MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Türkiye’nin dört bir yanında kamyon kamyon yardım dağıtılıyor. En somut örnek, Tunceli Valiliği’nin kontrolünde dağıtılan beyaz eşyalar ve mobilyalar...
Vali Mustafa Yaman ısrarla, bu yardımların “seçim yardımı” olmadığını söylüyor!
Ama dünkü VATAN’da yer alan bir habere göre, vatandaş ona inanmıyor...
Dağıtım sırasında eşya yüklü kamyonun yanına gelen Beser Kılınç adlı bir kadının gözyaşı eşliğinde anlattıkları, Vali Bey’i tekzip ediyor:
“Fakiriz ama bize yardım yapılmıyor. Kocam sürekli alkol alıyor. Evdeki her şey kırık dökük. Borçluyuz, her şeyimiz hacizli! Mahalle muhtarı zengin olanlara bile yardım yazmış. Ama bize bir şey verilmiyor. Kimseye oy vermeyeceğim. Bu yardımları seçim için dağıtıyorlar!”
***
Bir ülkede vatandaşın devlete duyduğu güven zedelenirse, Beser Hanım gibi yurttaşlar devletin adaletinden kuşku duymaya başlarsa o ülkede kargaşa önlenemez!
Çünkü devlete güvenmeyen Beser hanımların yoksul ve çaresiz çocukları da devlete güvenmez...
Hakları olduğu halde, siyasi ya da kişisel nedenlerle “dışlanan” bu insanlar, kendilerini kucaklayacak başka yapılar arar.
Bu da özellikle ülkenin en büyük sorunu olan “terör belası”nın işine yarar!
***
Eğer devletin valisi; suyu bile olmayan mahallelerde, tam da seçim öncesi çamaşır-bulaşık makinesi dağıtıyorsa...
Üstelik dağıtırken, insanların gerçekten fakir olup olmadıklarıyla değil de:
Camiye gidip gitmedikleriyle...
İçki içip içmedikleriyle...
Dindar olup olmadıklarıyla...
Başlarını örtüp örtmedikleriyle ilgileniyorsa...
En azından halkta bu duyguların oluşmasına neden oluyorsa...
Beser hanımlara gözyaşı döktürüyorsa...
O zaman suç işliyor demektir!
***
Demokrasilerde en kutsal şey, bireylerin oylarını özgür iradeleriyle verebilmeleridir.
Sen milyonlarca insanı eğitimsiz, işsiz, aç bırakacaksın...
Yeni istihdam alanları yaratmayacaksın...
Tarlasında yetiştirdiği ürünü, pazara sürmesine yardımcı olmayacaksın...
Sonuçta da her seçim öncesinde, “sosyal devlet” ilkesini bahane ederek, sadaka yağdıracaksın...
Buna biraz da “dini ya da milli duygu” sosu ekleyeceksin...
Sonra da bu düzenin “demokrasi” olduğunu savunacaksın!
Başlıkta dedim ya:
Eğer demokrasi, “istismar”a bu denli açıksa...
Silin seçim kütüklerinden, ben demokrat falan değilim!
*****
VALİ BEY!
Yüksek Seçim Kurulu, geçenlerde bir açıklama yaptı ve yerel seçimlerde seçmenlerin oyunu etkileyebilecek yardımların yasak olduğunu hatırlattı.
Bu dönemde sadece siyasi partilerin, belediyelerin, bağımsız adayların değil; aynı zamanda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’na göre faaliyette bulunan vakıfların da seçim yatırımı şeklinde yardım dağıtamayacaklarının altını çizdi!
Aksine hareket edenler hakkında cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulacağını açıkladı.
Ama Tunceli Valisi Mustafa Yaman, kendisini yasaların üstünde görüyor olmalı ki bu uyarıları üzerine alınmadı bile!
Acaba YSK, bu Vali Bey hakkında yasal süreci başlatmayı düşünüyor mu?
*****
GÜNÜN SORUSU
Melih Gökçek, krediyle metro güzergâhını genişleteceğini vaat eden Karayalçın’a “İktidar biziz, krediyi kimden alacaksın” diye sormuş...
Neden, yoksa artık kredi veren bankalar da AKP’li olma şartı mı arıyor?
*****
CHP neden göz yumuyor?
İstanbul’da kömür ve gıda yardımlarının gideceği adresleri belirleyen vakıfların yönetimlerine, yasalara aykırı olduğu halde AKP’li İl Genel Meclisi üyelerinin yerleştirildiği ortaya çıktı...
Hem de Başbakanlık Sosyal Yardım ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün aksi yöndeki raporuna rağmen!
Ne yalan söyleyeyim, ben bu haberi okuyunca AKP’ye ve AKP’lilere değil, diğer partilerin yöneticilerine kızdım.
Adamlar devletin olanaklarını kendi yandaşlarına dağıtabilmek için göz göre göre yasaları bile çiğnerken, diğer partiler nasıl oluyor da bu haksızlığı seyredebiliyor?
Örneğin İstanbul İl Genel Meclisi’nin CHP’li üyeleri, neden bu haksızlığa isyan etmiyor?
Yoksa onlar da “gizli AKP’li” de; haberimiz mi yok?
..::MUSTAFA MUTLU::..
Vali Mustafa Yaman ısrarla, bu yardımların “seçim yardımı” olmadığını söylüyor!
Ama dünkü VATAN’da yer alan bir habere göre, vatandaş ona inanmıyor...
Dağıtım sırasında eşya yüklü kamyonun yanına gelen Beser Kılınç adlı bir kadının gözyaşı eşliğinde anlattıkları, Vali Bey’i tekzip ediyor:
“Fakiriz ama bize yardım yapılmıyor. Kocam sürekli alkol alıyor. Evdeki her şey kırık dökük. Borçluyuz, her şeyimiz hacizli! Mahalle muhtarı zengin olanlara bile yardım yazmış. Ama bize bir şey verilmiyor. Kimseye oy vermeyeceğim. Bu yardımları seçim için dağıtıyorlar!”
***
Bir ülkede vatandaşın devlete duyduğu güven zedelenirse, Beser Hanım gibi yurttaşlar devletin adaletinden kuşku duymaya başlarsa o ülkede kargaşa önlenemez!
Çünkü devlete güvenmeyen Beser hanımların yoksul ve çaresiz çocukları da devlete güvenmez...
Hakları olduğu halde, siyasi ya da kişisel nedenlerle “dışlanan” bu insanlar, kendilerini kucaklayacak başka yapılar arar.
Bu da özellikle ülkenin en büyük sorunu olan “terör belası”nın işine yarar!
***
Eğer devletin valisi; suyu bile olmayan mahallelerde, tam da seçim öncesi çamaşır-bulaşık makinesi dağıtıyorsa...
Üstelik dağıtırken, insanların gerçekten fakir olup olmadıklarıyla değil de:
Camiye gidip gitmedikleriyle...
İçki içip içmedikleriyle...
Dindar olup olmadıklarıyla...
Başlarını örtüp örtmedikleriyle ilgileniyorsa...
En azından halkta bu duyguların oluşmasına neden oluyorsa...
Beser hanımlara gözyaşı döktürüyorsa...
O zaman suç işliyor demektir!
***
Demokrasilerde en kutsal şey, bireylerin oylarını özgür iradeleriyle verebilmeleridir.
Sen milyonlarca insanı eğitimsiz, işsiz, aç bırakacaksın...
Yeni istihdam alanları yaratmayacaksın...
Tarlasında yetiştirdiği ürünü, pazara sürmesine yardımcı olmayacaksın...
Sonuçta da her seçim öncesinde, “sosyal devlet” ilkesini bahane ederek, sadaka yağdıracaksın...
Buna biraz da “dini ya da milli duygu” sosu ekleyeceksin...
Sonra da bu düzenin “demokrasi” olduğunu savunacaksın!
Başlıkta dedim ya:
Eğer demokrasi, “istismar”a bu denli açıksa...
Silin seçim kütüklerinden, ben demokrat falan değilim!
*****
VALİ BEY!
Yüksek Seçim Kurulu, geçenlerde bir açıklama yaptı ve yerel seçimlerde seçmenlerin oyunu etkileyebilecek yardımların yasak olduğunu hatırlattı.
Bu dönemde sadece siyasi partilerin, belediyelerin, bağımsız adayların değil; aynı zamanda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’na göre faaliyette bulunan vakıfların da seçim yatırımı şeklinde yardım dağıtamayacaklarının altını çizdi!
Aksine hareket edenler hakkında cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulacağını açıkladı.
Ama Tunceli Valisi Mustafa Yaman, kendisini yasaların üstünde görüyor olmalı ki bu uyarıları üzerine alınmadı bile!
Acaba YSK, bu Vali Bey hakkında yasal süreci başlatmayı düşünüyor mu?
*****
GÜNÜN SORUSU
Melih Gökçek, krediyle metro güzergâhını genişleteceğini vaat eden Karayalçın’a “İktidar biziz, krediyi kimden alacaksın” diye sormuş...
Neden, yoksa artık kredi veren bankalar da AKP’li olma şartı mı arıyor?
*****
CHP neden göz yumuyor?
İstanbul’da kömür ve gıda yardımlarının gideceği adresleri belirleyen vakıfların yönetimlerine, yasalara aykırı olduğu halde AKP’li İl Genel Meclisi üyelerinin yerleştirildiği ortaya çıktı...
Hem de Başbakanlık Sosyal Yardım ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün aksi yöndeki raporuna rağmen!
Ne yalan söyleyeyim, ben bu haberi okuyunca AKP’ye ve AKP’lilere değil, diğer partilerin yöneticilerine kızdım.
Adamlar devletin olanaklarını kendi yandaşlarına dağıtabilmek için göz göre göre yasaları bile çiğnerken, diğer partiler nasıl oluyor da bu haksızlığı seyredebiliyor?
Örneğin İstanbul İl Genel Meclisi’nin CHP’li üyeleri, neden bu haksızlığa isyan etmiyor?
Yoksa onlar da “gizli AKP’li” de; haberimiz mi yok?
..::MUSTAFA MUTLU::..