuyorlardı!.." (Tekelistan, 2004)

Fransa'da Kürtler'e baskı mı var?.. Yok!.. Üstelik yağız bir Kürt delikanlısının azad kabul etmez kölesi ve de metresi Bayan Mitterand başta olmak üzere, tüm Fransa'nın kürtçülüğü, kürt bölücülüğü desteklediği düşünülürse, Yalçın Küçük'ün bu tesbiti ibret vericidir.


_________________________
(23)- Yavuz, Edip; aynı eser.

"Kürt" tarihçi Celile Celil bunu destekler mahiyette şöyle diyor:

"Zazaki ve Kuzey Sorani GÜNEY Kürtçesidir. Benim konuştuğum KUZEY Kürtçesidir. Bundan başka Gorani var, Lori var, Mukri var... Kurmançi Arap dilinin etkisi altındaydı... Sorani ise Fars edebiyatı(nın)..."
(Yeni Ülke Gazetesi, 1992 sayı 28)

(24)- Yavuz, Edip; aynı eser.

Bir başka örnek te Kürt ayırımcılar tarafından verilmektedir. Bu kişiler bölgeye sahip çıkabilmek için Nemrut Dağı'ndaki heykellerin ait olduğu KOMMAGENE Krallığı'na bir kulp bulmuşlardır. Sözüm ona bu ad Kürtçe "KONE GİYA = herkesin çadırı" ifadesinde gelmekteymiş!..
(Kafaoğlu, A.Başer-Yücel, Müslim; "Kurtarıcı mı, Masal mı?"
Özgür Gündem Gazetesi, 27.7.1992 günlü sayısı)

KON gerçekten Kürtçe'de çadır demektir. Ama bu kelime öz-be-öz TÜRKÇE'dir!.. Bir yere "konmak"tan gelir. Türk göçebe kültürünün temel kavramlarından birini teşkil eder. O kadar ki, KONAK kelimesi şehir kültürüne bile yansımıştır. konaklamak, konuk bir yana; şimdinin göçebeleri GECE-KONDU'larda dur-durak bulur!..

Yani Kürt ayırımcılar, dil tahlilleri ile bize çok yardımcı olmaktadırlar!..

kaynak



bence savcı doğru söylüyor .bölücüler abartıyor saptırıyor ve yalan söylüyor
 
apa .......................... apo ....................... amca

apo amca mı :=) bu konu fazla uzamaz benc yakında kapanır :)


sen kürtçe biliyormusun ki yazılan şeyi komik buluyorsun ..

biliyorsan hangi lehçeyi biliyorsun hani hiç biri birini tutmuyorda ondan

takıla takıla o kadar yazıdan ona takıldıysan sadece onu gördüysen zaten bu konu kapansın
:vur
 
apa .......................... apo ....................... amca

apo amca mı :=) bu konu fazla uzamaz benc yakında kapanır :)



amca apo değil ape dir.

şimdi sen kürtçeyle dalga geçiyorsun ya
biri de çıkıp
amca kelimesinin akraba değil de bir dil olduğunu söylerse ne dicen onu merak ediyorum
 
madem kürtçe diye bir dil yok ben nasıl san kürtçe küfür edebiliyorum



anlayana



madem kürtçe biliyorsun

bana 1-6 arası sayıları KÜRTÇE bir sayar mısın?

biliyorsan say ama tamam mı................?
 
madem kürtçe biliyorsun

bana 1-6 arası sayıları KÜRTÇE bir sayar mısın?

biliyorsan say ama tamam mı................?




büyük ihtimal kürtçe rakamların farsça rakamlarla aynı olduğunu söyleyip kürtçe diye bil dilin olmadığını söyleyeceksin. eğer bunu söyleyeceksen bi arkadaş kürtçe ve ait olduğu dil ailesiyle ilgili gaet açıklayıcı bi yazı eklemiş cevaplara bi zahmet okuyuver.

ama yinede sayayım

yek
du
se
çar
penc
şeş


günleride sayayım belki tanıdık gelir

şemi: pazar
duşem: pazartesi
seşem: salı
çarşem: çarşamba
pencşem: perşembe
ini: cuma
peşini: cumartesi


birde farsça notaları sayalım bakalım ne çıkıcak

dugah : la
segah: si
çargah: do


tanıdık geldimi?



bu arada ben kürt değilim bunları sadece kürt arkadaşlarımdan öğrendiğim 1 -2 kelimeden ibarettir
 
büyük ihtimal kürtçe rakamların farsça rakamlarla aynı olduğunu söyleyip kürtçe diye bil dilin olmadığını söyleyeceksin. eğer bunu söyleyeceksen bi arkadaş kürtçe ve ait olduğu dil ailesiyle ilgili gaet açıklayıcı bi yazı eklemiş cevaplara bi zahmet okuyuver.

ama yinede sayayım

yek
du
se
çar
penc
şeş


tanıdık geldimi?



bu arada ben kürt değilim bunları sadece kürt arkadaşlarımdan öğrendiğim 1 -2 kelimeden ibarettir


ben alacağım cevabı aldım




arapça olarak sayıları sormadım

KÜRTÇE SAYILARı biliyorsan söyle

yada arkadaşına sor ,sonra cevap ver
 
ben alacağım cevabı aldım




arapça olarak sayıları sormadım

KÜRTÇE SAYILARı biliyorsan söyle

yada arkadaşına sor ,sonra cevap ver




:)))

sana başta tavsiye ettim.

arapça-farsça-kürtçe aynı dil ailesindendir.
onun için benzemeleri normaldir.
mesela arağçadaki murdar kelimesiyle ingilizcedeki murder kelimesinin aynı anlamı taşıdığı gibi.
ya da ingilizcedeki 2 sayısının (okunuş olarak) tu fransızcada dö farsçada du olduğu gibi aynı dil ailesinden olan diller birbirlerine benzerler.

eğer çok bilmişlik yapmak isityorsan önce biraz öğrenmeye çalış.
 
:)))


eğer çok bilmişlik yapmak isityorsan önce biraz öğrenmeye çalış.


sayıları arapçadan çarpmışlar tamam bunu kabul ederim

istersen başka kelimelerde sorayım

onlar nereden çalınma beraber bakalım

mesela;

alçı

beton

tuğla

seramik


birazda bunları ARKADAŞ ına sor................?
 
sayıları arapçadan çarpmışlar tamam bunu kabul ederim

istersen başka kelimelerde sorayım

onlar nereden çalınma beraber bakalım

mesela;

alçı

beton

tuğla

seramik


birazda bunları ARKADAŞ ına sor................?




o zaman bende sana günlük hayatta kullandığın ve türkçe olmayan bir kaç kelime söylim sende bana bunalrın türkçe karşılığını ver

pantolon
kravat
jeton
jandarma
ketçap
saat



anladınmı?




senin savına göre türkçe diye bir dilde olmaması lazım.

ayrıca hala aynı şeyi söylüyorum ve anlamamkta direniyorsun.


arapça ve kürtçe aynı dil ailesinden. bazı kelimelerin ortak olması çok normal.
nasıl ki türkçe ve özbekçede aynı ya da birbirine yakın kelimeler bulunuyorsa bu da aynı.

bu da bu konuya yazdığım son mesajdır. daha da anlamadıysan bişey demiyorum
 
Bence konunun mimarı savcının, abiyane tabirle, bir halttan anladığı yok. Dil bilimi denen ilmi okumayanların da, bu konuda uzman olmayan insanların da konuşmaları saçma geliyor bana. Herkesin artık kabul etmesi gereken bir gerçek var: bu ülkede kendisine kürt denen, bir millet, bir görenek, bir dil, bir örf yada bir kültür var. Haa bu demek değil ki; Kürtler ile Türkler bir arada yaşayamaz. Bu coğrafya içerisindeki farklı diller, kültürler, örfler ve gelenekler bizim zenginliğimizdir. Dışarıdan gelen nifak tohumlarının bizi birbirimizden ayrımasına izin vermemeliyiz. Türk ve kürt kardeştir ve de öyle olmaya devam edecektir. Zaten Ulu önder Atatürk' ün Ne mutlu Türküm diye sözündeki derin anlamda bu birlik ve beraberliği sembolize ediyor. Bu cümle bence bu ülkede Türkten başka millet yoktur anlamına gelmiyor. Bu ülkedeki herkesin gerektiğinde tek vücüt olarak düşmana karşı bir olması gerektiği anlamını taşıyor.
 
Geri
Üst