By CaPTaiN
New member
Dehşet Dolu Günler
Ben hayatımı, yaşayabildiğim derecede modern şartlarda yaşayıp, gece kluplerinden, partilerden çok zevk alan, sosyal yaşantısı çok renkli bir hanımım. 5 yaşlarındayken geceleri korkuyla uyanır hale geldim. Sebebi belirsizdi..Hatırladığım tek şey gece yatağa yatıp, gözlerimi kapatmaya korktuğum.. Bir an da kapının arasından yattığım odayı kara kara ağır, bulutumsu şeyler kaplıyordu ve ben nefes alamıyordum. Bu olaylar her gece olmaya başladı. Kimseyi bunlara inandıramadım. Çocukça kapris sandılar. Ve her ne sandılar ise..Bilemiyorum. En sonunda odama gitmeye korkar hale geldim. Çünkü beni orada, bekleyen, görünmeyen, ağır bir şey vardı... Gecelerim ağlamakla ve korkuyla geçmeye başlamıştı ki...Ailem..(Annem Yugoslav Arnavut, babam Yunan asıllıdır ) batıl inançlara sahip değildir..Öyle oldukları halde , eve yaşlı birini getirip, kurşun döktürdüler, okuttular, bir süre boynumda küçük bir kuran taşıdım. Sonra yavaş yavaş bitti bu olay.. Bu bir karabasan mıydı? Bilmiyorum. Halen bilemiyorum. 16 yaşımda anne oldum. Kilyos'ta son derece sade bir hayatım vardı. 18 yaşımda 2. kez anne oldum. Kızım ( 2. bebeğim!) henüz 2 aylıktı. Oğlum ve kızım aynı odada yatıyordu. Onların odasının karşısında da bizim odamız vardı. Çocuklarım yatırdıktan sonra ben de yattım ve uyudum. Her nasılsa ilk kez, o gece hiç bir şekilde uyanmadım...Ya da uyandırılmadım. Kızım normal olarak gece süt için uyanır, ağlayarak beni uyandırırdı. Uyandığımda sabah olmuştu.. Önce şaşkın şaşkın neler olduğunu anlamaya çalıştım. Bütün gece uyanmadan nasıl olurda uyuyabilirdim. hemen kalkıp , çocukların odasına gittim. O an hissettiklerimi tarif etmem mümkün değil.Kızım karyolasında yoktu. Oğlumsa uyuyordu. Karyolanın yanına koştum. Yatak çok düzgündü. Yorgan ve yastık son derece düzenli bir şekilde katlanmıştı. Neler hissettiğimi sadece , kendinizi benim yerime koymaya çalışarak hissetmeye çalışın. Boğazıma bir şey düğümlendi. Çılgınlar gibi koşuşturmaya başladım. Sesim çıkmıyordu. Terden su içinde kalmıştım.Ellerim buz kesti. kalbim deliler gibi atmaya başladı.. Salona koştum. Ve gördüğüm manzara ne idi biliyor musunuz? Minik bebeğim. Sadece ve sadece 2 aylık bebeğim. Salondaki sedir tarzı koltuğun en uç kısmında , incecik pijamasıyla, dizlerinin üzerinde, sırtını hiç bir yere dayamadan öne, arkaya sallanarak, uyuyordu. Hiç bir şeyden habersiz...Nasıl koştum, onu nasıl kapıp, aldım oradan... Bilemezsiniz.. Kızımın elleri soğuktan donmuştu. Ayakları ise kan dolaşımı engellendiğinden mosmor ve buz gibiydi. Bir an da çığlıklar atarak, katıla katıla ağlamaya başladı. nefes alamıyordu.. Benimde...gözyaşlarım kan gölüne dönüştü evin içinde.. Allah'a öyle bir yakardım ki....Beni bu kabustan kurtarsın diye... Ve o olay ailedekilerin, sen rüya görmüşsün telkinleriyle kapatılıp gitti. Uzun bir süre oda kapılarının arkasına süpürge koymaları olayın hiçde o kadar basit olmadığının bir kanıtıydı. Bir şeyler olmuştu ve olay kapatılmıştı. Batıl inançları olmayan biriyim ben. Bu olay hayatımı altüst eden olayların ikincisiydi..... Eşimden ayrıldım. Gerçekten son derece modern ve güzel bir hayat kucakladı beni.. İyi bir çevre, iyi bir iş, güzel dostluklar, iyi bir çevre... Bundan yaklaşık 7 yıl evvel nişanlandım. Nişanlım Almandı. Etiler, eski aşıklar tepesi denilen, bebek yokuşundan inerken tam yamaçta , çok güzel bir eve taşındık. Havuzlu, dublex...Bütün boğaz ayaklarınızın altında.. Nişanlım yurt dışına seyahate gitti. O , ev de ilk yalnız kaldığım akşamdı. Düşünün..Yaşım 27 o zamanlar. Akşam yemeğimi yedim. TV seyrettim. Arkadaşlarım aradılar ve Sherlock Holmes'e gitmeyi teklif ettiler ama gitmedim. sAAT 23.30 civarı yattım. yatak odası alt kattaydı. Yalnız kaldığım için üst kattaki müzik setinde bir radyo kanalı ayarladım ve hafif müzik sesiyle daha rahat uyuyacağımı düşündüm. Tam uykuya dalacağım sırada yukarıdaki müzik setinden cızırtılar gelmeye ve beni rahatsız etmeye başladı. Antendendir diye düşündüm ve üst kata çıktım. Tam müzik setine elimi uzattım , müzik seti kapandı. Kırmızı ışık vardı sağında, o söndü.Elektrik bağlantısında bir şey vardır diye tekrar açtım, açıldı. yatağıma döndüm. Tam yattığımda yine ses kesildi. Aklıma hiç kötü bir şey gelmediği için tekrar kalktım. Bir oyun gibiydi..Bu nu daha sonra anladım. O gece yanlız değildim. Tekrar müzik setine elimi uzattığımda tekrar müzik çalmaya başladı. Hatta hatırlıyorum kendi kendime gülmeye bile başladım. Hani anten düzgün ayarda değildir de..yanına gittiğinizde sizin elektriğinizle düzgün ve net çalar, biraz uzağa gidersiniz, parazit yapmaya başlar. Elinizi yaklaştırırsınız düzelir, uzaklaştırırsınız parazit artar..Buna benzer bişey zannettim. hatta müzik setinin önüne geçtim ve uzaklaşıp , yaklaşarak dans bile ettim. Herneyse. Sonra kapattım ve yatağa döndüm. Uykuya dalmışım. Gecenin bir yarısı, tüm İstanbul uyurken,birdenbire vücudumda bir irkilmeyle uyandım. Sanki yanımdan birşey ...soğuk bir rüzgar geçmiş gibi bütün tüylerim diken diken olarak uyandım üstelik... Gecenin sessizliğinde kalp atışlarımı duydum ve bir de o sesi... Yukarıda, banyoda birisi vardı. Önce kulaklarıma inanamadım. gecenin sessizliği daha bir derinleşti.. Biri vardı yukarıda...Hem de tuvaleti kullanan birisi...Tuvaletini yapan birisi.. Şu an inanın tüylerim diken diken oldu... Hala aynı anı yaşıyor gibiyim. Bir an da buz gibi ter dökmeye başladım. Önce yorganın altına girdim. Nefes almaya korkuyordum. terden su gibi olmuştum. Ellerimden sular akıyordu. Kulaklarımın kenarlarından, şakaklarından sular süzülüyordu. Tir tir titriyordum. Gülebilirsiniz ama ben.27 yaşımda..Ben! Altıma kaçırdım. Resmen altıma..işedim. Sanırım çok kısa süreli bir baygınlık geçirdim yorganın altında. Çünkü kendime geldiğimde halen aynı hava vardı evin içinde. O soğuk hava..Bir an da yorganı üzerimden fırlatıp, yukarı koşmaya başladım. Koşarken bir yandan da ne kadar ışık varsa hepsini açıyordum. Ev aydınlanırken ben de üst kata geldim. Salon bomboştu. Banyonun kapısı sonuna kadar açıktı ve kimse yoktu. Mutfağın ışığını da yaktım. Bütün ışıkları yaktım. Ve titreye titreye ama kaçınılmaz olan bir şeyin üzerine gide gide banyoya girdim. Kapının arkasına, duşa kabine, heryere baktım. Yoktu...Hiçbir şey yoktu. Ve aklıma tuvaletin içine bakmak geldi. Çünkü eğer bir oraya bir şey yaptıysa temiz su olamazdı. Beynim çılgın gibi çalışıyordu. Eğildim ve baktım. Tuvaletin içi koyu sarı idrar doluydu ve neredeyse yarıya kadar kahverengimsi köpük içindeydi... O andan itibaren sokak kapısına saldırdım ve tam karşı komşunun kapısını çalarken kulağımın tam yanında bir nefes hissettim. ve elimle kulağımı kapattım. Karşı komşumda yabancıydı. İngiliz! Hep içtiği için çok geç yatardı. Şanslıydım. Hemen kötü bir rüya gördüğümü söyledim ona.. Ve telefonunu kullanmak istediğimi söyledim. Çok yakın olduğum bir kız arkadaşımı aradım. Hemen gelmesini istedim. Taksiyle geldi. Beraber eve girdik. Eşyalarımı topladım.( İşe giderken lazım olabilecek!) ve arkadaşıma gittim. Nişanlım dönene kadar da o eve adım atmadım. Geldiğinde, olayı anlattığımda bana güldü, geçti. Fakat ben o ev de kalamayacağımı söyledim. Kısa bir süre sonra Etiler'de başka bir eve taşındık! Sonra dan öğrendiğime göre , o evi , bir yatır'ın üzerine inşa etmişler! İnanılmaz ama gerçek işte! Tekşahidi benim üstelik... Gece rüyamda kendimi çölde gördüm. Tam detay hatırlamıyorum. Çöldeydim. Yalnızdım..İnanılmaz bir sıcak ve sessizlik vardı. Birden karşıdan bir devenin geldiğini gördüm. Yaklaştı, yaklaştı ve tam önümde durdu. Sallana sallana önümde diz çöktü ve başını ayaklarımın üzerine koydu. O sırada başımı gökyüzüne kaldırdım. Gökyüzü mavi değil pembeydi ve gökyüzü yarıldı içinden bir eşarp gibi bir şey yavaşça aşağı süzülmeye başladı.. Tül gibi bir şey...Ağır ağır süzüldü...Süzüldü ve benim başıma düşüp öylece kaldı. Ben başımdaki eşarbı elimle çektim. Eşarp yere düştü. O sırada devenin bakışları bakışlarıma kenetlendi. Bir şeytan gibiydi.. Mat, donuk, derin...Ürkütücü.. Öyle korktum ki bakışlarından yavaşça eğilip, eşarbı kumdan alıdım Elime baktım. ....Sonrasını hatırlamıyorum. Sonrası yok! Sabah kaşıntılar içinde uyandım. her tarafım kaşınıyordu. Yatağın ortasında dikilip beni kaşındıran ne diye düşünmek için fazla zaman harcamama gerek kalmamıştı. Yatağım çöl kumu doluydu. Bir avuç kumu yatağa yayarsınız ya hani! Aynen öyle.. Eşarp yoktu. Ama kum vardı.Hiç bir başka açıklaması yok! Ben bir yerlere gittim, ya da götürüldüm.. O günden sonra bu olayları bir hafta olsun yaşamadım.Ama bir hafta sonra... Eşime bu şehir hayatından bıktığımı ve yaylaya çıkmak istediğimi söyledim(içimden GELDİ). Neyse eşim iyi olur dedi ve.. Çamliyayla diye bi yaylaya çıktık.Kiraladığımız ev oranın en iyi yeriydi.Evin tek kötü yanı yanında bir mezarlık olmasıydı.İlkten korktum.Ve kocama burayı kiralamayalım dedim.O aldırmadı.Sonra düşündüm kocam yanımdaydı ne olabilirdi ki.Bütün ürkekliğim ortadan kalktı. Ama içim de yine bi şey vardı.Sanki bişey olacakmış gibi.Bizim evin karşısında oturan yaşlı hanımdan mezar hakkında biraz bilgi aldım.Vee kadından duyduklarım benim o içimde ki şeyi ortaya çıkardı. Mezar ın hikayesi şu, Bundan yıllar önce bir araba dolusu genç surat denemeleri yaparken önlerine bir iki çocuk çıkmış e bunlara çarpmışlar. Fakat ani manevra yaptıkları için hem çocuklar ölmüş bunlarda yol dışına çıkıp bir ağaca çarpmışlar. Bu gençler birer yıl arayla ölmüşler ve her yıl her ay kazann gerçekleştiği gün ve saat vakti gelince mezarlığa gelirlermiş. O gece saat mışıl mışıl uyurken birden uyandım.perdeyi açıp mezarlığa baktığımda onları gördüm o ölen gençleri mezarlıktan çıkıyorlardı.Hemen yatağa yattım ve batteneyi sıkıca sarıp uyumaya çalıştım.Kocama hiçbir şey demedim.Çünkü korkuyordum. Ertesi gece de aynen birden uyandım.Ve gizlice tekrar onları pencereden izlemeye başladım.Beni gördüklerini hissettim.Ve yavaşca yatağıma gittim kocam uyandı ve neden kalktığımı sordu bende tuvalete gittim dedim. Ertesi gün uyandığımda arabamızın camları kırıktı.Ama yerde hiç cam parçası yoktu.Kocamla ben bu duruma şaşa kaldık.Bu durumun o gördüğüm ruhlarla bir alakası olduğunu biiyordum.O gece yine uyanıp onları izledim.Ve iki tanesi beni gerçektende gördü. O sabah arabamızın üzerinde bi hırka vardı.Hırkayı o yaşlı kadına götürdüm.Yaşlı kadın o hırkanın ezilen çocukların bir tanesine ait olduğunu söyledi tüylerim diken diken oldu.Hemen mezarlığa gittim korkuyordum ama gitmem gerektiğini düşündüm.Mezarlıkta iki tane kutu vardı.Birisinin üstünde arabamızın camları ötekisinde ise hiçbir şey yoktu. Gidip arabaya bakmak istedim ama araba orda yoktu tekrar mezarlığa gittim ve araba ordaydı ama az önce orda bişey yoktu nasıl olurdu bunlar?Arabanın içine girdim.el frenleri çekilliydi acaba bunu n-buraya kim götürmüştü.Sonra eşim geldi burda ne arıyorsun dedi.Hiiçç dedim.Arabaya atla haydi gidiyoruz dedi.Anlamıştım, arabayı buraya eşim çekmişti.Yayladan ayrıldık.Ve evin yolunu tuttuk.Artık bu mezarlık olayından kurtuldum. Eve girmiştik.Evde pis bir koku vardı.Kocam bir temizlikçi kadın çağırmamızı önerdi.Ertesi gün çağırdık.Evi akşama doğru tertemiz yaptı parasını aldıktan sonra gitti.Biz de dışarda yemek yemek için hazırlanıp hemen çıktık.Yolda giderken.Büyük bir trafik kazası geçirdik bana bişey olmadı ama kocam ağır yaralıydı.Ve yodsa hasteneye yetiştirilmeden öldü.İki çocuğumun esrarengis ölümünden sonra kocamı kaybetmembenim için çok kötü oldu.Artık yalnızdım.O günden sonra hiç korku dolu geceler ve ya esrarengis olaylar yaşamadım. Şu an 34 yaşındayım ve hala !!!KORKMAKTAYIM!!!
Ben hayatımı, yaşayabildiğim derecede modern şartlarda yaşayıp, gece kluplerinden, partilerden çok zevk alan, sosyal yaşantısı çok renkli bir hanımım. 5 yaşlarındayken geceleri korkuyla uyanır hale geldim. Sebebi belirsizdi..Hatırladığım tek şey gece yatağa yatıp, gözlerimi kapatmaya korktuğum.. Bir an da kapının arasından yattığım odayı kara kara ağır, bulutumsu şeyler kaplıyordu ve ben nefes alamıyordum. Bu olaylar her gece olmaya başladı. Kimseyi bunlara inandıramadım. Çocukça kapris sandılar. Ve her ne sandılar ise..Bilemiyorum. En sonunda odama gitmeye korkar hale geldim. Çünkü beni orada, bekleyen, görünmeyen, ağır bir şey vardı... Gecelerim ağlamakla ve korkuyla geçmeye başlamıştı ki...Ailem..(Annem Yugoslav Arnavut, babam Yunan asıllıdır ) batıl inançlara sahip değildir..Öyle oldukları halde , eve yaşlı birini getirip, kurşun döktürdüler, okuttular, bir süre boynumda küçük bir kuran taşıdım. Sonra yavaş yavaş bitti bu olay.. Bu bir karabasan mıydı? Bilmiyorum. Halen bilemiyorum. 16 yaşımda anne oldum. Kilyos'ta son derece sade bir hayatım vardı. 18 yaşımda 2. kez anne oldum. Kızım ( 2. bebeğim!) henüz 2 aylıktı. Oğlum ve kızım aynı odada yatıyordu. Onların odasının karşısında da bizim odamız vardı. Çocuklarım yatırdıktan sonra ben de yattım ve uyudum. Her nasılsa ilk kez, o gece hiç bir şekilde uyanmadım...Ya da uyandırılmadım. Kızım normal olarak gece süt için uyanır, ağlayarak beni uyandırırdı. Uyandığımda sabah olmuştu.. Önce şaşkın şaşkın neler olduğunu anlamaya çalıştım. Bütün gece uyanmadan nasıl olurda uyuyabilirdim. hemen kalkıp , çocukların odasına gittim. O an hissettiklerimi tarif etmem mümkün değil.Kızım karyolasında yoktu. Oğlumsa uyuyordu. Karyolanın yanına koştum. Yatak çok düzgündü. Yorgan ve yastık son derece düzenli bir şekilde katlanmıştı. Neler hissettiğimi sadece , kendinizi benim yerime koymaya çalışarak hissetmeye çalışın. Boğazıma bir şey düğümlendi. Çılgınlar gibi koşuşturmaya başladım. Sesim çıkmıyordu. Terden su içinde kalmıştım.Ellerim buz kesti. kalbim deliler gibi atmaya başladı.. Salona koştum. Ve gördüğüm manzara ne idi biliyor musunuz? Minik bebeğim. Sadece ve sadece 2 aylık bebeğim. Salondaki sedir tarzı koltuğun en uç kısmında , incecik pijamasıyla, dizlerinin üzerinde, sırtını hiç bir yere dayamadan öne, arkaya sallanarak, uyuyordu. Hiç bir şeyden habersiz...Nasıl koştum, onu nasıl kapıp, aldım oradan... Bilemezsiniz.. Kızımın elleri soğuktan donmuştu. Ayakları ise kan dolaşımı engellendiğinden mosmor ve buz gibiydi. Bir an da çığlıklar atarak, katıla katıla ağlamaya başladı. nefes alamıyordu.. Benimde...gözyaşlarım kan gölüne dönüştü evin içinde.. Allah'a öyle bir yakardım ki....Beni bu kabustan kurtarsın diye... Ve o olay ailedekilerin, sen rüya görmüşsün telkinleriyle kapatılıp gitti. Uzun bir süre oda kapılarının arkasına süpürge koymaları olayın hiçde o kadar basit olmadığının bir kanıtıydı. Bir şeyler olmuştu ve olay kapatılmıştı. Batıl inançları olmayan biriyim ben. Bu olay hayatımı altüst eden olayların ikincisiydi..... Eşimden ayrıldım. Gerçekten son derece modern ve güzel bir hayat kucakladı beni.. İyi bir çevre, iyi bir iş, güzel dostluklar, iyi bir çevre... Bundan yaklaşık 7 yıl evvel nişanlandım. Nişanlım Almandı. Etiler, eski aşıklar tepesi denilen, bebek yokuşundan inerken tam yamaçta , çok güzel bir eve taşındık. Havuzlu, dublex...Bütün boğaz ayaklarınızın altında.. Nişanlım yurt dışına seyahate gitti. O , ev de ilk yalnız kaldığım akşamdı. Düşünün..Yaşım 27 o zamanlar. Akşam yemeğimi yedim. TV seyrettim. Arkadaşlarım aradılar ve Sherlock Holmes'e gitmeyi teklif ettiler ama gitmedim. sAAT 23.30 civarı yattım. yatak odası alt kattaydı. Yalnız kaldığım için üst kattaki müzik setinde bir radyo kanalı ayarladım ve hafif müzik sesiyle daha rahat uyuyacağımı düşündüm. Tam uykuya dalacağım sırada yukarıdaki müzik setinden cızırtılar gelmeye ve beni rahatsız etmeye başladı. Antendendir diye düşündüm ve üst kata çıktım. Tam müzik setine elimi uzattım , müzik seti kapandı. Kırmızı ışık vardı sağında, o söndü.Elektrik bağlantısında bir şey vardır diye tekrar açtım, açıldı. yatağıma döndüm. Tam yattığımda yine ses kesildi. Aklıma hiç kötü bir şey gelmediği için tekrar kalktım. Bir oyun gibiydi..Bu nu daha sonra anladım. O gece yanlız değildim. Tekrar müzik setine elimi uzattığımda tekrar müzik çalmaya başladı. Hatta hatırlıyorum kendi kendime gülmeye bile başladım. Hani anten düzgün ayarda değildir de..yanına gittiğinizde sizin elektriğinizle düzgün ve net çalar, biraz uzağa gidersiniz, parazit yapmaya başlar. Elinizi yaklaştırırsınız düzelir, uzaklaştırırsınız parazit artar..Buna benzer bişey zannettim. hatta müzik setinin önüne geçtim ve uzaklaşıp , yaklaşarak dans bile ettim. Herneyse. Sonra kapattım ve yatağa döndüm. Uykuya dalmışım. Gecenin bir yarısı, tüm İstanbul uyurken,birdenbire vücudumda bir irkilmeyle uyandım. Sanki yanımdan birşey ...soğuk bir rüzgar geçmiş gibi bütün tüylerim diken diken olarak uyandım üstelik... Gecenin sessizliğinde kalp atışlarımı duydum ve bir de o sesi... Yukarıda, banyoda birisi vardı. Önce kulaklarıma inanamadım. gecenin sessizliği daha bir derinleşti.. Biri vardı yukarıda...Hem de tuvaleti kullanan birisi...Tuvaletini yapan birisi.. Şu an inanın tüylerim diken diken oldu... Hala aynı anı yaşıyor gibiyim. Bir an da buz gibi ter dökmeye başladım. Önce yorganın altına girdim. Nefes almaya korkuyordum. terden su gibi olmuştum. Ellerimden sular akıyordu. Kulaklarımın kenarlarından, şakaklarından sular süzülüyordu. Tir tir titriyordum. Gülebilirsiniz ama ben.27 yaşımda..Ben! Altıma kaçırdım. Resmen altıma..işedim. Sanırım çok kısa süreli bir baygınlık geçirdim yorganın altında. Çünkü kendime geldiğimde halen aynı hava vardı evin içinde. O soğuk hava..Bir an da yorganı üzerimden fırlatıp, yukarı koşmaya başladım. Koşarken bir yandan da ne kadar ışık varsa hepsini açıyordum. Ev aydınlanırken ben de üst kata geldim. Salon bomboştu. Banyonun kapısı sonuna kadar açıktı ve kimse yoktu. Mutfağın ışığını da yaktım. Bütün ışıkları yaktım. Ve titreye titreye ama kaçınılmaz olan bir şeyin üzerine gide gide banyoya girdim. Kapının arkasına, duşa kabine, heryere baktım. Yoktu...Hiçbir şey yoktu. Ve aklıma tuvaletin içine bakmak geldi. Çünkü eğer bir oraya bir şey yaptıysa temiz su olamazdı. Beynim çılgın gibi çalışıyordu. Eğildim ve baktım. Tuvaletin içi koyu sarı idrar doluydu ve neredeyse yarıya kadar kahverengimsi köpük içindeydi... O andan itibaren sokak kapısına saldırdım ve tam karşı komşunun kapısını çalarken kulağımın tam yanında bir nefes hissettim. ve elimle kulağımı kapattım. Karşı komşumda yabancıydı. İngiliz! Hep içtiği için çok geç yatardı. Şanslıydım. Hemen kötü bir rüya gördüğümü söyledim ona.. Ve telefonunu kullanmak istediğimi söyledim. Çok yakın olduğum bir kız arkadaşımı aradım. Hemen gelmesini istedim. Taksiyle geldi. Beraber eve girdik. Eşyalarımı topladım.( İşe giderken lazım olabilecek!) ve arkadaşıma gittim. Nişanlım dönene kadar da o eve adım atmadım. Geldiğinde, olayı anlattığımda bana güldü, geçti. Fakat ben o ev de kalamayacağımı söyledim. Kısa bir süre sonra Etiler'de başka bir eve taşındık! Sonra dan öğrendiğime göre , o evi , bir yatır'ın üzerine inşa etmişler! İnanılmaz ama gerçek işte! Tekşahidi benim üstelik... Gece rüyamda kendimi çölde gördüm. Tam detay hatırlamıyorum. Çöldeydim. Yalnızdım..İnanılmaz bir sıcak ve sessizlik vardı. Birden karşıdan bir devenin geldiğini gördüm. Yaklaştı, yaklaştı ve tam önümde durdu. Sallana sallana önümde diz çöktü ve başını ayaklarımın üzerine koydu. O sırada başımı gökyüzüne kaldırdım. Gökyüzü mavi değil pembeydi ve gökyüzü yarıldı içinden bir eşarp gibi bir şey yavaşça aşağı süzülmeye başladı.. Tül gibi bir şey...Ağır ağır süzüldü...Süzüldü ve benim başıma düşüp öylece kaldı. Ben başımdaki eşarbı elimle çektim. Eşarp yere düştü. O sırada devenin bakışları bakışlarıma kenetlendi. Bir şeytan gibiydi.. Mat, donuk, derin...Ürkütücü.. Öyle korktum ki bakışlarından yavaşça eğilip, eşarbı kumdan alıdım Elime baktım. ....Sonrasını hatırlamıyorum. Sonrası yok! Sabah kaşıntılar içinde uyandım. her tarafım kaşınıyordu. Yatağın ortasında dikilip beni kaşındıran ne diye düşünmek için fazla zaman harcamama gerek kalmamıştı. Yatağım çöl kumu doluydu. Bir avuç kumu yatağa yayarsınız ya hani! Aynen öyle.. Eşarp yoktu. Ama kum vardı.Hiç bir başka açıklaması yok! Ben bir yerlere gittim, ya da götürüldüm.. O günden sonra bu olayları bir hafta olsun yaşamadım.Ama bir hafta sonra... Eşime bu şehir hayatından bıktığımı ve yaylaya çıkmak istediğimi söyledim(içimden GELDİ). Neyse eşim iyi olur dedi ve.. Çamliyayla diye bi yaylaya çıktık.Kiraladığımız ev oranın en iyi yeriydi.Evin tek kötü yanı yanında bir mezarlık olmasıydı.İlkten korktum.Ve kocama burayı kiralamayalım dedim.O aldırmadı.Sonra düşündüm kocam yanımdaydı ne olabilirdi ki.Bütün ürkekliğim ortadan kalktı. Ama içim de yine bi şey vardı.Sanki bişey olacakmış gibi.Bizim evin karşısında oturan yaşlı hanımdan mezar hakkında biraz bilgi aldım.Vee kadından duyduklarım benim o içimde ki şeyi ortaya çıkardı. Mezar ın hikayesi şu, Bundan yıllar önce bir araba dolusu genç surat denemeleri yaparken önlerine bir iki çocuk çıkmış e bunlara çarpmışlar. Fakat ani manevra yaptıkları için hem çocuklar ölmüş bunlarda yol dışına çıkıp bir ağaca çarpmışlar. Bu gençler birer yıl arayla ölmüşler ve her yıl her ay kazann gerçekleştiği gün ve saat vakti gelince mezarlığa gelirlermiş. O gece saat mışıl mışıl uyurken birden uyandım.perdeyi açıp mezarlığa baktığımda onları gördüm o ölen gençleri mezarlıktan çıkıyorlardı.Hemen yatağa yattım ve batteneyi sıkıca sarıp uyumaya çalıştım.Kocama hiçbir şey demedim.Çünkü korkuyordum. Ertesi gece de aynen birden uyandım.Ve gizlice tekrar onları pencereden izlemeye başladım.Beni gördüklerini hissettim.Ve yavaşca yatağıma gittim kocam uyandı ve neden kalktığımı sordu bende tuvalete gittim dedim. Ertesi gün uyandığımda arabamızın camları kırıktı.Ama yerde hiç cam parçası yoktu.Kocamla ben bu duruma şaşa kaldık.Bu durumun o gördüğüm ruhlarla bir alakası olduğunu biiyordum.O gece yine uyanıp onları izledim.Ve iki tanesi beni gerçektende gördü. O sabah arabamızın üzerinde bi hırka vardı.Hırkayı o yaşlı kadına götürdüm.Yaşlı kadın o hırkanın ezilen çocukların bir tanesine ait olduğunu söyledi tüylerim diken diken oldu.Hemen mezarlığa gittim korkuyordum ama gitmem gerektiğini düşündüm.Mezarlıkta iki tane kutu vardı.Birisinin üstünde arabamızın camları ötekisinde ise hiçbir şey yoktu. Gidip arabaya bakmak istedim ama araba orda yoktu tekrar mezarlığa gittim ve araba ordaydı ama az önce orda bişey yoktu nasıl olurdu bunlar?Arabanın içine girdim.el frenleri çekilliydi acaba bunu n-buraya kim götürmüştü.Sonra eşim geldi burda ne arıyorsun dedi.Hiiçç dedim.Arabaya atla haydi gidiyoruz dedi.Anlamıştım, arabayı buraya eşim çekmişti.Yayladan ayrıldık.Ve evin yolunu tuttuk.Artık bu mezarlık olayından kurtuldum. Eve girmiştik.Evde pis bir koku vardı.Kocam bir temizlikçi kadın çağırmamızı önerdi.Ertesi gün çağırdık.Evi akşama doğru tertemiz yaptı parasını aldıktan sonra gitti.Biz de dışarda yemek yemek için hazırlanıp hemen çıktık.Yolda giderken.Büyük bir trafik kazası geçirdik bana bişey olmadı ama kocam ağır yaralıydı.Ve yodsa hasteneye yetiştirilmeden öldü.İki çocuğumun esrarengis ölümünden sonra kocamı kaybetmembenim için çok kötü oldu.Artık yalnızdım.O günden sonra hiç korku dolu geceler ve ya esrarengis olaylar yaşamadım. Şu an 34 yaşındayım ve hala !!!KORKMAKTAYIM!!!