MARCUSX
New member
Daha çok Atatürk göreceksiniz
Son günlerde medyada Atatürk’ün ne kadar fazla yer aldığını fark ediyor musunuz? Sadece Cumhuriyet Bayramı’nda ya da 10 Kasım’da değil, diğer zamanlarda da Atatürk’ten söz edilmeyen gün yok gibi...
Unutma, unutturma çabalarına inat, bir Atatürk fırtınası esiyor adeta.
On yıllar boyunca Atatürk’ü önemsizleştiren iki süreç baş başa yürüdü.
Bir yanda, “Nasıl olsa Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyet ilelebet yaşayacak, ona bir şey olmaz” kolaycılığı... Atatürk’ün bir “mit”, devrimlerinin “alışılmış” yasal değişiklikler olduğu inancını yerleştiren eğitim sistemi...
Öte yanda, bu ülkeyi ya Sovyetler Birliği’ne karşı “yeşil kuşak” projesinin bir parçası olarak biçimlemeye ya da ona “ılımlı İslam” projesine göre elbise biçmeye çalışanların inatçı, kararlı, bol yalanlı, çok paralı kampanyaları...
Ama bu projelerin dikiş tutmadığı artık anlaşıldı. Anlaşıldı ki, bu projelerin yönü geriye doğrudur. Anlaşıldı ki, tarih ileri akar. Anlaşıldı ki, projeleri demokratikleşme olarak yutturmaya çalışan iç ve dış güçler tarihin doğal akışını tersine çevirmek için beyhude bir çaba içindeler.
Anlaşıldı ki, Türkiye’nin kimyasını bozmak isteyenlerin ilk ve en büyük engel olarak gördükleri Atatürk’ü ortadan kaldırmak mümkün olmuyor. Çünkü mümkün değil. Çünkü “Atatürk olayı” bir devrimdir ve her devrim ileri doğru bir atılımdır. Hayatın diyalektiği ilk günden bu yana ileriyi gösterir, geriyi değil.
***
Dünkü Hürriyet’te Atatürk’ün büyüklüğünü gösteren çok çarpıcı bir haber vardı. Ünlü Amerikalı gazeteci Clarence Streit’in 88 yıl önce Mustafa Kemal’le yaptığı söyleşinin, o gün bugündür açıklanmayan notları...
Streit, “Tarih Mustafa Kemal Paşa’yı yeni Türk devletinin kurucusu olarak tanıyacak” diyor ve onu şu sözlerle tanımlıyor: “Böyle adamlara az rastlanır. Kendine güvenen biri. Yakışıklı, idealist, hayallerini gerçekleştiren bir hayalperest. Kültürlü, hep iyi giyiniyor. Anadan doğma bir centilmen. Nazik. Doğuştan lider. Onunla konuştuktan sonra halkının ona neden güvendiğini anladım.”
Atatürk’ten övgüyle söz eden çok yabancı gazeteci, siyasetçi biliyoruz. İlginç olan, bu söyleşinin daha Kurtuluş Savaşı’nın başında yapılmış olması. Ortada henüz ne Sakarya Zaferi var ne Büyük Taarruz. Ve o gazeteci, o gün karşısında, geleceği belli olmayan herhangi bir generali değil, “Yeni Türk devletinin kurucusu” nu görebiliyor. Görebiliyor, çünkü söylediklerini, planladıklarını birer birer gerçekleştirecek irade ve kararlılıkta bir liderle konuşuyor. Görebiliyor, çünkü ülkesini işgal eden düşmanı kovmak için kolları sıvayan bir askerin, aynı zamanda ülkesini ve halkını, tarihin çarkları doğrultusunda ileri götürecek düşüncelerin sahibi olduğunu da görüyor.
Böyle bir kişiyi yaşamdan silmek mümkün mü?
Gelecek günlerde daha çok Atatürk okuyacak, Atatürk duyacak, Atatürk göreceksiniz.
*****
Felluce’nin iki başlı bebekleri
Irak’tan hemen her gün bombalama, öldürme haberleri almaya alıştık. 20 ölü, 40 ölü, 150 ölü... Ama son gelen haber diğerlerinden daha farklı, hatta daha vahşice... Savaşın vurduğu kentlerden biri olan Felluce’de bebekler artık “hilkat garibesi” olarak doğuyor. Bombaların geride bıraktığı zehirli maddeler yol açıyormuş bu sakat doğumlara.
İki başlı bebekler, tümörlü bebekler, akla hayale gelmeyecek şekil bozukluğu olan bebekler, sayısız sinir bozukluğu problemiye doğan bebekler...
İnsan üzülüyor ister istemez... Ve bir babayiğit arıyor, bütün bunlara neden olan Amerikalı’yı karşısına alıp, “Siz ancak öldürmeyi bilirsiniz, zehirlemeyi bilirsiniz!” diye tavır koyacak.
Yok mudur, Iraklı bu gariban Müslümanların insan gibi doğma ve yaşama hakkını savunacak bir Müslüman?
HİKMET BİLA
Son günlerde medyada Atatürk’ün ne kadar fazla yer aldığını fark ediyor musunuz? Sadece Cumhuriyet Bayramı’nda ya da 10 Kasım’da değil, diğer zamanlarda da Atatürk’ten söz edilmeyen gün yok gibi...
Unutma, unutturma çabalarına inat, bir Atatürk fırtınası esiyor adeta.
On yıllar boyunca Atatürk’ü önemsizleştiren iki süreç baş başa yürüdü.
Bir yanda, “Nasıl olsa Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyet ilelebet yaşayacak, ona bir şey olmaz” kolaycılığı... Atatürk’ün bir “mit”, devrimlerinin “alışılmış” yasal değişiklikler olduğu inancını yerleştiren eğitim sistemi...
Öte yanda, bu ülkeyi ya Sovyetler Birliği’ne karşı “yeşil kuşak” projesinin bir parçası olarak biçimlemeye ya da ona “ılımlı İslam” projesine göre elbise biçmeye çalışanların inatçı, kararlı, bol yalanlı, çok paralı kampanyaları...
Ama bu projelerin dikiş tutmadığı artık anlaşıldı. Anlaşıldı ki, bu projelerin yönü geriye doğrudur. Anlaşıldı ki, tarih ileri akar. Anlaşıldı ki, projeleri demokratikleşme olarak yutturmaya çalışan iç ve dış güçler tarihin doğal akışını tersine çevirmek için beyhude bir çaba içindeler.
Anlaşıldı ki, Türkiye’nin kimyasını bozmak isteyenlerin ilk ve en büyük engel olarak gördükleri Atatürk’ü ortadan kaldırmak mümkün olmuyor. Çünkü mümkün değil. Çünkü “Atatürk olayı” bir devrimdir ve her devrim ileri doğru bir atılımdır. Hayatın diyalektiği ilk günden bu yana ileriyi gösterir, geriyi değil.
***
Dünkü Hürriyet’te Atatürk’ün büyüklüğünü gösteren çok çarpıcı bir haber vardı. Ünlü Amerikalı gazeteci Clarence Streit’in 88 yıl önce Mustafa Kemal’le yaptığı söyleşinin, o gün bugündür açıklanmayan notları...
Streit, “Tarih Mustafa Kemal Paşa’yı yeni Türk devletinin kurucusu olarak tanıyacak” diyor ve onu şu sözlerle tanımlıyor: “Böyle adamlara az rastlanır. Kendine güvenen biri. Yakışıklı, idealist, hayallerini gerçekleştiren bir hayalperest. Kültürlü, hep iyi giyiniyor. Anadan doğma bir centilmen. Nazik. Doğuştan lider. Onunla konuştuktan sonra halkının ona neden güvendiğini anladım.”
Atatürk’ten övgüyle söz eden çok yabancı gazeteci, siyasetçi biliyoruz. İlginç olan, bu söyleşinin daha Kurtuluş Savaşı’nın başında yapılmış olması. Ortada henüz ne Sakarya Zaferi var ne Büyük Taarruz. Ve o gazeteci, o gün karşısında, geleceği belli olmayan herhangi bir generali değil, “Yeni Türk devletinin kurucusu” nu görebiliyor. Görebiliyor, çünkü söylediklerini, planladıklarını birer birer gerçekleştirecek irade ve kararlılıkta bir liderle konuşuyor. Görebiliyor, çünkü ülkesini işgal eden düşmanı kovmak için kolları sıvayan bir askerin, aynı zamanda ülkesini ve halkını, tarihin çarkları doğrultusunda ileri götürecek düşüncelerin sahibi olduğunu da görüyor.
Böyle bir kişiyi yaşamdan silmek mümkün mü?
Gelecek günlerde daha çok Atatürk okuyacak, Atatürk duyacak, Atatürk göreceksiniz.
*****
Felluce’nin iki başlı bebekleri
Irak’tan hemen her gün bombalama, öldürme haberleri almaya alıştık. 20 ölü, 40 ölü, 150 ölü... Ama son gelen haber diğerlerinden daha farklı, hatta daha vahşice... Savaşın vurduğu kentlerden biri olan Felluce’de bebekler artık “hilkat garibesi” olarak doğuyor. Bombaların geride bıraktığı zehirli maddeler yol açıyormuş bu sakat doğumlara.
İki başlı bebekler, tümörlü bebekler, akla hayale gelmeyecek şekil bozukluğu olan bebekler, sayısız sinir bozukluğu problemiye doğan bebekler...
İnsan üzülüyor ister istemez... Ve bir babayiğit arıyor, bütün bunlara neden olan Amerikalı’yı karşısına alıp, “Siz ancak öldürmeyi bilirsiniz, zehirlemeyi bilirsiniz!” diye tavır koyacak.
Yok mudur, Iraklı bu gariban Müslümanların insan gibi doğma ve yaşama hakkını savunacak bir Müslüman?
HİKMET BİLA