- Katılım
- 19 May 2006
- Mesajlar
- 236
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0

michael cretu bu adam mükemmel
mükemmel ötesi müzik
Müziği, çevresel pop veya yeni dalga olarak nitelendirilen Enigma’yı,
Michael Cretu oluşturuyor. Belli dönemlerde Jens Gad, T.A.A.W., Andru
Donalds, ilerde eşi olarak göreceğimiz Sandra ve Ruth Ann’ın da
birlikte çalıştığı Cretu, 18 Mayıs 1957 tarihinde Romanya’nın Bükreş
şehrinde dünyaya gelmiş, yüksek hedefler belirleme alışkanlığına çocukken
başlamıştı. Konser piyanisti olmaya karar verdiğinde henüz 8 yaşında olan bu
küçük adam, Bükreş’te klasik müzik dersleri aldıktan üç yıl sonra
Fransa’ya gtti. Burada bir süre eğitimini sürdürdü ve henüz 21
yaşındayken, Almanya’nın Frankfurt kentinde okuduğu müzik akademisinde
derece alma başarısını gösterdi. Genç müzisyen, birkaç yıl sonra tüm
dünyanın ilgiyle takip ettiği ve büyülenerek dinlediği Enigma’yı
yaratacaktı…
Michael Cretu, kariyerine yapımcı olarak başladı ve 1980 yılında ilk altın
kayıt ödülünü aldı. Birlikte çalıştığı sanatçılar arasında Hubert Kah, Peter
Cornelius, Moti Special ve Sylvie Vartan gibi isimler bulunuyordu. Bir süre
sonra tanıştığı şarkıcı Sandra Lauer ile birlikte yaşamaya başladı. Michael
Cretu, Avrupa tarzı dans şarkıları seslendiren Sandra için 1985 yılından
başlamak üzere tam 7 albüm düzenledi. Bu çalışmalar arasında, genç
şarkıcının ilk uluslararası hit singleı olan ve otuzu aşkın ülkenin müzik
listelerinde zirveyi kimseye kaptırmayan “Maria Magdalena” da
yer alıyordu.
Yapımcılık kariyerindeki başarılı çalışmaların ardından ilk solo albümü olan
“Legionare”i 1983 yılında müzikseverlerin beğenisine sundu.
Virgin Kayıt Şirketi etiketiyle piyasaya çıkan “Legionare”,
Amerika’da dağıtılamadı. Belki de bunun için Cretu’nun yeni bir
kimliğe bürünmesi gerekiyordu.
Art of Noise ve Pink Floyd gibi topluluklardan esinlenerek çalışmalarını
Enigma’nın ilk albümü “MCMXC a.D.”de topladı. Adıyla Roma
rakamlarında 1990’ı ifade eden çalışma, bu yılın 3 Aralık gününde
piyasaya çıktı. Cretu, böylece Amerika pazarına da girmeyi başarmış ve
albüm, 12 Şubat 1991’de bu ülkede de raflardaki yerini almıştı.
Sanatçının başarıları, dünya çapında 12 milyonun üzerinde bir satış rakamına
ulaşılması ve 25 ülkede altın ve platin kayıt ödüllerinin alınmasıyla daha
da pekişti.
“MCMXC a.D.” albümünde Enigma’yı, Cretu ve David Fairstein
oluşturmuştu. Albümün başında ilginç bir giriş paragrafı vardı; “İyi
akşamlar. Enigma’yı dinliyorsunuz. Önümüzdeki bir saatlik sürede sizi
başka bir dünyaya; müziğin, ruhun ve meditasyonun dünyasına götüreceğiz.
Işıkları söndürün, derin nefes alın ve rahatlayın…” Ve tempo:
“Yavaşça hareket etmeye başlayın… Çok yavaş. Ritmin sizi alıp
götürmesine, size yön vermesine izin verin.”
Enigma müziğinin büyüsü, ““MCMXC a.D.”” ile
müzikseverlere ulaşmıştı. Ancak bazı şarkıların erotik ve
’sakıncalı’ bulunan sözleri, çeşitli ülkelerde kiliseler
tarafından tepkiyle karşılanmış ve katolik kesimin çoğunlukta olduğu
dinleyici kitlelerine sahip radyo istasyonları, bu parçaların yayınını
yasaklamıştı. Bu durumdan rahatsızlık duyan Cretu, inançsız biri olmadığını,
şarkılarına gösterilen tepkileri ise anlayamadığını belirtmişti.
Bir yanda bu gelişmeler yaşanırken hayranları Enigma’yı bağırlarına
basmış, 1991’in Ocak ayında “Sadeness Part I”, yedi Avrupa
ülkesinde listebaşı olmuştu. Almanya’da tüm zamanların en çok satılan
single çalışması durumuna gelen, Belçika, Hollanda, İsviçre, Avusturya,
İngiltere ve Yunanistan’da da müthiş bir grafik çizen “Sadeness
Part I”, Amerika’da da büyük ilgiyle karşılandı ve platin single
sertifikasına layık görüldü.
1993 yılında film yapımcısı Robert Evans, Michael Cretu’ya
“Sliver” isimli filminin müziğini yapması için teklif götürdü.
Bunun üzerine Cretu, bir sonraki Enigma albümünde de “Age of
Loneliness” adıyla yer alacak olan “Carly’s Song” ve
“Carly’s Loneliness” adlı iki parça kaydetti. Bundan önce
ilk albümden bazı şarkılar, “Single White Female” ve
“Boxing Helena” isimli filmlerde kullanılmıştı.
Ve Enigma’nın ikinci albümü “The Cross of Changes”, Aralık
1993’te Avrupa’da, birkaç ay sonra da Amerika’da piyasaya
sunuldu. Cretu albüm için tam üç yıl çalışmıştı. Belki de bu, bir
röportajında Larry Flick’e söylediği şu sözleri daha iyi anlamamızı
sağlayacaktı; “Müzik ruhumun bir parçası ve her şeye o karar
veriyor.”
9 şarkıdan oluşan “The Cross of Changes” albümünde ünlü klasik
müzik bestecisi Richard Wagner’ın dehasından yararlanılmış ve Cretu,
yine büyüleyici bir atmosfer yaratmayı başarmıştı. Amerika’da,
çıktıktan sadece yedi hafta sonra platin ödüle layık görülen çalışma, ünlü
müzisyene bir ay sonra “Return to Innocence” singleıyla da altın
ödülü kazandırdı. Cretu, üstüste gelen başarıların üzerine yaptığı
açıklamada “Enigma, bazı şeyleri kuralların dışında yapabilmek için
bir araç… Ve ben Enigma ile kayıtlar yapmaya devam edeceğim, tüm yeni
fikirlerim bitinceye kadar…”
Cretu’nun yenilikçi düşünceleri gelişmeye devam ederken 26 Kasım
1996’da Enigma’nın üçüncü albümü olan “Le Roi Est Mort,
Vive Le Roi!” müzikseverlerin beğenisine sunuldu. 12 şarkıdan oluşan
albüm, Enigma’nın uluslararası başarısının arkasındaki yaratıcı güç
olan Cretu’yu yeniden zirveye çıkardı. “Le Roi Est Mort, Vive Le
Roi!”, diğer adıyla “Enigma 3″, ilk iki albümdeki tüm
öğeleri bir araya getirmiş ve geçmiş Enigma çalışmalarının evrimsel sentezi
olarak tanımlanmıştı.
Tematik açıdan bakıldığında, “MCMXC a.D.” albümünde seksüellik
ve din arasında bir diyalog kurulduğu, “The Cross of Changes”te
ise metafiziğe ağırlık verildiği görülüyor. “Le Roi Est Mort, Vive Le
Roi!” ise varoluşçuluğu ön plana çıkaran bir anafikre sahip. Cretu,
şöyle diyor: “Varlığımızdaki en büyük soru işareti şudur; ’olmak
ya da olmamak’… Ama neden?” Ve albümden bir şarkı
sözü… “There’s no teacher, who can teach anything new. He
can just help us to remember the things we always knew.” (”Yeni
olan her şeyi öğretebilen bir öğretmen yoktur. O sadece her zaman bildiğimiz
şeyleri hatırlamamıza yardımcı olabilir.”)
Bir sürelik sessizliğin ardından Enigma, dördüncü albümüyle dinleyenlerinin
karşısına çıktı. 11 şarkıdan oluşan ve Virgin etiketiyle sunulan “The
Screen Behind The Mirror” raflardaki yerini aldığında takvimler 2000
yılının Ocak ayını gösteriyordu. Enigma bu kez; vokallerde Michael
Cretu’nun yanısıra Elisabeth Houghton, Sandra Cretu, Ruth-Ann ve Andru
Donalds gibi isimleri barındırıyor, gitarda ise bu şarkıcılara Jens Gad
eşlik ediyordu. İspanya’da A.R.T. Stüdyolarında kaydedilen albüm,
klasik nakaratı ve dramatik yapısıyla dikkat çeken, konuşmalar ve ürkütücü
seslerle beslenen “The Gate” adlı parçayla açılıyor…
Modern bir pop şarkısı olarak nitelendirilebilen “Push The
Limits”, güçlü orkestra sesleriyle dinleyiciyi kendinden geçiriyor.
“Camera Obscura”, dans ritmleriyle rönesans döneminin ruhunu
yansıtmayı başaran büyüleyici bir çalışma…
Birbirinden etkili şarkılar içeren “The Screen Behind The
Mirror”, sözleriyle de dikkat çekiyor. Çelişkili metaforlara yer
verilen ve doğu felsefesinin izlerini taşıyan sözler, Enigma’nın çok
sayıda kültürü mükemmel bir uyumla birleştirdiğinin en güzel kanıtlarından
birini oluşturuyor.
Karakterini koruyan ancak yeniliklere de tümüyle açık olan Enigma müziği,
2003 sonbaharında yeniden dinleyicilerinin karşısına çıktı. Üç yıllık özlem,
11 şarkıdan oluşan ve yine Virgin etiketiyle karşımıza çıkan
“Voyageur” ile sona erdi. Albümde sırasıyla şu parçalar yer
alıyor; “From East To West”, “Voyageur”,
“Incognito”, “Page Of Cups”, “Boum
Boum”, “Total Eclipse Of The Moon”, “Look Of
Today”, “In The Shadow, In The Light”,
“Weightless”, “The Piano” ve “Following The
Sun”.
Müziği, çevresel pop veya yeni dalga olarak nitelendirilen Enigma’yı,
Michael Cretu oluşturuyor. Belli dönemlerde Jens Gad, T.A.A.W., Andru
Donalds, ilerde eşi olarak göreceğimiz Sandra ve Ruth Ann’ın da
birlikte çalıştığı Cretu, 18 Mayıs 1957 tarihinde Romanya’nın Bükreş
şehrinde dünyaya gelmiş, yüksek hedefler belirleme alışkanlığına çocukken
başlamıştı. Konser piyanisti olmaya karar verdiğinde henüz 8 yaşında olan bu
küçük adam, Bükreş’te klasik müzik dersleri aldıktan üç yıl sonra
Fransa’ya gtti. Burada bir süre eğitimini sürdürdü ve henüz 21
yaşındayken, Almanya’nın Frankfurt kentinde okuduğu müzik akademisinde
derece alma başarısını gösterdi. Genç müzisyen, birkaç yıl sonra tüm
dünyanın ilgiyle takip ettiği ve büyülenerek dinlediği Enigma’yı
yaratacaktı…
Michael Cretu, kariyerine yapımcı olarak başladı ve 1980 yılında ilk altın
kayıt ödülünü aldı. Birlikte çalıştığı sanatçılar arasında Hubert Kah, Peter
Cornelius, Moti Special ve Sylvie Vartan gibi isimler bulunuyordu. Bir süre
sonra tanıştığı şarkıcı Sandra Lauer ile birlikte yaşamaya başladı. Michael
Cretu, Avrupa tarzı dans şarkıları seslendiren Sandra için 1985 yılından
başlamak üzere tam 7 albüm düzenledi. Bu çalışmalar arasında, genç
şarkıcının ilk uluslararası hit singleı olan ve otuzu aşkın ülkenin müzik
listelerinde zirveyi kimseye kaptırmayan “Maria Magdalena” da
yer alıyordu.
Yapımcılık kariyerindeki başarılı çalışmaların ardından ilk solo albümü olan
“Legionare”i 1983 yılında müzikseverlerin beğenisine sundu.
Virgin Kayıt Şirketi etiketiyle piyasaya çıkan “Legionare”,
Amerika’da dağıtılamadı. Belki de bunun için Cretu’nun yeni bir
kimliğe bürünmesi gerekiyordu.
Art of Noise ve Pink Floyd gibi topluluklardan esinlenerek çalışmalarını
Enigma’nın ilk albümü “MCMXC a.D.”de topladı. Adıyla Roma
rakamlarında 1990’ı ifade eden çalışma, bu yılın 3 Aralık gününde
piyasaya çıktı. Cretu, böylece Amerika pazarına da girmeyi başarmış ve
albüm, 12 Şubat 1991’de bu ülkede de raflardaki yerini almıştı.
Sanatçının başarıları, dünya çapında 12 milyonun üzerinde bir satış rakamına
ulaşılması ve 25 ülkede altın ve platin kayıt ödüllerinin alınmasıyla daha
da pekişti.
“MCMXC a.D.” albümünde Enigma’yı, Cretu ve David Fairstein
oluşturmuştu. Albümün başında ilginç bir giriş paragrafı vardı; “İyi
akşamlar. Enigma’yı dinliyorsunuz. Önümüzdeki bir saatlik sürede sizi
başka bir dünyaya; müziğin, ruhun ve meditasyonun dünyasına götüreceğiz.
Işıkları söndürün, derin nefes alın ve rahatlayın…” Ve tempo:
“Yavaşça hareket etmeye başlayın… Çok yavaş. Ritmin sizi alıp
götürmesine, size yön vermesine izin verin.”
Enigma müziğinin büyüsü, ““MCMXC a.D.”” ile
müzikseverlere ulaşmıştı. Ancak bazı şarkıların erotik ve
’sakıncalı’ bulunan sözleri, çeşitli ülkelerde kiliseler
tarafından tepkiyle karşılanmış ve katolik kesimin çoğunlukta olduğu
dinleyici kitlelerine sahip radyo istasyonları, bu parçaların yayınını
yasaklamıştı. Bu durumdan rahatsızlık duyan Cretu, inançsız biri olmadığını,
şarkılarına gösterilen tepkileri ise anlayamadığını belirtmişti.
Bir yanda bu gelişmeler yaşanırken hayranları Enigma’yı bağırlarına
basmış, 1991’in Ocak ayında “Sadeness Part I”, yedi Avrupa
ülkesinde listebaşı olmuştu. Almanya’da tüm zamanların en çok satılan
single çalışması durumuna gelen, Belçika, Hollanda, İsviçre, Avusturya,
İngiltere ve Yunanistan’da da müthiş bir grafik çizen “Sadeness
Part I”, Amerika’da da büyük ilgiyle karşılandı ve platin single
sertifikasına layık görüldü.
1993 yılında film yapımcısı Robert Evans, Michael Cretu’ya
“Sliver” isimli filminin müziğini yapması için teklif götürdü.
Bunun üzerine Cretu, bir sonraki Enigma albümünde de “Age of
Loneliness” adıyla yer alacak olan “Carly’s Song” ve
“Carly’s Loneliness” adlı iki parça kaydetti. Bundan önce
ilk albümden bazı şarkılar, “Single White Female” ve
“Boxing Helena” isimli filmlerde kullanılmıştı.
Ve Enigma’nın ikinci albümü “The Cross of Changes”, Aralık
1993’te Avrupa’da, birkaç ay sonra da Amerika’da piyasaya
sunuldu. Cretu albüm için tam üç yıl çalışmıştı. Belki de bu, bir
röportajında Larry Flick’e söylediği şu sözleri daha iyi anlamamızı
sağlayacaktı; “Müzik ruhumun bir parçası ve her şeye o karar
veriyor.”
9 şarkıdan oluşan “The Cross of Changes” albümünde ünlü klasik
müzik bestecisi Richard Wagner’ın dehasından yararlanılmış ve Cretu,
yine büyüleyici bir atmosfer yaratmayı başarmıştı. Amerika’da,
çıktıktan sadece yedi hafta sonra platin ödüle layık görülen çalışma, ünlü
müzisyene bir ay sonra “Return to Innocence” singleıyla da altın
ödülü kazandırdı. Cretu, üstüste gelen başarıların üzerine yaptığı
açıklamada “Enigma, bazı şeyleri kuralların dışında yapabilmek için
bir araç… Ve ben Enigma ile kayıtlar yapmaya devam edeceğim, tüm yeni
fikirlerim bitinceye kadar…”
Cretu’nun yenilikçi düşünceleri gelişmeye devam ederken 26 Kasım
1996’da Enigma’nın üçüncü albümü olan “Le Roi Est Mort,
Vive Le Roi!” müzikseverlerin beğenisine sunuldu. 12 şarkıdan oluşan
albüm, Enigma’nın uluslararası başarısının arkasındaki yaratıcı güç
olan Cretu’yu yeniden zirveye çıkardı. “Le Roi Est Mort, Vive Le
Roi!”, diğer adıyla “Enigma 3″, ilk iki albümdeki tüm
öğeleri bir araya getirmiş ve geçmiş Enigma çalışmalarının evrimsel sentezi
olarak tanımlanmıştı.
Tematik açıdan bakıldığında, “MCMXC a.D.” albümünde seksüellik
ve din arasında bir diyalog kurulduğu, “The Cross of Changes”te
ise metafiziğe ağırlık verildiği görülüyor. “Le Roi Est Mort, Vive Le
Roi!” ise varoluşçuluğu ön plana çıkaran bir anafikre sahip. Cretu,
şöyle diyor: “Varlığımızdaki en büyük soru işareti şudur; ’olmak
ya da olmamak’… Ama neden?” Ve albümden bir şarkı
sözü… “There’s no teacher, who can teach anything new. He
can just help us to remember the things we always knew.” (”Yeni
olan her şeyi öğretebilen bir öğretmen yoktur. O sadece her zaman bildiğimiz
şeyleri hatırlamamıza yardımcı olabilir.”)
Bir sürelik sessizliğin ardından Enigma, dördüncü albümüyle dinleyenlerinin
karşısına çıktı. 11 şarkıdan oluşan ve Virgin etiketiyle sunulan “The
Screen Behind The Mirror” raflardaki yerini aldığında takvimler 2000
yılının Ocak ayını gösteriyordu. Enigma bu kez; vokallerde Michael
Cretu’nun yanısıra Elisabeth Houghton, Sandra Cretu, Ruth-Ann ve Andru
Donalds gibi isimleri barındırıyor, gitarda ise bu şarkıcılara Jens Gad
eşlik ediyordu. İspanya’da A.R.T. Stüdyolarında kaydedilen albüm,
klasik nakaratı ve dramatik yapısıyla dikkat çeken, konuşmalar ve ürkütücü
seslerle beslenen “The Gate” adlı parçayla açılıyor…
Modern bir pop şarkısı olarak nitelendirilebilen “Push The
Limits”, güçlü orkestra sesleriyle dinleyiciyi kendinden geçiriyor.
“Camera Obscura”, dans ritmleriyle rönesans döneminin ruhunu
yansıtmayı başaran büyüleyici bir çalışma…
Birbirinden etkili şarkılar içeren “The Screen Behind The
Mirror”, sözleriyle de dikkat çekiyor. Çelişkili metaforlara yer
verilen ve doğu felsefesinin izlerini taşıyan sözler, Enigma’nın çok
sayıda kültürü mükemmel bir uyumla birleştirdiğinin en güzel kanıtlarından
birini oluşturuyor.
Karakterini koruyan ancak yeniliklere de tümüyle açık olan Enigma müziği,
2003 sonbaharında yeniden dinleyicilerinin karşısına çıktı. Üç yıllık özlem,
11 şarkıdan oluşan ve yine Virgin etiketiyle karşımıza çıkan
“Voyageur” ile sona erdi. Albümde sırasıyla şu parçalar yer
alıyor; “From East To West”, “Voyageur”,
“Incognito”, “Page Of Cups”, “Boum
Boum”, “Total Eclipse Of The Moon”, “Look Of
Today”, “In The Shadow, In The Light”,
“Weightless”, “The Piano” ve “Following The
Sun”.